29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 26 NİSAN 2012 PERŞEMBE 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Surat Değiştirmek!.. Bu surat değiştirmek, eski Amerikan filmlerinde sık sık karşımıza çıkardı. Ünlü bir gangster polise yakalanacağını anlar anlamaz, bir uzman hekime koşar, kısa bir ameliyattan sonra, başka bir suratla yaşama yeniden dönerdi. O yeni suratlı kişi, bir daha eski işine döner miydi bilinmez. Belki yeni bir çete kurar, başına geçerdi. Suratını beğenmiyorsan sen de aynı yolu tut diye birbirimize takılırdık. Olmayacak bir şey gibi gelirdi biz çocuklara! Hollywood’un masallarından biri gibi, Frankenstein gibi insanları korkutan bir serüven... Dünyada ilk kez bizim ülkede uygulanmış! Öyle diyorlar, hepimizi gururlandıran bir olay... Yüzü yanan biri geliyor, usta ellere kendini teslim ediyor, sonra yeni suratıyla yaşamayı sürdürüyor. Antalya’da başarıyla 19 yaşındaki insanı otuz beşlik biri yaptılar. Yalnız yüz değiştirmek kafanın içindekileri de değiştiriyor mu? 19 yaşındaki 35 yaşına bir anda geliverince, acaba ne oluyor o kişinin dünyası? Gide gide bu iş yaygınlaşacak. Nasıl ki estetik ameliyatlarıyla yaşlı bir kadın yirmi beş yaşına dönüvermiş... Uzunca zamandır bunu görüyoruz, kırk yıl önce tanıdığımız artistin yirmili yaşlara dönüşünü alkışlarla izliyoruz. Bu surat değiştirmek en çok bazı politikacılara da yarar sağlayacak! Görev başında utanç verici işler becermiş, halkın karşısına çıkamayacak duruma gelmiş kişinin, başvuracağı yer, ya Antalya’daki başarılı genç doktordur ya da Hacettepe’deki uzmanlardır... Bir bakarsın karşına yepyeni biri çıkmış. Yasalardan, baskılardan, korkulardan kaçmış... Halkına eziyetler çektirmiş, nice cinayetler işlemiş, ülkesinin, halkının, nefretini kazanmış ama despot diktatörler de yasalardan kaçmak için bu surat değiştirmek işlemine başvuracaktır. Mussolini, Hitler bu işlemi bilseydi onlar da doktorlara başvurup yakalarını kurtarmazlar mıydı? Ama bakın Hacettepe’deki yanlışa, iki kol iki bacak derken adamın canı da gitti. Her işin zorluğu, tehlikesi var, ama yaşamak denen güzellikten kopmamak için kişiler acılara katlanır. Katlanıyor da... Uluslararası Grup Psikoterapileri Kongresi’ne Doğru Bu yıl 37’ncisi düzenlenen ve pek çok psikodrama oturumunun de yer alacağı kongrenin teması “tanıklık” olacaktır. Tanıklık ettiğimiz güncel gerçeklerden yola çıkarak 37. Uluslararası Grup Psikoterapileri Kongresi’nin içeriğini belirlemeyi hedefledik. Prof. Dr. Bahar GÖKLER/Bircan Kırlangıç ŞİMŞEK Ankara Psikodrama Derneği sikodrama J.L. Moreno tarafından geliştirilmiş; yaratıcılık, spontanlık içeren, “şimdi ve burada”nın işlenmesine yönelik, eyleme dayanan bir grup psikoterapi yöntemidir. Grup psikoterapisi içinde grup üyeleri; sorunlarını, beklentilerini, yaşantılarında görmek istedikleri “an”ları samimiyetle oyunlaştırarak ortaya koyar; grubun desteği ve yardımı ile kendisini değiştirmeyi, geliştirmeyi deneyip başarabilir. Tedavi amaçlı kullanımın yanı sıra kendini geliştirme amaçlı da kullanılabilir. Bir grup psikoterapisi yöntemi olarak kullanılan psikodrama, aynı anda birçok kişiye ulaşması, sorununu oyunlaştırarak ortaya koyan kişinin yaşamına olduğu kadar, diğer grup üyelerinin de kendi yaşamlarından kesitlerin birbirlerini hatırlayabileceği, başa çıkma stratejilerinin sosyal ağ içinde değerlendirilebileceği, kişilerin birbirini yargılamadan ve güven ortamında kendilerini açabileceği bir ortam sağlaması bakımından diğer terapi yöntemlerinden ayrılmaktadır. Böylelikle kişi, gerçek hayatta denemeye cesaret edemeyeceği davranış değişikliklerini, toplumun küçük bir yansıması olan grubun güvenli ve destekleyici ortamında test edebilme şansı elde edebilmektedir. Ayrıca bu yöntem kişinin hızla derinleşerek farkındalıklar sağlamasına imkân vermektedir. Ruh sağlığı alanında çalışanlar (çocuk ve ergen psikiyatrları, yetişkin psikiyatrları, psikologlar, psikolojik danışmanlar, sosyal çalışmacılar, aile hekimleri, psikiyatri hemşireleri) lisans eğitimlerini tamamladıktan sonra psikodrama eğitim sürecini tamamlayıp alanda yetkinleşebilmektedir. Çocuk, ergen ya da yetişkinlerden psikiyatrik tanısı olan hasta grupları, kronik hasta grupları, farklı engel grubuna sahip çocuk ya da yetişkinlerden oluşan gruplar, hasta yakınları grupları, travma mağdurları P grupları, öğrenci grupları, kişisel gelişim ve farkındalık grupları, işyerinde çalışanların oluşturduğu gruplar, sosyal destek grupları gibi oldukça geniş çerçevede psikodrama uygulaması yapabilmek mümkündür. Ağırlıklı olarak psikodrama oturumlarının yer aldığı geleneksel ‘Uluslararası Grup Psikoterapileri Kongreleri” ülkemiz açısından bu bağlamda önemlidir. Bergama’da bulunan Asklepion antik kenti, mitolojide ölümün uğramadığı şehir olarak anılırdı. Bir sağlık tedavi merkezi olan Asklepion’da sağlık tanrısı Asklepios’un hastaların rüyalarını anlattırarak ve onları suların aktığı dehlizlerde gezdirerek telkinlerde bulunup iyileştirdiği, hatta antik tiyatroda hastalarına drama yaptırdığı söylenmektedir. Bu tarihi öykü, iyileştici öğeleri içinde barındıran ve Eskülap Bergama’nın özgün dokusu ile birleştiğinde, Bergama ülkemizin en özellikli bölgelerinden birisi haline gelmektedir. Psikodramanın ruhuna da oldukça uyan yapısı, bölgeyi kongre için vazgeçilmez kılmaktadır. Bu nedenle de bu yıl 30 Mayıs2 Haziran tarihleri arasında 37’ncisini düzenleyecek olduğumuz Uluslararası Grup Psikoterapileri Kongreleri, 1984 yılından bu yana bu bölgede yapılmaktadır. Kongremiz sürekliliği ve niteliği ile yurtiçi ve yurtdışında büyük ilgi görmektedir. Yurtdışından saygın psikodramatistler kongremize davet edilmeyi önemsemektedirler. Yurtiçindense özellikle ruh sağlığı alanında çalışanlar kongremizin her yılın mayıs ayı sonunda gerçekleştirildiğini bilirler. Ege bölgesi tarihi dokusuyla turizm açısından dünyada tanınan bir bölgedir. Ancak, bilim, doğa (özellikle ruh sağlığı biliminin) ve tarihsel dokunun buluşması bir ilktir ve bölgenin daha farklı bir özelliğiyle tanınmasına katkı sağlamaktadır. Kongrenin düzenlenmesinde epeyce zor luklar yaşansa da Bergama Kaymakamlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Bergama Belediyesi ve Bergamalıların değerinin farkında olarak kongremizi desteklemeleri, başarılı kongreler gerçekleştirilmesini sağlamaktadır. Bizler de Dr. Abdülkadir Özbek Enstitüsü eğitmenleri olarak özellikle halk konferanslarıyla değerli ruh sağlığı uzmanlarını halkla buluşturmayı çok önemsiyoruz. Bu yıl 37’ncisi düzenlenen ve pek çok psikodrama oturumunun de yer alacağı kongrenin teması “tanıklık” olacaktır. Çağımızda ve ülkemizde insanlık savaşlar, doğal afetler, insanların birbirlerine yönelttiği şiddet eylemleri, yoksulluk, göç, değer sarsıntılarıyla karşı karşıya bulunmakta; bu süreç insanlarda zorlu yaşam olaylarına bağlı birtakım ruhsal sorunların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. İçinde insanlığa ilişkin binlerce öykü taşıyan, böylesi bir tarihsel ortam içinde, Ankara Psikodrama Derneği olarak bizler bu yıl kongrenin ana temasını “tanıklık” koyarak, dünyada ve ülkemizde insanlıkla ilgili tanık olunan çeşitli sorunları, çatışmaları, çelişkileri bilimin ışığında yeniden tartışalım ve çözüm yolları üretmeye çalışalım istedik. Tanıklık ettiğimiz güncel gerçeklerden yola çıkarak 37. Uluslararası Grup Psikoterapileri Kongresi’nin içeriğini belirlemeyi hedefledik. Kongremiz dört bölümden oluşmaktadır. Tanıklık teması üzerinde farklı katılımcıların sunacakları bilimsel program bölümü, katılımcıların hem ülkemizden hem de farklı ülkelerden gelen diğer eğitmenlerle yapacağı üç günlük çalışma grupları, kongreden bir önceki gün yapılacak özel temalı çalışma grupları ve halka yönelik olan konferanslar ile yaşantı grupları. Kongreye, ruh sağlığı alanında çalışanlar (çocuk ve ergen psikiyatrları, yetişkin psikiyatrları, psikologlar, psikolojik danışmanlar, sosyal çalışmacılar, aile hekimleri, psikiyatri hemşireleri) ve bu alanda çalışmayı düşünen lisans düzeyinde öğrenciler ile tıp doktorları başta olmak üzere, psikodrama yöntemiyle tanışmak isteyen herkes “www.bergama2012.org” adresine başvurarak kongreye ve çalışma gruplarına katılabilir. Neremiz Neremizdir?.. Bence devletin organlarını karıştırdılar: Okullar; Kuran kursu... Tiyatro; fen işleri müdürlüğü... Mahkeme; ceza infaz... Genelkurmay; şeref kıtası... Camilerin ne olduğunu kendisi açıkladı zaten; kışla... Kubbeyi de koy kafasına; miğfer... ? Kafa da tabii karışık... İsmet Paşa’ya kızdı... Memleketi kötü idare ediyor diye... ? Her şeyin yeri değişince... İyi ki çıkışta makam arabası yerine korumasının sırtına binmedi... ? Dışişleri Bakanı gidip Suriye’nin İçişleri Bakanlığı’nı yaparken... Kendisi de gitti demokrasiyi nerede aradı?.. Katar’da... ? Bu ülkeyi düşman çizmesinden kurtaran, camilerin açık kalmasını, imamın minareye çıkıp ezan okumasını sağlayan kahramanlar ile... Dini ticarete, siyasete alet edip, insanları dinden imandan soğutan düzenbazlar da karıştırılınca... Atatürk suçlu çıktı... İyi mi?.. ? Adamın birisi organlarını karıştırdı, oğlu onu alıp ruh doktoruna götürdü... Doktor burnuna işaret edip “Bu ne?” diye sordu: “Kulak” dedi yaşlı adam... “Şu kaşın altında iki tane, hani bakmaya yarayan, sağa sola gidip gelenler?..” “T..k’lar...” Evet, karıştırıyordu... ? Uzun bir tedavi döneminden sonra doktor oğlunu çağırıp “Gelin alın babanızı, artık düzeldi” diye haber gönderdi... Geldi oğlu... Bir test niyetine burnunu gösterip “Baba bu ne?” diye sordu... “Burun...” “Şu?..” “Göz...” “Şu?..” Hepsini biliyordu artık... Teşekkür edip doktoru öptüler, mutlu mutlu kapıdan çıkarken, baba oğluna dönüp “Hepsini bildim değil mi?” dedi... Oğlu “Evet, organlarını çok güzel bildin baba” deyince, baba parmağı ile kafasını gösterdi: “Eeeee... Buna döt derler...” C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear