23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
16 MART 2012 CUMA CUMHURİYET SAYFA kultur@cumhuriyet.com.tr KÜLTÜR M A R G A R I T A 17 P A P A N D R E U ’ D A N M E S A J V A R : Kalbimizi ısıttınız... raya 8 Mart haftası girince, Atina yolculuğuna ara verdim. WINPEACE (Türkiye Yunanistan Kadın Barış Girişimi) temsilcileri olarak, dayanışma duygularımızı iletmek üzere gittiğimiz Atina’dan izlenimlerimi daha önce okudunuz: Yokluk içinde sonsuz bir dayanışma; yokluk içinde sanat etkinliklerinden ve eğlence kültüründen vazgeçmeme… WINPEACE’in Yunanistan’daki üyeleriyle buluşmalarımızdan biri de Margarita Papandreu’nun evindeydi… Atina’ya bir saat mesafede, Kato Almyri adlı sayfiye bölgesinde yaşıyor Margarita Papandreu iki yıldan beri. Daha önce Atina’nın en görkemli semti Kastri’deki evine gitmişliğim çok vardı. Ama yeni evini ilk kez görecektim. A Bir ‘Yılmaz Büyükerşen Biyografisi’ Nasıl Yazılmalı? Bu yazıyı yazdığım 15 Mart 2012 günü sabahı Cumhuriyet’in kültür sayfasını açtığımda, “Tepebaşı Belediyesi”nden, çağdaş Eskişehir’in kültür yaşamına yeni bir armağan: ‘Kent ve kültür söyleşileri’” başlıklı haber ile karşılaşıyorum. Söyleşiler, 16 Mart günü Zübeyde Hanım Kültür Merkezi’nde ve sevgili Özgen Acar’ın yönetiminde başlıyor. Bu yeni kültür hamlesini Tepebaşı Belediye Başkanı, sevgili dostum Ahmet Ataç ile Özgen Acar birlikte planlamışlar. Şaşırmıyorum. Çünkü Eskişehir’in kültür yaşamındaki gelişmelere ait haberler, Yılmaz Büyükerşen ile Ahmet Ataç’ın varlıklarından bu yana benim için şaşırtıcı olmaktan çıktı. Hem de yıllardır. Ne zaman Eskişehir’in sanat ve kültür yaşamına ilişkin bir ‘yenilik’ duysam, altında bu iki imzadan birinin ya da her ikisinin bulunacağını, daha imzayı görmeden biliyorum. Ve epey uzun zamandır kafamda dolanan bir soru, böyle durumlarda yeniden canlanıveriyor: Bir ‘Yılmaz Büyükerşen Biyografisi’ nasıl yazılmalı? Yazılmalı mı? Evet. Hem de kesinlikle. Çünkü böyle bir biyografi olmadan gelecekte bu ülkenin uygarlık tarihine ait yazılacak olanlar, çeşitli bakımlardan eksik kalacak bir tarih ile eşanlamlıdır. Ama bu, gerçek anlamda büyük olan her insanın biyografisi gibi, çok dikkatle kaleme alınması gereken bir ‘kişisel tarih’tir; çünkü böyle tarihler, yalnızca bizde değil fakat her toplumda gelecek kuşakların en değerli ve etkili rehberleri arasında yer alır. Böyle bir biyografi, her şeyden önce yalnızca bir övgüler yumağı olmaktan kaçınmalıdır. Çünkü gerekçelerini gölgede bırakan övgülerin hiçbir zamana yararları dokunmaz. Önemli olan, övgülerin kaynağıdır ve bu nokta bir Yılmaz Büyükerşen Olayı’nda özellikle önemlidir. Burada ‘Olay’ sözcüğünü bilerek büyük harfle yazdım, zira Yılmaz Büyükerşen, yalnızca Eskişehir’in değil, ama Türkiye’nin uygarlık tarihinde bir dönüm noktasıdır. Ama bu noktanın anlaşılması, Büyükerşen’in önce Anadolu Üniversitesi gibi bir üniversiteyi, ardından da Çağdaş Eskişehir’i yaratmak için hangi temellerden güç aldığının doğru anlaşılmasına bağlıdır. Yılmaz Büyükerşen, bu başarılara imza atmak için gerekli olan gücü hep Eskişehir’in toprağına ve insanına olan inancında aradı ve buldu. Bu inanç öylesine güçlüydü ki, başkalarını yıkıp geçecek şiddetteki fırtınaların ardından bile Büyükerşen’in ayakta kalmasını ve toplumuna hizmet için yüreğinde yeni bir ateş yakmasını sağladı. Anadolu Üniversitesi gibi bir uygarlık ve eğitim anıtını yaratıp yıllarca yönettikten sonra, görevi ‘görevden alma’ ile noktalanan Büyükerşen, kendine yeni bir toplumsal hizmet alanı olarak kentini seçti. Amacı, bundan daha yirmi yıl önce anayolları bile çamurdan zor geçilen bir kenti uygar Batı kentlerinin düzeyine çıkarmaktı. Başardı. Çünkü yaşadığı toprağa ve o toprakların insanlarına güvenmekte haksız değildi. Tarihi boyunca uygarlıkların odak noktası olmuş, Milli Mücadele’nin en kritik anlarının tanıklığını yapmış olan Eskişehir, ancak uygarlığa layık olabilirdi. Büyükerşen de bunu gerçekleştirdi. Bulgaristan’dan döndükten sonra: “Orada Balkan Savaşı’nı niye kaybetmiş olduğumuzu anladım, çünkü onların operası var!” demiş olan Mustafa Kemal’in bu sözünü vasiyet sayarak, kentini operalarla, tiyatrolarla, konser salonlarıyla, yeni müzelerle donattı. Ve hep, ama hep aynı söylemi tekrarladı: “Eskişehir’in toprağı böyledir, bütün bunları yaratabilir!” İşte bu yüzden, gelecekte yazılacak bir ‘Yılmaz Büyükerşen Biyografisi’ her şeyden önce bu insanın kendi toprağının hamuruyla nasıl şekillenmiş olduğunu gözler önüne serebilmeli! Margarita Papandreu’nun evi. Bu bedeli öderken millet bir günah keçisi arıyordu… En kolayı bir günah keçisi seçmekti… George’u seçtiler.” Merkezden ve gözden uzak… Yol boyunca Margarita’nın son iki yıldır çektiği sıkıntıları düşündüm: Önce düşmüş, kolunu, bacağını, kalçasını kırmış, aylarca yatmıştı… Yunanistan’ın en zor döneminde oğlu başbakandı. Bir enkaz devralmıştı. Fazlasıyla yıpranmış ve başbakanlıktan ayrılmak zorunda kalmıştı… Ülkede onu ve ailesini suçlayan çoktu… Margarita Papandreu, başta kendi kişiliği ile, eşi ve oğlu nedeniyle de, hep politikanın içinde olmuş, Yunanistan’da kadın ve barış örgütlerine öncülük etmişti. Çocuklarına hep kol kanat germişti. Şimdi çocuklarından uzak, merkezden ve gözden uzak bir sayfiye evinde… Yalnız ve yaş ilerlemişken… Hüzün ve sıkıntıyla yaklaşıyordum… Ama oraya varmamızla, hüzün de, sıkıntı da yok oldu! Karşıma “bomba gibi” bir Margarita Papandreu çıktı. Kırılan kemiklerin üstesinden gelmiş, her zamanki gibi bakımlı, enerjik, güler yüzlü, güçlüydü. Yakınmaktan çok, düşünce üretip geleceğe ilişkin tasarılar öneriyordu. Bütün gün bizleri ağırladıktan, saatlerce konuşup tartıştıktan sonra, günün sonunda sirtaki ve zeybek bile yaptı! Evi ise öncekinden çok farklıydı. İki odalıydı. Biri açık mutfak ve oturma alanı, öteki yatma ve çalışma odası… Kendi tasarlamıştı prefabrike evini. Yalın, rahat bir köy evi… Bahçe kocaman ve deniz kenarındaydı. Yazın bahçesini, davetler, düğünler için kirala Şiddet ve ‘Maskeliler’ yıp ek gelir sağlıyordu. “Bu sessizlik, bu temiz hava, bahçe ve deniz bana iyi geliyor. Atina’ya her gittiğimde, buraya dönmek için can atıyorum” diyordu. ‘Günah Keçisi’ Margarita Papandreu, bugün Yunanistan’ın karşı karşıya olduğu ekonomik krizi yorumlarken, “Acı olan, yaşananların başımıza vurula vurula yapılması; dışarıdan dayatılması” diyor; birçok Yunanlıdan duyduğum, kabahati hep başkalarına atan zihniyetin aksine, yanlışı kendilerinde de arıyor; “Avrupa Birliği’nin verdiği fonlarla çok şımarmıştık… Bizi tembelleştirdiler ” demek yürekliliğini de gösteriyordu. Yorgo Papandreu’ya yöneltilen eleştirileri (önlem almakta gecikmesi, muhalefetle işbirliği yapmaması) ona söylediğimde karşı çıktı. Üçüncü bir eleştiriyi, çevresine yanlış insanlar seçtiğini dile getirdiğimde ise sadece gülümsedi. Sonunda şöyle dedi: “Halkımıza, ağır bir bedel ödetiliyor… Ömrü boyunca şiddete karşı mücadele vermiş Margarita Papandreu, “En korkutucu olan açlığın yokluğun, şiddete yol açması. Yakma yıkma…” dediğinde, polis engel olamıyor mu, diye sordum: Çevremizdekiler yanıtladı: “Bizim polis sizinkine benzemez. Yakıp yıkanların birinin kolu çizilse o polis mesEkrem Bora yoğun bakımdan lekten atılır!” ? Kültür Servisi Yeşilçam’ın usta “Atina yıkılıp yerle bir edilse de, oyuncularından Ekrem Bora yoğun kimse ölmedi diye seviniriz biz.” bakımdan çıktı. Okmeydanı Memorial “Bizde halkın tepki gösterme hakkı Hastanesi’nde tedavisi süren Ekrem Bora, var. Polis de bunu böyle bilir!” (Bengeçen perşembe günü solunum de yorum yok!) yetmezliği şikâyetiyle hastaneye Kim bu yakıp yıkanlar ya da oradaki kaldırılmıştı. Hastane yetkilileri, ünlü yaygın deyişle “Maskeliler”? oyuncunun sağlık durumunda ciddi Rivayet muhtelif: 17 Kasım terörist sorunlar olmadığını, böbrek ve kalp örgütünden arta kalanlar… Faşistler ya yetmezliği rahatsızlığı nedeniyle bir süre da polislerin adamları… Provokatörtedavi göreceğini belirtti. ler… Holiganlar… Bunların tümü artı bunlara karışan çapulcular… kızgın değil misin, diye sordum: “Yaşamımın en mutlu yıllarını onunla geçirdim” deyip sorumu, İngilizce kelime oyunuyla kahkahalarla gülerek yanıtladı: “Onunla beraberliğimizde ona çılgınca âşıktım. Ayrıldığımızda kızgın ve âşıktım.” (“Madly in love” Çılgınca âşık; “Mad and in love” kızgın ve âşık demek.) Yüreğimde iz bırakan bir günün sonunda, “İyi ki geldiniz, kalbimizi ısıttınız” diyerek bizleri kucaklıyor ve uğurluyordu… çıktı Aşk ve Öfke Dünya ve ülke politikasını yakından izleyen Margarita Papandreu, halen bir yandan harıl harıl anılarını yazıyor bir yandan da Amerikan dış politikasını eleştiren, İsrail’in İran’a yönelik olası saldırılarına karşı dünyayı uyarmaktan geri kalmıyor. Bir ara bana odasını gezdirirken baktım başucunda kocaman Andreas Papandreu’nun (eski eşi) fotoğrafı: Ona anı Kültür Servisi Kültür ve Turizm Bak tür Kül ürk Atat Ertuğrul Günay Ankara Anadolu Merkezi’ni (AKM) “ucube”ye benzetti. Alışveriş a kar “An göre ere hab Ajansı’nda yer alan gre Festivali”nin Ankara Ticaret Odası Kon n bası kü dün len Merkezi’nde gerçekleştiri ay, toplantısında konuşma yapan Bakan Gün yla aklı n a’nı Paş an Ken da yılın “Bizim 1980 ımız var. yapılmış AKM denilen bir ucube yap ânıyla imk yasa i yen Ondan inşallah yakında bir ne le, esiy çevr ne ı yap kurtulacağız. O donanımıyla, ne kullanım alanlarıyla masraf ihtiyacımıza cevap vermiyor. Ben bir i için. ktiğ gere ası yapmıyorum oraya, kaldırılm derin Bugünkü haliyle gerçekten hepimizi bakan Baş önce a Dah i. ded or” ediy üzüntüye sevk oy’un Recep Tayyip Erdoğan’ın Mehmet Aks zetip ben ye be” ucu “ Kars’taki “İnsanlık Anıtı”nı ıştı. ardından heykeli yıktırması çok tartışılm Bakan Günay Ankara AKM’yi ‘ucube’ye benzetti Resim konservasyon ve restorasyon laboratuvarı açıldı ? Kültür Servisi İş Bankası ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ) işbirliğiyle üniversitenin bünyesinde kurulan Sanat Eserleri Konservasyonu ve Restorasyonu Laboratuvarı açıldı. Laboratuvarın açılış törenine Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince, İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörü Prof. Yalçın Karayağız, sanatseverler ve akademisyenler katıldı. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear