01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
16 TEMMUZ 2012 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 13 Yüreklendirmek İçin Bahçelievler kırımını gerçekleştiren katillerin yakalanması, Hasan Fehmi Güneş’in İçişleri Bakanı olduğu dönemde kurdurduğu özel güvenlik ekipleri tarafından gerçekleştirilmişti. İşte bugün o katiller, AKP’nin çıkardığı özel af ile teker teker serbest bırakılıyorlar. Hasan Fehmi Güneş ile konuştuk. Çok üzgündü: “Bahçelievler katliamını faşist bir tehlikenin en üst düzeye tırmandığını gösteren olay olarak görüyorduk. Türkiye boyutlarını aşan bir saldırı olarak algılıyorduk. Bunun önünü kesmek, katliamı mutlaka aydınlığa kavuşturmak için özel bir ekip kurduk. Göreve geldiğim dönemde ilk el attığım işlerden biriydi bu katliam. Çok ciddi, mükemmel bir çalışma yaptılar polis arkadaşlar. Bütün ayrıntılarını tespit ettiler. Katiller yargıya teslim edildi. Biz görevimizi yapmıştık, ‘Bundan sonrasını Türkiye Cumhuriyeti Devleti yapacaktır’ diye düşünmüştük. Ama bugün ortaya çıkan tablo uykularımı kaçırıyor. Yazıklar olsun! Bu kadar faşist nitelikli cinayetlere bu müsamahayı göstermek, geleceğimiz açısından beni çok kaygılandırıyor.” Ciddiyet Notu Uluslararası hukuk uzmanı Prof. Dr. Hüseyin Pazarcı’ya göre, Suriye ile yaşanan gerginlik, Esad rejiminin kabul edilemez insan hakları ihlallerine rağmen doğrudan Türkiye’nin mücadele vereceği bir husus değil: “Bu mücadele bütün devletleri ve dünya kamuoyunu ilgilendirmektedir. Burada Suriye’ye tepkide ön almak ve rejimin bundan sonra alacağı şekli belirlemeye kalkmak Türkiye’nin ulusal çıkarları ile de bağdaşmıyor.” Suriye sınırında “test uçuşu” test edilecek başka yer yokmuş gibiyaparken Genelkurmay’ın ifadesiyle “Suriye tarafından düşürüldüğü iddia edilen” uçak konusunda yapılan çelişkili açıklamalara gelince... Pazarcı’ya göre, bu durum, bütün verilere kesin olarak sahip olmadan ve bazen birtakım siyasal nitelikli varsayımlarla hareket edildiğini gösteriyor: “Bu tutum, ülkemizin ciddiyet notunu olumsuz etkilemektedir.” Ulusal onurun olmadığı yerde ciddiyet de kalmıyor haliyle... Prof. Dr. Süleyman Büyükberber, Gazi Üniversitesi rektörlük seçimlerinde 5. olmuştu. YÖK, 3. sıraya yerleştirdi, Abdullah Gül de rektör atadı. “Nasıl bir rektör isterdim?” başlıklı yazısı Küçükberber’in nasıl bir rektör olacağının da göstergesi: “Rektör milli değerlere saygı duymalı ve kendi kurumunda da saygı duyulmasını mutlaka sağlamalıdır. Bilim insanı ‘bilimin dini milliyeti olmaz’ söylemleriyle içinde bulunduğu devletin ve milletin ekmeğini yerken ona sövemez, bilim adına bile olsa onu incitemez. Akademik ahlak, uzmanlık alanında Üsküdar Müftülüğü de yapmış olan CHP Milletvekili İhsan Özkes, Çamlıca Tepesi’ni çok iyi biliyor: “Çamlıca sosyal tesislerinde yıllardır küçük bir mescit vardır, oraya gezmeye gelenlere de fazlasıyla yetmektedir. İslamda en yüksek tepelere cami yapma geleneği yoktur. Camilerin anası mesabesinde olan ve ‘Allah’ın evi’ dediğimiz ‘Kâbeyi Muazzama’nın yeri yüksek değildir. Hazreti Muhammed’in yaptığı Nasıl Bir Rektör? görüş açıklamaya izin verirken uzmanlığın bulunmadığı disiplinlerde görüş beyan etmeyi sınırlandırır. Tıp profesörünün siyasal bilimlerin kapsamına giren konuda görüş serdetmesi, ekonomistin tarih konusunda ahkâmda bulunması gibi, pozitif hiçbir değeri olmayan dolaylı ya da doğrudan milli değerlere saldırılara izin verilmemelidir. Devlet üniversitesi universal kurallar kadar devletin kurallarıyla da bağlıdır. Hümanizma adına bölücülüğe asla prim verilemez.” YÖK ve Abdullah Gül, turnayı tam gözünden vurmuş! ‘Mescidi Nebevi’nin yeri de yüksek CHP Kurultayı ve Program Cumhuriyet Halk Partisi’nin 34. olağan kurultayı yarın Ankara’daki Arena kapalı salonunda başlıyor. İki gün sürecek Kurultay’ın ilk gününde genel başkan seçimi yapılacak, bu yarışta Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun karşısında rakip yok. İkinci günde ise 60 asil, 15 yedek parti meclisi üyesi ile 15 asil, 8 yedek yüksek disiplin kurulu üyesi seçilecek. Daha sonra Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu tarafından parti meclisi üyelerinden belirlenecek 17 kişi merkez yürütme kurulunu oluşturacak. 1.135 gazeteci tarafından izlenecek olan Kurultay’a ilgi büyük. Bu da doğal çünkü CHP ana muhalefet partisi olmanın yanı sıra kendini yenileme savında olan ve bu doğrultuda adımlar atan bir parti. İnsanlar CHP’li olsun ya da olmasınlar bu partideki gelişmeleri merak ediyorlar. ??? CHP’li bir aileden gelmeme karşın 19 yaşımda siyasal/ideolojik seçimimi sosyalizmden yana yaptım; 22 yaşında da Türkiye İşçi Partisi’ne üye oldum. Sosyalizme karşı inancını bugün de koruyan ve savunan bir kişi olarak CHP’deki gelişmeleri ben de merak ediyorum, çünkü bu partiyi önemsiyor, ülkemiz demokrasisi için gerekli buluyorum. Fakat bu yaklaşımım CHP’ye karşı eleştirilerimi dillendirmemin önünde bir engel oluşturmuyor. CHP’ye karşı temel eleştirilerimden biri bünyesinde kanat oluşumlarına da, parti içi muhalefete de izin vermemesiydi; buna karşılık kişilere bağlı hizipler oluşuyor, bu hiziplerin birbirleriyle çatışmaları partiyi güçten düşürüyor, parti içi muhalefetin sonu tasfiye oluyordu. Oysa kanatlar çağdaş sosyal demokrat partilerin olmazsa olmazlarıdır. CHP’deki yenilenme hareketinin sözcülerinin basına yansıyan söylemlerinden partideki bu tür tahammülsüzlüklerin ortadan kaldırılacağını anlıyoruz. Kurultay’a sunulacak parti meclisi raporunda da, “Geleneksel sosyal demokratlar, sosyal liberalizme inananlar, sosyalist gelenekten beslenenler, Cumhuriyetçi ve Atatürkçü mirasımızı vurgulayanlar, özetle farklı sol ve demokrat refleksler içeren CHP’nin tüm renkleri parti programı içinde yer alacaktır. Partinin barındırdığı ideolojik farklılıklar CHP’nin zenginliğidir. Programımız, CHP’nin zengin ideolojik birikimini sol, demokrat ve cumhuriyetçi bir fikri zeminde buluşturacak ve kaynaştıracaktır” ifadeleri yer alıyor. Bunu partinin değişim/yenilenme sürecinde atılmış önemli bir adım olarak değerlendiriyorum. Ayrıca Kemal Kılıçdaroğlu da basına verdiği demeçlerde kanat oluşumlarının gerekliliğinden söz ediyor. Bu çerçevede beni birincil önemde ilgilendiren kanat, doğal ki kendi ideolojik/siyasal kimliğim itibarıyla parti meclisi raporunda “sosyalist gelenekten beslenenler” olarak tanımlanan kişilerce oluşturulacak olan sosyalist kanat. Parti programı temelinde özgür bir çalışma ortamı bulacak sosyalistlerin oluşturacakları kanadın CHP için bir motor işlevi görebileceğini düşünüyorum. ??? Her siyasal parti gibi kendini sosyal demokrat olarak niteleyen partilerde de lider hiç kuşkusuz ki önemlidir, fakat ülkemizde lidere verilen önem bir ideoloji ya da belli bir siyasal kimlik temelinde yapılanması gereken partilerin “lider partileri”ne dönüşmesine yol açmıştır, açmaktadır. Oysa sosyalist partiler gibi sosyal demokrat partiler de güçlerini ideolojilerinin, siyasal amaçlarının yansıdığı programlarından alırlar. Dolayısıyla bunlar “program partileridir.” Liderler ise parti programını hangi ölçüde gerçekleştirdiklerine, hangi ölçüde hayata geçirdiklerine göre önem kazanırlar. Sayın Kılıçdaroğlu’nun da bu görüşte olması CHP için ayrı bir umuttur. Çarşamba günü yapılacak parti meclisine gelince… Delegeler ne yapıp edip “Çağdaş Türkiye İçin Değişim” başlıklı 349 sayfalık parti programını okuyup seçimlerini ona göre yapmalıdırlar. PM üyesi seçiminde ölçüt seçilecek kişinin parti programını ne ölçüde taşıyabileceğidir. Yoksa koltuk işgali dışında bir işlevi olmayacak bir PM üyesinin ne CHP’ye ne de topluma bir yararı vardır. CHP’ye ve CHP’lilere başarılı bir kurultay geçirmelerini dilerim. Çamlıca Tepesi Güneş’e, “Neden şimdi bırakılıyor bu katiller? Amaç sizce nedir?” diye sorduk. Şöyle yorumladı: “Demek ki, bu tür suçları bugünkü yönetim affedilmesi gereken olaylar olarak görüyor.” Öldürümler için yeniden yüreklendirme yani... değildir. Çamlıca Tepesi’ne cami yapılmasına başlandığında muhtemelen çevresi de imara açılacak ve buraya Tayyip ile avanesinin villaları kondurulacaktır.” Düzeltme: 14 Temmuz tarihli Ankara Kulisi’nin ‘Bademcik’ başlıklı yazısında CHP’li Ali İhsan Köktürk’ün adı Ali İhsan Öztürk olarak çıkmıştır. Düzeltir, özür dileriz. Televizyon programcılarının çok ilginç dilleri var. “Sosyal liberalizm” diyorlar, örneğin. Açıkçası, öküzün altında buzağı arıyorlar. “Cumhuriyetçi muhafazakârlık” diyerek, Cumhuriyetçiliği savunanları kast ediyorlar. Tutucuymuş onlar, geçmişte kalmışlar. “Cumhuriyetin makbul vatandaşı olmadıkları için” Recep Tayyip Erdoğan Türkiye’yi, Kemal Kılıçdaroğlu da CHP’yi değiştiriyorlarmış... Çorba Nasıl “makbul olmayan vatandaşlar” ki bu iki isim; biri Cumhuriyet rejimi sayesinde İstanbul Belediye Başkanı seçilebilmiş, ardından da Başbakanlığa tırmanmış. Diğeri, Gelirler Genel Müdür Yardımcılığı, BağKur ve SSK Genel Müdürlüğü, Çalışma Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı yapmış, milletvekili seçilmiş... Kafası çorba olanları, özellikle program yapımcısı, medya yöneticisi, yazar filan yapıyorlar. Kaynatılan kazan iyice karışsın diye... KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ‘Dünya Nüfus Günü’ 11 Temmuz Çağımızın en korkulan hastalığı olan kanserin “bilinçsiz aşırı hücre çoğalması” sonucu oluştuğu bilinmekte. “Kanser nedir” sorusunun yanıtını uzmanlar şöyle veriyor: “Sağlıklı vücut hücreleri (kas ve sinir hücreleri hariç) bölünebilme yeteneğine sahiptirler. Ölen hücrelerin yenilenmesi ve yaralanan dokuların (vücut içi ve dışındaki) onarılması amacıyla bu yeteneklerini kullanırlar. Fakat bu yetenekleri de sınırlıdır. Sonsuz bölünemezler. Her hücrenin hayatı boyunca belli bir bölünebilme sayısı vardır. Sağlıklı bir hücre, gerektiği yerde ve gerektiği kadar bölüneceğini bilir. Buna karşın kanser hücreleri, bu bilinci kaybeder, kontrolsüz bölünmeye başlar ve çoğalırlar. (…)” Günümüzde aşırı nüfus artışı altında kalan geri kalmış bazı ülkelerin görüntüsü toplumların da “kanser olabileceği” izlenimini vermekte. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Dünya Nüfus Günü’ne özel açıkladığı “Türkiye’nin Demografik Yapısı ve Geleceği” istatistiklerine göre; bugün 74 milyon olan Türkiye nüfusu 2050 yılında 94 milyon 585 bine çıkarken, kadın başına ortalama çocuk sayısı da 2.2’den 1.8’e kadar inecek. Bu süreçte nüfusumuz da bugüne göre daha yaşlı hale gelecek. TÜİK’nin verilerine göre 2050’de Türkiye nüfusunun artış hızı, binde 2.1’lik kritik eşiğin de gerisine düşmeye başlayacak ve binde 2’ye düşecek. Bilindiği gibi bir ülkenin nüfusunun mevcudu koruyabilmesi için nüfus artış hızının yüzde 0.2’nin altına inmemesi gerekiyor. Nüfus artış hızının bu yüzyılın ortalarında binde 2’ye gerilemesiyle birlikte Türkiye, bugünün Japonya ve Almanyası’nın karşılaştığı nüfus sorunlarına çözüm aramaya başlayan bir ülke haline dönüşecek. 2050’li yıllarda bugün 1 milyar 348 milyon kişi ile dünyanın ilk sırasında yer alan Çin Halk Cumhuriyeti’nde nüfus azalmaya başlayacak. Buna karşılık bugün 1 milyar 242 milyon kişi ile ikinci sırada bulunan Hindistan’ın nüfusu artmaya devam edecek. HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ [email protected] DÜNYANIN EN KALABALIK 18 ÜLKESİ Ülke 1 Çin 2 Hindistan 3 ABD 4 Endonezya 5 Brezilya 6 Pakistan 7 Nijerya 8 Rusya 9 Bangladeş 10 Japonya 11 Belçika 12 Filipinler 13 Vietnam 14 Etiyopya 15 Almanya 16 Mısır 17 İran 18 Türkiye Nüfus (000) 1.352.140 1.228.802 313.329 245.612 196.734 176.159 162.470 143.056 142.319 127.960 112.336 92.337 87.840 84.320 81.751 81.597 80.208 74.724 Doğurganlık 2008 Yılı 1,77 2,76 2,10 2,61 2,22 3,73 7,29 1,40 3,08 1,22 1,65 3,32 1,86 6,17 1,41 2,72 1,71 2,50 Kişi Başına (GSYİH) Dolar 1.527 5,184 48.147 1,420 12.917 1.164 1.541 13.136 690 45.774 48.110 2.255 1.362 351 44,558 22.922 6.260 10.576 UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK [email protected] Aşırı nüfus artışı altında kalan, Etiyopya, Bangladeş, Nijerya, Pakistan, Endonezya gibi ülkelerde kişi başına düşen yıllık gelirin düştüğü görülmektedir. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Beklenmedik olay, 1 sürpriz. 2/ Batman’ın Hasankeyf ilçesini 2 sular altında bıraka 3 cak olan baraj... Ka4 yak. 3/ Üzerine yazı yazılan tabaklanmış 5 ceylan derisi... “Şe 6 bek” de denilen bir maymun. 4/ Lavren 7 siyum elementinin 8 simgesi... Sidiktor 9 bası. 5/ Bir kan da1 2 3 4 5 6 7 8 9 marının bir pıhtı ya da kanla taşınan yabancı bir mad 1 S A R I G E R M E de tarafından tıkanması... 2 A B İ S Ş İ İ R Müstahkem yer. 6/ Japon 3 K A Y I K A L E kökenli bir köpek cinsi. 7/ 4 A R A Ç E K Yapraklarından hasır, ha5 S L A V İ S T lat, espadril, kaba dokumaN A T O lar ve kaliteli baskı kâğıdı 6 A T K A N İ Ş yapılan otsu bir bitki... Kı 7 S A H 8 E T A N R U L O zıldeniz ile Umman Denizi arasındaki körfezin adı. 8/ 9 S Ü V A R İ L İ K Bir meyve... Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Örgütü’nün simgesi. 9/ Bir tür krem peynir... Notada durak işareti. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Susamyağı. 2/ Tehlike işareti... “Benim olmuş dilim/Ne desem yâr incinir” (Türkü). 3/ Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın bir romanı... Samsun’un bir ilçesi. 4/ Sahip... Kafeince zengin ve çok değerli bir kahve cinsi. 5/ Yurdumuzun bir bölümüne verilen ad... Öğütülmüş tahıl. 6/ İstanbul’un eski adlarından biri. 7/ Futbolcunun topa vuramaması... Bayağı, sıradan. 8/ Kürekle yürütülen dar, uzun ve hafif bir tekne... Büyük erkek kardeş. 9/ Eski Mısır’ın üç büyük piramidinden biri (Diğerleri Keops ve Kefren). C M Y B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear