Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
19 TEMMUZ 2012 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 13 Türkiye’de “Bireysel Emeklilik Sistemi” (BES) geç başlamasına karşın bugün şirketlerin toplamdaki katılımcı sayısı 2.6 milyonu aştı. Sistemden emekli olan katılımcı sayısıysa 4 bine ulaşmış durumda. Bireysel Emeklilik Sistemi’ndeki toplam katkı payı tutarı da 15 milyar lira düzeyinde. Sisteme ilişkin rakamlar bu alanın ne kadar önemli olduğunu kanıtlıyor. Bizde bu konuda, özellikle sistemdeki sorunları aktaran tespitlerimizi zaman zaman sizlerle paylaşmıştık. Hatırlayanlar olacaktır... 14 Ekim 2011 tarihli “Kazanç Yok Ama Vergi Var!” başlıklı yazımızda, anayasaya ve gelirin tanımına aykırı vergileme yapıldığını ve doğmamış kazanç üzerinden vergi alındığını ifade etmiştim. Evet. Bireysel emeklilik sisteminden ve şahıs sigortalarından ayrılanlara yapılan ödemelerin tamamı üzerinden gelir vergisi alınıyordu. Yani oluşan kazancın yanı sıra sigortalının ödediği ana paranın iadesi sırasında vergi alınıyordu. Gelir Vergisi Kanunu’nun 75/15. maddesi ile 94. maddesi hükümlerinin uygulanmasında bireysel emeklilik sistemiyle şahıs sigortalarından ayrılanlara yapılan ödemelerden yapılan gelir vergisi kesinti oranı yüzde 5 ile 15 arasındaydı. Örneğin BES’e 50 bin lira yatıran ve 10 bin lira birikim elde eden bir katılımcıdan, bu sistemden ayrılması üzerine, aldığı 60 bin liranın maralı Gelir Vergisi Sirküleri ile duyuruldu. Buna göre; 7 Ekim 2001 tarihinden sonra akdedilmiş bireysel emeklilik ve şahıs sigorta poliçeleriyle ilgili olarak emeklilik ve sigorta şirketleri tarafından yapılan ana para tutarları dahil ödemeler üzerinden tevkif edilerek ilgili vergi dairesine ödenen vergilerden ana paraya isabet eden kısım hak sahiplerince tevkifatın yatırıldığı vergi dairesine müracaat edilmesi halinde 29 Ağustos 2012 tarihinden itibaren ret ve iade edilebilecek. Bu iadenin yapılabilmesi için gerekli üç koşulsa şöyle: tamamı üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapı Hak sahiplerince tevkifatın yatırıldığı verlıyordu. Nihayet, yaklaşık 11 yıllık bu hatalı uygu gi dairesine müracaat edilmesi. Müracaatın 29 Ağustos 2013 tarihinden lamadan vazgeçildi. Yapılan değişikliklerle 29 Ağustos 2012 tarihinden itibaren emeklilik ve önce yapılması. Tevkifat uygulaması nedeniyle dava açılsigorta şirketleri tarafından bireysel emeklilik ve şahıs sigorta poliçeleriyle ilgili yapılan maması veya açılmış olan davalardan vazödemelerde sadece irat tutarları üzerinden tev geçilmesi. Dava açan BES katılımcılarının izleyeceği kifat uygulamasına geçildi. yöntem de önemli. Bu nedenle, hak sahipleHatta geçmişte yapılan hataları gidermek için de büyük bir adım atıldı. Yapılan yasal dü ri tarafından davanın görüldüğü yargı merciine zenleme ile 11 yıldır haksız olarak alınan ver göre, Vergi mahkemesi nezdinde görülmekte gilerin iadesi mümkün hale geldi. 6327 sayılı kanunla Gelir Vergisi Kanunu’nda olan davalar için ilgili vergi mahkemesine, Bölge idare mahkemesi nezdinde itiraz yoyapılan bu düzenlemeyle mükellefler kendilerinden haksız olarak kesilen vergilerin yatı luna gidilmiş olan davalar için ilgili bölge idarıldığı vergi dairelerine müracaat ederek iadeleri re mahkemesi başkanlığına, Danıştay nezdinde temyiz edilmiş olan daalabilecekler. Konunun ayrıntıları da 83 seri nuvalar için Danıştay Başkanlığı’na sürmekte olan davaya ilişkin bilgileri ihtiva eden bir feragat dilekçesiyle başvurulacak. Söz konusu davadan feragat edilmesi ve feragat mıyordu. Ancak torba kanunla 1 edildiğini gösterir şerhli diMart 2011 tarihinden geçerli olarak lekçe örneğinin veya bu yapılan değişikliğe göre bir TC vabelge temin edilemediği tandaşı limitet şirket ortağıyken takdirde mahkemenin feSorularınız için maortağı olmadığı başka bir işyerinde ragat nedeniyle davanın licozum? ismmSSK’li olarak çalışabilir. Sigortalı aymo.org.tr adresine reddine dair vereceği kanı anda 4/a (SSK) ve 4/b (BağKur) mail atabilirsiniz. rar örneğinin ret ve iade kapsamında sigortalılık statülerine Tüm sorular etalebiyle birlikte ilgili vertabi olacak şekilde kanun kapsaposta ile tek tek gi dairesine ibraz edilcevaplanacakmına girmesi halinde ise 4/a (SSK) mesi gerekiyor. tır. kapsamında sigortalı sayılacaktır. Neyse geç oldu ama yine de bir hatadan dönülmüş oldu. Stajyer Öğrenci Sigortalı Olur mu? Staj sözcüğü; “Herhangi bir meslek edinecek olan kimsenin geçirdiği uygulamalı öğrenme” dönemini ifade eder. Yazla beraber birçok üniversite öğrencisi farklı şirketlerde staj yapıyor. Öğrencilerin bu staj süresinde sigortalı yapılıp yapılmayacağı ya da ücret ödenip ödenmeyeceği ise hep merak edilir. 6111 sayılı Torba Kanun ile özellikle stajyer üniversitelilerin sigortalılıklarıyla ilgili olarak önemli değişiklikler yapıldı. Üniversite öğrencileri sigortalı yapılıp yapılmayacakları açısından üç farklı konumda değerlendiriliyor. Yükseköğrenimleri sırasında zorunlu staja tabi tutulan üniversite öğrencileri, Yükseköğrenimleri sırasında okul tarafından staj yapması uygun görülen üniversite öğrencileri, Staj zorunluluğu olmayan, yüksekokul tarafından staj yaptırılmayan, ancak işverenlerce bulunup çalıştırılan ya da keyfi staj yapan üniversite öğrencileri. 1 Mart 2011 tarihinden geçerli olarak yükseköğrenimleri sırasında staja tabi tutulan öğrencilerden okudukları eğitim kurumunda zorunlu staj şartı bulunanlar yanında okul tarafından staj yapması uygun görülen öğrenciler de staja başladıkları tarih itibarıyla sigortalı sayılacaklar ve sigorta primleri de okulları tarafından ödenecek. Staj süresinin uzaması ve bir nevi çalışmaya dönüşmesi halinde, stajdan söz edilmesi mümkün olmayacağından, en az asgari ücret ödenmesi ve okul tarafından sigorta primleri ödenmeyeceğinden kendisine ödenen ücretten tüm kesintilerin normal sigortalı gibi yapılması gerekecek. Staj zorunluluğu olmayan, yüksekokul tarafından staj yaptırılmayan kişilerse yasal olarak stajyer kabul edilmeyecek. Yükseköğrenimleri sırasında okul tarafından zorunlu staj yaptırılan ya da okul tarafından staj yapması uygun görülen ve SGK primleri okul tarafından ödenen üniversite öğrencileri dışındaki, keyfi staj yapan ve stajyer adı verilenlerin sigortalı olması gerekecek. Ayrıca mesleki ve teknik eğitim yapan yükseköğretim kurumu öğrencisi olup olmadığına bağlı olarak ücret ödenmesi de söz konusu olacaktır. Yani, sigorta priminin okul tarafından ödenip ödenmediğine bakılmalıdır. Üniversite öğrencilerinden mesleki ve teknik eğitim yapan yükseköğretim kurumları öğrencileriyse 3308 sayılı kanun kapsamında değerlendirilecek. ‘Doğmamış Kazanca Vergi’de Geri Adım Rezil Olmaya Devam!.. Türkiye’nin içine düştüğü şu zavallı duruma bakar mısınız?.. Bu satırların yazıldığı zaman dilimi içerisinde Tayyip Bey, Moskova’da Rusya Devlet Başkanı Putin ile görüşüyor olacak. Ancak hemen görüşme öncesi art arda yaşanan iki gelişme, bu görüşmenin hangi şartlar altında geçeceğini ve Türkiye’nin bölgede hangi konuma gerilediğini ya da düşürüldüğünü olanca çıplaklığı ile ortaya koydu!.. Önce Rusya Dışişleri Bakanı, Suriye’nin düşürdüğünü açıkladığımız Türk jeti ile ilgili olarak, “havada parçalanan” deyimini kullandı!.. Ardından da Türk jeti ile ilgili tüm teknik bilgileri Türk Dışişleri yetkililerine ilettiklerini açıkladı... İngiltere ve ABD ellerindeki radar kayıtlarını Türk tarafına verdiklerini duyurdular. Yani bizi yönettiklerini iddia edenlerin elinde tüm veriler var artık. Yani uçağımız düştü mü, düşürüldü mü, düşürüldüyse ne ile düşürüldü, uçağımız Suriye hava sahasında mı yoksa dışında mıydı? En yetkililerimiz artık tüm bu bilgilere vâkıf. Ama kamuoyuna en ufak bir açıklama hâlâ yapılmadı, yapılmıyor… Ya da yapılamıyor!.. Bu arada, Dışişleri Bakanı “sıfır sorun” Davutoğlu günlerdir ortada yoktu!.. Paris’te yapılan ve Suriye’nin nasıl çanına ot tıkanabileceğini tartışan, “Suriye’nin dostları!” toplantısında, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Hanım’dan aldığı gazla, Suriye’ye yardım eden ülkelerin yani Rusya’nın “izole edilmesi gerektiğini” söyleyen Ahmet Bey aniden sırra kadem basmıştı!.. Ne bir ses, ne bir nefes demeye kalmadı, Tayyip Bey’in yanında, Rusya seferinde ortaya çıkıverdi... Artık şu “Rusya’nın izolasyonu” meselesini yüz yüze konuşuverir, bi çözüme ulaştırıverirler!.. Daha Suriye rezaletini hazmedemeden, önceki gün bu kez Bağdat’tan “acıtıcı” bir ses yükseldi.. Irak Hükümet Sözcüsü Ali el Debbağ, “Türk savaş uçaklarının, Irak hava sahasını defalarca ihlal ettiğini ve bunu kınadıklarını” açıkladı. Yetmedi, Başbakan Nuri el Maliki, “Ulusal egemenliğimiz kasıtlı ya da kasıtsız çiğneniyor, bunu kabul etmeyiz” deyiverdi. Ardından da Irak hava sahasını kapatıverdi... Üç Türk uçağı yolcularıyla birlikte Erbil Havaalanı’nda mahsur kaldı, iyi mi?!.. Irak Sivil Havacılık Merkezi “radarlar bozuldu” filan dedi ama Türkiye ile Birleşik Arap Emirlikleri dışında tüm ülkelerin uçakları şakır şakır kalktı, indi!.. Gördüğümüz üzere, “sıfır sorun” politikası şıkır şıkır işliyor!.. Şimdi, bu gelişmelerin ışığında, siz Moskova’da Tayyip Bey’le Putin arasındaki görüşmenin nasıl geçeceğini merak etmez misiniz?.. Yalnızca birkaç ay içinde koca ülkenin dışişleri politikasını bir “kabile devleti” politikasına indirgeyen arkadaşlar, 14 savaş gemisini Akdeniz’e indiren Putin’e ne söyleyecekler acaba?.. Merak işte!.. LİMİTET ŞİRKET ORTAĞI VE SSK’Lİ ÇALIŞMA Limitet şirkette sermaye ortağı olan bir TC vatandaşının, başka bir işyerinde SSK’li olarak çalışmasına engel bir durum var mı? İrfan Bozkurt Torba kanunla değişiklik yapılmadan önce limitet şirket ortakları BağKur sigortalısıyken bir başka yerde SSK’li çalışmaya başlayınca daha önce başlayan BağKur sigortası sona ermedikçe SSK’li ola ‘3. Yargı Paketi’ Umutlandırmıştı PERİHAN ERGUN KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr Umutlar boşa çıktı. Paketin Cumhurbaşkanı’nca onaylanmasından sonra Sayın Meclis Başkanı Cemil Çiçek, “Ümit ederim mahkemeler Meclis’in verdiği bu mesajı iyi anlamıştır” diyerek umutları güçlendirmişti. Bu söylem bir de ÖYM’nin yasalara göre değil, yukarıdan veya dışarıdan gelen buyruklara göre hüküm verdiklerini kanıtlıyor. Bunu Sayın Başbakan da “Bu pakette tutuklu milletvekillerinin tahliyesine ilişkin bir madde yoktur. Takdir yargınındır. Bu konuda muhalefete asla ‘evet’ denilmemiştir. Bir de muhalefet adam bulamamış gibi bile bile tutuklu kişileri hapisten kaçırma niyetiyle milletvekilli adayı yapmış” diye kınıyor. Oysa; söz konusu olan milletvekilleri tutuklu ve üç ayrı mahkemede görülen davaların, iddianamelerinde kesin suç kanıtları saptanamadığı gibi suçlu gösterilenler de kurgulanan suçlarının ne olduğunu bilememekteler. Buna karşın, 3. yargı paketinden yararlanarak salıverilenler, toplumda hâlâ vicdanları acıtan Ankara’nın Bahçelievler’inde Ekim 1978’de gece yarısı dört ülkücü bilerek ve kasıtla, yani (taammüden) evlerine girdikleri, 7 TİP’li genci tellerle boğarak, belki ölmemişlerdir diye bir de kafalarına kurşun sıkarak katledenler yedi kez idam cezasına mahkum olmuşlardı. İdam cezaları kaldırılınca müebbet hükümlü olarak cezaevindeydiler. Halen cezalarını çekmekte olan Ünal Osmanağaoğlu ile Bünyamin Adanalı mağdur olmamaları için 3. yargı paketine uydurularak salıverildiler. Bir de bırakılanlardan biri haince “pişman değilim” demez mi?.. Böylece bu yasa kanlı katilleri kayırma yasasına dönüşmüş oldu. Dileğim ve umudum, bu salıverilme işlemlerinin, her gün yaşamakta olduğumuz, acımasız, insanlık dışı olayları daha da çoğaltmamasıdır. ??? Bazıları için sorun olan laiklik konusu son günlerde fazlaca dile getiriliyor. Anımsanacağı gibi 1932’de yapılan CHP Genel Kurulu’nda laiklik ilkesi, devlet şeklinin tanımının başına getirilerek, laik, demokratik sosyal Cumhuriyet tanımıyla parti tüzüğüne yerleştirilmiştir. O günden bu yana devlet bu ilkelere dayandırılmak koşuluyla yönetilir. Yanılmıyorsam AKP’nin iktidara geldiği dönemde bir Mısır ziyaretinde Sayın R. Tayyip Erdoğan, orada yaptığı konuşmasında, devlet yönetimimizin ve kendisinin laik olduğunu üzerine basarak belirtmişti. İkinci dönem yönetimlerinde yavaşça laiklik karşıtı fikirler ara sıra ortaya konurken son dönemde, sanki İslam devletine özenilirmişçesine, sıkça dile getirilmeye başlandı. Oysa laiklik yalnızca kişilerin dini inançlarındaki özgürlüklerinin değil, müspet ilme dayanan fikirlerin de oluşmasında etkendir. Bu nitelik devlet işlerindeki başarıların yanında onun özgür, akla ve bağımsız düşünceye dayanmasını da sağlar. Bu nedenle memleketimizde asırlardır “Dört kitap hak, inanmayan neuzubillah kâfirdir” özdeyişi sosyal eğitimimizin baş ilkesi olmuştur. Anlatmaya çalıştığım bu önemli konu anayasamızın 24. maddesiyle uygulanagelmektedir. Medyaya yansıyan habere göre: AKP’nin Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na verdiği öneride anayasanın “Din ve Vicdan Hürriyeti” başlıklı 24. maddesindeki son fıkrasında yer alan, “Kimse, devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırarak şahsi çıkarlarına araç ettiremez” tanımını kaldırılmasını öngörüyormuş. Bu konuda hukukun uzman duayenleri öncelikle, Onursal Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sayın Sabih Kanadoğlu, “Bu öneriyle laiklik ilkesi ortadan kaldırılmış olur” diye karşı çıkmaktadır ki tüm Atatürk Cumhuriyetinin yolunda gidenler için de bu öneri kabul edilemez, kesinlikle karşı durulur. ??? Bir önemli konu da Türkiye siyasetinde kadınlarımızın kesinlikle var güçleriyle yer almalarının zorunluluğudur. CHP’de kadın kolları başkanlığına seçilmiş olan Hilal Dokuzcan’ın da bu konuyu önemsemesi sevindiricidir. Söyleminde kadın kotasını güçlendirmeye de değinen başkanı bu konuda aydınlatmayı görev bildim. 1990’lı yıllarda 80 darbesinden sonra kapatılmış olan, CHP’nin işlevlerini Sayın Erdal İnönü’nün genel başkanlığında SHP ele almıştı. Ben de o tarihlerde İstanbul’da partinin kadın komisyonları başkanıydım. Avrupa’nın devlet yönetimlerindeki “kadın kotası”nı araştırarak, bizde de uygulanmasını sağlayacak bir çalışma dosyası oluşturdum. Genel Başkanımız İnönü’ye bizde de uygulanması dileğiyle sundum. Öneriyi uygun bularak genel kurulu acilen topladı ve yüzde 25 ölçeğinde kadın kotasına, tüzükte yer verilmesi için genel kuruldan onay aldı. Bu tarihi gerçeği CHP Kadın Kolları Başkanı’na saygı ve sevgiyle sunuyorum. Acıklı dönek portreleri!.. AKP iktidarına en başından beri iliştirilen eski solcu, yeni liberal dönekler, “yetmez ama evet”çilerin son günlerdeki hali içler acısı!.. İktidarın kendilerine karşı ilgisizliği giderek hakaret ve dışlama boyutuna ulaşınca ne yapacaklarını şaşırdılar. Önce keskin eleştiriler yapmaya soyundular ama fena papara yediler; ne “satılmışlıkları” kaldı ne tasmaları!.. Bunun üzerine iktidarın ceberutluğunu muhalefete yükleyip onu eleştirmeye başladılar!.. Böylece biraz olsun iktidarın gözüne girmeye başlamışlardı ki lanet olasıca “bira festivali” başlamasın mı!.. Bira festivalinde bira içilmesi yasaklanmasın mı?.. Artık bu kadarı da fazlaydı. Bir kısmı öfke kusmaya, “bardak taşıyor”, “berbat ettiniz”, “AKP özgürlükleri kısıtlıyor” başlıkları atmaya başladı. Bir kısmı ise “ne olur ne olmaz” düşüncesiyle (ki onlar tüm zamanların hesapçılarıdır) “ama olmaz ki, bu da yapılmaz ki” tadında şikâyet yazıları döşendiler!.. Sonuçta arkadaşların kimyası iyice bozuldu... Zaten hep böyledir, tarih hep yazmıştır: Yanaşma, sonuçta tarihin dişlileri arasında ufalanıp gider!.. HARBİ SEMİH POROY BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com T.C. NEVŞEHİR SULH HUKUK MAHKEMESİ SATIŞ MEMURLUĞU’NDAN GAYRİMENKUL AÇIK ARTIRMA İLANI 2012/13 SATIŞ Nevşehir Acıgöl İlçesi, Cumhuriyet Mahalle, 450 ada, 1 parselde kayıtlı, imar planı içerisinde 457 m2 ev ve arsa olup, kadastro bilirkişi raporunda A, B, C, D, F harfi ile gösterilen binalar tek katlı yığma kagir taşıyıcı sistemli yöresel kara taştan örme mesken olarak kullanılan, çatısız, yerler beton, duvarlar kiraç badanalı üstü toprak örtülü kapılar ahşap doğramalı 5060 yıllık virane binalardır. E harfi ile gösterilen bina ise 1015 yıllık çatısız kullanılabilir durumdadır. Gayrimenkulün toplam muhammen bedeli 25.942,25 TL’dir. Satış şartları: Satış 04/09/2012 günü saat. 10.00’dan 10.10’a kadar Nevşehir Adliyesi Giriş Salonu’nda açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen kıymetin %60’ını ve rüçhanlı alacaklar varsa alacakları mecmununu ve satış masraflarını geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedel ile alıcı çıkmazsa ençok artıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla 14/09/2012 günü aynı yer ve saatlerde de ikinci artırmaya çıkarılacaktır. Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin %20’si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir banka teminat mektubunu vermesi lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. KDV, ihale damga vergisi, tapu alım ait her türlü harç ve masrafları sigorta vs. alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları başka bilgi almak isteyenlerin satış dosya numaramızla başvurmaları ilgililere ve hak sahiplerine ilanen tebliğ olunur. 06/07/2012 “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 44997) 1/ 1 Mart 1 1958’de İzmit açıklarında batan 2 ve 202 yolcusu 3 ölen Türk yolcu 4 gemisi. 2/ Kenar süsü... Hint sana 5 tında sıkça be 6 timlenen, timsah, 7 yunus ve fil karışımı efsanevi su 8 canavarı. 3/ Ka 9 kao ve bisküviy1 2 3 4 5 6 7 8 9 le yapılan bir cins pasta... 4/ 21 yaşın altındaki 1 H A L D İ Z E N oyunculardan kurulu 2 A T İ V E D E T spor takımları için kul 3 R E M B E T İ K O lanılan sözcük... Adana 4 B N A Z E N İ N ve Mersin yöresine özgü, 5 İ B İ K T İ R E nişasta ve gülsuyuyla 6Y O A Z İ M R yapılan bir tatlı. 5/ En7 E B E L İ K U siz... Tellür elementinin AM İ L O L E simgesi... Tuzağa düşü 8 T E K F U R rülen şey. 6/ Hastalığın 9 O K ya da bir durumun en zor anı... Orhan Hançerlioğlu’nun bir romanı. 7/ İstanbul’un bir semti... İskambilde bir kâğıt. 8/ İleri gelen devlet adamları... Umman’ın plaka imi. 9/ Doğuştan fikirlerin var olduğunu ileri süren görüş. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ İstanbul kentini oluşturan ilçelerden biri. 2/ “Seni düşündükçe/ Atlara veriyorum” (İlhan Berk)... Bir yükün yukarıya kaldırılmasını sağlayan araç. 3/ Mısır firavunlarının mezarlarına verilen ad. 4/ Afrika’nın güney ucundaki burnun adı... Ciğer ve bulgurla yapılan bir yemek. 5/ Eski dilde ev, yuva... Bir cetvel türü... Evcil olmayan hayvanları vurma ya da yakalama işi. 6/ Sarp geçit... Yüce, yüksek. 7/ Lifleri dokumacılıkta kullanılan değerli bir bitki... “Kakım” da denilen kürk hayvanı. 8/ “Erkekler” anlamında eski sözcük... Kemiklerin yuvarlak ucu. 9/ Yerli halkın hukuk ve çıkarlarını koruma siyaseti. C MY B C MY B