17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 2 MAYIS 2012 ÇARŞAMBA [email protected] 14 EKONOMİ S&P Türkiye’nin kredi notu görünümünü ‘durağan’a düşürdü ? Kredi derecelendirme kuruluşu, piyasalar 1 Mayıs tatilindeyken Türkiye’ye kötü bir sürpriz yaptı. Olumlu göstergelerle not arttırımı beklenirken Standard&Poor’s ‘daha düşük dış talep’ gerekçesiyle kredi notu görünümünü ‘pozitif’ten ‘durağan’a düşürdüğünü açıkladı. Ekonomi Servisi Nisan ayına ilişkin ihracat verilerinin Avrupa’daki daralmanın de etkisiyle hız kaybettiğinin açıklanmasından bir süre sonra, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard&Poor’s (S&P) Türkiye’nin kredi notu görünümünü, “daha düşük dış talep ve kötüleşen ticaret haddi” nedeniyle “pozitif”ten “durağan”a düşürdü. S&P kararının gerekçisini, “Azalan dış talep ve kötüleşen dış ticaret haddi ihracat fiyatlarıyla ithalat fiyatlarını karşılaştıran oran, bize göre, ekonominin yeniden dengelenmesini daha zor hale getirdi ve yüksek dış borç ve dolaylı vergi gelirlerine dayanan devlet bütçesi dikkate alındığında, Türkiye’nin kredibilitesine yönelik riskleri arttırdı” diye açıkladı. Açıklamayı izleyen dakikalarda Türk Lirası son altı gündür ilk kez değer kaybederek dolar karşısında, öğle saatlerinde 1.76 lira seviyesine indi. Tahvil ve bono piyasası ile İstanbul Menkul Kıymetler Borsası ise 1 Mayıs tatili nedeniyle kapalı bulunuyordu. S&P son olarak 19 Eylül 2011’de, Türkiye’nin “BB” olan yerel para cinsinden uzun vadeli kredi notunu “BBB” ye yükseltmiş, kredi not görünümünü “pozitif” olarak belirlemiş, Türkiye’nin yerel para cinsinden kısa vadeli kredi notunu “B”den “A3”e yükseltirken ülkenin döviz cinsinden uzun vadeli kredi notunu “BB”, kısa vadeli kredi notunu da “B”de bırakmıştı. Kürt Devleti mi? Zor, Hem de Fuzuli… Kimileri buna, ‘AKP rejiminin yeni Kürt stratejisi’ diyor, ama başlarken yeniden hatırlatalım; AKP rejiminin birçok konuda olduğu gibi, Kürt sorunu gibi “ulusötesi” bir meselede “kendi stratejisi” yok… Bu konuda da çerçeveyi ABD belirliyor ve AKP rejimi, ona göre pozisyon alıyor. Bir süre önce Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani, ABD’yi, Ankara’yı ziyaret etti. BDP’lilerle de görüştü. Olgunlaştırılmak istenen senaryo, Irak ve Suriye bölünmeye giderse, ABD ve taşeronu Türkiye kontrolünde bir Kürt devleti imar etmek. Bu, Arap Şiilere ve Sünnilere karşı bir blöf de olabilir, gerçek bir plan da. Kürt devleti lafını duyunca tüyleri diken diken olan TC, (AKP rejimi) şimdi ABD’nin bu planına uygun olarak Kürt duruşu belirliyor. ABD’nin tanıyacağı mutasavver Irak Kürt devletine “olmaz” denilmezken Barzani’den PKK ile arasına mesafe koyması ve başka şeyler isteniyor. RTE ve şurekâsı düne kadar PKK’nin uzantısı dediği BDP’yi de muhatap alacaklarını açıklıyorlar. ??? “Madem ana firma ABD, biz niye burada acenta AKP ile vakit kaybedelim” diye düşünmüş olacaklar ki, BDP’liler de kalkıp ABD’ye gitti. Kendilerini anlatmayı denediler. ABD’de temasta bulunan BDP’lilerden bazıları, birkaç gün önce de Ankara’ya gelen Barzani ile buluşmuşlardı. Barzani’nin, Irak’ta bağımsız devlet fikrine BDP ne diyordu? Eşbaşkan Selahattin Demirtaş, Washington’da, şöyle konuştu; “Elbette Irak’taki halkların yeni bir statüyle kendisini yönetmek istemesi, eğer barışçıl yöntemlerle gerçekleştirilecekse, sonuçta oradaki insanların hakkıdır. Ama bu, bölgesel düzeyde daha kanlı savaşlara, etnik çatışmalara yol açacaksa, böyle bir risk varsa, bu konuda çok daha dikkatli olunması lazım… Böyle bir risk vardır. Bugün Irak’ın üçe bölünmesi beraberinde huzur getirmeyecektir.” Belli ki BDP, Irak’ta bağımsız bir Kürt devletini hem muhtemel görmüyor hem de bu senaryoyu Irak’taki ve diğer 3 ülkedeki İran, Suriye ve Türkiye Kürtler için riskli görüyor. Bunun, Türkiye Kürt siyasetinin, (Öcalan’ın liderliğinde) tüm Kürtlerin önderliğini Irak Kürtlerine, Barzani’ye kaptırma kaygısıyla ilgili bir soğuk duruş olduğunu sanmıyorum. Öcalan, sınaya yanıla, Türkiye’de ve Irak’ta bağımsız bir devleti mümkün ve gerekli görmediğini anlamış ve bunu 2000 arifesinde açıklamıştı. Türkiye’nin toprak bütünlüğünü esas alarak Kürt sorununa çözüm için Demokratik Özerklik fikrinin inşası da, bunun üzerine gündeme gelmişti zaten. ??? Bugün Irak Kürdistanı ile ilgili Demirtaş’ın kaygılarını belki de en iyi şekilde Irak’ın 80 yaşındaki deneyimli Kürt Cumhurbaşkanı Celal Talabani dile getirdi. 14 Nisan’da El Cezire ekranlarında Jane Arraf’ın sorularını yanıtlayan Talabani’nin görüşlerini Irak Kürt haber ajansı peyamner.com, şöyle özetliyordu; “Bağımsızlık, Kürtlerin çıkarına değil. Irak’ın bütünlüğü içinde kalmaları onların lehinedir. Bu çağ artık küçük ülkelerin değil, büyük birliklerin çağıdır. Avrupa’ya bakın, bir araya gelmeye çalışıyorlar, (…)Irak’ta tüm haklarımız var. Kürtlerin çoğunluğu anayasaya evet diyerek Irak’ta yaşamaya karar vermişler. Bağımsız Kürdistan, Kürtlerin çıkarına değil ve devlet kurmak için de imkân yok zaten”. Irak Kürt devletinin neden hem zor hem de fuzuli bir şey olduğunu anlamak için şunları hatırlamak gerekli. Kürt Bölgesel Yönetimi, bağımsız bir devlette geniş bir idari yetkiye sahip. Başkanlık, başbakanlık, bakanlar kurulu, parlamento, peşmerge ordusu, polis teşkilatı, istihbarat örgütleri, Kürt bayrağı, Kürtçe resmi dil, ilkokuldan üniversite bitimine kadar Kürtçe eğitim, 20 adet televizyon kanalı, resmiözel 15 adet üniversite, 3 adet askeri akademi, bankalar, yerliyabancı firmalar… Yok, yok neredeyse… Petrol mü? Onu kullanıyorlar ama Bağdat, “merkezileştirmek” istiyor ve haklı da. Kavga da oradan kopuyor zaten… Kürtler, Bağdat’ta da etkili. Irak Parlamentosu’nda Kürt siyasi partilerinden seçilen 75 milletvekili var. Irak Cumhurbaşkanı Talabani Kürt, Irak Başbakan Yardımcısı Roj Nuri Şawis, Kürt. Irak Genelkurmay Başkanı Ebubekir Zebari, Irak hükümetindeki 6 bakan, birçok ordu komutanı, polis müdürü, ElMuhaberat yetkilisi, büyükelçi, kurumkuruluş yöneticisi Kürt… Toprak bütünlüğünü koruyabilirse Irak ve onun bir parçası olarak Kürtler gelecekten umutlu olabilir. Petrol rezervleri açısından dünyada 5’inci sıradalar. 2011’de 80 milyar dolarlık petrol sattılar ve dünya 7’ncisiler. Irak’ta kişi başına gelir 4 bin dolar ile Türkiye’nin yüzde 40’ı dolayında ama hızla gelişme şansları var. Bunca mevzi kazanılmışken Irak’tan kopup Türk, Arap, Sünni ve Şii hasımlarla çevrilip, ErbilDuhokSüleymaniye’ye sıkışıp kalmanın ve ABD’nin kuklası olmanın Kürtlere ne yararı olabilir? Irak’ta da, Türkiye’de, hatta Suriye ve İran’da da, Kürtler, ABD kuklası devletcik olmak yerine ya da Büyük Kürdistan gibi fanteziler yerine, kendi ülkelerinin toprak bütünlüğü içinde, eşit yurttaşlar mücadelesi vermelidir. Demirtaş ve Taliban’ın ifadelerinde yer bulan bu doğru yol, umalım aklıselim sahibi her Kürt için geçerli olsun. Araştırmada Yenilikler Konferansı’nın geliri TEGV’e Ekonomi Servisi Araştırma jital Anaalanının en sıcak konuları, ken lizi ve Orta Sıdi alanlarında uzman küresel nıfı Anlamak” var. Söz konusu araştırmacılar tarfından bu yıl 9 başlıklar arasında en çok ilgi Mayıs’ta düzenlenecek Araştır çekecek başlık ise “Cüzdan Pamada Yenilikler Konferansı’nda yı Alokasyonu”. Şirketler, memnuniyet ve net ele alınacak. Ipsos KMG tarafından düzenlenen konferansın tavsiye gibi unsurları ölçümlebu yılki geliri TEGV’e bağışla yerek müşteri sadakatini arttırnıyor. Konferansa katılım Tür mak için fazla zaman ve para harkiye Eğitim Gönülleri Vakfı’na cıyorlar. Ancak geleneksel sadakat kıstaslarının yapılacak minimum asıl önemli olan ko175 TL’lik bağışla sağlanacak. Bağış ? Katılımın Türkiye nuyla olan ilişkisi Eğitim Gönüllüleri oldukça zayıf, asıl larla, TEGV bünyesinde bulunan ve yılVakfı’nın yapılacak önemli konu, tüketicinin cüzdanından da ortalama 700 çocuğun yararlandığı bağışla sağlanacağı araştırılan marka için konferansın ayırdığı harcama paTEGV Van Çatak yı. Dünyaca ünlü saÖğrenim Birimi yeni alışılmadık araştırmaları yerinde etkinliklerine başlıklardan birini dakat uzmanları Timothy başlayacak. Ana teması “Yı cüzdan payı konusu Keiningham ve Lerzan Aksoy kokıcı Yeniliklerle Geoluşturacak. nuk olacak ve son len Yeni Normal” olan konferansın konu başlıkla gelişmeleri aktaracak. Konferansın ilgi çekecek bir dirı arasında; “Araştırmada Global ve Yerel Trendler”, “Ka ğer başlığı da “Orta Sınıfı Anrara Yolculuk Araştırması: lamak”. Orta sınıfa dair tüm soAraştırma Paradigmasını Yık ruların yanıtlarını, Türkiye’yi mak”, “Alışverişçi Davranış Anlama Kılavuzu Araştırmalarının Di sı’nda ortaya çıkan bilgiler ışığında değerli uzmanlar tartışacak. Lerzan Aksoy Doğuya 80 milyon dolarlık yatırım ? Bursa’da gelir vergisi rekortmenleri sıralamasında ipi göğüsleyen Sütaş, doğuya 80 milyon dolarlık yatırımın planlarını yapıyor. Tesis, teşvik paketinden sonra açıklanan ilk yatırım. Ekonomi Servisi Bursa’da gelir vergisi rekortmenlerinde birinci sırada yer alan Sütaş, doğuya 80 milyon dolarlık yatırımın planlarını yapıyor. Sütaş Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, yaptığı toplantıda, 3 milyon 628 bin 505 liralık tahakkuk eden vergiyle gelir vergisi sıralamasında birinci olduklarını hatırlatırken hayallerinin gerçekleştiğini söyledi. Yılmaz, Karacabey’den sonra Aksaray’da fabrika kurduklarını ve yeni bir sıçrama ile doğuya açılacaklarını vurguladı. Ramsey İcra Kurulu Başkanı Hüseyin Doğan (ortada) anlaşmayı Liverpool yöneticileri imzalarken küresel marka olmayı hedeflediklerini söyledi. Liverpool’u giydirecek MURAT GÜLDEREN TEGV, Ateşböceği programında çocuklara bilişim ve teknoloji eğitimi veriyor. TEGV, 86 etkinlik noktasında ilköğretim çağındaki çocuklara eğitim desteği sağlıyor. BOTAŞ’tan gaza sürpriz zam Ekonomi Servisi BOTAŞ, devletin alım garantisi olan Yapİşlet (Yİ) ve YapİşletDevret (YİD) santralları ile devlet şirketi Elektrik Üretim AŞ’nin (EÜAŞ) işlettiği santrallara sattığı doğalgazda yüzde 88.5 oranında zam yaptı. Zamla birlikte 1000 metreküp doğalgazın fiyatı 590600 dolar oldu. Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt AŞ’nin (TETAŞ) elektrik alım portföyünün önemli bölümünü YİD ve Yİ santralları oluşturuyor. Türkiye, elektriğinin de halen yüzde 50’ye yakınını doğalgazdan üretiyor. Bu zam, TETAŞ’ın maliyetlerinin de artmasına neden oldu. TETAŞ’ın, maliyet baskısını 1 Temmuz’da yeni zam olarak toptan elektriğe yansıtması kaçınılmaz olarak görülüyor. LIVERPOOL Son üç yılda Harvey Nichols, Dolce Gabbana ve Armani gibi dünyanın en büyük markalarının takım elbise sponsorluğunu yaptığı İngiliz futbol kulubü Liverpool’u gelecek üç yıl boyunca Türk markası Ramsey giydirecek. Normal takım elbisenin yarı ağırlığında ürettiği Zero Weigh (sıfır ağırlık) adındaki takım elbiseler bu hafta sonu oynanacak Liverpol Chelsea maçında görücüye çıkacak. İmza töreninde konuşan Ramsey İcra Kurulu Başkanı Hüseyin Doğan, “1 milyarın üzerinde taraftar izleyecek. Bu da satışlarımıza ve prestijimize büyük katkı sağla yacak” dedi. İşbirliğinin temelinde Ramsey’in global marka olma hedefi yattığını belirten Doğan, sponsorluk bedelini açıklamazken Liverpool’a her yıl 120 takım elbise üreteceklerini ve elbiselerini Liverpool’un kendi satış ofislerinde de satmayı hedeflediklerini ifade etti. Doğan AB’de yaşanan krizin Türk markaları için büyük fırsatlar yarattığına vurgu yaparak “Şu an için bir marka satın alarak değil de markamızla büyümek istiyoruz” diye konuştu. Liverpool Finans Müdürü Philip Nash da Ramsey’i her aşamada incelediklerini ve tam not verdiklerini kaydetti. Nash, “Türkiye’ye de satış ofisleri açmayı planlıyoruz” dedi. Yatırımı 6. bölge illerinden birine yapacaklarını ancak geniş bir bölgeye hitap edeceklerini anlatan Yılmaz, süt tesisini bu yıl tamamlamak istediklerini ifade ederek şunları kaydetti: ? Yaklaşık 80 milyon dolar hesaplanan bir yatırım olacak. Günlük süt işleme kapasitemiz 500 tonla başlayacak. ? Hayvancılık geliştikçe, hammadde arttıkça büyümeye yönelik bir yatırım olacak. Karacabey’de bu işe başladığımda günlük 4.5 tonla başlamıştık. ? İlk başta sadece tesislerde çalışacak 750 kişiyi istihdam etmeyi planlıyoruz. Etkisi daha büyük olacak. Bugün toplamda 3 bin 700 kişi civarında bordrolu ekibiz. Bunun dışında 1000 kişiden fazla sözleşmeli çalışanımız var. ? 25 bin aile her ay düzenli süt bedeli alıyor Sütaş’tan. Etkiyi, sadece bordrolu işçilik olarak görmemek lazım. ? Sütaş’ın 10 milyon dolara yakın ihracat geliri var. Tesis 6. bölge illerine Avrupa pazarı daraldı, ihracat hız kesti BALIKESİR (Cumhuriyet) Türkiye’nin nisan ayında ihracatı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2.9 azalışla 11 milyar 407 milyon 106 bin dolar seviyesinde gerçekleşti. Türkiye’nin son 12 aylık ihracatı, yüzde 13.62 artarak 138 milyar 395 milyon dolar seviyesinde oldu. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, Güney Marmara Kalkınma Ajansı’nda nisan ayı ihracat rakamlarını açıkladı. Buna göre, nisan ayında en fazla ihracatı, 1 milyar 636 milyon dolar ile otomotiv sektörü yaparken kimyevi maddeler sektörü 1 milyar 498 milyon dolar ile ikinci, çelik sektörü ise 1 milyar 332 milyon dolar ile üçüncü sırada yer aldı. Avrupa’daki olumsuz havaya rağmen, yeni pazarlarda yakalanan ivmenin artarak sürdüğünü vurgulayan Büyükekşi’nin verdiği bilgiye göre, nisanda Afrika ülkelerine ihracat yüzde 38, Ortadoğu bölgesine yüzde 11 arttı. Nisan ayında en yüksek artış hızı, Libya’ya yaşandı. Libya’ya ihracat 48 kat arttı. 35 yıl önce dün, yani kanlı 1977 yılının 1 Mayısı’nda anne karnındaydı Mercan... Çıkan kargaşada ezilme tehlikesi geçiren annesi zor bela çıkabilmişti Taksim Meydanı’ndan. Mercan ile dün Taksim’in tam ortasında birlikte kutladık işçi bayramını... Yanı başımızda Kürtçe halay çeken grubun içine girdik birlikte. Ana karnındakini saymazsak, ilk 1 Mayıs kutlamasıydı bu Mercan’ın; meydanda tanıştığım, bana “Özgürlüğü haykırmak için buradayım, susturamayacaklar bizi” diyen Marmara Üniversitesi öğrencisi 20 yaşındaki Aylin’in de... 3 koldan Taksim’e yürüyen yüz binlerin de.. Hepsinin yüzlerindeki ifade görülmeye değer. Tez Koopİş sendikasından Mehmet Bey’in eşi Sevgi Hanım dünya güzeli 2 çocuğunu kapmış gelmişti meydana. Sohbet ettik biraz. “Eşime destek vermek istedim, bir de çocuklarım görsün istedim bu coşkuyu. Güzel günleri ancak birlikte inşa edebiliriz, bunu anlamalılar..” diye konuştu. Güzel günleri birlikte inşa edebilmek mi? Oysa ne kadar uzaklaşmıştık bu sözlere inanmaktan. Güzel günler Nâzım’ın “Güzel günler göreceğiz çocuklar,/ Motorları maviliklere süreceğiz,/ Çocuklar inanın, inanın çocuklar,/ Güzel günler göreceğiz, güneşli günler” dizelerinde saklanıp kalmamış mıydı? Hızla dönüşen, yağmalanan, taşı toprağı satılan, değerleri hallaç pamuğu gibi sağa sola savrulan bir ülke ve bu ülkenin yargıdan sağlığa, eğitimden basına, toplumun tüm kaldıraçlarında kendi dinamiklerini empoze ettiren bir iktidar. Her türlü hak arama talebinin suç sayıldığı bir düzen... 1 Mayıs’ın Şifreleri Ötekileştirilmiş, birbirinden farklı kutuplara itilmiş, adeta düşmanlaştırılmış bir toplum... Eğer öyleyse bu 1 Mayıs, meydanlara sığamayan bu topluluk ne anlam ifade ediyor? “Tahsildar değil, öğretmeniz” pankartının altında öğretmenler, “Müşteri değil öğrenciyiz” parkartının altında öğrenciler, Başbakan’ın “çanak çömlek” sözlerini protesto eden Arkeologlar Derneği, sağlık çalışanları, belediye işçileri, “AKP”nin sanatçılara karşı başlattığı saldırılara direneceğiz” diye bağıran sanatçılar.. “Biz emekçiyiz, savaşa geçiş vermeyeceğiz”, “İşçiyiz haklıyız kazanacağız” diyen emekçiler. Siyasal partiler, sendikalar, kadın örgütleri, çevreciler, kentsel dönüşüme hayır pankartı açan mahalle dayanışma dernekleri... Fenerbahçeliler “Endüstriyel Spora Hayır” diyen Galatasaraylılar ve tabii devrimci Çarşı Grubu.. “Çocuk gelin istemiyoruz” diye bağıran kadınlar, erkekler... Sahi bugüne kadar nerelerdeydiniz? Bitti mi? Hayır. Derelerin Kardeşliği, Lazlar, Çerkezler... Kendilerini Anti Kapitalist Müslüman Gençler olarak tanımlayan, “Allah Ekmek Özgürlük” “Firavuna karşı omuz omuza”, “İnşallah Sosyalizm Gelecek” sloganları atarak ilerleyen gruba bile sarılmak istedim.. Gerçekten bu 1 Mayıs neyi ifade ediyor? Faşist tırmanışın karşısında bir gün tek ses olunabileceğini mi? Gerçekten de mümkün mü bu? 365 günün içinde bu tek bir gün bile mucizenin ilk adımı olabilir mi? Bilmiyorum, tek bildiğim buna inanmak istediğim. Gördüğüm, 2012’nin 1 Mayıs’ı türbanlı, türbansız, devrimci, liberal, çevreci, eğitimci, öğrenci, emekçi, emekli “bu düzenden mutlu olmadığını haykıran” herkesi bir meydana toplamayı başardı. Suskun kalarak, düzenin bir parçası olmayı kabul ederek bir yere varamayacaklarını anladılar mı? 2012 yılının 1 Mayıs’ı, geleceğin şifrelerini bünyesinde taşıdı. Bakalım şifreler nasıl çözülecek? 2010 GEÇTİ, VERGİSİ ŞİMDİ KALDIRILIYOR Ekonomi Servisi İlk kez dolaylı bir vergiden vazgeçiliyor. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Avrupa Kültür Vergisi’ni kaldıracaklarını belirterek “Hazırladığımız kararnameyi Başbakanlık’a gönderdik” diye konuştu. Bakan Şimşek, kararname taslağı ile vergi tutarları arttırılan petrol ürünlerinden alınan Özel Tüketim Vergisi tutarlarının sıfırlandığını söyledi. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın giderlerini karşılamak için 2008 yılında litre başına benzinde 1.5 kuruş, mazotta da 1 kuruşluk ‘Kültür Vergisi’ konulmuştu. ÖTV artışı neticesinde tahsil edilen toplam tutar 22.4 milyon TL oldu. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear