23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 1 KASIM 2013 CUMA 8 GÜNCEL n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK GEÇEN günlerin bayram sabahlarından biriydi; uyku mahmurluğu geçmemişti. Rayonun düğmesini çevirince birdenbire alaturka bir aşk şarkısı: “İster vur, ister okşa.” Söyleyen ya da teybe veya başka bir şeye kaydettiren de güzel sesli bir hanım. “Hangi gün, hangi radyoda yahut televizyon kanalında” diye sormayın, önemli mi? “Şarkıyı söyleyen, besteleyen kim?” falan da önemsiz. Önemli olan, “vur”la okşamak arasında hiç fark yokmuş gibi, ikisinin yan yana getirilmesi ve bu sözlerle şarkının süslenmesi. “Vur” sözcüğünün tokat atmak ya da tabancayla öldürmekten hangisine olursa olsun saldıran, doğruları çarpıtmakta ustasını sollayan AKP sözcüsü Hüseyin Çelik; partisinin kadın vekillerinin türban eylemini savunurken “Türkiye ne 1999’daki Türkiyedir, ne de TBMM 1999’daki TBMM’dir” dedi. Gerekçesi ne olursa olsun kırk yılda bir kez doğruyu söyledi H. Çelik ve bu saptamanın içerdiği gerçek anlamı patronu, genel başkanı ve de ne çare sıfatı Türkiye Cumhuriyeti’nin son Başbakanı RTE açıkladı: 11 yıldır başları açık AKP’li kadın vekillerin birden, bir yerden emirle harekete geçen robotlar gibi türbanı kafalarına geçirmelerine karşı, Meclis’te dün eylemsel tavır sergilemeye hazırlandığı söylenen CHP’ye yüklenirken... ...“Ana muhalefetin bir temsilcisi ‘başörtü siyasal bir simgedir’ diyor. Başörtüsü nasıl siyasal simge olabilir yahu? Başörtüsü dinimizin gereklerinden bir tanesidir. Yani dinimizin böyle bir emrinin olduğunu bilmeyecek kadar cahil bu adam” dedi. Böylece, Başbakan RTE; 1999’daki ve daha önceki TBMM’lerin, başbakanların, partilerin –bugün olduğu gibi laikliği benimseyen bu ülkede “dinden emir alarak” hareket etmediklerini kanıtladığı gibi... ....bal gibi asıl amacı olan, devleti din devletine dönüştürmenin yeni bir adımı; türbanı, din emri olduğu için Türkiye Millet Meclisi’ne taşıdığını itiraf etti. HHH Başbakan’ın siyasal yaşamı baştan aşağı tezatlarla dolu. Tek bir örnek bile dün söylediğinin bugün aksini söylediğini kanıtlamaya yeter. Örneğin “Yurdu dört baştan demir ağlarla ördük” diyen 10’ncu Yıl Marşı’na bile tahammül edemeyerek alaya alan RTE ile şimdi bilmem kaç bin kilometre demiryolu yapmakla övünen RTE aynı adamdır. 11 yılı, 1923’te kurulan Cumhuriyeti ve devrimleri karalamak, kötülemekle geçti. O günlerin yaptırımlarının adeta kopyası, sonuçta aynı kapıya çıkan yöntemleri bugün uygulayan Başbakan RTE’nin; örneğin İzmir’deki ‘İktisat Kongresi’nde önceki gün yaptığı konuşma siyasal yaşamındaki tezatlara bir başka örnek. Genç Cumhuriyetin ilk günlerinde Mustafa Kemal’in öncülüğünde toplanan Birinci İktisat Kongresi’nde, özel ve devlet sektörüne, “en uygun ekonomik yöntemlerin belirlendiğini” söylemeye dili varmaz. Karşı siyasal ve ekonomik görüş açıklayan, AKP iktidarına yandaşlık, yalakalık yapmayan ister medyadan, ister iş dünyasından olsun, sermayeye uyguladığı baskı yöntemlerinin gerçek sahibinin bizzat kendisi olduğunu, aynı kongredeki konuşmasında tümüyle unutmuş göründüğü gibi, yalanlıyor da... Medya holdinglerini müffettiş baskınlarıyla muma çeviren yöntemlerin herhalde unutulduğunu ya da kendisine özgü demokrasi anlayışının ahvalı adiyeden birer uygulaması diye yorumlandığını sanıyor. HHH Kul söylese nasılsa dikkate almıyor, almayacak; bari anlayacağı dilden soralım. Allah aşkına söyler misiniz; 11 yıldır her alandan sermayeyi kendi hizasına getiren yöntemler, uygulamalar unutulmuş gibi... ....İzmir’de şimdi “Cumhuriyetimiz işadamlarında ayırım yapmaz” ve “sermayeyi makbul ve makbul olmayan diye ayırmak Cumhuriyet anlayışı değildir” diye konuşan bugünkü RTE ile dünkü RTE aynı kişi midir? İnsaf yahu! Sermayeyi makbul olanla olmayan diye ayırmadığını söyleyen, Gezi Parkı eylemlerinde orantısız güç kullanan polisten kaçarak can havliyle sığınan insanlara insanlık gereği yardımcı olan, yaralarına saran su ve yiyecek veren Divan Oteli’nin sahibine yüzlerce müfettiş gönderen Başbakan RTE ile bugün o konuşmayı yapan Başbakan RTE’nin ayrı kişiler olduğunu söyleyebilir misiniz? HHH Artık sözün bittiği yerdeyiz. Cumhuriyeti Rebebiyye başka, milyonların anladığı, bağlandığı Cumhuriyet başka! Gün gelir o gider. Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet kalır! İster Vur İster Okşa ait olduğunu tam kestiremeseniz bile bir sevda şarkısında birlikte yer aldıkları kesin. O zaman yavaş yavaş anımsıyorsunuz eş ya da sevgililerden oluşan kadın cinayetlerinin niçin artmakta olduğunu. Demek ki, çok sevmek ölüm demekmiş! umhuriyet sözünün dillerden düşmediği, o kavram uğruna bayraklar asılıp törenler düzenlendiği bir sırada böyle bir müziğin özel ya da resmi bir yayın organında seslendirilmesi işlerimizin ne ölçüde savruk, özensiz ve sorumsuz yürütüldüğünün bir başka belirtisi daha yaşanmaktaydı. Kadınerkek eşitliğinin hiçe sayılması bu ölçüde sırıtmamalıydı. Böyle bir dikkatsizliğin fark edilmemesi ve sanki hiçbir şey G C olmamış gibi tepkisizliğin sürüp gitmesi, yalnız yayın organlarını yönetenlerin kusuru olarak geçiştirilemez. Sivil toplum örgütleri olarak bilinen kuruluşların böyle bir olaydan sonra bile suskun kalması toplumsal bilincimizin ne ölçüde zayıflamış olduğunu açıkça gösteriyor. O bilincin sağlam olduğu yerde böyle bir gafın ya da ayıbın herhalde iki türlü tepkisi olur uygar toplumlarda. Ya özür dilenir ya da işin mizahı geçilip gaf alaya alınarak hiç değilse herkes bol bol eğlendirilirdi. erçekten, olay ya çok vahim ya da çok komiktir. Oysa, ortasını bulmak hiç zor değildir: Biraz dikkat, biraz sağduyu, biraz da insanların duyarlılığına saygı. Atatürk toprak satmadı FIRAT KOZOK ANKARA AKP iktidarı döneminde 300 milyon metrekareye dayanan yabancılara toprak satışı konusunda Cumhuriyet’in ilk yıllarına gönderme yaparak “Bizzat Mustafa Kemal döneminde yabancılara toprak satıldığını vurgulamak isterim” diyen Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, tarihi çarpıttığı ortaya çıktı. Erdoğan’ın bu sözlerinin aksine Atatürk, yabancılara satışta 300 dönüm sınırı getirmiş, konut satışında belediye sınırları içinde olması koşulunu getirmişti. AKP geçen yıl yaptığı son düzenlemeyle yabancı uyruklu kişilere satılacak toprak miktarını 12 kat artırarak 30 hektara yükseltmişti. Bakanlar Kurulu, bu miktarı artırabiliyor. AKP’nin iktidara geldiği 2002’den bu yana satılan taşınmaz miktarının ise 300 milyon metrekareye dayandığı belirtiliyor. Buna karşın Erdoğan, önceki gün 5. İzmir İktisat Kongresi’nin açılışında yaptığı konuşmada, “Cumhuriyet sermayeyi renklere ayıran değil, onları bir ve beraber gören bir anlayışı egemen kılmıştı. Yabancıların mülk edinmesinin önünün Cumhuriyetin ilk yıllarında açıldığını bizzat Mustafa Kemal döneminde yabancılara toprak satıldığını, özellikle vurgulamak isterim” demişti. Ancak Erdoğan’ın bu sözlerinin gerçeklik payı bulunmuyor. Atatürk döneminde yabancılara satışta ciddi sınırlamalar getirilmişti. Satışlarda mütekabiliyet şartı getirildiği için taşınmaz satın alabilen yabancı ülkelerin sayısı 30’u geçmiyordu. Bu düzenlemelerin 1925’te çıkartılan Köy Kanunu’nda yer aldığına işaret eden eski Tapu ve Kadastro Genel Müdür Yardımcısı, araştırmacı yazar Orhan Özkaya, şöyle konuştu: “Atatürk’ten önce Osmanlı borçlarını ödemek amacıyla 18671868’li yıllarda ecnebilere gayrimenkul edinimine dair yasa çıktı. Yabancılar Türkiye topraklarına el koydular. Atatürk bunu Lozan’da engellemek için İnönü’nün mücadelesiyle çabaladı ama yapılamadı. Ancak Lozan’dan sonra 1925’te 442 sayılı Köy Kanunu’nu çıkartarak yabancılara belediye sınırları dışında gayrimenkul satışı yasaklandı. ‘Atatürk zamanında toprak satışları yapıldı’ demek çok yanlış. Atatürk aynı yasanın bir başka maddesiyle yabancıların köylerde ikamet etmelerini ‘devrimlere karşı propaganda yapmasınlar, halkın eğitim düzeyinde yararlanıp suiistimal etmesinler’ diye İçişleri Bakanlığı’nın iznine tabi tuttu. Böyle hassa davranan bir insan köylerde, kırsal alanda toprak satışını yapmaz.” AtAtürk, 1 metrekAre toprAk sAtışı yApmAmış, konut sAtışınA sınırlAmA getirmişti Erdal İnönü anıldı İstanbul Haber Servisi Eski başbakan yardımcısı, SHP’nin Onursal Genel Başkanı, bilim insanı Prof. Dr. Erdal İnönü, ölümünün 6. yıldönümünde Zincirlikuyu’daki mezarı başında eşi Sevinç İnönü, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül ve yakınlarının katıldığı törenle anıldı. Sevinç İnönü, konuşmasında “Yaşasaydı bugünkü duruma herhalde üzülürdü” dedi. Mustafa Sarıgül de Erdal İnönü’nün nezaketiyle, zarafetiyle, bilim adamlığıyla, siyaset adamlığıyla örnek bir insan olduğunu kaydetti. ‘Yakmak da mağduriyet!’ İlahiyatçı yazar Tuksal’ın Sivas katliamı ile ilgili ‘Yakmak da mağduriyettir. Biz de Sünniler olarak mağdur olduk’ sözleri Alevi kurumlar ile yurttaşlardan tepki çekti İstanbul Haber Servisi İlahiyatçı yazar Hidayet Şefkatli Tuksal’ın, siyaset, özgürlükler ve başörtülü vekil polemiğinin tartışıldığı televizyon programında Sivas katliamıyla ilgili yaptığı değerlendirmede “Yakmak da mağduriyettir. Biz de Sünniler olarak mağdur olduk” sözleri sosyal medyada sert tepkilere neden oldu. Tuksal, önceki akşam CNN Türk’te Tarafsız Bölge programında çok tartışılacak bir söze imza attı. Programda Tuksal, Türkiye’de uzun yıllar çoğunluk olan inanç sahiplerinin mağdur olduğunu savunarak Sivas katliamıyla ilgili “Alevi arkadaşlarla yaptığımız toplantılarda onların da anlamadığı şey buydu. Biz de Sünniler olarak mağdur olduk” dedi. ÖDP Genel Başkanı Alper Taş, “Kusura bakmayın da siz mağdur olduk diyorsunuz ama siz yakılmadınız” diyerek Tuksal’a yanıt verdi. Tuksal “Yakılmak bir mağduriyettir. Ama yakmak da bir mağduriyettir” dedi. Taş’ın “Anlamadım. Yakmak nasıl bir mağduriyettir” sözlerine karşılık ise Tuksal, “Böyle bir vahşeti yapılabilecek ve göz yumacak bir toplum olmak çok kötü bir şey” diye konuştu. Tutsal’ın açıklamalarının ardından Twitter’dan “Bu söze ödülünüz ne olacak? Söz konusu söylem muhafazakâr otoriter söyleminin son demlerini yaşadığına işarettir. Yakana mağdur değil, katil denir” gibi çok sayıda tepki mesajı yazıldı. PATLAMA İLE İLGİLİ DAVADA REKOR CEZA Fotoğraf: AHMET AKKUŞ DHA Güngören’de 2 sanığa müebbet CANAN COŞKUN Güngören’de, 2008’de meydana gelen ve 17 kişinin öldüğü bombalı saldırıya ilişkin dava karara bağlandı. Mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar Hüseyin Türeli ve Nusret Tebiş hakkında, 18’er kez ağırlaştırılmış müebbet ve toplamda 1283 yıl hapis cezası verdi. Sanıklar, Adalet Komisyonu tercüman atamadığı için savcının esas hakkında mütalaasına karşı son savunmalarını yapamadan cezalandırıldı. 3’ü tutuklu 9 sanığın yargılandığı dava dün İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmada tutuklu sanıklar Hüseyin Türeli, Nusret Tebiş ve Mehmet Salih Yanak hazır bulunurken duruşmayı patlamada hayatını kaybedenlerin yakınları da izledi. Davayı karara bağlayan mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar Tebiş ve Türeli’yi “devletin birliğini bozmaya teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırdı. Mahkeme iki sanığa ayrıca 17 kişiyi öldürmek suçundan da 17’şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Heyet, sanıklara olayda yaralanan 79 kişi için de ayrı ayrı ceza vererek her yaralı için 16’şar yıl cezalandırdı. Sanıkların toplamda “Patlayıcı madde bulundurmak”, “adam öldürmeye teşebbüs” ve “mala zarar verme” suçlarından 1283 yıl hapisle cezalandırılmasına hükmetti. Sanıklar Ziya Kiraç ve Abdurrahman Oral’ı “terör örgütü üyeliği” suçundan 12’şer yılla cezalandıran heyet, sanık Şerafettin Kara’yı da 11 yıl 3 ay hapse mahkum etti. Sanık Aydın Ağlar ise 9 yıl hapisle cezalandırıldı. Tutuklu sanık Mehmet Salih Yanak da “Terör örgütüne üyeliği” başta, pek çok suçtan 19 yıl 6 ay hapisle cezalandırıldı. Sanık Şaban Güneş’i, “Terör örgütü üyeliği” suçundan 2 yıl 1 ay hapisle cezalandıran heyet, sanık Cihan Aydın’ı, “Örgüte yardım etmek”, “ateşli silahlar kanununa muhalefet” suçlarından 15 yıl 9 ay hapse mahkum etti. Sanık Cevat Aydın, “Terör örgütü üyesi olmak” ve “ateşli silahlar kanununa muhalefet” suçlarından beraat ederken Mehmet Salih Yanak tutuklu kaldığı süre dikkate alınarak tahliye edildi. İstanbul Haber Servisi Gazetemizin eski Genel Yayın Yönetmeni ve eski Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Oktay Kurtböke, ölümünün 14. yıldömünde bugün mezarı başında anılacak. 12.30’da Zincirlikuyu Mezarlığı’nda yapılacak törenin ardından, 13.30’da Elmadağ Meyhanesi’nde anma yemeği verilecek. Oktay Kurtböke anılıyor Ölüm orucunda MARDİN (Cumhuriyet) Suriye sınırında duvar örülmesini protesto için oturma eylemi başlatan Nusaybin Belediye Başkanı BDP’li Ayşe Gökkan, dün ölüm orucuna girdiğini açıkladı. Gökkan, önceki gün başlattığı oturma eylemini dün de sürdürdü. BDP’liler gece boyu Gökkan’a destek verdi. Gökhan, dün sabah kendine götürülen yiyecekleri, ölüm orucuna başladığını söyleyerek geri çevirdi. BDP İl Başkanı Reşat Kaymaz ve bazı partililer Gökkan ile görüştü. Eyleminden vazgeçmeyeceğini söyleyen Gökkan, bir ara Türkiye Suriye sınırını ayıran tel örgüleri tahrip etmek istedi. BDP MYK üyesi Ferhat Tarhan, Gökkan’ın, “Günlerdir mülkü amir olmama rağmen bana hiçbir bilgi verilmiyor. Buranın belediye başkanıyım. Ancak duvarla ilgili bilgilendirilmiyorum” dediğini belirtti. Gökkan’ın devam den eylemine belediye çalışanları da sınıra yürüyerek destek verdi. ‘Öcalan başmüzakereci olsun’ DİYARBAKIR (Cumhuriyet) BDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, PKK lideri Abdullah Öcalan’la yürütülen görüşmelerin yasal zemininin olmadığını, devletin adeta korsanvari yöntemlerle süreci götürmek istediğini belirterek görüşmeleri yasal zeminde sürdürmesi için Abdullah Öcalan’a “başmüzakereci” pozisyonu sağlanması gerektiğini söyledi. Baluken, görüşmelerde üçüncü bir kurul ya da komisyonun da yer alması gerektiğini anlatan Baluken, yerel seçimlerin ardından BDP grubunun tamamının HDP’ye katılacağını da açıkladı. ABD Savunma Bakan Yardımcısı Jim Miller, önceki gün Ankara’ya sessiz bir ziyaret yaptı TAYAD’lılara sert müdahale ‘Tercihinizi değiştirin’ Yılmaz: Füze ihalesine herkes girebilir ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Çin ile yapılan füze anlaşmasına ilişkin, “Bizim tercihimizdeki bir, iki ve üçü belirledik. Süreç henüz başladı. Bu durumda iki ve üçüncüler yeni tekliflerini bize gönderirlerse en azından mevcutla olan sözleşmemizdeki görüşme aşamalarında bize faydalı olur. Dolayısıyla herkes son teklifini hâlâ göndermekte serbesttir” dedi. 31 Ocak 2014’e kadar son teklif verme süresi uzatılan ihalede Çin ile birlikte ABD ve Fransaİtalya konsorsiyumu yarışıyordu. “Siyasi bir danışmanın Türk Silahlı Kuvvetleri’ni siyasallaştırabileceği yönündeki iddiaların” da sorulduğu Yılmaz, “Hayır, kesinlikle böyle bir şey olmaz” dedi. Yılmaz, Genelkurmay Başkanlığı’nın gerek duyarsa sivil basın müşaviri de kullanabileceğini kaydetti. İstanbul Haber Servisi Yunanistan’dan Türkiye’ye iade edilmek istenilen 4 kişiye destek için Yunanistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu önünde açlık grevi yapmak isteyen TAYAD’lı ailelere polis müdahale etti. Polis, 38 gündür açlık grevinde olan Mehmet Yayla’nın annesi Zeynep Yayla’nın da aralarında bulunduğu üç kadını İstiklal Caddesi boyunca yerlerde sürükledi. Konsolosluk önünde eylemlerini sürdürmek isteyen TAYAD’lı gruptan 5 kişi daha gözaltında alındı. DUYGU GÜVENÇ ANKARA Pentagon’un iki numaralı ismi ABD Savunma Bakan Yardımcısı Jim Miller, önceki gün Ankara’ya sessiz bir ziyaret yaptı. Miller’in Ankara’daki temasları ile birlikte Türkiye ve ABD arasında uzun menzilli füze sistemi konusunda pazarlıklar da resmen başlamış oldu. Ziyaret basına duyurulmazken Miller’in hükümet ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nden (TSK) üst düzey yetkililerle bir araya geldiği belirtildi. Dışişleri’nde ise Müsteşar Feridun Sinirlioğlu ile uzun bir görüşme yaptığı belirtildi. Miller görüşmelerinde, Türkiye’nin Çin firmasından yana koyduğu uzun menzilli füze tercihinin değiştirilmesinin beklendiğini yineledi. Türkiye ise buna karşılık “ortak ANKARA (AA) Süper Loto’da kazanan numaralar “12, 22, 37, 39, 42 ve 48” olarak belirlenirken 6 bilen çıkmayınca 5 milyon 185 bin 280 lira haftaya devretti. Çekilişte 5 bilenler 4 bin 982 lira 65’er kuruş, 4 bilenler 93 lira 80’er kuruş, 3 bilenler 7 lira 45’er kuruş ikramiye kazandı. Süper Loto devretti üretim olursa değerlendiririz” karşılığını verdi. Miller’in yanı sıra ABD’nin Avrupa ve Avrasya’dan Sorumlu Bakan Yardımcısı Victoria Nuland da dün önce İstanbul’a geldi. ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan Rick Barton da yarın Türkiye’de olacak. Miller ile yapılan görüşmelerde NATO kapsamında iki ülke arasında devam eden işbirliği ele alındı. Miller, Çin firması CPMIEC’in ABD’nin yaptırım listesinde yer aldığına işaret ederken sistemin NATO’ya entegre edilmeyeceği mesajını da yineledi. Budapeşte’den Türkiye’ye gelen Nuland, İstanbul temaslarının ardından Adana’ya gidecek. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Çatışma ve İstikrar Operasyonlarından Sorumlu Bakan Yardımcısı Barton da 27 Kasım tarihleri arasında Türkiye’de olacak. KARA LİSTEYE ALINMIŞTI için yasak bitti YUSUF ÖZKAN Hollandalı gazeteci LAHEY Türkiye AB müzakereleri öncesi, yeni raporun hazırlıkları için Türkiye’de olan Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Raportörü Ria Oomen, Türk makamlarının Hollandalı gazeteci Bram Vermeulen ile ilgili “seyahat yasağını” kaldırdıklarını açıkladı. Oomen, Vermeulen’in neden engellendiği konusunda, “Sorun çözüldü. Önemli olan bu” dedi. Hollanda Devlet Televizyonu (NOS), İstanbul muhabiri Vermeulen, Türk makamlarınca “kara listeye” alınmış, nedeni açıklanmamıştı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear