25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 21 KASIM 2012 ÇARŞAMBA ekonomi@cumhuriyet.com.tr 10 EKONOMİ Moody’s Fransa’nın notunu bir kademe düşürdü, gözler ABD ve Almanya’ya çevrildi Fransa’ya not darbesi ? Moody’s’ten yapılan açıklamada, “Notun indirilmesi üzerindeki birinci etken, ülkenin karşılaştığı yapısal zorluklar nedeniyle ekonomik büyüme üzerindeki ve dolayısıyla devlet maliyesi üzerindeki riskler” denildi. Deutsche Bank da üçüncü çeyrekte yüzde 0.1’lik daralma ile resesyonu kesinleşen Avro bölgesi için henüz en kötüyü görmedi değerlendirmesini yaptı. Ekonomi Servisi Avrupa’nın ikinci büyük ekonomisi Fransa’nın kredi notunu bir kademe indiren ikinci derecelendirme kuruluşu olan Moody’s, ülkenin notunu Aaa’dan Aa1’e düşürdü. Bu kararın ardından piyasalar dünyanın en büyük ekonomisi ABD ve Avrupa’nın en büyük ekonomisi Almanya’ya çevrildi. Avrupa en kötüyü görmedi Deutsche Bank hazırladığı raporda, üçüncü çeyrekte resesyona giren Avro bölgesi için hâlâ en kötüsünü görmediğini açıkladı. Deutsche Bank’ın hazırladığı rapora göre son 4 yılda ikinci kez resesyona giren bölgede gelgitlerin devam edeceği kaydedildi. Raporda özellikle Fransa ve Almanya’nın son çeyrekte daha kötü bir tablo ile karşılaşılabileceği belirtildi. Son çeyrekte her iki ekonominin de negatif büyüme göstereceği beklenirken Almanya tarafında yüzde 0.3, Fransa tarafında yüzde 0.4’lük daralma beklentisine yer verildi. Yunanistan, 30 bin memuru işten Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, ABD’nin mali uçuruma yuvarlanması halinde ortaya çıkacak ekonomik tabloyu gözler önüne serdi. Fitch’e göre mali uçurumun gerçekleşmesi ekonominin yüzde 2 daralmasına yol açabilir ve işsizlik yüzde 10’un üzerine çıkabilir. ABD’de işsizlik halen yüzde 7.9 düzeyinde bulunuyor. ABD’de yıl sonunda otomatik harcama kesintilerinin devreye girmesi ve Bush dönemi vergi indirimlerinin sona erecek olması, mali uçurum olarak adlandırılıyor. Yabancı Hazıra Geliyor, Üretmiyor… Türkiye, 74 milyon nüfusuna işaş sağlamak zorunda olan bir ülke. Ama sağlayamıyor. Çalışabilecek nüfusunun yarısı çalış(a)mıyor. Evlerde 12 milyon nüfus “ev kadını” olarak tutuluyor. İşsizi en az 4 milyon. Kaynakları yetmeyince dış kaynak kullanmak zorunda. Herkes dış kaynak kullanır. Bunda garipsenecek bir durum yok. Ama Türkiye’nin kullandığı dış kaynak, onu geliştiren, önünü açan, çalışabilecek nüfusuna iş alanları yaratan türden değil. Yani yabancı kaynak, üretmeye gelmiyor, eldeki avuçtaki “hazır” olanı kapmaya gelir cinsten. Üretmeye gelen yabancı sermayeye “Doğrudan yabancı sermaye” denir ve kabul göreni de budur. AKP hükümeti, “Fitch, yatırım ülke notu verdi bize” diye zil çalıp oynuyor. Ama yetmiyor; diğer derecelendirme kuruluşlarından böyle bir not gelmedi henüz. Türkiye, doğrudan sermaye çekmede başarılı olamazken, kısa vadeli sermaye, borç vererek, borsasında oynayarak kazanmayı tercih ediyor. Nitekim, Halk Bankası hisselerinin satışı son örnektir. 2.5 milyar dolarlık hisse satışından yabancılar yüzde 80 pay aldı. ??? Türkiye, üretemediğini ya da kolayına geleni ithal ediyor ama onu karşılayacak ihracatı olmadığı için döviz açığı (cari açık) veriyor ve bu, AKP rejiminde, yani 2003’ten 2012’nin ilk 9 ayına kadar 333 milyar dolara yaklaştı. Sırada Almanya var Finansal danışmanlık şirketi Tradersaudio.com’un başkanı Ben Ben Lichtenstein, “Fransa’nın notunun indirilmesi oldukça kritik. Özellikle de ABD’nin notunun indirilebileceğinin tartışıldığı bu dönemde gelmesi çok büyük önem taşıyor. Yatırımcıların aklına ilk olarak Fransa’dan sonra masanın üzerinde dikili duran domino taşlarından hangisinin düşeceği geliyor” dedi. Lichtenstein, bir sonraki not indirimi için hedefi Almanya olarak gösterdi. Uzmanlar, Fransa’nın notunun indirilmesinin Avrupa’nın en güçlü ekonomilerine olan güveni sarsabileceğine dikkat çekiyor. Fitch Ratings ise Fransa’nın notunu AAA tutan tek kuruçıkaracak. İşten çıkarılacak memurlar luş ama onun da not listesinde isimlerini gören binlerce kişi görünümü negatifte. sokaklara döküldü, çok sayıda kamu Moody’s yaptığı binası işgal edildi. Listede ilk aşamada açıklamada “Esnek yıl başına kadar işten çıkarılacak 2 bin olmayan istihdam kişinin ismi bulunuyor. Kalan 28 bin ve hizmetler piyamemurun ismi ise gelecek yıl sası ve zayıf innoaçıklanacak. vasyon faaliyetleListedekiler 1 yıl boyunca havuza alınacaklar, maaşlarının ri Fransa’nın yadörtte birini alacaklar, 1 yıl dolunca da işten tamamen uzaklaştırılacaklar. vaş ancak kalıcı Dün bir araya gelen Avro bölgesi maliye bakanları, Yunanistan olarak rekabet güekonomisinin ayakta tutulabilmesi için gereken mali desteğin 31.5 cünün ve ihracata milyar Avro’luk gelecek diliminin aktarılıp aktarılmamasını dayalı sanayisinin görüştü. Brüksel’de bir araya gelen maliye bakanlarının, yavaş ancak kalıcı Yunanistan için kredi diliminin serbest bırakılmasına yönelik olarak zayıflamageçici onay verecekleri belirtiliyor. Alman Merkez Bankası sına yol açmaktaBundesbank’ın alt meclisinin önümüzdeki hafta Yunanistan’a dır” dedi. verilecek olan kredi dilimini onaylaması bekleniyor. 30 bin memur işten çıkarılacak Fitch ABD’yi uyardı İş’ten MercedesBenz kullanıcısına özel kart Ekonomi Servisi MercedesBenz Türk ve İş Bankası işbirliğiyle MercedesBenz kullanıcılarına özel yeni bir kredi kartı çıkardı. Maximiles özellikli MercedesCard her alışverişte MaxiMil kazandırarak mil ile uçak bileti alma fırsatı sunarken aynı zamanda Petrol Ofisi istasyonlarında ödegeç noktalarında yapılan akaryakıt alışverişlerinde yüzde 5 indirim ve MercedesBenz yetkili servislerinde ödeme kolaylıkları sağlayacak. İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Yalçın Sezen MercedesCard’ın sektörde bir ilk olduğunu vurgulayarak MercedesBenz sahibi müşterilerin ihtiyaçları değerlendirilerek onlara özel avantajlar sunan prestijli bir kredi kartı programı hazırladıklarını belirtti. Civil: Çin rakip değil stratejik ortak Ekonomi Servisi Türk Ekonomi Bankası’nın (TEB), Dış Ticareti Geliştirme Seminerleri’nin devamı olan “Ülke Seminerleri” kapsamında Türkiye ile Çin arasındaki ticari ilişkileri masaya yatırıldı. TEB Genel Müdürü Varol Civil, “İki ülke arasındaki son dönemde ilişkilerin geliştirilmesi hatta bu ilişkiyi stratejik bir temele oturtmak amacıyla atılan kararlı adımları büyük bir memnuniyetle takip ediyoruz” dedi. Civil’in verdiği bilgiye göre, geçen yıl ticaret hacmi 24.16 milyar dolara yükseldi. Ünlü Fransız moda ciri departmant store zin msa De e, ett fay La Galeries a ıyl Group ortaklığ Türkiye pazarına giriyor. Lafayette geliyor Ekonomi Servisi Demsa Group, bünyesine kattığı dünyaca ünlü lüks mağazacılık devi Harvey Nichols’tan sonra, yine moda mağazacılığının sembol isimlerinden biri olan, 120 yıllık Fransız Galeries Lafayette’i Türkiye’ye getiriyor. İlk mağaza, Emaar Türkiye’nin Çamlıca’daki projesi Boulevardi ile 2015’in ilk çeyreğinde moda tutkunlarıyla buluşacak. Galeries Lafayette’nin toplam 62 mağazası bulunuyor. Demsa Group Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Çetindoğan, gruba ait markaların tüm mağazalarında günlük toplam 1 milyon ziyaretçisi olduğunu belirtti. Carrefour küçülüyor Fransız perakende devi Carrefour, Endonezya’dan da çıktı. Şirket, Endonezya’da yüzde 60 hissesini, yerel ortağı CT’ye 671 milyon dolara sattı. Carrefour Endonezya, 2011 itibarıyla 84 süpermarketinden toplam 1 milyar Avro gelir elde etmişti. Anlaşma uyarınca CT, Carrefour’un Endonezya’daki münhasır imtiyaz sahibi olacak. Carrefour, bu ay içinde Malezya ve Şili operasyonlarını da sırasıyla 250 milyon ve 2 milyar Avro’ya satmıştı. Şirket Türkiye’deki durumu da değerlendiriyor. Etik kavramının toplumumuzun öncelikleri arasında yer almadığı kesin... Yargıdan eğitime, trafikten işe adam almaya kadar her alanda... En yalın haliyle “Nasıl yaparsak doğru davranırız” sorusuna cevap bulma çabası olarak tanımlanır etik. Ve bu soru beraberinde doğruyla yanlışı, haklı ile haksızı, iyiyle kötüyü, adil ile adil olmayanı ayırt edebilmeyi de getirir. Geçen haftaki yazımda Çin’deki yeni lider seçiminden yola çıkarak, meritokrasi kavramından ve Çin’de toplumun hemen hemen tüm katmanlarında liyakatin öneminden bahsetmiştim. Dün EDMER’in “Gençlerin Gözüyle Etik” araştırmasının sonuçları önüme gelince ve Türkiye’deki gençliğin etik sözcüğünün anlamından bile bihaber olduğu, bilenlerin çoğunun da ülkenin en önemli etik sorununu “ayırımcılık” olarak sıraladıklarını öğrenince bu yazı farz oldu. Rahmetli Özal’ın “Benim memurum işini bilir... Benim vatandaşım işini bilir ” sözü ile resmileşen rüşvetin, ayırımcılığın, adam kayırmacılığın, toplumun tüm katmanlarına yansıması kaçınılmazdı. Nitekim öyle de oldu. Toplumun DNA’sına girdi. Dürüstlük ve şeffaflıkta dünyada 61. sırada yer alıyoruz. Rüşvet ve yolsuzluk endeksinde durumumuz daha da vahim, bu da gençlerimiz açısından zehirli bir havanın solunmasına yol açıyor. EDMER’in (Etik Değerler Merkezi Derneği) gençler arasında etik algısı, duyarlılık ve farkındalığı ölçmek üzere yaptırdığı “Gençlerin Gözüyle Etik 2012” araştırmasının sonuçlarına göre, gençlerin üçte 1’i etik kelimesinin anlamını bile bilmiyor. Kombassan borsada işlem görecek Ekonomi Servisi Kombassan, 23 Kasım’da İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nda (İMKB) işlem görmeye başlıyor. Şirket, mevzuat gereği İMKB 2. Ulusal Pazar’da işlem görecek. İşleme açılacak olan Kombassan’ın kodu ise KOMHL olarak belirlendi. Kombassan Holding Yönetim Ku rulu Başkanı Haşim Şahin, “Şirketimiz, 1988’de kurulduğunda bu yana 72 bin ortağıyla Anadolu sermayesinin güçlü markası oldu” dedi. Kombassan’ın bu yıl sonu itibarıyla cirosu, 1 milyar TL’yi aşacak. 2015 sonunda 1 milyar 757 milyon TL’ye ulaşması bekleniyor. Türkiye’de Etik ‘Göle Maya Çalmak’ Olunca... 1824 yaş arası 400 gence internet üzerinden online yapılan araştırma hayli çarpıcı sonuçları da beraberinde getiriyor. Örneğin gençler Türkiye’nin en önemli etik sorunlarının “ayırımcılık” (yüzde 22’si) ve haksız kazanç (yüzde 19.5) olarak sıralıyorlar. “Yolsuzluk” yüzde 17’lik dilimiyle üçüncü sırada yer alırken bunu “aldatıcı reklamtanıtım”, “rüşvet”, “yanlı habercilik”, “bilgi hırsızlığı”, “haksız rekabet” ve “dezenformasyon” olduğunu düşünenler takip ediyor. Devam edelim. Araştırmaya katılan gençlerden Türkiye’deki farklı kurumları etik değerlere bağlılık açısından puanlandırmaları istenmiş. Ve hiçbir kurum 10 puan üzerinden 5’e bile ulaşamamış. “Üniversiteler” 4.7 puan ile ilk sırayı alırken “uluslararası şirketler” 4.5 puanla etik değerlere en bağlı ikinci kurum tipi olmuş, bunu sırasıyla “yerel yönetimler”, “ordu” ve “ulusal şirketler” izlemiş. Sıralama STK’ler (4.3), yargı (4.3), spor kulüpleri (4.1) diye devam ederken; hükümet (3.5), kamu kurumları (3.4), medya (3.1) ve siyasi partiler (3.1) ile son sıralarda. Sonuçlara bütünüyle baktığımızda gençler Türkiye’yi hiç de etik bulmuyorlar. Üstelik etik ile ilgili gelecekten de umutsuzlar. Etik ile ilgili bilgi almayı, gelişmeyi isteyenler, gençlerin sadece yarısı. Sonuçları EDMER’in Başkanı Bülent Şenver, Başkan Yardımcısı Saffet Karpat ve Genel Sekreteri Nâzım Olcay Kurt ile birlikte değerlendirdik. Aslında araştırma bir ilk ve yol haritası niteliğinde. Zaten henüz çiçeği burnunda EDMER’in kuruluş amacı da gençlerde etik anlayış ve bilincin oluşturulması. Her alanda görev yapacak genç etik liderlerin yetişmesine katkıda bulunmak. Etik konusu televizyonda ve kamuoyunda masaya yatırılan, tartışılan bir konu değil. İyi örnekler, rol modeller fazla yok, olanlar da hiçbir zaman gençlerin önüne konulmuyor. Her ikisi de Darüşşafaka mezunu olan Şenver ve Karpat ise gördüğüm kadarı ile etik konusunu yılmadan temel öncelikleri arasına alan iki isim. Bülent Şenver bundan yıllar önce etik konusunda Sakıp Sabancı ile yaptığı bir sohbeti aktardı. Bu konuda çalışmalar yapmak istediğini söylediğinde Sabancı “Sen göle yoğurt çalmaya çıkmışsın anlaşılan” demiş. Sonra da Şenver’i teselli etmek için o kendine has üslubuyla “Merak etme senin mayan tutar” diye eklemiş. P&G Türkiye’nin Genel Müdürü Saffet Karpat ise gençlerin en önemli gördüğü ayrımcılık sorunu üzerinde duruyor ve “Aslında her şey işe alma noktasında başlıyor. En iyiyi bulma arayışı, seçimin ve terfinin hak edişe göre yapılması o kurumun rekabetçiliğini de olumlu etkiler. Öncelikle iş verimi artar, çalışanları motive olur” diye aktarıyor. EDMER Türkiye’nin en önemli sorununa parmak basıyor. Sabancı’nın dediği gibi “göle maya çalmak kadar zor”. Dernek üyelik için aktif çalışacak gençleri bekliyor. Bu ülkeyi değiştirmeye enerjisi olan gençleri. Bizden söylemesi.... AKP rejiminde, verilen cari açığın yüzde 37 üstünde, 122 milyar dolar fazladan bir kaynak girişi gerçekleşti ve toplam, 455 milyar doları buldu. İhtiyacın üstünde giren dış kaynak, daha çok döviz kurunu düşük tutmaya hizmet etti ve ithalata dayalı yapıyı pekiştirdi. Türkiye’nin ihtiyacı olan üretmeye gelen yabancı kaynak ise yüzde 26 pay ile 120 milyar dolarda kaldı. Aslan payı, yüzde 43 ile banka kredilerinin oldu. Yabancı bankalardan kullanılan ve Türkiye’nin dış borç stokunu 320 milyar dolara tırmandıran dış kredi kullanımı, dış kaynak girişinde ilk sırada. Yabancılar, kısa vadeli yatırım olarak devlet tahvillerini daha çok tercih ediyorlar ve son 10 yılda gelen her 100 dolarlık dış kaynağın 17.5 doları ile devlet kâğıdı almış yabancılar. Borsaya, hisse senedine yapılan yabancı yatırım ise 24 milyar dolara ya da dış kaynağın yüzde 5’ine yakın. ??? Görüldüğü gibi, AKP iktidarına denk gelen son 10 yılda, yabancılar, ancak yüzde 26 oranında doğrudan yabancı yatırıma yönelmişler, 120 milyar dolar ile... Ama acele etmemek gerek. Bunun 20 milyar doları ile hazır gayrimenkul almışlar. Yani Alanya’dan Kalkan’a, Kuşadası, Bodrum’dan İstanbul’un Ağaoğlu binalarına kadar satın alınan arazi ve binalar için AKP rejiminde 20 milyar dolar ödemiş yabancılar. Kalan 100 milyar dolarlık doğrudan yabancı sermayeye gelince… Yabancı sermaye, 1980 öncesi daha çok imalat sanayiine gelirdi. Otomotivden kimyaya, gıdadan lastiğe kadar birçok sanayi alt dalında yabancı sermaye yatırımı olurdu. Fabrika kurar, sanayi işçisi istihdam ederlerdi. Bu zamanlarda yabancılar imalat sanayiini çok tercih etmiyorlar. Nitekim son 10 yılda, üçte ikisi AB’den olmak üzere, gelmiş görünen 120 milyar doların 20 milyar doları gayrimenkul alımına giderken kalan 100 milyar dolardan sadece yüzde 18’inin imalat sanayiine aktığı görülüyor. Peki geri kalan? Elbette finansa. Türkiye’deki birçok yabancı bankayı alan AB’li finansçılar, yatırımın yüzde 30’u ile hazır bankaları aldılar. Enerjiye gelenler ise yüzde 7’den ibaret. İmalata gelenin çoğu da “hazıra konma”, yani satın alma. Sermayenin yerlisi, yabancısı için de aslolan, kârdır, sermaye birikimidir. Yabancı da yerli de yüksek kâr, avanta nerede ise oraya yatırım yapar. Sizin ihtiyacınız yeni yatırım, üretim, istihdam ise yabancıyı o alana çekmenin iklimini yaratmalısınız. Siz, faizi, avantayı, rantı cazip kılmışsanız, kabahati niye yerlisi, yabancısıyla sermayede arayacaksınız, kendinizde aramalısınız… MERKEZ BANKASI KURLARI DÖVİZ CİNSİ 1 ABD DOLARI ALIŞ 1.7908 21 KASIM 2012 EFEKTİF SATIŞ 1.7994 1.8708 ALIŞ SATIŞ 1ABD Doları: 0.9618 5.8235 0.9408 6.7403 81.37 0.9966 5.7344 3.7502 Avustralya Doları Danimarka Kronu İsviçre Frangı İsveç Kronu Japon Yeni Kanada Doları Norveç Kronu Suudi Arabistan Riyali SERBEST PİYASA ALIŞ SATIŞ ABD Doları 1.7950 1.7980 Avro 2.2980 2.3020 İngiliz Sterlini 2.8400 2.8900 İsviçre Frangı 1.8900 1.9200 24 Ayar Altın 99.65 100.00 Cum. Altını 668.00 671.00 1.7895 1.8021 1.8501 1.8820 1 AVUSTRALYA DOLARI 1.8586 1 DANİMARKA KRONU 1 EURO 1 İNGİLİZ STERLİNİ 1 İSVİÇRE FRANGI 1 İSVEÇ KRONU 1 KANADA DOLARI 1 KUVEYT DİNARI 1 NORVEÇ KRONU 0.30748 0.30899 0.30726 0.30970 2.2936 2.8501 1.9004 2.3047 2.8650 1.9126 2.2920 2.3082 2.8481 2.8693 1.8975 1.9155 0.26421 0.26696 0.26403 0.26757 1.7974 6.2934 1.8055 6.3763 1.7907 1.8124 6.1990 6.4719 1 Avro: 1.2808 ABD Doları 1 İng. S: 1.5922 ABD Doları 1 Kuveyt D.: 3.5436 ABD Doları 0.31169 0.31379 0.31147 0.31451 1 S. ARABİSTAN RİYALİ 0.47895 0.47981 0.47536 0.48341 100 JAPON YENİ 2.1967 2.2113 2.1886 2.2197 GECELİK FAİZLER 1 Günlük Repo 5.70 fonbul.com
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear