23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 4 KASIM 2012 PAZAR 8 İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Denizli Zonguldak Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara B B B B B B B B B B Y Y B 20 20 24 21 25 26 24 21 20 22 20 21 22 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B PB B B B B B B PB Y Y Y 21 21 26 26 28 27 21 26 21 22 17 14 14 HABERLER Oslo Y Helsinki Y Stockholm Y Londra Y AmsterdamY Brüksel Y Paris Y Bonn Y Münih Y Berlin Y BudapeştePB Madrid Y Viyana B 4 7 5 10 9 9 10 10 12 10 17 19 14 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam PB B Y PB Y B B Y PB Y PB PB PB 20 19 21 23 13 7 19 17 20 12 17 31 28 TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 4 Kasım GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada Habere göre Kılıçdaroğlu şöyle yanıtlıyor soruyu: “Fındık üreticisi, çay üreticisi onları bu hale düşüren hükümete oy verip sonra ağlıyor, ‘Ben perişan oldum’ diyor. Kusura bakma perişan olacaksın.” 2007 yılındaki genel seçimler öncesi Karadeniz’in kimi illerinde yaşananları anımsamak; Kılıçdaroğlu’nun Rize’de çay ve tütün üreticisine, dolaylı olarak seçmene yüklenmesindeki haklılığı kanıtlamaya yetiyor! Zira; ??? Zira, 2007 seçimlerinden önce kuzey illerimizin kimilerindeki, Ordu’da, Giresun’da, görkemli mitinglerde AKP hükümetinin saptayacağı olası fındık taban fiyatları protesto ediliyor. Pek çok ilde iktidarın üreticiyi perişan ettiğini açıklayan yazılı açıklamalar, mitingler yapılıyor, hatta yetkili kişileri o kentlerden kovacak eylemler düzenleniyordu. O seçim öncesi yalnız tütün, çay, fındık üreticisi ayakta değildi. Çiftçileri, köylüleri, memurları, işçileri temsil eden meslek kuruluşları, sendikalar toplumu bezdiren yaşam sıkıntılarını TV’lerde, gazetelerde, mitinglerde dile getiriyor. Köylü, çiftçi tohum ve mazot sıkıntısından, işçi ve memurlar aylıklarının yetersizliğinden yakınıyor... ... Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyük kentlerde milyonların katıldığı, AKP iktidarına karşı düzenlenen büyük Cumhuriyet mitingleri... ... 2007 seçimlerinde “bir şeylerin değişeceğine” işaret ediyordu... Fakat; ??? Fakat, tepkilere bakıldığında bütün yurtta, örneğin Karadeniz illerinde iktidar partisinin oy ve milletvekili yitireceği beklenirken... .... Heyhat! 2007 seçimlerinde AKP; bütün yurtta, örneğin kuzey illerinde oy yitirmedi; fındık, tütün üreten illerde, çay üreticisi Rize’de seçimleri kazandı! Ülkeyi çalkalayan tepkilere, meslek kuruluşlarının açıklamalarına bakarak, 2007’nin bir değişim yılı olacağını umut eden benim gibi saftirikler... .... O gece saat 23.00 sularında TV’leri açtıklarında, AKP’nin yüzde 47 oy alarak diğer partilere büyük fark attığına tanık oldu... ??? Ha, kuzey illerimizde kısa sürede ne oldu da AKP kazandı diyorsanız; bir zahmet o günlerin gazetelerine göz atın: Seçimden birkaç gün önce Başbakan’ın, o illerden birine giderek üreticinin yakındığı taban fiyatlarını gönüllerine, keselerine göre artıracağını ilan ettiğini göreceksiniz! ??? Kılıçdaroğlu’nun Rize’de, “Hem hükümetten şikâyet ediyorsunuz, hem de ona oy veriyorsunuz” içeriğindeki söylemini üretici seçmene yüklenmek diye değil.. ... geçen seçimlerden ders çıkaran bir genel başkanının.. .... geleceği görmesi, seçmeni uyarısı olarak değerlendirmek gerekiyor. İyi pazarlar... Mustafa Mutlu, Müyesser Yıldız’ın “Vatan Yahut Silivri” adlı kitabının önsözünde bakın ne yazmış: “Bana dokunmayan bin yaşasıncılığın zirve yaptığı bir çağda ‘kavga’nın adıdır Müyesser.” Müyesser devrimci bir aydın olarak yazılar yazmış, hapise atılmış, aylar sonra serbest bırakılmış, yine her an başına neler gelebileceğini bilerek çalışmasını sürdürmekte... “Vatan Yahut Silivri” işte böyle bir kitap. Günümüzde çoğumuza saçma, anlamsız gelen, gerçekte çok anlamlı nice acıların öyküsü... Müyesser, suçsuzluğundan o kadar emindir ki, mahkemede savunma bile yapmamış! Bunu onuruna yedirememiş. Dimdik durmuş!.. Mutlu arkadaşın dediği gibi: “Sestir ki gürledi mi, mahkeme salonunu çınlatan, tepkisidir karanlığın, vatan satıcılığının, ihanetin. Ve ödenen bedelidir çağdaşlığın. Müyesser bu ülkenin yarasıdır.” Mustafa Balbay gibi, Tuncay Özkan gibi, Mehmet Haberal gibi, İlker Başbuğ gibi, daha niceleri gibi... ‘Vatan ya da Silivri’ Mutlu, önsözde Müyesser Yıldız için şu sözleri de eklemiş: “Yani tehlikelidir gerçekten. Karanlık düşmanı bir aydınlık canavarıdır o.” Müyesser Yıldız’ın kitabı, içinde yaşadığımız dönemin en etkili belgelerinden biri olarak tarihe geçecektir. Bunu bilerek söylüyorum. Hepimizin içinde yaşadığı korkunç adaletsizliklerin hesabı bu kitapta soruluyor. Bugüne de yarına da!.. Bakın 2004 yılında ABD Büyükelçisi Edelman bazı gazetecilerle konuşurken ne demiş: “Atatürk bugün yaşasaydı yaptıkları nedeniyle insan haklarından yargılanabilirdi.” Ne kadar doğru bu yorumlama? Atatürk düşüncesinde olan kişilerin hemen hepsi Silivri’lerde, Hasdal’larda değil mi? Hem de dört yıldan beri! Atatürk olsaydı belki de bugünlerde o da hapisteydi. Aynen mütareke günlerinde padişah tarafından idam cezasına çarpıldığı gibi... “Atatürk yaşamadı ki” diyorlar. Onlara göre Atatürk diye bir adam geldi geçti. Yaptıkları ettikleri unutulacak, hepsi tarihe gömülecek!.. Yanılıyorlar, çok yanılıyorlar. Bugünler geçer gider, bugünkü adamlar da ölür gider, ama Atatürk bir anıttır, kuşaklar boyu direnerek yaşayacak... “Atatürk Yaşadı mı” ve “Atatürk Bir Gün Gelecek” adlı kitaplarımda yazdığım gibi, Mustafa Kemal Atatürk kendi anıtını kendi yapanlardandır. Öyle bir anıt ki, zamanlara meydan okuyan, yetişen kuşaklara, insanlık, milliyetçilik, vatan sevgisi nedir öğreten. GÜNDEM MUSTAFA BALBAY ? Baştarafı 1. Sayfada başardı. Bundan sonrası için aynı şeyi söylemek daha zor. Önce AKP’nin başlangıç yıllarını, sonra da içinde bulunduğumuz son yılını sütuna yatıralım. AB süreci, AKP’yi içeride ve dışarıda güçlü tutan dayanakların başında geliyordu. O dönemde Başbakan’ın Brüksel seferleri neredeyse iç hatlar gibi bir şeydi. Küçük bir ilerlemenin bile AB’ye tam üyelikle eşdeğer görüldüğü o günlerde yabancı gazeteciler bize de uğruyordu. Pek çoğu bizim düşüncelerimizi öğrenme çabasından çok, kendi gözlemlerini bize doğrulatma arayışındaydı. Kimi endişeleri dile getirince de bizleri büyük reformlara karşı çıkan tutucu çevreler olarak tanımlıyorlardı. Bu gözlemi Silivri’de ziyaretimize gelen bir Avrupalı parlamenterle paylaştığımızda şunu söyledi: “Bizim de bazı kuşkularımız olmuştu ama atılan kimi adımların devamı gelir mi diye bekledik...” ??? AKP bugün, AB sürecinden, içeride güçlenmek anlamında alacağını almış, devamını dalgalanmaya bırakmış durumda. Zamanla kendi genlerine dayalı başkalaşım geçiren AKP, Türkiye’yi pek çok bakımdan sorunlu bir noktaya getirdi. İç barışımız, 10 yıl önceye oranla daha kırılgan, daha umutsuz hale geldi. Yıllardır neredeyse hiçbir ulusal bayram ağız tadıyla kutlanamıyor. Dış barış diye bir kavramdan söz etmek neredeyse olanaksız. Dünyanın en sorunlu bölgelerinden biri olan Ortadoğu’da, birbiriyle kavga edenler dahil tüm ülkelerle diyalog kurabilen ender ülkelerden biriydik. Bugün değil böyle bir diyalog ortamı, ülkelerin içindeki taraflar arasında yan tutuyoruz. Özellikle Suriye ile birlikte Türkiye, Ortadoğu sorununun bir parçası haline geldi. Siyasette ortak dil diye bir şey kalmadı. Bugün Meclis’ten tartışmasız ortak imza ile çıkar diyebileceğimiz bir payda yok. Yargı sistemimiz allak bullak. Her reform paketinden sonra sorunlar daha da artıyor. Çözüm için yeni bir paket hazırlanıyor. Yargıdaki erozyon o kadar hızlı ki, AKP’nin çıkardığı yasalar bile mürekkebi kurumadan iktidarın özel isteklerine karşılık veremez hale geliyor. Yargıda terazinin tutamağı koptu. Medya, denetim gücünü büyük ölçüde yitirdi. Medyanın sayısı artarken işlevi değişti. Bu iktidar döneminde işsiz kalan tanınmış gazeteciler, ne zaman ekrana dönme fırsatı elde edebileceklerine ilişkin soruyu şöyle yanıtlıyorlar: “Bunu Başbakan’a sormanız gerekir.” Eğitim sistemimiz için artık bir kurallar bütününden söz etmek olanaksız. Her şeyi bozmanın adı değişim, reform. Özgürlükler hemen hiçbir alanda ilerlemedi. Alabildiğine geniş kullanılan tek özgürlük, hükümeti destekleme ve amaçlarının parçası olma hakkı. ??? Bu tablo nasıl devam eder? Yerel seçimlerin 6 ay öne alınmasına ilişkin anayasa değişikliğinin yapılamaması, AKP’nin çantada keklik gördüğü “ikinci on yılın” istenilen şekilde planlanamayacağını gösteriyor. Bir kişinin en zayıf anı kendisini en güçlü hissettiği andır. Başbakan açısından böyle bir gerçeğin içindeyiz. Yakın tarihimizde neredeyse bütün başbakanlarla cumhurbaşkanları arasında en hafif anlatımla gerilim çıkmıştır. Bunun başlıca nedeni bu koltukların yerleşik kurallarla değil, üzerinde oturanların ağırlıklarıyla doldurulması. Bugün de dönemin koşulları içinde ciddi bir gerilim yaşanıyor. Vazo çatlamış görünüyor. Başbakan’ın anlayışı şu: Her şeyin bir fazlasını isterim! AKP, sınırsız iktidar özgürlüğünü kullanırken her iktidarın düştüğü, “alternatifim yok” hastalığına kapıldı. Son olarak şunu soralım: İktidarda 10. yılı dolduran AKP, Cumhuriyet kurumlarına, değerlerine ve onu temsil edenlere karşı bunca kini nasıl biriktirdi? Bu soru, AKP kin güden bir parti yorumunu beraberinde getirebilir ama, ben bu görüşe katılmıyorum. AKP kin gütmüyor, kin AKP’yi güdüyor. Böyle bir partinin de düşmana ihtiyacı yoktur! Üniversiteliye ‘ahlak zabıtası’ istedi Yeşilay Cemiyeti Başkanı Günlüoğlu, ‘Bu gençleri bu yoldan alıkoymakta fayda var’ dedi Haber Merkezi Mardin’de üniversitenin kente gelmesiyle “ahlak yapısının bozulduğunu” iddia eden Yeşilay Cemiyeti Mardin Şube Başkanı Lütfü Günlüoğlu, bazı sivil toplum örgütlerinin kendisine destek ziyaretinde yine aynı görüşlerini söyledi. Günlüoğlu, “Ahlak zabıta kurumunu faaliyete geçirmekte fayda var. Bu gençleri bu yoldan alıkoymada fayda var. Biz bu gençlerin asla tahsil görmelerine karşı değiliz” dedi. Aralarında Mustazaflar Cemiyeti, İHLDer, DiyanetSen, Kuran Nesli Platformu, Peygamber Sevdalıları Platformu’nun da bulunduğu bazı kuruluş temsilcileri dün Günlüoğlu’na makamında destek ziyaretinde bulundu. Ziyaretçilerin kendisine hak veren konuşmalar yapmaları üzerine Günlüoğlu destek ziyareti için gelenlere teşekkür ederek, aldığı tepkilerin olumlu olduğunu söyledi. Günlüoğlu, “Kanuni bir iş yaptıklarını düşünüyorlar. Ama işin bir de örfi, ahlaki boyutu var. Değerler inançlar boyutu var. Bunlar çok önemli, halkımızı direkt ilgilendiren şeyler” diye konuştu. Yeşilay tüzüğünün 3. maddesinde alkol ve uyuşturucu ile birlikte ahlaksızlıkla da mücadele etme görevi olduğunu iddia eden Günlüoğlu, bu maddenin uygulanmadığı için gündeme geldiklerini ifade etti. Günlüoğlu, “Ben asla bana Yeşilay’ın çizdiği sınırın dışına çıktığıma inanmıyorum. Benim hakkımda soruşturma açıldığı söyleniyor. Bana herhangi bir telefon, yazılı bir şey gelmedi” dedi. Rektörden tepki Öte yandan Mardin Artuklu Üniversitesi Rektörü Prof. Serdar Bedii Omay, Günlüoğlu’nun açıklamalarına “Söylediklerini muhatap kabul etmiyorum, kıymetli bulmuyorum” diyerek tepki gösterdi. ‘AKP’NİN İLERİ DEMOKRASİSİ’ YTÜ’de içki yasağı CİHAN ORUÇOĞLU 7. kattan ölüme atladı ? SİİRT (AA) Siirt’te, akrabalarının evinde misafir olarak bulunan Seda Kılıçer (18), henüz bilinmeyen nedenle 7 katlı binanın terasından atladı. Bu sırada binanın karşısındaki bir işyerinin önünde oturan Eyüp İlhan (22) ve Mehmet Beyazıt (22) tutmak istedikleri genç kızın üzerlerine düşmesi sonucu yaralandı. Seda Kılıçer, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Öğrencilere 169’ar TL ceza ? ADANA (Cumhuriyet) Çukurova Üniversitesi Mithat Özsan Amfisi’nde yapılacak ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’ın katılacağı “2. Kalkınmada Bölgesel Dinamikler” sempozyumuna gitmek isterken “Bakanı protesto edecekler” gerekçesiyle amfiye girmeleri engellenen ve gözaltına alınan dört üniversite öğrencisi serbest bırakıldı. Öğrencilere, götürüldükleri Adana Emniyet Müdürlüğü’nde 3 saat gözaltında tutulduktan sonra, “Kabahatler Kanunu’na muhalefet” suçunu işledikleri gerekçesiyle 169’ar TL ceza kesildiği öğrenildi. TMMOB’ye bağlı Makina Mühendisleri Odası’nın (MMO) her yıl düzenlediği “Geleneksel oda gecesi”ne YTÜ’nün uyguladığı ‘içki yasağı’ damgasını vurdu. YTÜ yönetimi törene içki sokmayınca MMO yönetimi durumu protesto edip, kokteyli iptal etti. TMMOB Makina Mühendisleri Odası İstanbul şube başkanı Zeki Arslan “Özgür, özerk ve demokratik olması gereken üniversite gibi bir yapıda öğrenci olmayan meslektaşlarımızın tercihlerine ve özgürlüklerine yapılan bu engelleme AKP’nin ileri demokrasi örneklerindedir” dedi. Son dakikada içki yasağı getiren YTÜ yetkilileri ise “YÖK’ün yasağına uyuyoruz, artık içki her üniversitede yasak” dedi. TMMOB Makina Muhendisleri Odası İstanbul Şubesi, her yıl YTÜ Oditoryumu Yıldız binasında meslekte 25, 40 ve 50. yıllarını dolduran mühendislere plaket verip, kokteyl düzenliyor. Lice şehidi ağıtlarla uğurlandı ŞIRNAK (AA) Diyarbakır’ın Lice ilçesindeki çatışmada şehit olan jandarma er Adem Ödemiş, Silopi ilçesinde toprağa verildi. Lice ilçesi Duru Jandarma Karakolu Narlı üs bölgesine önceki gün teröristlerce yapılan saldırıda şehit olan er Ödemiş’in Türk bayrağına sarılı cenazesi, helikopterle Ortaköy Jandarma Karakol Komutanlığı’na getirildi. Burada gerçekleştirilen cenaze törenine askeri ve mülki erkanın yanı sıra şehidin yakınları ve vatandaşlar katıldı. Kılınan cenaze namazının ardından şehidin cenazesi, Kürtçe ağıtlar ve gözyaşları arasında Çiftlik köyü mezarlığında toprağa verildi. Bu sırada şehidin annesi Besna Ödemiş sinir krizi geçirdi. Öte yandan şehidin önceki gün annesini arayarak helallik istediği, 2 gün sonra da izne geleceğini söylediği öğrenildi. ÜMRANİYE’DEKİ İŞÇİ ÖLÜMLERİNE TEPKİ 5 yıldır aynı yerde yapılıyor Arslan, organizasyonun beş yıldır aynı salonda gerçekleştiğini ve törenin ardından oda üyelerine alkollü alkolsüz içki servis edildiğini vurguladı. ‘O evlerde emekçi kanı var’ İstanbul Haber Servisi İnşaat İşçileri Derneği, Ümraniye’deki bir inşaatta yapılan ilaçlama sonrası kaldıkları konteynırda yaşamlarını yitiren Recep (52) ve oğlu Adem Cırıl (22) ile Mustafa Bayrak (18) ve Ahmet Tiryaki (23) için basın açıklaması yaptı. Açıklamada, “lüks konutlara inşaat işçilerinin kanının karıştığı” vurgulandı. Şantiye önünde toplanan işçiler, “Artık yeter, dünyayı biz inşa ediyoruz altında biz kalıyoruz” pankartı açtı. İşçiler adına yapılan açıklamada, AKP iktidarı süresince inşaat sektörünün en çok büyüyen sektör olduğu anımsatıldı. Şantiyelerin neredeyse tamamında işçi güvenliği olmadığı ifade edilen açıklamada “Bu lüks konutlar, biz inşaat işçilerinin kanının karıştığı bu şantiyeler üzerinde yükseliyor. 4 kardeşimizin öldüğü bu şantiyede açılış yapıldığında, milletvekillerinin bakanların bu açılışlarda yer alacağından hiç şüpheniz olmasın” denildi. ALES belgeleri internette ? ANKARA (AA) Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı’na (ALES) girecek adayların, sınava giriş belgeleri internette yayımlandı. 11 Kasım’da yapılacak olan sınava başvuran adayların, sınava girecekleri bina ve salonlara atanma işlemleri tamamlandı. Adaylar internetten edinecekleri bu belgelerinin çıktılarını sınavda yanlarında bulundurmak zorunda. ‘Genelgeyi uyguluyoruz’ Üniversitenin İletişim Koordinatörü Doç. Zehra Yumurtacı ise “Üniversite kampusunda içki satışı ve içilmesi konusunda YÖK’ün bu yıl çıkarttığı genelgeyi uyguluyoruz. Bütün üniversiteler uymak zorunda” dedi. Validen korkutan açıklama ? ADANA(AA) Adana Valisi Hüseyin Avni Coş, terör örgütünün dağ kadrosuna aldığı elemanların yaşının 10’a kadar indiğini söyledi. Coş, “Örgütün elinde bin civarında 18 yaşından küçük çocuğun bulunduğunu ve bunların eğitilerek silahlı mücadelede kullanıldığını biliyoruz” dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear