25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 MAYIS 2011 PAZARTES CUMHUR YET SAYFA ekonomi@cumhuriyet.com.tr EKONOMİ 13 TİM Başkanı’na göre ekonominin canlanması gerekiyor, bunu başarmanın yolu ihracat ve üretimden geçiyor Ağır hastaya aspirin Büyükekşi: Reel kesimin de daha fazla kaynağa ihtiyacı var. Sadece para politikalarıyla önlem alınması, ağır hastalık geçiren bir bünyeye aspirin vermek gibidir. Herhangi bir etkisi olmaz. Ekonomi Servisi Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, üretmeyen ve sürekli tüketen bir ülkede fiyat istikrarını korumanın kolay olmadığını belirterek “Bunun için ekonomiyi soğutmaktan başka bir alternatif yok. Halbuki Türkiye’nin tam tersine, ekonomik canlanmaya ihtiyacı var. Bunu başarmanın yolu da ihracata ve üretime yönelmekten geçiyor” dedi. Büyükekşi, nisan ayı ihracat rakamlarını Gaziantep’te açıkladı. İç talebi kısmak için şu anda yapılan tek şeyin kredi genişlemesini durdurmak olduğunu, bunun haricinde ortada WSJ Doğru Söylüyor! Seçimlere doğru yabancı yayın organlarının ülke siyasetini değerlendirmeleri doğaldır. NYTNew York Times, FTFinancial Times, The Economist dergisi son günlerde art arda yorumlarda CHP’yi ele aldılar. Adını New York Borsası’nın bulunduğu caddeden alan WSJWall Street Journal gazetesi geçen günlerde bir haberyorum yayımladı. Yorumda, CHP’nin büyük bir değişim geçirmekte olduğu vurgulanıyordu. CHP’nin geçirmekte olduğu büyük değişimin her gün çarpıcı yeni bir örneği görülüyor. İşte bunlardan ikisi. CHP Parti Meclisi (PM) üyesi ve Ankara I. Bölge 5. sıra milletvekili adayı Bülent Kuşoğlu’nun yaptığı açıklamayı “ezber bozan” açıklamalar olarak nitelendiren Zaman gazetesi (Habib Güler, 24 Nisan 2011) haberi şöyle sürdürüyor: “Tekke ve zaviyelerin kapatılmış olmasını eleştiren Kuşoğlu, bunun toplumu yozlaştırdığını savundu… Bu kurumların tarih boyunca Türklük ve İslamiyetin aktarılmasında çok önemli roller oynadığını belirten Kuşoğlu, ‘Şu anda toplumu kültür ve inanç konusunda besleyecek bu damardan yoksunuz. Onun için de bu tür kurumlara ihtiyaç var, yeniden kurulması için gerekli hazırlıkların yapılması gerekir. Tekke ve zaviyeler, çağdaş kurumlar olarak tekrar benimsetilmeli. Bunlar irtica yuvaları, yok öyle bir şey. Tam tersine kültür yuvaları’ diyor.” Tekke ve zaviyeler 1925’te kapatıldı. Kapatılmalarının ana nedeni de bunların toplumu yozlaştırdıkları kanısıydı. Demek ki yanlış yapılmış(!). Kuşoğlu’na anımsatmakta yarar var. Tekke ve zaviyelerin kapatıldığı yıllarda ve sonrasında Türkiye, halkevleri ve halkodaları, Köy Enstitüleri ve bilimsel ilkelere uygun üniversite kurarak, yaşamda gerçek yol gösterici olarak bilimi ve tekniği aldı ve uygarlık yolunda büyük adımlar attı. Kuşoğlu’nun geldiği sağcı siyasal çizginin iktidarları halkevlerini, halkodalarını ve Köy Enstitülerini birer birer kapattı. Üniversitelerin durumu da ortada. Halkevleri, halkodaları ve Köy Enstitülerinin yerini on yıllardır Kuşoğlu’nun istediği, İslamiyetin aktarılmasında çok önemli çalışmalar yapan imamhatipler, onlarca cemaat, vakıf ve dernekler almış bulunuyor. Anlaşılan CHP adayı Kuşoğlu, İslamiyetin aktarılmasında ülkenin bugün ulaştığı noktayı yeterli bulmuyor. Tekke ve zaviyelerin, nasıl yapılacaksa, çağdaş kurumlar olarak tekrar benimsetilmelerini ve yeniden kurulmalarını istiyor! CHP’deki değişimin ikinci örneği Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa 1. sıra adayı Sena Kaleli, Bursa Gazeteciler Cemiyeti’ne 26 Nisan günü yaptığı ziyaret sırasında yaptığı açıklamada “… cemaatlerden bazıları iktidarın arka bahçesi durumundadır. Bunları yok sayamayız. … bunları yok saymak sivil toplum anlayışına uygun olmayan bir davranıştır” diyor. Kaleli’nin aynı ziyaret sırasında dile getirdiği “bilim ve din” ilişkileri konusundaki ilginç görüşleri ayrıca incelenmeye değer. Ancak burada çok önemli bir yanılgı var: Cemaat yapılanması ne ölçüde sivil toplum sayılır? Herhangi bir toplumsal bir araya gelişin sivil toplum sayılması için üç temel koşul aranır. Sivil toplum kuruluşu, öncelikle, eşitler arası bir örgüt içi yapılanmadır. Sivil toplumda, astlıküstlük, kaskatı bir hiyerarşik yapı düşünülemez. İkinci olarak, sivil toplum kuruluşu, açık ve saydam çalışır ve kuruluşa giriş ve çıkışlar tam anlamıyla özgürce olur. Üçüncüsü, sivil toplum kuruluşu devlet ile herhangi bir ilişki içinde olmaz. Cemaatlerin özellikleri bu koşullara hiç uymaz. Elbette CHP’deki değişimi yalnızca adı geçen iki adayın ya da benzerlerinin görüşlerine indirgemek doğru değildir; sürece kişisel adaylıkların ötesinde ve bütünlük içinde bakılmalıdır. Bütün bunlar CHP desteklenmesine engel sayılmamalıdır. Yine de seçimlere gidilirken CHP adaylarının, özellikle AKP’nin bile henüz gündeme getirmediği, tekke, zaviye ve cemaat açılımı yapmalarının hiç kuşkusuz, açıklanması gereken siyasal bir mantığı ve dayanağı vardır! Ancak, CHP içinden yapılan kimi eleştirilerden, yıllarca, sağcıların saldırılarına aldırmadan CHP’nin ilkelerini, değerlerini, cumhuriyetçisolcu kimliğini savunanların; CHP’ye emek ve gönül verenlerin ve bunun bedelini ödeyenlerin bu tür İslamcı, cemaatçi açılımları, yerli medyanın çok büyük bir bölümünün bu yöndeki çok ısrarlı çabalarına karşın, bir türlü anlamadığı ve de anlamak istemediği anlaşılıyor(!). Onların anlamadığını küresel büyük sermayenin sözcüleri anlıyor! hracat yüzde 25.4 arttı TİM verilerine göre ihracat, 2011 Nisan ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 25.4 oranında artışla 11 milyar 796.3 milyon dolara ulaştı. Böylece ihracat son 5 aydır üst üste yüzde 20’nin üzerinde artış gerçekleştirmiş oldu. İhracat 2011’in ilk 4 ayında ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 22.2 artışla 43 milyar 264.3 milyon dolara yükseldi. İhracat son 12 aylık dönemde ise yüzde 15.5 artarak 121 milyar 840 milyon dolar düzeyinde ger çekleşti. Nisanda 1 milyar 792.4 milyon dolar ile en fazla ihracatı gerçekleştiren sektör otomotiv endüstrisi oldu. Otomotivi 1 milyar 611 milyon dolarla kimyevi madenler ve mamulleri, 1 milyar 405 milyon dolar ihracatla hazırgiyim ve konfeksiyon sektörü izledi. Nisanda madencilik sektörünün ihracatı azaldı. Yüzde 4.5 azalışla 326.8 milyon dolar ihracat gerçekleştiren madencilik sektörü ise toplam ihracatın yüzde 2.8’sini oluşturdu. tadoğu’daki gelişmelerin nerede nasıl biteceğini şu anda kestiremiyoruz, belirsizlik var. İşte bu yüzden Merkez Bankası’na ve ekonomi yönetimine kritik görevler düşüyor. Bazı ülkelere ihracatımızda ciddi gerilemeler yaşanıyor. Nisanda Libya’ya ihracatımız yüzde 98, Bahreyn’e yüzde 80, Lübnan’a yüzde 39, Cezayir’e ve Mısır’a yüzde 18 geriledi. hracat hammadde ithalatını karşılamıyor Türkiye’nin 2011’in ilk çeyreğinde 31 milyar 468 milyon dolar dolayında gerçekleşen toplam ihracatı, aynı dönemdeki 40 milyar 259 milyon dolarlık hammadde ithalatının ancak yüzde 78’ini karşılayabildi. Bu yılın ilk çeyreğinde yatırım malları ithalatı yüzde 51.2 artarak 8 milyar 204 milyon dolar, tüketim malı ithalatı da yüzde 43 artışla 7 milyar 259.4 milyon dolar düzeyinde gerçekleşirken, hammadde (ara malı) ithalatı yüzde 44.6 artışla 40 milyar 258.7 milyon dolara ulaştı. Diğer ürünlerle birlikte toplam ithalat yüzde 45.6 artışla 56 milyar 63.3 milyon dolar oldu. Türkiye’nin ocakmart döneminde gerçekleştirdiği 31 milyar 468 milyon dolarlık ihracat aynı dönemdeki hammadde ithalatının ancak yüzde 78’ini, toplam ithalatın ise yüzde 56.1’ini karşılayabildi. ciddi bir alternatif gözükmediğini kaydeden Büyükekşi’nin konuşmasının satır başları şöyle: Kredi genişlemesini engellemenin yolu kredi maliyetlerini yükseltmekten geçiyor. Para ve maliye politikaları eşgüdümle yönetilmeli. Banka ve mali kurumların üretene desteği arttırabilmesi için daha fazla cesarete ve basirete ihtiyacı var. Reel kesimin de daha fazla öngörü ye ve kaynağa ihtiyacı var. Hal böyleyken, sadece para politikalarıyla önlem alınması, ağır hastalık geçiren bir bünyeye aspirin vermek gibidir. Herhangi bir etkisi olmaz. Ayağı yere basan projeler, Türkiye’yi daha ileriye götürür. Olmayacak vaatlerde bulunmak ise rekabetin kalitesini düşürecektir. Dünya ekonomileri son derece kritik bir dönemeçten geçiyor. Or Sony’den güvenlik özrü Ekonomi Servisi Korsan kriziyle başı ağrıyan Japon elektronik üreticisi Sony, milyonlarca kullanıcısından özür diledi. Şirket, PlayStation şebekesinin bu hafta kısmen açılacağını açıkladı. Geçen hafta online oyun kullanıcılarını kredi kartı ve diğer kişisel bilgilerinin çalınmış olabileceği konusunda uyaran şirket, bu uyarının ardından PlayStation şebekesini kapatmıştı. Sony’nin ikinci adamı Kazuo Hirai üyelerine hacker’ların vermiş olduğu rahatsızlıktan dolayı derin üzüntü duyduğunu belirterek “Datalarını tehlikeye attığımız için endişelendirdiğimiz ve rahatsızlık verdiğimiz tüm kullanıcılarımızdan özür dileriz. PlayStation 3’ün yazılımını yükselteceğiz. Bu süreçte, tüm kullanıcılarımız PlayStation şebeke hesaplarının şifrelerini yenileyecek. Bunun onlar için büyük bir sıkıntı olduğunu biliyorum” açıklamasını yaptı. Mücevherler görücüye çıktı Ekonomi Sevrisi Gaziantep Kuyumcular Odası ve Start Fuarcılık tarafından organize edilen, Altınbaş ve Cemcem Kuyumculuk’un desteğiyle gerçekleştirilen 7’nci Ortadoğu Altın ve Mücevherat Fuarı kapsamında birbirinden güzel elmas, altın ve ziynet eşyalarının tanıtıldığı defile düzenlendi. Suriye, İran, Irak ve Dubai ile Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden gelen katılımcılar ve davetlilerin izlediği defilede, Tuğba Altıntop, Yeliz Öney, Simge Tertemiz, Filiz Aydın, Asya Öztürk ve Andrea Katelina’nın da aralarında bulunduğu ünlü modeller çeşitli firmaların yeni sezon altın, elmas, pırlanta, zümrüt koleksiyonlarını sergiledi. Ortadoğu Fuar Merkezi’nde bugün sona erecek fuarda, 120 firma tımlar ve açılışlar gibi ürünlerini sergiliyor. Irak, Suriye özel organizasyonlarve İran’dan alım heyetlerinin da VIP otomobil olarak de geleceği fuara, birçok tercih edildiğini ifade şehirden kuyumcu eden Akyol, Türkiye’den odaları da şimdiye kadar 2 adet sipadestek verdi. riş aldıklarını söyledi. Yurtdışındaki benzerlerine göre oldukça ucuz olduğunu anlatan Akyol, “Yurtdışında 700800 bin Avro’ya satılan limuzinlerin aynısı, bu zevki yaşamak isteyenler için Türkiye’de 195 bin lira anahtar teslim fiyatıyla satışa sunuluyor” dedi. Çin malı limuzin 195 bin TL ADANA (AA) Çin’in en büyük otomotiv üreticilerinden Chery, dünyada zenginlik, güç ve prestiji simgeleyen araç kategorisinin başında yer alan limuzinlerden Avrupa ve ABD’deki örneklerinin neredeyse yüzde 20 fiyatına üretmeye başladı. Chery’nin Türkiye Distribütörü Mermerler Otomotiv Genel Müdür Yardımcısı Aydın Akyol, limuzinlerin gerek estetik, gerek konfor, gerekse de ihtişamı içinde barındıran yapıya sahip olduğunu belirtti. Akyol, günümüzde limuzinlerin özellikle gelin arabası, film festivalleri, tanı Devlet Sonrası Uygarlıkların Karşılaştırmalı Tarihleri Üzerine Gezegenler Arası Çalışma Grubu’nun 3011 Yılı Sempozyumu’nda benim de bir sunuş yapmam gerekince, dünya tarihinde (uzmanlık alanım antik uygarlıklar, özellikle ‘Kapitalizm’dir) “devlet sonrası” uygarlığa geçişi hazırlayan “büyük yıkım ve yenilenme” başlamadan önce yaşananlar üzerinde durmaya karar verdim. Sunuşumda Batı Bloku ile Asya Bloku arasında yoğunlaşan kaynak savaşları sırasında çöken Sünni Arap İmparatorluğu’nun doğuşu üzerinde özellikle durmayı düşünüyorum. üyük isyan’, beklenmedik sonuç Sanırım sunuşuma 2010 yılı sonunda Kuzey Afrika’dan yükselen büyük “Arap İsyanı”yla başlayacağım. Demokrasi talebiyle 1848 devrimlerini, Tahrir Meydanı gibi, 1871 Komünü’nün yaşam alanlarını anımsatan bu dalga, hızla tüm Arap Dünyası’nı sardı. O zamana kadar kültürel bir yakıştırma olan “Arap Dünyası”nı, yeni iletişim teknolojilerinin de katkısıyla fiilen yarattı. Bu dalgayla başlayan devrim sürecinin gündeme getirdiği “kopuş” olasılığı tüm dünyada “Devlet Sonrası Toplum” projesi üzerinde çalışan akımları, heyecanlandırdı, umutlandırdı. Aynı anda, zamanın gerilemekte olan ABD ve AB “emperyalizmi”, kendi ülkelerinde de özellikle dönemin “ücretli köleleri” (o zamanlar insanlar yaşayabilmek için enerjilerini ücret karşılığında satmak zorundaydılar) arasında büyük ilgi uyandıran bu dalgayı yönlendirmek, nihayet söndürmek için sürece katıldı. Bu dalganın başladığı ülkelerde ‘B “ücretli kölelerin” ürettiği değerlere el koyarak büyük servetler (bu garip kavramı burada açıklayamayacağım, isterseniz “Büyük Antropolojik Sözlük”e bakabilirsiniz) oluşturan grupların da kendi açılarından bu “halk” ayaklanmalarını söndürmek için kimi ülkelerde “eski rejimle” uzlaşma yolları aramaya, kimi ülkelerde liderliği ele geçirmeye başladıkları görülüyordu. Bu gözlemleri aktaran kaynaklar bunların hemen her ülkede Müslüman Kardeşler (MK) olarak anılan dini hareket/parti karışımı (Bkz. B.A. Sözlük) yapılanmalarda örgütlendiklerine de dikkat çekiyorlar. Emperyalizmin müdahaleleri MK’nin sınıf refleksleri, devrimci dalgayı oluşturanların siyasi programlar, zamana uygun örgütlenmeler oluşturmaktaki başarısızlıklarıyla birleşince devrimler beklenmedik sonuçlara yol açmaya başladılar. “Devlet sonrası” topluma açılan bir süreci doğrudan başlatamasa bile, bu dalganın dersleri, “büyük yıkım”da patlak veren ikinci dalganın nihayet yalnızca bölgede değil tüm gezegende bir başka tarihin başlatmasını kolaylaştırdılar. hazırlaması dünya tarihinin ironilerinden biriydi. Ve yıkılması Müslüman Blok’un oluşması için İran ve Suudi “engellerinin” aşılması gerekiyordu. Tarihçiler, bu aşamada da Suriye krizinin, bir katalizör olarak büyük katkısı olduğunu düşünüyorlar. Irak’ın işgalinden sonra, İran’ın bölgedeki etkisinin artmaya başlaması, Vahabi Suudi Rejimi’ni yeni bir stratejik oyuna yönlendirdi: ABD/İsrail etkisini kullanarak İran’dan kurtulmak. Bu bağlamda tarihçiler 2010’lu yıllarda Körfez’de İran’la giderek sertleşen bir silahlanma yarışına giren Suudi Krallığı’nın, Suriye’yi destabilize ederek, İran Hizbullah bağını koparmaya amaçladığını saptıyorlar. Nitekim aynı tarihçiler, Suriye’de yoksul Sünni alt sınıfların ayaklanmasını bir iç savaştan geçerek sonuçlandırabilmek, bu arada komünistleri de tasfiye etmek için, Suudi parasının, diplomatik basıncının, Suriye’deki Sünni burjuvazi Alevi Devlet sınıfları ittifakını parçalama hedefi üzerinde yoğunlaştığını, bu arada Müslüman Kardeşler üzerinden muhalefeti silahlandırmaya başladığını aktarıyorlar. Böylece Suudi rejimi Hizbullah’ın ABD/İsrail basıncına direnme koşullarını ortadan kaldırırken hem İran’ı yalnızlaştırıyor hem de SuriyeTürkiye eksenini kırarak, Türkiye’nin bölgede yükselme senaryosuna da bir son veriyordu. Tarihçiler Pakistan’ın gerektiğinde Suudi Arabistan’a yardıma göndermek için iki tümen ayırmasının, İran’ın yalnızlaşmasını derinleştirirken, Hindistan’ın Asya Bloku’na katılma sürecini hızlandırdığını da 3011’den Bir Tarihçi ardından konsolide olan ittifak, iktidarın Tunus ve Mısır’da Müslüman Kardeşler akımının eline geçmesini sağladı. Bölgenin “pivot” ülkelerinden Mısır’da iktidarın MK’nin eline geçmesinin ilk etkisi, MK’nin bir dalı olan Hamas ile Arafat öldürüldükten sonra ABD işbirlikçisi haline gelmiş olan Filistin Kurtuluş Örgütü’nün anlaşarak Filistin Yönetimi’ni birleştirmesi oldu. Kimi tarihçiler o yaz çıkan ve İsrail’de nihayet “Barış Süreci”ne dönülmesine olanak veren yeni bir hükümetin oluşmasına da yol açan savaşın arkasında bu birleşmenin yattığına inanıyorlar. MK’nin Mısır’da iktidarı almasının ikinci etkisi de bu akımın Ürdün ve Suriye’deki benzerlerinin yönetimleri ele geçirmelerini kolaylaştırmak oldu. Aynı yıl, Türkiye’de, MK geleneğinden büyük ölçüde etkilenmiş bir Sünni Müslüman hareketin partisi olarak anılan AKP’nin üçüncü kez iktidara gelmesi, Kuzey Afrika’dan Türkiye’ye MK etkisinde bir Sünni bölgesinin şekillendiğini gösteriyordu. Voltreno gezegeninden ünlü tarihçi Szzemsçvio’ya göre, bir Yeni Osmanlı Barışı kurmayı hedefleyen bu akımın seçim zaferinin, yıllar sonra, Türkiye’nin bir Sünni Arap İmparatorluğu tarafından yutulmasına zemin üslüman Blok’un oluşması Önce Tunus, Mısır despotları yıkıldı. Yangından mal kaçırır gibi yapılan “genel seçimler” bu ülkelerde, devrimci dalgayı eritti, eski rejimin “burjuvazi” (Bkz. B.A. Sözlük), ordu (silahlı devlet burjuvazisi) ve Müslüman Kardeşler’de örgütlenmiş burjuvazi arasında, eski rejimin partilerinin de kapatılmalarının M düşünüyorlar. Bu gelişmelerde I. ve II. Obama Yönetimleri’nin Ortadoğu politikası da önemli bir rol oynamış. ABD, Arap dünyasıyla tek bir blok ve merkezi bir işbirlikçi yönetim aracılığıyla ilişki kurmayı, gerektiğinde, başına Petraeus’un atanmasından sonra daha da militaristleşen CIA yoluyla uzaktan ince ayar yapmayı, gerilemekte olan etkisine uygun bir çözüm olarak görmüş. Tarihçiler, stratejinin, giderek Yemen, Libya ve Cezayir’i de yutup, Irak’ı da içererek Kuzey Afrika’dan Türkiye’ye kadar uzanan coğrafyada, Müslüman Kardeşler geleneğine dayanan merkezi bir MüslümanSünniArap blokunun, sonra da devletinin oluşmasına yardımcı olduğunu düşünüyorlar. Tarihçiler bu oluşumun da birçok ironiyi birden içerdiğinde birleşiyorlar. ABD’nin uzaktan kontrol hesapları kontrolü olanaksız devasa bir devlet oluşturdu. İran’a karşı güçlenmeyi amaçlayan Suudi Krallığı, Müslüman Kardeşler hareketinden kendini koruyamadı. İran’ı gerileten süreç İsrail’i çok daha olumsuz koşullarda barış yapmaya, bir “Arap Denizi” içinde eriyip gitme olasılığına doğru sürükledi. Bu süreç petrolün tükenme eğilimiyle birleştiğinden bu “Büyük Sünni Arap İmparatorluğu” Batı ve Asya blokları arasındaki ekonomik, siyasi ve giderek askeri rekabetin getirdiği basınca dayanacak kaynaklardan yoksun kalarak 21. yüzyılın sonuna doğru, büyük toplumsal hareketlerin de etkisiyle dağıldı. Bundan sonrası artık “Devlet Sonrası Topluma Geçiş” sürecine ait olduğundan, ben de sunuşumu bu noktada keserim diye düşünüyorum. Tekrar davet edilirsem, gelecek sene Alfa Century Galaktik Bilimler Konferansı’nda bu konuyu sunmayı deneyebilirim. Kara para aklamada ihlal ANKARA (AA) Kara para aklama ve terörün finansmanıyla mücadeleye dönük yükümlülük denetimleri, özellikle aracı kurum ve leasing şirketlerinin yükümlülük ihlalinde bulunduğunu ortaya koydu. Denetimi tamamlanan 65 yükümlüden 19’unun yükümlülük ihlalinde bulunduğu belirlenirken ihlale rastlanılmayan yükümlü sayısı 46 oldu. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear