23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
23 EKİM 2013 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 MHP’li tutuklu vekil Alan’dan Genelkurmay Başkanı’nın açıklamalarına sert tepki ‘Özel bizi oyaladı’ ‘Bunlar tam kinli’ Balbay ise CHP milletvekillerinin “tutuklu milletvekilleri” raporunu televizyondan izlediğini, eşi Gülşah Balbay’ı da başarılı bulduğunu ve duygulandığını anlattı. Balbay, “7 üyesine özgürlük ve demokrasi getiremeyen Meclis, Türkiye’ye nasıl özgürlük ve demokrasi getirebilir” diye sordu. Ankara’da olmaktan memnun olduğunu ifade eden Balbay, şunları söyledi: “Ankara’da aileme yakınım, burada partim için daha çok üreteceğim. AKP, kendinden olmayan herkese darbeci diyor, yüzde 99’un değil, yüzde 100’ün kendilerinden olmasını istiyor. Ankara’ya hapis yatmaya değil, geleceğe hazırlanmaya geldim. AKP’nin Suriye konusunda yaptıklarını izliyorum. Tüm dünya Suriye konusunda temkinli, bizimkiler ‘tam kinli’. Türkiye’deki hukuksuzluklar, haksızlıklar ve kırılan ağaçların çatırtısı duyulmasın diye gündemi Mısır’a ve Suriye’ye çeviriyorlar. Bakanlar Kurulu, Mısır’ın ve Suriye’nin Bakanlar Kurulu gibi hareket ediyor. Türkiye, artık Gülen Cemaati’nin bile komplolardan korkacağı bir ülke haline geldi. ODTÜ’de yaşananları üzülerek izliyorum, burası dünya sıralamasında yeri olan bir üniversite. Buradan mezun olan her üniversitelide o ağaçlardan salınan oksijenin de emeği var. AOÇ ile ODTÜ Ormanı’nın kıyımı, Cumhuriyet kurumlarının yıkılması kadar vahim bir durumdur. Cezaevinde de gördüğüm gibi betonlar çiçek açmıyor.” Kürt sorununun çözüm sürecine de dikkat çeken Balbay, “Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde köy boşaltıldı mı köylüler Mamak’a kaçıyor, Erbil’e değil. Çözümün burada olduğunu Türkler de Kürtler de biliyor, çözümü burada arayacağız” görüşünü iletti. l MUSTAFA BALBAY AYŞE SAYIN ANKARA Balyoz davasından hüküm giyen MHP İstanbul Milletvekili Engin Alan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in önceki günkü açıklamalarına çok sert tepki gösterdi. Alan, “Genelkurmay Başkanı’nın ‘ben bu görevi kabul ettim, sizin için iyi olacak’ diye Bal yoz tutuklularını oyaladığı anlaşılıyor. Eğer bu komutanları kandırmadıysa, eğer kendisi kandırıldıysa, anahtarları teslim eder” dedi. Alan, Balyoz sürecinde Harp Akademileri’ndeki herkesin tutuklandığını belirtirken, bu konudaki tek istisnanın, dönemin Kara Harp Akademisi Komutanı Özel olduğuna dikkat çekti. CHP Ce zaevlerini İnceleme Komisyonu üyeleri Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Manisa Milletvekili Özgür Özel ve Muğla Milletvekili Nurettin Demir, hazırladıkları “tutuklu milletvekilleri” raporunu, önceki gün Sincan Cezaevi’nde ziyaret ettikleri CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay ve MHP İstanbul Milletvekili Engin Alan’a da verdiler. Basın Özgürlüğünün Değeri Geçen hafta, Today’s Zaman gazetesi genel yayın yönetmeni Bülent Keneş, ABD basınında MİT Müsteşarı Hakan Fidan aleyhinde çıkan haberleri tarafsız bir gözle yayımladıkları için eleştirildiklerinden yakındı. Keneş, “Today’s Zaman ve şahsım Türkiye’ye, hükümete ve MİT Müsteşarı’na karşı başlatılan bir uluslararası komplonun ‘parçası’, ‘işbirlikçisi’, ‘taşeronu’ olmakla ve hatta ‘vatana ihanet’le suçlandık” diyor. Bu durum gazetecilik açısından da, memleketin durumu açısından da üzerinde durulmayı hak eden bir durumdur. Today’s Zaman’ın dahil olduğu grup, bilindiği gibi hükümetle yakın ilişki içinde olduğu evvel eski bilinen, ama son zamanlarda bazı konularda aralarında ciddi ve gizlenmeyen anlaşmazlıkların çıktığı Cemaat ya da Hizmet grubudur. Bu grupla ilgili pek çok algının, bilginin medyada geniş yer bulduğu da biliniyor. Gülen grubuyla ilgili iddiaların en önemlilerinden birisi özel yetkili mahkemelerde görülen davalara bu grubun polis ve adliye içindeki gücüyle müdahale ettiği, edebildiğidir. Gülen grubu ile ilgili kitap yazanların başlarına tutuklanmak, hapis yatmak gibi işlerin geldiğini de herkes biliyor. Ahmet Şık’ın, Nedim Şener’in tutuklanmaları bu kapsamdadır; Odatv davası hâlâ sürüyor, Cemaat’i deşifre eden bir kitap yazan Hanefi Avcı hâlâ içeridedir. Kuşkusuz Gülen Cemaati bu iddiaları hep yalanlamıştır ve yalanlamayı da sürdürmektedir. HHH Ama bir gerçek var ki, o da şu sıralarda AKP hükümeti konusunda Zaman grubunun yanıldığını itiraf etmesidir. Tıpkı AKP hükümetine Gülen cemaati ile eşgüdüm içinde destek veren kimi liberal medyacılar gibi. Bülent Keneş de aynı gerçeği söylüyor zaten: “Hep iyi niyetle yaklaştığımız mevcut hükümetten daha fazla demokrasi ve daha fazla hak özgürlük konusunda beklentilerimizden dolayı uzun süre okurlarımızı da yanıltmışız.” Hem beklentileri hem de demokrasi bilgileri konusunda yanıldıkları kesindir. Bir konuda daha yanılmışlar. AKP hükümetinin henüz her şeye hâkim olmadığı zamanlarda özellikle üniversitelerde kendilerine yönelik herhangi bir baskı olmamış ve şimdi “nerede o günler” diyecek haldeymişler. Daha ilginç olanı Bülent Keneş’in şimdi karşı karşıya kaldıkları durumla ilgili söyledikleridir: Aktarmakta yarar var: “Hrant Dink’in dönemin güç odaklarına yakın medya tarafından düzenlenen ve son dönemde bize yönelik olana benzer kampanyalar neticesinde öldürüldüğü akıllarda tutulacak olursa, bu işin nereye varabileceğine dair ciddi endişelenmek gerekir. Biz de endişelenmiyor değiliz.” HHH Burada söylemeye çalıştığımız, “dün ortaklık ettiğiniz, militanca destek verdiğiniz kesimler bakın bugün size neler yapıyor, şimdi anladınız mı” demek değil kuşkusuz. Bunu iki nedenle söyleyemiyoruz: Birinci neden; Cemaatin eski alışkanlıklarından vazgeçtiğine dair bir işaret henüz ortada görünmüyor. Aynı militan tutum sürüp gidiyor. İkinci neden; asıl olarak önemsenmesi gerekenin basın özgürlüğü olmasıdır ve bu konuda da henüz başlarına geleni genelleştirebildikleri konusunda yeterli belirti ortada yok. Ama yine de Bülent Keneş’in şu sözlerini ciddiye almalı: “Ülkemizde cinsi ve çapı her ne olursa olsun bu bedeli peşinen göze almak namuslu gazeteciliğin artık olmazsa olmaz bir şartı haline geldi. Özellikle yaptığınız haberler, hükümetin her ne konuda olursa olsun aldığı pozisyonu gözü kapalı alkışlamıyorsa.” Medyanın durumu ile ilgili bu saptamaya gazeteci itiraz etmez. Sorun geç kalma ve ciddi olma sorunudur. Bazı şeyler ne yazık ki geri alınamıyor. Gazetecilerin yıllarca hapiste tutulması mahkum edilmesi ve onları mahkum eden militan zihniyetin hâlâ militan desteğini sürdürmesi, bir damla bile pişmanlık duymaması gibi. ENGİN ALAN, O DÖNEM HARP AKADEMİSİ’NDE GÖREV ALAN HERKESİN TUTUKLANDIĞINI SÖYLEDİ Dışarıda sadece o kaldı A lan, CHP heyetinin ziyaretinin hemen öncesinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in yaptığı açıklamalara sert tepki gösterdi. Edinilen bilgiye göre Özel’in, “TSK içinde ayrımcılık yapma, nifak sokma ve huzur bozmaya yönelik girişimleri kınıyorum” sözlerine dikkat çeken Alan, “Balyoz’un bir kelimesi doğruysa 100 yıl yemeye razıyım, dinimden milliyetimden vazgeçmeye hazırım. 237 Türk subayını koyun gibi boğazladılar. Türk ordusuna, bizlere düşman ordusu gibi davranıyorlar. Böyle bir ülke olabilir mi? O dönem Harp Akademileri’nde görev yapan herkes tutuklandı, Deniz Harp Akademisi, Hava Harp Akademisi komutanları, yardımcıları, kurmay başkanları hepsi tutuklandı, bir tek Kara Harp Akademisi Komutanı dışarıda kaldı. O komutan Orgeneral Necdet Özel’dir” ifadelerini kullandı. Kandırıldıysa anahtarı teslim etsin M illetvekilliğinin düşürülmesinin gündemde olduğuna işaret eden Alan, şu görüşleri dile getirdi: “Anamdan milletvekili doğmadım, alın sizin olsun, öbür tarafta sorguda, ‘milletvekili misin’ diye sormazlar, ‘paşa mısın’ diye de sormazlar, ‘Genelkurmay Başkanı mısın’ diye de sormazlar. ‘Adam mısın’ diye sorarlar. Öbür tarafta hesap verirken hesabım kolay olacak. Ancak beni kullanıp iftira edenler, hile, haksızlık yapanlar hesabını kolay görecekler mi onlar bir düşünsün. Ben bu dünyada hesap veriyorum, onlar öbür dünyadaki hesabı oturup düşünsünler. Orgeneral Necdet Özel, bugünkü (önceki gün) açıklamayı yapacağına, kandırılıp kandırılmadığını açıklasın. Genelkurmay Başkanı’nın ‘Ben bu görevi kabul ettim, sizin için iyi olacak’ diye Balyoz tutuklularını oyaladığı anlaşılıyor. Eğer bu komutanları kandırmadıysa, eğer kendisi kandırıldıysa, anahtarları teslim eder, ‘Beni kandırdınız’ der. Oramiral Nusret Güner’in istifası onurlu bir davranıştır. Ama Özel’in açıklamaları doğru olmamıştır.” Balyoz davasını “Hitler’in Nazi mahkemeleri”ne benzeten Alan, kararların tamamen “siyasi” olduğunu ve hukuk beklenemeyeceğini ifade etti. Engin Alan, özellikle Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na dönük operasyonlara dikkat çekerek, “Yapılan yargılamalar, alınan kararlardan sonra, donanmaya komuta etmek için ancak İDO’dan kaptan bulabilerler. Deniz Kuvvetleri’nin en başarılı 20 kurmay albayını, geleceğin bütün başarılı komutanlarını tek tek doğradılar. Bu öyle bir komplo ki Türk askerine fuhuşçu bile dediler; fuhuş yapan, darbe yapan, terörist olan konumuna getirdiler” dedi. İDO’dan kaptan bulabilirler RedHack, ‘Ricciardone Bağış’a yazdı’ iddiasıyla bir eposta yayımladı Meclis’in 7 damarı tıkalı l CHP ÖNERGESİNE RET ‘Davanın karanlık güçleri’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ABD’nin Ankara Büyükelçisi Francois Ricciardone’nin 6 Şubat 2013’te yaptığı açıklamalar bir kez daha gündemi karıştırdı. Ricciardone’nin, Ankara’yı kızdıran bu sözlerinin ardından AB Bakanı Egemen Bağış’a yazdığı iddia edilen elektronik postada MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın hakkında açılan KCK davasıyla Ergenekon ve Balyoz davalarının faillerinin aynı olduğunu iddia etti. RedHack’in yayımladığı elektronik posta metninde Ricciardone’nin, “İsimlerini vermeyeceğim ama onlar tam bir yıl önce Hakan Fidan’ın peşinden gidenlerle aynı kişiler” ifadesi yer aldı. Ricciardone bu kişiler için “davayı yürüten karanlık güçler” tanımını kullandı. Ve kendisinin bu davalara yönelik eleştirilerinin hükümete değil bu güçlere karşı yapılan bir uyarı atışı olduğunu savundu. Bağış’ın epostalarını hack’lediğini iddia eden RedHack’in yayımladığı yeni belgeler arasında; Ricciardone’nin şubat ayında medyanın Ankara temsilcileriyle yaptığı toplantıda, hükümeti uzun tutukluluklar ve düşünce suçları konularında eleştirileri üzerine yaşanan tartışmayla ilgili özel bir eposta da yer aldı. Ricciardone, Bağış’a gönderdiği postada, “bu işten uzak durduğu için” Bağış’a teşekkür edip Başbakan Erdoğan’dan “patron’un” (boss) diye söz etti. Ricciardone, sözlerinin gazeteciler tarafından yanlış aktarıldığını belirtti. İşte Ricciardone’nin o sözleri: “Sevgili Egemen, bu işten uzak durmaya çalıştığın için çok teşekkür ederim. Konuşma metninin tamamını eğlenmen için ekliyorum. Patronunu ve onun önde gelen arkadaşlarını tüm bunların doğru tarafında kaldıkları için nasıl övdüğümü görebilirsin. Fakat görünen o ki bazı anlayışsız danışmanları yanlış tarafa atlamakta ısrar ediyorlar. Bu (Gazetecilere yaptığı açıklamaları kastederek) gerçekten, davayı yürüten karanlık güçlere karşı yapılan bir uyarı atışıdır. İsimlerini vermeyeceğim ama onlar tam bir yıl önce Hakan Fidan’ın peşinden gidenlerle aynı kişiler. (Şubat 2012’de Fidan, KCK davası için özel yetkili savcı tarafından ifadeye çağrılmış, Erdoğan’ın talimatıyla yapılan yasa değişikliğiyle korumaya alınmıştı) Bunu anlamıyorlar mı? Senin büyük patronunun anladığından emin misin? Ve bu adamlardan bazıları ta DC’den (Washington) duyulacak biçimde ‘bizim Hüseyin’in’ ceplerinde olduğundan kendini beğenmişçesine böbürleniyorlardı.” ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Tutuklu milletvekilleri ile görüşerek “Türkiye Büyük Milletvekili Cezaevi” başlıklı rapor hazırlayan CHP milletvekilleri, bu konuda Meclis araştırma önergesi de verdi. TBMM Danışma Kurulu toplanmadığı için önergenin Meclis Genel Kurulu’nda dün görüşülmesi önerisi ise AKP oylarıyla reddedildi. CHP Cezaevleri İnceleme Komisyonu üyesi ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, önerinin lehinde yaptığı konuşmada, AKP’nin iktidara geldiği 2002’den bu yana Türkiye’nin büyük bir cezaevi haline geldiğini söyledi. Ağbaba, 90 yıllık cumhuriyet tarihi boyunca ilk kez tutuklu milletvekili sorunuyla karşı karşıya kaldıklarını ifade ederek, “Bu utanç sadece bizde var. Meclis’in 7 damarı tıkalı. 7 milletvekili tutukluyken Meclis’in itibarından söz edilebilir mi?” görüşünü dile getirdi. CHP’nin önerisine BDP’den de destek geldi. MEHMET MENEKŞE ‘Sehven değil kasten’ Çelebi’nin babası: Suçlular dışarda Teğmenin avukatı Serkan Günel de “Bir kere soruşturma eksik yapılmış. Bunun bir kişinin yapacağı bir şey olduğunu düşünmüyoruz. Bu kadar yanlışlığın bir araya gelmesinin olasılığı yok. Burada bir kasıt arıyorum ve bizim değerlendirmemiz aslında organize bir kasıt olduğu yönünde. Diğer davalar gibi sonucu şimdiden belli” dedi. ‘Ergenekon’ beklenecek CANAN COŞKUN Eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay, Ergenekon davasından tahliye edilen CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Mehmet Haberal’ın kardeşi Ali Haberal ile oğlu Erkan Bülent Haberal’ın aralarında bulunduğu 11 tutuksuz sanıklı “Ergenekon davası ve soruşturmasını etkilemeye teşebbüs” davasına devam edildi. Savcı “Ergenekon diye bir örgüt olup olmadığının yargı kararı ile henüz kesinleşmediğini” belirterek dava sonucunun beklenmesini istedi. Mahkeme Ergenekon’un gerekçeli kararını inceledikten sonra bu talebi değerlendirmeye karar verdi. AMASYA Teğmen Mehmet Ali Çelebi’nin telefonuna Hizbut Tahrir örgütüne ait telefonları yükleyen polis memuru yarın İstanbul 18. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde hâkim karşısına çıkacak. Baba Muharrem Çelebi oğlunun 16 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldığını belirterek “Terör örgütüne ait telefon numaralarının Mehmet Ali’nin telefonuna yüklendiğini TİB, bilirkişi raporları ile belgeledik. Buna rağmen polisler hakkında işlem yapılmadı hatta zamanaşımına uğratılmak için 5 yılda 6 savcı değişti. Suçlular dışarıda geziyor, masum insanlar içeride yatıyor. Masum insanlar değil, gerçek suçlular yargılansın istiyorum” dedi. Baba Çelebi, “Bakalım adına yargılama dedikleri, mahkeme gerçek suçlulara ne ceza verecek? Zira masum olan Teğmen Mehmet Ali Çelebi’ye 16 yıl 6 ay ceza verildi, şu an Hasdal’da yatıyor. Beş yılda niçin altı savcı değişti, bunu AKP iktidarına sormak lazım? Neden ‘görevi kötüye kullanma’ değil de ‘görevi ihmalden’ dava açıldı? Bu sorular hep yanıtsız, yaşananlar muamma. Demek ki bu iktidar suç işleyen insanları koruyor, masumları hapse atıyor. Adaletin yerini bulma Avukat Günel: Sonuç belli CEMEVİNDE TÖREN YAPILACAK Emekli albayın ölüm nedeni beyin kanaması ÖZCAN ÖZGÜR sı için bir arpa boyu yol alamadık. Bu mu adalet, bu mu hukukun üstünlüğü, bu mu adalet, bu mu ileri demokrasi” diye konuştu. İkinci Ergenekon soruşturması sırasında 18 Eylül 2008’de tutuklanan Çelebi’nin telefonuna gözaltında olduğu sırada polislerce Hizbut Tahrir örgütüne ait telefonların yüklendiği belirlenmişti. Emniyet, yüklemenin “sehven” (yanlışlıkla) yapıldığını savunurken, polisler Hanefi Öpaydın, Ercan Sezgin ve Bünyamil Sorgul hakkında soruşturma başlatılmış, Çelebi ise 33 ay sonra serbest bırakılmıştı. Yıllarca süren soruşturmanın ardından 5 polis hakkında takipsizlik verildi, polis Hanefi Öpaydın hakkında ise “görevi ihmal” den dava açıldı. Dava yarın MUĞLA Balyoz davasında tahliye edilen ve önceki gün Bodrum Yalıkavak’taki evinde ölü bulunan emekli Albay Halil Yıldız’ın, Muğla Adli Tıp Kurumu’nda yapılan otopsisinde beyin kanaması sonucu yaşamını yitirdiği tespit edildi. Yıldız, iddiaya göre önceki akşam saatlerinde merdiven çıktığı sırada baş dönmesi sonucu yere düştü. Merdivene çarpma sonucu kafatası kırılan Yıldız, beyin kanaması geçirdi. İstanbul’dan gelen oğlu Barış Yıldız ve yakınları, Halil Yıldız’ın cenazesini teslim alarak Yalıkavak Belediyesi’ne ait cenaze aracıyla İstanbul’un Kartal ilçesindeki cemevine götürdü. Cenaze, burada bugün öğle saatlerinde düzenlenecek törenin ardından Çengelköy Aile Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Bodrum Cumhuriyet Başsavcılığı, olayla ilgili soruşturmaya devam ediyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear