25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3 OCAK 2013 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 13 ergi Takvimi, Asgari Ücret V Tarifesi ve Bağımsız Denetim Tebliği’nin sizce özetlenen yoğunluğu kavradığını ve buna ilişkin düzenlemeler yaptığını birbiriyle bir ilgisi olabilir mi? söylemek ne yazık Gelin bakalım… ki mümkün değil. Bu Geçen hafta, Gelir İdaresi yoğunluk da zaten hiçbir Başkanlığı’nın internet maddi beklenti ile telafi sitesinde, 2013 yılı “vergi edilemez. Ancak ortada takvimi” yayımlandı. büyük özveriyle çalışan, “Verginin takvimi mi olurmuş” işini hakkıyla ve uzmanlıkla diye sorduğunuzu duyar gibiyim. yerine getiren meslek mensupları Gelişmiş vergi sistemlerinde olduğunun unutulmaması böyle bir takvim kesinlikle olmaz. gerekiyor. Üstelik bu aylar, yıllık beyannamelerin Çünkü işlemleri gayet basittir ve Gelelim üçüncü kavrama; vergi verileceği mart ve nisana oranla daha işletmeler, enerjilerini vergi takvimine takviminin internet sitesinde az yoğun aylar. Üstüne üstlük, sigorta uyma yerine, üretim, yatırım, istihdam yayımlandığı gün, Resmi Gazete’de işlemlerine ilişkin bildirge verme ve büyümeye kullanır. Bağımsız Denetim Yönetmeliği ve ödeme gibi yoğunluklar da söz Ne yazık ki, ülkemizde, işletmeler yayımlandı. Bu yönetmelik, meslek konusu. ve bu işletmelerle ilgilenen serbest mensuplarını, doğrudan bağımsız Bu durumun sadece rutin yoğunluk muhasebeci, mali müşavirler, denetçi saymadı. Bazı eğitimler ve olduğunu unutmayın. Bunun enerjilerinin büyük kısmını mali sınav sonucunda bağımsız denetçi dışında vergi idaresi ve inceleme takvime uymak için kullanırlar. unvanını alabileceklerini belirtti. elemanları, kanun ve ilgili mevzuatla İlk iki ayın vergi takvimine bakılırsa Oysa ki 3568 sayılı meslek yasası, getirilen hükümlere uymaksızın ayrı durum daha iyi anlaşılabilir. denetim görevinin meslek mensupları yoğunluklar meydana getirebilmekte. Ocak ayında 22 iş günü var. tarafından yapılacağını zaten Peki, bu yoğunluğun bir karşılığı Vergisel görev verilen gün sayısı ise belirtmiş. var mı? İlginçtir, “vergi takviminin” 8. Daha da ilginci, 8 günde yapılacak Görüyoruz ki, bu ağır iş yükünün yayımlandığı hafta, aynı internet vergisel ödev sayısı 39. altından özveriyle kalkan bütün sitesinde, “2013 yılı Serbest Yılın ilk ayı ocakta vergisel işlemlerin meslek mensuplarına, zaten yasal Muhasebeci, Serbest Muhasebeci yoğun olduğunu düşünebilirsiniz. hakları olan “bağımsız denetçiliği” Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali O zaman gelin, şubat ayına sonuna kadar talep edecekleri bir Müşavirlik Asgari Ücret Tarifesi” bakalım. Şubat ayında 20 iş günü süreç dayatıldı. Bir atasözümüz yayımlandı. Bu tarifenin yukarıda var. İşletmelere, var; “Hak deyince akan dolayısıyla serbest sular durur” diye. “Bir muhasebeci mali anlaşmazlıkta adalet, müşavirlere vergisel tarafsızlık, hakkaniyet görev verilen gün devreye girdiğinde sayısı yine 8. Bu 8 kimsenin söyleyecek SSK’ye tabi olanların işten günde yapılacak sözü kalmaz” çıkarılmaları halinde verilen ihbar vergisel ödev sayısı anlamındadır. Ancak ödemesi gün tanımında iş günü ise 36. haksızlık olduğunda ise SORU CEVAP mü, yoksa takvim günü mü esas Görüldüğü gibi, herkesin söyleyecek Sorularınız için malicozualınır? Yavuz Tanrısever iş günü sayısının çok sözü olur! Tıpkı m6ismmmo.org.tr adresine Takvim günüdür. İşçinin daha az olduğu bizim gibi. Ve şunu mail atabilirsiniz. Tüm sorular kıdemine göre 2 hafta ile 8 hafta düşünülürse, da çok iyi biliyoruz ki, eposta ile tek tek arasında değişir. şubatın daha cevaplanacaktır. emeğin karşılığı daima yoğun olduğu ödenmelidir, yani “Hak bile söylenebilir. yerde kalmaz!” Asgari ücrete ‘ince ayar’ Asgari ücret yıllardan bu yana ocak ve temmuz aylarında yürürlüğe girecek şekilde belirleniyor. Bu yıl işçinin beklentileri yine boşa çıktı. Asgari ücrete yapılan zam, günlük bir simit parasını bile karşılamayacak. İşte rakamlarla ve akılda kalıcı olmak adına küsuratların yuvarlanmış haliyle yeni asgari ücret şöyle: Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun 2012/1 sayılı kararına göre, 16 yaşından büyükler için 2013 yılının birinci altı ayı için asgari ücret brüt 979 liraya yükseltildi. Bunun neti; Asgari Geçim İndirimi (AGİ) dahil bekâr, çocuksuz bir işçi için 774. Yine, 16 yaşından büyükler için 2013 yılının ikinci altı ayı için asgari ücret brüt 1.021, neti ise 805 lira. 16 yaşını doldurmamış işçiler için asgari ücret 2013 yılının birinci 6 ayında brüt 839 lira, ele geçen net ücret ise 674 lira. 2013 yılının ikinci 6 ayında da asgari ücret, 16 yaşını doldurmamış işçiler için brüt 877, net olarak da 702 lira olacak. Özetle, 2013 yılının birinci 6 ayında asgari ücretlinin eline net 774 lira geçerken, asgari ücretliden devlete giden pay ise AGİ düşüldükten sonra 39 lira oldu. Bu tutardan beş puanlık SGK prim indirimi düşülse dahi 347 lira yasal kesinti yapılıyor. Hak Yerde Kalmaz! ‘Zulmün Artsın’ 2012’yi umutla, yüreğimizin bir yarısı kan ağlasa da gülümseyerek uğurladık... Eski yıl, giderayak bizlere, bu ülkenin yurtsever, aydınlık insanlarına Soner Yalçın’ı armağan etti ve ömrünü tamamladı. Bu yazıyı gazeteye yetiştirebilmek için soluk soluğa yazıyorum; Soner’in bugün “dışardaki” ilk haftasıydı ve mahkeme kararıyla karakolda imza vermesi gerekiyordu. Biz de gazeteciler, sanatçılar, siyasetçiler, yurttaşlar, kısacası dostları olarak oradaydık... Soner, karakolda imzasını attıktan sonra, hemen yanındaki parkta kitaplarını imzaladı! Fırsat bulmuşken kütüphanemde eksik olan “Teşkilatın İki Silahşörü” kitabını kızım adına imzalattım.. Soner, şöyle yazdı: Sevgili Ümit Su’ya, yiğit bir babaya sahip olduğun için ne mutlu sana... Ve bil ki bir de Soner Yalçın adında bir ağabeyin var... HHH Dedim ya, yüreğimizin bir yarısı kanıyor... Karakolun önünde beklerken CHP Eskişehir Milletvekili Prof. Süheyl Batum, son derece üzgün ve öfkeli bir şekilde Prof. Fatih Hilmioğlu’nun adım adım ölüme götürülüşünü anlattı... Kısa bir süre önce Avcılar Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Hilmioğlu adeta hapishane tecriti koşullarında tutuluyor, kimseyle görüştürülmüyor... Yıllardır aldığı böbrek ilacı yeni bir kararla değiştirilmiş. Karaciğer kanseri teşhisi konulan Fatih Hoca, bugün, bu yazının yazıldığı saatlerde, Bakırköy Sadi Konuk Hastanesi’ne nakledilerek “böbrek emar’ı” çekilecek ve tekrar Avcılar’a götürülecek... Demek, koca İstanbul’da her türlü teşhis ve tedaviyi bir arada yapabilecek tam teşekküllü bir hastane mevcut değil!.. Neredeyse hep bir ağızdan aynı korkuyu dile getirdik: Yeni bir Kuddusi Okkır ölümü mü isteniyor?.. Daha da vahim olanı ise böylesine bir hastalıkla boğuşan bir insanın, her an hapishaneye sevk edilme tehdidi ile karşı karşıya bulunması... Daha üç ay önce 21 yaşındaki oğlunu, Emir’i toprağa veren, yıllardır suçunun ne olduğunu bile anlayamadan zindanda tutulan, karaciğer kanseri teşhisi konulmuş bir bilim adamına reva görülen budur, hiç olmazsa tarihe bir dipnot olsun... Nerde adalet, nerde vicdan, yazıklar olsun... HHH Hangi birini anlatsak bilemiyorum... En iyisi, 28 Şubat soruşturması çerçevesinde tutuklanan eski Kara Kuvvetleri Komutanı Hilmi Köksal’ın oğlu Namık Kemal Köksal’ın mektubunu sizlerle paylaşmak: 28 Şubat tutuklusu eski Kara Kuvvetleri Komutanı Hikmet Köksal paşanın oğluyum, bugün itibarı ile tutukluluğun 7 ayını doldurduk. Her pazartesi orada bulunan 90 civarındaki tutukluların aileleri çoğunluğu İstanbul’dan olmak üzere 1 saat görebilmek için Ankara’ya geliyoruz. Onlar için değil Ankara, Van da olsalar gideriz. Üst düzey komutanların çocukları olarak bizler belli seviyelere gelmiş, maddi olanakları olan insanlarız, ancak geri kalanların ailelerinin imkânlarını çok zorladıklarını ve bu durumun o insanları iyice umutsuzluğa ve çaresizliğe ittiğini görmekteyim. 7 ay geçmiş olmasına rağmen, hâlâ iddianamenin hazırlanmamış olması, davanın bir hukuk davası olmadığını, önce suçu yaratmak sonra da suçlu bulmak üzerine kurgulanmış bir siyasi dava olduğu artık herkesçe bilinen bu davanın neredeyse unutturulmak istendiği, tutuksuz yargılama taleplerinin ısrarla klişe gerekçelerle ret edildiği, sözde kaldırıldığı söylenen ÖYM’nin devamı niteliğindeki bu mahkemenin alacağı kararı şimdiden görür gibiyim. Bizleri rahatsız eden açılmış olan dava değildir, tutuklu olarak yargılamanın bizlere verdiği o tarif edilemez acıdır. Siz ve sizin gibi gerçek demokrasi savunucularının varlığı ile biraz olsun nefes alsak da, medyada devam eden yargısız infazlara cevap hakkımızın olmaması, yaramızı daha da kanatmakta. Acılarla yoğrulmuş Anadolu’da yüzyıllardır söylenegelen ve olanları çok iyi anlatan bir deyiş vardır; “Zulmün artsın” derler... Artsın ki zalime karşı direncimiz katlansın... İHBAR SÜRELERİNDE ‘GÜN’ TANIMI NASILDIR? 2013’ün Adımları Aydınlığı Getirecek... PERİHAN ERGUN KİMKİME BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr Çok kullanılan “Perşembenin gelişi, çarşambadan bellidir” diye bir deyim vardır. Ben bu deyimin imgelerini 2013’te kesinlikle bekliyorum. Toplumda uğursuzlukla nitelenen 13 sayısı bana hep sevinç ve mutluluk getirmiştir. Örneğin; Yaradan büyük oğlumu bana çok sancılı da olsa 13 Mayıs’ta armağan etmişti. Yaşamımın çizgisinde bu sayı hep başarı ve mutluluklarımın simgesi olmuştur. Ayrıca; söylentilerle şartlanmak yerine akıl ve mantığı yeğlememi de sağlamıştır. Rahmetli büyükannem beni eğitirken “İnsan bir gemi, akıl yelkeni, fikir dümeni, kullan kendini, göreyim seni” derdi. İşte hep güvendiğim halkımız, Ulu Önderimiz M. Kemal’in 19 Mayıs 1919’da Kurtuluş Savaşı’nı başlatma kararıyla Samsun’a çıkışının 83. anma gününde, AKP iktidarının kısıtlama, yasaklama barikatlarını ortadan kaldırıp yürüyüşe geçti. Gençlik ve Spor Bayramı adıyla kendilerine armağan edilen o kutsal günü TGB öncülüğünde yüz binler Tünel’den Galatasaray ve Taksim yoluyla Atamızın Samsun’a ulaşmasını sağlayan Bandırma vapurunun simge maketini de sırtlayarak Dolmabahçe rıhtımına indiler. Polisin tüm engelleme girişimlerine karşı, dimdik ayağa kalkmanın simgesi oldular. HHH Kurtuluş ve kuruluşumuzun zaferiyle devrimlerini içeren bu tarihi günlerimizin hepsi yüz binlerce yurtseverimizce 2012’de tüm engeller aşılarak ve coşkuyla anılarak kutlandı. Vazgeçilemez günlerin düzenlenmesinin gönüllü çalışanları Atatürk’ün laik, sosyal, demokratik cumhuriyetini güvenerek emanet ettiği Türk gençliğinin simgeleri TGB’ydi. Orta Asya’dan Ergenekon dağlarını devirerek çıkış efsanesinin adının verildiği, ceddimizi aşağılarcasına yapay, düzmece davanın savcısınca 13 Aralık 2012 günü mütalaasının verileceği duyurulunca Silivri kırsalındaki mahkemeyle, cezaevi meydanı hınca hınç doldu. İstanbul ve dışındaki yörelerden gelen halkım kanıtsız, yalancı şahitlere dayandırılan bu davaya tepkiyle ve “Mustafa Kemal’in askerleriyiz”le başlayan, daha birçok sloganla, mahkemenin ve cezaevinin duvarlarına dayanırcasına alanı doldurdu. Onları etkisiz hale getirmek için her zamanki gibi emre itaatle güvenlik güçlerinin başvurdukları biber gazıyla basınçlı suya aldırmadan barikatları çiğneyip geçtiler. Artık sabırlar tükenmişti, ayağa kalkıp dikilme, el birliğiyle hukuksuzluğa karşı çıkma zamanıydı. Ülkemizin varlık ve bütünlüğü döneklerin tanımladıkları gibi o kadar kolay oluşmadı. Şahsen benim ailemden 1. Dünya Savaşı’nda İzmir’in işgali sırasında asker olan büyük dayımı, nerede ve nasıl şehit edildiği bilinmeden ‘Meçhul Asker’ nitelemesiyle kaybetmişiz. Dedemin işyeri Yunan askerleri Efsonlarca yağmalanıp dağıtılınca dedem felç geçirmiş. Yaşadıkları konak ellerinden alınmış. Bunu duyan dedemin can dostu Çakırcalı Mehmet Efe’nin ailesi hemen İzmir’e gelerek büyükannemi, 6 yaşındaki annemi, 16 yaşında işgal nedeniyle rüştiyeyi (ortaokul) terke mecbur olan küçük dayımı da toparlayıp yerleşim yerleri Hasköy’e götürmüşler. Küçük dayım her akşam karanlık basınca Menderes’i aşarak Kuvvacılara yiyecek götürürmüş. Gene böyle bir akşam nehri aşarken, Efsonlar onu tam göremeden gölgesine kurşun sıktıklarında dizinden yaralanmış. O günlerin koşullarında tedavisi sağlanamadığından yarası kangrene dönüşerek yaşamını yitirmiş. Kuvayi Milliyeciler, köydeki çok yaşlı erkekler ve kadınlar ona da şehit unvanını vermişler. HHH 13’le 23 Aralık arasındaki 10 gün içinde yurdun dört bir yanında halkımın coşkuyla ve hatta öfkeyle ayağa kalkışına değinecekken ailevi duygularımın seline kapılıverdim. 2013’te öncelikli dileğim memleketin yüzakı olan ve hukuksuzlukla ve tutuklulukları sürdürülen çok değerli insanlarımızın özgürlüklerine kavuşmasıdır. Yazımı ilk aklıma gelenlerden Âşık Veysel’in, “Dava insanlık davasıdır” ve Cahit Sıtkı Tarancı’nın “Memleket isterim / Yaşamak sevmek gibi gönülden olsun / Kardeş kavgası nihayet bulsun” dizeleriyle bitirirken herkese mutlu ve sağlıklı yıllar dilerim. ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaracı@gmail.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Alaska kö 1 kenli, haski’ye 2 benzer bir köpek cinsi. 2/ Beyaz, 3 mavi, pembe ya 4 da eflatun çiçek 5 ler açan ve teda6 vide kullanılan soğanlı bir bitki. 7 3/ Doğal ve ta 8 rihsel özellik 9 lerinden dolayı koruma altına 1 2 3 4 5 6 7 8 9 alınan alan... Fırat 1 F E S L İ K A N Irmağı’nın iki kolun 2 I R K K A L A K dan biri. 4/ Doğanın 3 R A M İ Y A N E neden olduğu yıkım... 4 T A T U L A E R Uzaklık işareti. 5/ 5 I R S E K İ A Köpek... Küçük mağara... Bir işi yaptıra 6 N A D İ M K A V DO B İ bilme gücü. 6/ Rize 7 A F A K A N A S ON Y yöresinde dokunan 8 çamaşırlık ince bez. 9 A T A R İ A T E 7/ Hücre sitoplazmasının içinde bulunan boşluk... Japon lirik dramı. 8/ “Bir dost bulamadım akşam oldu” (Pir Sultan Abdal)... Sivrisinekleri kovmaya yarayan tablet. 9/ İncir ağaçlarında döllenmeyi sağlayan sinek... Yerölçümünde uzaktan gözlenen, geometrik biçimli tahta lata. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ İri ve güçlü bir bekçi köpeği cinsi... Titan elementinin simgesi. 2/ Bayağı, sıradan... Kısa bacaklı ve tıknaz bedenli bir köpek cinsi. 3/ Osmanlılar döneminde ulemanın giydiği uzun üstlük... Pembe renkli şarap. 4/ İskambilde bir kâğıt... Ortaçağ Avrupası’nda bir senyörün bir vasala verdiği toprak. 5/ Bir cismin hareketinin ölçülmesinde temel alınan nicelik. 6/ Çimlenmiş buğdayın kaynatılmasıyla yapılan bir çeşit yemek... Mahkeme sonucunu gösteren resmi belge. 7/ Azerbaycan ve Kars yöresinde yaygın telli bir çalgı... İlave... Boru sesi. 8/ Hidratlı doğal sodyum karbonat. 9/ Dağda yaşayan ve geçimini odun satarak sağlayan kimse... İnce dantel.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear