23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
19 EYLÜL 2012 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA kultur@cumhuriyet.com.tr KÜLTÜR 17 BAŞBAKANLIK İSTEDİ Fatih Akın Adana’da prömiyer yapan belgeseliyle yöre halkının çevre savaşımını anlatıyor ‘Mücadeleye devam’ AYŞEGÜL ÖZBEK Cennetteki Çöplük ADANA Adana Altın Koza Film Festivali, ilk gösterimini Cannes’da yapan Fatih Akın’ın belgesel filmi “Cennetteki Çöplük” ile başladı. Filmin önceki gün yapılan Türkiye prömiyerinde ilgi o kadar yoğundu ki, salonda insanlar yerlere oturmaya razı oldu. Akın, bu yoğun ilgiye muhtemelen karşılık vermek isterdi ancak bir televizyon kanalının canlı yayınına katılması gerektiği için sorucevap kısmı iptal edildi. Gösterime filmin görüntü yönetmenlerinden Çamburnu köylüsü Bünyamin Seyrekbasan ile birlikte katılan Akın, Adana’ya ilk kez geldiğini belirterek “Adana’yı hep merak etmiştim. Çünkü Yılmaz Güney’i çok seviyorum” dedi. Belgesel, Akın’ın da memleketi Trabzon’un Çamburnu köyüne yapılan Karadeniz bölgesinin en büyük çöplüklerinden biriyle yöre halkının mücadelesini anlatıyor. Köyün içinde yer alan çöplük, hem yeraltı sularını zehirleyecek hem de atıklar borularla denize dökülecek. Filmde “Çamburnu, çöpburnu olmasın” diye haykırsalar da hukuki süreç sonlanmış ve bütün davalar kaybedilmiş. “Köyün yok olup bir çöp alanı olacağını anlattıklarında bende bir adalet hissi oluştu. Kurtulacak diye düşündüm. Ancak karşı tarafın bu kadar çabuk hareket edeceğini bilemedim. Bu hükümet her olayda sorunlara çok hızlı cevap verebiliyor. Burası için de çözüm şuydu, ‘Çöpü buradan alalım ve köyün yukarısına insanların gözünden uzak bir yere koyalım.’ Afişte de yazdığı gibi; her çözüm başka bir sorun yaratır. Bu politika, olayı böyle görüyorum” diyor Akın. Filme başlarken Nisan 2007’de dönemin Orman Bakanı Osman Pepe’ye gitmesini ve Pepe’nin kendisine verdiği “desteği” ise imalı bir şekilde anlatıyor. “Sen bu işlere karışma, filmini çek, diyerek bana çok destek oldu sağ olsun.” Akın şimdi de aynı sorunun 20 km. ötedeki Araklı’da olduğunu hatırlatıyor. “Aynı şirket yapacak. Çamburnu’nda bir savaşı kaybettik, ama bütün savaşları kaybetmeyiz.” ALTIN KOZA’DA YAŞAM BOYU BAŞARI ÖDÜLLERİ DT’den Nâzım gitti Necip geldi SELDA GÜNEYSU Sinemanın bereketli topraklarında ? Adana’da ilk günün ilk filmiydi ‘Cennetteki Çöplük’. Fatih Akın, ‘Çamburnu artık, maalesef ‘çöpburnu’ diyor, aynı sorunun şimdi de 20 km. ötedeki Araklı’da yaşandığını hatırlatıyor: “Aynı şirket yapacak. Çamburnu’nda bir savaşı kaybettik, ama bütün savaşları kaybetmeyiz.” Fatih Akın ve Bünyamin Seyrekbasan Bu yıl hayli iddialı 14 filmlik bir yarışma seçkisiyle programını hazırlayan 19. Adana Altın Koza Film Festivali önceki gün açılış töreniyle başladı. Merkez Park Amfi Tiyatro’da yapılan açılış töreninde ise “Yaşam Boyu Başarı” ödülleri, oyuncular Perihan Savaş, Ediz Hun ve yapımcı Abdurrahman Keskiner’e sunuldu. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın İzmir’de şehit cenazesine katılması nedeniyle katılamadığı törende aralarında Kültür ve Turizm Bakanı Yardımcısı Abdurrahman Arıcı, Adana Valisi Hüseyin Avni Coş ve Adana Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Zihni Aldırmaz’ın da bulunduğu isimler vardı. Adana Büyükşehir Belediyesi’nden kentteki sinema sayısının artırılmasını isteyen Perihan Savaş, törende “Çok heyecanlı, çok mutluyum, çok sevinçliyim ama bir o kadar da üzgünüm. Ben sanatçıyım ama bir anneyim. Artık anneler ağlamasın. Ne olur artık annelerin yürek lerini ağlatmayalım” şeklinde konuştu. Yılmaz Güney’in asistanlığını ve menajerliğini de yapan KeskiEdiz Hun, ner ise “büPerihan Savaş, yük sinema Abdurrahman Keskiner. cı, büyük Adanalı ve ağabeyim” dediği Güney’i anarak söze başladı. Keskiner, sözlerini şöyle bitirdi: “Bu ödülü bereketli topraklardan çıkıp sinemada yeşeren, ardından hayatını kaybeden tüm sinemacıların anısına alıyorum.” Ediz Hun ise ödülü hayatını kaybeden sinema emektarları Ayhan Işık, Yılmaz Güney, Neriman Köksal, Orhan Günşiray, Ekrem Bora, Sadri Alışık’la paylaştığını söyledi. ANKARA Devlet Tiyatroları’nın (DT) 20122013 sanat sezonunda sahneleyeceği oyunlar açıklandı. Yeni sezonda Başbakanlık’ın istediği oldu. DT yeni sezona Necip Fazıl Kısakürek’in “Reis Bey” adlı oyununu da dahil etti. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın DT ile Şehir Tiyatroları’nı özelleştireceği yönündeki açıklamalarının ardından Başbakanlık DT’nin son 10 yıllık repertuvarını yakın takibe almıştı. Başbakanlık, iki yıldır Ankara DT’de sahnelenen, Nâzım Hikmet’in “Memleketimden İnsan Manzaraları” adlı eserinden Nihat Asyalı’nın tiyatro sahnesine uyarladığı ve Rüştü Asyalı’nın rol aldığı “Memleketimden İnsan Manzaraları’ndan On Bir Tablo” adlı eserinin “neden üst üste sahneye konulduğunu” ve “Neden Necip Fazıl Kısakürek’in eserlerinin sahnelenmediğini” sormuştu. Bu sezon Başbakanlık’ın isteği yerine getirildi. Yeni sezonda Nâzım Hikmet’in oyunu yerine Necip Fazıl Kısakürek’in “Reis Bey” adlı oyunu yer alıyor. DT, sezonun ilkyarısında 34’ü yerli, 21’i çeviri 55 yeni oyunla seyircinin karşısına çıkacak. Edvard Munch’ın ‘Çığlık’ı New York’ta sergileniyor ? Kültür Servisi Edvard Munch’ın “Çığlık” tablosunun pastel versiyonu, 24 Ekim’den itibaren altı ay süreyle New York Modern Sanat Müzesi’nde sergilenecek. Norveçli ekspresyonist sanatçının 4 versiyonunu yaptığı tablolardan biri olan ve bu yılın başlarında açık artırmada satılan en pahalı sanat eseri olan tablo, sıkı güvenlik tedbirleri altında korunuyor. Sergi, 29 Nisan 2013’e kadar sürecek. Can Dündar’dan ‘Buğday’ın Türküsü’ ‘Baskılar sürüyor’ Dün ayrıca Can Dündar’ın, Yeni Türkü’nün 30. yılı dolayısıyla yaptığı “Buğday’ın Türküsü İlk Türkü” isimli belgesel film gösterildi. Gösterim sonrası Can Dündar ve grup üyeleri Derya Köroğlu ile Selim Atakan bir söyleşi düzenledi. Yeni Türkü’nün kuruluş hikâyesinin anlatıldığı film ile ilgili olarak Dündar, filmde hikâyenin yanı sıra 12 Eylül’ün kültürel anlamdaki baskılarına dair ipuçlarını verdiğini de belirtti. Sorulan bir soru üzerine Dündar; “Bugün de hükümetin baskısı var, biz de bu kötü gidişata itiraz eden yazılar yazmaya çalışıyoruz. Ama meslektaşlarımız şu anda Silivri’de biliyorsunuz. Bize tepkinizi yazarak gösterin diyenlere, yarın içeri düştüğümüzde cezaevine arada bir uğramalarını rica ediyoruz” dedi. Derya Köroğlu ise söyleşi sırasında, geçen hafta gözaltında işkence gören, hatta içlerinden birinin kulak zarı yırtılan Grup Yorum üyelerinin başlarına gelenleri kınadığını söyledi. YAZAR BEIGBEDER ‘AŞKIN ÖMRÜ ÜÇ YILDIR’ FİLMİ İÇİN İSTANBUL’DAYDI Altın Portakal jürisi, jüri başkanı Hülya Avşar öncülüğünde bir araya geldi Fotoğraflar: UĞUR DEMİR ‘Film, kitabın çevirisi gibi’ Kültür Servisi Ülkemizde “9 9.900 TL”, Bir Fransız Romanı” gibi kitaplarıyla ta“B nınan, Fransız yazar Frederic Beigbeder, ülkemize konuk oldu. Fransızca ilk baskısı 1997 yılında yapılan ve ülkemizde Aşkın Ömde 2001 yılında yayımlanan “A rü Üç Yıldır” kitabının yeniden basımı ve aynı adlı filminin cuma günü ülkemizde vizyona girmesi nedeniyle İstanbul’a gelen Beigbeder, dün basın mensuplarıyla buluştu. Aşkın Ömrü “A Üç Yıldır” filminin yönetmenliğini de üstlenen Beigbeder, Fransa’nın Türkiye Büyükelçisi Laurent Bili, Fransa’nın İstanbul Başkonsolosu Herve François Margo, filmin yapımcılarından Michael Gentile’in katılımıyla düzenlenen toplantıda soruları yanıtladı. Bu filmde ilk kez yönetmen koltuğuna oturduğunu söyleyen Beigbeder, filmin kitaba sadık ama bir o kadar da farklı olduğunu anlattı. “Yönetmenlik, bir sürü kişiyle roman yazmak gibi” diyen Beigbeder, filmi kitabın bir çevirisi olarak görmenin mümkün olduğunu sözlerine ekledi. 21 Eylül’de ülkemizde vizyona girecek olan ve yazarın hayatından izler taşıyan film, edebiyat eleştirmeni olan Marc Marronnier’in çalkantılı aşk hayatını beyazperdeye taşıyor. ‘Başkan’ın gölgesinde bir toplantı MELTEM YILMAZ ‘Sanat Güneşi’ şarkılarıyla Bodrum’da anılacak ? Kültür Servisi Türk Eğitim Vakfı, TSK Mehmetçik Vakfı ve Bodrum Kaymakamlığı’nın her yıl düzenlediği Zeki Müren’i anma konseri, 24 Eylül saat 20.30’da Bodrum Kalesi’nde gerçekleştirilecek. “Hatıralarda Zeki Müren” başlıklı konserde, TRT sanatçıları Nalan Altınörs ve Yıldırım Bekçi unutulmaz şarkıları seslendirecek. Konser ücretsiz. Bu yıl 49’ncusu düzenlenecek Uluslararası Altın Portakal Film Festivali’nin Ulusal Yarışması’nda jüri başkanlığını üstlenen Hülya Avşar, dün Pera Palas’ta bir basın toplantısı düzenledi. Barış Pirhasan, Levent Kazak, Uğur İçbak, Prof. Dr. Gülseren Güçhan, Selçuk Yöntem, Sümer Tilmaç, Ayşegül Aldinç, Pelinsu Pir, Tunca Arslan, Mine Kırıkkanat ve Erdil Yaşaroğlu’ndan oluşan jüri üyeleri de toplantıda hazır bulundu. Altın Portakal’ın tarihinde ilk kez bir jüri başkanın basın toplantısı düzenliyor olması bir yana, Pera Palas’ın yüksek tavanlı koca salonunun ortasındaki kürsüde Hülya Avşar, solunda ise jüri üyelerinin tamamının in ci gibi dizilmiş görüntüsü, bu yılki festivalin başkanın gölgesinde geçeceğinden fazlasını düşündürmedi. Toplantının açılışını yapan ve Hülya Avşar’a “mikrofonu devretmeden önce” söz alan Antalya Kültür Sanat Vakfı Başkan Vekili Arif Bulut, jüriye çok teşekkür ediyor ancak ne onun ne de Avşar’ın jüri üyelerini nezaketen de olsa basına tanıtmak, söyleyecekleri bir söz olup olmadığını sormak aklına gelmiyor. Ardından Hülya Avşar konuşmaya başlıyor: “Altın Portakal’ın bana verdiği görevi sevgiyle, adaletle ve zaferle yerine getireceğim.” Avşar, bu yılki jürinin her filmi toplu ca izlenip toplantı düzenleneceğini, ödülün hangi gerekçelere dayanarak verildiğinin kamuoyuna mutlaka açıklanacağını söylüyor. Avşar, En İyi Film, En İyi Yönetmen ve En İyi Oyuncu seçiminde aranan özellikler konusunda geçen yıllara göre çok daha titiz bir çalışma yürütüldüğünü, figüranlar gibi bugüne kadar ödüllendirilmeyen sinema emekçileri için de ödül sistemi üzerinde çalıştıklarını belirtiyor. Ve “Bu yılki festivalde ödül alan filmler konusunda kimsenin kafasında soru işareti olmayacak. Net bir festival olacak” sözleriyle toplantıyı noktalıyor. Jüri üyeleri ile bir hatıra fotoğrafından sonra magazin habercileri, Avşar’ın etrafını sararak onu soru yağmuruna tutuyor. Bu arada bu “alanda” çok da tecrübeli olmayan biz kültür –sanat muhabirleri, bu çemberin dışında kalıyoruz, olduğumuz yerden parmak uçlarımıza basa basa kafamızı uzattığımızda “Levent Kırca mı? Sevmem ama sayarım. Benim aldığım terbiye bunu gerektirir, büyüğümdür sonuçta” gibi cümleler duyuyoruz. SabitFikir’de ‘Binbir ortam masalları’ ? Kültür Servisi SabitFikir dergisi, eylül sayısında yeni bir oluşum olan “transmedya hikâyecilik”i inceliyor. Hikâyeciliğin bu yeni dili, Yenal Bilgici’nin anlatımıyla okurla buluştu. Özgün Uçar ise transmedya hikâyeciliğin anlamını sokaklarda arıyor ve okurların “başka bir edebiyat mümkün” seslerine kulak veriyor. Akbank Sanat’ta dans günleri başlıyor ? Kültür Servisi Yurtiçi ve yurtdışındaki uluslararası festivallerde ülkemizi başarıyla temsil eden profesyonel dansçılar 2627 Eylül tarihlerinde Akbank Sanat’ta performans sergileyecek. Bengi Sevim, Beril Şenöz, Gül Batırbaygil, Nil Batırbaygil, Serhat Kural, Yeşim Coşkun’un yer aldığı özel dans gösterisinde; üç farklı proje sergilenecek. www.akbanksanat.com Louvre Müzesi’nde İslam Sanatları Sergisi açıldı Avrupa’nın en büyük İslam eserleri koleksiyonu Kültür Servisi Paris’teki Louvre Müzesi, açılışını dün Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’ın yaptığı İslam Sanatları Sergisi’ni ağırlıyor. Müzenin koleksiyonunda bulunan İslam sanatına ait eserleri, ayrı bir bölümde sergilemeye karar vermesiyle 2008’de başlattığı projenin ürünü olan serginin açılışında konuşan Hollande, “İslam adına nefret ve şiddet olaylarını körükleyenlerin gerçekte İslamın kendi değerlerine ihanet ettiğini” söyledi. Son günlerde Hz. Muhammed’e hakaret içeren filme yönelik tepkilerin şiddete dönüşmesine de üstü kapalı bir şekilde değinen Hollande, bu şiddet olaylarının “İslamın değerlerine de aykırı olduğunu” söyledi.Louvre Müzesi’nde açılan İslam Sanatları Sergisi, doğal ışıklandırmanın kullanıldığı 2 bin 800 metrekare alana yayılıyor. İspanya’dan Hindistan’a kadar olan coğrafyayı içeren, 819. yüzyıllar arası kronolojik bir sıralama ile sunulan sergi, aralarında Osmanlı eserlerinin de bulunduğu 18 bin civarında orijinal eserden oluşu İslam Sanatları Sergisi’nin açılışını Hollande yaptı yor.Müze sorumlusu Sophie Mamed, Azerbaycan Devlet Başkanı İlkaryu, Louvre’un yeni İslam Sana ham Aliyev, Kuveyt Emiri ile Frantı Salonu’nun, Avrupa’nın en büyük sız şirketleri Total, Lafarge projenin İslam sanatları koleksiyonunu bir ara sponsorlarından. Bu arada, müzenin ya getirdiğine dikkat çekiyor. yıl boyunca düzenleyeceği etkinlikToplam 100 milyon Avro’ya (yak ler arasında “Cem Ayini” ile “Selaşık 250 milyon TL) mal olan pro mah Gösterisi” de yer alıyor. Nojeye Fransız hükümeti 31 milyon, bel ödüllü yazarımız Orhan Pamuk Katar Emirliği 17 milyon Avro des da müzede iki gün boyunca konfetek verirken Fas Kralı 6. Muham rans vermeye hazırlanıyor. ‘Kanserin Biyografisi’ Türkçede ? Kültür Servisi Time dergisi ve New York Times tarafından “Son 100 Yılın En İyi 100 Kitabı” arasında gösterilen, 2011 Pulitzer Ödülü sahibi “Tüm Hastalıkların Şahı / Kanserin Biyografisi” kitabı Domingo Yayınevi’nden çıktı. Siddhartha Mukherjee’nin yazdığı ve Zeynep Arık Tozar’ın çevirisiyle yayımlanan kitap, çoğumuz için üzücü çağrışımları olan tatsız bir konuda, neredeyse bir macera romanı akıcılığıyla yazılmış, kanserin gizemini çözme peşindeki insanlara umut ve berraklık sağlayan, sürükleyici bir kitap. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear