14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10 EYLÜL 2011 CUMARTES CUMHUR YET SAYFA kultur@cumhuriyet.com.tr KÜLTÜR 13 Maffy Falay 21. Akbank Caz Festivali, 13 Ekim’de Arild Andersen Trio ile başlayacak Şiir Üstüne Dağınık Düşünceler Kimi okurlarımdan, çoğu şiirle, özellikle şiir yazmaya nasıl başladığımla ilgili sorular alıyorum. Geçen hafta katıldığım Ayvalık şiir şenliğinde de benzer sorular geldi. Onları harmanlayıp yanıtlamaya çalışayım. Şiirle okul öncesi buluştum ben. Sanırım 56 yaşlarında. Annem “tahsilli” bir kadın değildi. Ama kitap okumayı severdi. Muazzez Tahsin’den, Kerime Nadir’den Cronin’e, Margaret Windsor’a, belki inanmayacaksınız, Anatole France’a uzanan bir yelpaze içinde, okurdu. Bana okuduğu ilk kitap, Grimm Kardeşler’in Gençlik Hikâyeleri’ydi. Ama sık sık okuduğu başka bir şey vardı: Şiir. Çocuk şiirleri. Ezbere okurdu. Belki benim için ezberlemişti. Çünkü ezbere okuduğu o çocuk şiirleri dışında, başka bir şiir okuduğunu hiç görmedim. O dinlediklerime özenip, ilkokulda ben de başladım şiir yazmaya. Mevsimler üstüne, 23 Nisan üstüne, kardanadam üstüne... Antep savunmasının ünlü Şehit Şahin’i üstüne... Babam da ilgimi o yaşlarda hep destekledi. Sonraları mühendis olmayıp da kendimi edebiyata verince hayal kırıklığına uğradı elbet, ama o yaşlarda hep destekledi. Kitap değil, dergi okurdu babam. Ayda Bir, Realite... Bana da hiç aksatmadan Binbir Roman, Çocuk Haftası alırdı... Benimle kardeşlerim için koca bir kitaplık kurmuştu. Sabahattin Ali’den O’Henry’ye, Gorki’ye kadar birçok yazarı o kitaplıkta keşfettim. 1940’ların Antep’inde. Robert Kolej 1950’lerde, inanılmaz bir okuldu. Şimdiki Boğaziçi Üniversitesi’nin bulunduğu yerdeydi. Okulda kim neyle ilgileniyorsa, o ilgisini geliştirme olanağını buluyordu. Ders dışı etkinliklerin kimyadan resim sanatına kadar uzanan yelpazesi çok genişti. Edebiyata ilgim Kolej’de gelişti. Karıkoca MacNeal’ler gibi iki öğretmenim oldu. Orta 3’te Odisseia’yı İngilizce tam metin okuyorduk. Lisede Shakespeare, Modern Roman gibi dersleri seçebiliyorduk. Gide’in Kalpazanlar’ını inceliyorduk. Konuşma derslerinde Chaucer ezberliyorduk. Necatigil’leri, Cumalı’ları, Dağlarca’ları, Orhan Kemal’leri okuyor, aramızda tartışıyorduk. Okulda edebiyat matineleri, sohbetler düzenliyor, Sait Faik’le, Oktay Akbal’la, Haldun Taner’le yüz yüze konuşabiliyorduk. Şiir yazarken, o şiiri yazmaktan başka bir şey düşünmedim hiç. Ne kuramlar, ne birtakım endişeler, ne başka bir şey... Beni hiç ilgilendirmedi. Şiirimin geldiği yolu da, gitmesi gereken yolu da düşünmedim. Sadece yazdım. Ben değişirken şiirim de değişti. Doğru, şiirimde imge ağırlıkta. Sanırım biraz da sinema tutkumdan geliyor bu. Belki başkaları için hiçbir anlam taşımayacak imgeler de var şiirimde. Çok özel, çok kişisel imgeler. Elden ne gelir... Onlar da öyle belirdi işte. Beni besleyen, yaşamımdı. O yaşamıma egemen olan kaynaklar. Sinema, edebiyat, resim. Elbette insanlar. Tanıdıklarım. Gördüklerim. Yolculuklarım. Ama başlangıçta edebiyat besledi beni. Okuduğum Türk şairlere, sonra okulda İngilizAmerikan şairlere özendim, sevdiklerimin sesleri yansıdı yazdıklarıma. Kaçınılmaz bir şey bu. Yeni yeni yazmaya başlayan bir insanın, kendisini etkileyen sanatçılara öykünmesi çok doğal. Önemli olan, o öykünmenin yerini özgünlüğe bırakması. Ödüller ya herkesin ya da kimsenin! Bu gece açıklanacak ödüller nasıl dağıtılırsa dağıtılsın, geriye son 20 yılın en doyurucu Venedik Film Festivali kalacak MEHMET BASUTÇU VENEDİK Bazı jürilerin, “izlediğimiz filmler ödül almaya layık bir sinema düzeyi sergileyemediği için, Büyük Ödülü bu yıl vermeme kararı aldık” dedikleri görülmüştür. “Yarışan fimlerin hepsi birbirinden iyiydi; farklı türlerde, bu kadar başarılı olan filmler arasında değerlendirme yapma yetkisini kendimizde görmüyoruz; ödül vermemeye karar verdik” diyen bir jüriye ise hiç rastlamadık. Halbuki, aykırı ama sinemayı yücelten böyle bir kararın, 68. Venedik Festivali jürileri tarafından ortaklaşa alınması, anlamlı bir ilk olabilirdi... Roman Polanski ya da George Clooney yerine, neden Abel Ferrara olmasın? Ferrera’nın, dünyanın son saatlerini anlattığı deneysel kapalı mekân filmi “Last Day on Earth” neden bir Aslan alamasın? Bir huzurevindeki yaşamı hümanist gözlüklerle perdeye taşıyan Ann Hui neden unutulsun? Japon sinemasının ustası Sion Sono yanında, Altın Aslan’ın 23. sürpriz adayı, Çin’den gelen Western denemesinin genç yönetmeni Cai Shangjun da neden ödüllendirilmesin? Fransız sinemasınından farklı sesler getiren Philippe Garrel’in “Yakıcı Yaz”ı ile, Marjane Satrapi / Vincent Paronnaud ikilisinin yönettiği “Erikli Tavuk” neden düşünülmesin? Hepsinden farklı bir sineması olan Aleksander Sokurov ustayı unutmak olur mu? Kaçak göçmenler konusunu işleyen İtalyan yönetmen Emanuele Criasele neden fark edilmesin? Hem David Cronenberg’in hem de Steve McQueen’in başarılı yorumcusu Michael Fassbender’in yanında, yarım düzine daha iyi oyuncu yok mu? Yan bölümlerdeki birbirinden başarılı filmler için de, 27 ilk filmin genç yönetmenleri hakkında da, aynı şeyleri söyleyebiliriz. Bu gece açıklanacak ödüller nasıl dağıtılırsa dağıtılsın, geriye, belki de son 20 yılın en doyurucu Venedik Festivali kalacak. TORONTO ULUSLARARASI F LM FEST VAL BAŞLADI Açılış Kültür Servisi Bu yıl 36.’sı düzenlenen “Toronto Uluslararası Film Festivali”, tarihinde bir ilke imza atarak, belgesel film gösterimiyle önceki gün açıldı. Davis Guggenheim’ın yönettiği, “From the Sky Down” (Gökyüzünden Yeryüzüne) adlı belgesel filmde, U2 ve onların 1991 tarihli “Achtung Baby” adlı albümlerinin üretim süreci konu alınıyor. 65 ülkeden toplam 336 filmin yarışacağı festivale, Catherine Deneuve, Charlotte Rampling, George Clooney, Brad Pitt, Salma Hayek, Francis Ford Coppola, Alexander Payne, yazar Salman Rüşdi ile Bono’nun aralarında bulunduğu isimler katılıyor. Toronto Uluslararası Film Festivali’ne bu yıl Türkiye’den Özcan Alper’in “Çağdaş Dünya Sineması” bölümünde dünya prömiyerini yapacak “Gelecek Uzun Sürer” ve Nuri Bilge Ceylan’ın yönettiği “Bir Zamanlar Anadolu’da” filmleri katılacak. Geçen yılki festivale “Şehirden Şehi belgeseli ile... Bono, Guggenheim ve The Edge açılışta. re” adlı bölümde İstanbul konuk edilmiş ve son 20 yılda İstanbul’da çekilmiş 10’u uzun, 7’si ise kısa metrajlı toplam 17 film festival kapsamında gösterilmişti. Ayrıca “IstanbulA Conversation” isimli bir panel de düzenlenmiş ve bu panele Türkiye’den yönetmenler Reha Erdem, Pelin Esmer ve Seren Yüce gibi isimler katılmıştı. Festival, 18 Eylül’de son bulacak. Carmen Souza tival programında Kültür Servisi Türkiye’nin en 21. yılında “Şehrin yer alan diğer isimler arasında Dusko uzun soluklu Sesi” sloganıyla Goykovich Quartet, festivallerinden biri olan cazseverlerle The Ray Gelato GiAkbank Caz Festivali, buluşacak festivalin ants, Arto Tunçboya21. yılında “Şehrin Sesi” sloganı ile 13 Ekim dikkat çeken konukları cıyan, İmer Demirer, Kerem Görsev, Avishai 3 Kasım tarihlerinde arasında efsane Cohen “Seven Seas”, Romüzikseverlerle buluşasaksafoncu Charles bert Glasper Experiment cak. Avrupa caz sahneve Vijay Iyer Trio da var. sinin başarılı triolarınLloyd, Türkiye’nin Konserlerin yanı sıra dan Arild Andersen yetiştirdiği en büyük atölye çalışmaları, panel, Trio ile 13 Ekim’de Cecaz sanatçılarından yarışma, cazlı brunchmal Reşit Rey Konser dünyaca ünlü trompet larla da renklenen festiSalonu’nda açılışını yapacak festivalin dikkat ustası Maffy Falay ve valin en önemli etkinliklerinden biri olan çeken konukları arasıntopluluğu, 2010 “Kampuste Caz” ise bu yıl da efsane saksofoncu yılında Avrupa’da “En 17 Ekim3 Kasım tarihleri Charles Lloyd, Türkiarasında tam 10 şehirde gerye’nin yetiştirdiği en büBeğenilen Fransız yük caz sanatçılarından Şarkıcı” unvanını alan çekleştirilecek. Festival kapsamında bu dünyaca ünlü trompet ZAZ’ın yanı sıra Azam yıl ilk kez gerçekleştirilecek ustası Maffy Falay ve “JAmZZ Akbank Caz topluluğu, 2010 yılında Ali ve Carmen Souza Festivali Genç YetenekAvrupa’da “En Beğenida var. ler Yarışması” len Fransız Şarkıcı” da 30 yaşını aşunvanını alan ZAZ’ın mamış amatör yanı sıra Azam Ali ve genç yeteneklere, festivalin Carmen Souza da var. bir parçası olma ve profesyoCemal Reşit Rey Konser Salonu’nun nel sanatçılarla birlikte sahneyanı sıra festivalin bu yılki mekânları de Jam Session yapma imkânı arasında ise Lütfi Kırdar Kongre ve sunacak. Yarışmaya katılmak Sergi Sarayı, Akbank Sanat Merkezi, isteyen adaylar için son başvuru Babylon, Ghetto, Nardis ve The Seed tarihi ise 5 Ekim. bulunuyor. “Ustalar”, “Caz Müziği(Ayrıntılı Bilgi için: www.aknin Öne Çıkan Kadın Sesleri”, “Cazın Yeni Kuşağı”, “Caz ve Dans” gibi bankcaz.com www.akbanksanat.com) başlıklar altında bölümlere ayrılan fes C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear