23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 19 EYLÜL 2012 ÇARŞAMBA 14 İstanbul Y Edirne B Kocaeli Y Çanakkale Y İzmir PB Manisa PB Denizli PB Zonguldak Y Sinop PB Samsun PB Trabzon PB Giresun PB Ankara PB 27 28 26 26 27 29 31 24 27 26 26 27 31 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y PB PB B PB PB B B B B B B B 27 29 30 29 34 33 34 34 31 33 27 24 26 Oslo PB Helsinki Y Stockholm Y Londra B AmsterdamY Brüksel Y Paris PB Bonn Y Münih Y Berlin B Budapeşte B Madrid PB Viyana Y HABERLER 12 15 15 16 16 15 18 15 25 15 26 29 21 Belgrad Y 29 Sofya Y 25 Roma Y 25 Atina PB 28 Zürih Y 13 Moskova B 19 Aşkabat A 33 Taşkent B 30 Baku B 27 Bişkek PB 27 Tiflis PB 25 Kahire B 33 Şam A 35 Ülkemizin kuzey ve batı kesimlerinin parçalı ve çok bulutlu; Marmara’nın güney ve doğusu, İç Ege, Tekirdağ çevreleri ile akşam ve gece saatlerinde Eskişehir, Ankara, Bolu, Düzce, Zonguldak ve Konya’nın batı ilçelerinin sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerlerin az bulutlu ve açık geçeceği tahmin ediliyor. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 19 EYLÜL GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada oturduğu sınıf sırasında çekilen fotoğrafını… …Atatürk’ün sık sık dersleri izlediği liselerde, başı ve kafası dünyaya açık kız öğrencilerin çoğunlukta olduğu sınıflarda, laik eğitim gören öğrencilerle çekilen fotoğraflarıyla kıyaslayarak “Atatürk’e özenti” diye mi yorumlarsınız? Yoksa, o fotoğrafı “İmam hatiplere hasret bitiyor” dediği konuşmasıyla birlikte değerlendirerek… …laik eğitimin temellerini atan Atatürk’e ve onun çağdaş eğitim devrimine bir meydan okuma diye mi nitelersiniz? Kuşku yok, düz okulları imam hatipliğe devşirerek çağdaş laik eğitime yıkıcı bir darbe vurmanın sevinci içinde RTE ve elbette şimdi okul kitaplarından, daha sonra bir biçime getirebilirse tarihten de silmeye girişeceği Atatürk’e; işte çağdaş laik diye övdüğün eğitimi din amaçlı okullara dönüştürdüğümün kanıtı mı diyor o fotoğrafta! RTE, eğitim yılını açmanın sevincini gururunu yaşamıyor. Laik eğitimi, din çemberi içine alan 4+4+4’ü kutluyor. Denizli’deki konuşmasında, 28 Şubat (irticai faaliyetlere karşı 1997’de yapılan postmodern darbe) diye andığı süreçte; “imam hatiplerden korkanlar öcü gibi görenler bu okulların kapısına kilit vurmuşlardı” ve devamındaki “Terörist, anarşist yetiştirmediği için mi imam hatip okullarını kapattınız?” cümleleri buram buram kin ve intikam kokuyor. ??? Denizli’de öğretmen ve öğrencilere, “Milli eğitimde gerçekleştirdiğimiz büyük reformların ilk adımını atıyoruz” ve “Ülke genelinde millet artık imam hatiplerle kucaklaşıyor” derken; ulusal eğitimi dinsel eğitime çevirdiğini, ülkeyi sözünü bile etmediği laik düzenden kopardığını ilan ediyor. Zorla, baskıyla, tehditle velileri çocuklarını imam hatibe dönüştürdükleri okullara göndermelerini sağladı. İlkokullarda türbanlı kızlar ön sıralarda. Yakında başları açık öğrenciler evlerine, neden kapanmıyorsunuz diyen sınıf arkadaşlarının baskısından yakınarak gelecekler. Seçmeli dersi zorunlu derse çevirmenin yolu ve açıklanmayan, üstünde durulmayan plan bu! Dindar nesiller yetiştirmenin ilk aşamasını geride bıraktılar. Laik eğitim öksüz. ??? Laik eğitimi birkaç derneğin dışında savunacak kimse yok ortalıkta. Orta eğitimi, üniversiteleri hizaya getirdiler. Yakındır; kamu kuruluşlarında da türban yasağını kaldırırlar! Sorarım kim karşı çıkacak bu düzene? Oy avına çıkmış, oylarımı yükselteceğim diye; mütedeyyinler ile tarihin karanlıklarını simgeleyen mezar taşlarıyla, partisinin temel ilkelerine her daim karşı duranlarla kucaklaşanlar mı? RTE’nin milleti ümmete çevirme girişimlerine karşı çıkmayan, oy alabilmek için gerici iktidarın eskittiği yolları aşındıranlar mı karşı çıkacak laiklik karşıtı düzene? Güldürmeyin insanı! ??? Çağdaşlığa, Mustafa Kemal aydınlığına ve laik devlete inanmış kara, hava ve deniz kuvvetleri üst kademelerini, komutanlarını; darbeci, casus dediler, terör örgütü kurdu diye suçlayarak tasfiye ettiler. RTE gibi ağızlarına gelen hakareti silahlı kuvvetlere yöneltenler; ordu komuta heyetini kendi kulvarlarına çektikten sonra bugün askeri övüyor. Plan program yıllardır yazdığımız yörüngede işledi, işliyor. Şimdi askerle ilgili plan ve programlarının ikinci aşamasını uygulamaya hazırlanıyorlar. Erbakan’ın temelini attığı hedefi yaşama geçireceklerini Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz açıkladı: RTE’nin “vatana hizmet aşkıyla yanıp tutuştuklarını” söylediği imam hatiplerin orduya subay yetiştiren harp okullarına girmelerini sağlayacaklar. Harp okullarını da imam hatip liselerine dönüştürecek; imam hatip kültürü ile yoğrulmuş, dindar subaylar yetiştirecekler! ??? Hayırlara vesile olmayacak gelişmeler... Laik eğitim askersivil her alanda yetim! İdam bir cinayettir CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yeni eğitimöğretim yılını Denizli’de imam hatip lisesinde düzenlenen törenle açarken yaptığı “Terörist yetişmediği için mi imam hatip okullarını kapattınız?” açıklamasını çok sakıncalı buluyor. “Bir okul bahçesinde, ilköğretim öğrencilerine siyasi propaganda yapmamalıydı” dedikten sonra şöyle devam etti: “Başbakan o okulda, bilimden, eğitimden, çağdaş Türkiye’den, birlik ve beraberlikten bahsederek o çocukları geleceğe hazırlamalıydı. O ne yaptı? O çocukları kin ve düşmanlığa sevkedecek ayrımcı sözler söyledi. İmam hatiplerden terörist çıkmadığını belirtmek ne demek? Öbür okulları zan altında bırakmaktır. Ayrımcılık yapmaktır. Başbakan’ın yarattığı derin fay hatları toplumda ciddi ayrışmalara, kamplaşmalara yol açıyor.” Kurthan Hoca’ya veda En son Bekir Coşkun’un rahatsızlığı üzerine aramış, durumunu sormuş ve telefonunu istemişti. Yazları geçirdiği İstanbul’daydı. Çok sevdiği Ankara’sına döndüğünde, Mülkiye’de yüksek lisans öğrencilerine verdiği derste, hangi hafta misafir olacağımı bildirecekti. Maalesef ömrü yetmedi... Balerin eşi Neyran Fişek’i çok sever, birbirlerinden hiç ayrılmazlardı. Türk balesinin kurucusu Dame Ninette de Valois’yı konu alan yazım üzerine, eşinin mutluluğunu paylaşmak için bir pazar sabahı erken saatte büyük heyecanla arayışını hiç unutmayacağım. Başta Neyran Hanım olmak üzere aile bireyleri ve dostlarına başsağlığı dilerim. balığı nedeniyle Esad’ın yanında duruyor” sözlerine de şöyle karşılık verdi: “Biz hiçbir zaman Esad’ı savunmadık. Yaptıklarını da savunmadık. Her konuşmamda, Suriye’ye barış, demokrasi ve özgürlük gelmesi isteğimizi dile getirdim. Ama o duymak istemiyor. O ne derse desin, Suriye konusunda izlenen politikanın nasıl bir açmaz olduğunu Türk halkı görüyor.” Önceki gün, eski Başbakan Adnan Menderes’in ölüm yıldönümüydü. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bir ilke imza atarak Menderes’in anıt mezarını partililerle birlikte ziyaret etti. Gerekçesini dün şöyle anlattı: “CHP idamlara her zaman karşı çıkmıştır. Rahmetli İsmet İnönü de bu idamlara karşı çıkmış, kararı alanlara mektup yazarak mücadele vermiştir. Biz de aynı yolda devam ediyoruz. Siyasi idamların toplumda ne derin yaralar açtığını, bu yaraları onarmanın ne kadar güç olduğunu tarih bize gösterdi. Siyasi idamların bir cinayet olduğuna inanıyorsak ki inanıyoruz, o zaman o idamların mağdurlarını da anmamız gerekir.” lüksümüz yok. Bütün DP’lileri, AP’lileri, DYP’lileri, ANAP’lıları, Türkiye’nin laik, sosyal, çağdaş bir demokratik devlet olarak yaşamasını isteyen herkesi CHP şemsiyesi altına bekliyoruz.” CHP çevreleri Menderes’e kabir ziyaretini nasıl değerlendiriyor? Genel başkanın kararına muhalefet var mı? Kılıçdaroğlu’nun bu sorulara yanıtı ise şöyle: “Eleştiri var mı bilemiyorum. Varsa da saygı duyarım. Ama ne eleştirisi gelecek? Niye gelecek? Bu toplumun huzura, barışa ihtiyacı var. Siyasette uzlaşma kültürü önemli. Varlık nedenimiz o. Toplum da uzlaşma istiyor. Zaten ayrışmayı iktidar yeterince yapıyor. AKP’nin bizi getirdiği yer belli. İşte bakın Başbakan’ın dünkü imam hatip konuşmasına. Eğer biz de uzlaşma kültürünü hayata geçiremezsek, ayrışmayı sürdüreceksek bunun adı siyaset olmaz. Toplumu barış içinde çağdaş uygarlığa taşıma yükümlülüğümüz var bizim.” CHP’liler niye eleştirsin ki? zorbanın farkı Demokrasi ile Hükümetin kamuoyunun kafasındaki sorulara yanıt vermesi gerektiğini belirten TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner de Başbakan Erdoğan’ın eleştirilerinden payını alanlardan biri. Başbakan’ın Boyner’e yönelik sert çıkışını CHP lideri şöyle eleştirdi: “Başbakan’ın bu çıkışının anlamı ‘Kimin ne kadar bilgi sahibi olacağına ben karar veririm’ demek. Demokrasi, her vatandaşın soru sorma hakkının olduğu, iktidarın da hesap verme yükümlülüğünün bu Kılıçdaroğlu bu ziyaretin ardından eski DP’nin çizgisini benimseyen kesimlere daha önce de yaptığı çağrısını yineledi: “Türkiye’nin artık yeni bir iklime ihtiyacı var. Ayrışma Merkez sağa ‘CHP’ daveti lunduğu sistemdir. Demokrasi ile zorba yönetim arasındaki fark buradadır. Ancak Başbakan henüz bu ayrımı kavramış gözükmüyor.” Hükümetin başarısız olduğu alanlarda Başbakan Erdoğan’ın CHP’ye yüklenme politikası izlediğine de dikkat çeken CHP lideri, “Başbakan iktidar makamıdır, şikâyet mercii değil. Sürekli halka bizi şikâyet etmesini, artık ülkeyi yönet me kabiliyetinin sona ermesine bağlıyorum” sözleriyle değerlendiriyor. avutoğlu başarısızlığı örtmek istiyor Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Hürriyet gazetesinde Cansu Çamlıbel’e verdiği ‘Ulusçulukla hesaplaşma zamanı’ değerlendirmesini ise CHP lideri da D ha ziyade “gündem değiştirme” çabası olarak görüyor: “Dış politikada duvara toslayan, başarısızlığı sadece Türkiye’de değil tüm dünya tarafından görünen bir dışişleri bakanının sahte bir tartışma başlatarak başarısızlığını örtme girişimi olarak görüyorum bu sözleri.” Davutoğlu’nun kendisi için söylediği “Kılıçdaroğu ideolojik akra Ergenekon davasında söz hakkı verilmediği gerekçesiyle eylem yapıldı Sanıklar duruşmayı toplu halde terk etti HATİCE TUNCER ‘Bitlis’i yabancı gizli servis ajanları öldürdü’ İstanbul Haber Servisi Ergenekon davasının tutuksuz sanıklarından emekli Albay Arif Doğan, eski Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis’in ölümüyle ilgili Ankara’da yürütülen soruşturma kapsamında, talimatla ifade verdi. Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Doğan, Bitlis’in yabancı gizli servis ajanlarınca öldürüldüğünü söyledi. Savcı Çolak’ın kendisine, “Eşref Bitlis’le ilgili düşenceniz, değerlendirmeniz nedir” diye sorduğunu anlatan Doğan, “Benim değerlendirmem bu işte. ‘Rusya’nın KGB’si, Amerika’nın CIA ve FBI’yı, İsrail’in MOSSAD’ı, Türkiye’nin Ortadoğu ile ilgili ilişkilerini kesmek için yaptı’ dedim. PKK kanalıyla tampon bölge oluşturmak amacıyla yapılıyor. Eşref Paşa, bunu ortaya çıkarmak için bayağı mesafe kat etmişti.” dedi. Meclis kriptoyu istedi ANKARA (AA) Dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan’ın, “28 Şubat süreci ABD’nin bir kriptosu ile başladı” iddiası, ilgili belgenin orijinalinin TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu’na ulaştırılmasının ardından, ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’nden bilgi istenecek. TBMM’nin açılmasıyla birlikte çalışmalarına kaldığı yerden devam edecek olan TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu bünyesindeki 28 Şubat Alt Komisyonu’nun Başkanı AKP Kayseri Milletvekili Yaşar Karayel, Erbakan’ın yakın çalışma arkadaşlarından Recai Kutan tarafından kriptonun orijinalinin komisyona gönderilmesini beklediklerini söyledi. Karayel, “Kriptonun orijinali henüz gelmedi. Sayın Kutan’dan orijinalini istemiştik. Tercüme işlemlerinin sürdüğünü öğrendik. Bize orijinal belge ulaştıktan sonra gerekli değerlendirmeyi yapıp, ABD Büyükelçiliği’nden konuyla ilgili bilgi isteyeceğiz” dedi. Ergenekon davasında sanıklar “söz haklarının” kısıtlandığı gerekçesiyle duruşma salonunu toplu halde terk ettiler. Eylem, tutuklu sanık gazeteci Tuncay Özkan’ın avukatına verdiği notu okumak isteyen üye hâkim Ercan Fırat ile tartışmasıyla başladı. CHP İzmir Milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay başta olmak üzere sanıklar, toplu halde “usul hakkında” söz istediler. Başkan Hasan Hüseyin Özese’nin tanık dinlendiği gerekçesiyle söz vermeyeceğini belirtmesi üzerine sanıklar tepkilerini sürdürdü. Bazı sanıkların salondan çıkarılması üzerine sanıklar toplu halde salondan ayrıldı. Duruşmaya bir süre ara veren mahkeme önceki gün sağlık koşulları nedeniyle ifade veremeyen Emrah Özdemir’in “sanıkların kendisine baskı yaptığı”na ilişkin dilekçesini göz önüne alarak gizli tanık odasından sesi ve görüntüsü salona yansıtılarak dinlenilmesini kararlaştırdı. Başkan Özese, protesto amacıyla salona sanıkların girmediği duruşmada, tanık Emrah Özdemir’in ifadesinin, sanıkların salon dışındaki monitörden izleyebileceklerini belirtti. Duruşmada Ümraniye’de 12 Haziran 2007 tarihinde 27 adet el bombasının bulunduğu iddia edilen gecekondunun sahibi tutuklu sanık Mehmet Demirtaş’ın savunma tanığı Burhan Yılmaz dinlendi. Bombalarının bulunduğu iddia edilen gecekondunun bahçesinde büfe işleten Burhan Yılmaz, bombaları görmediğini söyledi. Yılmaz, polisin baskınına ilişkin tanıklıklarını “Siyah poşet içinde sert bir şey, kutu gibi, sandık gibi bir şey çıkardıklarını gördüm. Sandığı bulunca ‘bingo’ deyip el çıkıştılar” diye konuştu. Duruşmaya öğle arası verildiği sırada Tuncay Özkan’ın avukatına iletmek istediği notu, üye hâkim Ercan Fırat, görevlilere aldırarak okudu. Tuncay Özkan bu duruma tepki göstererek “Avukatım ile benim aramdaki notu okuyamazsınız” diye tepki gösterdi. Üye hâkim Fırat, mahkemenin kararı gereği sanıkların, avukatlarıyla belge alışverişinin yasak olduğunu söyledi. Özkan, önceki gün yaşamını yitiren Prof.Dr. Kurthan Fişek’in kendisinin de hocası olduğunu, ölümü üzerine hazırladığı ilan metnini avukatına iletmek iste Kırsınlar kalemi Davayı izleyen gazetecilere seslenen Balbay, salondan çıkmadığını belirterek “Herkesin önünde cereyan eden bu olayı mahkeme böyle değerlendiriyorsa dosyadaki iddiaları nasıl inceliyor siz karar verin. Eğer bir karar verdilerse kessinler cezayı, kırsınlar kalemi” sözleriyle karara tepki gösterdi. Balyoz davası için BM’ye başvurdular İstanbul Haber Servisi Balyoz davasında yargılanan emekli ve muvazzaf askerlerin eş ve çocuklarının oluşturduğu “Vardiya Bizde Platformu” yargılama koşullarına ilişkin “Birleşmiş Milletler (BM) Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu”na başvuruda bulundu. Platform, BM’ye başvurusunda “Balyoz davası sanıklarının yargılanmasında, adil ve tarafsız bir yargılamada aranan asgari standartlara ulaşılmadığı, bu nedenle sanıkların tutukluluklarının keyfi ve hem Türk ve hem de uluslararası insan hakları normlarına aykırı olduğunu” savundu. Platform, BM’ye başvurusunda “Sanıkların Türkiye Cumhuriyeti devleti tarafından yasal yükümlüklere aykırı bir biçimde tutuklu bulundurulduklarını tespit etmesini, bu tespitle birlikte Türkiye devletinden sanıkların salıverilmesini talep etmesini” istedi. 16 celseden men cezası Mahkeme tutuklu sanıklar CHP İzmir Milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay, gazeteci Tuncay Özkan ve emekli Astsubay Oktay Yıldırım’a “protestoya ön ayak oldukları” gerekçesiyle 16 celseden men cezası verdi. Başkan Hasan Hüseyin Özese tarafından okunan ara kararda, Mustafa Balbay, Tuncay Özkan ve Oktay Yıldırım’ın söz istedikleri belirtilerek “Defaatle uyarılmalarına rağmen sanıkların yapılan uyarıları dikkate almadıkları gibi, ayağa kalkıp el kol hareketleriyle mahkemeyi itham edici beyanları da sarf ederek diğer sanıklara önayak olup protesto amacıyla topluca duruşma salonunu terk ettikleri” ifadelerine yer verildi. İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinek’e esas hakkındaki savunmasına kadar duruşmalardan men cezası veren mahkeme, İşçi Partili Erkan Önsel’e de 16 duruşmadan men cezası verdi. Duruşmaya girmeyen protestocu sanıklar “Kendi irademizle eylemi yaptık. Kimse önayak olmadı” dedi. Mahkeme ayrıca Balbay, Doğu Perinçek, Tuncay Özkan ve Erkan Önsel hakkında Silivri Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi. Mahkeme, protesto nedeniyle salonda bulunmayan sanıkların zorla duruşmaya getirilmesi kararını vererek ara kararları sanıklara açıkladı. Tutukluluk incelemesi de yapan mahkeme, Balbay’ın da aralarında bulunduğu 65 tutuklu sanığın tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Dava 24 Eylül’e ertelendi. Tuncay Özkan ile tartışma diğini ifade ederek “Hâkimin böyle bir hakkı yok” dedi. Başkan Özese, duruşmanın öğleden sonraki oturumunu açtığında Mustafa Balbay el kaldırarak usul hakkında söz istedi. Başkan Özese, tanık dinlendiğini belirterek söz vermeyeceğini söyledi. Balbay “Savunma hakkımız giderek kısıtlanıyor” diye seslendi. Bunun üzerine diğer sanıklar da el kaldırıp “Usul hakkında söz istiyoruz” diye seslendi. Sanıkların ba ğırmayı sürdürmeleri üzerine Başkan Özese, Özkan’ın dışarı çıkarılmasını istedi. Özkan, salondan çıkarken bazı sanıklar mahkemeyi protesto ederek salondan ayrıldı. Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki JİTEM davasında da tanık olarak dinlenen Emrah Özdemir, Kasım 1993’te Ankara’da kırsal alanda cesedi bulunan JİTEM komutanlarından emekli Binbaşı Cem Ersever’i Veli Küçük’ün öldürttüğünü öne sürdü. İstanbul’da KCK operasyonu İstanbul Haber Servisi İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü, terör örgütü PKK’nin şehir yapılanması olduğu belirtilen KCK’ye yönelik gerçekleştirilen operasyonda 20’yi aşkın şüpheli gözaltına alındı. Sağlık kontrölünden geçirilen kişiler sorgulanmak üzere Vatan Caddesi’nde bulunan İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear