23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 12 NİSAN 2012 PERŞEMBE kultur@cumhuriyet.com.tr 14 KÜLTÜR Mimar Sinan’ı anma gününde Edirne’deki Selimiye Camisi insan zinciriyle kucaklandı ‘Sinan Günü’nün çağrıları Bu yıl ‘öykü’ dalında verilen Aydın Doğan Ödülü’nü Doğan’ın elinden alan Selim İleri: Ölümünün 424. yılı nedeniyle 9 Nisan’da anılan Mimar Sinan için en anlamlı etkinliklerden biri Edirne’de düzenlendi. Selimiye Camisi’ni insan zinciriyle kucaklayan Edirneliler, günümüzün imar sorumlularını ve herkesi, “Koca Usta’yla yüzleşmeye” çağırdı. Aynı gün Sinan’ın İstanbul’daki Süleymaniye Camisi yanında bulunan türbesinde Mimarlar Odası’nın Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’yle düzenlediği geleneksel anma buluşması da benzer içerikteydi. Mimarlar dediler ki: “Kültür yoksunu rant yapılaşmalarının sorumlularını, Sinan’a sözde değil özde saygıya davet ediyoruz.” Sinan’ın doğduğu ve gençliğini yaşadığı Kayseri’nin Ağırnas kasabasındaki törenlerde ise Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki diyordu ki: “Sinan, onlarca medeniyetin izlerin Mimar Sinan Ağa (Siden esinlenmiştir. naneddin Yusuf AbAma biz onun izlerini dulmennan oğlu Sinan) yeterince yansıtamıyoruz.” değerleri katmıştır.” Sinan’ın “içi boş, hamasi nutuklarla, mimarlık ve şehircilik açısından ‘çılgın’ kararların alındığı bir ortamda anılması”nın ise “tarih boyunca bu topraklarda yaratılan birikim ve değerlerle bağdaşmadığı” vurgulanan bildiride şunlar da söyleniyor: “Tarihi yapıtların ‘kötü kopyalar’ının ve demode ‘postmodern’ uygulamaların kamu tarafından kentlere ‘mimarlık’ olarak pazarlandığı koşullarda, şehirlerimiz ‘betonarme çöplüğü’ne dönüştürülmektedir. Cumhuriyet dönemi yapıtlarına karşı başlatılan yıkımlar ve Cumhuriyetin simgesi yapı ve meydanların hedef alınması da ‘uygarlık karşıtı’ bu davranışların ‘ideolojik’ niteliğini ortaya koymaktadır. ‘Kent suçları’na karşı yürütülen hukuki Edirne Kent süreçler ve çabalar zaKonseyi’nin Sinan yıflatılmak istenmekGünü afişi tedir. Koruma kurulları, bilirkişilik düzeni, üniversiteler ve yargı, iktidara bağımlı hale getirilerek, kurumsal güvenceler ‘bertaraf’ edilmekte; meslek odalarına yönelik ‘işlevsizleştirme’ operasyonları sürdürülmektedir. Tarihi kent merkezlerindeki kültürel zenEdirne Selimiye Camisi ginliğin yok edilmesi2011’de UNESCO Dünya ne neden olan sözde Mirası listesine alındı ‘yenileme’ çalışmalarıyla birlikte, TOKİ ve Başbakanlık’ı ülkenin ‘tek imar otoritesi’ haline getiren ‘Dönüşüm Yasası’yla da bütün tarihi ve doğal varlıklar ile kentlerimizin sağlıklı geleceğinin ‘idam fermanı’ verilmiştir. Bu çerçevede ülke yöneticilerini, yerel yönetimleri, yatırımcıları ve ilgili tüm kesimleri kentlerimize, Koca Sinan’a ve yarattığı eşsiz değerlere bir kez daha sahip çıkmaya çağırıyoruz.” Canım Meral Canım Meral, bak işte, daha şimdiden, seninle konuşmaya başladık bile… Hayır, dileğini gerçekleştiremedik, küllerini Gökova’ya serpemedik… Dün seni deniz kenarındaki o cami bahçesinden yolcu ederken Boğaz’ın sularına usulcacık bir demet kır çiçeği bıraktım. Bir yolunu bulup Gökova’ya ulaşırlar nasıl olsa… Ve senin dostların, seni sevenler, bu yaz ve bundan sonraki yazlar boyunca ne zaman Gökova’ya uğrayacak olsalar, inan esen rüzgârda senin bir kahkahanı duyacaklar, seninle yaşadıkları anıları tazeleyecekler, sularda senin o gülen yüzünü görecekler… Canım Meral, Günlerdir seni okuyoruz, seni konuşuyoruz, seni yaşıyoruz, seni ölüyoruz… Türkiye seni daha çok “İkinci Bahar”la şahlanan senaryo yazarlığın, oyunculuğun ve günümüzde “olgunluk dönemi, ustalık dönemi işin” sayılan “Muhteşem Yüzyıl”la tanıdı. Oysa benim “Canım Meral”im çok daha eskilerden 70’lerden kalma… Sabırsızlıkla bekledikti Ankara’dan İstanbul’a gelmeni… İşçi Partili, yiğit, zeki, her daim gülümseyen o güzel kız… Arkadaşımız Yaman Okay’ın sevgilisi, karısı, büyük aşkı, yoldaşı… Gözlerime ve yüreğime birbiri peşi sıra fotoğraflar düşüyor: Beyoğlu’nun arka sokağındaki eski Papirüs… Köşedeki Yuvarlak Masa… Namı diğer, Yeşilçam’a nazire, Kızılçam Masası… Sonra Yaman’ı çok erken aramızdan alıp götüren hastane günleri… Beyaz koridorlarda ağlayarak birbirimize sarıldıktan sonra, Yaman’ın odasına girip kahkahalar attığımız günler… Sonra dinmeyen acın, durulmayan aşkın… Sonra hüzünle sevinçleri harmanlayışın; yalnızlığınla çokluğunu bir arada dolu dolu yaşaman… Hep çok çalışarak yaşaman… Sonra bizim evde Sezen ve Onno’lu o muhteşem pazarlar… Onno’nun deyişiyle “lezzet ve müzik patlamalı” günler… Canım Meral, Günlerdir seninle gülüyor, seninle ağlıyoruz…Seninle öfkeleniyoruz... Sen hayattayken sana saldırmaktan, yaşamını cehenneme çevirmekten vazgeçmeyen güruh, senin gücünden ne çok korkmuş olacak ki, şimdi de seni seven yığınları, milyonları kahretmek için saldırılarını sürdürdü. Onlara insan gözüyle bakmadığımdan yanıt bile vermiyorum… Canım Meral, Kişiliğin, yaratıcılığın, çalışkanlığın, olaylara ve çevrene çok yönlü bakabilmen, eşsiz mizah gücün, zekân, hazır cevaplığın, insan kadri bilmen, yardım eli uzatışın, dostluğun, cömertliğin, cesaretin… Günlerdir bunlar hep söylendi, yazıldı... Ne desek, hep eksik kalacak… Canım Meral, Okurlar bu yazıyı okuduğunda yeni bir gün başlamış olacak… O yeni günde ve bundan sonra herhangi bir günde, ben seni düşünürken, gözlerimin önünde Yaman’la senin o 70’li yıllardaki fotoğrafın gelip yerleşecek… Yaman’ın seni orada yine çiçeklerle karşıladığını, bir daha birbirinizden asla ayrılmamak üzere sarmaş dolaş olduğunuzu hissedeceğim… Belki bir an için, zamanı ve tarihi unutup o aşk yüklü bakışlarınızın arasına Onat’ın, Yavuzer’in, Hüseyin Baş’ın kahkahaları, Zeki Ökten’in mahçup gülümsemesi karışacak… O an Papirüs’te, Kızılçam masasındayım sanacağım… Sonra kendime gelip, kadehimi sana kaldıracağım… İyi ki vardın, iyi ki varsın, diyeceğim… Senin için sulara bıraktığım kır çiçekleri belki de Gökova’ya ulaşmıştır diye teselli bulacağım… Hoşça kal canım arkadaşım. ‘Tek isteğim yazmaktı’ Kültür Servisi Bu yıl “öykü” dalında verilen Aydın Doğan Ödülü’ne, değer görülen Selim İleri, ödülünü önceki gün Hilton Oteli’nde düzenlenen törenle aldı. Törene, Aydın Doğan Vakfı Başkanı ve Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan, Kültür Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürü Prof. Dr. Onur Bilge Kula, yazarlar Ahmet Ümit, Ayşe Kulin, Tuna Kiremitçi, oyuncular Türkan Şoray, Yıldız Kenter’in aralarında bulunduğu çok sayıda davetli katıldı. Sunuculuğunu Korhan Abay’ın yaptığı ödül töreninde konuşan Aydın Doğan Vakfı Yürütme Kurulu Başkanı Candan Fetvacı, “Selim İleri bir İstanbul yazarıdır, yaşadığımız bu şehrin elden giden güzelliklerini, artık sokaklarda rastlayamadığımız insanlarını her yönüyle gelecek kuşaklara tanıtır” derken, Doğan Hızlan ise “Selim İleri romanlarıyla da Türk edebiyatına çok büyük katkıda bulunmuş bir yazar. O bize, başka yazarları da hatırlatarak, bencillik sınırlarını aşmıştır” diye konuştu. Konuşmaların ardından İleri’ye Aydın Doğan ödül heykelciği ile 50 bin liralık para ödülü Aydın Doğan tarafından takdim edildi. Selim İleri ise konuşmasında “Yolun başındayken hiçbir şey bilmiyorsunuz. 45 yıl önce tek isteğim yazmaktı. Tek okuyucum sevgili ablamdı. Neyin beni alıp götürdüğünü bilemiyorum. Yarım yüzyıl sonra, yolun yarısını çoktan geçmişken şimdi buradayım. İyi ki varsınız, iyi ki buradasınız. Ödenmez bir gönül borcu bu” dedi Edirne’nin seslenişi Edirne Kent Konseyi Yürütme Kurulu adına Başkan Özer Demir imzasıyla yayımlanan “Çağrımızdır” başlıklı bilSüleymaniye diri özetle şöyleydi: Külliyesi’ndeki “Traklara, RomaSinan Türbesi lılara, Bizanslılara kucak açan Edirne, Osmanlı İmparatorluğu’na da başkentlik yapmıştır. Mimar Sinan’ın ustalık eseri ve insan aklının şaheseri Selimiye Camisi 2011’de UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesi’ne kabul edildi. Ülkemiz ve Edirne için büyük önem taşıyan bu gelişmeden sonra Edirne’ye dair sözü olanları Sinan’ın eserine davet ediyoruz. Edirne’yi sevenler, sorumluluk duyanlar, bu coğrafyanın bütün değerlerini gelecek kuşaklara aktarmayı kendine görev bilenler; kısaca sözü olanları, her yıl aynı tarihte Mimar Sinan’ın eserinin önünde yüzleşmeye çağırıyoruz. Kent Konseyi olarak, Selimiye’yi ‘insanlıkla çevirip’ ustanın şaheserine, dolayısıyla kente sahip çıktığımızı tüm dünyaya duyurmak istiyoruz. Çağrımız; demokrasiye inanan tüm seçilmiş ve atanmışlaradır; çağrımız, tüm kentlileredir; çağrımız, insanlığa dairdir...” TİYATROKARE OYUNLARININ ENGELLENDİĞİNİ SÖYLÜYOR Ağırnas törenleri Ağırnas’taki geleneksel “9 NisanSinan’ı Anma Törenleri”ne ise Kayseri Valisi Mevlüt Bilici, Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki, ÇEKÜL Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen, Ağırnas Belediye Başkanı İsmail Mete, kaymakamlar, konuk belediye başkanları, müdürler, vatandaşlar ve öğrenciler katıldı. Konuşmasında “Sinan’ın camilerini anlamak yerine gecekondu camiler yapıyoruz. Ona layık olmamız lazım” diyen Özhaseki’nin yanı sıra Metin Sözen de geçen yıl Ağırnas’ın Cumhurbaşkanlığı himayesine alındığını anımsatarak şunu belirtti: “Sinan’ın doğduğu yerin bir bilim, kültür ve sanat merkezi olmasını amaçlıyoruz.” Bakalım Sinan Günü’nde Edirne’den Kayseri’ye uzanan bütün bu çağrılar, uygarlıklar ülkesi Türkiye’deki “kimliksiz imar politikaları”nın artık terk edilmesine etki edebilecek mi? ‘Yasak değil, ağır baskı’ Kültür Servisi Tiyatrokare’nin Arap bir çocuk ile Musevi bir kadının dostluğu üzerine kurulu oyunu “Onca Yoksulluk Varken”in Erzurum Yakutiye Belediyesi tarafından sahnelenmesinin engellenmesiyle ilgili olarak belediye ve Tiyatrokare açıklama yaptı. Erzurum Yakutiye Be ‘Onca Yoksulluk Varken’ Ajar’ın romanından uyarlandı. lediyesi açıklamasında, Emile Ajar’ın romanından Nedim Saban’ın uyarlayıp yönettiği oyunun “kapalı spor salonu bulunmadığı için Yakutiye Kent Meydanı’nda sahnelenmesi talebinde bulunduklarını ancak Tiyatrokare’nin bu teklifi kabul etmediklerini” belirtti. Tiyatrokare ise açıklamasında “olayın yasaklama değil, ama ağır bir baskı olduğuna” işaret etti. Oyunun dekorundaki “Kahrolsun Faşizm” sözünün belediye yetkililerini ürküttüğünün vurgulandığı açıklamada “12 Mart döneminden bu yana ne yazık ki tiyatroya baskılar her dönemde her kentte, İstanbul’un göbeğinde bile yaşanmıştır. Anadolu’da pek çok tiyatroya salon tahsis edilmemekte, oyuncuların kimlik, ikametgâh kâğıtları ve savcılıktan temiz belgeleri istenmekte, kimi oyunlar yasaklanmakta, kimilerinin önüne ise seyirciyle buluşmaması için büyük engeller çıkartılmaktadır” denildi. Mimarların bildirisi Mimarlar Odası’nın “Sinan’a Saygı” bildirisinde de Büyük Usta’nın mimarlığı özetle şöyle tanımlanıyor: “Duru, yalın, dolgun kitleler üzerinde dengelenen ana kubbe ve kubbecikler dizgesini kuran, mühendislik yeteneği ile mimarlık zarafetini bütünleştiren büyük ustanın eserleri, bulunduğu kentlere siluet, estetik, sanat ve kimlik C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear