23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
29 TEMMUZ 2011 CUMA CUMHUR YET SAYFA 15 Yurtdışında yaşayan Türk gençleri, tarih ve kültür gezisine katılıyor Gençler tarihle buluşuyor Arel’den Trakya’da Teknopark İstanbul Arel Üniversitesi’nce, Trakya Bölgesi’nde yapılacak Teknopark’ın yapı çalışmalarına 2014 yılında başlanması planlanıyor. İstanbul Arel Üniversitesi Trakya Bölgesi Teknopark Projesi, Trakya Bölgesi’nin bilimsel ve teknik alanda yenileşme altyapısı için gelişimbaşlangıç noktaları sağlamak amacıyla gerçekleştiriliyor. Teknoloji transferi, ticari faaliyetlerin teşvik edilmesi, yeni faaliyet türlerinin geliştirilmesi ve bölgesel girişimlerin desteklenmesi Teknopark’ın başlıca görevler arasında yer alacak. Kavram’dan eğitime bağış Avrupa, Balkanlar ve Avustralya’da yaşayan Türk gençleri, kendi kültür ve tarihleriyle buluşuyor. 418 Temmuz 2011 tarihleri arasında Balkanlar’dan ve Avustralya’dan gelen 500 gencin, Türkiye’deki kültür ve tarih turundan sonra, Avrupa’dan gelen Türk gençleri de Türkiye’de pek çok şehri ziyaret edecek. Başbakanlık Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Gençlik Hizmetleri Dairesi Başkanlığı tarafından gerçekleştirilen “Avrupa’da yaşayan Türk gençleri kendi kültürü ve tarihiyle buluşuyor” projesi kapsamında Danimarka, Finlandiya, İsveç, Norveç, Fransa ve Hollanda’dan Türkiye’ye gelen 400 Türk gencini, Daire Başkanı Adnan Gül karşıladı. Adnan Gül, 2010 yılında başlayan projenin bu yıl daha da gelişti 15 günde 9 il İstanbul’da başlayan kültür ve tarih turunun ilk günlerinde Süleymaniye Camisi, MiniaTürk, Kapalı Çarşı, Kız Kulesi Çamlıca Tepesi, Ayasofya, Sultanahmet Camisi, Topkapı Sarayı, Dolmabahçe Sarayı, Yerebatan Sarnıcı ve Panorama 1453 Fetih Müzesi’ni ziyaret edecek olan Türk gençleri, İstanbul’u gezdikten sonra Edirne’ye gidecek. Gençler, 15 gün boyunca İstanbul, Edirne, Çanakkale, Bursa, Bilecik, Afyon, Konya, Nevşehir ve Ankara olmak üzere 9 ilin kültürel ve tarihi mekânlarını ziyaret ederek kendi kültürleri ve milli değerleri ile ilgili ayrıntılı bilgi sahibi olma şansını elde edecek. Denizde Kara Notları Karacı bir millet olduğumuzu gösteren yüzlerce belirti vardır. Ama bu belirtilerden en sivrisi, “Ağustosun 15’i yaz, 15’i kış!” gibi bir atasözüne sahip olmamızdır! Türkler karacı değil de, denizci ya da havacı bir millet olsalardı, ağustosu karpuz gibi ikiye ayırırlar, yarısını kış, yarısını yaz ilan edebilirler miydi? Gerçek şu ki, ne denizde kesin bitişler ve başlangıçlar vardır ne de havada.. Kesin sınırlar hep kara için, karacılar içindir.. Türklerin bu kara sevdasını, suyun öte yakasından çıkan o Gökgözlü Komutan’ın ne “İlk hedefiniz Akdeniz’dir!” demesi değiştirebilmiştir, ne de “İstikbal göklerdedir!” diye buyurması... NATO bir yana, dünyanın sayılı kara ordularından birine sahip olmamız da bir rastlantı değildir. (TBMM Savunma Komisyonu üyesi AKP’li bir muhteremin “Çin’de bile bu kadar general yok!” diye önce isyan sonra istifa etmesi ise hiç rastlantı değildir! “Sayın Başbakan’a herhalde, altımı tutamıyorum!” türünden bir pas vermek içindir!) Ağustos Kararnamesi’ne şerh koyma sırası bu kez de Genelkurmay’a gelmiştir ya, neyse konumuz bu değildir. Genelkurmay başkanlarının hep karacılardan seçilmesi ve bu işlemin hep yarısı yaz yarısı kış addedilen ağustosta yapılması da karacı bir millet olduğumuzun bir başka kanıtıdır!. “Ağustosu, yarısı kış” diye ikiye bölen hangi atamız ise bu konuyu keşke gidip ağustosun ikinci yarısını Akdeniz’de, Ege’de tarlarda çalışan köylülerle tezekkür etseydi.. Atalarımızın bu eksiğini her yıl ağustosun ikinci yarısında tatil dönüşü Ula’da, Köyceğiz’de yol kenarındaki tarlalarda çalışan köylülerle selamlaşıp sohbet ederek sormayı âdet etmiştik. Bu yıl biraz erken davrandık. Köyceğiz’de Gülşah Bacı ile İdris Dayı’ya uğradık. Güneş tepedeydi. Ama onlar tarlalarını ayıran toprak yolun ötesindeki bostanda yine çapadaydılar. “Nossun!” dediler ikisi bir ağızdan: “Tallada bostanda debelenep duruyoz işte!..” İkisi de Köyceğiz Gölü eteklerindeki karşı köyde doğmuşlar. Ama, denize girip serinlemeyi, hele yüzmeyi falan hiç bilmemişler, akıllarından geçirmemişler. Yaşı kırkıelliyi devirmiş köylüler akşam serinliği basınca kıyıya inip banklarda, kahvelerde yerli turistlerin arasına karışıyorlar. Muhtarın Eskişehir’de sosyoloji okumuş oğlu, “Gidin bakın” diyor.. “Sırtını denize dönüp oturanların yüzde 90’ı bilin ki muhakkak yerli ahalidendir… Denize bakmayı yaşlılar iyiye yormazlar. Gerçi burada akarsu yok. Ama su akar deli bakar lafından yine de etkilenmişler!” Türklerin yedi göbek karacı bir millet olduğunu denize sırtını dönüp oturmaktan daha iyi ne anlatabilir ki? (Elbette İstanbul’da deniz görür, Boğaz görür dairelerin metrekaresine tonla para ödeyen Türklerin müstesna, istisna denizci elitler olduğu da bir başka gerçektir!) Karacı bir millet olduğumuzun derya deniz başka kanıtları da var. Tezgâhları dolduran çiftlik balıkları... İlla da giderek tadı samanlaşan aziz çipuralarımız! Üç tarafı denizlerle çevrili vatanımızda deniz balıkçılığına darbe vuran sorumluların “tespit, teşhis ve teczi edilmesi” hususu da sayın özel yetkili savcıların ilgisini çekecek mi acaba bir gün?.. rildiğini belirterek, “Bu projenin hedefi siz Türk gençlerinin kendi kültürleri ve tarihleriyle buluşuyor olmasıdır. Sizler yaşadığınız ülkelerde siyasette ve ekonomide yer alarak bizim oradaki gönüllü elçilerimiz olmalısınız” dedi. Bahçeşehir Üniversitesi sviçre’de B ahçeşehir Üniversitesi, Washington’dan sonra İsviçre Lozan’da ikinci yurtdışı kampusunu açtı. Öğrenciler isterlerse finans, bankacılık ve uluslararası ilişkiler alanında burada eğitim alma şansına sahip olacak. Bahçeşehir Üniversitesi, öğrencilerine İsviçre’de yaşama, barınma ve sosyal olanaklar da sunacak. Mühendisler TÜ’de yarışacak İstanbul Teknik Üniversitesi, Avrupa BEST Mühendislik Yarışması (EBEC) finaline ev sahipliği yapıyor. Ayazağa Kampusu İTÜ GVO Ekrem Elginkan Lisesi’nde, 111 Ağustos tarihleri arasında düzenlenecek olan yarışmalarda Avrupa finaline gidecek en iyi mühendislik öğrencileri belirlenecek. 104 finalist EBEC’te yer alarak hayallerini gerçekleştirme şansı yakalayacak. BEST mühendislik yarışmaları zincirinin finalinde, Avrupa’nın en iyi mühendislik öğrencileri yeteneklerini sergileyecek. Kavram Eğitim Vakfı Başkanı Bahattin Durmuş, 30 bin TL tutarında eğitim bursunu, onursal başkanlığını Atatürk’ün manevi kızı Ülkü Adatepe’nin yürüttüğü Ülkülerimizi Yaşatma Derneği tarafından kullanılmak üzere gençlerin eğitimi için bağışladı. Burs kazanan öğrenciler, dernek merkezinde, dernek onursal başkanı Ülkü Adatepe, Şişli Belediyesi Başkan Danışmanı Kahraman Eroğlu ve Kavram Eğitim Vakfı Başkanı Bahattin Durmuş’tan bursluluk belgelerini aldılar. Ülkü Adatepe, öğrenci burslarını her yıl arttırmaya devam edeceklerini söyledi. ‘Lozan’dan ‘BOP’a!.. MER Ç VEL DEDEOĞLU K M K ME DUM DUMA BEH Ç AK behicak@yahoo.com.tr “88” yıl önceki “24 Temmuz” günü imzalanan “Lozan Antlaşması” Türkiye’nin, bağımsızlığının, bütünlüğünün, bir “ulus devlet” oluşunun uluslararası bir “belge”siydi. Evet öyle “idi”, ta ki Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) açıkça dünya gündemine oturtulana dek. Bilindiği gibi “BOP”, Türkiye ve İran’ı da içine alan “Ortadoğu”nun yeniden düzenlenmesi, dolaysiyle bölgedeki ülkelerin sınırlarının yeniden çizilmesidir. Bunun, başını ABD’nin çektiği Batı emperyalizminin ürünü olduğu bilinir. Aslında “Ortadoğu” için yapılan “ikinci düzenleme”dir bu. Dolaysiyle “2. Büyük Ortadoğu Projesi” ya da “2. BOP” denebilir. İlki ise, anımsanacağı gibi, “Sevr Antlaşması”dır. Çünkü “Sevr”; Anadolu’nun parçalanıp paylaşımıyla birlikte Osmanlı toprakları olanbütün “Ortadoğu”yu “da” yeniden biçimlendiren bir “düzenleme”ydi. Suriye ve Irak, yeni ülkeler olarak belirlenip sınırları çizilmişti. Güneydoğu Anadolu’yu kaplayan ve bu iki ülkeden alınan topraklarla geniş bir “Kürdistan” kurulacaktı. “Filistin halkı” (Araplar) için bir “Filistin Devleti”nden söz edilmez ama, Filistinlilerin topraklarında, “Yahudiler” için bir “ulus yurt” kurulması çalışmalarının yürütüleceği “95.” maddede yer alır. Hicaz, Sudan, Mısır vö’ler de başını İngiltere’nin çektiği dönemin emperyalist güçlerince biçimlendirilip sınırları çizilir. Böylece 20. yüzyıl’ın “BOP”u oluşturulmuştur denebilir. Ne var ki, özenle bezenle hazırlanıp, uygulamaya konmuş bu büyük projenin yolu, “Kurtuluş Savaşı” sonunda imzalanan “Lozan Barış Antlaşması” ile kesilir. Ayrıca Lozan’da tartışmalar sürerken, İngiltere’yi tedirgin eden bir durum da ortaya çıkacaktır. Musul’da yaşayan çoğunluğu oluşturan Türkler ve Kürtler; Mondros Ateşkesi’nden sonra, İngiltere tarafından usulsüzce işgal edilen Musul’un; Türkiye’nin “tamamlayıcı” bir parçası olduğunu ve “öyle kalmasını” istediklerini, “TBMM”ye başvurarak bildirmişlerdi. Türk Başdelegesi İsmet İnönü, bunu belgesiyle birlikte Lozan’da masaya koyduğunda, İngiliz Başdelegesi Curzon, daha o an yapılması gerekeni düşündüğü dile getirilir: “Türklerle Kürtlerin arasını iyice açmak, uçurum yaratmak!” Nitekim bu durum, TBMM’nin Lozan ile ilgili “27 Şubat6 Mart” tarihleri arasında yapılan “gizli oturum”da, kimi Kürt kökenli milletvekilleriyle birlikte ortaya konur: “İngilizler, Türk ve Kürt’ü birbirine düşman etmek için gereken zehri şırınga etmek üzeredirler!” diyerek. Bu toplantıda “Lozan müzakereleri”nin sürdürülmesi istenir oybirliğiyle. Ne ki, antlaşmanın imzalanması bu “zehir”in şırınga edilesini durduramaz; çünkü İngiltere işbaşındadır. İki yıl sonra 1925’te “Şeyh Said isyanı” ile kendini belli eder; “silah” artık devreye girmiştir; yavaş yavaş iyice yerleşir; bu durum ileride “PKK”nin oluşum sürecini başlatacaktır denebilir. İşte Atatürk, Türkiye’nin “iki kırmızı çizgisi”nden birinin, Anadolu’yu “bölme” hedefine dayalı “Kürt meselesi” olduğunu bu isyandan sonra açıklayacaktır. Lozan, İngiltere’nin Ortadoğu “düş”üne bir çelme de olsa, Yahudilere “ulusal yurt” davası yürütülür; “İsrail Devleti” kurulur; Filistinliler (Araplar) İngiliz “manda” yönetimine bağlanır... Ve bu birinci BOP’un öteki hedefine, “Kürdistan”ın kurulmasına yönelme başlar. Artık “ABD”nin liderliğinde olan Batı emperyalizmi, Türkiye’nin üzerine “örümcek ağı”nı sabırla örer. Kimi aydınlar arasında, “Lozan”ı yerden yere vuran eleştiriler, İsmet İnönü’ye saldırılar dönemi başlattılır. Ardından; “Lozan bir hezimettir! Sevr daha gerçekçidir!” sürecine geçilir. 21. yüzyıl’da da Batı artık uluslararası toplantılarda (AP’de) rahatça “Sevr’i kabul edin!” uyarılarını yapar. Çünkü “İkinci Büyük Ortadoğu Projesi”nin (2. BOP) bölgeyi düzenleyen haritaları dünya kamuoyu gündemine sunulmuştur. Ağırlık “Kürdistan”a verilmiş, sınırları Karadeniz’e dek genişletilmiştir. Böylece “ABD” ve “AB” tarafından “Lozan”ın; birincisiyle 2. BOP arasında bir “Geçiş Dönemi” olarak görüldüğü haykırırcasına ortaya konulmuş olmuyor mu? Lozan’ın, “88.” yıldönümündeki kutlama ve anmaların “yok” denecek kertedeki cılızlığı, Türkiye’nin de bu duruma “boyun eğdiği” anlamına gelmiyor mu? Lozan’a böyle bir anlam verildikten sora “özerklik” ilanı beklenen bir durum olmuyor mu? Ne dersiniz? Ç ZG L K KÂM L MASARACI kamilmasaraci@gmail.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 HAYAT EP K T YATROSU MUSTAFA B LG N hetiyatrosu@mynet.com OTOBÜSTEK LER KEMAL URGENÇ kurgenc@yahoo.com 1/ Hastanın 1 çevresini doğru olarak kav 2 ramasına en 3 gel olacak dü 4 zeyde yönelim 5 bozukluğu. 2/ Donuk renkli 6 otomobil bo 7 yaları için kul 8 lanılan sözcük... Cinsiyet. 9 3/ Bir avlu ya da bi 1 2 3 4 5 6 7 8 9 na çevresindeki sü 1 P E R V A N E U tunlu galeri. 4/ Ku 2 E D A T A R A K ran’da bir sure... Bir 3 R A S T I K S U cetvel türü. 5/ Fas’ın 4V T A K I M B plaka imi... Bir maŞ İ Ş E lın fiyatını ve türünü 5 A T I K belirten küçük kâ 6 N A K I Ş M E T ğıt. 6/ Sürdürme, de 7 E R M İ M İ K Ş E K E R vam ettirme... Üstü 8 A S 9U K U B E T R A kapalı olarak anlatma. 7/ “Git, defol” anlamında argo sözcük... Kutsal ışık. 8/ “Bakır lengerlerde kızarmış kuzular idi” (Nâzım Hikmet)... Civcivlikten çıkmış tavuk. 9/ Yapıları yıldırımdan koruyan aygıt. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Vücuttaki eksikliği Parkinson hastalığına yol açan azotlu organik bileşik. 2/ Eskrimde kullanılan üç silahtan biri... Bir ilimiz. 3/ Antalya’nın bir plajı... Eskiden harman ürünlerinden onda bir oranında alınan vergi. 4/ İnsanı istenmeyen seçeneklerden birini izlemeye zorlayan sorun... Radyum elementinin simgesi. 5/ Parlak yüzlü bir kumaş cinsi. 6/ Selahiyet... Kimliği belirlenemeyen uzay cisimlerine verilen ad. 7/ Osmanlı devletinin Kuzey Afrika’daki son topraklarını da yitirdiği antlaşmanın adı... Halk dilinde kızılcığa verilen ad. 8/ Yazın karadan denize doğru esen mevsim rüzgârı... Bir nota. 9/ Safları olan kapaksız ve taşınır dolap. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear