29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 23 NİSAN 2012 PAZARTESİ 2 AÇI Mümtaz SOYSAL mumtazsoysal@gmail.com OLAYLAR VE GORUŞLER Dünden Bugüne: Insanlar Eşit, Mevkiler Farldı " rinciler BİZ, 0 günlerin SÖylemİyle, "İmtİyazSIZ, SiniTSIZ, kaynaşmiŞ bir kitle" san, ikinciler zeytin yeşiliydi. Üsküdar, Kısıklı ve Moda Mevki farkı yalnızca tramvaylarda yoktu k i . . . Tünel'de, vakompartımanlarda 4 kişi rahat kadifekoltuklarda oturma şansınasa Kurdelenin Renkleri İSTİKLAL Madalyası'nın kurdelesi üçtürlü olur. Biri ve en yaygını, kırmızı olandır; cephelerde vuruşanların, şehitlerle gazilerin. İkincisi, yeşili; cephe gerisinde Milli Mücadele'ye katılarak hayrı dokunmuş olanların. Bir de, kırmızıyeşil kurdele: Hem cepheye koşan, hem de Büyük Millet Meclisi'ne katılıp ulusal mücadelenin siyasal yanında yer alıp ülkenin kurtulması ve bağımstzlık için kişiliğinin iki yanını da ortaya koyanların kurdelesi. Neyazık ki, yeni kuşaklara pek öğretilmediği için çok kişi bilmez: Doksan iki yıl önce bugün, 192O'nin23 Nisan'ında, bir "mübarek cuma" günü, askersivil, şehirliköylü, hocamuatlim ayrımı yapılmaksızın, istilacılara teslim olmayı reddedenler kutsal mücadele için hep birarayagelmişlerdi. Gerçekten, o dönemde kabul edilen bir yasaya göre, sefirler ve kolordu kumandanları da Meclis üyesi olabilmişlerdi. Başka bir deyişle, Cumhuriyetin kuruluş harcı, yalnız muharebe meydanlarında değil, Meclis sıralarında da askersivilbürokrat karışımından oluşmuştur. idik. Tabii mevki farklarını saymazsak... Peki o zamanlar Avrupa nasıldı? İlk kez 1965'te Parîs'e gittiğimde o zaman demir tekerlekli metroda birbirine eklenmis birinci ve ikinci mevki vagonlar vardı. Doğan HASOL eçen gün uçakta bir ar.kadaşım sordu: "Aynı uçağın içinde 'business class' gibi bir ayrım da ne oluyor?" Bu soru beni yıllar öncesine götürdü ve bende bir sürü çağnşıma yol açtı. 1961 öncesinde Istanbul'da tramvaylar vardı. Avrupa yakasındakileri belediyeye bağlı olarak İETT işletirdi. Bunlar BahçekapıYedikule, BebekEminönü, TünelŞişli, TünelMaçka, TünelKurtuluş gibi hatlarda çahşırdı. 0 tramvay arabalannın birinci mevki ve ikinci mevki olanları vardı. Birinci mevki olanlar kırmızı, ikinciler yeşitdi. Mevki farkı içerideki koltuklardan gelirdi. İkincilerde tahta olan koltuklar, birincilerde dolgulu ve deri kaplıydı. Tek tramvaylarm yanı sıra, yokuşu olmayan yerlerde iki ya da üç vagonlu olanlar da vardı. Tramvaycı dilinde öndeki vagon motris, arkadakiler römork olarak anıhrdı. Bilet ücreti doğal olarak farklıydı. Anımsadığım yıllarda birincilerde öğrenci bileti 5, ikincilerde 3 kuruştu. Tam bilet sanınm bunun iki katıydı. Anadoluyakasmagelince... îşletme, bir özel şirkete aitti ve adı ÜsküdarKadıköy ve Havalisi Halk Tramvayları (ÜKHT) idi. O tramvaylar genelde Kadıköy merkezli çalışırdı; Kadıköy kalkışlı tramvaylar Üsküdar, Kısıklı, Bostancı, Fenerbahçc, Moda ve Gazhane'ye (bugünkü Hasanpaşa) giderdi. Ayrıca, ÜsküdarBağlarbaşıKısıklı hattı vardı. Bu araçlarda da mevki ve renk farkı söz konusuydu: Bi Ş H Zaten, Meclis'inve hükümeti olan lcra Vekilleri Heyeti'nin başında da bir asker, hem de Mustafa Kemal Paşa gibi bir asker yok muydu? u günlerde, bir yüksek rütbeli asker, muvazzaf ya da emekli, amiral ya da general, şu ya da bu nedenle onur kırıcı sayılabilecek bir duruma düşürüldüğünde, bazı kalemlerden intikam sözcüklerinin döküldüğünü, bazı kadehlerin keyifle tokuşturulduğunu, bazı eteklerin zil çaldığını duyar ya dagörür gibi olduğunuzda, içinizden bir bulantı gelmiyor mu? 0 tür sadistçe sevinmeler hastalık belirtisi sayılmaz mı? "Asker milietiz" diye övünen bir halk arasından kendi ordusuna küsenlerin ve kişisel olarak yaşanmış taühsizlikler ne olursa olsun kendi askerinin üzüntüsüne sevinenlerin çıkması acayip değil mi? Bu sevinç niye? "Gâvur ordusu" değil ki bu. Oğullarımızı davul zurnalarla selametleyip emanet ettiğimiz bir ocak değil mi o kucak? asta duygular yerine, bir 23 Nisan bayramında Istiklal Madalyası'nın kırmızıyeşilini düşünmek daha sağlıklı olmaz mı? tramvayları tek vagonluydu. Bilet fiyatları Avrupa yakasındaki gibiydi. Mevkiler arasındaki fıyat farkı savaş yıllarında ve izleyen yıllarda zaten zor geçinen insanlar için önemliydi. Doğal olarak çok kimse duraklarda yeşil tramvay gelmesini umutla beklerlerdi. Birçok kişi sarı tramvay geldiğinde binmez, ikinci mevki yeşil tramvay gelinceye kadar beklemeyi tercih ederdi. tnsanların başkaldırmayıp çaresiz katlandığı bu uygulamayı, özel kesimin bir cilvesi sayabiliriz. Kadıköy'ün yazhk semtleri Fenerbahçe ve Bostancı güzergâhı pek inişli çıkışlı olmadığı için tramvaylar çoğu kez iki vagonluydu. Yaz aylarında römork olarak yanları açık yazlık vagon eklenirdi. 0 vagonlarda yolculuk pek keyifliydi. Ancak o vagonlar da yine birinci mevki idi. Anadolu yakasındaki tramvaylar 1966 yılına kadar dayanabildi; sonunda onlar da çiçeklerle uğurlandılar. purlarda da geçerliydi. Emektar Tünel'in iki vagonundan biri birinci, öteki ikinci mevkiydi. Bilet fiyatları da yine tramvaylardaki gibiydi. Vapurlara gelince... Boğaz, Kadıköy ve Adalar vapurlarının burun tarafındaki bölümler ikinci, arka taraftakiler birinci mevki idi. Mevkiler arasındaki fark kanepelerin tahta ya da deri kaplı olmasındaydı. Suvat, Ülev gibi, daha çok Kadıköy ve Adalar'a işleyen vapurlann kıçta, şık özel bir bölümleri daha vardı; orası "lüks mevki" idi. Yolculuk sırasında biletçi gelip, eldeki birinci mevki bilete ek olarak 25 kuruş fark alırdı. Birinciden işlemeli camlarla aynlmış "Lüks"te yolcular kumaş kaplı tek kişilik koltuklarda oturma konforunun yanı sıra, öteki yolculara caka satmak gibi bir ayncalığa daha sahip olurlardı. Ya trenler?.. Trenlerde üç mevki, birinci, ikinci, üçüncü mevkiler söz konusuydu. Birinci mevki hipti, ikinci mevki kompartıman 6 kişilikti ve deri ya da suni deri kanepeliydi, üçüncü mevkide ise 8 kişilik kompartımanlarda tahta kanepeler vardı. Hep aynı boyuttaki kompartımanlarda fark, sıkışık oturma ve oturulan yerin niteliği ve malzemesinden kaynaklanırdı. Biz, o günlerin söylemiyle, "imtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir kitle" idik. Tabii mevki farklarını saymazsak... Peki o zamanlar Avrupa nasıldı? tlk kez 1965'te Paris'e gittiğimde o zaman demir tekerlekli metroda birbirine eklenmis birinci ve ikinci mevki vagonlar vardı. Bir öyküyle bitirelim: Bir gün metro, istasyona geldiğinde orada bulunan ünlü Fransız sosyalist politikacı Jean Jaures birinci mevki vagona doğru yönelmiş. Bunu gören işçi yolcular kendisine tepki göstermişler: "Sen de bunu yaparsanL" Jaures'in yanıtı şu olmuş: "Benîm çabam sizlerin de birinci mevkiye binebilmesi îçin!.." Avam ile Entelektüel... Yüzeysel bir demokratiklesme adına İslamcılığa karşı en ufak bir girişimde bulunmayan liberaller son dönemlerde gelisen tüm İslamcı girişimleri (okul sistemi, eğitim vb.) onaylamış ve desteklemişlerdir. H. İbrahim TÜRKDOĞAN artin Heidegger, kendine özgü bir varoluşçuluk felsefesi geliştîrdiği "Varlık ve Zaman" adlı başyapıtında "genel insan" olarak ta M! nımladığı avam insandan söz eder. Avam kendini yaratamayan, ancak içine doğduğu toplumun gelenekleriyle yetinen, basit, sıradan insandır. Ve Heidegger elbette ken imdiki çocuklar harika. iya okulları? Eğitim: Eyüboğlu www.eyuboglu.k12.tr | 0216 522 12 12 Ataşehir | Batı Ataşehir | Çamlıca | Erenköy | Kemerburgaz Koşuyolu | Sabancı Üniversitesi Kampüsü Eyuboğlu Eğttfm Kurum'ar, Türklye özel Okul'ar Blr'îği üyesid». dini bu sıradanlığın dışında tutan, sıra dışı "büyük" bir filozoftu. Ne var ki Heidegger, Hitler'e olan aşın sevgisini dile getirdiği dönemlerde olduğu gibi, daha sonra Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi'nden resmi olarak aynldıktan sonra da sıradan bir Alman ruhuna sahipti. Heidegger her zaman tipik bir Almandı: Gerici ve katı ruhlu Hıristiyan. Doğrusu bu sıradanlıktan asla vazgeçememiştir. Bunu, Heidegger'i incelemiş olan herkes onaylar. Hans Jonas adında bir başka Almanfilozof,Heidegger'i anımsatarak "dttşünür olabilen bir insanın aynı zamanda bayağı ve alçak olmasının bir bilmece olduğunu" şaşkınlık içinde vurguluyor. Yalancı, hilekâr, yakın arkadaşlannı, dostlarını kariyer uğruna satan bir karaktere sahip Heidegger sürekli derin bir kişilik bozukluğu yansıtmaktaydı. Sorun şu: O "büyük" filozof nasıl olur da Hitler gibi avam zihniyetli sıradan bir adama hayran olur? Ve: Bu denli sıra dışı bir filozof nasıl olur da hayatının sonuna kadar sıradan bir ruh haliyle sıradan bir yaşam sürdürür? Thomas Mann, Eylül 1939'da Amerika'ya kaçmadan önce Alman halkı hakkında "kültürsüziüğe ve kabahğa tapan bir halk" tespitinde bulunur. Bu ifadeyle sonınu açıklamaya yaklaşmaktayiz. Bugün herkesin bildîği gibi Hitler belirgin bir kabahğa sahipti ve ancak bu kabalıkla Alman halkının ruhuna hitap edebilmişti. Alman halkının aynı kabahğa sahip olmasmdandir ki, Hitler iktidara seçilebilmişti. Aynı psişik durumda varlıklarını sürdüren kimi entelektüeller için de Hitler alkışlanması ve önünde baş eğilmesi gereken bir kurtarıcıydı. Bunun psikolojik nedenlerinden biri banal bir narsisizmdir: Kendini beğenmişlik, hastalıklı bir özsevgi, kendine âşıklık. Kısacası, zedelenmiş bir kişilik yapısı. Dengesizliğin kanıtı olan bu davranışlar ışığında dengesiz bir halkın dengesiz bir Führer'de denge sağlayabileceklerini sanmış olmalarının sadece bir kuruntu ve bir yanılsama olduğunu görüyoruz. Bu örnekte avam ile entelektüelin ittifakı ancak agresif ve il Eyüboğlu'nda, önümüzdeki sene anaokulu 3 ve 4 yaş sınıflarıyla, ilköğretim hazırlık, 1, 2 ve 3. sınıflara gidecek öğrenciler için kayıt dönemi başladı. Dilerseniz www.eyuboglu.k12.tr adresindeki kayıt bölümünden bilgi alabilir, ön kayıt işlemlerinizi yapabilirsiniz. kel bir davranışta gerçekleşebilmiştir: Milyonlarca insanın yitirmiş olduklan "ruhsal erki" sadece bir FührerMn tamerkinde buldııklan kuruntusuna kapılmiş olmalannda. Heidegger ve sıradan insan, kendi deyimiyle "das Man" bu temelde birleşebılmişlerdir. Şu an Türkiye'deki "liberal entelektüellerin" siyasal erkle ittifakı benzer bir ruhsal yapıdan kaynaklanıyor. Şüphesiz neoliberaller HeideggerMn düşünsel zenginliğinin minimal derecesine bile sahip olmamakla birlikte tıpkı onun gibi hokkabazlık yapabilecek bir altyapıya da sahiptirler. Libcrallerle birlikte diğer kesimlerin düştüğü tuzağı şöyle özetleyebiliriz: Siyasal erkin başanlı olabilmesinin birinci nedeni, kıırulu toplumun çiğ, ruhsal ve düşünsel açıdan gelişmemiş, cahil, yontulmamış, banal, müstehcen, bağırgan, küflü yapısından destek almasıdır. İkinci nedeni yine kurulu devlet yapısına karşı gelirken kendi gerici ve fanatik zihniyetini demokratik bir üslupla süsleyerek yapabilmesidir. Bu durum insanlarda derin bir yanılsama yaratıyor, bu yanılsama sol ve sağ liberalizm ile birlikte eski Marksistlerin çeşitli türlerini de boğmaktadır. Liberaller kendilerine sunulan tnedya olanakları sayesinde bu yanılsamayı genç entelektüellere ve düşünen insanlara da bulaştırabilmektedirler, bu konuda da neredeyse gericiler kadar başarılıdırlar. Yüzeysel bir demokratiklesme adına Islamcılığa karşı en ufak bir girişimde bulunmayan liberaller son dönemlerde gelişen tüm İslamcı girişimleri (okul sistemi, eğitim vb.) onaylamış ve desteklemişlerdir. Din eğitiminin tslamcı varyantını "dine ihtiyaç var" adı altında onaylayan libcrallere şunu sormak gerekiyor: Kimin dine ihtiyacı var? Çocukların mı? Yoksa ebeveynlerin mi? Elbette kendi egolannı tatmin etmek isteyen ebeveynlerin! Peki, ebeveynler kendi ihtiyaçlannı karşılamak için neden çocuklarının nıhlannı zedeleyebilsinler? Burası gerici kesimleri ilgilendirmediği gibi, liberallerin de ilgi alanına girmiyor. Üçüncü bir nedeni ise liberalizm doğuşundan bu yana hep hileci ve ikiyüzlü olmuştur. Bu çok ilginç bir noktadır. Sanki insanlar kendi karakterlerinc göre ideoloji ararmışçasına tüm hokkabazlar bu cephededir. Dolayısıyla siyasal erkten kendisine düşen pay icabı ona destek vermek durumundalar. Bu çok tipik liberal bir davranıştır. Bunun psikolojik nedenlerini başka bir yazıda incelemek gerekir. Istanbul, Ankara ve Izmir'dehi satıs noktalanmızda Cumhuriyet Kitapları 30 indmmli Türkiye'nin heryerinden havale ile sipariş için 212 343 72 Dahili: 527 KTTAP OKUOUGUNUZU BİÜYORLE Accredited by CIS m u c< C M B CumhurtyeC KKapları Prof. Nureöin Ma^^ar OttBİ SotekNo: 2 Şişli Td: 021234372 74 Uaraf*to:AfıınetRasimSolQkNo:14ÇaDKaya Tfl: 0312 4423050 lomrfnl»: H ZiyaBulvan 1352.SokafcNo.2/3Pasaport Tel:0232 44112 20
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear