23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 19 NİSAN 2012 PERŞEMBE kultur@cumhuriyet.com.tr 14 KÜLTÜR Şair Enver Gökçe’nin hapiste tamamladığı ‘Yusuf ile Balaban’ destanı sonradan kaybolmuştu ‘Kayıp destan’ın esrarı OSMAN ÇUTSAY Demokratik bir müdahale! İBB Başkanı Topbaş’tan yönetmelik açıklaması Kültür Servisi İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın yürürlüğe giren yeni yönetmeliğine ilişkin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş bir açıklama yaptı. NTV’nin haberine göre yönetmelik için “Bu bir müdahale değil” sözlerini sarfeden Topbaş, “Demokratik olacak. Belediye aktif olarak işin içinde olmayacak. Herkes işini yapacak...” dedi. Belediyenin müdahalesinin söz konusu olmadığını belirten Topbaş sanatçıların, eleştirmenlerin ve tiyatroseverlerin tepkilerine ise şöyle yanıt verdi: “Sanatçıların hassasiyetini anlıyorum ama bu müdahale değil. Muhsin Ertuğrul hayatta olsa kendisine teslim ederdik. Kurulda sanatçılar da var. Bir kişi yerine yedi kişilik bir kurul seçecek. İkisi belediyede sanattan sorumlu kişiler olacak. Sanata sanatçıya saygımız var. Yönetmen diye artık bir şey yok, kurul tespit edecek. Bir kişi tespit etmeyecek. Bir kişiye göre değil, demokratik olacak. Şimdi repertuvarı beraber değerlendirelim diyorum. Buna ihtiyaç vardı çünkü.” Bu arada, CHP İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil’in ardından CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka da Şehir Tiyatroları’ndaki krizi Meclis gündemine taşıdı. Nazlıaka, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın yanıtlaması için Meclis’e soru önergesi verdi. 1951 komünist tevkifatında ağır işkencelerden geçmesine rağmen cezaevi koşullarında “Yusuf ile Balaban” adlı destanını tamamlamayı başaran Enver Gökçe ve bu yapıtı, 60 yıl sonra yine sert tartışmaların konusu oldu. Prof. Dr. İlhan Başgöz, destanın kaybolmasından kendisinin sorumlu olduğu yolundaki iddiayı reddetti. Kısa bir süre önce yayımlanan “Berceste Mısraı Yazan Komünist: Enver Gökçe” kitabında Gökçe’nin en yakınındaki insanlarla yapılan görüşmelere de yer verilmişti. Edebiyatımızın olduğu kadar sol hareketimizin de tanınmış ki ? Arif Damar, 51 tevkifatı döneminde yazılan destanın kaybolmasından İlhan Başgöz’ü sorumlu tutmuştu. Başgöz ise bunun tam bir ‘yargısız infaz’ olduğunu söyledi. Başgöz, Arif Damar hayatta olmadığı için onunla hesaplaşamayacağını belirterek “Enver Gökçe sağ olsaydı, en yakın arkadaşına atılan bu iftiranın cevabını verirdi” dedi. şiliklerinden Arif Damar, ağır suçlamalarda bulunmuş; kitabın yazarı Celil Denktaş’ın sorularını yanıtlarken 51 tevkifatının kurbanlarından ünlü halkbilimci Başgöz’ü, Gökçe’nin “Yusuf ile Balaban” adlı destan çalışmasının kaybolmasından sorumlu tutmuştu. 2010’da ölen Arif Damar, 2007’de gerçekleştirilen söyleşide şunları söylemişti: “İlhan Başgöz’ün yalnız büyük bir suçu var, yeri gelmişken söyleyeyim. Şimdi onun 1. AMED TİYATRO FESTİVALİ 65. CANNES FİLM FESTİVALİ’NİN KISA FİLMLERİ BELİRLENDİ 15 Kürtçe oyun sahnede MAHMUT ORAL Yeşilbaş’ın ‘Sessiz’i Altın Palmiye adayı Kültür Servisi 1627 Mayıs günleri arasında gerçekleştirilecek 65. Cannes Film Festivali’nin Kısa Film Yarışması’na katılacak yapıtlar belirlendi. Bu yıl festivalin resmi Kısa Film Bölümü’ne 4500 aday arasından seçilen 10 film arasında Türkiye’den Rezan Yeşilbaş’ın “Sessiz / Be Deng” adlı 14 dakikalık yapıtı da yer alıyor. Filmde Belçim Bilgin ve Cem Bender rol alıyor. Altın Palmiye’yi, Belçikalı yönetmen JeanPierre Dardenne başkanlığındaki seçici kurul belirleyecek. 1977 doğumlu Yeşil‘Sessiz’ baş, 2008’de Marmara Ünivesitesi SinemaTV Bölümü’nden mezun oldu. “Kadın Üçlemesi”nin ilk filmi “Hüküm”le yurtiçi ve yurtdışında çeşitli ödüller kazanan yönetmen, bazı filmlerde yapım sorumluluğu ve yönetmen yardımcılığı da yaptı. Üçlemenin ikinci filmi “Sessiz/Be Deng”i 2011’de çeken Yeşilbaş, 2008 yılından beri yönetmen Zeki Demirkubuz’un asistanlığını yapıyor. Suriyeli yönetmen Bassam Checkes’in “Posta Kutusu İçin Beklerken” ve Porto Rikolu yönetmen Alvaro AponteCenteno’nun “Mi Santa Mirada” adlı çalışmaları da, Cannes Festivali’nin Kısa Film Yarışması’nda Altın Palmiye için ilk kez yarışacak iki ülke filmleri. Cannes Film Festivali’nin Cinéfondation Bölümü’nde ise bu yıl ilk kez bir Lübnan filmi yer alıyor. Dünyanın dört bir yanındaki 320 sinema okulundan gelen 1700 başvuru arasından seçilen filmlerden biri Lübnanlı Pascale Abou Jamra’nın “Ardımda Zeytin Ağaçları” adlı yapıtı. Cannes’da, 2003’te “Uzak” ile, 2011’de de “Bir Zamanlar Anadolu’da” ile Büyük Jüri Ödülü’ne, 2008’de de “Üç Maymun” ile Altın Palmiye En İyi Yönetmen Ödülü’ne değer görülen Nuri Bilge Ceylan, ilk kez 1995’te “Koza” adlı çalışmasıyla festivalin Uluslararası Kısa Film Yarışması’na seçilmişti. 65. Cannes Film Festivali’nin belli başlı resmi bölümlerinde yer alacak filmler ise bugün açıklanacak. DİYARBAKIR “1. Amed Tiyatro Festivali” 29 Nisan’da Diyarbakır’da başlıyor. 6 Mayıs’a kadar devam edecek festival, 29 Nisan’da İstanbul Mezopotamya Kültür Merkezi’nin ilk kez sahneleyeceği “Jenosit” adlı dans performansı ile açılacak. Duhok’tan Süleymaniye’ye, Urumiye’den İstanbul’a, Ankara’ya kadar pek çok şehirden 16 tiyatro grubunun bir araya geleceği festival kapsamında 15 oyun Kürtçenin Kurmanci, Zazaki, Sorani lehçelerinde, iki oyun da Türkçe sahnelenecek. Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, 10 yıl boyunca düzenledikleri Diyarbakır Kültür ve Sanat Festivali’nin çok önemli işlevleri yerine getirdiğini ve son yıllarda belediye bünyesinde Kürtçe oyunlar sahnelenmesiyle izleyici sayısının arttığını söyledi. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nun 2003 yılından bu yana anadilinde sanatsal üretim yaptığını ifade eden Baydemir, başta Dicle Fırat Kültür ve Sanat Merkezi, Cegerxwîn Kültür Sanat Merkezi olmak üzere bu alandaki herkesi sürece kattıklarını vurguladı. Baydemir ayrıca, 1918’de ilk Kürtçe tiyatro metni olarak bilinen Meme Alan’ın yazarı Evdirehim Rehmi Hekari onuruna “Kürtçe Oyun Yazma Yarışması” düzenlediklerini açıkladı. Geçen yılki yarışmada dereceye giren metinler Şehir Tiyatrosu Repertuvar Kurulu tarafından değerlendirildikten sonra birincilik ödülüne değer görülen “Qeyd” adlı oyun sahnelenmişti. Bu yıl 44 oyundan dereceye girenler, 29 Nisan’daki Tiyatro Festival Resepsiyonu’nda açıklanacak. 12 MAYIS’A KADAR SANATÇININ ATÖLYESİNDE İmamoğlu’ndan yeni sergi Kültür Servisi Amerika ve Avrupa’nın değişik sanat merkezlerinde önemli sergiler gerçekleştiren İstanbul Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü profesörlerinden Gülten İmamoğlu’nun 22. kişisel sergisi bugün saat 19.00’da Rumeli Caddesi Birlik Apartmanı’ndaki atölyesinde açılıyor. 12 Mayıs’a kadar açık kalacak sergide, İmamoğlu’nun “Organik Metastrata” adını verdiği özgün tekniğinin yanında değişik dönemlerine ait toplam 25 eseri yer alıyor. (Enver Gökçe’nin) ‘Yusuf ile Balaban’ diye bir destanı var. Onu İlhan Başgöz’e veriyor. O da okuyor, yakıyor. Şimdi şeydeki halini de biliyor İlhan Başgöz’ün, yani hapishanedeki halini de biliyor. Onun korkak olduğunu. Ona verilir mi? Yanlış yaptı.” Kitabı okuyan Başgöz, bu suçlamalarla ilgili olarak yazar Celil Denktaş ve Yaba Yayınları’na sert bir mektup yazdı. Yaba edebiyat dergisinin MartNisan 2012 tarihli 75. sayısında yayımlanan bu mektupta Damar’ın gerçekleri çarpıttığını ileri süren Başgöz, tarihe alnında böyle bir kara lekeyle geçmeyi hiç hak etmediğini, anlatılanların temelsiz ve tam bir “yargısız infaz” olduğunu belirtti. Ünlü bilim insanımız, yazar Denktaş ve yayıncı Aydın Doğan’a yönelik “ayrıntılı tekzibinde” şu görüşleri dile getirdi: “Arif Damar’a göre ben Enver Gökçe’nin ‘Yusuf ile Balaban’ destanını yakmışım. Bugünlerde çok yakındığımız yargısız infaz tam da budur. Bunun ne büyük bir hata olduğunun siz farkında olmadığınız gibi tarih de olmayacak ve bu leke benim alnıma yapışık olarak kalacak. Sizin bu akıl almaz, temelsiz uydurmayı yayımlamadan önce beni haberdar etmenizi beklerdim. Bu güzel şiiri Enver, Harbiye mahpusunda yazdı. Yazılışının her safhasından haberim var. Ben de aynı koğuşta kalıyordum. Geceleri el ayak çekilince Enver’in ranzasına giderdim. Destandan parçalar okur ve fikrimi sorardı. Sonra bir gün heyecanla geldi, destanın bittiğini söyledi. Tamamını okudu, hayranlıkla dinledim. Coşku ile birbirimizi kucakladık. ‘Aman Enver iyi sakla bunu’ dedim. ‘Zulada İlhan, merak etme’ dedi. Sizin yayımladığınız kitapta Enver diyor ki ‘Neticede bu işi de başardım. Destan sağ salim dışarıya çıktı. Fakat daha sonra aynı titizlik destanın saklanmasında gösterilemedi.’ Bu ifadeden ben destanın bir kişiye değil, bazı insanlara emanet edilmiş olduğu anlamını çıkarıyorum. Öyle olmasa neden ‘Gönderdiğim arkadaş saklamadı’ demesin? (...) İnsanlar şu veya bu nedenle kızgın oldukları arkadaşlarına ne kolay iftira edebiliyorlar? Ne tarafından bakarsan bak bu hatırlamanın inanılır bir tarafı yok, yok ama, yazık ki Arif yakınlarda öldü ve ben Arif Damar’la hesaplaşamam. Enver Gökçe sağ olsaydı en yakın arkadaşına atılan bu iftiranın cevabını verirdi. Şimdi eminim Enver Gökçe’nin mezarda kemikleri sızlamıştır böyle bir uydurmayı duyunca.” Kayıp destan tartışmasının yeniden alevlenmesine neden olan kitabın yazarı Celil Denktaş da bu meselede Damar’ın değil, Başgöz’ün haklı olduğunu söyledi. Kendisinin bir araştırmacı olarak Damar’ın görüşlerini sansürlemeden aktarmakla yükümlü olduğunu hatırlatan Denktaş, “İlhan Hoca’yı kitabı tamamlarken aylarca her yerde aradım, haberler bıraktım, bir türlü ulaşamadım. Ancak itirazlarını elbette kitabın yeni baskılarında kullanacağız” diye konuştu. Bugünün gençliğinin 1940’ların, 50’lerin, 60’ların gençliğini çok aştığını, dedikodulara yüz vermediğini, aklın ve bilimin dışında üretilmiş söylemlere pabuç bırakmadığını kaydeden Denktaş, şunları söyledi: “Bizim kuşağın ve öncekilerin görevi geçmişin yaralarını, hatalarını artık birer ‘kan davası’ olmaktan çıkartmak, bunları onarmaktır. Artık ikide bir pişirilip pişirilip sanki yeni bir şeymiş gibi sunulan, ‘O yaktı!’, ‘Bu çaldı!’, ‘Şu öttü!’ gibi abuklukları çöpe atmaktır. Gençliğin önünü açalım.” Celil Denktaş, 60 yıl önce bir avuç Türk solcusunun elden ele dolaştırarak okuduğu ünlü “Yusuf ile Balaban”ın bir gün devletin güvenlik arşivlerinden birinde ortaya çıkacağına olan inancını hâlâ yitirmediğini de sözlerine ekledi. K A M İ L M A S A R A C I K Ü L T Ü R ? Ç İ Z İ K C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear