23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 10 NİSAN 2012 SALI 6 (Fotoğraf: KAYHAN AYHAN) HABERLER Halkevleri İstanbul Haber Servisi Halkevleri 80. kuruluş yıldönümünü İstanbul Sinan Erdem Spor Salonu’nda düzenlenen etkinlikle kutladı. Etkinlik kapsamında birçok sanatçı ve şair yoğun ilgiyle dolan salonda izleyenlerle buluştu. Anadolu Ateşi Dans Topluluğu izleyenlere hazırladığı gösteriyi sunarken Yavuz Bingöl, Halkevleri Çocuk Korosu, Agire Jiyan, Diyarbakır Sur Belediyesi Gençlik Korosu, Yeni 80 yaşında Türkü, Şevval Şam, Erkan Oğur, İsmail Hakkı Demircioğlu, Hayko Cepkin, Bulutsuzluk Özlemi, Volkan Konak, Melike Demirağ, Edip Akbayram izleyenlere konser verdi. Çeşitli pankartların asıldığı salonda sık sık sloganlar atılırken Ahmet Telli, Şükrü Erbaş, Ali Özgür Özkarcı, Gonca Özmen, Altay Öktem, Deniz Durukan, Turgay Tanülkü, Altan Gördüm salondaki kitleye şiirleriyle seslendi. ‘Gülen’ Siyasi Partisi Bu köşeyi izleyenler, F. Gülen “Hareketi”ni, sık sık siyasi parti kategorisi içinde değerlendirdiğimi bilirler. Gülen de bu “partinin” başıdır. Bizim gazeteci siyaset yorumcuları (dahası sosyalsiyasal bilimciler!) “Gülen Hareketi” söz konusu olduğunda, hizmet mizmet kategorisinde kalmayı tercih ederler; ya böyle olduklarına inandıkları, öyle olmasını istedikleri için ya da kaygı ve endişe taşıdıklarından... Şüphesiz bu hareketin bir “hizmet yönü” olabilir gibi görünüyor! Oysa bu yönleri tamamen tartışmalıdır! Bana göre tartışması bile yoktur! Çünkü bu “hizmet” karşılıksız değildir. Cemaatlerine adam devşirme amaçlıdır! Buna hizmet demem! “Kardeşim bu al ver ilişkisi, normal değil mi” diyenlere de gülerim… Hizmet, karşılıksız yapılır, götürülür!.. Onların “hizmeti” ise sıkı bir “üye kaydetme”, insanları cemaatin adamı yapma, “hizmet” adı altında toplum içinde yayılma politikası gereğidir. Bana “Nereden biliyorsun?” demeyin. Olayı izleyen herkes bunu bilir! Yurtlarında, “Işık Evleri”nde kalacak öğrenciler, “Hareket”in dini ayinlerine, kafa yıkama programlarına mutlaka katılmak zorundadır. Kendilerine verilen kitapları okumak, bütün toplu hareketlere katılmak, “abilerine”, “ablalarına” teslim olmak ve sonuçta “sıkı bir Gülenci” olmak zorundadır. “Hizmet”in “programından” kimse yan çizemez, yoksa kendini kaldığı evin, yurdun, hatta kaptığı işin dışında buluverir... Veya bunu kabul etmeyen, oralara giremez bile! Bu konuda tanık olduğumuz onlarca olay var... ??? Bu “Hareket”, (illegal) sol “hareket”lerin, partilerin, kuruluşların “gizli örgütlenmesi”ni esas alır. Baktığınızda ortalıkta binlerce Gülenci görürsünüz, ama hiçbiri Gülenci değildir! Durum şudur adeta: F. Gülen’e de sormuşlar: “Cemaatin yargı operasyonlarında rolü olduğu söyleniyor, ne düşünüyorsunuz?..” Gülen yanıt vermiş: “Valla sanmıyorum, ama F. Gülen cemaatinden 30 yıldır tanıdığım bir dostum var, ona sorayım, size öyle kesin yanıt vereyim...” ??? Siyaset bilimi, insanların kendilerini nasıl tarif ettiğiyle ilgilenmez. Veya bununla yetinmez, daha çok ne yaptığına bakar. Bu nedenle ben her zaman yorumlarımı “karşılaştırmalı” zemine oturtmaya çalışırım. Bunun en basit bilimsel tanımı, daha önce de belirttiğim gibi: “Ne oluyor”dur. “Olanı görmek”tir. Bir şey esas olarak davranışıyla “neyse o”dur! Gülen Cemaati, uluslararası arenada da kendisini resmi olarak “hareket” (movement) olarak tanımlar (Gulen Movement). “Hareket” tanımı aslında siyasi bir terminolojidir. “Partileşmeden önceki aşama” anlamına da gelir. Sıkı bir birlikteliği ve bir hedefe yürüyüşü dile getirir. Bizde ve dünyada sol örgütlenmeler arasında da kendilerini “hareket” olarak adlandıranlar çok sayıdadır. Bu “Gülen Partisi”, son zamanlarda kendilerine ülkemizde “camia” demeye başladı! Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzonspor vb. camiası gibi! (Gülmeyin!) Bu bir “geri kaçış”tı. Nereden kaçış? Başbakan Erdoğan ile giriştikleri büyük siyasi savaşta aldıkları darbeden sonraki geri kaçış. Yıpranma sonucu, siyasi varlıkları sorgulanınca, camia lafı ile kendilerini biraz gizleme yoluna saptılar. Yara bere sarma dönemi de diyebilirsiniz! ??? Gülen Cemaati “din” eksenli siyasi bir harekettir; bu tanımı yapmak için bütün siyasal (bilimsel) kriterler vardır. Türkiye’nin dış politikasına ilişkin tercihleri, görüşleri ve Erdoğan ile çatışmaları söz konusudur. Gülenciler, tam Amerikan politikasının uygulayıcılarıdır. Erdoğan’la Filistin konusunda mesela hiç anlaşamazlar! Ülke içi politikalarda tamamen siyasi kategorilerle düşünür ve görüşlerini açıklarlar, demokrasi, vesayet, ordu vb. MİT... İç ve dış konularda siyaset görüş geliştirirler. Oysa ülkemizdeki diğer cemaatler siyasi görüşlerini ön plana çıkarmazlar. Buna göre politika yapmazlar. Sağcı kitle partileri içinde genellikle partilerin politikalarına tabi olurlar. Ama “Gülen Hareketi” değil. Bu “parti” ile AKP tamamen iki ayrı siyasi gövdedir. Gülenciler, devlet ve örgütlerine ve ekonomik kuruluşlara sızarak, ele geçirerek, yöneterek ve kendilerine en geniş siyasi yönetim alanı yaratarak ilerliyorlar. Geldikleri yer itibarıyla, artık “Erdoğan’ın canına okuyacak güce ulaştıklarını” sandılar... F. Gülen Hareketi, sağdan soldan gazetecileri vb. kabul ederek, ödüller vererek, Gülen okullarına, Pensilvanya’ya, dış gezilere davet ederek “devşirmeye çalışan” Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı aracılığıyla bir açıklama yaptı. Bu açıklama pek çok kişi tarafından şeffaflaşmaya doğru adım olarak görüldü! Bu açıklamaya, Ahmet Şık’ın “Kendilerini iyilik hareketi olarak göstermeye çalışan cemaat, polis teşkilatı ve ordu içinde niçin örgütleniyor” can alıcı sorusuyla birlikte bakacağız... Soru sormazsanız, gerçeğe ilişkin yanıt bulamazsınız. Balyoz davasının tutuklu sanıkları köşe yazarlarından sonra CHP, MHP ve BDP’li vekillere de yazdı Muhalefete de mektup İKİNCİ POYRAZKÖY DAVASI ‘Gerçek delil gösterin’ HİLAL KÖSE Gölcük Donanma Komutanlığı’nda bulunan belgeleri sakladıkları, Poyrazköy’de çıkarılan mühimmat için yer tespit ettikleri iddiasıyla yargılanan sanıklardan Koramiral Kadir Sağdıç, “Subay ve astsubaylardan oluşan 5 kişilik bir grup, hükümeti yıkmakla suçlanıyor. Bu 5 kişilik grubun böyle ağır bir suça girişmelerinin kimse tarafından bilinmemesi imkânsız. Buna rağmen sahte ihbar, tespit tutanağına dönüştürülmüş” dedi. Deniz Kuvvetleri Komutan Yardımcısı Sağdıç, Kurmay Albay Ali Türkşen, İstihbarata Karşı Koyma Kısım Amiri Kemalettin Yakar’ın da aralarında bulunduğu 8 sanığın “hükümeti yıkmaya teşebbüs” suçundan yargılanmalarına dün devam edildi. Dünkü 4. oturumda Sağdıç, “Hakkımda 2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteyen savcılar, ifademi dahi almadı. İddianame eksik ve tutarsızdır. Polis fezlekesiyle hazırlanmıştır” dedi. Sağdıç, mahkeme heyetine, “Haksızlığa ve adaletsizliğe sessiz kalmayın” diye seslendi. Albay Ali Türkşen de, “2 bin 100 mermi, iki karış fitil ve yarım kilo patlayıcı ile hükümeti yıkacağımız iddia ediliyor. Bu olacak şey mi?” dedi. Türkşen, “Bu dijital sahteliklerle bizi suçlamayın. Bize gerçek delil gösterin” diye konuştu. Tutuksuz sanık Astsubay Başçavuş İsmail Bak ise “Bir gün ‘Sen teröristsin Beşiktaş’a git’ deniyor, sonraki gün de ‘gemimizi korsanlar kaçırdı müdahale et’ diyorlar” dedi. Sanıkların tahliye taleplerini reddeden mahkeme, aralarında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu gerekçesiyle dosyanın, Poyrazköy ana davasıyla birleştirilmesine karar verdi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Balyoz davasının tutuklu general ve amiral rütbesindeki sanıkları, köşe yazarlarının ardından muhalefet partilerinin milletvekillerine de mektup gönderdi. General ve amirel rütbesindeki 52 sanığın imzasının yer aldığı mektubun CHP ve MHP’nin yanı sıra BDP’li vekillere de gönderilmesi dikkat çekti. Orgeneral Bilgin Balanlı, Korgeneral Yurdaer Olcan ve Koramiral Can Erenoğlu’nun da aralarında bulunduğu Balyoz davasının tutuklu 52 sanığı, muhalefet partilerinin milletvekillerine mektup gönderdi. Mektupta Balyoz davasında 250’si tutuklu olmak üzere 365 TSK mensubunun yargılandığı belirtildi. Balanlı Olcan Erenoğlu ‘Hukuk garabeti’ Yargılanan TSK mensuplarının yarısından fazlasının halen görevde olan muvazzaf personel olduğu ifade edilen mektupta, “Bizler bir hukuk garabeti iddianeme ile kendi ülkemizde aylardır özgürlüğümüzden yoksun, esir olarak tutuluyor ve dünya hukuk tarihine kara bir leke olarak geçe cek şekilde haksız ve hukuksuz olarak yargılanıyoruz” denildi. Mektupta, içeriği sahte herhangi bir yazının bilgisayarda üretilmesi ve üst veri bilgilerinin herhangi bir kişi adına tanziminin her zaman mümkün olduğu belirtilerek “Bu davada art niyetli kişiler veya gruplarca yapılan sahtekârlık işte budur” dedi. Mektupta, şunlar ifade edildi: “Birileri, 2008 sonrasında, bir bilgisayarda 1’nci Ordu Plan Semineri kayıtlarından istifade ederek sahte planlar düzenlemiş, üst veri bilgilerini tasfiye etmek istediği subayların adına tanzim etmiş, suçlamaya ve tutuklamaya dayanak teşkil eden dijital verileri üretmiştir. Üst veri bilgilerindeki sahtekârlıklar, hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açık ve net olarak ortaya konmuş, ayrıca bunların 2007’de piyasaya sürülen bilgisayar programı ile oluşturulduğu tarafsız bilirkişi raporları ile de teyit edilmiştir.” Mektupta, masum insanların bile bile rehin alınmalarını “demokrasi adına yapılması gereken bir hareket” olarak görmenin gerçek ve ahlaki olamadığı gibi hukuka uygun bir düşünce de olmadığı kaydedildi. HEPSİ YALAN Emekli Albay Atilla Uğur, sanık Dilsiz’in AKP’li bakan ve milletvekillerinin dinlendiği iddialarını reddetti HATİCE TUNCER ‘CD’LERİ DEĞİŞTİRMEK BASİT’ Uzmanlar konuştu İstanbul Haber Servisi Balyoz davasının geçen haftaki oturumları, “tanık dinletme ve bilirkişi tayin edilmesi” talepleri kabul edilmeyen avukatların duruşmalara girmeme protestosu nedeniyle tartışmalı geçti. Davaya bakan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, 2 bilirkişinin, dinlenmesini kabul etti. 5 ve 6 Nisan tarihli duruşmalarında dinlenen bilişim uzmanı Türker Gülüm ve Prof. Dr. Coşkun Sönmez’in hazırladıkları raporlar da mahkemeye sunuldu. Gülüm, raporunda “Kullanıcı, son kayıt tarihi gibi bilgileri değiştirmek için basit bir internet araması sonucunda paralı veya ücretsiz ürünler bulmak mümkündür. Basit bir kullanıcı bile bu değişiklikleri yapabilir” görüşüne yer verdi. Prof. Sönmez’in hazırladığı raporda ise “CD’lerdeki dosyaların, CD’lerin hazırlandığı tarihlerde bulunmayan özellikleri içerdiği anlaşılmaktadır” dedi. İkinci Ergenekon davasında, tutuklu sanık emekli Albay Atilla Uğur, sanık Yüksel Dilsiz’in “Jandarma İstihbarat’ta Bülent Arınç, Abdülkadir Aksu, Cemil Çiçek gibi bakan ve milletvekillerinin telefonlarının dinlendiği ” iddialarının “yalan” olduğunu söyledi. Emekli Albay Atilla Uğur, “Başkanı olduğum Mali ve Teknik İstihbarat Dairesi’nde yasadışı hiçbir işlem yapılmamıştır” dedi. Davanın dünkü 173. duruşmasında bu davadan tutuksuz olmakla birlikte başka suçtan tutuklu bulunan Yüksel Dilsiz’e, diğer sanıklar, kayıtlarını izledikleri 1315 Mart ile 23 Nisan’daki kapalı oturumda yaptığı savunmalar ve iddialarına ilişkin sorular yöneltti. Tutuklu sanık Atilla Uğur, Dilsiz’in, tutuklu sanık emekli Tuğgeneral Levent Ersöz’ün Jandarma İstihbarat Daire Başkanı oldu TEHDİT İDDİASI Sanık Dilsiz, tutuklu sanık İbrahim Özcan’ın kendisini tehdit ettiğini iddia etti. İbrahim Özcan ise Dilsiz’i tehdit etmediğini söyledi. Ersöz’ün kendisiyle ilgili ithamlarda bulunduğunu belirten Dilsiz, “Levent Ersöz Paşa’nın benimle ilgili ithamları olmasaydı, konuşmazdım, üstünü örterdim. Ersöz Paşa, beni terör örgütlerine, Hizbullah’a, ElKaide’ye hedef göstermiştir. Bu yüzden evime gidemedim. Bu nedenle konuştum” dedi. AKP’li milletvekillerinin telefonunu Jandarma Grup Komutanı Salih Özkara’dan aldım. Levent Ersöz’e götürünce çok sevindi. Numaraları kâğıda yazdı.” Dilsiz, sadece vekillerin değil, eşlerinin ve korumalarının da dinlendiğini, tüm özel bilgilerinin fişlendiği bir listeyi gördüğünü öne sürdü. ğu dönemde, başkanı olduğu Mali ve Teknik İstihbarat Dairesi’nin AKP milletvekillerini “yasadışı dinledikleri” iddialarına ilişkin sorular yöneltti. Uğur, şu açıklamayı yaptı: “Mali ve Teknik İstihbarat Daire Başkanlığı’nda yasadışı dinleme yapıldığı külliyen yalan. Dairede hiçbir yasadışı işlem yapılmamıştır. Bize verilen telefon numaralarına ilişkin mahkeme kararı bildirildikten sonra o karar GSM şirketlerine gönderilir. Onlar da hat verirlerdi. Görüşmeler kayda alınır, CD halinde imza karşılığında Jandarma Grup Komutanlığı’na verilirdi. Emniyet Genel Müdürlüğü’nde olduğu gibi.” Uğur’un “Yasadışı dinleme yapıldığını nereden biliyorsun” sorusu üzerine Dilsiz, iddialarını şöyle yineledi: “Ben komutanlığa bir numara veriyorum. Akşam ya da ertesi sabah kayıtları bize geliyor. Bu kadar kısa sürede mi mahkeme kararı çıkıyor? Abdülkadir Aksu’nun, Cemil Çiçek’in, Bülent Arınç’ın telefonlarını getirdim. Çok kısa sürede ses kayıtları getirildi. Ben bütün ‘Yeni Tuncay Güney’ Yüksel Dilsiz, Atilla Uğur ile Jandarma Daire Başkanı Levent Ersöz’ün telefon dinleme nedeniyle kavga ettikleri iddialarına ilişkin şunları anlattı: “Ben duymadım. Atilla Albayım, Abdülkadir Aksu’nun telefonunun dinlenmesini isteyen Levent Ersöz’e ‘dinlemek problem olur’ demiş. Levent Ersöz Paşa Atilla Uğur’a bağırmış. Bunu bana anlattılar.” Dilsiz’e çok sayıda soru soran tutuklu sanık Hasan Ataman Yıldıırım “Yüksel Dilsiz, yeni bir Tuncay Güney” dedi. Cemil Çiçek Adalet Bakanlığı’ndan Balbay’ın talebinin karşılanmasını istedi ‘Mümkünse normal koğuş’ FIRAT KOZOK TTB: Biber gazı öldürür ? ANKARA (ANKA) Türk Tabipleri Birliği (TTB), İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in biber gazının “zararsız” olduğu yönündeki açıklamalarına yanıt vererek, “Biber gazı silahtır, sağlığa zararlıdır, öldürür. Ciddi göz hastalıkları, astım ve akciğer ödemi, hipertansiyon ve kalp yetmezliği, beyin kanamasına neden olur” dedi. Bilinen isimler olarak Hatice İdin, İbrahim Sevindik, Musa Dağ, Mehmet Uytun, Hacı Zengin, Kazım Şeker, Metin Lokumcu’nun biber gazı nedeniyle öldükleri vurgulanan açıklamada, “Biber gazına maruz kalmak, kalp ve solunum sistemini etkileyerek öldüren bir dizi mekanizmayı tetiklemektedir. Biber gazı silahtır. Topluluklara fütursuz ve yoğun kullanımda, gazı içinde barındıran düzenek (kanister) yaralanmasına bağlı olarak öldürmektedir. Biber gazları kimyasal silahlardır. Hiçbir durumda kullanılmaması gerekir.” ANKARA TBMM Başkanı Cemil Çiçek, tek kişilik hücrede kalan ve normal koğuşa geçmek isteyen gazetemiz yazarı ve CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay için resmi girişimde bulundu. Çiçek, Adalet Bakanlığı’na gönderdiği yazıda, Balbay’ın “işlemiş olduğu suç grubu ve konumu” gerekçesiyle normal koğuşa geçme isteminin geri çevrildiği yönünde medyaya yansıyan haberlerin araştırılmasını ve mevzuatlar çerçevesinde talebinin karşılanmasını istedi. Balbay ve Tuncay Özkan birlikte kaldıkları hücreden geçen yıl gece yarısı operasyonuyla alınarak tek kişilik hücrelere yerleştirilmişlerdi. Tartışmalar üzerine açıklama yapan Adalet Bakanlığı, değişikliğin Balbay’ın isteğiyle yapıldığını bildirmişti. Balbay ise, istekleri dışında ayrı hücrelere konulduklarını belirterek, “Gece yarısına doğru getirildiğimiz 1 No’lu cezavinde 03.00’e kadar bekletildikten sonra isteğimiz dışında zor kullanma tehdidi ile ayrı hücrelere konulduk” demişti. Balbay’ın ısrarlı talepleri sonrasında kendisinin yanına Odatv tutuklusu Coşkun Musluk yerleştirilmişti. Ancak Musluk’un tahliye edilmesinden sonra Balbay tek kişilik hücre günlerine geri dönmüştü. Geçen hafta medyaya yansıyan haberlerde cezaevi yöneticilerinin Balbay’ın normal koğuş talebini “işlemiş olduğu suç grubu ve tutuklunun konumu” gerekçesiyle reddettiği ifade edilmişti. Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Cezaevi Gözlem Kurulu’nun kararının gerekçesini istediklerini belirtmişti. Balbay ise Ergin’in bu sözleri üzerine mahkemede gazetecilere “Sanki tek başıma kalmak istiyormuşum havası yaratılıyor” demişti. ‘İddialar araştırılsın’ Ergin’in bu açıklamasından önce Çiçek’in Adalet Bakanlığı’na bir yazı yazdığı öğrenildi. Edinilen bilgilere göre Çiçek, 4 Nisan’da ilettiği yazısında Balbay’ın normal koğuş talebinin reddedildiği bilgisini aktararak “İddianın ne ölçüde gerçeği yansıttığının araştırılarak tespitini ve mümkünse mevzuat çerçevesinde talebinin karşılanarak sonucunun bildirilmesini rica ederim” dedi. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear