23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHUR YET 6 İstanbul PB Edirne PB Kocaeli PB Çanakkale PB İzmir Y Manisa PB Denizli PB Zonguldak PB Sinop B Samsun B Trabzon PB Giresun PB A Ankara 29 32 30 30 32 32 34 26 27 29 29 29 32 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars A A A Y PB PB B B B B B B B 30 31 32 31 35 34 36 38 34 35 29 26 24 HABERLERİN DEVAMI Oslo Y Helsinki Y Stockholm Y Londra PB AmsterdamY Brüksel Y Paris Y Bonn PB Münih PB Berlin Y Budapeşte Y Madrid B Viyana Y 13 19 17 17 16 17 20 22 22 20 30 31 25 Belgrad B 30 Sofya B 26 Roma B 30 Atina B 32 Zürih Y 22 Moskova PB 24 Aşkabat B 26 Taşkent PB 28 Baku B 26 Bişkek PB 26 Tiflis B 25 Kahire B 34 Şam B 35 Yurdun batı kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Ege kıyıları ile Batı Akdeniz öğle saatlerinden sonra kısa süreli olmak üzere sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerlerin az bulutlu ve açık geçeceği tahmin ediliyor. Rüzgârın Marmara ve Kuzey Ege kıyılarında kuzey ve kuzeydoğu yönlerden kuvvetli olarak esmesi bekleniyor. 29 AĞUSTOS 2011 PAZARTES TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 29 Ağustos GÜNDEM Cumhurbaşkanı’ndan akla hayale gelmeyecek konularda yardım isteniyor Önce Hukuk’u Halledeceksin Sonra Defterleri Düreceksin! Hukuku, adaleti, yargıyı siyasileştir, emir ve komuta altına al, sonra istediğin herkesin, siyasi/ekonomi muhaliflerinin defterini dür... Bir kılıf, her zaman uydurursun, önemli olan minareyi çalmaktır.. Ne diyor Başbakan ve Adalet Bakanı: Gazetecilikten, yazıp çizmekten içeride kimse yok ki, başka suçlardan yargılanıyorlar… Eğer devletin ve ülkenin başındaki en yetkili kişiler, gazeteci meslektaşlarımız için bunu söylüyorlarsa, sözün değerinin tamamen sıfırı tükettiği noktadayız! Ama uzun zamandır! Mustafa günlüklerinden yargılanıyor, bunları savcı ve mahkeme, suç veya terör örgütüne üyeliğinin kanıtı olarak kullanıyor... Açılan dava, bu haberleri niye yazdın değil... Çünkü yazılanları basın ceza maddeleriyle ilgili görmek, garabet olur. Ama kişileri içine sokacak ceza maddesi mi yok, tonlarca! Şu sıralarda, iktidarın, savcısının ve mahkemesinin tercih ettiği “terör ve suç örgütü üyeliği”... Siyasi iktidarı yıkmaya teşebbüs hem de! Ki, istediği ölçüde içeride tutabilsin! Bu sadece Mustafa için değil... Ahmet Şık arkadaşım, yazılmış ama yayımlanmamış İmamın Ordusu adlı kitaptan sorgulanıyor… Ama, suçu terör örgütüne üyelik! Bu üyelik için, iktidarın yerli ve yabancı adamları, gerekli suç örgütünü Odatv’de kurdular. Önce Odatv’yi tutukladılar, ardından da tutuklamak istedikleri gazetecileri odatv ile ilişkilendirdiler. Tiyatro mu desem, yoksa tam bir Dümbüllülük mü? Olayın trajikomik yanı, koskoca Başbakan ve Adalet Bakanı’nın bu oyunu kamuoyuna anlatmaktan çekinmemeleri: Gazeteci yok, terör örgütü üyesi var! Kurtların hukuk ve adaletle dansı üzerine bu kaçıncı yazı bilemiyorum. En önem verdikleri alan, başından beri hukuk / adalet / yargı oldu! Buraları iktidara bağlamak! Bu amaçla bütün yargı sistemini değiştirdiler, anayasa referandumu ile! Yetmedi, şimdi Meclis’ten bile geçirmeden, kanun hükmünde kararnamelerle adalet sistemini kendi lehlerine biçimlendirmeyi sürdürüyorlar! Hayır, adalet mekanizması içinde hiçbir boşluğa, kaçağa, bağımsızlığa, özgürlüğe, tarafsızlığa tahammülleri yok! Tahammülsüzlük, iktidarın geldiği aşamada kilit sözcük! “9 yıldır tahammül ettik, artık tamam...” İktidar, adaleti yönlendirmenin balını, İstanbul Belediyesi döneminde tattı. Eyüp’te mi ne, haklarında açılan davaları daha ilk başlangıçta bir bir temizlediler, temizlettiler. Temizliği yapanların izini sürün, bakın bugün mekanizmanın neresindeler; olayın çapını, önemini, verilen hizmetin niteliğini anlarsınız. Her şeyi yasal yolla halletmenin önemini biliyorlar. Böylece; * Kendinizle ilgili bir suç duyurusu, yolsuzluk durumu, yasadışı bir konu varsa, adaleti kullanarak, bütün kirli sayfaları beyazlatıyorsunuz, (üstünü örtmek değil, yasal yolla “temize” çıkararak kapatmak); * Muhalifleri tutuklattırıp içeri attırabiliyorsunuz; * Elinize aldığınız o koskoca balyozu herkesin üzerinde sallayabiliyorsunuz. Nitekim, seçim sonuçlarını önceden gören büyük patronların medyaları derhal hizaya girdi... Onlardan birinin TV’sinde çalışan bir meslektaşım, ne var ne yok soruma net yanıt vermişti: “Büyük bir zulüm altındayız, doğrudan iktidarın adamlarının TV’si ile bura arasında fark sıfırı tüketti!” MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada Leyleği havada gördük! Havalandırmada güneş bu aralar uzun kalıyor; saat 18.00’den önce batmıyor. Sonra tellerden ve kuşların kanat altlarından izliyoruz güneşi. Akşamüstü güneş gitti gidecek, tam tepemden iki tahtanın hafifçe birbirine vurmasını andıran tatlı bir ses duydum. Alışık olmadığım bir ses olduğu için sanki tanımadığım biri beni çağırmış gibi başımı yukarı çevirdim. Onlarca leylek, süzülerek iniyorlar. Yakın bir yerde mola verecek olmalılar ki, 1520 metre kadar tepemden yatay geçiş yapıyorlar. Havalandırmanın iki yanı, yüksek duvarların üzerinden sarkan çiçek demetleri gibi leyleklerle dolarken başım pinpon topu gibiydi. Leyleklerin gagaları ileride; ayakları tam siper geride, kanatları yapışık, usul usul yere yönelişlerini görmeliydiniz. Bu kadar estetik olur. Dakikalarca izledim, bir halkoyunları gösterisinden böyle zevk alınabilirdi. O gün güneşi leyleklerin kanatlarında batırdım. Havalar usul usul soğuyor. Ağustos ortasından sonra gündüz yaz, gece ayaz. Leylekler soğuk iklimlerden sıcak coğrafyalara doğru göç ediyorlar. Göç yollarının başında Türkiye geliyor. Ülkemiz dünyadaki tüm göçmen kuşların kullandığı üç ana göç yolundan birisi. Türkiye’de bir yol Boğazlar, öteki yol Doğu Karadeniz, Çoruh. Güzel yurdumuzun gökyüzü bile başka zengin. Hayalimin uzayında göçmen kuşlar akın akın giderken aklıma birden o gün aldığım postalar geldi. Silivri’ye kimi kentlerden yerel yayın organları gönderiyorlar. O kentin gündemini yaşamak ayrı bir zenginlik oluyor. En düzenli gazete de Rize’den geliyor. Yeni Viçe gazetesi. Haftalık bağımsız siyasi halk gazetesi diye tanımlıyor kendini. Haberlerini, köşe yazılarını okuyorum, gerçekten de bu tanımı hak ediyor. Gazetenin hemen her sayısında birinci sayfadaki haberlerden biri Karadeniz derelerinde yapımı planlanan hidroelektrik santral (HES) projeleriyle ilgili. HES’lere karşı yürütülen toplumsal mücadelenin yerel altyapısı, bilinci de olduğu belli. Rize Küçükçayır köyünden Kazım Delal adlı yurttaşın HES’lere karşı dava açmak için ineğini satması sıradan bir davranış değil. Haftalık Yeni Viçe gazetesinin 2 Ağustos 2011 tarihli sayısının manşet ve 2 tam sayfası bu konuya ayrılmıştı. Gazetenin aylar önceki bir sayısında da Karadeniz’in bütün güzel vadilerine HES yapılması eleştirilirken şu başlık dikkatimi çekmişti: “Kapitalizm, gölgesini satamadığı ağacı keser.” Karadeniz’in doğal yapısının bozulmasıyla birlikte her şey gibi gökyüzü de etkilenecek. Aynı gün gelen postanın içinde İzmir’den sıklıkla yazan Hasan kardeşimin mektubu da vardı. Hasan dostum, ailecek 20 günlük bir Karadeniz gezisi yaptık diyor. Eşsiz güzelliklerine bir kez daha hayran olmuş, ama o canım vadilerdeki art arda süren inşaatları, delik deşik kayalıkları görünce kahrolmuş. “Binlerce meyve ağacı kayaların arasında kaybolup gidiyor. Nasıl kıyarlar, dondum kaldım” diyor. Leylekler beni uçurdu, nerelerden nerelere götürdü. Karadeniz’in doğal zenginliklerini parayla ölçmeyenlere, Karadeniz için mücadele edenlere selam olsun... Köşk’e mektup yağıyor FIRAT KOZOK ANKARA Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün talimatıyla 25 kişilik ekiple yapılandırılan halkla ilişkiler birimine bugüne kadar 230 bin elektronik posta, 135 bin de mektup geldi. Kemal İlter başkanlığındaki Cumhurbaşkanlığı Kurumsal İletişim Başkanlığı’nda 25 personel görev yapıyor. Çalışanlardan bazıları resmi internet sitesi ile ilgilenirken, bazıları gün boyu gelen mektuplara, bazıları da elektoronik postalara yanıt yazıyor. Bir grup ise Fener davasından alınan savcı, ‘Kimseye yaranmak gibi bir niyetim yok’ dedi ‘Savcılar cesur olmalı’ Mehmet Tamöz Haber Merkezi Deniz Feneri soruşturmasının Türkiye ayağını yürütürken görevden alınan üç savcıdan biri olan Mehmet Tamöz, hakkındaki soruşturma kapsamında Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) müfettişlerine verdiği ifadede cumhuriyet savcılarının cesur ve yürekli olması gerektiğini belirterek “mesleğini kimseye yaranmak için yapmadığını, yaranmak yerine limon satmayı tercih edeceğini” söyledi. Sanıkların şikâyeti üzerine başlatılan soruşturma kapsamında Adalet Bakanlığı müfettişlerine yazılı ifade veren Tamöz, şu görüşlere yer verdi: “HSYK’ye dilekçe veren avukatın, dilekçenin bilgi ve gereği için Cumhurbaşkanlığı makamına, TBMM Başkanlık makamına, HSYK Başkanlığı’na, Adalet Bakanlığı’na ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdiğini not şeklinde belirttiği görülmektedir. Bu türlü dağıtımlı dilekçelerin ne amaçla verildiği bilinmektedir. Yargı mensupları arasında ‘yaranma’ duygusu ile yargı görevi yapılmasının, adaletin bittiği yer olduğu inancındayım. Vatan, millet ve bayrak sevgisini hiçbir zaman kaybetmeyeceğim bir gerçektir. Ancak cesaretimin kırılması veya kırdırılması, yüreğimin yaralanması mümkündür. Meslekte kalmayacağım gerçektir.” C HANER’DEN DEN Z FENER TEPK S : HSYK bakanlık bürosu oldu DENİZLİ (AA) CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, Deniz Feneri soruşturmasını yürüten savcıların görevden alınmasına tepki göstererek, HSYK’nin “Adalet Bakanlığı’nın bürosu” haline geldiğini savundu. Cihaner, düzenlediği basın toplantısında, “Deniz Feneri e.V.” bağlantılı soruşturmaya, “iktidara dokunur hale gelince” müdahale edildiğini söyledi. Cihaner, “Belli soruşturmalarda savcılarla ilgili çok ciddi hukuksuzluk ve suç iddiaları olduğu halde ‘onların kıllarına bile zarar verdirmeyiz’ denirken, ne hikmetse bazı yargıçlarla ilgili bu mekanizma çok süratli işlemekte. Bu, HSYK’nin AKP’nin politikalarının hayata geçirilmesinin aparatı haline geldiğinin bir göstergesidir” dedi. Cihaner, emekli Orgeneral Işık Koşaner’in konuşma kayıtları için de “Bir ülkenin Yargıtay’ı Danıştay’ı, Genelkurmay’ı, dinleniyorsa bağımsız bir devletten, hele insanların hak ve güvenliklerinin emanet edildiği bir güvenlik örgütlenmesinden söz etmek mümkün değil” diye konuştu. Öğretmenin dramı film oluyor SEV L ARINAN Adaleti yönlendirecek mekanizmayı kurdunuz mu, mesleğini yapmaya çalışan savcılara da dünyayı zehir edersiniz! Mesela Deniz Feneri iktidar başlarının yumuşak karnı; oraya her dokunuşta yeri göğü inleten aaaahhhh sesleri yükseliyor! Derhal müfettişler falan, savcılar hakkında davalar, işi kapatma konusunda gösterdiği üstün özverilerle yukarılara tırmandırılmış görevlilere işi teslim etmeler! Adalet mekanizmasına hükmetmenin anlamı, işte tam da bu! Yoksa, derdin adalet dağıtmak olsaydı, onu ele geçirmek gibi bir derdin olmazdı! Yayımlanmamış, olup olmadığı bile belli olmayan kaset için arama kararı verebilen bir adalet sistemi, ortalıktaki yasadışı kasetlerle zerre kadar ilgileniyor mu? Habere bakın ve geldiğimiz yeri anlayın: “Tutuklu gazeteciler Ahmet Şık, Nedim Şener ve Soner Yalçın’ın da aralarında bulunduğu 12’si tutuklu 14 kişi hakkında yürütülen Ergenekon soruşturması tamamlandı. İddianamede, 6 Mart’ta tutuklanan gazeteciler Şık ve Şener’in örgüte yardım ettikleri öne sürüldü... 9’u gazeteci 14 şüphelinin, 7.5 yıldan 69 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.” Suçlamaya bakın: “Silahlı örgüt kurmak ve yönetmek, örgüte üye olmak, halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek, devletin güvenliğine ilişkin gizli belge temin etmek, açıklanması yasak gizli belgeleri temin etmek, özel hayatın gizliliğini ihlal, hukuka aykırı olarak kişisel verileri temin etmek, adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs etmek.” Siz onları hâlâ gazeteci sanın! Nasıl bir devirdeyiz, anlayın... İktidar, adalet mühendisliğini sürdürüyor: Yargıtay ve Danıştay üyelerinin başkan veya başsavcı olabilmeleri için 8 yıllık üyelik şartını 5 yıla indirdi. Çünkü, iktidar yeni 200’ün üzerinde üye atadı, Alican Uludağ’ın haberinden öğreniyoruz ki, onları hemen kritik noktalara atayabilmek için, bu yasal değişiklik gerekliydi! Önce adaleti ele geçireceksin, sonra herkesin defterini düreceksin... ANKARA Ataması yapılmayan öğretmen adayları sesini kısa filmle duyuracak. MEB ve KPSS sınav sistemine tepki göstermek için çekilen kısa filmde, ücretli öğretmenlik yaptığı için tuvalet temizleyen, evlenemeyen, ucuz kömür kullandığı için zehirlenerek yaşamını yitiren, sınav sistemi nedeniyle intihar eden öğretmenlerin öyküsü anlatılacak. Mersin Sinema Derneği ile Tiyatro Agon’un oyuncu ve ekipman desteği sunacağı kısa filmde, 350 bin öğretmenin ataması yapılmadığı için işsiz kaldığı, 11’i intihar olmak üzere 22 öğretmenin KPSS ve ücretli öğretmenlik kaynaklı yaşamını yitirdiğine dikkat çekilecek. Filmin çekilmesine önderlik eden, kanser tedavisi sırasında yaşamını yitiren öğretmen Şafak Bay’ın ağabeyi Ufuk Bay, atama bekleyen öğretmenlerin yaşadığı sorunların göz ardı edildiğini söyledi. Fotoğraf: ERHAN SEVENLER AA yalnızca gelen telefonlarla ilgileniyor. Dikkat çeken başvurular, dosya halinde düzenli olarak Gül’e sunuluyor. 2011 yılında başvuruların rekor kırdığı Köşk’e bu 1 yıllık sürede toplam 148 bin kişi ulaştı. Başvurularda ilk sırayı “maddi yardım” konuları, ikinci sırayı “Adalet, ceza affı ve çeşitli davalarla” ilgili konular, üçüncü sırayı ise, “iş talebi” ilgili konular oluşturdu. Köşk’e gelen bazı ilginç başvuru örnekleri şöyle:  Beynime çip yerleştirdiler ve sürekli izliyorlar. Yardım edin.  Bizim için kız ister misiniz?  Eşimle aramız bozuk, aramızı yapın.  5 bin lira size dokunmaz, borç verin ben size 200 TL taksitle geri öderim. MEB’DE YEN BAŞARI UYGULAMASI TGS’DEN AÇIKLAMA: HAZ RANDA KALP KR Z GEÇ RM ŞT 64 gazeteci bayrama cezaevinde giriyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) basın ve ifade özgürlüğünü kısıtlayan hükümlerden dolayı tutuklu ve hükümlü olan 64 gazetecinin, Şeker Bayramı’na cezaevinde gireceğini bildirdi. TGS yaptığı açıklamada, sendika ile Adalet Bakanlığı arasında yapılan yazışmalar sonunda, bakanlığın cezaevlerinde 64 gazetecinin bulunduğunu teyit ettiği belirtildi. Bakanlığın cezaevlerindeki gazetecilerden sadece 4’ünün mesleki faaliyetlerinden dolayı yargılandığını, diğerlerinin ise “gazetecilik faaliyetiyle bir ilgisi bulunmadığını” savunurken kendi kendisiyle de çeliştiğine dikkat çeken TGS, “Bakanlığın basın özgürlüğünü kısıtlayan kanun hükümlerinin değiştirilmesine yönelik girişimleri acilen başlatması gerekmektedir. Gerek siyasi iktidar gerekse parlamento, basın özgürlüğünü kısıtlayan kanun hükümlerinin acilen değiştirilmesi için harekete geçmelidir” açıklaması yaptı. Necip Torumtay yaşamını yitirdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necip Torumtay (85), hayata veda etti. Geçen haziran ayında Marmaris’te kalp krizi geçirerek, GATA’ya kaldırılan Torumtay, Birinci Körfez Harekâtı sırasında, TSK’nin Irak’a girmesi konusunda dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile fikir ayrılığına düştüğü için görevinden istifa etmişti. Torumtay’ın bayramın ikinci günü Ankara’da düzenlenecek, cenaze töreninin ardından toprağa verileceği öğrenildi. 1926 yılında Trabzon’un Vakfıkebir ilçesinde doğan Torumtay 1954’te Harp Akademisi’ni bitirerek kurmay oldu. Torumtay, 1970’te tuğgeneral, 1974’te tümgeneral, 1978’de korgeneral ve 1982’de orgeneralliğe yükseldi. 2 Temmuz 1987 tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na, 24 Temmuz 1987 tarihinde Genelkurmay Başkanlığı’na atandı. 3 Aralık 1990 tarihinde kendi isteği ile emekliye ayrıldı. Eğitimci, hakları için endişeli MAHMUT LICALI ANKARA Milli Eğitim Bakanlığı’ndaki (MEB) görevinde “olağanüstü gayret gösteren” personele verilen ve yükselme ve atamalarda avantaj sağlayan “teşekkür ve takdir belgesi” uygulamasının kaldırılarak yerine başarı ve üstün başarı belgesi verilmesine ilişkin düzenlemenin ardından son iki yılda dağıtılan on binlerce teşekkür/takdir belgesinin geçerli olup olmadığı tartışmalı hale geldi. TBMM’de torba yasayla kabul edilen düzenlemeye göre, memurlara verilen teşekkür ve takdir belgelerine ilişkin uygulamanın son bulmasının ardından MEB de bakanlık personeline teşekkür ve takdir belgesi verilmesine ilişkin yönergeyi yürürlükten kaldırmıştı. MEB personeli kazanılmış haklara ilişkin bir hükmün yönetmeliğe dahil edilmesini talep ediyor. Özellikle görevde yükselme ve atamalarda etkili olan belgelerinin yok sayılmasının personel için haksızlık oluşturacağı belirtiliyor. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear