23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
29 EYLÜL 2012 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER İnsan hakları savunucuları, Erdoğan’ın cezaevindekilere aile görüşmesi açıklamasının manevra olduğu görüşünde 7 ‘Temel problem tecrit’ AİLE GÖRÜŞMESİ DÜZENLEMESİ SİBEL BAHÇETEPE/ALİ AÇAR 50 bin resmi nikâhlı faydalanacak İLHAN TAŞCI Başbakan Tayyip Erdoğan’ın katıldığı bir televizyon programında tutuklu ve hükümlülerin cezaevi dışında yapılacak odalarda 24 saat eşle “aile görüşmesi”ni değerlendiren insan hakları örgütleri, olumlu fakat yetersiz olduğunu belirttiler. Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı “Başbakan’ın açıkladığı çalışma çok önceden yapılması gereken bir uygulamadır. Çünkü ceza özgürlükten yoksun bırakmayı amaçlar, temel gereksinimleri engellemez. Temel gereksinimleri engellemek işkence olarak tanımlanır” dedi. Fincancı, CHP kampının ikinci günü sert tartışmalarla geçti. Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün yaptığı açıklamalar bazı milletvekillerinin tepkisine neden oldu. Öğle yemeğini eski genel başkan Baykal ile yiyen Kılıçdaroğlu, tartışmaların tatlıya bağlandığını söyledi. ? İnsan hakları örgütleri ve tutuklu yakınları, tutuklu ve hükümlülere cezaevi dışında “aile görüşmesi”ni olumlu karşılarken cezaevlerindeki temel problemin tutuklu ve hükümlülerin eşleriyle bir araya gelmek olmadığını, asıl sorunun “tecrit” olduğunu vurguladı. şöyle devam etti: “Cinsellikte yemek, içmek kadar doğal bir gereksinim. Ancak uygulanabilirlik açısından kişinin mahremiyetine çok dikkat edilmesi gerekiyor. Şu anda siyasi iktidar bir insan hakları kurumu oluşturdu ve diğer insan hakları örgütleri yok sayılarak böyle bir çalışma yapıldı.” İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Yönetim kurulu üyesi avukat Fazıl Ahmet Tamer ise olumlu bir karar alındığını ancak cezaevlerinde onlarca hak ihlalinin sürdüğünü söyledi. Tamer, “Mektup yasakları, görüş yasağı, hasta mahpusların tedavi edilmemesi gibi onlarca hak ihlalinin çözümü içinde gerekli adımlar atılmalı” diye konuştu. ‘Koşullar ağırlaşıyor’ Tutuklu Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derneği (TAYAD) Başkanı avukat Behiç Aşçı ise “Temel problem tecrittir. Bu konuda hükümetin attığı hiçbir adım yok, aksine tecrit gittikçe ağırlaştırılıyor” değerlendirmesini yaptı. Ortada yasal bir düzenlemenin olmadığını anımsatan Aşçı, şunları kaydetti: “Tecritle ilgili hiçbir değişiklik yok. Bence yasaklamalara yenileri eklenecek, kurallara uymayanlar söz konusu haktan yararlanamayacak. Bu uygulama tecriti gizlemek için perde görevi görecek. Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şube Başkanı Taylan Tanay ise “Eğer biz hapishaneleri düzeltmeye çalışacaksak ilk önce hapishanelerden çıkan tabutları çözmek zorundayız” dedi. Tanay, hapishanelerin ölüm ürettiğini kaydetti. Yassıada’dan Silivri’ye (2) Yassıada davaları arasında özellikle anayasayı ihlal davasının duruşmaları genellikle gergin geçerdi. Divan Başkanı Salim Başol’un soruları üzerine Celal Bayar, Fatin Rüştü Zorlu ve Sebati Ataman, zaman zaman seslerini yükselterek ve bir anlamda suçlayıcı yanıtlar verirlerdi. Bir keresinde Başol’un dediklerine kızan Bayar, konuşmaları dinlemek için kullandığı kulaklığı çıkarıp sanık ifade yerini belirleyen parmaklığın üzerine bırakmış, yerine dönerek oturmuştu. Salonda sinek uçsa duyulacak bir sessizlik hâkimdi. Mübaşir görevini yapan deniz astsubayının çabaları da sonuç vermedi. Bu ortamda bile divanda, salondan çıkarma cezası verilmedi. Oysa Silivri’de duruşmaya katılmama cezaları birbirini izliyor. Mustafa Balbay ile Tuncay Özkan’a 16’şar kez, Doğu Perinçek’e ise savunmalara kadar duruşmaya katılmama cezaları verilmiş durumda. ??? Aynı gergin durum Yassıada’da savunma avukatları için de geçerliydi. Bazı sanıkları, babaları savunmaktaydı. İhtilal ortamında bulunulduğu için de duyguluydular. Onlar da zaman zaman, deyiş yerindeyse, Başol ile kapışırlardı. Başta Orhan Apaydın olmak üzere savunma avukatlarının kimileri Dolmabahçe’den kalkan vapura gelmezlerdi. 1520 gün sonra geldiklerinde bazılarının saçının 3 numaraya vurulmasından anlardık ki sıkıyönetim kendilerini söyledikleri nedeniyle Balmumcu Kışlası’nda misafir etmiş! Silivri davalarında ise duruşmalara girmeleri yasaklanmış, haklarında suç duyurusunda bulunulmuş çok sayıda avukat var. Benzer uygulamaların 12 Mart 1971 ara rejimiyle 12 Eylül 1980 darbesinde görev yapan kimi sıkıyönetim askeri mahkemelerinde yaşanmış olması, hukuk tarihimizin önemli benzerliklerinden bir başkasını oluşturuyor. 27 Mayıs sonrasında uygulanan Ceza Muhakemeleri Usulü Yasası ile ileri demokrasi döneminin Ceza Muhakemesi Yasası, anlaşılıyor ki birbirine benzemiyor. ??? Salim Başol’un, bugün de eleştiri ve suçlama için kullanılan bir sözü var: “Sizi buraya tıkan kuvvet böyle istiyor.” Demokratlarımız sık sık örnek diye kullanıyor, ama neden söylendiğini irdelemiyor. 27 Mayıs sonrasında, Yassıada’daki deniz eğitim tesislerinin binaları tutukevine, spor salonu da duruşma salonuna çevrilmişti. Tutukevinde kalan sanıklar, zaman zaman uğradıkları muameleden ve uygulanan tecritten haklı olarak yakınıyorlardı. Başol o sözleri de böyle bir yakınma sonucunda söyleyivermişti. Şık bir yanı yoktu. Yargıçlar şimdi benzer sözler söylemiyorlar, ama uygulamanın değiştiğini söylemek olanaksız. 2004 yılından başlayarak değiştirilen Türk Ceza Yasası, Terörle Mücadele Yasası ve Ceza Muhakemesi Yasası hem tutukevi kavramını yok saydı hem de tecride olanak sağlayan bir içerik kazandı. Balbay’ın dünkü köşesinde “Hücrede 579. gün” yazıyordu. Yassıada’daki uygulamalara ateş püskürenler bugüne hoşgörüyle bakmayı yeğliyorlar. 100 BİN TL İSTİYOR ANKARA Uzun tutukluluk süreleri, tutuklulukların tedbir olmaktan çıkıp infaza dönüşmesi nedeniyle yaşanan sorunlar halen çözüm beklerken Başbakan Tayyip Erdoğan’ın mahkumların “eşleri ile 24 saat özel bir yerde kalabileceği” açıklaması gözleri son düzeltmeleri yapılan bu çalışmaya çevirdi. Tutuklu ve hükümlülerin eşleriyle buluşabilmesinde “nikâh şartı” aranacak, ardından da disiplin cezası almamış olunması koşuluna bakılacak. “Aile görüşmesi” olarak nitelendirilen düzenlemenin cezaevi binasının içinde olmayacağı ancak nerede gerçekleşeceği ise henüz netleşmedi. Dünyadaki örneklere bakıldığında, kimi ülkeler apayrı dairelerde görüşmelere olanak sağlarken, kimi ise mahkumun cezaevinden çıkmasına izin veriyor. Türkiye’de cezaevlerinde şu anda toplam 123 bin tutuklu ve hükümlü bulunuyor. Bunlardan yaklaşık 50 bininin resmi nikâhlı olduğu kayıtlara yansıyor. İnfaz Yasası’na göre, tutuklu ve hükümlüler, eşi ve üçüncü dereceye kadar kan bağı olan akrabalarıyla haftada bir kez; ayrıca ad ve adreslerini bildirdiği en fazla üç kişi tarafından yarım saatten az ve bir saatten fazla olmamak üzere çalışma saatleri içinde ziyaret edilebiliyor. Ayda bir kez de açık görüş yapabiliyorlar. Başbakan Erdoğan’ın önceki gün dile getirdiği ve “aile görüşmesi” düzenlemesi olarak adlandırılan çalışmaya göre, tutuklu ya da hükümlünün eşiyle görüşmesinde resmi nikâh koşulu aranacak. Mahkumun görüşmesine izin verilmesi için cezaevindeki iyi hali de göz önünde bulundurulacak, disiplin cezası almış olması halinde belirlenen sürelerde görüşmesi engellenecek. Eşlerle buluşmanın cezaevi binasının içindeki bir yerde olmayıp dışarda bir araya gelecekleri kesinleştirilirken, bu yerin kampus içerisindeki bir yer mi yoksa kampusun dışında mı olacağı netleşmedi. Çalışmanın ilk Bakanlar Kurulu toplantısında ele alınacağı belirtilirken, Adalet Bakanlığı bürokratlarının da dünyadaki örnekleri yerinde inceledikleri bildirildi. Erdoğan’dan CHP liderine ‘hain’ davası’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun WikiLeaks belgesini göstererek “Kendi ülkesini, kendi ülkesinin çıkarlarını koruyamayan adama hain denir” sözlerine 100 bin TL’lik manevi tazminat davası açtı. Başbakan’ın avukatları Kılıçdaroğlu’nun “Erdoğan’ın şahsiyet haklarına saldırı kastıyla, fevkalade ağır hakaretlerde bulunduğunu” savundu. CHP’de ‘ulusalcılıkkafatasçılık’ tartışması ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP kampında Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün “Ulusalcı kafatasçılarla yürünmez” sözlerine bazı milletvekilleri tepki gösterirken sert tartışmalar yaşandı. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Söylem birliği yok” eleştirilerine “Her uzatılan mikrofona konuşursanız söylem birliği olmaz” karşılığını verdi. CHP kampının ikinci gününde Oslo süreci ve anayasa tartışmaları ile parti içindeki söylem farklılıkları tartışıldı. Kılıçdaroğlu, öğle yemeğini Deniz Baykal ile yedi. Aygün’ün sözleriyle ilgili “Ulusalcı ile kafatasçılar bir tutuluyor. Parti yönetiminden de bu açıklamaları eleştiren düzeltme duymadık” eleştirisi dile getirildi. Edinilen bilgiye göre; Bolu Milletvekili Tanju Özcan “Anayasa süreci ve Oslo sürecinde parti ikiye ayrılmıştır” dedi. Özcan “Terör örgütü tarafından serbest bırakıldıktan sonra söylediği sözleri aklım almıyor. Bu sözler ancak Stockholm sendromu altına söylenir” sözleriyle Aygün’ü hedef aldı. Aygün’ün yerinden kalkarak “Sizlerde kafa yok ki zaten bunları anlayasınız” sözlerinin ortamı gerdiği ve karşılıklı sert atışmaların yaşandığı öğrenildi. Özcan, “Adnan Menderes’le neyin ezberini bozdurdunuz?” sözleriyle de Kılıçdaroğlu’nu hedef aldı. “CHP’nin vekiliyim ama CHP’li değilim” açıklamalarıyla eleştiri oklarını üzerinde toplayan ANAP kökenli vekil Faik Tunay’ın partiden ayrılacağı yorumları da yaygınlaştı. Kılıçdaroğlu, toplantı sonrası Aygün’e yönelik eleştirilerle ilgili “Olaydan sonra yapılan ilk açıklama insani bir açıklama. Ancak sonra ‘ulusalcılar kafatasçılarla yürünmeyecek’ gibi bir açıklama yaptı. Bunu tasvip etmiyorum” dedi. Kılıçdaroğlu, Oslo süreciyle ilgili eleştirilere de “Yaptığım açıklama ile Haluk Bey’in açıklamaları arasında fark yok. Görüşmelere değil biçim ve içeriğine karşıyız” dedi. ‘Korkutmak istiyor’ Kılıçdaoğlu ise bu ifadeyi daha önce de 22 Eylül 2003’te Dubai’de yapıldığını ileri sürdüğü anlaşmayla ilgili kullandığını söyledi. Kılıçdaroğlu, “Beni korkutmak istiyor. Ben Recep Tayyip Erdoğan’dan korkmam. Tazminat davası açıyor. Açsın istediği kadar” ifadesini kullandı. Daha önce Erdoğan’a “kalpazan” dediği için tazminata mahkum edildiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, iddiasının arkasında olduğunu, her iki davayı da AİHM’ye kadar götüreceğini söyledi. Kılıçdaroğlu, TBMM’den izin alınmadan Türkiye topraklarında yabancı ülkenin silahlı güçlerini bulundurmanın “vatana ihanet” anlamına geldiğini, “Yüce Divanlık bir suç olduğunu” kaydetti. ERDOĞAN: GÖRÜŞMELER BAŞLAYABİLİR ‘PKK ile yeniden görüşülebilir’ mesajını bazı BDP’liler ‘umut verici’ bazıları ise ‘taktik manevra’ olarak görüyor ‘Oslo her an yine olabilir’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, Oslo benzeri bir görüşmenin zamanlaması ile ilgili olarak “Her an olabilir” dedi. 10 şehidin verildiği Bingöl saldırısı ile ilgili ise Erdoğan “Genelkurmay Başkanımız bu olayla ilgili araştırma başlattı. İlk gelen bilgiye göre yol emniyetindeki askerin olmadığına dair bana bilgi geldi” dedi. Erdoğan, Atv ve AHaber kanallarının ortak yayınında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan, Oslo benzeri bir görüşmenin zamanlaması ile ilgili olarak “Neyi bekliyorsunuz” sorusuna ise “Her an olabilir. Yurtdışında da görüşmeler de olabilir. Oslo olmaz da başka bir yer olur” yanıtını verdi. Erdoğan, “Benim bakanlarım bunların eşbaşkanları ile defalarca görüştüler, bütün bunları yapmamıza rağmen siyasi uzantılarının hiçbir fonksiyonu yok. Siyasi uzantının hiçbir fonksiyonu yok, olay herhalde yine İmralı’ya gidebilir” dedi. Erdoğan kafaları karıştırdı AYŞE SAYIN ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Türk kamuoyunda PKK “elebaşısı” sıfatıyla anılan Abdullah Öcalan ve Oslo sürecine katılan PKK temsilcileriyle yeniden görüşmelerin başlayabileceği mesajı verip, “teröristlerle kucaklaşan siyasi uzantı” olarak nitelendirdiği BDP’lilerle “müzakere etmeyeceğini” açıklaması, BDP’de de kafaları karıştırdı. Adalet Bakanlığı’ndan kendisine izin verilmesi halinde İmralı’ya giderek Abdullah Öcalan ile yapacağı görüşmeden sonra ölümleri durdurabileceğini açıklayan BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, Erdoğan’ın Oslo ve İmralı mesajlarının altında, yaşanan çatışmalı sürecin son derece “tehlikeli ve ağır sonuçlar doğuracak” bir noktaya gitmesinden kaynaklandığını söyledi. Çatışmaların hiç olmadığı kadar şiddet lenmesi nedeniyle olayların hükümetin “taşıyamayacağı” noktaya geldiği için yeniden “müzakere ve diyalog” sürecine dönüş eğilimi içine girdiğini belirten Kaplan, “Başbakan bunu açıklarken bu olayın legal, illegal bütün aktörleri ile görüşeceğiz, derken, ‘BDP ile olmaz’ demesi bir tezatlıktır. Başbakan’ın seçilerek Meclis’e gelen ve grubu olan bir partiye bu şekilde yaklaşımı hiçbir şekilde kabul edilemez” dedi. Erdoğan’ın BDP’yi hedef alan açıklamalarının daha çok kendi “milliyetçi tabanını yatıştırmaya dönük” olduğuna işaret eden Kaplan, “ana muhalefet, sivil toplum, akil insanlar, kamu vicdanını zorlaması” ile görüşme kanallarının açılabileceğinin görüldüğünü ifade etti. Kaplan, şu anda bir müzakere yürütülüp yürütülmediği yönündeki soru üzerine de “Doğrudan olmasa da endirekt görüşmeler oluyor olabilir” demekle yetindi. BDP Grup Başkanvekili İdris Baluken ise Başbakan Erdoğan’ı “taktik manevra içinde olmakla” suçladı. AKP’nin yaşadığı “sıkışma” nedeniyle sürekli süreci “muğlaklaştırıp” beklenti yaratma peşinde olduğunu belirten Baluken, Erdoğan’ın StarNTV yayınında yaptığı açıklamaların “çelişkilerle dolu” olduğunu söyledi. Baluken, “BDP için hâlâ Meclis dışına atma, milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırma, onlarla aynı parlamento çatısı altında bulunmama gibi tehditler var. Bir taraftan sorunu çözmek istediğinizi beyan edip diğer taraftan böylesi açıklamalar yaparsanız bütün inandırıcılığınızı yitirirsiniz. Buradan şunu anlıyoruz: Hükümet ya da Başbakan bu konuda net olarak kararını vermiş değil” dedi. MEHMET ÖCALAN: AĞABEYİM GÖREV BEKLİYOR Yurt Haberleri Servisi Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, PKK lideri Abdullah Öcalan ile kardeşinin görüştürüldüğünü açıklamasının ardından, kardeşi Mehmet Öcalan “Ağabeyim, istenirse kendisinin hazırladığı barış projesi ile Türk ve Kürtlerin ezilmeyeceğini yani iki tarafın da zarar görmeyeceğini söyledi”dedi.Terör örgütü PKK’den yapılan açıklamada ise “Hareketimizin Türk devletiyle bir diyalog ve görüşme durumu söz konusu değildir” denildi. Kendisinin Başbakan ile görüşmediğini belirten ve İmralı görüşmesinin tarihini söylemeyen Mehmet Öcalan, şunları söyledi: “Ağabeyim, çözüm için görev beklediğini ifade etti. Ağabeyimin isteği diyalog yöntemi ile barış projesinin hayata geçirilmesi, akan kanın durmasıdır.” PKK’nin sözde Yürütme Konseyi tarafından yapılan açıklamada ise şunlar ifade edildi: “Hareketimiz ile Türk devletinin bir diyalog ve görüşme içinde bulunduğu yönündeki iddia ve imalar doğru değildir. Hareketimiz gelişmeleri izleyecek, özellikle hükümetin pratik adımlarına bakacak ve gerekli tutumu alacaktır.” ‘28 Şubat kolay kapanmaz’ Erdoğan, 28 Şubat soruşturması kapsamında “gelecek hafta medya sahipleri ve bazı üst düzey gazetecilerin tanıklığına başvurulacak olmasını”, “patronların gizli kalan gerçekleri söylemesi lazım, bu defter açıldı, kolay kolay kapanmaz” şeklinde değerlendirdi. Erdoğan, şunları söyledi: “Sadece medya sahiplerinin değil, bazı köşe yazarları çağrıldı. Çağrılmayanlar da var. Bana göre onların da çağrılması lazım. Bazı yerlere çağrıldılar, onlardan komut aldılar, orada bunlara neler söylendi. Bunları anlatmaları lazım. Patronların, gizli kalan gerçekleri söylemeleri lazım. Bugün söylemezlerse yarın muhakkak yine söyleyecekler, yine önlerine gelecek. Çünkü bu defter açıldı, kolay kolay kapanmaz.” Tuğluk ve Türk’ten Kerkük’e sürpriz ziyaret DİYARBAKIR (Cumhuriyet) DTK Eşbaşkanları Bağımsız Mardin Milletvekili Ahmet Türk ve Bağımsız Van Milletvekili Aysel Tuğluk, Irak’ın Kerkük kentine sürpriz bir ziyaret yaptı. Kerkük Valisi Necmeddin Kerim’i ziyaret eden Türk ve Tuğluk’a Irak Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin Ankara Temsilcisi Behruz Gelali eşlik etti. Görüşmede, Kerkük’ün farklı millet ve dinlerin bir arada yaşayabileceğini gösteren örnek bir şehir olduğuna dikkat çekildi. Vali Necmeddin Ömer Kerim, imar ve hizmet alanında hiçbir ayrım gözetmeden çalışmalar yaptıklarını fakat siyasi taraflar arasındaki diyalogsuzluğun hizmetleri aksattığını söyledi. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear