25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 30 ARALIK 2012 PAZAR 14 İstanbul PB Edirne PB Kocaeli PB Çanakkale B İzmir Y Manisa Y Denizli Y Zonguldak PB Sinop Y Samsun Y 9 7 12 9 14 12 13 10 8 7 HABERLER TÜRKİYE Trabzon Y Giresun Y Ankara PB Eskişehir PB Konya PB Sivas B Antalya Y 7 6 7 7 7 3 16 Adana Mersin Erzurum Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB 17 PB 17 K 10 PB 8 PB 10 PB 10 PB 9 B 3 K 4 K 11 Oslo K 3 Helsinki K 2 Stockholm K 3 Londra PB 10 AmsterdamY 9 Brüksel Y 9 Paris B 11 Bonn Y 8 Münih PB 8 Berlin B 9 DIŞ MERKEZLER Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina B B B B B B Y 4 11 4 7 7 14 14 Zürih PB 9 Moskova B 5 Aşkabat B 3 Taşkent B 1 Baku PB 7 Bişkek B 1 Tiflis B 3 Kahire B 19 Şam B 14 Tahran B 10 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK 11 ALEVİ EVİNİN İŞARETLENMESİ SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ TARAFINDAN PROTESTO EDİLDİ GÜNDEM MUSTAFA BALBAY ? Baştarafı 1. Sayfada polise saldırdığını, lastik yaktıklarını günlerce yineledi durdu. Üniversite yönetimini, öğretim üyelerini, öğrencilere molotof yapmayı öğrettikleri için “Yazıklar olsun böyle yönetimle, öğretim üyelerine” diye suçladı. Kreşteki üç yaşındaki çocukları bile etkileyen, biber gazı ve gaz bombası atan polisi, görevlerini yaptıklarını söyleyerek savundu. Sergilediği tablonun ana hatları bu mu? Bu! ??? Oysa, olaylarda öğrenciler tarafından tek bir molotof atılmadı. Tek bir lastik yakılmadı. Üniversitenin mülkiyetine kayıtlı tek bir masa, tek bir iskemle kırılmadı. Sapanla polise demir, taş atıldığı doğrulanmadı. Kreşteki çocuklar, öğrenciler, olayı izleyen öğretim üyeleri biber gazından etkilendi. Gaz bombası yiyen bir öğrenci beyin kanaması geçirdi. Ama RTE’nin öğrencilerin molotoflarla, sapanlarla saldırdığını söylediği polislerden bir teki bile yaralanmadı. Başbakan, ekranlarda polisin yalanlarını gerçekmiş gibi halka açıkladı... Ortaya çıkan sonuç bu mu? Bu! ??? Öyle bir Başbakan’ı var ki ülkemizin, önceki köşeli söylemlerinden kıvrıla kıvrıla öyle dönüşler yapıyor ki, akıllara ziyan! Önceki gün TRT’de çanak sorularla dilediği gibi açıklamalar yapma olanağı veren biri dışında diğerleri, yandaşlıkla yalakalık arasında gidip gelen gazetecileri karşısına aldı. Açıklamalarının bir yerinde öğrencilerle, ODTÜ ile bir derdi olmadığını söyledi. Bir yerinde eylemcilere ceza vermeyen üniversite yönetimini sert bir dille eleştirdi. Rektör Ahmet Acar’la yaptığı “görüşme sonrası olayın vuzuha kavuşmadığını” belirtti. Vuzuha kavuşmayan olayı merak ediyorsanız; buyurun Bay RTE’nin yanıtını izleyin: “Problem buradaki yönetimin sakat zihniyetidir. Yönetimde bir acziyet var. Acziyetini kabul edeceksin. Eğer öğrencilerinin içerisinde orada faşizan baskı uygulayan öğrenciler varsa… üniversite disiplin kurulu bir hafta uzaklaştırır. Tekrar yaptı 15 gün. Yine yaptı, tamamen uzaklaştırır” diyor. Daha sonra üniversite yönetimini “acziyetle” suçlamasındaki temel öğeyi açıklıyor: “... (yönetim uzaklaştırma cezasını) Başkalarına yaptı. Başörtülü kızlarımıza yaptılar bunları. Okullardan uzaklaştırdılar başörtüsü taktıkları için. Şimdi bunlar terör estiriyor.” ??? “Olayların vuzuha kavuşmasını mı istiyorsun” diyor Rektör Acar’a: Başörtülü diye “kızlarımızı” üniversiteden uzaklaştırdın. Eylem yaptıkları için üniversiteden geçici olarak veya tamamen uzaklaştırmadığın öğrencilere uyguladığın yöntemi, başörtülü kızlarımıza uygulamadın. Onları tek bir kararla üniversiteden dışladın, demeye getiriyor. Bu söylemlerin altındaki sırıtan asıl amaç... ... başı örtülü kızları ODTÜ’den uzaklaştıran kararın düzeltilmesi! ??? Laik cumhuriyet sevdalısı, AKP’nin faşist uygulamalarına karşı çıkan devrimci üniversite öğrencilerini faşistlikle suçlayan... .... “ODTÜ olaylarının vuzuha kavuşmasını” ancak başı örtülü kızlara geçit verilmesine bağlayan bu Başbakan’la… ... çağdaş, özgür, bağımsız üniversite konusunda uzlaşmayı hayal etmek bile olanaksız. ‘İktidardan cesaret alıyorlar’ İstanbul Haber Servisi Beyoğlu’na bağlı Okmeydanı semtinde, geçen pazar günü 11 Alevi evinin iki kişi tarafından işaretlenmesi, sivil toplum örgütleri tarafından protesto edildi. Protesto gösterisinde AKP iktidarı döneminde Alevilere yönelik ayrımcı ve gergin politikanın arttığı vurgulanarak, hükümetin bu politikalara son vermesi çağrısı yapıldı. Okmeydanı Cemevi önünde toplanan Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı üyeleri, “Maraş’ta katliam, Çorum’da katliam, Sivas’ta katliam, katil devlet hesap verecek” sloganları eşliğinde 11 Alevi evinin işaretlendiği sokağa kadar yürüdü. Grup adına basın açıklaması yapan Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Okmeydanı Şubesi Başkanı Zeynel Şahin şunları kaydetti: “Sorumlular bellidir. AKP iktidarıdır. Tüm bu yaşananlar AKP siyasetinin bir parçasıdır. Artık bu siyasete, politikalara son verilmelidir.” Öte yandan Bursa’da Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin cemevinin camları kimliği tespit edilemeyen iki kişi tarafından kırıldı. Saldırıyı gerçekleştiren iki kişi güvenlik kameraları tarafından kaydedildi. (Fotoğraf: SERKAN YILDIZ) ? Baştarafı 1. Sayfada Film kadar gerçekçi, çarpıcı ve sarsan bir film izlediğimi hatırlamıyorum. Filmin başladığı ilk anda bütün salon hopladı. ‘Güüüümmm’ diye bir ses. Kapı sesi... İnsanın yüreği ağzına geliyor. Film, içerinin insanı delirtecek boyutunu çok iyi anlatıyor. Ama filmi iyi yapan bu değil. Bu film, dışarının boyun borcunun içeriden çok daha ağır olmasını da anlatmış. Elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz, biliyorsun. Acaba az mı yapıyoruz diye düşündüğüm oldu. Hatta bir ara ciddi ciddi kafaya koymuştum. Sizin yaşam koşullarınız neyse, dışarıda aynı şartlarda bir yaşama başlayacaktım. A’dan Z’ye... Madem sizi tecritten ve betonlar içinden kurtaramıyoruz, biz de sizin gibi yaşayalım dediğim o kadar çok zaman oldu ki... Ama bu çözüm değil... Bize kalan, bu F tipi dramın içinde bu enkaz sonrası ülkeyi yeniden kurmak olacak. O günleri birlikte yaşayacağız...” ??? Ahmet’in 4 sayfalık mektubundan ancak bazı satırları aktarabildim. F Tipi Film’i Grup Yorum tasarlamış, Aydın Bulut, Barış Pirhasan, Ezel Akay, Hüseyin Karabey, Mehmet İlker Altınay, Reis Çelik, Sırrı Süreyya Önder, Vedat Özdemir yönetmenliği üstlenmişler. Türkiye’de uzun süredir tartışılan cezaevleri gerçeğinin sanatın, sinemanın konusu olması sorunun anlatılmasında, anlaşılmasında, çözümünde çok önemli bir ivmedir. Sorunun Meclis’e ve kamuoyuna taşınmasında CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Manisa Milletvekili Özgür Özel, Muğla Milletvekili Nurettin Demir ciddi çaba harcadılar. Bir yılı aşkın süreyle 40 cezaevinde onlarca tutuklu ve hükümlüyle görüştüler. Hazırladıkları rapordan kimi kesitler 25 Aralık’ta Cumhuriyet’te yayımlandı. Milletvekillerinin gözlemleri, önümüzdeki dönemlerde daha çok F Tipi Film benzeri filmlerin çekileceğini gösteriyor. Bu değerlendirmeyi biz de yeri geldikçe bu sütunda dile getirmiştik. Cezaevleri, Türkiye’deki adaletsizliğin, hukuksuzluğun, giderek otoriterleşen, baskıcı, tek kaygısı kendi iktidarının güvenliği olan bir yönetim anlayışının sonucu. Özetle bir neden değil, sonuç. Türkiye’de cezaevi tipleri F, L, E, M, T, K gibi harflerle adlandırılıyor. Harflerin şekline benzer yapılar isimlendirmede etken olmuş. Örneğin Tekirdağ F Tipi, Silivri L Tipi. Bu cezaevlerinin tanımında bir de şu sıfat var: Yüksek güvenlikli! Ankara’nın cezaevlerine temel bakışı bu olmuş; güvenlik. Ama bu insanların güvenliği değil, onların “kaçmamasını”, birbiriyle temas dahi kurmamasını öngören tecrit edici bir “güvenlik”! İnsan unsuru ikinci plana atılmış, yüksek güvenlik başlıca kaygı olmuş. Tutuklu ve hükümlülerden birinci derecede sorumlu olan yerel yöneticiler, insan unsurunu dikkate alan adımlar atsalar da önlerinde mevzuat var. Örneğin bir gram toprak yok. İçeriye toprak ve topraklı bir şey sokmak da yasak. Bir saksı çiçek dahi. Bugünkü iktidarın 10 yılıyla Cumhuriyet’in ilk 10 yılı karşılaştırılınca şu söylenebilir: İlk 10 yılda ülke demir ağlarla örüldü, son 10 yılda demir parmaklıklarla. Bu iktidarın yaptığı en büyük salon, duruşma salonu. Yakında Silivri Cezaevi kampusu içinde iktidarın hizmetine girecek. Bu iktidar yargıyı da cezaevinin, cezalandırmanın bir parçası haline getirdi. Artık Türkiye’de, ömür boyu ağırlaştırılmış yargılama cezası var. ??? Sevgili Ahmet’in mektubu tüm ülkenin baştan başa bir cezaevi haline geldiğini ortaya koyuyor. Yapılması gereken bu tabloya kahretmekten çok, mücadele etmek. 13 Aralık bir mücadeledir, film bir mücadele, koşullar ne olursa olsun hapisten sağlam ve güçlenerek çıkmayı hedeflemek bir mücadele, adaletsizlik zulmüne hayır demek için her zemini kullanmak bir mücadele... Türkiye’yi cezaevinden bu mücadele ruhu kurtaracak. Cezaevleri gerçeği acıyı kurtuluşa, tecriti halkla buluşmaya çevirecek. Binlerce öğretmenin hedefinde ‘Atama yok’ diyen Bakan Dinçer vardı ‘Hakkımızı verin’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye’nin her yerinden gelen 3 binin üzerindeki öğretmen adayı, dün Ankara Abdi İpekçi Parkı’nda, “Şubat 2013’te kesinlikle atama yok” diyen Milli Eğitim Bakanı (MEB) Ömer Dinçer’i protesto etti. Türkiye KamuSen ve Türk EğitimSen Genel Başkanı İsmail Koncuk da Bakan Dinçer’i istifaya davet etti. Türk EğitimSen, EğitimSen, Eğitimİş, Anadolu EğitimSen yöneticileri ve 3 binin üzerindeki atanamayan öğretmenler, “Zafer direnen öğretmenin olacak”, “Savaşa değil, eğitime bütçe” sloganları eşliğinde yürüyerek Abdi İpekçi Parkı’na geldiler. Alanda öğretmenlerin kartondan tasarladığı ve üzerinde “Devlet Kapısı” yazan kapı figürü de dikkat çekti. Figürün altında “Biz bu kapıdan ne zaman gireceğiz?” yazısı yer aldı. Öğretmen adayları 5 dakikalık oturma Türkiye’nin her yerinden gelen 3 binin üzerindeki öğretmen adayı, dün Ankara Abdi İpekçi Parkı’nda iktidarı protesto etti. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) eylemi gerçekleştirdi. ‘350 bin kişi var’ Eylemde, Atatürk ve devrim şehitleri ile “atanmayı beklerken bir şekilde yaşamını yitiren tüm öğretmenlerin anısına” bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. Türkiye KamuSen ve Türk EğitimSen Genel Başkanı İsmail Koncuk, ataması yapıl mayan öğretmenlerin sayısının 350 bine ulaştığını belirtti. Dinçer’in ücretli öğretmen sayısının 13 bin olduğunu açıkladığını ancak sendikalarının mart ayında yaptığı araştırma ile bu sayının 63 bin 821 olduğunun tespit edildiğini anımsatan Koncuk, öğretmen adayları için “kalitesiz” nitelemesinde bulunan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’i de eleştirdi. Eğitimİş Genel Başkanı Veli Demir, öğretmen adaylarının haklı taleplerinin yanında olacaklarını ifade ederek, Başbakan Erdoğan’ın atama sözü verdiğini ve bu sözü yerine getirmesi gerektiğini belirtti. Atamayan öğretmenlerden Orhan Altay da “Mağduriyetlerimize ne zaman çözüm getireceksiniz?” diye sordu. TECRİTLE MÜCADELE ANTALYA’DA DEV BULUŞMA CUMHUR ÖNDER ARSLAN Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) yönetimi, son dönemde futbol camiası içinde yaşanan tartışmalar sonrası önemli bir adım atıyor. TFF Başkanı Yıldırım Demirören ile kurmayları yaptıkları toplantıda, kulüplerin birbirleriyle, hakemlerle ve federasyonla yaşadığı gerilimi çözme kararı aldı. Bu doğrultuda TFF Başkanı Yıldırım Demirören’in özel isteğiyle Süper Lig kulüp başkanları, Antalya’da 8 11 Ocak tarihleri arasında yapılacak hakem seminerine davet edildi. Antalya’daki dev zirvede, TFF yönetimi, Süper Lig kulüp başkanları ve Merkez Hakem Kurulu kurmayları ile hakemler bir araya gelecek. Bu büyük organizasyonda futbolun tüm unsurları görüş alışverişinde bulunacak. HAKEMLERDEN MEIRELES ÖFKESİ ? Türkiye Faal Futbol Hakemleri ve Gözlemcileri Derneği, Tahkim Kurulu’nun F.Bahçeli Meireles’in 11 maçlık cezasını 4 karşılaşmaya indirmesine tepki gösterdi. TFFHGD’den yapılan yazılı açıklamada, Meireles’in G.SarayF.Bahçe maçında hakem Halis Özkahya’ya karşı aklı başında hiçbir yetişkin erkeğin kabul edemeyeceği ahlakdışı, sportmenlik ve Fair Play ruhundan uzak davranış sergilediği belirtildi. Açıklamada Tahkim Kurulu’nun spor kamuoyunda inandırıcılığını kaybettiği, Futbol Federasyonu’na duyulan güvenin yok olduğu vurgulandı. İstanbul Haber Servisi Tecrite Karşı Mücadele Platformu (TKMP), F tipi hapishanelerdeki disiplin cezalarına, iletişim ve görüş yasaklarına dikkat çekerek yayınların verilmediği, tedavilerin engellendiği ve zindanlardaki hak ihlallerini dışarı bildiren mektuplara el konularak bu hak ihlallerinin kamuoyuna duyurulmasının engellendiğini açıkladı. F tipi hapishanelerdeki hak ihlallerine dikkat çekmek için Galatasaray Lisesi önünde toplanarak “Tecrite son” pankartı açan TKMP üyeleri “İçeride dışarıda hücreleri parçala”, “Devrimci tutsaklar yalnız değildir” sloganları attı. Grup adına basın açıklamasını Münevver İltemur okudu. Açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “F tipi hapishaneler tecrit, fiili saldırı; disiplin cezaları ve hak gaspları ile yirmi dört saat işleyen profesyonel işkence merkezleri olmaya devam etmektedir. AKP’nin iktidar olduğu 20022012 yılları arasında, adalet bakanının açıklamasına göre çeşitli nedenlerle hapishanelerde 1734 kişi yaşamını yitirmiştir. Yine devletin verilerine göre son bir yıl içinde hapishanelerde 13’ü yanarak ölmek üzere toplam 268 kişi yaşamını yitirmiştir. 2012 yılında hapishanelerde yaşanan ölümler 2011 yılında yaşanan ölümlerin iki katına çıkmıştır” dedi. Fotoğraf: SERKAN YILDIZ Cezaevi ölümleri iki kat arttı Uludere Adalet İstiyor İstanbul Haber Servisi Halkların Demokratik Platformu üyeleri, 1. yılında Uludere’de yaşanan katliam ve bölge halkına ilişkin izlenimlerini yaptıkları bir toplantı ile aktardı. Sosyalist Demokrasi Partisi Genel Başkanı Rıdvan Turan ise “Sorumluların bulunmaması, adaletin aranmaması bölge halkının öfkesine neden olmaktadır. Halk sadece adalet istiyor” diye konuştu. Halkların Demokratik Platformu yöneticisi Garo Paylan ise izlenimlerini, “Oradaki gençler öfkeli. ‘Katil Erdoğan’ ve ‘intikam’ diye bağırıyorlar. Bu öfkenin dinmesi ve barışın sağlanması için bu katliamın sorumluları bulunmalı ve adalet sağlanmalı” sözleriyle aktardı. Öte yandan BDP Milletvekili Sebahat Tuncel ve çok sayıda BDP il yöneticisinin de aralarında bulunduğu bir grup, Uludere katliamını Şişli Camisi önünden Mecidiyeköy Meydanı’na yaptığı yürüyüşle protesto etti. Yürüyüşte Uludere katliamında yaşamını yitirenlerin isimlerinin yazılı olduğu tabutlar taşındı. AKP Şişli İlçe Başkanlığı önüne yürümek isteyen gruba polisin izin vermemesi üzerine gruptan birkaç kişi, AKP İlçe Başkanlığı önüne giderek siyah çelenk bıraktı. Daha sonra Mecidiyeköy Meydanı’nda grup adına bir basın açıklaması yapıldı. ‘Balyoz zulmüne son’ İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Balyoz davasından hüküm alan emekli ve muvazzaf askerlerin yakınlarının oluşturduğu “Vardiya Bizde Platformu”, İzmir’de her cumartesi günü gerçekleştirdikleri, “Sessiz Çığlık” eylemiyle, yaşanan sürece tepkilerini bir kez daha gösterdi. Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde toplanan grup adına konuşan Ümit Özcan’ın eşi Mehveş Özcan, Balyoz davasının en genç ve en düşük rütbeli tutuklusu Cafer Uyar’ın mektubunu okudu. Uyar mektubunda “... Bizler neden tutsağız?” diye sordu. Gazetemiz Ege Bölge Temsilciliği’ne mektup gönderen Balyoz davasında tutuklu Yunus Nadi Erkut da, “...Somut tek bir delil, belge, tanık, imza yok. ‘Sessiz Çığlık’ın sahiplerine uzanacak bir el, bir gülümseme, bir merhaba, biz de buradayız mesajı, onların sesi olacaktır” diyerek eyleme destek istedi. Cumartesi Anneleri 405. kez kayıpları için haykırdı: Her gün yeniden ölüyoruz İstanbul Haber Servisi Cumartesi Anneleri 405. buluşmalarında, 18 yıl önce gözaltında kaybedilen Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencisi İsmail Bahçeci’nin akıbetini sordu. Cumartesi Anneleri, Bahçeci’yi, çizdiği karikatürler ve yazdığı şiirlerle andı. Bahçeci’nin kardeşi Umut Bahçeci, acısını “Biz her gün bin kere ölüyoruz” sözleri ile dile getirdi. Galatasaray Meydanı’nda yapılan basın açıklamasında Bahçeci’nin nasıl kaybolduğu anlatılarak şunlar kaydedildi: “Tanıklar tehdit edildi, resmi makamlar tüm başvurularda İsmail’in gözaltına alındığını inkâr etti. Dönemin İnsan Hakları Bakanı Azimet Köylüoğlu, aileye ‘İsmail’in gözaltına alındığını, elektrik verildiğini, işkence yapıldığını ve öldürülüp bir çukura atıldığını’ söyledi.” Dönemin Emniyet Müdürü Mehmet Ağar’ı “baş katil” olarak niteleyen Umut Bahçeci, “Polis almadık diyor ama inanmıyoruz” dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear