25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 6 ARALIK 2012 PERŞEMBE 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Z ekâ kavramı üzerinde çok durulan, ama kesin kalıplar içinde düşünülmesi sakıncalı bir kavramdır. Eğitimciler, psikologlar ve pedagoglar tarafından çeşitli tanımları yapılmıştır. Zekâya ilişkin genel geçer tanım, zekâyı kavramlar ve algılar yardımıyla soyut veya somut nesneler arasındaki ilişkiyi düşünme, muhakeme etme ve bu zihinsel işlevleri uyumlu bir şekilde bir amaca yönelik olarak kullanabilme yeteneği olarak  belirtiliyor. İnsanı hayvandan ayıran en önemli özelliklerin başında zekâ gelmektedir. Bize göre zekâ somuttan soyuta geçebilme yeteneğidir. Zekâ yaratıcılığı besler. Ancak zekânın yaratıcı bir görünüm alması düş gücünün de önemini ortaya koymaktadır. Bunun için de bir toplumda eğitim sisteminin bireyi özgür, bağımsız Üstün Zekâlılar ve Toplum Dr. Ayşe Atalay ve otonom olarak görmesi gerekir. Öğrenciyi ya da bireyi kalıplaşmış yargılarla değerlendirmeyen, özellikle düşünsel özgürlük konusunda kısıtlamayan, baskı kurmayan, adeta onun kanatlı bir at gibi özgürce uçmasını sağlayan, bireyi duygu ve düşüncesinde özgür bırakan bir toplumsal ortam gereklidir. Bu da toplumu oluşturan diğer bireylerin üstün zekâlı insanlara değer vermeleri, onu anlamaya çalışmaları, kısaca üstün zekâlı insanları ötekileştirmeye değil, kucaklamaya çalışmalarıyla gerçekleşir. Bu bakımdan üstün zekâlı insanların yazgısı içinde bulundukları toplumun kavrama düzeyi, kültürel seviyesiyle doğru orantılıdır. Gelişmiş ülkelerde üstün zekâlı bireyler bastırılması, engellenmesi, yok edilmesi gereken kıskançlık krizleriyle değil, özel eğitim programlarıyla, onlardan azami toplumsal fayda sağlamak yoluyla değerlendirilmektedir... Bizimse zekâ ve yetenek dostu bir toplum olduğumuz söylenemez. Tam aksine toplumda negatif seleksiyon olgusuyla karşı karşıyayız. Bu da zekânın ve yeteneğin bastırılması yoluyla bir toplumun geri kalmasında önemli rol oynamaktadır. Üstün zekâlı insanların bazılarında görülen toplumsal normlardan sapmalar, bu normları genel geçer olarak görüldüğü o devir içinde yadırgansa dahi, toplumsal koşulların değişmesiyle birlikte daha sonraki yıllarda içeriği ve felsefesi daha iyi anlaşılır. Bu bakımdan üstün zekâlılar genel geçer normların sorgulanmasını da gerçekleştirdiklerinden çoğu kez daha sonraki dönemlerde daha nesnel değerlendirilirler. Zamanında uyumsuz, asosyal insanlar olarak damgalanmaktan kurtulamazlar. Oysa farklılık, üstün zekâlı insanların en önemli özelliğidir. Bu bakımdan, bu tip insanlar, içinde yaşadıkları toplumun kültür ve eğitim düzeyine uygun olarak az ya da çok uyum sorunu yaşarlar. Eğitim ve kültür düzeyi yüksek toplumlar farklılığa önem verirken eğitim ve kültür düzeyi düşük toplumlarsa benzerliğe, aynılığa önem verirler. Bu bakımdan üstün zekâlı insanların eğitim ve kültür düzeyi düşük toplumlarda ayrımcılığa uğramadan, ötekileştirilmeden yaşayabilmesi daha zordur. Bir toplumda farklılığa verilen önem ve değer, üstün zekâlı bireylere tanınan bir ayrıcalık değil, o toplumun yarınlarına, teknolojisine, bilimine, sanatına bir katkıdır. Ülkemizde de üstün zekâlı bireylerin eğitimine ayrı bir özen gösterilmeli, bu doğrultuda açılan eğitim kurumları yaygınlaştırılmalı ve özellikle de üstün zekâlı bireylerin duygusal zekâlarına yönelik programlara da yer verilmelidir. Tekbir... Televizyonda tekbir sesi duyunca... Hah... Demek ki ya vuruyor, ya kesiyor... H Öldürdükleri insanları lahana gibi bir kamyonete doldurdular, dünya televizyonlardan izledi... Karoserinden kan aka aka... Bir çukurun başına getirdiler, parçalanmış cesetleri ellerinden, ayaklarından çekerek çukura attılar, yine üst üste... Üzerlerine birer Esad fotoğrafı bıraktılar, ki ölenler arada bir bakıp suçlarını unutmasınlar... Bir işemedikleri kaldı... Dozer, toprağı üstlerine örttü... Tekbir getirip gittiler... H Birisini “hain” diye öldürmüş, uzun bir halatla ayaklarından motosikletin arkasına bağlamış, cadde ve sokaklarda sürüklüyorlar, yine dünya izliyor... Arkasında kandan bir iz kalıyor... Sürüklendikçe giysileri çıkıyor üzerinden... Belki bin kişi arkasından koşuyor, cep telefonları ellerinde resmini çekiyorlar... Zafer ne de olsa... On adımda bir hep birlikte tekbir getiriyorlar... H Bir roket attılar önceki gün... Tekbir ile... Okulu vurdular... 25 çocuk parçalanarak öldü... Canlı kurtarılanlardan bir kız çocuğu korku ile ellerine bakıyordu, elleri yoktu çünkü artık yerinde... H Tekbir Allah’ın adı... Allah belanızı versin... H Tekbir dillerinden düşmüyor... Kesiyorlar, tekbir ile... Boğazlıyorlar, tekbir ile... Vuruyorlar, tekbir ile... Öldürüyorlar, tekbir ile... H Dinleri yücelten inananlarıdır... Müslümanlığı tüm medeni dünyanın gözünde korku, dehşet, vahşet haline getirdiler tekbir getire getire... H Kim destekliyor bunları hacı?.. Silah, bomba, mayın, havan, roket, kurşun verenler, bizdeki tekbirciler... O savaş malzemeleri ile pamuk ekilmediğini biliyorlar... Cinayetin sponsorluğu bir bakıma... Vahşete finansörlük... H Hiç vicdanları yok... Allah’tan hiç korkmuyorlar... H Oy verin siz... Tekbir çarpacak sonunda...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear