25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 10 OCAK 2013 PERŞEMBE kultur@cumhuriyet.com.tr 14 ALTIN KAPLAN’IN 16 ADAYINDAN BİRİ KÜLTÜR ‘Gözetleme Kulesi’ Rotterdam’da yarışacak Kültür Servisi Pelin Esmer’in son filmi “Gözetleme Kulesi”, 42. Uluslararası Rotterdam Film Festivali’nde yarışacak. 23 Ocak 3 Şubat tarihleri arasında düzenlenecek festivalin ana yarışma bölümünde Avrupa prömiyerini yapacak film, Altın Kaplan’ın 16 adayından biri. Aralarında Matt Hulse (Dummy Jim), Muhammed Şirvani (Fat Shaker), Eduardo Villanueva Jiménez (Penumbra) filmlerinin de yer aldığı yarışmanın 5 jüri üyesinden biri ise Çinli muhalif sanatçı Ai Weiwei. Dünya prömiyerini 37. Toronto Film Festivali’nde yapan “Gözetleme Kulesi”, 19. Adana Altın Koza Film Festivali’nde “En İyi Yönetmen” dahil toplam 5 ödüle değer görülmüştü. Başrollerinde Olgun Şimşek ve Nilay Erdönmez’in yer aldığı filmde, yangın gözetleme kulesine bekçi olarak sığınan Nihat’la, otobüslerde hostes olarak çalışıp, Tosya’da küçük bir otogara sığınan Seher’in suçluluk duygularına karşı kendi kendilerine verdikleri savaşı artık birbirlerinin şahitliği altında yapmak zorunda kalışları konu ediliyor. Uygarlık ile barbarlık arasında ? “Hedef sergi değil, kamusal tartışma yaratmak” diyen küratör Erdemci, değişen dönüşen dünyayla birlikte “kamu” ve “kamusal alan” kavramlarını tartışmaya açıyor. Bienalin mekânları ise temaya uygun olarak İstanbul’un kentsel dönüşüm sonucu boş kalan alanları olacak. AYŞEGÜL ÖZBEK 13. İstanbul Bienali’nin başlığı şair Lale Müldür’den bir dize: Anne, ben barbar mıyım? ? Rock yıldızının 66. doğum gününde çıkardığı “Where Are We Now?”, mart ayında yayımlanacak yeni albümü “The Next Day”in habercisi. asın toplantısının soru cevap bölümünde söz alan katılımcılardan Niyazi Selçuk, “Bienalin temasını duyunca annemi aradım ve ‘Anne ben barbar mıyım’ diye sordum. Annem ise ‘Evladım sen barbar değilsin, o bienali organize edenlerin sponsoru Koç’un kendisi barbardır’ ” diyerek bir protestoya imza attı. Selçuk sözlerini şöyle sürdürdü: “Anlattıklarınızın samimi olduğunu düşünmüyorum, çünkü var olan sponsor buna engel. Türkiye’deki sanat politikalarının tamamen özel sektörün eline teslim edilmesinden dolayı bu söz etti B o t s e t o r p Sponsora stanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) düzenlediği 13. İstanbul Bienali’nin kavramsal çerçevesi şair Lale Müldür’ün aynı adlı kitabın(Soldan sağa) Andrea Phillips, dan alıntılanan “Anne, ben barbar Fulya Erdemci, Lale Müldür ve Bige Örer. mıyım?” dizesi etrafında şekillenecek. ne, tren istasyonu, depo, tersane gibi kentÖnceki gün İTÜ Maçka kampusundaki basın toplantısında İstanbul Bienali Direk sel dönüşüm sonucu geçici olarak boş bırakılan alanlar olacak. törü Bige Örer ve bienalin bu yılki küra“Kavramsal çerçeveyi bir sonuç biltörü Fulya Erdemci’nin katılımıyla açıkdirme değil, bir eskiz, hep birlikte üzelanan temanın odak noktası ise “siyasi bir rine düşünebileceğimiz bir çalışma metforum olarak kamusal alan fikri”. Uyni olarak görüyorum. Hedef sergi değil, garlık ile barbarlık kavramlarının sorunkamusal tartışma yaratmak” diyen Ersallaştırılacağı bienal, bu bağlamda kent demci, değişendönüşen dünyayla birlikte ve İstanbul’un kentsel dönüşüm konuları“kamu”yu ele aldıklarını, “kamusal na yönelecek. alan” kavramıyla da güncel demokrasi bi14 Eylül 10 Kasım tarihleri arasında gerçekleşecek bienalin ana sergi mekânları çimlerini, günümüzün mekânsal ekonomik Antrepo ve Karaköy’deki Rum Okulu. Di politikalarını tartışmaya açmak istediklerini belirtti. ğer sergi mekânları ise “kamusal alan” Bu yıl da Kültür ve Turizm Bakanlıfikrine uygun olarak adliye, askeri ğı ve Dışişleri Bakanlığı’ndan destek yapılar, postağiniz her şeyin bir hayal olacağını düşünüyorum. Çok güzel düşünüyorsunuz ama çalıştığınız kurumlar kültür ve sanatı normalde yaptıklarının üstünü örtmek amaçlı kullanıyor.” Ardından üzerinde savaş tanklarının ve arkasında, “Sevgili sanatseverler, bu zırhlı araçlara sahip olmak isterseniz İstanbul Bienali Resmi Sponsoru Koç Holding’le bağlantıya geçebilirsiniz” sözlerinin yer aldığı kartpostallar dağıtıldı. Kamusal Sanat Laboratuvarı, 12. İstanbul Bienali’nin açılışında da Koç Holding’in sponsorluğunu, kurucusu Vehbi Koç’un 12 Eylül darbesinin ardından Kenan Evren’e gönderdiği mektubu dağıtarak protesto etmişti. İ almayı ümit ettiklerini belirten Öger ise mekânlarla ilgili olarak, “Bu mekânların kime ait olduğuyla ilgili de bir tartışma açmak istiyoruz” dedi. Beş bölümde, “Kırılganlık: Ben kentli vatandaş değil miyim?”, “Mekânsal ekonomik adalet: Sürekli yoksullaşan bir dünyada ‘zengin’ olmak nasıl mümkün?”, “Agorafobi (Kalabalık / açık alan korkusu): İstanbul Hazır Hedef 2023”, “Bir savaş meydanı olarak kamusal alan: Çatışma mı uzlaşma mı?” ve “Aracılık ve eylem arasında” başlıkları altında ele alınacak kavramsal çerçeveyi oluştururken, sanatsal bir jeste ihtiyaç duyduğunu ve edebiyata baktığını söyleyen Erdemci, “Barbar kelimesinin kökeni Eski Yunancada ‘Barbaros’ kelimesi. ‘Yabancı’ anlamında, ‘vatandaş’ın zıttı olan bu kelime Yunanlı olmayanlar ve Yunanca konuşamayanlar için kullanılıyordu. Ortaçağda Hıristiyan ya da Batılı olmayanları tanımlayan bir kelime. Kelimenin hem etimolojik kökeni hem tarihsel ve güncel anlamları şiddetli dışlamaya yönelik çağrışımlar bulunduruyor.” Erdemci bu bilgiyi bienalin kavramsal çerçevesiyle de şöyle buluşturuyor: “Barbar kelimesi kent ve kentlilerin haklarıyla ters bir bağıntı içerisinde. Bugün İstanbul’da kentsel dönüşümün ortasında iyi bir vatandaş olmak ne demektir? Müldür’ün de barbar tanımını, bilindik jeopolitik konumlamalardan ve ilerlemeci anlayıştan kurtararak kişisel bir soruya dönüştürdüğünü görüyoruz. Dönüşen dünyayla birlikte varolan tanımlamalar geçerliliğini yitirmekte. Yeni tanımlamalara ve yeni bir dile gereksinim duyuyoruz. Buradan baktığımızda Müldür’ün bu sorusunu ‘Benim bir dilim var mı, anlaşılıyor muyum’ olarak da anlayabiliriz.” Bienal etkinlikleri şubat ayında “Kamusal Simya” başlıklı kamusal programla başlayacak. Erdemci’yle beraber, Goldsmiths, Londra Üniversitesi Sanat Bölümü Öğretim Görevlisi ve Güzel Sanatlar ve Küratörlük Doktora Araştırmaları Programı Direktörü Dr. Andrea Phillips’in eş küratörlüğünü üstlendiği program, sanatsal üretimle bilgi üretimini bir araya getirmeyi amaçlıyor. Bowie’den sürpriz dönüş İngiliz rock yıldızı 10 yıllık suskunluğunu yeni bir single ile bozdu Kültür Servisi İngiliz rock yıldızı David Bowie, on yıllık bir suskunluktan sonra çıkardığı “Where Are We Now?” (Neredeyiz Şimdi?) adlı single’ıyla hayranlarını şaşırttı. Bowie’nin 66. doğum günü olan 8 Ocak’ta çıkardığı “Where Are We Now?”ın, önümüzdeki mart ayında piyasaya sunulacak “The Next Day” (Ertesi Gün) adlı yeni albümünün habercisi olduğu açıklandı. Bowie’nin son albümü “Reality” 2003’te yayımlanmıştı. Sanatçının internet sitesinden yapılan açıklamada, Bowie’nin, “satacak bir şeyi olduğu zaman” değil de “söyleyecek bir şeyi olduğu zaman” beste ve albüm yapan müzisyenlerden olduğu belirtildi. 1960’ların sonlarında çıkardığı “Space Oddity” ile ilk ününe erişen Bowie’nin kendi sitesi ve iTunes’dan da paylaşılan yeni parçası, sanatçının daha yaşlı ve hayat yorgunu bir sesle söylediği “melankolik” bir parça olarak nitelendi. Kayıtları New York’ta gerçekleştirilen ve yapımcılığını Bowie’nin uzun yıllardır birlikte çalıştığı Tony Visconti’nin üstlendiği yeni single’ın videosu aynı gün YouTube’dan yayımlandı ve birkaç saat içinde Britanya iTunes listesinin baş sırasına yerleşti. “Where Are We Now?”da, Bowie’nin, 1970’lerde yenilikçi müziklerin bazılarını gerçekleştirdiği Berlin’deki günlerine döndüğü gözlemleniyor. KAMİL MASARACI K Ü L T Ü R ? Ç İ Z İ K SALT’tan altı araştırmacıya fon ? Kültür Servisi SALT Araştırma Fonları, 2013’te mimarlık ve tasarım, sosyal ve ekonomik tarih ile güncel sanat alanlarındaki özgün belge edinimi ve incelemesini hedefleyen altı araştırmaya toplam 60 bin TL’lik destek sağlayacak. Seçici kurulu Cengiz Kırlı, Meriç Öner, Zeynep Sayın, Lorans Tanatar Baruh ve Bülent Tanju’dan oluşan araştırma fonu için son başvuru tarihi 22 Mart. Sonuçlar 15 Nisan’da duyurulacak. TOSUNER’İN YENİ KİTABI RAFLARDA Yazarlığının 50. yılında ‘Susmak’ Kültür Servisi Necati Tosuner’in beş yıl aradan sonra gelen “SUSMAK nasıl da yoruyor insanı” adlı romanı, bugün raflarda yerini alıyor. Tosuner’in yazarlıkta 50. yılına rastlayan kitap, unutulmak için geriye itilmiş, hatırlanınca insanın yüreğini çatlatacak kadar çarptıran olayları ve duyguları aktarıyor. Yazar, bir önceki romanı olan “Kasırganın Gözü”nde başlattığı hayalindeki dinleyiciyle cevapsız, uzun, kendi kendine konuşmayı bu romanında da sürdürüyor. İlk öyküsü 1963’te yayımlanan yazarın ilk kitabı “Özgürlük Masalı” 1965’te çıktı. İlk romanı “Sancı... Sancı...” 1977’de yayımlandı. Her yapıtında içtenliği ve dil ustalığı öne çıkan Necati Tosuner, bugüne kadar çok sayıda edebiyat ödülüne de değer görüldü. ÇEŞİTLİ LE ETKİNLİKLER ANILIYOR Nâzım 111 yaşında Kültür Servisi Nâzım Hikmet doğumunun 111. yılında çeşitli etkinliklerle anılacak. Nâzım Hikmet’in 111. yaşı nedeniyle düzenlenen ilk etkinlik, 12 Ocak saat 14.00’de Caddebostan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Etkinlik, gazeteci yazar Can Dündar’ın hazırladığı Nâzım Hikmet belgeselinin gösterimi sonrasında Nâzım Hikmet Kültür Sanat Vakfı Başkanı Rutkay Aziz, gazeteci, yazar, şair Ataol Behramoğlu, yazar Orhan Karaveli ve gazeteci Refik Erduran’ın katılacağı panelle sürecek. Kadıköy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezi Sanat Galerisi ve Yapı Kredi Kültür Merkezi işbirliği ile düzenlenen “Nâzım 111 yaşında – Nâzım’ın Sanatı, Sanatçıların Nâzım’ı” sergisinin açılışı ise saat 18.00’de yapılacak. Nâzım Hikmet’in sanatçı kişiliği ve eserleri ile sanatçıların Nâzım’a bakışının irdelendiği sergide, Nâzım Hikmet’in az bilinen ressam yönünü ortaya koyan resimleri de sergilenecek. Sergide, Nâzım Hikmet’i tuvallerinde en çok konu edinen ressamlardan İbrahim Balaban, Ömer Uluç, Mehmet Güleryüz, Tankut Öktem, Mehmet Aksoy Yalçın Karayağız ve Memet Güreli’nin de aralarında bulunduğu 36 sanatçının resim ve heykelleri de yer alıyor. Sergi 7 Şubat’a kadar görülebilecek. Nâzım Hikmet Kültür Merkezi ise 15 Ocak’ta saat 20.00’de Ses Tiyatrosu’nda Yılmaz Onay’ın yönettiği bir okuma tiyatrosu düzenleyecek. Nazım’la Vera Tulyakova’nın birlikte yazdığı “Kör Padişah” adlı eserin okuma tiyatrosunu Orhan Aydın, Metin Coşkun, Ender Yiğit, Gülsen Tuncer, Levent Ülgen, Mustafa Kıramtepe, Beyti Engin, Müge Suat Süs, Şirvan Akan ve Cansu Fırıncı hayata geçiriyor. ONAT KUTLAR’ı 11 Ocak 2013 günü saat 12.00’de Aşiyan’daki mezarı başında anıyoruz. AİLESİ VE DOSTLARI (Ne yazık ki, en yakın dostu Hüseyin Baş yok artık.)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear