25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHUR YET 24 TEMMUZ 2011 PAZAR kultur@cumhuriyet.com.tr 18 39. STANBUL MÜZ K FEST VAL ÖZEL B R RENÉE FLEMING KONSER YLE KAPANDI KÜLTÜR BOSTON GÜZEL SANATLAR MÜZES ’NDEK HEYKEL 2012’DE ADE ED LECEK ‘Olağanüstü ses’ ‘Yorgun Herakles’ yuvaya dönüyor Aya rini’deydi Kültür Servisi Günümüzün “en olağanüstü seslerinden biri” olarak nitelenen Renée Fleming, önceki akşam Aya İrini’deydi. 39. İstanbul Müzik Festivali, Fleming’in, şef Sascha Goetzel yönetimindeki Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası eşliğinde verdiği bu özel konserle sona ermiş oldu. Dünyaca ünlü soprano, Borusan Holding sponsorluğunda gerçekleştirilen konserde Richard Strauss, Jules Massenet, Antonin Dvorak, Ruggero Leoncavallo, Giacomo Puccini ve Giuseppe Verdi’nin yapıtlarını yorumladı. Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası da ayrıca Franz Schubert, Pietro Mascagni, Aram Haçaturyan, Charles Gounod, Giacomo Puccini’nin yapıtlarını seslendirdi. Konser sonunda müzikseverler tarafından ayakta alkışlanan Fleming, tam üç kez sahneye geldi ve özellikle George Gershwin’in “Summertime”ıyla dinleyicilerin gönlünü fethetti. Kültür Servisi Kültür ve Turizm Bakanlığı yazılı bir açıklama yaparak üst bölümü Boston Güzel Sanatlar Müzesi’nde sergilenen 1800 yıllık “Herakles Heykeli”nin Türkiye’ye iade edileceğini duyurdu. Bakanlığın The New York Times’ın haberine dayanarak yaptığı açıklamada heykelin 2012 yılında teslim edileceğine de yer verildi. Böylece 30 yıl önce Amerika’ya götürülen heykel, diğer yarısıyla birlikte Antalya Müzesi’nde sergilenebilecek. “Herakles Artık Yorgun Değil: Boston, Heykelin Üst Yarısını Türkiye’ye İade Ediyor” başlığıyla yayımlanan The New York Times’taki haberde, alınan kararın, ülkeden çalındığı düşünülen antik eserlerin iadesi konusunda büyük bir çabanın zaferini sembolize ettiği kaydedildi. Haberde ayrıca “Yorgun Herakles’in dönüşüyle Türkler savaşı kazanıyor gibi görünüyor” ifadelerine yer verilerek 1917 yılında Berlinli arkeologların alıp geri vermedikleri Hitit Heykeli’nin Alman hükümetince iade edilebileceğine de değinildi. Haberde ayrıca Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın sfenksin iade edilmemesi halinde tüm Alman kazı izinlerinin iptal edileceği yönündeki açıklamalarına da yer verildi. Haberde heykeli Boston Güzel Sanatlar Müzesi’nin “Roma heykelinin üst yarısını 1981 yılında ABD’de müzeye yaptığı sayısız bağış incelemeye alınan New Yorklu bir çiftçiden aldığını ve 1982’de Boston’da sergilenmeye başladığını belirttiği” iddiası da yer aldı. Futbol Futbol bilgim sıfır! Futbol ilgim, on üzerinden iki iken, Sevgili Abdülkadir Yücelman nedeniyle bir iki basamak artmıştı... Çocukluğumda babam Galatasaraylı diye ben de Galatasaraylıydım. Büyümeye başlayınca, ona inat Fenerli oldum. İzmir’e yerleşince, Fener’den vazgeçip Altaylı oldum. Babamı çok genç yaşta kaybettim; derhal yeniden Galatasaraylı olmak kaçınılmazdı! Evlendim, eşim Fenerliydi, ama babama ihanet etmedim. İstanbul’a yerleşince, renkleri ve tavrı nedeniyle Beşiktaşlı oldum... Sonra oğullarıma yaranmak ya da onları kızdırmak için bol bol takım değiştirdim… Daha sonra torunlarım, hangisini istedilerse o takımı tuttum! Onları üzecek halim yoktu elbet! Sonunda ailede kimse benimle futbolu bir arada anmaz oldu. Böylelikle takım tutma derdinden ve kolaylığından kurtuldum!. Şu kısa futbol tarihçeme karşın, benim kanımı futbola karşı ısıtan, çok sevdiğim bir yazarın, Uruguaylı Eduardo Galeano’nun “Gölgede ve Güneşte Futbol” adlı kitabı oldu. (Can Yayınları) Şimdilerde, “şike” aşağı, “şike” yukarı… “Şike” ve “futbol”un kutsal kardeşliği sanki yeni keşfedilmiş gibi yapılırken ben o kitaba sarıldım. Yıllar sonra o kitabı yeniden okurken yazarına yeniden âşık oldum. Öpücükten hakarete… “Günlerden bir gün rüzgâr tanrıçası, adamın hor görülen ve hep fena davranılan ayaklarına birer öpücük konduruverir. Futbol yıldızı işte bu öpücükle doğar…” Böyle bir tanımlamayla karşılaşınca hiç o kitabı elden bırakabilir misiniz??? Ya da kasırga gibi esen bir oyuncuyu anlatırken “Bütün bir futbol sahası onun ayakkabılarının içine sığardı” dediğinde, bir zamanların gol kralı Metin Oktay’ı düşünmez misiniz… Futbolun eski Çin uygarlıklarıyla başladığını; Çinlilerin toplarının deriden olup içini ketenle doldurduklarını o kitaptan öğrendim. İnanmazsanız 15. yüzyıla ait Ming hanedanı gravürlerine bakın. Top aynı Adidas toplarına benziyor… Milattan 1500 yıl önce top Meksika’da ve Orta Amerika’da kutsal bir ayinin Tanrısı ya da güneşi gibiymiş. Bunu da Meksika’daki taş kabartmalarda gördümdü… Shakespeare 1500’lerde “Yanlışlıklar Komedisi”nde bir karaktere “Siz beni dönek mi sandınız” yerine; “Siz beni futbol topu mu sandınız?” dedirtiyordu… “Kral Lear”de ise Kent Kontu’na hakaret amaçlı “Sen! Aşağılık futbol oyuncusu!” diye haykırtıyordu… Leonardo da Vinci fanatik bir futbol taraftarıydı… Machiavelli bizzat futbol oyuncusuydu… Bir zamanlar Cezayir’de kalecilik yapmış olan Albert Camus ise “Bütün iyi yönlerimi futbola borçluyum” diyordu. Elbet profesyonel futbolu kastetmiyordu… İşte bütün bunları bana yeniden anımsatan Galeano’nun kitabı oldu. “Şike” suçlamasının; “devleti devirecek çete kurmakla, örgüt kurmakla” bir tutulduğu ülkemizde, doğrusu ben bütün o suçlamalardan ya da yargısız infazlardan pek bir şey anlamıyorum. Ama Eduardo Galeano’nun “Futbol” kitabından, sadece Türkiye’deki değil, dünyadaki durumu çooook iyi anlayabiliyorum: Oyuncusu az, izleyeni çok futbolun kâr amaçlı bir profesyonel gösteriye dönüştüğünü görebiliyorum. Galeano’nun dediği gibi: “Profesyonel sporun teknokratları, futbolu, sürate ve güce dayalı, mutluluğa boş vermiş, fantezinin gelişmediği, cüretin yasaklandığı bir spor dalı haline getirmiş…” “Rekabete dayanan serbest piyasada geçerli olan kurallar günümüzde başarıya ulaşmak için, haklı ya da haksız her yolun denenmesine izin vermektedir. Profesyonel futbolda vicdana, ahlaki değerlere yer yoktur, çünkü profesyonel futbol her ne pahasına olursa olsun başarıya ulaşmayı hedef alan ve vicdanla uzaktan yakından ilgisi olmayan bir sistem üzerine oturtulmuştur.” Özetle, amaca ulaşmak için her yol mubahtır… Haberleri ve Galeano’nun “Futbol” kitabını bugün yeniden okurken aklımda hep şu sorular vardı: Gizli kaldığı sürece her suç işlenebilir mi? Futbol sadece bir ticaret; bir iş miydi? Bunca yıldır ne ektiysek onu biçerken, eniştemiz şimdi bizi niye öptü? Top döndükçe, dünya da döner mi??? İyi pazarlar! ) ROAD STÜDYOSU’NDA (2 MASON’LA TAR H ABBEY AVULCUSU NICK PINK FLOYD’UN EFSANE D ‘Müziğin değeri azalıyor’ ZÜLAL KALKANDELEN Mayıs ayında Roger Waters ve David Gilmour ile konserde yine aynı sahneyi paylaştınız. Bu yeni bir başlangıç mıydı, yoksa bir tür veda mı? NICK MASON Bunların hiçbiri değildi. Özellikle David için Roger’la yeniden bir şey yapmak açısından güzel bir fırsattı. Çok etkileyici bir an olduğunu söylemem gerek. Bu tür bir anın yeniden yaşanmasını dilerim. Benim planladığım bir şey değildi, ama kesinlikle bir elveda anı olarak görmedim. Diğerlerinin de öyle gördüğünü sanmıyorum. Nick Mason, 1960’ların sonu ve 1970’lerin başında müziğin çok değerli olduğu, ama 21. yüzyılda müziğin değerinin giderek azaldığı kanısında: “Çok kolay bir şekilde internetten indirilebiliyor, insanlar müziğe plaklar ya da başka fiziksel formatlarla sahip olmuyor. Ama müziğin eskiden taşıdığı önemi hatırlayan bir kitle de var.” Sizce The Rolling Stones, The Who ve Pink Floyd gibi gruplar, yıllar geçmesine karşın bugün neden hâlâ insanların zihninde ve yüreğinde aynı coşkuyla yer almaya devam ediyor? NM Aslında tam yanıtı bilmiyorum, ama bence bu müziğe değer vermekle ilgili. 1960’ların sonu ve 70’lerin başında müzik çok değerliydi. Ne yazık ki 21. yüzyılda müziğin değeri giderek azalıyor. Çok kolay bir şekilde internetten indirilebiliyor, insanlar müziğe plak ya da başka bir şekilde fiziksel formatlar aracılığıyla sahip olmuyor. Ama bir yandan da müziğin eskiden taşıdığı önemi hatırlayan bir NM Üzgünüm ki yok... Belki uzun dönemde olabilir. Birincisi, insanları müzik konusunda eğitmek ve onlara önemini hatırlatmak gerekecek. Eğer internetten hiçbir karşılık ödemeden indiriyorsanız, bütün yasal durumu bir kenara bırakın, bu bir anda ünlenen ve paraya ihtiyaç duymayan pop yıldızlarına değil, ne kadar iyi olurlarsa olsunlar, bir grupta yer alıp müzik yapmaya çalışan genç çocuklara zarar verir. ‘Daha iyi müzik’ Bu durumda ayakta kalmalarına olanak yok. Gidip başka bir şey yapmaları, mesela para fonu yönetmeleri gerekir... Birincisi, insanlara yaptıkları çalışma karşılığında makul bir ücret ödemenin mantıksız olmadığını herkesin anlamasını sağlamak gerek. Böylelikle daha çok ve daha iyi müzik dinleme olanağı olur. İn üzik endüstrisinin sorunları Pink Floyd’dan yeni müzik gelme olasılığı var mı? NM Her yayımladığımız basın bülteninin yaptığımız yeni müzikler hakkında olmasını isterdim. Ama bunun olasılık dahilinde olduğunu sanmıyorum. Başka bir Live 8 ya da yeniden birlikte çalma fırsatı çıkar umarım. Fakat yeniden stüdyoya girmek tekrar tura çıkmaya kıyasla bir parça anlamsız. Çünkü konserlerin hâlâ gerçek bir değeri var. Nick Mason, Roger Waters ve David Gilmore. Pink Floyd Mayıs 2011 Londra konserinde. Tek bir konser biletinin bütün bir koleksiyondan ternetten indirme olayı çok bükitle de var. daha fazla ücrete satıldığı karanlık bir yük çapta uluslararası bir konu. Bugün müzik endüstrisinin en önemdönemi yaşadığımızı düşünecek olurÖrneğin Çin telif hakları konuli sorunlarından birisi bu değersizleşsanız durum bu. suna ilgi göstermiyor. tirme. Canlı müzik sahnesi oldukça ha Neden artık kendi solo çalışmalaBu durum Çin’den başarılı bir reketli, ama albüm yapmak hayran kitrınızı yayınlamıyorsunuz? grup ya da sanatçı çıkar çıkmaz lesi edinmek bugün çok daha zorlu. NM Çünkü kendi kendime çalışma değişecektir. O zaman derhal, Eski dönemlerde albümün değeri büyapmak çok ilgimi çekmiyor. Az sayıda “Hmm... Neler oluyor” denileyüktü. Bir sterlin karşılığında hayatınız davulcu grup lideri var, ama ben tek bacektir. Küresel bir müzik ekonoboyunca sahip olabileceğiniz bir şey şıma değil de başkalarıyla çalışmayı misine sahip olsaydık, müziğin edinebilirdiniz. Ama şimdi o bir stertercih ediyorum. bu kadar ucuz olmasına sevinelinle belki 7 ay sonra silip atacağınız bilirdik. Çünkü sonuçta milyartek bir şarkı alıyorsunuz. in telif hakkına ilgisiz larca insana satış yapıyorsunuz. Bunun müziğin kalitesiyle ilgili bir “The Dark Side of the Moon” mu, Tekelleşme de bu durumu anlatşey olduğunu sanmıyorum. Bugün yoksa “Wish You Were Here” mi simak için doğru kelime olurdu ve genç gruplar tarafından yapılan müzizin favoriniz? her şeyi değiştirirdi. ğin daha az iyi olduğunu düşünmüyoNM Sanıyorum “The Dark Side of rum; hatta birçok durumda eskisi kadar the Moon”. Her şey yerli yerine oturdu ev ekranlarda iyi ve önemli. Ama artık daha az öneorada. “Wish You Were Here”ı da Yıllar içinde Pink mi olan bir dünyada yer alıyor. kendine özgü dağınıklığı nedeniyle seFloyd’un görsel yanı müziği Buna önerebileceğiniz çözüm var viyorum. Ama “Dark Side” yapısal kadar önemli hale geldi. Romı? olarak tatmin edici. M ger Waters, bununla gurur duyduğunu söylüyor, ama David Gilmour’un müziğin görselleştirilmesi konusunda çok istekli olmadığını da biliyorum. Sizin bu konuda yaklaşımınız ne? NM Grup içinde bu konuda her zaman bir ayrışma vardı. Roger ve ben işin şov kısmına, efektlere, sahnelemeye düşkündük; David, müzik kısmına ağırlık verirdi. Bu Roger’ı çıldırttı. David, görsellikle Roger ve benim kadar ilgili değildi. Ben filmleri, sahneyi kullanma şeklimizi hep çok sevdim. Çünkü canlı performanslarda bu tür bir tiyatrovari sahnelemeye gitmemizin nedeni, ki bu “Dark Side”ın başarısıydı, müziği performanslarda sunmanın en iyi yöntemi olmasındandı. Asla o dev ekranlarda kendimizi görmek istemedik. Ekrana açıklayıcı, güzel filmler koymanın müzik açısından daha değerli olduğuna inandık. Bugün geriye dönüp 47 yıllık müzik yaşamınıza baktığınızda elinizde olsa neyi değiştirirdiniz? NM Albümlerde yer alan bazı parçaları değiştirmeyi düşünürdüm. Ayrıca daha fazla yapabileceğimiz şeyler vardı. Örneğin bence ilk yıllarda daha fazla turneye çıkmalıydık. (www.zulalkalkandelen.com) B TT Hüzünlü bir öykü Ç D C MY B C MY B ‘Ben filmleri, sahneyi kullanma şeklimizi hep çok sevdim. Canlı performanslarda bu tür bir tiyatrovari sahnelemeye gitmemizin nedeni, müziği performanslarda sunmanın en iyi yöntemi olmasındandı. Asla o dev ekranlarda kendimizi görmek istemedik. Ekrana açıklayıcı, güzel filmler koymanın müzik açısından daha değerli olduğuna inandık.’
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear