23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 2 NİSAN 2012 PAZARTESİ dishab@cumhuriyet.com.tr 12 DIŞ HABERLER Başbakan Erdoğan, İstanbul’daki Suriye’nin Dostları konferansında Esad rejimine yüklendi Suriye’ye sert mesajlar BAHADIR SELİM DİLEK Suriye Halkının Dostları’nın ikinci konferansı dün İstanbul’da Esad yanlılarının protesto gösterilerinin gölgesinde başladı. Başbakan Tayyip Erdoğan, Suriye yönetimine sert mesajlar göndererek, Şam yönetimine sunduğu planla Esad yönetimi ile muhalefeti eşit koşullarda değerlendiren BM Özel Temsilcisi Kofi Annan’a da seslendi. Erdoğan, “Zalim ile kurbanı aynı kefeye sokan her girişim, zalime zaman kazandırır; belirli bir siyasi geçiş takvime bağlanmazsa, bu, Suriye yönetimini şiddet kullanmaya teşvik edecektir. Genel Kurul, bu tarihi sorumluluğu üstlenmekten kaçınırsa, Suriye halkının meşru müdafaa hakkının desteklenmesi dışında seçenek kalmayacaktır” diyerek Annan planına takvim getirilmesini istedi. Suriye için kritik kavşak olan “Suriye Halkı’nın Dostları Grubu” toplantısı dün İstanbul Kongre Merkezi’nde Toplantıda bayrak krizi ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın basın toplantısı öncesi Clinton’ın önünde duracağı kürsünün arkasına Türk ve ABD bayrakları yerleştirildi. Ancak Türk bayrağı görevliler tarafından beğenilmedi. Bunun üzerine bayrak değiştirildi. Ancak görevliler değiştirilen Türk bayrağının bu kez duruşundan memnun olmadı. Türk bayrağına şekil vermek için iki görevli uzun süre uğraştı. Bu kez de Türk bayrağının üzerinde bulunan ay ve yıldızın hangi yönde duracağı konusunda sorun yaşandı. İki görevli başka bir görevlinin yönlendirmesiyle bayrağın üzerindeki ay ve yıldızı sağa çevirdi. Türk bayrağının güzel görünmesi için büyük çaba sarf eden iki görevli bayrağa şekil vermeyi başardı. yapıldı. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun evsahipliği yaptığı toplantıya, aralarında ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya’nın bulunduğu 41 ülke dışişleri bakanı düzeyinde temsil edildi. Konferansa toplam 82 ülke ve uluslararası kuruluş katıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan Davutoğlu, Suriye rejiminin, An nan’a verdiği sözlerine karşın kendi halkını katletmeyi sürdürdüğünü ifade etti. Davutoğlu “Suriye halkı ile dayanışma kararlılığı hususunda Tunus’ta atılan temel, burada vereceğimiz güçlü mesajlar üzerinde yükselecektir” diye konuştu. Davutoğlu’nun ardından konuşan Erdoğan ise Esad’ın, Annan’ın altı maddelik planını kabul ettiğini açıklamasına karşın, Suriye’de akan kanın durdurulması açısından herhangi bir gelişme yaşanmadığını belirterek “Annan’a verilen söz de yerine getirilmemiştir. Rejim ölüm kusmaya devam etmektedir. Zaten bugüne kadar verdiği sözleri hiç tutmamıştır” dedi. Erdoğan, uluslararası toplumun harekete geçmesinin kaçınılmaz hale geldiğini vurguladı. Erdoğan’ın mesajları şöyle: Uluslararası toplum Suriye konusunda son derece kararlı bir tutum benimsemelidir. BM ve Arap Ligi kararları krizin aşılması için izlenmesi gereken yol haritasını net biçimde ortaya koymuştur. Ancak gerek bize gerek uluslararası topluma sözler veren ama bu sözleri sadece zaman kazanmak için kullanan Suriye yönetiminin Sayın Annan’ın girişimini de bir zaman kazanma aracı olarak kullanması muhtemeldir. BM Güvenlik Konseyi’nin kararının Suriye tarafından manipüle edilmesine izin vermeyeceğiz. BM bu tarihi sorumluluğu üstlenmekten kaçınırsa, Suriye halkının meşru müdafaa hakkının desteklenmesi dışında seçenek kalmayacaktır. Etkin bir gözlem mekanizması ile izlenmeyen her girişim, Suriye yönetimini şiddet yönünde teşvik edecektir. Küreselleşme, Sistem ve Getirdikleri Küreselleşme şeffaflık ve akışkanlık getiriyor, bu doğru. Yeni bir etkileşim yapısı ve işlevsellik doğuyor, bu da geçerli. “Bireyin özgürlüğü” öne çıkmış görünmesine karşın, sistemin baskıcı egemenliği güç kazanıyor. Bu aynen yeni karayollarının, iletişim ağlarının akışkanlığı geliştiren diğer kanalları yaygınlaştırması gibi; ancak bu yeni gelişen küresel yollar, tek yönde işliyorlar. İktisadi, kültürel ve siyasal egemenlik, askeri dış müdahaleler “küresel sistemin yarattığı” oligarşik düzen (düzensizlik) içinde yürüyor. Kültür, eğitim, sanat, her şey güçlülerin ve yüksek teknolojiyi yönlendirenlerin denetiminde yürüyor. Küçük, geri, az gelişmiş olan toplumlar (ve ülkeler) yığımlı olarak “öteki” durumuna sistematik olarak sokuluyorlar. Birey özgürleşmiş gibi görünürken sistemin kıskaçları arasında daha tutsak hale geliyor. İktisadi, siyası ya da kültürel olarak oligarşik yapı etkinleşiyor. Sık sık örnek olarak belirttiğim gibi, “birey kafes içindeki kuş kadar özgürlüğe sahip hale sokuluyor”; rafa dizilen ürünlerden birini seçmek zorunda. Raftaki ürünler sistem tarafından belirleniyor. Birey her anlamda “bir tüketici” konumuna sokuluyor, kafesteki kuş kadar özgür. O halde küreselleşmenin getirdiği şeffaflık, akışkanlık, bilgiye erişilebilirlik, egemen sistem (ve küresel güçler) tarafından belirleniyor. CLINTON: MAZERET KABUL EDİLEMEZ ‘Artık zaman kalmadı’ ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın, Annan planının gereklerini yerine getirmesi için zamanın daraldığını, BM ve Arap Birliği Genel Sekreteri Kofi Annan’ın bir zaman çizelgesi oluşturması gerektiğini söyledi. “Suriye Halkının Dostları Grubu”nun ikinci konferansı sonunda basın toplantısı düzenleyen Clinton, rejim üstündeki baskıyı ve muhalefete desteği arttıracaklarını vurguladı. Annan planını kabul ettiğini açıklamasının üstünden bir hafta geçmesine rağmen Esad’ın birliklerini çekmek yerine saldırılara devam ettiğini, rejimin insani yardıma da imkân vermediğini, barışçıl protestoları bastırdığını belirten Clinton, “Ölümlere artık son vermek istiyoruz. Kofi Annan, bundan sonra zaman çizelgesi oluşturmak zorunda” dedi. ‘Dostlar’ halka destek verdi Suriye Halkının Dostları Grubu, BM Özel Temsilcisi Kofi Annan’ı, “katliamlar devam ederse BM Güvenlik Konseyi yoluna dönmek de dahil olmak üzere bundan sonraki adımlar için bir zaman çizelgesi kararlaştırmaya” davet etti. Suriye’nin Dostları, Suriye halkının kendini korumak için meşru önlemler uygulamasına destek verdi. Bu destek, bazı ülkelerin Suriyeli muhaliflere silah yardımının önünü açacağı yorumlarını da beraberinde getirdi. Konfeans sonunda yayımlanan bildirinin 7. maddesinde Annan’ın planını kabul ettiğini açıklamış olmasına karşın rejimin şiddet uygulamaya devam ettiği üzüntüyle hatırlatılarak 27 Mart’ta planın kabulünden beri rejimin şiddetinin durmadığı ve çok sayıda insanın öldüğü kaydedildi. Rejimin daha önce de verdiği vaatleri sayısız kez tutmadığına dikkat çekilerek bu son şiddet uygulamalarının Suriye yönetiminin samimiyetsizliğinin en yeni örneği olduğu kaydedildi. Artık ideolojik farklılıklar ortadan kalkmış. Raflardaki malları ABD ve AB ile birlikte Çin ve Hindistan da belirler hale gelmişler. Onlar da sistemin egemen güçleri durumuna dönüşmüşler. Malların, paranın, kültürün alışkanlığından kimler aslan payını sağlıyorlar? Her alanda pençeleri güçlü olanlar; iktisadi, siyasi, askeri ya da kültürel boyutlarıyla. İdeolojiler yok mu? ‘Desteği arttıracağız’ Clinton, bundan sonra Suriye halkına daha çok insani yardım sağlayacaklarına ve muhalefete olan desteklerini arttıracaklarına işaret etti. Annan’ın planının uygulanması için zamanın daraldığına dikkati çeken Clinton, “Artık zaman kalmadı, hiçbir gecikme ya da mazeret kabul edilemez” ifadesini kullandı. Clinton, “Esad açısından da nihayetinde anlaması gereken şeyler var. Ya ülkesini iç savaş ortamına taşıyacak ve bu herkes için korkunç bir süreç olacak, sadece Suriye ile sınırlı kalmayacak, bölgeyi de tehdit edecek ya da daha farklı bir karar verecek” dedi. Clinton, Türkiye’nin İran’dan ham petrol alımını azaltma kararının kendilerini çok sevindirdiğini belirterek, bu konuda Ankara ile istişarelerde bulunacaklarını, Türkiye’ye uzmanlar gönderip incelemeler yaptıracaklarını söyledi. Suriye Halkının Dostları’nın ikinci konferansı için İstanbul’da bulunan ve Başbakan Tayyip Erdoğan ile Dolmabahçe Sarayı’nda bir araya gelen, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, konferansta yaptığı konuşmada, Suriyeli muhaliflerin, “hür, birleşmiş ve barış içinde” yeni bir Suriye’ye yönelik eşzamanlı hareket gücü oluşturmaları gerektiğini söyledi. Beşşar Esad’ın, Arap Birliği ve BM’ninSuriye Özel Temsilcisi Kofi Annan’ın ‘Muhalefet eşzamanlı hareket etmeli’ sunduğu barış planına uyacağı konusunda şüphelerinin bulunduğunu belirten Clinton, uluslararası toplumdan, “kendi halkına karşı savaş yürüten” Şam rejimine karşı dayanışma içinde olmalarını istedi. Clinton, “Esad rejiminin vahşetine hevesle suç ortaklığı edenlerin adalet önüne çıkarılacağı sözünü” vermeyi de içeren bir plan arkasında acilen bir araya gelinmesini de istedi. (REUTERS) ‘Bütün alternatifler masada’ Davutoğlu: Bosna’da 250 bin kişinin yaşamını yitirmesine neden olan hatalar, Suriye’de tekrarlanmayacak rak ve çok net bir biçimde hiç Dışişleri Bakanı Ahmet Dagecikmeden harekete geçvutoğlu, “Suriye halkını desmeliyiz. Bu, Bosna’da bir keteklemek için tüm alternatifre yaşandı. Aynı hata bir keleri gözden geçireceğiz” dedi. re daha Suriye’de yaşanmaDavutoğlu, “Suriye Halkının malı” dedi. Dostları”nun toplantısının ardından bir basın toplantısı dü’nin zenledi. Davutoğlu, “Suriye elini uzatması gerek’ halkının meşru müdafaa hakkının ne anlama geldiği” soKofi Annan ’ın, bugün rusuna, “Bu madde gayet açık. BM’ye sunacağı Suriye bildiDurum uluslararası medyanın Davutoğlu, bir basın toplantısı düzenledi risini dikkatle takip edeceğini anlattığından dahi çok daha vurgulayan Davutoğlu, şunlavahim. Elbette ağır saldırılar yanıtını verdi. Davutoğlu, Bosna rı söyledi: “Suriye’de insani dualtında Suriye halkının kendini Hersek’te 3 yıl içinde 250 bin ki rum kötüleşiyor. BM’nin Suriye korumaya hakkı vardır. Bu tür şinin yaşamını yitirmesine neden halkına elini uzatması gerekiyor. ağır saldırılara maruz kalan Su olan hataların, Suriye’de tekrar Tüm mekanizmaları kullanarak riye halkı hayatta kalabilmek lanmaması gerektiğini de söyledi. bölgeye insani yardım gönderiçin elinden geleni yapacak, her Bosna’da uluslararası camianın meye devam edeceğiz. Daha sontürlü önlemi alacaktır. Önlem de çok yavaş davrandığını belirten ra bütün alternatifleri kullanadiğimiz şey, bu insanlar ellerin Davutoğlu, “Suriye’de uluslar rak, dikkat edin, bütün alternaden gelen her şeyi yaparak ha arası camia, Bosna’da olduğu tifleri diyorum, Suriye halkına yatta kalma hakkına sahiptir” gibi gecikmemelidir. Kararlı ola yardım edeceğiz.” REJİM KARŞITLARINA SÖZ VERİLDİ ‘BM ABD 12 milyon dolar vaat etti ABD, Suriyeli muhaliflere 12 milyon dolar yardım taahhüdünde bulundu. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Suriye Ulusal Konseyi Başkanı (SUK) Burhan Galyun ile 5 kişilik SUK heyeti ile İstanbul’da bir araya geldi. Clinton görüşmeden “Daha fazla yaptırım, insani yardım ve muhalefetin desteklenmesi için birlik olunmalı. SUK’un dışında kalan gruplar için Washington’un umudu, ortak bir vizyon ile özgür demokratik ve çoğulcu bir Suriye için bir araya gelmeleridir” dedi. Bir ABD’li diplomat da, ABD’nin Suriyeli muhaliflere 12 milyon dolarlık yardım yapacağını söyledi. temsilci SUK meşru Türk çiftçisi bugün daha bağımlı hale gelmiş. Tohumdan yetiştireceği ürüne kadar davranışlarını küresel koşullar (sistem) belirliyor. Hindistan kendi pamuk ihracatına kısıtlama getirince, dışardaki tekstil sanayicileri çılgına döndüler, elleri mahkum. Eğitimde gencin hangi mesleği seçeceği kendi istek ve yeteneğine bağlı değil; küresel ve yerel piyasaların talebine uymak zorunda, sistemin bir parçası olmuş çünkü. Küreselleşme, kimi nesnel özellikleri ile türel (homojen) bir yapı oluşturmasına karşın daha çok türel olmayan (heterojen) sonuçlar doğuruyor. Bazılarını sıralayalım; Ülkeler arasındaki farklar artıyor, dünyada paylaşım daha da bozuluyor. Şirketler arasında farklar genişliyor; önemli bir bölümü “piyasanın yarattığı haksız rekabet koşulları ile karşı karşıya kalıyor” ve yok oluyor. Ölçek farklarından doğan haksızlıklar yaygınlaşıyor. Birey ise sistem ve küresel düzen karşısında bir toz taneciği gibi edilgen ve bağımlı hale gelmiş. Ne iş yapacağı, ne yiyeceği, neye ağlayıp neye güleceği, neyi okuyup neyi okumayacağı, egemen hale gelen sistem tarafından belirleniyor. Açın televizyon kanallarını size söylesinler: Girin internete size göstersinler. Sistem, sanki bağımsız kurgu yapan bir dev bilgisayar gibi çalışarak devletleri, şirketleri, sivil toplum örgütlerini, bireyin yaşam tarzını belirleyen bir yaptırım gücüne sahip. Sistem içinde ABD ve Çin bile birbirlerine bağımlı ve muhtaç hale geliyorlar. Rekabet ve kavga etmeleri hiç önemli değil; Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş gibi. Üç büyükler aralarında her türlü rekabet ve kavgayı yaparlar; ama hiçbiri tek başına kalmak istemez; tek başına kaldığı zaman sistem de kendisi de yok olur. Küresel düzen de bundan farklı değildir; aradaki tek fark sistemin dokusunun insan olmasından kaynaklanır. Düzenin ya da düzensizliğin devamı çok defa, “kendi dokusu ile beslenmesine bağlıdır”. Üç bin, dört bin yıllık bilinen insanlık tarihimize geri dönüp baktığımız zaman bugünkü noktaya nasıl geldiğimizi tüm ayrıntıları ile görürüz. ??? Sevgili okurlar; değerli insan, değerli dost Hüseyin Baş da aramızdan göçtü gitti, Allah rahmet eylesin... Bağımlılığı artanlar Şam: Savaş sona erdi İstanbul’da gösteri yapan rejim yanlıları Esad fotoğraflarını öptü. (AFP) ‘Güvenlik Konseyi’ne gidiyoruz’ Galyun ise düzenlediği basın toplantısında “Biz de Arap Birliği Genel Sekreterliği’yle birlikte bir hafta içerisinde BM Güvenlik Konseyi’ne gitme kararı aldık” dedi. Galyun, Suriye için uluslararası bir fon oluşturulması kararı alındığını belirtti. Fransa Dışişleri Bakanı Alain Juppé de toplantı çıkışında Kofi Annan’ın altı maddelik planının uygulanması için bir son tarih olmadığını, kararın Annan’ın raporu doğrultusunda belirleneceğini söyledi. Dış Haberler Servisi Suriye hükümeti muhaliflerle hükümet güçleri arasındaki savaşın sona erdiğini belirterek iktidarı devirmek isteyenlerin mağlup edildiklerini duyurdu. Sana’nın haberine göre, önceki gün bir açıklama yapan Suriye Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Cihad Makdisi, ülkede güvenliğin sağlanmasının ardından Suriye birliklerinin kentlerden çekileceğini bildirdi. Makdisi, devlet televizyonunda yapılan bir röpor tajda, “Devleti devirmek için verilen savaş sona erdi, aynı zamanda istikrarı sağlamak için verilen savaş da sona erdi” diye konuştu. Sözcü, BMArap Birliği elçisi Kofi Annan’ın da “muhalefet içerisinde gayri meşru silahlı birimler olduğunu” doğruladığını ifade etti. Öte yandan Suriye medyası, İstanbul’da düzenlenen Suriye’nin Dostları toplantısını, “Suriye’nin Düşmanları Platformu” olarak adlandırdı. İstanbul bildirisinin 10. maddesinde “Dostlar Grubu, Suriye Ulusal Konseyi’ni (SUK) bütün Suriyelilerin meşru temsilcisi ve Suriye muhalif grupların altında toplandığı şemsiye bir örgüt olarak tanımaktadır” denildi. Bildiride sorumlu Suriyeli vatandaşlar, rejimin katliamlarının bir parçası olmamaya davet edilerek özellikle ordu ve güvenlik birlikleri ile devlet kurumlarındakilerin halkı hedef alan yasadışı emirlere itaat etmemeleri gerektiği vurgulandı. 12. maddede de “Dostlar Grubu, Suriye halkının kendini korumak için meşru önlemler uygulamasına desteğini ifade eder” denildi. ‘Esad rejimi düşmeyecek’ ? Dış Haberler Servisi Irak Başbakanı Nuri el Maliki, Suriye’de Esad rejiminin devrilmeyeceğini ileri sürerek rejimi devirme girişimlerinin bölgede krizi alevlendireceğini iddia etti. “Bir yıl geçti rejim düşmedi, düşmeyecek de ayrıca neden düşsün?” diyen Maliki, rejimi devirmeye yönelik sürece de karşı olduklarını belirtti. ‘Türkiye yanlış analizden döndü’ ? TAHRAN (AA) İran İslami Şura Meclisi Milli Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu üyesi Perviz Sururi, Ankara’nın “yanlış bir analiz” yaparak Suriye’deki gelişmeler karşısında Amerika’nın yanında yer aldığını ve Suriye’yi hedef seçtiğini” belirtti. Sururi, “Türkiye’nin yavaş yavaş eski konumuna döndüğünü gösteren bazı işaretler göze çarpmaya başladı” dedi. El Haşimi, Katar’a gitti ? Dış Haberler Servisi Irak hükümetinin hakkında tutuklama emri çıkardığı Irak Devlet Başkan Yardımcısı Tarık el Haşimi’nin, “resmi bir gezi” amacıyla Katar’a gittiği bildirildi. Katar haber ajansı QNA, başkent Doha’ya dün varan Haşimi’nin 56 gün kalacağını duyurdu. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear