23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
31 MAYIS 2012 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA kultur@cumhuriyet.com.tr KÜLTÜR 15 Tarihin ünlü başkenti ve ‘eski Antalya’ denilen Side ‘mahalle’ye dönüşmek üzere Side ‘belediyesiz’ olamaz onuya ilgimizi çeken davet mektubu şöyle başlıyordu: “Türkiye’nin turizm gelirinin yüzde 13’ünü sağlayan; tarih, kültür ve doğanın bir arada olduğu Side, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yeni kanun tasarısıyla mahalle yapılmak isteniyor. Side’nin ‘mahalle’ değil, ‘ilçe’ kalabilmesi için yürütülen çalışmaları yakından inceleyebilmeniz için, sizi Side’ye davet ediyoruz.” Davete katılamadım ama tanıdığımız/bildiğimiz Side’nin öncelikle “belediyesiz” kalmaması gerektiğini vurgulamak için son çalışmaları yerinde görmeyi beklemeye de gerek olmadığını düşündüm. Çünkü böylesi tarihsel yerleşmeler, herhangi bir belediyenin “semt”i ya da “mahalle”si olarak değil, doğrudan kendi demokratik yerel yönetimlerine sahip olmalarıyla geçmişlerine saygılı ve kimlikli yaşamın önceliklerini önemsiyorlar… Bunu, 2000 yılında 50 belediye ile kurulan, şimdi üye sayısı 350’yi bulan Tarihi Kentler Birliği (TKB) deneyimlerimizden biliyoruz.. Nitekim TKB üyesi olan Side Belediyesi, Birliğin 2009 Aralık ayındaki “Tarihi Kentlerde Kültürel Turizm Öncelikli Gelişme” konulu seminerine ev sahipliği yapmıştı... Side gibi tarihin başkentlerinde, kültürel mirasın yaşatılarak korunmasını esas alan imar ve turizm politikasının temel ilkeleri konuşulmuş; yerel yönetimin de bunun güvencesi olacak bir anlayışla geçmişi sahiplenmesi kararı alınmıştı. K Kente girişin anıtsal kapısı. Side Yarımadası binyılların yerleşimi. Bu sorumluluğu, Side’nin “mahalle”ye dönüşme “tehlike”si üzerine Belediye Başkanı Kadir Uçar’ın yaptığı basın açıklamasında da görüyoruz. Beldelerinin mahalle yapılması, yani belediye yerine “muhtar”lık olması bir yana, sahip olduğu çok özel değerleriyle “ilçe” olması gerektiğini savunan Başkan diyor ki: “Antik kent içerisindeki bütün kaçak yapıların sivil mimari cumbalı evlerle yer değiştirmesini sağlayan imar planını Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Antalya Valiliği ile beraber yürüttük.” ‘Sivil Platform’ Side’nin mahalle olmaması yönündeki düşünce ve istekler sadece yerel yöneticilere ait değil. “Sideli”ler de bu dönüşüme karşılar ve hatta tepkililer... o kadar ki “Side Mahalle Olmasın Platformu” oluşturularak etkinlerine başlamışlar bile… Platformun tanıtım açıklamasındaki “dayanışma çağrısı”nı özetleyerek aktarıyorum: “Antikçağlardan günümüze kadar birçok medeniyeti barındırmış Side, bugün sıradan bir mahalle konumuna indirgenmek istenmektedir. Biz Side’de doğup büyüyen, burada tatil yapan, yerleşen, çalışan, Side’yi sevenler, bir araya gelerek ‘Side Mahalle Olmasın Platformu’nu kurduk. Platformumuz, çeşitli etkinliklerle bu yanlıştan dönülmesi için çaba gösterecek ve aynı sorunlarla karşı karşıya bulunan antik ve turistik beldelerimizle ortak etkinlikler gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır. Hepinizi demokratik tepkilerinizi ifade edebilmek için platformumuza destek olmaya, etkinliklerimize katılmaya ve sorunumuzu diğer bireyler, demokratik kurum ve kuruluşlarla paylaşmaya davet ediyoruz.” Bakanın sözü Sideliler bu çağrı etrafında kolları sıvarken, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın geçen günlerdeki ziyaretinde söylediği sözleri de umutla anımsatıyorlar. Müzeler Günü nedeniyle Side Müzesi’nin yanı sıra restorasyon çalışmalarını Belediye’nin sürdürdüğü Tyche Tapınağı’nı da inceleyen Günay demiş ki: “Side dünyada hem tarihi, hem kültürel, hem de doğal güzellikleri bir arada bulunduran ender turizm kentlerden biridir. Sahip olduğu bu miraslara sahip çıkıldığını, Başkan’ın vizyonuyla her alanda yürütülen muazzam çalışmalarla da görmekteyiz. Bu kent, ağırladığı turist sayısıyla dünyada 200 kent arasında 6’ncı sırada. Bu mükemmel bir rakam! Böyle bir kentin kapanmasının hepimize zararı dokunur. Bu yüzden ben bu kenti ancak destekleyebilir, önünü açmaya çalışabilirim. Side’nin ilçe olması konusunda şahsım adına üzerime düşen ne varsa yapacağım… şüpheniz olmasın!” (Yerel Basın’dan) Nitekim yine Bakan Günay, aynı ziyaretinde kendisini karşılayan vatandaşların taşıdığı “Side Mahalle Olmasın!” ve “Tarihi Kentler Mahalle Olamaz!” yazılı pankartları eline alıp kaldırarak desteğini daha da vurgulamış.. Antik Anadolu’da ‘ Side ’nin anlamı “nar”mış... Varlığı Hititlere uzanan, MÖ 6. yüzyıldan itibaren Lidyalıların ve Perslerin yönetiminde gelişerek Roma döneminde bölgenin ticaret merkezi olan kent, MS 5. yüzyılda da Pamfilya Metropolisi (Piskoposluk Merkezi) yapılınca 5 ve 6’ncı yüzyılları en parlak devri olarak yaşamış.. Bu tarihin görkemli kalıntılarıyla içi içe yaşayan şimdiki Side’nin doğuşu ise 19. yüzyıl sonlarında Yunan isyanından kaçan Giritli Müslüman Türklerin yarımadanın ucunda kurdukları köyle başlar… Bakalım 100 yıl sonra ülkenin “tarih ve kültür turizmi şampiyonu” olması, belediyesi desteklenip korunarak ödüllendirilecek mi; yoksa mahalle yapılarak cezalandırılacak mı? Haydi Geriyeeeeeeee! Melih Gökçek kendisini eleştiren genç kadına “Sen kaç kere kürtaj oldun” diye sorabiliyor... Melih Gökçek, yani Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı… İşte seviye bu… Pazar günkü “Yazıklar Olsun” başlıklı yazıma olumlu olumsuz çok tepki geldi. Olumsuzlar, Cumhuriyet okurlarından değil, yazının sanal ortamda dolaşımındandı. İçlerinden biri şöyle demişti: “Keşke anan da kürtaj olaydı da seni doğurmayaydı…” Ülkemizde “yaratıcılık” ya da hakaret ve aşağılama sözcükleri hiyerarşiye uygun bir biçimde emir ve komuta zinciri içinde almış başını gidiyor… Hükümet başı Uludere ve kürtaj bağlantısı yaparsa, kürtajı “Türkleri yok etmek için sinsi bir plan” diye değerlendirirse; belediye başkanı da sokaktaki vatandaş da böyle tepki verir elbet… ??? Kadın doğum uzmanı hükümet başının emriyle kürtaj yasasıyla ilgili kollar sıvandı. Hiç zaman kaybedilmedi. Bugüne dek tüm kadın örgütlerinin destek verdiği Bakan Fatma Şahin’e bu kez çok kötü bir rol, sadece Erdoğan’ı savunma rolü düştü. Çok yazık oldu. Türkiye’de 1983 yılında Nüfus Planlaması Yasası’nın ve kürtaj düzenlemesinin nasıl çıktığını ben çok iyi anımsıyorum. Uluslararası normlara uygun bir biçimde, yılların süren çabaları, araştırmaları sonucunda, kadın ve bebek sağlığı, nüfus planlaması göz önünde bulundurularak, sayısız kurumun görüşü alınarak, kadınlara yasal haklar verilmişti. On haftaya dek, kadın gebeliğini sonlandırabilecekti. Bu yasa sayesinde hem kadın hem bebek sağlığında on kat düzelme sağlandı. Şimdi jet hızıyla geçirilmeye çalışılan yasada on hafta, dört haftaya çekilmek isteniyor ki, bu da tek kelimeyle kürtajı yasaklamak demek! Bu gerçekleşirse, varlıklı kesim nasılsa bir yolunu bulup yine kürtaj olacak, yoksul kesim ölmeye, sakat kalmaya devam edecek! Kadın örgütleri, sağlık kuruluşları günlerdir karşı çıkış nedenlerini ortaya dökse de, her bir yandan protestolar yağsa da, hükümetin kulakları sağır! Yazıklar olsun ülkemi hep geriye, geriye, daha geriye götürenlere! Sevgili okurlar, sanal ortamdaki “Klasik Batı Müziği” başlıklı grup, “Andante” dergisinin önayak olmasıyla da Fazıl Say’a bir destek kampanyası başlattı. Bu güzelim ülkede yaşamak bugün bunca zor, bunca yorucu, benim için ender tesellilerden biri Fazıl Say gibi değerlere sahip olmamızdır. Yazılarımda hep göğsümü gere gere “Fazıl Say Türkiye’dir” dedim ve diyorum. Bugün tüm okurlarımın kampanyaya katılıp, sercan.aycan@andante.com.tr adresine imza vermesini istiyorum. Destek mektubu aşağıda: Haydi koşun, kurşun eritmeye çağırıyorum… Fazıl Say bu ülkenin yetiştirdiği ender değerlerden biridir. Sanal ortamda “tweet “ ve “retweet” denilen yazışmalar nedeniyle hakkında soruşturma açılmış olması, 1.5 yıl hapis cezası istemiyle iddianame hazırlanıp İstanbul Sulh Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesi, demokrasiye, insan haklarına, düşünce ve ifade özgürlüğüne aykırı, dahası utanç vericidir. Kaldı ki sanal ortamdaki o yazıları okumak ya da okumamak bireyin tercihine kalmıştır. Sadece uluslararası arenada değil, kendi ülkemizde de bu utancı hiçbir savcının, hiçbir mahkemenin bize yaşatmayacağına inanmak istiyoruz. Başta düşünce ve ifade özgürlüğü olmak üzere, laiklik, çağdaş hukuk devleti gibi demokrasinin gereği olan kavramlarla uyuşmayan bu girişimin derhal durdurulması için tüm hukukçulara, sanatseverlere ve kamuoyuna çağrıda bulunuyoruz. Bu amaçla Fazıl Say’ın yanında olduğumuzu belirtip, ülkemizin aydınlık düşünceli insanlarını, tüm kamuoyumuzu imzalarıyla destek vermeye çağırıyoruz. Fazıl Say’a Destek Girişimi Jüri başkanına ağır suçlama 65. Cannes Film Festivali sonrasında Nanni Moretti kendi şirketini kayırmakla suçlanıyor UĞUR HÜKÜM Turhan Selçuk Trabzon’da Kültür Servisi Trabzon Sanatevi’nin düzenlediği ve yarın başlayacak olan 4. Sanat Günleri’nde, Türk mizahı ve karikatürünün büyük ustalarından Turhan Selçuk’un çalışmalarını yansıtan iki de sergi açılacak. Sanat Günleri’nde resim, heykel, karikatür, fotoğraf, el sanatları sergisi, belgesel, sinema etkinlikleri, tiyatro, Türk Halk ve Türk Sanat Müziği konserleri, müzik dinletileri, söyleşi, panel, şiir dinletileri, atölye çalışmaları, imza günleri ve folklor gösterileri sunulacak. Tüm profesyonel sanatçı, sanat grupları ve derneklere açık olan etkinlik yarın saat 18.00’de Trabzon Müzik ve Halkoyunları Gençlik Spor Kulübü Derne Trabzon Sanatevi’nce düzenlenen 4. Sanat Günleri yarın başlıyor Fazıl Say’a Destek Girişimi PARİS Cannes Film Festivali Büyük Jüri Başkanı Nanni Moretti, yapım ve dağıtım şirketini kayırmakla suçlandı. Fransa’da Cannes Film Festivali’ni izleyen günlerin bir başka özelliği de sonuçlar ve jüri değerlendirmeleri etrafındaki polemikler ve zaman zaman suçlamaya varan eleştiriler. Bu durumun en güzel örneğini pazar akşamı sonuçlar açıklandıktan sonra başlayan, pazartesi ve salı günleri alevlenen yeni bir tartışmada yaşıyoruz. Özellikle internet ve sosyal paylaşım ağlarında gelişen ve her yılki sıradan polemik boyutlarını aşan suçlamaların merkezinde bu kez, 2012 buluşmasının jüri başkanı, İtalyan sinema yönetmeni, senaryo yazarı ve oyuncu Nanni Moretti var. Başkan kendi Fransız ortak yapımcısı ve dağıtımcısı şirketi kayırmakla suçlanıyor. Altın Palmiye dışında verilen 5 büyük ödülün Moretti’nin son filmlerinin ortak ya pımcısı ve/veya dağıtımcısı Le Pact şirketine ait olması, festival sonrası yorum ve tartışmaların çıkış noktasını oluşturuyor. Michael Haneke’nin “Aşk”ı nadir rastlanır bir oybirliğiyle kabul görüp bütün bu polemiklerin dışında kalmayı başardı. Ancak özellikle ödülleri çok tartışılan İtalyan Matteo Garrone (Büyük Ödül) ve Meksikalı Carlos Reygadas’ın (En İyi Yönetmen) filmleriyle, İngiliz Ken Loach (Jüri Özel) ve Rumen Christian Mungiu’nun (Senaryo ve En İyi Kadın Oyuncu) filmlerinin Le Pact tarafından dağıtıldığı belirtiliyor. Ayrıca festivale seçilen 22 filmden beşte birinin dağıtımcısının da Le Pact olması, görünürde bu eleştirilere ek dayanak kazandırıyor. Fakat aynı şirketin filmlerinden, ödüllendirilmesi beklenen Fransız Leos Carax ya da Jacques Audiard ve pek beğenilmeyen Koreli Im Sangsoo’nun festivalden eli boş dönmeleri de dikkate alınması gereken bir olgu. Bu suçlamalara şimdiye kadar Le Pact şirketinden ya da Moretti’den bir cevap gelmedi. ği’nin gösterisiyle başlayacak. Gösterinin ardından saat 18.30’da da ressamheykeltıraş Hasan Fehmi Hızal’ın hazırladığı “Turhan Selçuk Çizgi Kahramanları Heykel Sergisi” ile Mizah Sanatı Derneği’nin hazırladığı “Turhan Selçuk Özgün Baskı Karikatür Sergisi” açılışı yapılacak. Karikatür ve heykel sergisi, Turhan Selçuk’un kızı Aslı Selçuk, Belgesel film yönetmeniİstanbul Uluslararası Kısa Film Festivali Yönetmeni Hilmi Etikan ve Yıldız Etikan, Yunanlı Görüntü Yönetmeni Andreas Sinanos’un katılımlarıyla gerçekleşiyor. Etkinlik 10 Haziran’a dek sürecek. Müjdat Gezen’e ‘hakaretten’ ceza ANKARA (Cumhuriyet) Tiyatro sanatçısı Müjdat Gezen, “Muzurevi” adlı tiyatro oyununun senaryosunun kendisine ait olduğunu savunan senarist Dilara Dilek Selek’e “hakaret” ettiği gerekçesiyle 3 ay 15 gün hapse mahkum edildi. Ceza 5 bin 250 lira adli para cezasına çevrildi. İddianamede, Gezen’in 2 Ocak 2011’de bir gazetede yayımlanan “Muzurevi Kimin Eseri” başlıklı haberdeki açıklamalarıyla “yayın yoluyla hakaret” suçunu işlediği kaydediliyordu. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear