23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHUR YET 1 EYLÜL 2011 PERŞEMBE 6 HABERLER D SK, KESK, TMMOB ve Türk Tabipleri Birliği 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla ortak açıklama yaptı. Meslek örgütlerinden yapılan açıklamada, Türkiye’de barışın olmadığı vurgulanarak “2011 yılının 1 Eylül’ündeyiz ve ne yazık ki bizde barış yok. Barış ne kelime, bugünlerde ülkemizde uçaklar yıllardır şiddetle, savaşla çözemediğimiz Kürt sorununun ‘çözümü’ için, bir kez daha yine savaş için kalkıyor. Yine biliyoruz ki savaşmamak ve yerine barışı tesis etmede, marifet öncelikle güçlü olanın elindedir, o nedenle sözümüz hükümetedir: Bu ülkenin, bu coğrafyanın yoksul gençlerini savaşasavaşlara sürüklemesin, sorunları çözme cesareti gösterin. Silahı ve şiddeti değil demokratik, eşit, adil bir yaşamı savunun” denildi. ‘Türkiye’de barış yok’ Bu yıl da dünya 1 Eylül’e barışa hasret girdi. Askeri harcamalara 1 trilyon 630 milyar dolar harcandı Kadın Hakları ve Babunlar Ülkemizde kadınların büyük çoğunluğu son derece ağır ve çeşitli baskılar altında yaşıyor ve ortalama günde 45 kadın cinayete, cinsel şiddete, töre cinayetlerine vb. kurban gidiyor. Özellikle AKP iktidarı döneminde kadınlar daha az çalışma hayatına katılır oldu. OECD ülkeleri arasında, 1564 yaş arası çalışan nüfus içinde kadınların sayısı son derece az, yüzde 24’lerde; bu oranla Türkiye ilk üç arasında. Muhafazakâr toplumsal yaşam derinlemesine körüklendikçe ve yaygınlaştıkça, kadın cinayetlerinin ve kadının uğradığı şiddet olaylarının da tırmandığı gözleniyor. Bu durum, ülkemizde demokratik hak ve özgürlüklerin gerilemesiyle paralel seyrediyor! Şüphesiz, kadın hak ve özgürlükleri, cinsiyet ayrımcılığı ve eşitsizliği, bütün erkek egemen toplumlarda çeşitli derecelerde söz konusu. Kuzey Avrupa ülkelerinden güneye indikçe; Ortadoğu’ya, İslam ülkelerine uzandıkça, azgelişmiş dünyanın diğer ülkelerine ulaştıkça, kadınlar üzerinde baskının son derece ağırlaştığı görülür. Kadın hak ve özgürlüklerinde büyük gelişmeler sağlandı. Ama unutmayalım ki, bu mücadelenin tarihi şunun şurasında, 100130 yıl. Oysa kadınlar üzerinde her türlü erkek ve toplumsal baskının, cinsiyet eşitsizliğinin tarihi ise insanlık kadar eski. Bu nedenle, toplumların hücrelerine kadar işlemiş bu eşitsizliği ortadan kaldırmak için daha uzun yıllar sistemik mücadele etmek gerekir. Hele siyasal dinciler iktidarda bulundukları sürece, cinsiyet eşitsizliğinin ancak gerilemesinden söz edebiliyoruz, eşyanın tabiatına uygun olarak! (Pek çok “akıllı” gibi görünen kadının bu iktidara destek vermesi ancak kadın mücadelesine ihanetle eşdeğer tutulabilir.) Kadın üzerindeki baskıların özünü cinsellik oluşturuyor. Peki, acaba hayvanlar dünyasından, kadınlar üzerindeki baskıyı yok etmek için öğrenebileceğimiz bir şey var mı? Yarınki Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji’deki ilginç yazıya göre babun maymunlarının hayatları, insanlara ışık tutabilir. Yazıda soruluyor: “Cinsiyetler arasında yaşanan eşitsizlik insanın doğasından kaynaklanan bir özellik midir, yoksa kadına yönelik olayların yinelenmesini önleme konusundaki başarısızlığımızın bir sonucu mu?” Primat uzmanları Martin Muller ile Richard Wrangham “Primatlar ve İnsanlarda Cinsel Baskı” kitaplarında diyor ki, insanlar arasında “doğurganlık olasılığı daha uzun erimli olan genç kadınlar karşısında erkeklerin korkutma ve şiddet uygulama eğilimi daha fazla. Kocaları tarafından öldürülen kadınların çoğunluğu ergenlik dönemi ile 24 yaş arasındaki kadınlardan oluşmakta. Bunu 2534 yaşlar arasındaki kadınlar izlerken en düşük öldürülme oranına menopoz dönemine yakın ya da menopoz sonrası kadınlar (50 yaş ve üzeri) arasında tanık” olunuyor. Şimdi gelelim maymunlardan öğrenmemiz gerekene: “Bonobo maymun toplumuna özgü eşsiz bir özellik, dişilerin birbirlerine verdikleri destek sayesinde, dişiegemen bir tür olmalarıdır. Dişi bonobolar sürekli birbirlerine destek olur. Erkek bonobolar, bu ‘kültürle’ büyür ve saldırganlık yerine, koruyup gözeten bir davranış biçimini yeğleyen daha yaşlı erkekleri örnek alır.” Savanlık babunlarında da, sevecenliğin ödüllendirildiği bir kültür gelişmiş. “Başka bir yerde doğup ergenlik döneminde topluluğa göç eden erkekler, o toplulukta geçerli olan davranış biçimini benimsiyor.” Çıkarsama: İnsan dışındaki primatların sergiledikleri bu örnekler, kadın haklarına daha yoğun bir biçimde odaklanmanın, cinsel baskı düzeyini azaltabilir ve toplumu da tümden değiştirebilir.. Sonuç: “Kadınlar, gerek siyasal gerekse ekonomik açıdan, daha büyük bir toplumsal güce sahip olurlarsa, toplumun sağladığı güçlü destek ağları sayesinde erkeklerin uyguladıkları cinsel baskıya çok daha kolay karşı koyabilir. Bu toplumsal güç, erkek kültüründe genç erkeklerin cinsel yaklaşımlarında kadınlarla etkileşimlerini olumlu yönde etkileyecek bir değişimi de beraberinde getirecektir. “Kadınları cinsel baskı ve tacizden koruyacak siyasal önlemler önemli ama asıl önemli olan, yalnızca erkekler için değil, bu konuda çifte standart uygulayan kadınlar için de geçerli olacak toplumsal bir değişimdir. Belki de böyle bir toplumsal değişimin sonucunda cinsel baskının geçmişe gömüldüğü bir ortam yaratabiliriz...” Ne dersiniz? Silaha rekor bütçe AL AÇAR Kâğıttan gemiler, barış için yüzecek H CRAN ÖZDAMAR İZMİR Her yıl bir avuç insanın barış çığlığını kâğıttan gemilere yükleyerek yaptığı çağrıya bu yıl yüzlerce kişi bisikletleriyle eşlik edecek. Özellikle Türkiye’nin çevresinde yaşanan kanlı savaşların bitmesini arzulayan barış yanlıları, isteklerini kâğıttan gemilere yükleyecek ve İzmir’den sulara salacak. Programın düzenleyicilerinden Olcay Ormankıran, etkinliği üç yıldır gerçekleştirdiklerini belirterek, “Barış taraftarı olan herkes, dileklerini yazdığı kâğıttan gemilerini, buldukları su birikintisine bırakıyor. Barışa susayanlara ulaşmasını diliyor” dedi. Bu yıl etkinliğin İzmir’de kurulan ve 23 kentte yaygınlaşan Perşembe Akşamı Bisikletçileri’nin katılımıyla yapılacağını kaydeden Ormankıran, bugün saat 20.00’de kâğıttan gemileri Güzelyalı İskelesi’nden suya bırakacaklarını söyledi. Ormankıran, şunları söyledi: “Daha çok para kazanmayı düşünen şirketlerin yönlendirdiği ülkelerin açtığı savaşları yaşıyoruz. Bu nedenle barışı hemen istiyoruz.” Çatışma nedeniyle aylar sonra ilk kez evlerinden dışarı çıkabilen Libyalı çocukların oyuncağı da silah. (Fotoğraf: EVRİM AYDIN AA) ‘Silah ve barutla olmaz’ HD stanbul Şubesi Başkanı Abdülbaki Boğa, ABD ve emperyalist ülkelerin yeni rant alanı yaratmak ve ülkelerindeki ekonomik krizi gidermek için düşük ve orta dereceli savaş politikaları uyguladığını belirtti. Türkiye’de ise Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler doğrultusunda savaş ortamının hızla tırmandırıldığını kaydeden Boğa, “Türkiye’de 30 yılı aşkın süren çatışma ortamı ‘Kürt açılımı’ ile yavaşlarken ABD’nin Ortadoğu’da gerçekleştirmeye çalıştığı ‘Arap Baharı’ ile Kürtlerin talepleri bıçak gibi kesilerek rafa kaldırıldı. Beraber yaşamak isteyen Türkiye toplumunun barış talebi görmezden gelinmemeli. Silah ve barut bu topraklarda barışı sağlamayacak” dedi. 1 Eylül Dünya Barış Günü Türkiye ve Ortadoğu’da süren çatışma ortamı ve iç savaşların arasında kutlanıyor. Türkiye’de son 2 ayda 60’dan fazla asker çıkan çatışma yada saldırılarda şehit düştü. Mısır, Libya, Suriye ve Yemen’in de aralırnad bulunduğu Ortadoğuda ise son 1 yılda 100 binden fazla kişi öldürüldü. Silahların gölgesinde kutlamalar gerçekleştirilirken, askeri harcamalar son 1 yılda 1 trilyon 630 milyar dolara çıkarak yeni bir rekora ulaştı. Ekonomik krize rağmen savunmaya ayrılan bütçede yüzde 50’lik artış yaşanması ise barış ortamının sağlanmasını daha da zorlaştırıyor. 1 Eylül Dünya Barış Günü, dünyanın birçok bölgesinde çatışma ortamı ve iç savaşların arasında kutlanıyor. Merkezi İsveç’te bulunan Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü Sipri’nin 2010 yılını kapsayan silahlanma raporu askeri silahlanmanın boyutunun giderek arttığını ortaya koydu. Sipri’nin geçen yılı kapsayan raporuna göre dünya genelinde eğitime yıllık 1.1 trilyon dolar harcanırken askeri harcamaların miktarı 1 trilyon 630 milyar doları bularak yeni bir dünya rekoru kırdı. ABD ve Çin ilk sırada Savunma sektörüne yaptığı yatırımı yüzde 12.7 arttıran Çin’in Amerika’dan sonra ikinci askeri süper güç olduğunu gösteren raporda Çin, 2000 yılından bu yana savunma harcamalarını üçe katladı. Dünya çapındaki savunma bütçesinin yüzde 43’üne sahip olan ABD’nin ise harcamalarını altı katına çıkardığına dikkat çekiliyor. ABD ve Çin’i ise İngiltere, Fransa ve Rusya takip ediyor. Almanya ise sekizinci sırada yer alıyor. Rapora göre, Ortadoğu ülkeleri 2010 yılında savunma harcamalarını bir önceki yıla göre yüzde 2.5, Afrika yüzde 5.2 arttırdı. Bir yıllık artışlara bakıldığında bütçesinden savunmaya en çok payı yüzde 5.8’le Güney Amerika ülkelerinin ayırdığı görülüyor. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin mültecilerin durumuna ilişkin 2010 yılı raporuna göre, dünyada mülteci sayısı 44 milyona ulaştı. Bu, son 15 yılın en yüksek seviyesi. Mülteci sayısındaki bu artış dünyadaki şiddet olaylarının artışı ile doğru orantılı olarak kabul ediliyor. BARIŞ Z NC R 1 Eylül Dünya Barış Günü yurt genelinde çeşitli etkinliklerle kutlanacak. İstanbul’da çeşitli siyasi parti ve sivil toplum örgütleri bugün saat 12.00’de Kadıköy Tepe Nautilus önünde toplanarak Kadıköy İskele Meydanı’na yürüyecek. Burada yapılacak olan konuşmaların ardından çeşitli müzik grupları konser verecek. Akşam saat 19.00’da ise Galatasaray Meydanı’nda “Barış Zinciri” oluşturulacak. CHP ve basın meslek örgütleri ‘Dünya Barış Günü’nde milletvekillerinin tutuklu olmasını eleştirdi ‘İktidar toplumu ayrıştırıyor’ ANKARA/İZMİR (Cumhuriyet) CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, Dünya Barış Günü’nde milletvekillerinin tutuklu olmasını eleştirirken “Barışın temel şartı tüm toplumu kucaklayan bir yönetim yapısıyla mümkün olur. İktidar toplumu kucaklamadığı gibi ayrıştırıyor” dedi. Bugün Dünya Barış Günü olmasına karşın Türkiye, gazetemiz yazarı CHP milletvekili Mustafa Balbay, Prof. Dr. Mehmet Haberal, MHP milletvekili Engin Alan ile BDP’li 5 milletvekili olmak üzere toplam 8 vekili cezaevinde bir ülke olarak “kutlayacak”. Kart, 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde Türkiye’nin durumunu değerlendirirken Türkiye’de demokrasinin, özgürlüklerin temel ayaklarının AKP iktidarı eliyle yok edildiğini vurguladı. Yok edilen özgürlüklerin başında basın özgürlüğünün geldiğine işaret eden Kart, “Basın özgürlüğü önemli ama yasama da devre dışı bırakılmış durumda. Yargı bağımlı hale getirilmiş durumda” dedi. Medyanın yüzde 80’inin “çıkar yapılanması içinde” olduğunu anlatan Kart şu değerlendirmeyi yaptı: “Basının yüzde 15’i de otosansüre sahip. Geri kalan yüzde 35 ise çığlığını duyurmaya çalışıyor. Özgürlüklerin böylesine yok edildiği, anayasal kurumların tek kuvvet haline geldiği parti devleti kavramını bile bazı bilim adamları hâkim parti olarak açıklamaya çalışıyorlar. Adaletin yok edildiği bir yapıda, toplumsal süreçte barışın b’sini bekleyemezsiniz. Bu yönüyle 1 Eylül Dünya Barış Günü sembolik bir anlamdan öteye gitmeyecektir. Barışın giderek tehlikeye düştüğü bir dönemi yaşıyoruz Türkiye’de. Maalesef bir ayrışma sürecini yaşıyoruz, barışın da uzaklaştığı bir dönemi yaşıyoruz. Barışın temel şartı tüm toplumu kucaklayan bir yönetim yapısıyla, demokrasiyle mümkün olur. Türkiye’de temel sorunların başında iktidar toplumu kucaklamıyor, ayrıştırıyor.” ‘BASIN ÜZER NDEK BASKILAR SONLANSIN’ ürkiye Gazeteciler Federasyonu (TGF) Genel Başkanı ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC) Başkanı Atilla Sertel de 1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle yayımladığı mesajda, “Kimin gazeteci olduğu değil, basın özgürlüğü sorgulansın” dedi. İGC üyesi, CHP İzmir Milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay başta olmak üzere, tutuklu gazetecilerin özgür yargılanması istemlerini yinelediklerini vurgulayan Sertel, mesajında şu görüşlere yer verdi: “Tutuklu gazeteci sayısı katlanarak bugün 64’e çıkmıştır. Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, Nedim Şener, Ahmet Şık, Soner Yalçın, Doğan Yurdakul, Hikmet Çiçek, Deniz Yıldırım, Barış Pehlivan, Sait Kekeç, Müyesser Yıldız, Mehmet Haberal, Coşkun Musluk, Turhan Özlü ve diğerleri… Onlar bu olumsuz süre T cin sembol isimleri, barış ve kardeşliğin mücadeleci yurtsever aydınları... Hemen hepsi üç yıla yakın süredir cezaevinde, kimi tecrit altında, kimi ölümün hemen kıyısında... Artık tedbirden ziyade bir cezalandırmaya dönüşen tutukluluk süreleri nedeniyle meslektaşlarımızın bu bayramı da evlerinde eşleri ve çocuklarıyla değil cezaevlerinde, hücrelerinde yalnız başına geçiriyor olmaları üzüntümüzü katlıyor. Biz basın meslek örgütleri olarak 64 gazetecinin hapiste olduğu, gazeteciler aleyhine 10 bine yakın davanın yürütüldüğü bir ortamda ‘kimin gazeteci’ olup olmadığının değil, basın özgürlüğü üzerindeki ağır baskıların ve doğru, objektif, tarafsız haber yapmayı tehdit eden unsurların sorgulanmasını, çözüme kavuşturulmasını bekliyoruz.” AKP’li vekilin oğluna taciz gözaltısı KAHRAMANMARAŞ (Cumhuriyet) Akşam gazetesinin haberine göre AKP Kahramanmaraş Milletvekili Sıtkı Güvenç’in oğlu Muhammed Güvenç (22) yolda karşılaştığı Ü.F. (22) ile tanışmak istedi. Güvenç, genç kızın tepki göstermesi üzerine çıkan kavga sonucu karakolluk oldu. Ü.F. Güvenç’in kuzeninin kendisini dövdüğünü söyledi. BDP’den Yeni Şafak’a veto DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Ahmet Taner Kışlalı Spor Salonu’nda pazar günü 2. olağan kongresini yapacak olan BDP, Yeni Şafak gazetesine akreditasyon vermedi. Yeni Şafak, 17 Ağustos’ta Çukurca’da 8 askerin şehit edilmesinin ardından “Katil sizsiniz” manşeti ile çıkmıştı. Kongre’ye Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani, Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani, Başbakan Erdoğan ile CHP lideri Kılıçdaroğlu davet edildi. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear