23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 21 MAYIS 2012 PAZARTESİ 14 Milli Eğitim’in Yeni Atılımı illi Eğitim Bakanlığı Hayat M Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü ile Hayrat Vakfı GÖRÜŞ FATMA ESİN Rize adayı mer Şan’ı kamuoyu, Ö Karadeniz’in vadilerini, sularını korumak; derelerimize, sularımıza sahip çıkmak için yola çıkanların önderliğinden tanır. Ömer Şan, mesleğini hakkıyla yapan bir gazetecidir de. Hafta sonunda yapılacak CHP Rize İl Kongresi’nde il başkanlığına adaylığını koydu. Diyor ki: “Hiç oy çıkmayan seçim sandıkları ve köylerimiz bir yana, bugün birçok ilçemizde delege arkadaşımız parti kongresine gelip imza atmaktan, esnaflarımız, işçilerimiz ve yurttaşlarımız ‘CHP’liyim’ demekten dahi korkmakta ve çekinmektedir. Bundan sonra artık gidilmedik köy, girilmedik hane ve sorunlarını, isteklerini, beklentilerini dinlemedik yurttaş kalmayacak. Yerelden başlayarak toplumsal sorunlarımıza sahip çıkıp, kamuoyu oluşturarak, çözüm önerilerini ortaya koymak, her koşulda her yerde var olmak azmindeyiz.” Ömer Şan’ı biliriz. Aklına koyduğunu mutlaka yapar. arasında geçen ay imzalanan protokol ile tüm Türkiye’de Osmanlı Türkçesi ve Kuran okuma kursları başlatıldı. Protokolde amaç şöyle belirlendi: “Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü ve Hayrat Vakfı işbirliği ile milli kültürün en önemli kaynaklarını teşkil eden kütüphaneler, arşivler ile diğer şahıs ve kurumlarda mevcut olan Osmanlıca basma ve yazma eserleri okuyup anlayacak, bu eserlerdeki bilgi ve belgelerden azami derecede faydalanacak ve bunları kültür hayatına kazandıracak Osmanlı Türkçesi kurslarını, Osmanlı Türkçesini öğretecek elemanların yetiştirilmesiyle birlikte kutsal kitabımız Kuranıkerim’in okunmasını sağlayan Kuran ve tecvitli okuma kursları düzenlemektir.” Protokol, iki yıl için geçerli. Ancak, kursların durumuna göre Milli Eğitim Bakanlığı tarafından bu süre bir yıl daha uzatılabilecek. Kurslar, öncelikle 300’e yakın il ve ilçe merkezinde açılacak, daha sonra 900 merkeze yayılacak. Saidi Nursi’nin talebesi sayılan Ahmed Hüsrev Altınbaşak tarafından 1974’te kurulan ve temel amacı “rızayı ilahi yolunda Kuranıkerim’e hizmet etmek” olan Hayrat Vakfı, ücretsiz olacak kurslarla ilgili şu bilgiyi veriyor: “Bu hizmetle halkımızın geçmişiyle, milli ve manevi değerleriyle irtibat kurabilecek bir donanıma sahip olmasını istiyoruz. Aslında gayet kolay olan gerek Osmanlıca öğrenimi gerekse Kuran okumasını daha da kolaylaştırmak istiyoruz. Kurslarımız tamamen uzman öğreticiler tarafından verilecek ve kurs sonunda devamlılık sorunu olmayan ve yapılacak imtihanda yeterli puan alan her kursiyerimize sertifika vereceğiz. Elbette burada amaç sertifika değil, Osmanlı Türkçesi veya Kuran okumada başarı kazanmaktır. Sertifika ile de bu başarıyı belgelemek istiyoruz.” Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, 1995’te Sivas’ta yaptığı konuşmadaki hedefe emin adımlarla yürüyor. Şöyle demişti Dinçer: “Türkiye Cumhuriyeti’nin başlangıçta ortaya koyduğu bütün temel ilkelerin, laiklik, cumhuriyet, milliyetçilik gibi bir çok temel ilkenin yerini daha çok katılımcı, daha ademi merkezi, daha Müslüman bir yapıya devretmesi zorunluluğu ve artık bunun zamanının geldiği düşüncesini taşıyorum.” Dalkavuk Memleketin birinde bir sultan, sultanın da bir dalkavuğu varmış. Bir gün sultan, “Ah, ah” demiş, “şu patlıcan yemekleri ne güzeldir. Ne lezzetli olur mesela karnıyarık.” “Haklısınız Sultanım” demiş dalkavuk, “Ne mübarek sebzedir patlıcan. Sebzelerin hasıdır. Her türlü yemeği olur. Ama ille de karnıyarık. Tadına doyum olmaz.” “Sade karnıyarık mı? Ya imambayıldı? Ya kızartması?” demiş sultan. “Oo” diye yutkuna yutkuna cevap vermiş dalkavuk: “İnsan ağzına bir lokma imambayıldı atsın, imam gibi bayılır valla. Kızartmaya gelince, parmaklarnı bile yer insan.” “Yahu” demiş sultan, “şu mübareğin salatası bile oluyor.” “Olur, olur Sultanım” demiş, “hem de öyle güzel olur ki, yemeden ağzı sulanır insanın, iştahı artar.” “Dolmasına ne dersin?” “Ne diyeyim Sultanım! Yemeklerin sultanı da patlıcan dolmasıdır bence.” Birden değişir sultan. “Yok yahu” der bu defa, “patlıcan da sebze mi! Dışı deri, içi darı. Tadına gelince, yok ki söyleyeyim. Tatsız, tuzsuz bir nesne işte. Hele pişmişi; midesini bulandırır insanın.” “Haklısınız Sultanım” der diğeri, “karnıyarık diye, imambayıldı diye koyarlar insanın önüne, ye yiyebilirsen! Hele o kızartması! Şıkır şıkır yağ akar her yanından. Midesi bulanır insanın. Hele o salata. İştah açmak şöyle dursun, iştahı kapanır insanın. Dolmasına gelince” derken susturur sultan. “Yahu sen nasıl bir adamsın? Az önce övgüler yağdırıyordun patlıcana. Şimdi ne oldu da, yerden yere vuruyorsun?” “Ee Sultanım” demiş bu defa. “Ben patlıcanın değil, zatınızın dalkavuğuyum!” Kıssadan hisse! Şöyle bir bakın etrafa. Acaba kaç dalkavuk sayarsınız? Her türden, her düzeyden, her sınıftan. Sayın sayabildiğiniz kadar. Sanki dalkavukluk yarışması yapılıyor da, aman ondan aşağı kalmayayım diye hepsinde bir gayret, bir gayret. Bürokratından işadamına, basın elemanından üst düzey yöneticilere kadar. Övgü kadar küfürde de sınır yok. Bir mahalle kabadayısının ağzından çıkamayacak küfür, bakan ağzından sular, seller gibi akıyor! rgütten gelip bileğinin Ö Demokratik öneri hakkı, emeğinin gücüyle seçilen ve TBMM’de de en çalışkan milletvekillerinden biri olan CHP’li Gürkut Acar, Siyasi Partiler Yasası’nın değiştirilmesini içeren bir yasa önerisi verdi. Öneri, seçimlerde adaletsizlik yaratan yüzde 10 barajının yüzde 5’e düşürülmesini, parti içi demokrasinin güçlendirilmesi için siyasi partilerin genel ve yerel seçimlerde adaylarını önseçimle belirlemelerini öngörüyor. Ayrıca, barajı aşamasalar da seçimlerde yüzde 3’ten fazla oy alanların devlet yardımından yararlandırılmasını ve belediye meclislerine üye olacakların partilerindeki görevlerinden istifa zorunluluğunun kaldırılmasını da hedefliyor. Öyle anlaşılıyor ki; kendine güvenen, örgüte dayanan siyasetçi, demokratik atılımlardan yana oluyor... illi Eğitim Bakanlığı’na bağlı Özel Marka Dil M Yaz okulu Merkezi, çeşitli kamu kurumlarına gönderdiği yazı ile yaz okulu etkinliği düzenlendiğini duyurdu: “Bilindiği üzere Milli Eğitim Bakanlığı’nca Kuranıkerim ve Peygamberimizin Hayatı önümüzdeki öğretim yılından itibaren okullara seçmeli ders olarak konulmuş bulunmaktadır. Söz konusu uygulamaya hazırlık olması amacıyla, dil merkezimizce kurumunuz personelinin 617 yaşları arasındaki çocukları için 11 Haziran19 Temmuz 2012 tarihleri arasında yaz okulu kampanyası düzenlenmiştir. Yaz okulunda çocuklarımız hem yüce dinimizi öğrenecek hem de güzel bir tatil geçirmiş olacaktır. Yaz okulumuzun ücreti 1200 TL olup kurumunuz personeli çocuklarına yüzde 50 iskonto yapılacaktır. Bu kampanya 100 kişilik sayıyla sınırlıdır. Başvurularda kurum kimliği istenecektir.” Okullar, kurslar; yaz, kış artık böyle... KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ‘Yaşayan Gezegen’ Yaşar mı Yaşamaz mı? 1961 yılında kurulan Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF), doğanın zarar görmesini durdurmayı ve verilen zararları onarmayı amaçlayan, saygın bir uluslararası sivil toplum kuruluşu. WWF, dünya çapında desteklenmekte, 2000 koruma projesi ve 4000’e yakın çalışanıyla dünyanın en büyük çevre kuruluşu konumunda. WWF’nin temel amacı ise dünyanın doğal ortamının bozulmasını durdurmak ve insanın doğayla uyumlu bir şekilde yaşadığı bir gelecek oluşturmak. Dünya Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) her iki yılda bir “Yaşayan Gezegen Raporu” yayımlamakta. 2012 yılı “Yaşayan Gezegen Raporu” Cumhuriyet’te “Dünya alarm veriyor” başlığıyla yer aldı: Dünya Doğal Hayatı Koruma Vakfı’nın (WWF) yayımladığı “Yaşayan Gezegen 2012 Raporu”, kaynakların sömürülmesi ve aşırı tüketim nedeniyle dünyanın sağlık durumunun giderek kötüye gittiğine işaret etti. WWF Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Bayar, raporun gezegen üzerinde yarattığımız baskının boyutunu ve bozulmayı bütün çıplaklığıyla ortaya koyduğunu belirtti. Rio de Janeiro’da gerçekleştirilecek 2012 BM Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı öncesi yayımlanan rapor, Avrupa Uzay Ajansı için çalışan Hollandalı astronot Andre Kuipers’in uzaydan kaydettiği video eşliğinde sunuldu. Videoda, dünyadaki orman yangınları, hava kirliliği ve erozyon görülebiliyor. Rapora göre dünyayı en çok kirleten ülkelerin başında sırasıyla Katar, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, Danimarka, Belçika ve ABD geliyor. (Cumhuriyet, 17 Mayıs 2012) Üzerinde yaşadığımız, Dünya adı verilen “Yaşayan Gezegen”in geri kalmış ülkelerde yaşayan ve bilinçsiz nüfus artışının getirdiği sorunların altında ezilmiş insanların yaşadığı olayları izlediğimde, bu insanların dünyaya yaşamları ellerinden alınmış olarak geldiklerini ve geleceklerinin de “çalınmış” olduğunu görüyorum. 1927 yılında 2 (iki) milyar olan dünya nüfusu, 83 yıllık süre içinde, katlanarak 7 (yedi) milyara gelmiş durumda. Birleşmiş Milletler’in kurulduğu 1945 yılında bu örgüte üye olan ülke sayısı 51 iken bügün 193’e ulaşmış. “Aşırı nüfus artışının” dünyanın geleceğini çok zorlayacağı, Dünya Doğal Yaşamı Koruma Vakfı’nın (WWF) 2012 yılı Yaşayan Gezegen Raporu’nda vurgulanmakta. Bilim insanları, insanların doğal kaynakları tüketme hızında bir değişiklik yaşanmazsa, 2030 yılında ikinci bir Dünya’ya ihtiyacımız olacağını belirtti. WWF International Genel Müdürü Jim Leape “Elimizin altında bir gezegen daha varmış gibi yaşıyoruz. Dünyanın sağlayabildiği kaynakların yüzde 50 fazlasını kullanıyoruz. Yönümüzü değiştirmezsek, bu oran büyük bir hızla artacak ve 2030 yılında iki gezegen bile yetmeyecek. Tercih bizim. 2050 yılında gezegeni paylaşacak 9 milyar insana gıda, su ve enerji sağlayan rahat bir gelecek yaratabiliriz. Çözümler atıkları azaltmak, suyu akılcı yönetmek ve rüzgâr, güneş gibi yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmaktan geçiyor” diyor. Bilim insanlarının, gökyüzüne bakıp “Acaba evrende bizden başka yaşayan gezegen var mı” sorusunun yerine, yeryüzüne bakıp “Acaba üzerinde yaşayıp tükenmesine az zamanı kalan bu yaşayan gezegen yaşar mı yaşamaz mı” sorusunu sorması daha gerçekçi olmaz mı? BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 HARBİ SEMİH POROY OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc@yahoo.com UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK fhakancelik@mynet.com 1/ Süs eşyası 1 yapımında 2 kullanılan 3 parlak siyah 4 renkli bir tür linyit. 2/ Eski 5 Mısır’da gü 6 neş tanrısı... 7 Araç. 3/ As 8 ya’da bir ül 9 ke... “Ben sa1 2 3 4 5 6 7 8 9 na mecburum bile1B E L V E D E R E mezsin / adını 2E R İ E E Z A N gibi aklımda tutu 3 Z İ R EM İ N E yorum” (Attilâ İl 4 E K K L A N han). 4/ Hakka uy 5 K A K İ N E ON gun olan... Motorlu 6 A B E S M İ araçlarda motoru 7 T E K E L B E K S A G A işletme düzeni. 5/ 8 O P A L 9 K E Ç E K Ü L A H Türkiye’nin plaka imi... Hattatların kâğıt cilalamakta kullandıkları bileşim. 6/ Temeli taklide dayanan sözsüz oyun... Ekin biçildikten sonra toprakta kalan köklü sap. 7/ Hastalık etkenlerini zararsız duruma getirmek için vücudun çıkardığı madde. 8/ Sarı renkli bir element... Bir gösterme sıfatı. 9/ Bir nota... Altının, simgesini aldığı Latince adı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bir şeyin yerine başka bir şeyi koymak; ikame etmek. 2/ Eskiden şairi bilinmeyen şiirlerin altına yazılan sözcük... Bir görevin yürütülebilmesi için merkez olarak seçilen yer. 3/ Çemberin çevresinin çapına oranını gösteren sayı... II. Dünya Savaşı’nda Alman işgaline karşı direnenlerin toplandıkları ıssız yer. 4/ Düdenden daha geniş olan çukurluklara verilen ad... Çıplak vücut resmi. 5/ Kök, sap ve yaprak şeklinde farklılaşmamış bir bitkinin yaşama ve büyüme organı... Arabistan kıyılarında işletilen bir tür tekne. 6/ İskambilde bir kâğıt... Kuzey Amerika yerlilerinin inandıkları doğaüstü güç. 7/ Gösterilen aşırı ilgi, sevgi gibi nedenlerle kapris yapan kimse. 8/ Güzel koku... Eski vezir konaklarındaki bir kısım müstahdeme verilen ad. 9/ İnsanın ya da hayvanın göğsü ve karnı içindeki organlar... Müslüman ülkelerde oturan Yunan asıllı kimse. C M Y B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear