23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHUR YET 6 İstanbul B Edirne A Kocaeli PB Çanakkale B İzmir A Manisa A Denizli A Zonguldak Y Sinop Y Samsun Y Trabzon Y Giresun Y B Ankara 28 31 29 30 32 34 34 24 25 24 25 26 28 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars A B PB A PB PB A A A A B B B 27 28 25 32 34 33 35 35 31 34 28 24 24 HABERLERİN DEVAMI Oslo Y Helsinki Y Stockholm Y Londra Y AmsterdamY Brüksel Y Paris B Bonn B Münih B Berlin Y Budapeşte B Madrid B Viyana B 17 17 18 22 25 25 27 22 25 23 28 33 27 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam B B B B B Y A A B A B A A 30 28 26 32 27 14 38 35 27 34 26 34 33 Ülkemizin kuzey kesimleri ve zamanla Doğu Akdeniz’in iç kesimleri parçalı çok bulutlu, Karadeniz kıyıları (Zonguldak, Bartın, Giresun, Rize, İnebolu) ile Kastamonu, Artvin ve Ardahan çevreleri aralıklı sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. 10 EYLÜL 2011 CUMARTES TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 10 Eylül GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada lider var dünyamızda? Var mı örneği? Yok! Batı dünyasında zaten olamaz. Oralarda değil dokuz yıl; böyle bir siyasetçinin iç ve dış siyasette yediği naneler dokuz saatte adı üzerine çarpı işareti konulmasına yeter!.. Oysa olmazların oluverdiği olayları, “Burası Türkiye, olur” diye sineye çeken, sindiren ülkemizde; RTE gibi bir siyaset adamı dokuz yıl tek başına iktidar olabilir ve maazallah dokuz yıl daha, hatta 2023’e kadar ya başbakanlıkta ya da Çankaya’da başımızda boza pişirmeye devam da edebilir. İşte bu kafanın, devlet adamlığının simgesi... … AKP iktidarı deyince parti kadrosunun kul köle olduğunu cümle âlemin bildiği RTE; gerçekleri başka yönlere, başka alanlara devşirmeye devam ediyor. Bu kanıyı örnekleyen olay; RTE’nin İsrail’e karşı yaptırımların son halkasında yürürlüğe koyduğu ve yenilerini de uygulayacağını açıkladığı önlemlerden sonra yaşandı. Ana muhalefet partisi CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu; İsrail’e uyguladığı önlemleri eleştiren konuşmasına Başbakan RTE şaşırtıcı, üstelik demokratik terbiyeye sığmayan bir yanıt verdi: “İsrail’in avukatlığını yapma!” Daha ileri gitti, “İsrail’in avukatlığını yapan bir genel başkan bu ülkede siyaset yapamaz!” dedi. Kılıçdaroğlu demokratik terbiyeye aşırı ölçüde riayet eden bir siyaset adamı olmasa RTE’ye: “Sen kim oluyorsun? Milyonlarca oy alan bir partinin kurultayında seçilen genel başkanına, İsrail avukatı diye saldırdığın yetmezmiş gibi; bir de bu ülkede siyaset yapamaz demeye nasıl cesaret ediyorsun?” diye bir karşılık verebilirdi. Ya da RTE’ye aynaya bak aynaya diye seslenir... Aynada görevini yapan muhalefet liderine yakışıksız saldırıda bulunan bir yüz, bir baş yerine: Dünlere kadar; uzun yıllar halkını baskı altında ezen, sesini çıkaranı yok eden “kardeş” diye sarıldığın Arap diktatörlerin yakın dostu, üstelik hamiliğine soyunduğu bir baş, bir yüz görecektin: “Kendini” diyebilirdi! Bu gerçeğin taze örnekleri hâlâ, yeri geldikçe yazılıp söyleniyor. Libya’nın 42 yıllık diktatörünü devirmeye girişen muhalefet güçlerini NATO’nun havadan ve denizden destekleme kararına, “NATO’nun Libya’da ne işi var” diye karşı çıktın: Demokrasi dayatmaları giderek ivme kazanırken Libya diktatörü Kaddafi’ye akıl veren telefon konuşmaları yaptın. Artık ipliği pazara çıkan, demokrasi karşıtı Kaddafi’yi savunmaktan da öteye hamiliğine soyundun. Ama seni BOP eşbaşkanlığıyla onurlandıran ABD’den üst üste gelen telefonlar, Kaddafi gibi savunulması uluslararası ayıba dönüşen bir adamın hamiliğine karşı çıkınca... …ve de muhalefet karşısında Kaddafi’nin kazanması olasılığının kalmadığını görünce; öyle bir çark ettin ki, dünya (tabii ülkemiz de) şaşırakaldı. Ya Suriye? Beşşar Esad’ın baba mirası tek adamlığına, ülkeyi demir yumrukla yönetmesine gıkı çıkmadı. Neredeyse her hafta karılı kocalı buluşmalar, birlikte bakanlar kurulu toplantıları… Beşşar’a bir muhabbet, bir muhabbet! Sonra?.. Esad’ın tek adam kimliğini dolaba astı. Arap ülkelerine Müslüman laik Türkiye modelini satacağı söylenen, yalakalarla yandaşlarına göre, demokrasi kahramanı Başbakan Bay RTE: Arap dünyasındaki dost bildiği, kucakladığı diktatörlere, üstün körü de olsa hiç değilse bir kez olsun demokrasiye geçmelerindeki erdemine değinmedi. Bu insanlara kol kanat gerdi. Uygulamalarını eleştiren CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na İsrail avukatı diye, artık siyaset yapamaz diye saldırmayı kendine hak sayarken… … Anımsar mı acaba; Arap dünyasındaki diktatörlere hamilik yaptığı yakın günleri? İyilik ve (karşıtı) kötülük kavramlarının, soyut kavramlar olmayıp, kişisel ve toplumsal nedenleri, kökleri, kaynakları olduğu biliniyor. Sözgelimi, bir işveren, kötü insan olduğu için değil, o nedenle değil, kapitalizmin gereği olarak işçisini sömürmektedir. Kötü ya da iyi bir insan olmasının bu sömürüye ilişkin olarak etkisi görecelidir, çok fazla oransal önemi yoktur. Örneği aşırı bir noktaya götürecek olursak, iyi kalpli işverenin, işyerini işçileri arasında paylaştırıp kendisinin de onlardan biri olarak yaşamını sürdürebileceğini düşünebiliriz… Fakat bu iyi niyetli davranış tekil bir örnek olarak kalacak, daha da öte işçilerden biri ya da birkaçı yeni patronlar olarak palazlanacaktır… Çünkü eşyanın (söz konusu örnekteki sistemin) doğası gereğidir bu… Örneği tersinden alalım… Yoksul biri, bir emekçi, örnekleri ne yazık ki çokça görüldüğü gibi, kötü yürekli bir insan olabilir… Onun bir emekçi, sömürülen biri olması, ille de iyi bir insan olmasını gerektirmiyor… Demek ki iyilik ve kötülük kavramlarının toplumsal ve kişisel nedenleri, kökleri, kaynakları var… Fakat benim bu yazıda irdelemek istediğim konu bu değil… Çevremize baktığımızda hem iyiyi ve iyiliği, hem kötüyü ve kötülüğü görüyoruz… yiliği Örgütlemek İyi ve kötü, iyilik ve kötülük bir arada, sürekli bir savaş durumunda varlıklarını sürdürüyor… Bu değişmez bir yazgı mıdır? Kötü ve kötülük, iyi ve iyiliğin yanı sıra sürgit sürdürecek mi varlığını? Ve çoğu kez, ona üstün gelerek, onun sesini boğarak, onu gerileterek, susturarak ve sonuçta da yok ederek… Ben bunun böyle olmayacağını, daha doğrusu böyle olmaması gerektiğini düşünenlerdenim… Kötülük belki hiçbir zaman tümüyle yok olmayacak dünyadan… Toplumsal yaşamda da, bazı insan yüreklerinde de sürdürecek varlığını... Fakat onu geriletmek, etkisini azaltmak, zararlarını en aza indirgemek hiç de olanaksız değil. Bu nasıl başarılacak? Yanıt, yazının başlığındadır… Örgüt, örgütlenme, örgütlenmek, örgütlü olmak sıkça kullandığımız kavramlar. “İyiliği örgütlemek” derken farklı bir şeyden söz etmiş olmuyorum… Fakat yine de kullanılmalarına pek fazla alışık olunmayan bir alana taşımış oluyorum onları… Çünkü, genellikle, iyi bir insan olmanın, sadece bunun, iyilik için yeterli olduğunu düşünmek eğilimindeyizdir… Başkalarına kötülüğü dokunmayan, kimseyi kırıp incitmeyen, daha da öte elinden geldiğince başkalarının yardımına koşan kimseleri iyi insan olarak niteleriz. Bu doğrudur da… Genellikle iyi insanlardır onlar… Fakat bu iyi insanların varlığı, ne kadar çok sayıda olurlarsa olsunlar, dünyada, ülkemizde, herhangi bir insan topluluğunda, kötülüğün etkisinin azalması, onun ortadan kalkması için yeterli midir? Bunun böyle olmadığı, olamayacağı açıkça gözler önünde… Nedenleri ise çok basit… Kötülük sinsi ve kalleştir… İnatçı ve zalimdir… “Su uyur düşman uyumaz” bilgece özdeyişindeki gibi, iyilik uykudayken kötülük hinliklerini, “melanet”lerini tasarlar ve özel likle de böyle zamanları fırsat bilerek uygulamaya koyar… O aynı zamanda da örgütlüdür… Çünkü kötüler, zalim oldukları kadar korkaktırlar da… Ortak çıkarları ve gelecek korkusu onları bir hırsızlar, katiller çetesi gibi bir arada tutmaktadır… Onlardan geri adım atmalarını beklemek boşunadır… Çünkü her geri adımın, sözünü ettiğim suçlu çetelerinin bir mensubunun pişmanlığı ya da itirafı gibi, sonlarının başlangıcı olacağını bilmektedirler… Bütün bu ve benzer nedenlerle, örgütlü kötülük karşısında örgütsüz iyilik, La Fontaine masalında kurdun karşısındaki yavru kuzudan farksızdır… Tek başına, tekil olarak iyilik, hiçbir şey değilse bile, hiçbir şeye yakındır… Öyleyse tek tek iyi insanların, iyiliğin; kötüler ve kötülük karşısında örgütlenmesi gerekiyor.. Kötülük lanetinin kökü tümüyle kazınamasa bile, onun zararlarını en aza indirgemenin yolu, iyi insanların tek tek iyi insan olma köşelerinden çıkarak güç birliği yapmaları, iyiliğin kötülüğe karşı örgütlenerek savaşım vermesidir… Bu başarıldığında, başarılabildiği ölçüde, kötülüğün örgütlü iyilik karşısında hiç de yenilmez olmadığı; tam tersine, bir ucundan çözülen bir hırsızlar, katiller çetesi gibi, inanılmaz bir hızla çözülüp dağılacağı, paramparça olacağı görülecektir… Bizi Nasıl Buldunuz? Ne zaman ünlü bir yabancı gelse aynı sözleri duymaktan bıkıp usanmadık. “Türkiye’ye bayıldım” dedi. “Dolmanız harika” dedi. “Bodrum’dan başka yere gitmem” dedi. “Türk kadınları muhteşem” dedi. “Türk erkeğinin örneği yok” dedi. Ben çocukken de bu başlıkların aynıları atılırdı. En çok da yaz mevsimi geldiğinde bikinili kız fotoğrafı koymak için ünlü olmasa da biri bulunur altına “Türk erkeklerine bayıldım” başlığıyla yayımlanırdı. Elin tanımadığımız Helga’sının böyle genel bir laf etmesi bile her nasılsa gururumuzu okşuyordu anlaşılan. Yine ünlüler geldiğinde de ilk soru, “Türkiye’yi nasıl buldunuz?”, “İstanbul’u beğendiniz mi?” , “Türk kadınları nasıl” gibi sorular oluyor. Sanki uzaylılar gelmiş insan türüyle ilk kez karşılaşıyor... Adam zaten İtalya’dan geliyor, İstanbul’un nesine şaşırsın. Hadi eskiden dünya birbirinden kopuktu. Artık gittiği yerdeki en basit ayrıntıdan, bizim bilmediğimiz lokantadan haberi var gelen turistin. Eskiden fazla ünlü gelmiyordu da bu lafları duymaya bayılıyorduk. Şimdi zaten önüne gelen Türkiye’de... İstanbul’da, Bodrum’da, Antalya’da sokağa çıksanız bir yabancı ünlüye rastlayabiliyorsunuz artık. Geçenlerde havaalanında bir hanım koşarak bir adamın yanına gitti ve resim çektirmek istedi. Amerikan filmlerinden bir yüz ama ben tanıyamadım. Geri gelince arkadaşı sordu, kimdi bu diye. “Vallahi ben de çıkartamadım ama kaç filmini görmüştüm, bulmuşken çektirdim” cevabı geldi. Ünlülere merakımız var anladık ama her gelene aynı şeyleri söyletip bundan mutlu olmamız biraz komik geliyor bana. Birçok ünlü şarkıcı burada konser verirken bunları artık öğrendiği için papağan gibi tekrarlıyor. Hatta Türkçesini söyleyebilirse daha da büyük alkış alacağını biliyor. Ünlü oyuncu gelmiş, “Türk mutfağına bayıldım” demiş. Bizden ünlü bir isim gittiğinde örneğin “Spagetti çok güzel” dese İtalya’da manşet oluyor mu? New York’a giden ünlü Fransız oyuncunun “hamburgerden vazgeçemedim” demesi bir haber mi orada? Zaten tam çözemediğim şeylerden biri de ilgili ilgisiz açılışlara filan ünlü yabancı yıldız getirmek. Ama neyse bari gelsinler de alışalım artık. Uzaydan gelmişler gibi, yabancı ünlülerden süper insanlar olduğumuzu duyup sevinmeyelim. Gazeteciler Şık ve Şener hakkında hazırlanan iddianame kabul edildi Davanın delili ‘kitap’ İstanbul Haber Servisi Tutuklu gazeteciler Ahmet Şık, Nedim Şener ve Soner Yalçın’ın da aralarında bulunduğu 12’si tutuklu 14 kişi hakkında hazırlanan iddianame İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nce oybirliğiyle kabul edildi. İddianamede, 6 Mart’ta tutuklanan Şık ve Şener’in 15 yıla kadar hapsi istendi. İddianamede Şık’ın basılmak üzere toplatılan kitabının, örgütün güncel medya stratejisini ortaya koyan “Ulusal Medya 2010” dokümanında belirtilen stratejiler doğrultusunda hazırlandığı iddia edildi. Şık’ın Ergenekon silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapısı içerisinde bulunmamakla birlikte, doküman hazırlayarak örgüte yardım ettiği ileri sürüldü. İddianamede, Nedim Şener’in ise “İmamın Ordusu” kitap taslağını ve “Haliç’te Yaşayan Simonlar” kitabını örgütünün hedefleri doğrultusunda Soner Yalçın’ın talimatı ile hazırladığı, Avcı ve Şık’ı yönlendirdiği savunuldu. Odatv bilgisayarında bulunduğu belirtilen “Sabri Uzun” isimli word belgesinde, “Sabri’nin kitap konusunda çekincesi var, ikna etmeye çalışalım, kitap seçimden önce yetişmeli. Nedim, Şık’la bu konuda görüşsün” dendiği ifade edildi. Belgenin 20 Aralık 2010’da “soner” isimli kullanıcı tarafından oluşturulduğu iddia edilerek “Yalçın’ın, Şık’a örgütsel faaliyetler kapsamında görevler verdiği anlaşılmıştır. Odatv’de yapılan aramada, ‘000KITAP’ isimli ‘İmamın Ordusu’ başlıklı örgütsel doküman elde edilmiştir” denildi. Şık’ın kitabının “Emniyet Müdürü Sabri Uzun” ismi ile yayımlatılmasının planlandığı ileri sürülen iddianamede, “Ele geçirilen örgütsel dokümanda, kitaba yapılması gereken eklemeler ve çıkarmalarla ilgili çeşitli notların olduğu, ancak Şık’tan ele geçirilen taslaklarda bu notların bir kısmının yer aldığı, bir kısmının ise notta belirtildiği şekilde ekleme ya da çıkarma yapıldığından bazı notların bulunmadığı görülmüştür” iddiası yer aldı. “Nedim” klasörü içindeki “YBelgesi” de Şener’e ait “Ergenekon belgelerinde Fetullah Gülen ve cemat” taslağının yer aldığı ve taslağın kitabın basımından aylar öncesine ait olduğuna dikkat çekildi. İddianamede, Ergenekon sanığı İsmail Yıldız’dan ele geçirilen belgelerde ise “Avcı, Şener mahlası ile kitap yazarı oldu. Uzanlar ve Çakıcı ile ilgili kitaplar yazıyor” cümlelerinin yer aldığı anlatıldı. Savcı Cihan Kansız tarafından hazırlanan iddianamede Şık, Şener, Prof. Yalçın Küçük, Odatv’den Soner Yalçın, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Doğan Yurdakul, Müyesser Uğur, Coşkun Musluk, Sait Çakır, Mümtaz İdil, İklim Kaleli ile Devrimci Karargah davası sanığı Hanefi Avcı ve MİT’çi Kaşif Kozinoğlu şüpheli olarak yer aldı. ‘Balyoz’ davasında tutuklu sanıkların yakınları cezaevi önünde nöbete başladı. ‘Vardiya Bizde’ ‘nöbet’te AL AÇAR NTERNET ANDICI DAVASI ‘Siz hiçbir şey yapmıyorsunuz’ HAT CE TUNCER Birinci Ergenekon davasının 196. oturumu yapıldı. Duruşmada Cumhuriyet gazetesine molotofkokteyli atmaktan sanık Bedirhan Şinal “Gerçekleri anlatıyorum fakat hiçbir şey yapmıyorsunuz” dedi. Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese’nin “Gerekeni yapıyoruz” yanıtına Şinal “Ne yaptınız?” karşılığını verdi. Şinal ve Özese’nin bu diyaloğu üzerine izleyiciler arasında gülüşmeler başlayınca Özese, izleyicilerin salondan çıkarılması talimatı verdi. Karara tepki gösteren izleyiciler, alkışlı protestolarla salondan çıkarken slogan attı. Mahkemenin, izleyicilerin salondan çıkarılmasını eleştiren İP Genel Başkanı Doğu Perinçek’in avukatı Hasan Basri Özbey’i de dışarı çıkarmayı kararlaştırılmasına avukatlar tepki gösterdi. Özbey’in salondan cesedinin çıkacağını söylemesi ve diğer avukatların da destek olması üzerine Özese duruşmaya ara verdi. Duruşmada ayrıca tutuklu sanık Avukat Kemal Kerinçsiz, savcı Hamza Keleş’in ifadeleri ile avukat Mehmet Ener’in ifadelerinin “tanıklar arasında uzlaşmaz çelişki doğurduğuna” dikkat çekti. Kerinçsiz, tanık Ener’in yeniden tanık olarak dinlenmesini talep etti. Tutuklu subay yakınlarının oluşturduğu “Vardiya Bizde Platformu”nun çağrısıyla dün Silivri Cezaevi önünde Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılması, bu mahkemede yargılanan subay, gazeteci, siyasi parti yöneticisi ve aydınların serbest bırakılması istemiyle nöbet çadırları kuruldu. ‘Utanıyorum’ Tutuklu sanıklar serbest bırakılana kadar açık kalması planlanlanan çadır eylemine destek veren CHP Mersin Miletvekili İsa Gök, “27 yıldır hukukçuyum ve hukukçuluğumdan utandırıyorlar. Artık bu ülkede Atatürkçü duruş suç oldu” dedi. Emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın eşi Nilgün Doğan da Özel Yetkili Mahkemelerin yalnızca eşlerinin bedenlerini esir aldığını ancak fikirlerini ve Atatürkçüleri teslim alamayacaklarını söyledi. Platform adına açıklamayı okuyan Tümamiral Semih Çetin’in eşi Nilüfer Çetin dünyanın hiçbir yerinde böyle tutuklamalar yapılmadığını belirtti. Korgeneral Eröz tutuklandı İstanbul Haber Servisi “İnternet Andıcı” davasında hakkında yakalama kararı bulunan Adana’da konuşlu 6. Kolordu Komutanı Korgeneral Mehmet Eröz dün teslim olarak tutuklandı. “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek, silahlı terör örgütü yönetmek ve üye olmak” gerekçeleriyle tutuklanan Eröz, hakkında yakalama kararı bulunan 14 kişiden teslim olan 11. sanık oldu. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen “Kamuoyunu yönlendirme amaçlı internet siteleri kurdukları ve kara progapanda yaptıkları gerekçesiyle” açılan davaya, birleştirildiği İrtica ile Mücadele Eylem Planı davasının atılı olduğu 12 Eylül 2011 Pazartesi günü başlanacak. Korgeneral Eröz, dün Merkez Komutanlığı’nda görevli bir albay eşliğinde duruşma salonuna saat 14.15 sıralarında getirildi. Ergenekon davası öğle tatilindeyken açılan oturumda başkan Hasan Hüseyin Özese, Eröz’e hakkındaki suçlamaları okudu. Suçlamaların onur kırıcı olduğunu belirten ve hepsini reddeden Eröz, “TSK yapısı içinde teğmenlikten korgeneralliğe kadar hiçbir hukuka aykırı işlemim olmamıştır” diye konuştu. Eröz, andıcın Genelkurmay Başkanlığı’nın emir ve direktifleri doğrultusunda yönergelere uygun olarak hazırlandığını söyledi. Avukat İlkay Sezer ise müvekkili Mehmet Eröz’ün tutuksuz yargılanmasını istedi. adir Eraydın tutuklandı Öte yandan soruşturma kapsamında Tuğamiral Nadir Hakan Eraydın dün tutuklanarak cezaevine gönderildi. Dün adliyeye gelen bir başka muvazzaf subayın ise savcılıkça serbest bırakıldığı öğrenildi. N ddianamede “ERGENEKONAnaliz Yeni Yapılanma Yönetim Ve Strateji Geliştirme Projesi” isimli örgütsel dokümanda örgütün medya kuruluşlarıyla ilgili stratejilerine yer verildiğinin anlaşıldığı belirtildi. ddianamede, örgütün medya yapılanması çalışmalarında “Ulusal Kanal, Avrasya TV, Aydınlık, Cumhuriyet gazetesi, Strateji dergisi, Kanal B, Vatanseverinfo ve Acikistihbarat” isimli web siteleri gibi medya organlarının bir kısmını kurdurduğunun, bir kısmını da yönlendirdiğinin anlaşıldığı ve daha önce ki iddianamelerde bunlar aracılığıyla yürütülen faaliyetlerin ayrıntılı anlatıldığı öne sürüldü. ddianamede “Kılıçdaroğlu’na destek zorunlu” ibareli bir belge bulunduğu ve örgütün 2000 yılından beri CHP ile ilgilendiğinini anlaşıldığı belirtildi. Örgütün parti yönetimini ele geçirmeye çalıştığının öne sürüldüğü iddianamede “Tuncay Özkan’ın CHP Genel Başkanı yapılmak istenildiği ve tutuklu ‘Ergenekon’ sanıklarını milletvekili adayı göstermeye çalıştıkları anlaşılmıştır” denildi. ‘Amaç CHP’yi ele geçirmek’ C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear