25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13 EYLÜL 2011 SALI CUMHUR YET SAYFA HABERLER Staj yaptığı otelin havuzunda ölü bulundu 3 Türkiye’nin elindeki son kozu da yitirmesi. 19891991: Berlin Duvarı’nın yıkılması, Sovyetler Birliği’nin dağılması, Soğuk Savaş’ın sona ermesi. 1993: Samuel P. Huntington’un İslam Uygarlığı’nı, çöken Sovyetler Birliği’nin yerine Batı Uygarlığı’nın yeni düşmanı ilan ettiği makalesi. 1996: Huntington’un, Türkiye’nin Atatürk’ü reddederek Arapların liderliğine oynamasını öneren kitabının yayımlanması. 28 Şubat 1997: Milli Güvenlik Kurulu’nun komünizmi milli tehlike olmaktan çıkarması, yerine irticayı koyması; Refah PartisiDYP koalisyonunun Başbakanı Erbakan’ın istifası, Mesut Yılmaz başkanlığında yeni hükümetin kurulması. 2001: Erbakan’dan ayrılan genç politikacıların AKP’yi kurması. 11 Eylül 2001: İkiz Kuleler’in ve Pentagon’un El Kaide tarafından vurulması. 2002: AKP’nin, seçimlerden iktidar olarak çıkması. 2003: Meclis’in 1 Mart tezkeresiyle Irak işgalinde ABD’ye askeri destek vermeyi kabul etmesine karşın, oy yetersizliği dolayısıyla bu desteğin reddi; ABD’nin Irak’ı işgali, Saddam rejiminin sonu, Irak’ın bölünmesi, PKK saldırılarının yeniden ve daha ileri teknolojiyle tırmanması. 2007: AKP’nin seçimlerde oyunu arttırarak yeniden iktidar olması, Silivri tutuklamalarının başlaması. 2009: Kürt Açılımı’nın başlaması. 12 Eylül 2010: Bağımsız yargıyı siyasal iktidarın denetimine veren referandumun yapılması. Sevgili okurlarım, yukarıdaki tarihler son derece kaba bir kronolojidir; aradaki pek çok önemli olay ve ayrıntı atlanmış, sadece dikkat çekmek istediğim olaylar dile getirilmiştir. Bu kronolojiye dikkatle bakıldığında “Bugünkü Türkiye manzarasının” uzun iç ve dış süreçler sonunda oluştuğu açıkça görülmektedir. Ben bu yazıda sadece üç tarihin birbiriyle bağlantısını vurgulamak istedim: 12 Eylül 1980, 11 Eylül 2001, 12 Eylül 2010. “Arap Baharı” denilen ve artık tam bir “Arap trajedisine” dönüşen sürece ve ABD tarafından Türkiye’ye biçilen role bu bağlamda bakabilirsek, belki ülkemizin bugünkü manzarası hakkında daha anlamlı çözümlemeler yapmak olanağımız olur diye düşünüyorum. Eşi tarafından arabadan atılan ve ölümle tehdit edilen Erdemli savcılığa dilekçe vermesine karşın koruma altına alınmadı Liseli Burak’ın sır ölümü ANTALYA (Cumhuriyet Bürosu) Antalya Lara’daki, 5 yıldızlı bir otelde staj yapan lise öğrencisi 16 yaşındaki Burak Oğraş, otelin havuzunda boğularak öldü. Baba Murat Oğraş olayda ihmal olduğunu ve oğlunun parası için öldürülmüş olabileceğini iddia etti. Burak Oğraş’ın dizüstü bilgisayar almak için stajda para biriktirdiğini anlatan baba Oğraş şunları söyledi: “Oğlumun cenazesini almaya gittiğimizde ise çocuğumun üzerinde paraları yoktu. Bunun için çocuğuma kıymış olabilirler. Yeni bir cep telefonu almıştık onu da bulamadık. Oğlumun yüzünde morluklar vardı, muhtemelen dövmüşler oğlumu, havuza atmışlar. Davacı olacağım” Kurtarın beni SAVAŞ KALKAN MAHMUT ORAL / CAN HACIOĞLU TOKAT / DİYARBAKIR/ ESKİŞEHİR Tokat’ta eşi tarafından arabadan atılan Hatice Erdemli devlet korumasına alınmazken, serbest bırakılan koca ölüm tehditleri yağdırıyor. Erdemli, “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’e sesleniyorum. Lütfen beni kurtarın” dedi. Defalarca polise başvurmasına ve savcılığa dilekçe vermesine karşı koruma altına alınmayan Erdemli “Sürekli ölüm tehditleri alıyorum. Yaklaşık iki aydır kan kusuyoruz. Önce Tokat Valiliği’ne gittim, beni Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’na yönlendirdiler. Vakıftaki me murlar ‘Sizi döven eşinizden boşanmadığınız için size yardımda bulunamıyoruz’ dediler. Hiçbir önlem alınmadı. Ayşe Paşalı gibi öldürülmek istemiyorum. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’e sesleniyorum. Beni kurtarın” dedi. Mustafa Toprak, Karagöz için koruma tedbiri uygulanacağını ifade ederek olayın faillerini yakalanması için çalışma başlatıldığını bildirdi. 12 Eylül 1980 11 Eylül 2001 12 Eylül 2010 Aslında tam kronolojik sıralamayı şöyle yapmak gerek: 1945: Soğuk Savaş’ın başlaması ve milliyetçilik ile dinciliğin Sovyetler Birliği’ne (Komünizme) karşı etkin kullanımı. 1946: Türkiye’de Çok Partili Düzen’in başlaması ve tarikat ve cemaatlerin geri dönüş kıpırdanmaları. 19471948: Komünizme karşı Yunanistan ve Türkiye’ye de destek verilmesini öngören Truman Doktrini’nin ilanı ve Marshall Planı çerçevesindeki yardımların başlaması. 1950: Çok Partili Düzen çerçevesinde Türkiye’deki iktidar değişikliği ile Cumhuriyeti kuran CHP’nin muhalefete düşmesi, Demokrat Parti’nin iktidarı; komünizme karşı savaş için Kore’ye asker yollanması. 1952: Türkiye’nin NATO’ya resmen üye olması. 19601961: Demokrasiyi ihlal ettiği gerekçesiyle DP’ye karşı yapılan askeri darbe ve özgürlükçü 1961 Anayasası’nın kabulü; sol akımlarla birlikte dinci akımların da serpilmesi ve gelişmesi. 12 Mart 1971: Askeri darbe ve solu bastırmak için 1961 Anayasası’nın özgürlükçü yapısının kısıtlanması ve sınırlanması. 1974: Kıbrıs Barış Harekâtı ve hem haşhaş ekimi durdurulmadığı için hem de bu harekât dolayısıyla ABD silah ambargosunun başlaması. 1975: Birinci Milliyetçi Cephe Hükümeti’nin kurulması; güvenlik ve milli eğitim örgütlerinde milliyetçi ve dinci akımların egemen olmaya başlaması. 12 Eylül 1980: ABD’nin de onayıyla, askerler tarafından yapılan tam bir Soğuk Savaş darbesi; baskıcı 1982 Anayasası’nın kabulü, zorunlu din derslerinin Anayasa’ya girişi, eğitim ve siyasetin tümüyle tarikat ve cemaatlerin eline teslim edilmesi; Atatürkçülük maskesi altında yapılan işkenceler, idamlar, baskılar. Evren cuntasının hiçbir karşılık almadan, Yunanistan’ın NATO’ya dönüşüne izin vermesi ve Rojda’ya gecikmiş koruma Kurşun yağdırdı Diyarbakır’da 14 yaşında evlenen ancak şiddetli geçimsizlik nedeniyle 1.5 yıl önce eşini terk ederek baba evine dönen, bir yıldır görmediği kızı İrem ile görüşmek için gittiği adreste yüzüne kimliği henüz belirlenemeyen kişi ya da kişilerce kezzap dökülen Rojda Karagöz (21), Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeki tedavisinin ardından taburcu edildi. Diyarbakır Valisi Eskişehir’de Fikret Ç. (43) yanına kardeşi Mehmet Ç. ile arkadaşı Nuri V’yi alarak, boşanma davası süren eşi Rabia Ç’nin çalıştığı Tramvay İşletmesi Müdürlüğü’ne gitti. Burada eşi Rabia Ç’yi Erol Y. ile birlikte gören Fikret Ç, ruhsatsız tabancayla üzerlerine rastgele ateş etti. Bacağından yaralanan Erol Y, Yunusemre Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Gözaltına alınan Fikret Ç, Mehmet Ç. ile Nuri V’nin emniyette sorgularının sürdürüldüğü öğrenildi. Ostim’de patlamaya neden olmakla suçlanan sanık ifade değiştirdi Birbirlerini suçladılar Vidayla can verdi Haber Merkezi Trabzon’da bir arkadaşının evinde onarım yaparken hapşırınca, dudaklarının arasına koyduğu iki vida nefes borusuna kaçan 67 yaşındaki Orhan Tuncer yaşamını yitirdi. Vidanın akciğere saplandığı belirlendi. Tuncer, ameliyata alınması için görüşmeler yapılırken yaşamını yitirdi. Konu hakkında açıklama yapan KTÜ Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Tevfik Özlü “Hasta daha önce baypas ameliyatı geçirdiği için, ‘yeni bir ameliyatı kaldırır mı kaldıramaz mı’ diye Kardiyoloji ve Anestezi’den görüş istendi. Risk taşıdığı için ikinci bir ameliyat yapılamadı” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ostim ve İvedik’te 3 Şubat günü yaşanan ve 20 işçinin ölümüne neden olan iki patlamaya ilişkin açılan davada, 9 sanığın yargılanmasına başlandı. Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilk duruşmasında, sanıkların tek tek sorgusu yapılırken zaman zaman aileler ile sanık avukatları arasında tartışma yaşandı. Tutuksuz sanıklardan ilk patlamanın meydana geldiği Özkanlar’ın ortağı Aydın Özkan, olaydan gaz firmasını sorumlu tutarak, “Oksijen ile CNG’nin bir arada olması, en küçük sürtünmede bile alev alabilir. Anladığım kadarıyla, gönderilen tüpün içinde hem doğalgaz hem de oksijen vardı” dedi. Diğer patlamanın olduğu Metsan şirketinin sahibi tutuksuz sanık Numan Güleç de patlamaya neden olan tüpleri getiren Ersoy Gaz ile 2025 yıldır çalıştıklarını, firmadan oksijen tüpü aldıklarını ve bu tüplerin kolay kolay patlamayan yapıda olduklarını belirterek, “Biz doğalgaz tüpü kullanmıyoruz. Oksijen tüplerini bağlama işini ustalarımız yapıyor, hepsi de tecrübelidir. Biz patlayan tüpleri ODTÜ’de araştırdık. Oksijen olması gereken tüplerde doğalgaz kokulandırma maddesi bulundu” diye konuştu. Oksijen tüplerine sıkıştırılmış doğalgaz (CNG) dolduran ve boşalan bu tüplere tekrar oksijen basarak patlamaya neden olmakla suçlanan Ersoylar Gaz’ın sahibi Kasım Ersoy, mahkemede ifade değiştirdi, işyerlerini suçladı. Tesislerinde dolumların otomatik olarak yapıldığını, CNG basılmasının mümkün olmadığını ileri süren Ersoy, “Patlamalar kullanım hatası nedeniyle meydana gelmiştir” iddiasında bulundu. Savcılıkta CNG doldurulmuş tüpleri patlamadan önce boşalttıkları şeklinde ifade veren Ersoy, duruşmada ise “Bu tüpleri patlamadan sonra boşalttık” dedi. Duruşma, 11 Ekim’e erteledi. Patlamada yaşamını yitirenlerin yakınları duruşma öncesi eylem yaptı. (ERÇ N TOPAA) 4 kişilik aile sulara gömüldü MERSİN (AA) Karaman’ın Ermenek ilçesine bağlı Evsin köyünde oturan ve çiftçilikle geçimlerini sağlayan Arif (39) ve Emine Başaran (47) çifti, 11 yaşlarındaki ikiz kızları Nuray ve Meryem Başaran ile birlikte, kendilerine ait kayıkla odun toplamak üzere Gülnar’a bağlı Gezende köyü tarafına geçti. Topladıkları odunu yükledikleri kayıkla evlerine dönmek isteyen aile, kayığın alabora olması sonucu suya düştü. Anne Emine Başaran’ın cesedi sudan çıkarılırken diğer 3 kişiye ulaşılamadı. Fabrika yandı, seferler durdu KOCAELİ (Cumhuriyet) Kocaeli’nin Darıca ilçesinde bulunan Polar Kimya Sanayii adlı fabrikada dün saat 11.00 sıralarında yangın çıktı. Giderek büyüyen yangın tüm tesisleri sararken içerden art arda kimyasal tankların patlama sesleri gelmeye başladı. İtfaiyenin çabaları sonucu kontrol altına alınan yangının demiryoluna da yakın olması nedeniyle tren seferleri durduruldu. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear