25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10 OCAK 2013 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA kultur@cumhuriyet.com.tr KÜLTÜR 15 96 yıl önce bu aylarda Gümrülü Azeriler ‘kaç ha kaç’la Kars’a ulaşmaya çalışıyorlardı Gümrü’den Kars’a göçerken eçenlerde Kars’taydım. 1870’lerden 1910’lara dek kenti “işgal” ve “imar” eden Çarlık Rusyası’ndan miras taş binalardan kamudakiler bakımlı ama diğerlerinin çoğu daha da “metruk”laşmış. Oysa önceki Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu döneminde “Doğu’nun uygar ve kimlikli kenti” kampanyaları ilk meyvelerini hemen vermiş, kimi duyarlı Karslılar eski Rus binalarını konut, otel, lokanta gibi işlevlerle onarıp yaşatmaya başlamışlardı. Yeni kurulan “Kars Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu” da özgün mimarinin yitirilmemesi için yasal önlemler almaya çalışıyor; ne var ki yeni yapıların eski dokuyla uygunsuzluğu kentin eşsiz tarihsel kimliğini zedeliyor. Rusların planladığı geniş caddelerde dolaşırken Karslı mimar Ali İhsan Alınak, birkaç ay önce Gürcistan üzerinden 8 saatte gittiği 70 km mesafedeki Ermenilerin Gümrü kentini anlattı.. “Tarihi mimari o kadar korunmuş ki, kentin eski fotoğraflardaki güzelliği bozulmamış. Yeni yapılar az ama özenli. Herkesin, hele mimarların görmesi lazım.” “İlk fırsatta gitmeliyim” derken sordum: “Kars Belediye Başkanı gördü mü?” Alınak, Gümrü’den söz ederken bizimkilerin anılarına dalmışım. Dedeleri G Taşnak güllesiyle dökülen bağırsaklarını arkadaşı bir Ermeni doktorun yerine yerleştirip karnını diktiği Pirçeklilerden Esat Dede, (Ekinci) uzun yıllar Kars’ta kasaplık yapmıştı. Kaç ha kaç sırasında donduğu sanılarak ahıra bırakılan Dıngılı Süleyman (Ekinci), genç bir teğmenken Feruze Hanım’la evlendi... mizin, nenelerimizin, babam ve yaşıtı büyüklerimizin “Karslı” olmadan önce, doğdukları kentten nasıl ayrıldıklarına… ‘Kaç ha kaç’ Yıl 1917. Ocakşubat ayları... Gümrü’nün Azeri halkı, “Taşnak”ların giderek tırmanan terörüne dayanamayıp evleriniişyerlerini terk ederek Türkiye’ye doğru göçe başlamışlardı. Taşnaklar, Ermenilerin “ırkçı”ları. Anadolu’da ve Kafkasya’da Türklerle aynı kentlerin “hemşeri”leri olarak dostluk içinde yaşayan Ermenilerden çok farklılar. Fransızların Çarlık Rusyası eliyle verdikleri silahlarla Azerilere saldırmalarının nedeni de Karadeniz’den Akdeniz’e uzanacak “Büyük Ermenistan” hayali. Bu rüyaya Fransız ve İngiliz desteğinin amacı ise Kafkas petrollerine kavuşmak. Gümrü’de iki halk adeta “iç içe”lerken bitmek bilmeyen Taşnak baskısından ötürü çareyi “kaç”makta bulan Azerilerin, kafileler halinde Kars’a göçmelerine de “kaçakaç” (kaç ha kaç) deniyor. Yaşlılar, hastalar, çocuklar öküz arabalarında; kimileri at sırtında, kimileri yürüyerek gerçekleşen kaçakaçla, kış koşullarında yollara düşen Gümrülü Azeri aileler arasında “Pirçekliler”de var. Göç sırasında soğuktan donan küçük çocukların bazıları, yolda bırakılan ahırlarda ineklerin nefesleriyle yaşama dönüyorlar; arkadan gelenlerin ağlama seslerini duymaları sayesinde kurtuluyorlar. Bunlardan babam “Dıngılı (küçük) Süleyman”, 2003 yılında TSK’nin “emekli Kurmay Albay”ı olarak askeri törenle toprağa verildi. Göçün ilk günlerinde ise bir Taşnak “gülle”si (kurşun) dedem Pirçekli Esat’ın karnına geliyor. Kadınlar yere dökülen bağırsaklarını yıkayıp bir beze sararak kucağına veriyorlar. 50 yaşlarındaki Esat’ın Gümrü’ye geri dönüp hastaneye yetişmesinden başka çaresi yok. Gerisini T.C. vatandaşı soyadıyla “Esat Ekinci” özetle şöyle anlatıyor: “Kurşun yağmuru altında hastaneye vardım. Yakın arkadaşım Ermeni bir doktor kucağımda tuttuğum bağırsakları karnıma yerleştirdi; dikti. 5 gün bana baktı. Vedalaşırken bir at verdiler. Gece yola çıktım, birkaç gün sonra bizimkilere yetiştim.” Bir “düşman” Taşnak güllesiyle karnı yarılan Esat, “dost” bir Ermeni doktor sayesinde kurtulmuştu. Aynı ameliyatın izleriyle 1979’da sonsuzluğa göçerken 117 yaşında olduğu hesaplanan Pirçekli’nin en yakın arkadaşları arasında “Taşnak olmayan Ermeni”ler de vardı.. Bana Sorulmadı. Ya Size? Umman Sultanlığı’nda bile cami ve opera yapımının, diktatör emri, diktatör beğenisi, diktatör seçimiyle olmadığını belirttiğim yazıma sizden sayısız mektup geldi. Okur tepkileri bana, halkla ilişkiler alanında uzman, sevgili arkadaşım Sibel Asna’nın başlattığı kampanyayı anımsattı. Sözü ona bırakıyorum: Göz var... Göz var... “Mimar Sinan, ‘Herkesin içinde doğru olana eğri bakan bir göz vardır’ demiş yıllar önce. Usta bize, mimari değerler ve doğru bakmanın ne demek olduğunu gösteren sayısız şaheser inşa etti. Şimdi ise Başbakan Erdoğan, büyük ustanın eserlerini cüssesiyle gölgede bırakacak bir camiyi, mimari beceri ve tecrübesini bilmediğimiz kişilere inşa ettirmek istiyor. Hem de nereye? İstanbul’un yeşil gözbebeği Çamlıca tepesine. Peki gerekçesi neymiş? İstanbul’un her yerinden görülecek, 30.000 kişiyi barındıracak, kubbesi dünyayı saracak, minareleri göğe değecekmiş! Böyle bir ucubenin düşüncesi bile beni dehşete düşürüyor. Beni dehşete düşüren şey, bir cami yapılması değil, neredeyse 20 milyon kişinin her gün göreceği o yapının göz estetiğinde açacağı ve Çamlıca doğasına vereceği onulmaz zarar. Peki, bu caminin yapılmasına kim karar verdi? ‘İstanbul’un her yerinden görülecek cami nasıl olsun’ diye sana soruldu mu? Bana sorulmadı! Toplumun tüm kesimlerini ve gelecek nesilleri etkileyecek kararların vatandaşlara sorularak alınması gerektiğini düşünüyorum. Bu yüzden, bu sürecin iptal edilerek, aceleye getirilmeden, önce halka sorulması, halk istiyorsa görüşleri ile beraber yeni bir proje yarışması düzenlenmesini talep ediyorum. SİYAD’dan ‘yılın en iyi’leri Her dalda tek aday: Araf Alper (Tepenin Ardı), Zeynel Doğan Orhan Eskiköy (Babamın Sesi), Pelin Esmer (Gözetleme Kulesi), Yeşim Ustaoğlu (Araf). “Mahmut Tali Öngören En İyi Senaryo Ödülü”: Emin Alper, Zeki Demirkubuz, Orhan Eskiköy, Yeşim Ustaoğlu ve Çiğdem Şebnem Vitrinel (Geriye Kalan). “Cahide Sonku En İyi Kadın Oyuncu Ödülü”: Neslihan Atagül (Araf), Devin Özgür Çınar (Geriye Kalan), Nilay Erdönmez (Gözetleme Kulesi), Şebnem Hassanisoughi (Geriye Kalan), Selen Uçer (Can). “En İyi Erkek Oyuncu”: Engin Günaydın (Yeraltı), Barış Hacıhan (Araf), Tamer Levent (Tepenin Ardı), İlyas Salman (Lal Gece), Olgun Şimşek (Gözetleme Kulesi). Kültür Servisi Sinema Yazarları Derneği’nin (SİYAD) her yıl verdiği ödüllerin bu yılki adayları açıklandı. 2012 yılında gösterime giren toplam 61 filmin 11’inin çeşitli dallarda değerlendirileceği listede Yeşim Ustaoğlu’nun “Araf”ı bütün dallarda aday gösterilen tek film olarak dikkat çekiyor. “Tepenin Ardı”, “Yeraltı”, “Gözetleme Kulesi” ve “Babamın Sesi” de birçok dalda aday. 45. kez düzenlenen ödül töreni, 21 Ocak’ta saat 19.30’da Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda gerçekleşecek. Adaylıklar ise şöyle: “En İyi Film”: “Araf”, “Babamın Sesi”, “Gözetleme Kulesi”, “Tepenin Ardı”, “Yeraltı” “En İyi Yönetmen”: Zeki Demirkubuz (Yeraltı), Emin ‘Beklenmedik anda, şaşırtıcı biçimde’ ? Metin Kaçan’ın intiharının ardından Bedri Baykam, “Aramızdan ayrılma kararını belki en beklenmedik anda, en şaşırtıcı biçimde, sanki eserlerine bir son seçiyormuş gibi yapmış olması çok yazık” dedi. Adnan Özer ise “Neşemizi kaybettik” ifadelerini kullandı. Demokrasiye uygunluk? Yıllardır, halkla ilişkiler sektöründe çalışarak edindiğim tecrübelere dayanarak sürecin ilk adımının halka proje bilgilendirmesi yapılması ve bütün kanallardan duyurulması olduğunu düşünüyorum. Projenin halk tarafından istenip istenmediği ortaya çıktıktan sonra, eğer isteniyorsa halkın görüşleri doğrultusunda tercihen uluslararası bir yarışma açılmalı, seçilen projeler bu görüşler ışığında konusunda uzman, herkes tarafından kabul gören jüri tarafından değerlendirilmeli ve finalistler arasından proje tekrar halkoylamasıyla belirlenmeli. Bu veya benzeri şekillerde yürütülecek süreçler için ancak demokrasiye uygun, geniş katılımlı diyebiliriz... İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bu demokratik süreci işleterek dünya çapında mimarları jüriye davet ederek proje sürecini yeniden başlatmalarını talep ediyorum.” Sibel Asna’ya katılıyorum. Bu sürecin devreye sokulması gerektiğine inanıyorum. Siz de katılıyorsanız, el verin, bu konuda açılan kampanyaya imzanızla destek verin! İnternete girip, “Çamlıca Tepesi’ne bir cami yapılıp yapılmayacağına halk karar versin” diye yazdınız mı, kampanya ayağınıza geliyor. Metin Kaçan’ın intiharı ailesi, dostları ve sevenlerini derinden sarstı Kültür Servisi “Ağır Roman”, “Fındık Sekiz” romanlarının yazarı ve senarist Metin Kaçan’ın cumartesi gecesi Boğaziçi Köprüsü’nden atlayarak intihar etmesi üzerine, cesedine hâlâ ulaşılmaya çalışılıyor. Ağabeyi, karikatürist, yapımcı ve oyuncu Hasan Kaçan’ın asistanı Sebile Yılmaz, taksicinin ihbarından bu yana arama yapıldığını, ancak şu ana kadar bir sonuca ulaşılamadığını belirterek, hava şartlarının elverişli olması halinde bugün aramalara devam edileceğini söyledi. Ressam Bedri Baykam, Metin Kaçan’ın ölümünün büyük bir kayıp olduğunu belirterek, “1980’lerin ortasından beri dostumdu, çok sevdiğim ve edebiyatta özgün sesi olan yaratıcı bir isimdi. Ne yazık ki aramızdan ayrılma kararını belki en beklenmedik anda, en şaşırtıcı biçimde, sanki eserlerine bir son seçiyormuş gibi yapmış olması, gerçekten çok yazık ve onu sevenleri yıkan bir kararı oldu. Başta Hasan Kaçan olmak üzere, tüm ailesine başsağlığı ve sabır diliyoruz” ifadelerini kullandı. Şair Adnan Özer ise şu ifadeleri kullandı: “Metin Kaçan yayıncı, eleştirmen diye insanlara bakmazdı. İnandığı tek şey, bir insanın ona, kendi ölçülerinde delikanlıca davranmasıydı. Çok çok üzgünüz. Neşemizi kaybettik. Özgün ve özel bir yazardı, bir daha eşi benzeri gelmez.” ye uyarlandı. Yeraltı edebiyatının Türkiye’de en beğenilen eserleri arasına giren “Ağır Roman”ın ardından, sokak çocuklarının yaşamını anlattığı “İstedikleri Yere Giderler” adlı çizgi roman çalışmasına Kemal Aratan ile beraber imza attı. “Fındık Sekiz” adlı ikinci romanı, 1997’de yayınlanmasından bir yıl sonra Almancaya çevrildi. Kaçan, Almanya’da, “9 yazar 9 öykü” başlığıyla yayımlanan öykü antolojisi “Yalancı Öyküler”in kadrosunda da yer aldı. “Harman Kaplan” ve “Adalara Vapur” ise Metin Kaçan’ın diğer kitapları. Everest Yayınları’ndan çıkan “Cervantes’in Yeğeni Metin Kaçan Üzerine Yazılar” adlı kitapta ise aralarında Yıldız Ecevit, Ünsal Özünlü, Rüstem Aslan, Musa Yaşar Sağlam’ın olduğu isimler Metin Kaçan’ın edebiyattaki yerini değerlendirmişti. Yıldız Ecevit kitapta, “Ağır Roman”ı “Metin Kaçan’ın, kendi fantezisinin mitolojik ve masalımsı olanaklarına başvurarak yarattığı evreni de hiçbir edebiyat akımının kalıpları çerçevesinde değerlendirilecek türden değil. Çarpık ekonomik gelişmenin yan ürünü olan toplumsal bir fenomeni sergiliyor Kaçan romanında, kenar mahalle ya da gecekondu sözcüklerinin anlam çerçevesini aşan bir toplumsal fenomen” sözleriyle değerlendiriyor. Musa Yaşar Sağlam ise “Fındık Sekiz” romanı için “Metin Kaçan’ın bir önceki romanı Ağır Roman gibi, bu yapıtını (Fındık Sekiz) da postmodern olarak niteleyebiliriz. Yazar bu yapıtında, çarpık ekonomik gelişme sonucu toplumda had safhaya ulaşan çürümüşlüğe ve yozlaşmaya dikkat çekmektedir. Bireyler arası ilişkiler başkalaşmış ve kentler megakentlere dönüşmüştür. Her türlü karşıtlığın yaşandığı İstanbul kenti ise, bu konuda eşi bulunmaz bir mekândır” yorumunu yapıyor. Bafta’nın yıldızı ‘Lincoln’ ? Kültür Servisi ABD yapımı savaş filmi “Lincoln”, bu yılın Bafta Ödülleri’nde, “En İyi Film” ve “En İyi Erkek Oyuncu” olmak üzere 10 dalda ödüle aday gösterildi. Ancak yönetmenliğini Steven Spielberg’in yaptığı filmin “En İyi Yönetmen” dalında aday gösterilmemesi herkesi şaşırttı. Bafta Ödülleri’nde Ang Lee’nin yönettiği “Pi’nin Yaşamı” ve Tom Hooper’ın yönettiği “Les Miserables” ise 9 dalda ödüle aday. En güçlü diğer adaylar arasında “Skyfall” ve “Anna Karenina” yer alıyor. eraltı edebiyatının en beğenilen eseri Kayseri, İncesu’da 1961’de dünyaya gelen Metin Kaçan, 1988 yılında, çeşitli mizah dergilerine kısa öyküler yazarak yazın dünyasına katılmıştı. İlk romanı “Ağır Roman”, 1990 yılında raflardaki yerini aldı. Tarlabaşı’nda Kolera Mahallesi’nde geçen roman, şehrin günlük karmaşasında ön plana çıkmayan karakterleri, yerel jargona uygun anlatımıyla büyük ilgi gördü ve beyazperde Y
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear