22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHUR YET 7 EYLÜL 2011 ÇARŞAMBA 6 HABERLER EGÖDER, hükümetin TÜBA ve TÜBİTAK’ın yapısını değiştirmesine sert tepki gösterdi ‘Bilimde ortaçağ zihniyeti’ 56.YILDÖNÜMÜ Marko Paşa Marko Paşa basın tarihimizin deyim yerindeyse medarı iftiharıdır. Geçen günlerde iki önemli yazı nedeniyle bir kere daha andık Marko Paşa’yı. İyi de oldu; çünkü medyanın durumunu değerlendirme fırsatı elde ettik. İki yazı da hem Marko Paşa ile hem de birbiriyle ilintili. Benim şimdi deneyeceğim yazı da, bu iki yazıya mütevazı bir dip not olma niyetindedir. Ama önce Sevgili Doğan Akın kardeşimi ikinci yılını dolduran T24 başarısı nedeniyle kutlamam gerek. Gerçekten de pek yeni bir mecra olan internet gazeteciliğinde “fikri hür vicdanı hür” bir sayfa açtılar. T24’ün ikinci yılı nedeniyle Doğan’ın yazdığı yazı da ufuk açıcı ve düşündürücüydü. Doğan, Marko Paşa örneğinden yola çıkarak bugünkü medyayı eleştiriyor ve şöyle diyor: “Misal, bugün bütün bir Türkiye medyasının toplamı, Marko Paşa’da milli şef İsmet İnönü’yü hicveden ‘sağır kemancı‘ başlıklı yazının cesaret, belagat ve cezalandıran mizahının mertebesine ulaşamıyor.” Gerçekten de Mehmet Saydur’un büyük bir özenle hazırladığı ‘Marko Paşa Gerçeği’ adlı eserde hikâye edildiği gibi Marko Paşa Türk basın tarihinde bir destandır. Örnekliği de, çektikleri bir yana, bağımsızlığından, pervasızlığından, eleştirilerini sistem eleştirisiyle birleştirebilen cesaretinden gelir. Herhalde herkes biliyordur, Marko Paşa’yı çıkaranlar, onu inatla yaşatanlar sosyalist aydınlardı. Onların dizleri Doğan’ın da söylediği gibi titremedi. Zaten Doğan da soruyu buradan soruyor. “Peki, diyor, Marko Paşa yıllarına bakarak bugün Türkiye medyasının dizlerini titreten korkunun sadece iktidar baskısından kaynaklandığını öne sürebilir misiniz?” Burada tıpkı Doğan’ın da yaptığı gibi medya patronlarıyla, onlara ve iktidara ilişik olanlarla, gazetecileri, düşüncelerine korkmadan medyada yer bulmaya çalışan aydınları birbirinden ayırmamız gerekecek herhalde. Doğrusu onların dizleri titremiyor. Zaten pek çok gazeteci aydın da bu nedenle içeridedir. Ama gazete patronlarıyla, yükselen dalgalarda sörf yapan “gazeteciler” için aynı şeyi söyleyemiyoruz. Onların dizleri gerçekten de titriyor ve Erdoğan devrinde iş yapabilmenin, para kazanabilmenin koşulları da epeyce değişmiş durumda. Buradan ikinci yazıya, Hasan Cemal’in yazısına geçebiliriz. Bu arada herhalde yine herkes biliyor, Hasan Cemal de Doğan Akın gibi eski bir Cumhuriyet çalışanıdır. T24’ün başyazarı kadim dostum Aydın Engin de öyledir. Ben de şimdi herkes bilmez ama, Aydın Engin’in sandalyesinde oturuyorum Cumhuriyet’te. Hasan Cemal’in yazısının başlığı çok uyarıcıdır: “Erdoğan’ın medyadaki eli...” Medyada bir kesimin hiç ikirciksiz “evet öyledir” diyeceği bir saptaması var Hasan Cemal’in. “Tayyip Erdoğan’ın medyadaki eli ve nüfuzu çok güçlüdür. Ve Erdoğan’ın siyasal gücüyle medya üzerinde koyulaşan gölgesinden yola çıkarak, demokrasileri asıl demokrasi yapan muhalefet alanının daraldığı söylenebilir.” Hemen arkasından “Ne kadar dik duruyoruz? Ne kadar dik durmaya çalışıyoruz? Bu iki soruyu gazeteci milletinin, ama özellikle gazete sahiplerinin kendilerine sorması gerekir diye düşünüyorum” diye yazıyor Hasan Cemal. Gazete patronlarının evvel eski iktidar sahiplerinden korktuklarını, çekindiklerini, en “bağımsız” ve “demokrat” olanının bile Ankara’dan “hoşgörü”, destek, bir zamanlar kâğıt tahsisi ya da şimdi ihale beklentisi içinde yaşadıklarını basın tarihimizden biliyoruz. Bu babda değişen bir şey yoktur. Değişen, muktedirin kimliğidir. Gazete patronlarından dik durmalarını beklemek de doğrusunu isterseniz abesle iştigaldir. Basınla ilgili nesnel bir tahlil yapacaksanız, sistemle ilgili sıkı bir eleştiriye girişecek, Marko Paşa’ları örnek alacak, ekonomik, politik sistemin mütemmim cüzü olan ve dizleri hep titreyen patronlarla hesabınızı sendika, grev gibi mücadele silahlarıyla görecek, onları editoryal bağımsızlığı kabule zorlayacak, sert eleştiri oklarını ise her yolu deneyerek medyayı baskılayan güce yönelteceksiniz. Bu arada hapiste yatan gazetecileri unutmayacaksınız. Çünkü onlar cesur gazeteciler, günümüzün Marko Paşa’larıdır... Ve dizleri titremediği için içeridedirler. 67 Eylül olayları kınandı İstanbul Haber Servisi Rumları hedef alan ve 56 yıl önce gerçekleşen 67 Eylül olayları, yıldönümünde kınandı. 6 Eylül 1955 gecesi İstanbul’da bazı gazetelerin “Selanik’te Atatürk’ün evine bomba atıldığı”nı yazmasının ardından başlayan olaylarda İstanbul’da 4 bin 214 ev, aralarında 21 fabrikanın bulunduğu 1004 işyeri, 73 kilise, 1 sinagog, 2 manastır, 26 azınlık okulu, 5 spor kulübü, 2 mezarlık tahrip edilmişti. İzmir’de ise 14 ev, 6 dükkân, 1 pansiyon, Yunan Konsolosluğu, Katolik kilisesi, fuardaki Yunan pavyonu ve İngiliz Kültürevi yağmalanmıştı. İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi’nce yapılan yazılı açıklamada “Biz insan hakları savunucuları, devlet politikalarına karşı çıkarken aynı zamanda linç kültürünün bütün bileşenlerini, en başta milliyetçiliği, ırkçılığı, şovenizmi, nefret söyleminin her türlüsünü, ‘öteki’ni düşmanlaştırmayı, aramızdan sonsuza kadar kovmak için çalışacağız” denildi. Eşitlik ve Demokrasi Partisi Genel Başkanı Ferdan Ergut da yaptığı açıklamada, 67 Eylül 1955’te İstanbul’da yaşananlar Türkiye tarihine kara bir leke olarak geçtiğini belirterek “67 Eylül olaylarında da sorumluların ortaya çıkarılmasının gerçek demokrasi ve eşitlik için elzem olduğunu düşünüyoruz” dedi. Trajedinin dönemin Demokrat Parti (DP) hükümeti ve Özel Harp Dairesi bilgisinde gerçekleştiği, dairenin eski başkanlarından emekli Orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu tarafından 40 yıl sonra açıklamıştı. İstanbul Haber Servisi Ege Öğretim Elemanları Derneği (EGÖDER) Başkanı Prof. Dr. Ferhan G. Sağın, hükümetin TÜBİTAK ve TÜBA’nın idari ve bilim kurullarını yeniden şekillendirerek, bilimi kendi egemenliği ve emri altına alma yolunda son adımları attığını belirtti. Sağın, “Yapılan düzenlemelerle Türkiye, bilimde ve toplumsal refahta gelişmiş ABD, Fransa, Almanya gibi ülkelerden uzaklaşmış, bilimde ve toplumsal refahta geri kalmış Ürdün, Mısır, Mozambik gibi ülkelere yaklaşmıştır. Bu değişikliğin öz anlamı, bilimde ortaçağ zihniyetidir, bu zihniyetin 21. yüzyılda ortaya çıkışıdır” dedi. Prof. Sağın, toplumu geleceğini, sağlığını, çevresini, doğasını, çocuklarının eğiti Ege Öğretim Elemanları Derneği Başkanı Prof. Dr. Sağın, toplumu; geleceğini, sağlığını, çevresini, doğasını, çocuklarının eğitimini emanet ettiği bilim insanlarına sahip çıkmaya çağırdı. mini emanet ettiği bilim insanlarına sahip çıkmaya çağırdı. Başkan Prof. Dr. Ferhan G. Sağın yaptığı açıklamada, 27 Ağustos 2011 günü yayınlanan 451 sayılı kanun hükmünde kararname ile hükümetin birçok kurumla birlikte TÜBA ve TÜBİTAK’ın da yapısını değişirdiğini anımsatarak, söz konusu kararın, yalnızca düştüğü yerde değil, toplumsal yaşantımızın her alanında kısa ve uzun dönemde birçok olumsuz ve geri dönüşümsüz sonuçlara yol açacağını vurguladı. Siyasi iradenin bu kararnameyi baskıcı bir anlayışla, şuurla, tek başına ve taraf olarak çıkardığını belirten Prof. Sağın özetle şu görüşlere yer verdi: “Hükümetin bu kararnameden ve öngörülebilen uygulamalarından vazgeçmesi söz konusu değildir. EGÖDER olarak yine de hükümeti, umutsuzca da olsa, bu ortaçağ zihniyetinden vazgeçilmesi, bilimin ve tüm özerk kurumların özerkliğinin ivedilikle iadesi konusunda sağduyuya ve gerekli değişimleri yapmaya çağırıyoruz. Esas çağrımız ise bilim dünyasına ve toplumumuzadır. Top lumumuz artık geleceğini, sağlığını, çevresini, doğasını, çocuklarının eğitimini emanet ettiği bilim insanlarına sahip çıkmalı, bilimin hukukunu ve özerkliğini koruyacak her türlü çareye yasal çerçevelerde başvurmalıdır. EGÖDER olarak, bilim için ve bilimsel kuruluşlar için, bilim dışı hiçbir referansın, hiçbir kılavuzun kabul edilemeyeceğini ve geçerli olamayacağını savunuyoruz, bilim ve aklın yol göstericiliğinden güç alıyoruz, bilimin aydınlık yolundan sapılmaması için çağrımızı başta bilimsel kamuoyu olmak üzere sağduyulu kamuoyunun dikkatine ve ilgisine sunmayı zorunlu bir görev olarak kabul ediyoruz.” zmir Fuarı kapılarını ‘Çevre ve Çevre Teknolojileri’ ana temasıyla açacak EF, 80’inci merhabaya hazır Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu, düzenlediği basın toplantısında, kente yakışan bir fuar gerçekleştireceklerini söyledi. İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Uluslararası İzmir Fuarı (İEF), yarın kapılarını 80. kez konuklarına açacak. 18 Eylül’e dek sürecek fuarın partner ülkesi Avusturya, onur konuğu kenti de Denizli. Fuarda 80. yıl anısına özel etkinlikler de yapılacak. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, dün düzenlediği basın toplantısında, kente yakışan bir fuar gerçekleştireceklerini söyledi. Geçen yıl 1052 firmanın yer aldığı etkinliğe bu yıl 827’si yerli olmak üzere 1083 firmanın katıldığını belirten Kocaoğlu, fuarın ana temasının “Çevre ve Çevre Teknolojileri” olduğunu söyledi. Avusturya’nın partner ülke uygulamasında ilk konuk olacağını, onur konuğu kentin de Denizli olarak belirlendiğini anımsatan Kocaoğlu, Kültürpark’ın her yerine geri dönüşüm kutuları yerleştirdiklerini bildirdi. Fuarın davetiyeleri, broşürler, basılı evraklar, ziyaretçi kartları, kalem ve el ilanlarının geri dönüşümlü malzemeden yapıldığını anlatan Kocaoğlu, etkinlikler kapsamında ayrıca katılımcı yabancı delegasyonlarla kentin EXPO adaylığını konuşacaklarını söyledi. Yeni Fuar projesi kapsamında 337 bin metrekarelik alanın son 1200 metrekaresinin de kamulaştırma çalışmasını tamamladıklarını belirten Kocaoğlu, “Mahkeme sonuçlandı. Perşembe, cuma gibi o süreç bitecek. Bir iki gün içinde de proje firması ve bizim Geçen yıl 1052 firmanın yer aldığı fuara bu yıl 827’si yerli olmak üzere 1083 firma katılacak. TÜ SAVTEK Havacılık yaz okulu İstanbul Haber Servisi İstanbul Teknik Üniversitesi Savunma Teknolojileri Kulübü’nün (İTÜ SAVTEK) “Havacılık Yaz Okulu” başladı. İTÜ’den yapılan açıklamaya göre, Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen “Havacılık Yaz Okulu”na, Türkiye’nin değişik üniversitelerinden 43’ü kadın, 250 öğrenci başvurdu. Başvurular arasından 50 öğrenci, yaz okuluna kabul edildi. Yaz okulu, aralarında Hacettepe, ODTÜ, Ege, Erciyes, Çukurova, Yeditepe, TOBB, Osman Gazi, Anadolu gibi üniversitelerin de aralarında bulunduğu 20 farklı üniversiteden öğrencilerin katılımıyla başladı. Öğrenciler ilk gün İTÜ Rotorlu Hava Araçları Araştırma Merkezi’ndeki laboratuvarlarını gezerek çalışmalarla ilgili bilgi aldı. Öğrenciler, aerodinamik, transmisyon ve mekanik tasarım, aviyonik, araç tasarımı, haberleşme sistemleri ve malzeme gibi derslere katılacak. İTÜ SAVTEK’in “Havacılık Yaz Okulu” projesine, İTÜ Rektörlüğü, Savunma Sanayii Müsteşarlığı, Hava Harp Okulu, Türk Hava Kurumu ve Savunma Sanayii İmalatçıları Derneği) ile birçok kurum ve kuruluş destek veriyor. teknik arkadaşlarımız bir toplantı yaparak son plan tadilatlarını gerçekleştirecekler. Ekim ayı başında 103 bin metrekarelik fuar alanımızın inşaat ihalesine çıkıyoruz” dedi. Geçen yılki açılış töreninde eski Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün yuhalanmasıyla tatsız olayların yaşandığını savunan Kocaoğlu, bunun yinelenmemesini umduğunu söyledi. Basın mensuplarının, “Fuarın eski gösterişli günlerinin kalmadığına yönelik farklı kesimlerden çeşitli eleştiriler geldiğine ilişkin” yorumları hatırlatması üzerine Kocaoğlu, “Eleştirilerin haklılık payı çok yüksek. Bu konu üzerinde yoğun çalışmalarımız var” diye konuştu. Fuar etkinlikleri “Fuar Özel Söyleşileri” kap samında gazetemiz yazarı Bekir Coşkun, sinema eleştirmeni Alper Turgut, Tamer Karadağlı ve Volkan Severcan, “Öyle Bir Geçer Zaman ki” dizisinin oyuncusu, yazar Orhan Alkaya katılımcılarla söyleşecek. Bengü ve Levent Yüksel 80’inci İEF ve 9 Eylül Özel Konseri, yeraltı otoparkı üzerindeki yeşil alanda gerçekleştirilecek. 9 Eylül Fener Alayı da bu yıl Cumhuriyet Meydanı Kültürpark güzergâhında yapılacak. 80’inci İEF’de Aysun ve Ali Kocatepe çifti bir konser verecek. Yonca Gençlik Konserleri ile Grup 84, Grup Model, Ziynet Sali ve Hande Yener sahne alacak. Ünlü tiyatrocuların rol aldığı “Bavul” adlı oyun sahnelenecek. Bu yıl 11’incisi düzenlenen Sinema Burada Festivali’nin bu yılki onur konukları Perran Kutman ve Engin Çağlar, genç oyuncu konukları ise Melisa Sözen ve Mehmet Akif Alakurt. Sinema Burada Festivali’nin bu yılki teması “Melodram Filmleri” olacak. Geçen yıllarda Dünya Mutfakları Festivali olarak düzenlenen etkinlik, bu yıl Yöresel Lezzetler Festivali olarak gerçekleştirilecek. Bennu Gerede’nin “Aşk Töre(N)leri” fotoğraf sergisi, ilk kez İzmir’de, 80’inci İzmir Enternasyonal Fuarı’nda sergilenecek. Gelecek yıl ihtisas fuarına dönüştürülecek olan “Tekne, Yat ve Denizcilik” Özel Bölümü, Bilişim ve İletişim Özel Bölümü, Yelken Yarışları, 80’inci İEF Çocuk Kulübü ve 23 ülkeden 500 eserin yer alacağı Uluslararası Sanat Günleri Resim Sergisi ile Polonya ve Ukrayna ülke sunumları yer alacak. ntibak Yasası’na ilişkin somut bir gelişme olmaması emekliyi kaygılandırıyor Emeklinin yasadan umudu yok EmekliSen Genel Başkanı Veli Beysülen, yasanın çıkartılmasından umutlu olmadıklarını belirtti. CiHAN ORUÇOĞLU 2000 YILI ÖNCES NE YÖNEL K SSK emeklileri, yıllardır bu yasanın çıkmasını bekliyor. 1999’da yayımlanan 4447 sayılı yasa ve 5510 sayılı yasa sonrasında eşit statülü emekliler arasında emekli olunan yıla göre farklılıklar ortaya çıktı. Özellikle 2000 yılından sonra bu fark nel Başkanı Beysülen yasanın çıkartılmasından umutlu olmadıklarını belirtti. İntibak Yasası’na yalnızca emekliler arasındaki maaş farkı olarak bakmanın doğru olmadığını belirten Veli Beysülen, “İntibak Yasası ile insanca yaşanacak ücretin sağlanması gerekiyor. Emeklilerin yüzde 80’i açlık sınırı olan 900 TL ve aşağısında ücret alıyor” dedi. İntibak Yasası’nın 3 milyon emekliyi kapsamasını eleştiren Beysülen, “Burada, 2000 yılından önceki emekliler dikkate alınıyor. 8 milyon emekliyi dikkate alan bir düzenleme yapılmalıdır. Bizim talep ettiğimiz rakam çok büyük bir yük katlanarak arttı. Hükümetin gündeme aldığı intibak düzenlemesi de 2000’den önce emekli olan SSK’lileri ilgilendiriyor. Düzenlemenin yaşama geçmesi ile birlikte emekli maaşlarında, ödedikleri prim gün sayısına göre iyileştirme yapılacak. değil. Emekliye yönelik yapılacak düzenleme bakış açısıyla ilgilidir. Siz, işsizlik fonunu sermayeye kaynak olarak aktarıyorsanız, işçinin kıdem tazminatını sermayeye yük olduğu gerekçesiyle kaldırıyorsanız, sermayeden direkt vergi almıyorsanız, bu adaletsizlikleri görmeden kaynak yok demeye hakkınız yoktur” diye konuştu. İntibak Yasası’nın çıkartılmasından çok umutlu olmadıklarını anlatan Beysülen, “Çıksa bile ‘dağ fare doğurdu’ olacak. ‘Biz yaptık’ diyecekler. 12 Haziran seçimlerinde AKP iktidarına en çok oyu emekliler verdi. Peki seçim süresi bo İktidar ve muhalefetin, “İntibak Yasası’nı çıkartacağız”, “emekliler arasındaki haksızlığı”, “ücret farklılığını gidereceğiz” vaatlerine karşın bugüne dek somut bir gelişme olmaması emeklileri kaygılandırıyor. DİSK’e bağlı EmekliSen Genel Başkanı Veli Beysülen, yasanın çıkartılmasından umutlu olmadıklarını belirtirken Türkiye Emekliler Derneği Başkanı Kazım Ergün, herkesin ödediği prim oranında ve gün sayısına göre bir hak elde etmesi ve haksızlığın giderilmesi gerektiğini söyledi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in CHP ve AKP’nin seçim vaatleri arasında yer alan emeklililer arasında ücret farkını giderecek “İntibak Yasası”na yönelik çalışma, emeklileri yalnızca sevindiriyor. EmekliSen Ge yunca iktidar, emekliler hakkında bir söz söyledi mi?” dedi. Türkiye Emekliler Derneği Başkanı Ergün, herkesin ödediği prim oranında ve gün sayısına göre bir hak elde etmesi gerektiğini belirterek “Eski emekliler tavandan yani yüksekten prim ödemesine karşın en altta kaldılar. İşte bunun adı intibak. İnsanların dosyası incelendiğinde ne maaş alabilecekleri kendiliğinden ortaya çıkacaktır” dedi. Yasanın 2000 yılı öncesini kapsamasını hak kaybı olarak niteleyen Ergün, “1980 öncesi ya da 1987 yılı süper emeklileri var. O tarihte hükümet paraya sıkışmıştı, en kolay aldatılacak kesim olan emeklileri aldatmışlardı. Emeklinin kıdem tazminatını aldılar. Sonra da sistem birkaç yıl içinde tıkandı. O günün süper emeklileri bugün sefil emekliler oldu. Bu bir dönemi ilgilendiren bir durum değil. Örneğin, tavandan prim ödemiş kişiler 850 lirada kaldılar. Bugün aynı primi ödemiş olanlar 2300 TL’ye yakın para alıyor” dedi. Erdoğan’dan Kaplan’a icra DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Başbakan Tayyip Erdoğan’ın avukatlarının, Erdoğan’ın BDP’li Hasip Kaplan’dan kazandığı 6 bin liralık tazminatı alabilmek için Kaplan’ı icraya verdiği ortaya çıktı. Kaplan, “Avukatlarıma, davanın reddedilen kısmı ile ilgili 1100 lira olan avukat ücreti için Başbakan’ı icraya vermelerini söyledim. Bugün açılan adli yılı da böylelikle mübarek olsun” dedi. Barzani’den PKK ve PJAK’ye çağrı ERBİL (AA) Irak’ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin başkanı Mesud Barzani, PKK ve PJAK’den, topraklarını kullanarak düzenledikleri saldırılara son vermesini istedi. Barzani, bölge hükümetinin yurtdışındaki temsilcilerine yaptığı konuşmada, “PKK ve PJAK’yi haklarını siyasi yollardan elde etmeye çağırıyorum” dedi. 2 PKK’li bombayla yakalandı ADANA (Cumhuriyet) Adana’da bir ihbarı değerlendiren polis ekipleri eylem yapmaya hazırlanan D.B.İ. ve B.Ş’yi suçüstü yakalandı. Zanlıların bir yağ tenekesine yerleştirdiği ve zaman ayarı yapılmış 5 kilo A4 tipi bomba ele geçirildi. Şüphelilerin lunaparka, maç dağılımında stadyum önüne ve kafelerin yoğun olduğu bir noktaya bomba koymayı planladığı belirlendi. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear