02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA 6 HABERLER CUMHURİYET 16 ŞUBAT 2013 CUMARTESİ 9 aydır tutuklu bulunun subaylar Askeri Casusluk davasını ‘matruşka’ olarak nitelendirdi Açlık grevi yapacaklar ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “TSK Disiplin Kanunu” ile “Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun”u onayladı. Köşk’ün onayladığı TSK Disiplin Kanunu ile ‘disko’ olarak bilinen oda hapsi cezaları tarih oldu. Onaylanan diğer yasa ise terörün finansmanına yönelik önemli tedbirler içeriyor. Ne Kadar Dindarmışız Yukarıdaki cümlenin sonuna soru ya da ünlem imi (işareti) koymamıza göre anlam değişecek… Soruyla başlayalım… Salı günkü gazetemizde Fırat Kozok arkadaşımızın haberinden Diyanet İşleri Başkanlığı’nın “Vatandaş Memnuniyet Anketi” başlıklı bir sormaca yaptırdığını, bu sormacada yurttaşların dindarlık düzeylerinin de ölçüldüğünü öğrendik… (Dil Derneği sözlüğünde anket için soruşturma ve sormaca karşılıkları veriliyor. Soruşturma bence daha çok hukuksal, polisiye bir terim olarak yerleşti. Sormaca daha uygun görünüyor. Fakat bu bir başka konu.) Diyanet İşleri Başkanlığı’nın “Vatandaş Memnuniyet Anketi”nde başka hangi alanlarda sorular olduğunu bilmiyorum. Dindarlık konusundaki anket, gerçekten de sormacadan çok soruşturmayı çağrıştırıyor… ??? Ne kadar dindarmışız sorusunu izlemeyi sürdürelim. Zaten gazetedeki haber de “Ne kadar dindarsın” başlığıyla, soru tonlamasıyla verilmiş. Soruların kimlere, hangi çevrelere yöneltildiğinin bilgisi haberde yer almıyor. Yanıtlar oldukça ilginç, ama pek de şaşırtıcı değil… Katılımcılardan yüzde 9’u “Çok dindarım”, yüzde 63’ü “Dindarım” demiş… Bu yüzde 9, yüzde 63’ün içinde mi, dışında mı? Sanırım dışında… Buna göre Türkiye toplumunun yüzde 72’sinin dindar olduğu sonucu çıkıyor… Nitekim yüzde 21.6 oranında “Ne dindarım ne değilim” diyen (ne demekse bu!) kararsız bir kitle var… Yüzde 4.7 oranında yurttaş “Dindar değilim” demiş… “Hiç dindar değilim” diyen 1.1 oranında bir yurttaş topluluğu var… “Herhangi bir dine inanmıyorum” diyenlerin oranı ise yüzde 0.5’te kalmış… Şimdi yazının başlığını oluşturan cümlenin sonuna ünlem imini gönül rahatlığıyla koyabiliriz: Meğer ne kadar dindarmışız! ??? Gerçekten öyle mi? Bu gibi sormaca sonuçları, soran kişilere ve kurumlara, soruların yöneltildiği kişilere, oluşturulma biçimlerine göre belli ölçülerde de olsa değişir. Türkiye’de herhangi bir dinsel inancı olmayanların genel nüfusa göre oranının yüzde 0.5 gibi neredeyse yüzde 0’a yakın bir sayı olduğunu hiç sanmam. Buna karşılık, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kurumsal dergisinde yayımlandığını öğrendiğimiz sormaca sonuçlarında başka ilginç olgular da var: “Çok dindar” olduklarını söyleyenlerin yüzde 61’i erkek yurttaşlarımız iken, kadınlarda bu oran yüzde 39… “Dindarlık” seçeneğinde de erkekler kadınlara fark atmış… Kendi payıma bu sonuca hiç şaşırmadım… Eşlerini öldürmeyi sıradan bir alışkanlık durumuna getiren erkek yurttaşlarımız arasında benzer bir sormaca yapılsa, nasıl bir sonuç çıkar dersiniz? Büyük olasılıkla hemen hepsi dindar olduğunu, küçümsenemeyecek oranda erkek yurttaşımız ise çok dindar olduğunu söyleyecektir… Bu da üzerinde yine ayrıca durulmasını gerektirecek bir başka konu…. ??? İlginç sormacanın dikkate değer başkaca birkaç sonucuna daha göz atalım… Evliler bekârlardan, gençler yaşlılardan, liseliler üniversitelilerden daha dindarmış… Buna göre yaş sınırı aşağılara doğru indikçe, dindarlık oranının da yükseleceğinden kuşku duymamak gerek… Böylece, bebekler çocuklardan, çocuklar ergenlerden, ergenler gençlerden… daha dindar olabilecektir… Şaka yaptığımı düşünenler varsa, herhalde çok uzak olmayan bir gelecekte dedelerini, ninelerini dinsizlikle suçlayan, Osmanlıca konuşan, eski harflerle okuyup yazmayı savunan ve dahası sadece bu türden okuyup yazabilen torunlarla karşılaşmaya hazır olsunlar… ??? Diyanet İşleri Başkanlığı’nın sormacasından yola çıkarak dinsel inançlar, onun da ötesinde Tanrı inancı konusunda yazmayı ve belki şu ara okuduğum kitaplar arasında çok önemli ve ilginç bir tanesinden, Richard Dawkins’in “Tanrı Yanılgısı”ndan söz etmeyi tasarlıyordum… Başka yazılara… Köşk’ten iki yasaya onay AYŞE SAYIN ? Haber Merkezi Hrant Dink’in tetikçisi Ogün Samast’ın yargılandığı dosyaya dilekçe göndererek soruşturma hakkında yeni isimler veren Tokat Cezaevi’ndeki ihbarcının “Dink’i Erhan ile planladık. Aya Yorgi kilisesi papazını öldürecektik” sözlerine Erhan Tuncel yanıt verdi. Gizli tanığı şahsen tanımadığını belirten ama ismini bilen Tuncel, “Meşhur olmak istiyor. Dink’i ben değil, devlet içindeki derin yapı öldürdü. Polis buna göz yumdu” dedi. Tuncel: O şahsı tanımıyorum ANKARA “Askeri Casusluk davası”ndan yargılanan ve Ege Ordu Komutanlığı Askeri Cezaevi’nde 9 aydır tutuklu bulunan subaylar, “düzmece” deliller ve “matruşka” olarak niteledikleri dava nedeniyle “ailelerinin yüzüne bakamaz” hale getirildiklerini belirterek seslerini duyurabilmek için “açlık grevine” başlayacaklarını ifade etti. “İddianame Facebook gibi ve en sıkı takipçim savcı” ifadesini kullanan bazı subaylar Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “general ziyareti” ve eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ ile ilgili açıklamalarını ise “timsah gözyaşları” olarak nitelerken moral çöküntü nedeniyle ordudan istifa eden 160 pilotun geri dönüş için ikna edilmeye çalışıldığını ifade ettiler. CHP Cezaevi İzleme Komisyonu Üyeleri Veli Ağbaba, Özgür Özel ve Muğla Milletvekili Nurettin Demir, geçen günlerde Askeri Cezaevi’nde kalan “askeri casusluk” davası sanığı 9 subayı ziyaret etti. CHP’li vekiller tarafından hazırla ‘SAVCI SIKI TAKİPÇİM’ İddianame Facebok gibi çünkü yüzlerce fotoğraf var. Herhalde savcı Facebook kolik olmalı ve bu iddianameyi Facebook’tan yazmış olmalı. Elinde ayrıca polisle çekilmiş fotoğrafım var ama onu değil de, Facebook fotoğrafımı kullanmış. Delil diye koyduğu 129 fotoğrafımın 129’unu da Facebook profilimden almış. En sıkı takipçim savcı. Bir tane de video var kullandığı, o da delil olarak kayıtlara girmiş ama o video da Facebook’ta var. Bu kadar fotoğrafımı Facebook’ta kim beğeniyor diyordum demek ki zamanında savcı girip beğenmiş. Beğenmese iddianameye koyar mıydı? nan raporda, isimlerine yer verilmeyen subayların ifadeleri şöyle: İddianameye göre başka kurumdayım: Genelkurmay Başkanlığı personeliyim ve hayatımda hiç Kara Kuvvetleri’nin binasına gitmedim. Ama iddianamede Kara Kuvvetleri’nde çalışır deniliyor ve Kara Kuvvetleri’ndeki “sözde” odamda arama yapıldığı söyleniyor. Ayrıca iddianamede Bütçe Mali Şube’deki odasında arama yapıldı diyor. O binaya da son yıllarda hiç gitmedim. Açlık grevi yapacağım: Hastalığımdan dolayı diyet yemeği yemem gerekiyor. Ancak uygun diyet yemeği çıkmadığından iyi beslenemiyorum ve 9 aydır peynir, zeytin ekmek yiyorum. 9 ayda 15 kilo verdim. Açlık grevindekiler 8 kilo verdi, Türkiye’nin yüreği ağzına geldi. Buradakiler ise kimsenin umurunda değil! Çare kalmazsa ben de açlık grevi yapacağım ki sesim duyulsun. Fuhuşla suçlandım, iddianameden nişanlım çıktı: Suçlamalarda fuhuş, şantaj, casusluk ne ararsanız var. Biz 9 aydır bunlarla yargılandık ama iddianamede çıka çıka ya nişanlılarımız çıktı, nişanlımla bile fotoğrafım yok ellerinde ya da boş word dosyaları. Timsah gözyaşları: Başbakan’ın son açıklamaları timsah göz yaşlarıdır. Başbakan samimi ise uzun tutukluluk sürelerine son verecek ve görevdeki askeri personelin tutuksuz yargılanacağı bir düzenleme yapar. Bizim KCK kadar hatırımız yok mu? Matruşka dava: Afganistan’daydım. Evin aranıyor, dediler, uçağa atladım geldim. Şimdi kaçma şüphesi ile tutukluyum. 10 yaşındaki oğlumun savaş oyunlarını casusluk yapıp, yurtdışına satacağımı sanmış olmalılar ki, oğlumun oyun CD’lerini de almışlar. Bu davaya Pandora diyorlar ama bu davada açıkça matruşka... Savcı, ne zaman ihtiyaç duyarsa bir delilin içinden başka bir delil çıkartıyor. 160 pilot istifa etti mi: Bizim başımıza bu gelenlerden sonra, Hava Kuvvetleri’nin 3 F16 Filo Komutanı casusluk suçlaması ile içeri atılınca büyük bir moral çöküş yaşandı. Hava Kuvvetleri’nden 160’a yakın pilot istifa etti. Şu anda bunları durdurmakla, bu kararlarından geri döndürmekle ilgili büyük mücadele var. Ama herkesin hevesi kırıldı. Hava Kuvvetleri’nden 160 pilot giderse Hava Kuvvetleri komple tasfiye olur. 28 Şubat soruşturmasında dün de 7 emekli komutan gözaltına alındı General dalgası sürüyor ALİCAN ULUDAĞ ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi, KESK üye ve yöneticisi 72 kişi hakkında, “terör örgütü üyesi olmak” suçlamasıyla açılan davada, tensiple birlikte 28 tutuklu sanıktan 6’sının tahliyelerine karar verdi. Mahkeme, davanın ilk duruşmasının da 10 Nisan 2013’te görülmesini kararlaştırdı. KESK davasında 6 tahliye BDP’li başkan tutuklandı ? Yurt Haberleri Servisi Ağrı’nın Patnos İlçe Belediye Başkanı BDP’li Yusuf Yılmaz’ın, Erzurum 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde “örgüt üyesi olmak” suçundan verilen 6 yıl 3 ay hapis cezası Yargıtay tarafından onandı. Yılmaz, Patnos’ta gözaltına alındıktan sonra Erzurum H Tipi Cezaevine gönderildi. ? İSTANBUL (AA) İstanbul 18. Sulh Ceza Mahkemesi, sosyal paylaşım sitesi “Twitter” üzerinden manken Nilay Dorsa’ya “tehditte bulunduğu” gerekçesiyle sanık Sercan Dinçşahin’in 5 ay hapis ve “hakaret ettiği” gerekçesiyle de 1500 TL para cezasına çarptırılmasına karar verdi. Verilen hükmün açıklanmasının 5 yıllık denetimli serbestlik şartıyla geri bırakılması kararlaştırılan dava, Türkiye’de Twitter’dan yapılan tehdite ilişkin hapis cezası verilen ilk dava oldu. ‘Twitter’dan tehdide ilk ceza Öğretmene tacizden 61 yıl ? KONYA (Cumhuriyet) Konya’da bir ilköğretim okulunda teknoloji ve tasarım dersine giren öğretmen Durmuş Ö. hakkında öğrenci ve velilerin şikâyeti üzerine 21 öğrenciye cinsel tacizde bulunmaktan dava açıldı. Adli Tıp 14 öğrencinin ruh sağlığının bozulduğu yönünde rapor verdi. Mahkeme, öğretmeni 61 yıl 10 ay hapse mahkum etti. ANKARA REFAHYOL hükümetini devirmeye teşebbüs suçundan yürütülen 28 Şubat soruşturması, Necmettin Erbakan’ın istifasından sonra başbakanlık koltuğuna oturan Mesut Yılmaz dönemine genişledi. Soruşturmanın 10. dalgasında eski Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ergin Celasin’in arasında bulunduğu 7 emekli general gözaltına alındı. Savcılık sorgusunun ardından serbest bırakılan Ergin Celasin’e; Ağustos ve Nisan 1998 tarihli Başörtüsü/Türban Sorunu adlı andıç belgesi gösterilerek “Bunlar Batı Çalışma Grubu faaliyeti kapsamında mı hazırlanmıştır” diye soruldu. Celasin’in avukatı Erol Aras, “yeni belge göndermedik” diye açıklama yapan Genelkurmay’ın belgesinin 31 Aralık 2012 tarihli olduğunu bildirdi. Genelkurmay Başkanlığı’nın 7 Eylül 1997’de İrtica Konusunda Alınacak Tedbirler konulu toplantının tutanaklarını savcılığa göndermesinin ardından, bu toplantıya katılan askerlere yönelik operasyon sürüyor. Soruşturma savcısı Mustafa Bilgili’nin talimatı üzerine çarşamba günü 7, perşembe günü ise 8 asker gözaltına alınmış, bu 15 askerden 8’i tutuklanmıştı. Dün sabah saatlerinde de 7 emekli general İzmir, Ankara ve İstanbul’daki ikametlerinde gözaltına alınarak Ankara’ya getirildi. Celasin, soruşturma savcılarından Kemal Çetin tarafından sorgulandıktan sonra serbest bırakıldı. 28 Şubat döneminde Hava Kuvvetleri Kurmay Başkanlığı, Mesut Yılmaz döneminde ise MGK Genel Sekreterliği görevini yürüten Celasin’e üzerinde kendi el yazısıyla yazılmış notların bulunduğu 9 sayfalık “Andıç” belgesi gösterildi ve “Ağustos 1998 tarihli Yüksek Öğretim Kurumları’nda Başörtüsü/Türban Sorunu adlı Andıç başlıklı Müşavir Dz. Kur.Yr.Turgut Ak imzalı uygundur/uygun değildir bölümünde MGK.Genel Sekreteri Hv. Orgeneral Ergin Celasin olarak sizin tarafınızdan imzalanmış el yazısı ile not düşülmüş. Bu belge BÇG faaliyeti kapsamında mı hazırlanmıştır?” diye soruldu. Celasin ise belgeyi kabul ederek şu yanıtı verdi: “Belgedeki imza bana Gözaltına alınan eski Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ergin Celasin savcılık sorgusunun ardından serbest bırakıldı. Dünkü gözaltılarla birlikte soruşturmada şüpheli sayısı 110’a çıktı. Bunlardan 69’u tutuklu bulunuyor. (Fotoğraflar: DHA, AA) Genelkurmay: ÖKK suç örgütü değil ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay Başkanlığı, Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın gizli ve illegal bir yapılanma olmadığını belirterek “Geçmişe yönelik soruşturma ve dava konusu olmuş birtakım iddialarla Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın suç örgütü gibi gösterilmesi, en başta gece gündüz demeden, hayatının önemli bir kısmında ailesinden ayrı ve zor koşullarda görev yapan ve bazıları şehit veya gazi olan personelimize yapılmış bir haksızlıktır” açıklamasında bulundu. Genelkurmay’dan yapılan açıklamada, hukukun üstünlüğü ve adil yargılanma ilkelerine saygının gereği olarak, devam eden soruşturma ve kovuşturma konularıyla ilgili mecbur kalınmadıkça açıklama yapılmamasına özen gösterildiği belirtilerek “Ancak ‘Özel Kuvvetler Komutanlığı bünyesindeki bazı unsurların illegal faaliyetlerde bulunduğu’ şeklindeki iddialardan yola çıkılarak TSK personelini ilgilendiren ve devam eden soruşturma ve kovuşturmaları etkileme sonucu doğurabilecek nitelikteki yayınların kurumsal olarak TSK’yi de etkileyecek boyutlara dönüştüğü değerlendirilmektedir” denildi. Gündeme getirilen iddiaların kaynağının, 2007 yılında dönemin MİT müsteşarı tarafından devletin ilgili makamlarına elden sunulan isimsiz ve imzasız ihbar mektupları olduğu, bu mektuplarda yer alan iddiaların 2007 yılında incelendiği ancak herhangi bir işleme gerek görülmediği vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi: “Özel Kuvvetler Komutanlığı; gizli ve illegal bir yapılanma olmadığı gibi faaliyetleri de illegal değildir. Geçmişe yönelik soruşturma ve dava konusu olmuş birtakım iddialarla Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın suç örgütü gibi gösterilmesi, en başta gece gündüz demeden, hayatının önemli bir kısmında ailesinden ayrı ve zor koşullarda görev yapan ve bazıları şehit veya gazi olan personelimize yapılmış bir haksızlıktır.” aittir. MGK Genel Sekreterliği Başmüşavirliği’nden gelmiştir. Belge diğer imzası bulunan kişiler tarafından hazırlanıp önüme gelmiştir. Belgeyi Başbakanlık’taki Uygulamayı Takip ve Koordinasyon Kurulu’na (UTKK) göndermiştim. Belgedeki imzamın yanındaki ‘Toplantı sonunda miatlı, somut icraata yönelik kararlar çıksın’ şeklindeki yazı bana aittir. Talimatım dışında hazırlanıp bana gelmiş, ben de görüşülmesi gereken yer olarak Başbakanlık UTKK’ye göndermişim. Hazırlanan andıç belgesi psikolojik herakât amaçlı değil yaşanan sorunun çözümü ile ilgilidir.” Nisan 1998 tarihli “Üniversitelerde, İmam Hatip Okullarında ve Resmi Dairelerindeki Türban/Başörtüsü Sorunu” adlı belgeye ilişkin soruya ise Celasin, “Alt kısmındaki el yazısında ‘Bunu Başbakanlık Koordinasyon Kurulu’na götürüp Başbakanlık Müsteşarlığı’nda gereken yazının çıkartılması daha uygun olur’ şeklinde görüşümü belirterek imzalamamışım” karşılığını verdi. Celasin’in serbest bırakıldığı saatlerde adliyeye emekli Koramiral Aydan Erol, emekli Korgeneral Ahmet Atalay Efeer, emekli Tümgeneral Şevket Turan, emekli Tümamiral Mustafa Özbey, emek li Tuğamiral İsmail Sümer ve emekli Tuğgeneral İzzettin Gürdal sorgu için getirildi. 6 isim tutuklanmaları istemiyle mahkemeye sevk edildi. 28 Şubat döneminde Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanlığı görevini yürüten emekli Tuğamiral Sümer, Genelkurmay’da yapılan BÇG toplantısına katılmakla suçlandı. Bu toplantıya katılmadığını belirten Sümer, “O tarihlerde Belçika’da NATO toplantısına katılmış olabilirim” dedi. Sümer, komutanlıklara irtica brifingi sunması emrinin ise Çevik Bir tarafından verildiğini söyledi. mi sürekli kılmak olduğu vurgulandı. Daha önceki gibi bu yıl da tutuklu öğrencilere ilişkin rapor hazırlanacağı belirtilerek “Tutuklu öğrencilerden de mektup göndermelerini istiyoruz. Amaç öğrencilerin ne gerekçe ile tutuklandığını, öğrenim hakkını kullanıp kullanamadığını, sağlık durumunu, kötü muameleye maruz kalıp kalmadığını öğrenmek” denildi. Baykal: Komployla ilgisi bulunmuyor Haber Merkezi Ergenekon savcısı Muammer Akkaş tarafından yürütülen “yargı çetesi” soruşturmasında eski CHP lideri Deniz Baykal’ın kasedine ilişkin izler tespit edildi. Soruşturma kapsamında eski CHP Adana Milletvekili Tacidar Seyhan “şüpheli” sıfatıyla ifade verirken Baykal “Dosyanın benimle, benim başıma gelenlerle, bana kurulan komployla ilgisi yok” dedi. Rüşvet ve şantaj yöntemleriyle yargıyı etkilemeye çalıştıkları iddiasıyla yürütülen soruşturma kapsamında aralarında hukuçuların da olduğu 23 şüpheli gözaltına alındı. Yapılan teknik ve fiziki takipte, çetenin lideri olduğu iddiasıyla gözaltına alınan Mustafa Özsoy ile Seyhan’ın milletvekili olduğu dönemde yaptığı görüşmeleri belirlendi. Özsoy’un Seyhan’a, “Bir numaranın odasına kamera ve dinleme cihazı konulmuştur. Genel merkez, bazı yerlere de konulmuş. Dikkat edin” dediği kaydedildi. Baykal ise iddialara ilişkin olarak, “Bu konuyu biliyorum. Tacidar Bey’e (Seyhan) sorulanlardan da, onun verdiği yanıtlardan da haberim var ama bu başka bir konu. Bir çete ile ilgili. Bana kurulan komployla ilgisi yok. Zaten benim o meselemi soruşturan da yok” diye konuştu. ‘Emir Çevik Bir’den’ Tutuklu öğrencilere kitap kampanyası İstanbul Haber Servisi Tutuklu Öğrencilerle Dayanışma İnisiyatifi (TODİ), Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Cezaevi’ndeki 10 kitap bulundurma uygulamasına tepki olarak tutuklu öğrencilere kitap gönderme kampanyası başlattı. “11. Kitap Bizden” kampanyasına destek olmak isteyenler kitapları, İstiklal Caddesi Küçükparmakkapı Sokak No:9/3 adresine gönderebilecek. TODİ’den yapılan açıklamada, şu anda en az 800 öğrencinin tutuklu olduğu belirtildi. Son olarak cezaevinde 68 gün süren açlık grevlerine destek verdikleri gerekçesiyle farklı illerden yaklaşık 100 öğrencinin tutuklandığı kaydedildi. Kitap kampanyasının amacının da içerideki öğrencilerle dışarıdakiler arasında bir köprü oluşturup bu iletişi
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear