23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 1 EKİM 2012 PAZARTESİ 8 İstanbul PB Edirne PB Kocaeli PB Çanakkale PB İzmir PB Manisa PB Denizli Y Zonguldak PB Sinop PB Samsun PB Trabzon PB Giresun PB Ankara PB 28 34 31 29 30 33 32 25 26 25 25 25 31 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B Y PB Y B Y B B B B B B B 31 28 28 28 34 33 35 35 32 34 27 23 24 Oslo Y Helsinki Y Stockholm Y Londra Y AmsterdamY Brüksel PB Paris Y Bonn PB Münih Y Berlin PB Budapeşte Y Madrid PB Viyana Y HABERLER 14 14 14 17 17 17 18 19 17 19 25 23 22 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam B B Y B Y PB A B PB PB PB B PB 31 31 24 32 19 14 28 27 27 22 27 34 35 Ülkemizin güneybatı kesimlerinin parçalı bulutlu, Batı Akdeniz, Güney Ege, Konya, Uşak, Afyon’un güney kesimleri, Mersin ve Adana’nın iç kesimleri ile Anamur çevrelerinin sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerlerin az bulutlu ve açık geçeceği tahmin ediliyor. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 1 Ekim Potpuri SÖZCÜK Fransızcadır ve o dilde “pot pourri” diye yazılır. Eskiden bir yemeğin, daha doğrusu bir tür et pişirmenin adıymış. Ad, yalın anlamıyla “kokuşmuş çömlek” demek ama yenen herhalde öyle değildi. Aslında, pek de taze olmayan, başka yemeklerde kullanılmamış değişik et parçalarının hep birlikte kavrulmasından ya da pişirilmesinden oluşan bir çeşit et türlüsüymüş. Zamanla, klasik Batı müziğinde farklı beste parçalarının ustaca yan yana getirilmesiyle meydana çıkan müzik yapıtlarına bu ad verilmiş. O açıdan bakınca, Sayın Başbakan’ın dün parti kongresinde söylediği iki buçuk saatlik nutku böyle bir potpuri kategorisine sokmak hiç yanlış olmaz. Sıradan her şey vardı içinde. Belki, uzunluğuna ve siyasal içeriğine bakarak, söylediklerine “nutuk” demek maksadı anlatmaya az çok uygun düşebilir ama Gazi Mustafa Kemal’ce Cumhuriyet Halk Fırkası’nın 1927 Kurultayı’nda beş gün süreyle okunan “Nutuk”la aynı tarihsel değerlendirilme rafına konmamak koşuluyla, elbet. ayın Erdoğan’ınki de Atatürk’ünki gibi bir çeşit hesap verme gibiydi ama parti ve liderlik propagandası ağır basan, daha çok da ‘Büyük Ortadoğu’ coğrafyasından çağrılmış hayli kalabalık Müslüman Arap konuklara seslenen bir söylev. Kullanılan dildeki şark edebiyatlı ve din içerikli üslup kimsenin dikkatinden kaçmamıştır herhalde. Salonun büyüklüğüne, kalabalığa, şatafata verilen önem, liderin kişiliğinde yatan ve zaman zaman alçakgönüllülük kalıplarını zorlayan üstünlük ifadelerine de eklenince, başkanlık sistemiyle birlikte ülkenin yakın geleceğinde yaşanacak atmosfer bakımından birtakım endişeler yaratmış olabilir bazı dinleyicilerin zihinlerinde. ütün bunlar ve özellikle iktidar döneminin başarılarını sıralarken Başbakan’ın sergilediği inançlı ve gururlu yaklaşım, yine de Ortadoğulu konuklarda Türkiye Cumhuriyeti lehine mutlaka olumlu izlenimler yaratmış, hatta belki bazılarınca gıptayla dinlenmiştir. Ama gönül isterdi ki Başbakan’ın Güneydoğu sorununu çözme konusunda söyledikleri cumhuriyetin temel ilkelerine hafifçe ters düşmesin ve yeni kuşakların eğitimiyle çağdaşlığın yakalanmasına ilişkin olarak güven verici bir şeyler söylesin de iyimserlik bütün vatandaşların tereddütsüz paylaşabildiği bir duygu olsun. S Başbakan Tayyip Erdoğan partisinin 4. olağan kongresinde kürsüden şöyle konuşuyordu dün: “Bu salonda tüm Türkiye var. Her türlü ayrımcılığı reddediyoruz. Sadece bize oy verenlerin partisi olmayacağız... Yüzde 99’la iktidar olsak bile yüzde 1’in hakkını, hukukunu, tercihlerini korumak boynumuzun borcudur... Uzlaşma kültürü içinde, hoşgörü zemininde bir siyasi iklimden yanayız...” Bu sözlerin sahibi, gazetemizin de aralarında bulunduğu bir grup yayın organının AKP kongresini izlemesine bizzat yasak koyan kişi. Günlerdir beklenen ‘demokrasi manifestosu’ndan çıka çıka siyasi tarihimizde örneği olmayan bir sansür kararı çıktı. CHP, bu antidemokratik yasağa tepki olarak AKP kongresini protesto etti. Akreditasyon almalarına karşın Yurt gazetesi kongreye gitmedi. Rahatsızlıklarını dile getiren ve hükümet yetkililerini bu konuda sorgulama cesaretini gösteren meslektaşlarımız ise sınırlı sayıda kaldı. Basının genelinde bu yasağı görmezden gelme, sessiz kalma şeklinde gözlediğimiz tavır, mesleğimizin geleceği açısından kaygı vericidir. Umarız, demokrasi tarihimize kara harflerle geçecek bu yasak, herkesten önce biz gazeteciler için, hak ve özgürlüklerimiz söz konusu olduğunda cilalı sözlere değil, icraatlara bakmamız gerektiği konusunda uyarıcı görevi görür. İsmi bizzat Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk tarafından konan Türkiye’nin en eski ve en köklü gazetesi Cumhuriyet, her dönem sivil ya da askeri her Gazeteciliğe Devam iktidarın hedefinde oldu. Buna rağmen doğru bildiği yoldan dönmedi. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da gazetecilik yapmaya, iktidarları kamu adına yakından izlemeye ve halkın çıkarına aykırı icraatını gözler önüne sermeye devam edeceğiz. Onlar beğenseler de beğenmeseler de. organıyla bir masa etrafında oturmasını uygun görmüyoruz. Aramızda derin görüş farkı var.” “Başbakan bu işi oyçokluğuyla çözülecek bir sorun olarak görüyor. Bizim görüşümüz belli. Sorunun toplumsal mutbakatla çözülmesi. Teklifimiz de Meclis’te Uzlaşma Komisyonu kurulması. O komisyona paralel bir de âkil insanlar heyeti kurulmasını istiyoruz. Bu tekliflerimiz ortada, hâlâ geçerli. Meclis’e gelirlerse oturur görüşürüz. Önerilerimize destek veren herkese, çözüm için her türlü katkıyı vermeye hazırız. Ama bugüne kadar bu yöndeki çabalarımıza karşı çıktılar. Meclis’e gelmediler.” “Meclis Başkanı’ndan da daha fazla inisiyatif almasını istiyorum. O da bir çağrı yapmıştı. Bu sorunu sadece AKP çözemez diye. Ben Başbakan’ın samimi olduğuna inanmıyorum. Onun aklında sadece ‘Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında nasıl eylemsizlik kararı alırım’ sorusu var. Sorun çözmek için değil kendi istikbali için çalışıyor.” ‘Çiçek inisiyatif almalı’ GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY ‘Teklifimiz geçerli’ arbeden beslenen darbecidir’ Başbakan’ın partisine yönelik “Tüm darbelerin ya fiilen ya da fikren içindeler” suçlamasına da Kılıçdaroğlu şu karşılığı verdi: “Tüm komşularla düşman olduğu yetmezmiş gibi, içeride de düşman yaratmaya çalışıyor. Kendi kongresinde başka konu yokmuş gibi CHP ile uğraşıyor. Bir kişi darbe hukukundan besleniyorsa onun adı da darbecidir. 12 Eylül’ün tüm yasaları yürürlükte. Gel kaldıralım dedik, gelmedi. Hepsinin uygulayıcısı kendisi. Kenan Evren’den ne farkı var. Evren bile basına bu kadar ambargo uygulamamıştır.” ‘D ılıçdaroğlu: İkili çözüm olmaz Arena Spor Salonu’nda olamasak da televizyondan izlediğimiz kongre mesajlarına gelince... Erdoğan konuşmasında Kürt sorunuyla ilgili CHP’ye daha önce yaptığı çağrıyı yineleyerek, “Biz hazırız. Evet diyorsanız oturup konuşacağız” dedi. Anlaşılıyor ki, Meclis açılır açılmaz kurmaylarını CHP’ye gönderecek. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu bu çağrıya nasıl bakıyor? Dünkü görüşmemizde şu yanıtı verdi: “Bu sorun ikimiz yan yana gelerek çözülmez. Onun muhatabı farklı, bizimki farklı. Biz sorunun parlamentoda çözüleceğine inanıyoruz. O ise inanmıyor. Biz sorunun meşru memurların yasadışı terör K SANSÜRÜN OLDUĞU YERDE CHP OLMAZ AKP kongresine CHP protestosunun gerekçesini ise Kılıçdaroğlu şöyle açıkladı: “İlk duyduğumda inanamadım. Halkın haber alma özgürlüğünü siz nasıl kısıtlarsınız? Siyasi tarihimizde bunun örneği yok. Bunun üzerine arkadaşlarıma ‘Gitmeyin’ dedim. Basına sansür, yasaklama konan yerde bizim ne işimiz var? Kendi başlarına yapsınlar. Basının diğer kesimlerinin de benzer tepkiyi göstererek kendi aralarında ayrımcılık yapan bu uygulamaya karşı durmalarını, ortak tavır koymalarını beklerdim. Bugün Cumhuriyet’i yasaklayan yarın başkasını da yasaklamakta tereddüt göstermeyecektir.” B CHP basına sansür, MHP ise Barzani nedeniyle AKP kurultayını protesto etti Muhalefet gitmedi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP’nin gazetemiz Cumhuriyet’in de arasında olduğu 6 gazete ve 2 TV kanalına uyguladığı sansürün ardından kurultaya muhalefet partileri temsilci göndermedi. CHP, AKP’nin uyguladığı sansürü protesto etmek amacıyla kurultaya katılmazken MHP ise Irak Kürt Yönetimi lideri Mesud Barzani’nin “onur konuğu” olarak katılması nedeniyle kurultaya temsilci göndermedi. BDP’nin de davet edilmediği kongrede Meclis’teki muhalefet partilerinin hiçbiri yer almadı. CHP’yi temsilen kongreyi izleyecek olan CHP Genel Başkan yardımcıları Adnan Keskin ile Gülseren Onanç, kongreyi protesto etti. Keskin, yaptığı yazılı açıklamada, halkın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkını ayaklar altına alan AKP’nin yasakçı anlayışını protesto ettiklerini vurgulayarak “CHP olarak kongreyi izleyerek, gazetelerin televizyonların künyelerine ve köşelerine müdahale eden, yasaklar koyarak anayasamızın ‘Basın hürdür, sansür edilemez’ hükmünü çiğneyen AKP’nin yasakçı suçuna ortak olamayız” dedi. AKP’nin bu yaklaşımının Türkiye’ye yakışmayan, çağ dışı, faşizan bir yaklaşım olduğunu dile getiren Keskin, şunları dile getirdi: “Bu anlayış, demokrasiyi, çoğulculuğu, çoksesliliği ortadan kaldıran Hitlervari tek adam ve tek ses anlayışıdır. CHP, AKP’nin ve Başbakan’ın Hitler dönemine bile rahmet okutan bu anlayışına, bu uygulamasına sessiz kalamaz.” AKP kurultayında salonda olmayan CHP heyetinin konuklar arasında olduğu yönünde yapılan anonsa tepki gösteren Keskin, “İsimlerimizin okunması AKP’nin ilkesizliğini, halkı aldatma konusundaki ikiyüzlülüğünü ve yalana dayalı politika anlayışlarını yansıtmaktadır” diye konuştu. CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak da yaptığı açıklamada, “Anayasamızın basın hürdür, sansür edilemez temel ilkesi ve hükmü maalesef AKP iktidarında ayaklar altına alınmıştır. Yüzlerce gazetecinin hapse atılması yetmiyormuş gibi, dışarıdakiler de susturulmaya çalışılmaktadır” diye konuştu. Cumhuriyet’ten Kamuoyuna... ? Baştarafı 1. sayfada ARINÇ: AKREDİTASYON YANLIŞ OLDU ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, AKP kongresine gazetemiz ile birlikte Aydınlık, Sözcü, Evrensel, Birgün, Yeniçağ gazetelerinin alınmaması ile ilgili “Yapılmaması lazım ama ben bu tepkileri anlayabiliyorum” dedi. Arınç, CNN Türk’te “O gazetelerin de burada olmasında ne gibi bir sakınca vardı” sorusuna, “Biz basına akreditasyon uygulanması konusunda bu ayrıcalığı yapan her kurumu eleştirdik. ‘Onu yaparken bunu yapmak ne anlama geliyor’ derseniz herhalde yanlış bir davranıştır. Ama ismi geçen gazetelere de şunu söylemek istiyorum. En azından birkaç tanesi için. Kardeşim, ‘Her gün hakaret ettiğin bir partinin kongresinde ne işin var’ denilmiş olabilir. Yapılmaması lazım ama ben bu tepkileri anlayabiliyorum” dedi. Kongreye alınmayan gazeteler içinde Cumhuriyet’in olmasına “şahsen” üzüldüğünü belirten Arınç, şöyle konuştu: “Günahı kadar AK Parti’yi sevmezler. Her gün eleştirmek için fırsat bulurlar. Ama biliyorum ki ben ne söylüyorsam onu da aynen yazarlar. Bundan çok memnunum. Ama söylemediğim, yapmadığım şeyler yapılarak benimle alay etmenin gazetecilik olduğunu düşünmüyorum. Bugüne kadar Cumhuriyet, Utku Bey de bilir nerede, ne konuşulmuşsa özet olarak alır ama aynen alır. Ondan sonra istediği başlığı atar, istediği yorumu yapar. Gazeteler böyle olmalı ama başlığından son noktasına kadar hakaret için fırsat kollayan, soyadımdan başka hiçbir şeyi doğru olmayan adamlar kimi kastettiğimi bileceklerdir. Gönlüm isterdi ki bir akreditasyon uygulaması olmasın. Her şeye rağmen olmasın ama neden yapıldı diyenlere, bir kendinize dönüp bakın demek benim hakkım.” Cumhuriyet gazetesi, iktidar partisi AKP’nin kongresine alınmadı. Bu olay göstermiştir ki, siyasi partileri, demokratik bir toplumda anayasal ve yasal bir kurum değil de, babalarının malı, çiftliği olarak gören zihniyet sahipleri artık anayasa ve yasaları da açıkça çiğniyor. Anayasanın 69. maddesine göre, siyasi partilerin faaliyetleri, parti içi düzenlemeleri ve çalışmaları demokrasi esaslarına aykırı olamaz. Siyasi Partiler Yasası’nın 93. maddesine göre de, siyasi partilerin parti içi çalışmaları, parti yönetimi, denetimi; parti genel başkanlığınca, genel merkez organlarınca ve parti gruplarınca alınan kararları ve yapılan eylem ve işlemleri (...) demokrasi esaslarına aykırı olamaz. Yani, bir siyasi partinin yönetimi, istediği her şeyi, her aklına geleni, dilediğini yapamaz. Her kararı ve eylemi demokrasiye uygun olmalıdır. AKP yönetimince, muhalif görülen gazetelerin parti kongresine alınmamasının demokrasi esaslarına uygun olduğunu söyleyecek demokrasi anlayışına sahip olanlar var mıdır, bilemiyoruz. Sadece şunu biliyoruz ki, anayasaya ve kanunlara tabi olmayan, bu düzenlemeleri hiçe sayan bir kuruluş, anayasal bir kuruluş olamaz. İşte iktidar sahiplerinin basın özgürlüğü anlayışı... İşte demokrasi anlayışları... C sorunların çözümünden çok, ne yazık ki yeni gerilim konularımızın olacağını gösteriyor. Meclis’in içinden başlayalım... Geçen yıl 8 eksikle toplanmıştı. CHP’den 2, MHP’den 1, BDP’den 5 milletvekili, 12 Haziran seçimlerinde sandıktan çıkmasına karşın, hapisten çıkamamıştı. Geçen yasama yılının başlıca konularından biri bu olmuştu. Yeni yasama yılında ise bu sorunun çözülmesi bir yana, belki yeni “eksiklerin” kim olacağı konuşulacak. Zira terörle mücadelede ne yöntem seçebilen ne de yön tayini yapabilen hükümetin Meclis’i çözüm zemini olarak görmekten çok “terörle mücadele cephesi” haline getirme olasılığı var. Hükümetin kafası o kadar karışık ki, bir yandan “Terörü yenmek için Öcalan’la bile görüşülebilir” diyor, bir yandan BDP’li milletvekillerini “terör örgütüne yakın durdukları için” Meclis’ten atabileceğini ima ediyor. Sözün özü Meclis, kendi söküğünü dikemeyen bir görünümle toplanıyor. ??? Kendi söküğünü dikemeyen Meclis, yeni bir anayasa dikebilir mi? Sönük de olsa yeni yasama yılının tartışma konularından biri bu. AKP, anayasadan bir şey almak istediği zaman bunu nasıl yapacağını 12 Eylül 2010 referandumuyla gösterdi. Bu anayasa değişikliği referandumuyla yargıyı başkalaştırıp, adeta AKP’nin bir yan kolu olmaya açık hale getiren hükümetin önümüzdeki dönem benzer bir gereksinimi var mı? Var... Başbakanın, Köşk’e hangi yetkilerle ve altında nasıl bir hükümet yapısıyla gideceği tartışılıyor. Başbakanın çevresindekiler, tabii ki onun izniyle kimi taslakları kamuoyuna sızdırıyorlar. Ekim başına dek yapılan sızdırmalar pek yankı bulmadı. Görünen o ki, Meclis’teki dört partinin temsilcilerinden oluşan Anayasa Komisyonu, bu şekilde yeni anayasa yapılamayacağını göstermek için bir süre daha “faal” görünecek. Sonra AKP, ikili üçlü ittifaklarla kendi gündemini işletmeye başlayacak. Bu çerçevede yerel seçimlerin öne alınmasının ardından yeni sürprizler olabilir. Çünkü bu adımla 3 yıllık seçim takvimi de başlamış olacak; 2013 yerel seçim, 2014 cumhurbaşkanlığı seçimi, 2015 genel seçim. ??? Yazının buraya kadar olan bölümünü sanki AKP gelişmelerin tek aktörüymüş gibi aktardık. Çünkü genel olarak böyle bir hava veriliyor; AKP’nin rakibi AKP, AKP kendisiyle yarışıyor... Ama öyle değil... Ne olursa olsun, öyle değil... Konunun bu yanına girmeden önce evrensel bir sözü anımsatalım: Bir planınız yoksa, başkalarının planının parçası olursunuz. Gücünüz ne olursa olsun; az ya da çok, önce planınız olmalı. AKP’nin Türkiye’yi istediği gibi dönüştürme hedeflerini onaylamayanların da bir planı olmalı. Şu plan değil: “AKP’ye istediğini yaptırmayacağız.” Bunu söylediğinizde tarafsız yığınlar, hatta taraflı olanlar da sorar: “Peki sen ne yapacaksın?” Meclis açılırken daha sıcak hale gelecek ikilemlerden biri bu. İktidar koalisyonunun hırsı katlanarak devam ediyor. Böylesi hırslar korkutucu hale geldikçe akıldan uzaklaşır. Ne kadar planlı görünürse görünsün sürdürülebilirliği zorlaşır. Gün, toplumu saran korkudan, iktidarın sınır tanımazlığından yakınma günü değil. Halkı kazanma, ona güven verme, “Bu iktidara mahkum değiliz” duygusunu güçlendirme günü. Bunu vurgularken dayanak noktalarımızdan biri şu: Bu halk, iktidarı değiştirme gücünün bilincine varmıştır. AKP’nin karşısına konacak plan, bu gücü bu bilinci yeni bir iktidar hedefiyle, Meclis zeminini güçlü tutarak harekete geçirmektir. Dileyelim ki, 1 Ekim bu takvimin başladığı gün olsun... ÇELİK: BİZDE KISASA KISAS VARDIR CNN Türk’te konuya ilişkin soruları yanıtlayan AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik ise “Burada tartışma konusu olan sadece Cumhuriyet gazetesidir. Diğerleri daha önce de bu tip toplantılara gelmediler. Cumhuriyet’in iptal gerekçesi şudur: Zaman zaman genel merkezde yaptığımız programlara gazetecileri davet ediyoruz. Fakat bu tür programlar için Cumhuriyet’ten birçok yazar ‘AK Parti Genel Merkezi’ne gelmeyiz, diyorlar. Utku Bey, ‘tamam geliyorum’ demiş, son anda iptal etmiş. Cumhuriyet’ten böyle bir tavır gelince, o Sayın Mustafa Balbay’ın içeride olmasından da olabilir ya da başka bir şeyden... Bazı gazetelerin eleştirinin çok ötesinde, hasmane ve iftiraya dayalı, bir yayını var. Bu da arkadaşlarımızda bizim yönetimimizde rahatsızlık yaratıyor.” Çelik, “Bu bir yargı, bir eleştiri olamaz mı” sorusuna da “Yargı bir şey ama hakaret olduğu zaman farklı. Aleni bir hasmane tutum takınılıyor” yanıtını verdi. Çelik, “Başbakan kongrede yaptığı konuşmada 75 milyonu kucakladıklarını dile getirdi” sözleri üzerine de “Sıkılmış yumrukla el sıkılmaz. Bakın Hz. İsa’nın öğretisinde, suratına tokat vuruluyorsa, diğer tarafı göstereceksin. Bizde öyle değil. Yani suratımıza tokat vurana diğer tarafımızı göstermeyiz. Kısasa kısas vardır” dedi. “Bakın medya özgürlüğü şudur. Sizin Cumhuriyet gazetesinin buraya alınmamasını eleştirme hakkınız var. Ama bize hakaret etme hakkınız yok” diyen Çelik, “Bu icraatı yapan bir mekanizma, bir siyasi parti, bir iktidar oradan gelebilecek eleştirileri de tenkitleri de göze almış demektir, eyvallah. Ama buradan hareketle, yani biraz ulusalcı, biraz solcu dayanışması... Bu Cumhuriyet damarı derinlemesine bir damar... Derin bir damarı var Cumhuriyet’in... Hepinize iyi kötü de bulaşmıştır bu damar. Yani Cumhuriyet gazetesi değil de, x gazetesi olsa bu olmaz...” diye konuştu. ‘Basın özgürlüğü için kaygı verici’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Gazetecilere Özgürlük Platformu (GÖP), AKP’nin dünkü kongresine Cumhuriyet’in de arasında bulunduğu muhalif basının alınmamasına tepki gösterdi. Platformdan yapılan açıklamada, söz konusu durumun “basın özgürlüğü açısından son derece kaygı verici” olduğu vurgulandı. Açıklamada, “Ülkeyi yöneten iktidar partisinin bu tarihi olayını yerinde izleyip okur ve izleyicilere iletmek haber medyalarının temel görevidir. Daha önce başka kurumlar çerçevesinde protesto ettiğimiz akreditasyon sınırlamasının şimdi de varlığını demokrasiye borçlu olan bir siyasi parti tarafından uygulanmaya konması fevkalade üzücüdür. Kongreye girecek gazeteciler açısından da şaibe uyandıracak bu yanlış kararın derhal düzeltilmesi için gereken adımların atılacağına inanmak istiyoruz” denildi. Gül, Mısır Cumhurbaşkanı Mursi ile görüştü ? ANKARA (AA) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, dün, Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ile bir araya geldi. Gül, Çankaya Köşkü’nün kapısında karşıladığı Mursi ile bir süre baş başa görüştü. AKP’nin 4. Olağan Kongresi’ne katılan Mursi’nin Cumhurbaşkanı Gül ile yapacağı görüşme planlanandan geç başladı. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear