23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHUR YET 26 N SAN 2011 SALI 6 HABERLER CHP İzmir milletvekili adayı Mustafa Balbay, seçim bölgesinde ‘mektupla basın toplantısı’ yaptı: Kalem benim ‘kale’m bölge 2. sıra adayı eski A HM Rıza Türmen: Niçin Toplantıya katılan 1. de seçilmesi durumunda Balyargıcı Rıza Türmen tutuklu yargılanıyor bay’ın tutukluluğunun “doğal olarak” sona ermesi gerektiğini kaydetti. Türmen, “Balbay’ın yargılanması henüz bitmedi. Doğal olarak masumluk karinesinden yararlanır. Milletvekili seçilince de oradaki yargıçların tahliye etmesi gerekir. Asıl sorgulanması gereken şey, Balbay’ın niçin tutuklu yargılandığıdır” dedi. (Fotoğraflar: HAKAN DİRİK) İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) CHP’nin İzmir 2. bölge 2. sıra adayı, gazetemiz yazarı Mustafa Balbay, seçim çalışmalarına “basın toplantısıyla” başladı. Silivri’de tutukluluğu 782 gündür süren Balbay, İzmirli gazetecilere gönderdiği mektupta, İzmir için duyduğu heyecanın kenti Meclis’te temsil etme süreciyle sönmeyecek bir ateşe dönüştüğünü kaydetti. Seçilmesi durumunda kalemini bırakmayacağını kaydeden Balbay, “Kalem, benim ‘kale’m” dedi. Balbay’ın mektubunu CHP İzmir İl Başkanı Tacettin Bayır okudu. Siyasal kimliğiyle gazetecilere ilk selamı vermek istediğini söyleyen Balbay, İzmir’in kendisi için “meslek heyeca nının doğum yeri” olduğunu belirtti. İzmir basınında kendisiyle ilgili çıkan haberleri izlediğini kaydeden Balbay, bunları “dost eli” olarak değerlendirdi. Balbay, mektubuna şöyle devam etti: “Silivri’de beni ayakta tutan unsurların başında yazı yazma duygusu geliyordu. O nedenle siyasi yaşamda da mesleğimi bırakmayı düşünmüyorum. Kalem hep yanımda olacak. Kalem, benim hiç teslim olmayacak ‘kale’m.” Siyaseti kesinlikle bir “sığınma” ya da “hapisten çıkma aracı” olarak görmediğinin altını çizen Balbay, bu anlamda kendisi için 13 Haziran’dan itibaren yeni bir mücadele sürecinin başlayacağını vurguladı. Canımm Ege Cıvıl cıvıl bir kitap fuarı, gençler, gençler ve kadınlar.. öğretmenler.. hepsi güzel insanlar. Cumhuriyet Kitap’ın standında sohbet ediyoruz. Hayatları mücadele ile yoğrulmuş; gerici, dinci, faşist saldırıların içinden geçmiş ve feleğin çemberinden süzülmüşler hepsi. Ama güleryüzlüler. Büyük bir yaşam deneyiminin ışıltısı ve bilgeliği yüzlerinde, gözlerinde. Zehra Ünüvar, öğretmen, karı koca Anadolu’da okuldan okula geçmiş hayatları.. Evleri bile kurşunlanmış! 3 çocuk yetiştirmiş, hepsi üniversiteyi bitirmiş, bugün çok iyi yerlerde çalışıyorlar. Hayranım kadınlarımıza! Oğlu lisedeyken “anne dershaneye gitmem gerek” demiş. “Hayır göndermem, para da veremem, ama bak sınavlarına gir özel dershanelerin, ilk bin içinde olmayı başarırsan, bedava okursun” yanıtını vermiş. Çocuğunun gözleri parlamış ve başarmış.. Zehra Hanım, öğretmenlikten ve çocuk büyütmekten emekli olunca, öykü yazmaya dönmüş. Cumhuriyet Kitapları’nda yayımlanan “Şahmaranı Yutmak” adlı öykü kitabını imzalıyordu bizlerle birlikte okurlarına! Isparta’dan kopup gelen genç kızlar... Cumhuriyet’i bazen bulamıyoruz kentte, diyor. Kitaplar, kitaplar ve kitaplar... Küçüklerle tanışıyoruz. Mehmet, Murat, Erdem ve diğerleri... İzmir Çağdaş Yaşam’ı sırtlayan Gönül Hanım ve diğerleriyle sohbet ediyoruz. Şimdi, müziğin sosyolojisi üzerinde araştırmalar yapan bir Çağdaş Yaşam bursiyeri gençle tanıştırıyorlar! Desteğin/özverinin geri dönüşü ve bunun yarattığı mutluluk! Okurlar, güzel insanlar, hemen söze giriyorlar: Siz bizi tanımazsınız ama biz sizi tanıyoruz... Haftanın üçbeş günü sizlerle beraberiz. Yoo ben de hepinizi tanıyorum, en azından çoğunuzu tanıyorum. Yazıları kimlerin okuduklarını az çok biliyorum, kendinizi bilinmiyoruz diye saklamaya hiç çalışmayın... Ege güzel. Hadi ben Ege’ye yerleşeyim! Yeriniz hazır, artık bir kez söylediniz, dönmek yok sözden... Birkaç söz daha etsem, anladım ki İstanbul’a dönemeyeceğim.. Susuyorum! Cumhuriyet’i sorguluyorlar. Hiçbiri “biatçı” değil. Eleştiriyorlar! O neden öyle yazmış, şu ne halt ediyor öyle, “Gazete” sağlam mı, ciddi bir sorun yok değil mi... Daha pek çok şey, burada yazamayacağım... Söz CHP’ye geliyor, CHP’yi eleştirmeyin, diyor bir, ikinci emekliliğini de yaşamış neredeyse bir Cumhuriyet kadını, ama taş gibi ayakta! Yanında başka bir okur, hayır tabii ki eleştiri de olacak, diyor.. Ama şimdi değil! Şu seçimler geçmeli önce! Gözümün önüne, tekkeler, zaviyeler kapatılmamalıydı, diye demeç veren milletvekili adayının zırvalıkları geçiyor.. Onlar birer “kültür, yeri, insan üretim yeri”.. imiş, yeniden açılmalılarmış.. Bugünün ve yarının Türkiyesi’ni, tekke ve zaviyeleri açarak kuracak birilerinin de CHP içinde olması, herhalde “halkla bütünleşmek” oluyor.. Okur sözü kapıyor ağzımdan, “İşin ilginci, bu tipleri kucaklayarak, ‘oralardan’ seçmen kitleleri koparacağını ve büyüyeceğini sanan bir anlayışa bel bağlamak geçmişte de iflas etmemiş miydi?” Diğer okurdan bir gerekçe: “Böyle bir kişinin parti içinde varlığı önemli değil, yem diye almışlar işte..” Millet pek umursamıyor şimdi böylelerini, pek çoğu “onlar bugün var, yarın yok” görüşünde.. Seçime odaklanmış ve hedefinde bu iktidarın gitmesi var.. Oylar parçalanmaz mı, söylemi yaygın.. Ama pek çok kişinin de, İzmir’de Doğu Perinçek’e, İstanbul’da Tuncay Özkan’a oy vereceğini söyleyenler de var. Bir okur diyor ki, “her seçimde sürekli korku içinde oy vermekten bıkanlar, tercihlerini özgürce kullanacak..” Bu seçimler ilginç olacak... Yoksul halkım, tabii ki her zamanki gibi, zenginleri seçecek! Kendilerini daha iyi sömürsün diye... Cahillik, üçbeş çocuk bu nedenle çok gerekli iktidara! Bir de politik din çemberi tabii.. Ki kafasını günışığına çıkarmadan, tepesine binenleri sırtında durmadan ve yıllarca taşıyabilsin.. İktidar ve şürekası daha zenginleşsin, şişsin paradan puldan... Eski DP için oy deposu Ege, yurttaş olma ve kapitalistleşme süreci içinde, tutuculuğundan sıyrılalı çok oldu... Türkiye’nin özgürlüğe, gerçek demokrasiye açık yüzü.. Oradan ve Akdeniz’den Anadolu’nun içlerine doğru büyüyecek bu umut. Başka çaresi yok... Mülkiye müfettişinin raporunda ‘imar planı tadilatı karşılığı belediyeye arsa bağışı yapıldığı’ tespiti yer aldı Malatya’da bağış oyunu AYKUT KÜÇÜKKAYA SELAHATT N GÖKATALAY AKIN: BEDELS Z OLARAK BELED YEM ZE KAZANDIRDIK Konuyla ilgili eski Malatya Belediye Başkanı, 12 Haziran’da AKP’nin milletvekili adayı olan Cemal Akın şu açıklamayı yaptı: “Söz konusu yapılan işlemde, herhangi bir art niyet olmadığı gibi kamu zararına yol açacağı da düşünülmemiştir. Aksine, söz konusu şirketin arsasının yüzde 40’ı civarında olan kısmı belediyemize bedelsiz olarak kazandırılmıştır. Bir başka ifadeyle tamamen kamu yararı gözetilmiştir. Söz konusu inşaat devam ederken 29 Mart 2009 tarihinde yapılan mahalli idareler seçimleri ile birlikte Malatya Belediyesi’ndeki görevim sona ermiştir.” de içeriyor. Müfettişin bu tespit ve değerlendirmesi Danıştay Birinci Dairesi’nin kararının gönderildiği Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturması sonucu karara bağlanacak. Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilen soruşturma kararına dayanak olan İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişi’nin raporunda aralarında Malatya Belediye Başkanı Ahmet Çakır, AKP’nin Malatya milletvekili adayı olan Akın, eskiyeni 21 AKP’li meclis üyesinin bulunduğu toplam “23 kişi”; “taşınmaz üzerine fabrika yapımı için verilen ruhsatla alışveriş merkezi yapılmasına göz yummak; mahkemelerce verilen yürütmeyi durdurma kararlarını uygulamamakla” suçlanıyor. İçişleri Bakanlığı Mülkiye Teftiş Kurulu’na 6 Ağustos 2010 tarihinde sunulan 161/41 sayılı Ön İnceleme Raporu’nda soruşturulacak iddialarla ilgili önemli bir tespit dikkat çekiyor. Mülkiye müfettişinin tespiti şöyle: İMAR PLANI TADİLATI KARŞILIĞI ARSA BAĞIŞI “Yapılan plan değişikliğiyle mezkur arsanın sanayi alanından ticaretsağlıkkonut alanına dönüştürülmesi sonucunda ortaya çıkan değer farkının oldukça yüksek olduğu, böylece arsanın değerinin çok arttığı; diğer yandan ilgililerin imar planı tadilatı karşılığında yüzde 40 oranında arsayı, ‘yol ve park olarak ayrılmak’ şartıyla belediyeye bağışladıkları ifade edilmekte ise de, bu durumun arsadan yüzde 40 Düzenleme Ortaklık Payı (DOP) alınamamasından kaynaklandığı; kaldı ki belirtilen yol ve parktan da en çok yine arsa maliklerinin müşterilerinin faydalanmasının söz konusu olabileceği...” KILIÇDAROĞLU’NDAN MALATYA YORUMU: Danıştay Birinci Dairesi’nin kararıyla haklarında “imar mevzuatına aykırı biçimde sanayi alanı olarak satılan arsayı plan tadilatıyla ticaret alanına dönüştürmek; fabrika yapımı için verilen ruhsatla alışveriş merkezi yapılmasına göz yummak” iddiasıyla soruşturma açılan 23 isimden biri ve aynı zamanda 12 Haziran seçimlerinde AKP’nin Malatya milletvekili adayı olan H. Cemal Akın’ın belediye başkanlığı yaptığı dönemle ilgili (20042009) skandal bir bilgi yer alıyor. İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişi’nin raporunda, “imar planı tadilatı karşılığı belediyeye arsa bağışı yapıldığı” tespiti yer alıyor. Bu tespit İçişleri Bakanlığı Mülkiye Teftiş Kurulu’nun karar metninde de yer alıyor. Mülkiye müfettişinin tespiti belediye yetkilileri ile şirket arasında “danışıklı bir bağış oyunu” yapıldığı değerlendirmesini Bir AKP klasiği daha UTKU ÇAKIRÖZER 100 M LYON L RALIK SANTRAL ANZAK TORUNLARI ŞAFAK AY N DÜZENLED , 57. P YADE ALAYI ANILDI Boyabat’ta usulsüzlük iddiası MURAT KIŞLALI ANKARA Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu (YDK) 100 milyon TL’lik Boyabat HES iletim bağlantı işinin hiçbir aşamasında yönetim kurulunun bilgi ve onayının bulunmadığı, kamuyu gereksiz büyük mali külfete sokacak önemli hata ve olumsuzluklar tespit edildiğini bildirdi. Boyabat HES’in sahiplerinin yapması gereken iletim hattının yarısının Türkiye Elektrik İletim AŞ (TEİAŞ) tarafından yapılmasına karar verildi. Birim fiyatların piyasa değerlerini yansıtmadığı ve bir kısmının yüklenici firma tarafından belirlendiği saptandı. YDK’nin, SinopSamsunÇorum illerinde kurulması planlanan Boyabat Barajı ve HES projesi için TEİAŞ ile Boyabat Elektrik Üretim ve Ticaret Limitet Şirketi arasında imzalanan anlaşmaya ilişkin tespitleri şöyle: TEİAŞ yönetimi onaylamadı: Yaklaşık 100 milyon liralık bir harcama olduğu halde, konunun hiçbir aşamasında TEİAŞ Yönetim Kurulu’nun bilgi ve onayı bulunmadı. Fiyatları yüklenici firma belirledi: Esasen planlama ve koordinasyon ile görevli olan APK Daire Başkanlığı, icrai nitelikli bütün işlemleri doğrudan yürüttü. TEİAŞ’ın hazırlaması gereken “Tahmini Birim Fiyat Kitabı”ndaki bazı tanımlamalar, bir görevlisi TEİAŞ’tan emekli olduğu belirtilen alt yüklenici firmanın hazırladığı projedeki tanımlarla çakıştı. Hatalar mali külfete sokacak: 25 Ağustos 2009’da proje müdürü olarak Mustafa Arı atanmış olduğu halde, proje müdürü olarak Nuri Ceylan’ın imzası yer aldı. Arı, yaptığı tetkiklerde, kuruluşu gereksiz büyük mali külfete sokacak önemli hatalar tespit etti. Proje nedensiz değiştirildi: İki yıllık süre içerisinde birçok işlem yapılarak direklerin prototiplerinin test edilmesinin gündeme geldiği bir aşamada, yeni bir gelişme ya da gerekçeye dayanmaksızın BoyabatKurşunlu Elektrik İletim Hattı’nın tek hat çift devre şeklindeki karakteristiği, çift hat tek devre şekline dönüştürüldü. Hattın birinin TEİAŞ tarafından yapılmasına karar verildi. Sürecin hiçbir aşamasında yönetim kurulu kararı alınmadı. 10 bin kişi Ata’nın yolunda 57. Alay Yürüyüşü’ne katıldı. Org. Kıvrıkoğlu şehitlere karanfil bıraktı. ‘Dedeciğim ben geldim’ MEHMET ÇELEN/BARKIN ŞIK ÇANAKKALE Çanakkale Kara Savaşları’nın 96. yıldönümü nedeniyle Anzak torunları her yıl olduğu gibi “Şafak Ayini” düzenlerken Türkiye’nin dört bir yanından gelen öğrenci ve askerler de düşman çıkarmasına karşı koyarak “Çanakkale geçilmez” diyen 57. Piyade Alayı’nı andı. Kentte dün ilk tören, Gelibolu Yarımadası Anzak Koyu’ndaki geleneksel “Şafak Ayini” oldu. Törene, Yeni Zelanda ve Avustralya’dan gelen binlerce genç katılırken dev ekranlardan belgesel ve gazilerle yapılan röportajlar da gösterildi. Yeni Zelanda Dışişleri Bakanı Murnay McCully ve Avustralya Gazi İşleri Bakanı Warren Snowdon, günümüzde dünya barışını tehdit eden savaşlara dikkati çekerek bu anlamsız savaşlara en iyi yanıtın 96 yıl sonra bu koyda yaşananların ardından ve rildiğini vurguladı. Genelkurmay Başkanlığı ve Ulusal Öğrenci Konseyi işbirliğiyle “Ata’nın Yolunda 57. Alay Yürüyüşü” düzenlendi. Bigalı yakınlarında çadırlarda geceleyen gençler, sabahın ilk ışıklarıyla birlikte, önce şehit dedeleri gibi kırık buğday çorbası içti. 1. Ordu Komutanı Orgeneral Hayri Kıvrıkoğlu, 2. Kolordu Komutanı Korgeneral Raif Akbaş’ın da aralarında bulunduğu 54 üniversite, 3 harp okulu ve askeri liselerin öğrencileri ile çeşitli sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinden yaklaşık 10 bin kişi 4.5 kilometre yürüyerek Conkbayırı’na ulaşıldı. Org. Kıvrıkoğlu, “57. Alay’ın sancağı yoktur, bir temsili sancak verilmiştir. Bu yürüyüş de onu simgelemektedir” dedi. Mehmetçik torunları Çanakkale’ye üzerlerinde “Dedeciğim ben geldim” yazılı tişörtlerle geldi, dedelerinin kazdığı siperlerde yürüdü. Conkbayırı Anıtı’nda düzenlenen törenin ardından temsili alay sancağı Uludağ Üniversitesi’nden Niğde Üniversitesi’ne teslim edildi. (Fotoğraf1ar: AA, AFP, EPA) ZONGULDAK CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet’in ortaya çıkardığı AKP’li Malatya Belediyesi’ndeki yolsuzlukla ilgili olarak “Bir AKP klasiği daha. Halka değil rantiyeye hizmet ediyorlar” dedi. Erdoğan’a “10 bin kişiyle uğraşacağına bir ÖSYM Başkanı’yla uğraş yeter” diyen Kılıçdaroğlu, AKP ve MHP arasındaki milisbozkurt gerilimiyle ilgili olarak “Umarım sözde kalırlar” diye konuştu. Seçim mitingi için Zonguldak’a yolculuğu sırasında beraberindeki gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, gündemdeki konulara ilişkin şu değerlendirmeleri yaptı: Malatya’daki yolsuzluk: Bir AKP klasiği daha. AKP’li belediyeler halka hizmet değil, kendi yandaşlarına hizmet için ele geçirildi. Halka değil rantiyeye hizmet veriyorlar. (Kayseri skandalıyla ilgili olarak) Başbakan’a el yazısıyla topladığı rüşveti gösteren defteri gönderdik, “Altında imza yok” dedi. Bir insan bu kadar kıvırır. Gönder Adli Tıp Kurumu’na. Bak bakalım onun yazısı mı değil mi? İmza olsa parmak izi isterdin, o da olsa ıslak imza mı derdin. Rüşvetin belgesini de veriyoruz ama hâlâ gerekçe arıyorlar. Bir başbakan ilk kez rüşvet defterinden kişi yargılanmasın diye gerekçe arıyor. Amacı MHP’yi bölmek: Umarım bu polemik söz düzeyinde kalır. Başbakan daha önce ülkücülere saygı duyduğunu söylemişti. Şimdi de bozkurtlara saygı duymadığını gösteriyor. Aslında bu ayrımın ne kadar yapay olduğunu herkes bilir. Başbakan’ın amacı MHP’yi bölmek. On bin kişi değil, bir kişiyle uğraşsa yeterdi: Cumhuriyet tarihinde bir demokrasi yürüyüşüne karşı ilk kez bir başbakan “510 bin kişiyi yığarım” dedi. Bu bile Başbakan’ın demokrasiyi ne kadar sindiremediğini gösteriyor. Halbuki on bin kişiyle uğraşacağına sadece bir kişiyle, ÖSYM Başkanı ile uğraşsa yeterdi. Bakın ALES’te yeni skandal yaşandı. Haberal’a karşı kara propaganda: Zonguldak milletvekili adayımız Mehmet Haberal için “Ecevit’in sağlığına bakmadı” diye kara propaganda yapıyorlar. Böyle bir şey olmadı. Rahmetli Ecevit de söylemedi, eşi de hayatta. Kaldı ki, Ecevit, Haberal’ı cumhurbaşkanı adayı olarak göstermek istiyordu. Ne Haberal’ın, ne İlhan Cihaner’in ne Mustafa Balbay’ın ne de Sinan Aygün’ün adaylıkları konusunda halktan bize yönelik tepki yok. Ustalığını düşünemiyorum: Başbakan bana çırak demiş. Ben çırak olmaktan memnunum ama Başbakan’ın ustalık dönemini asla düşünmemek lazım. Devleti soyan kişilerin ustalık dönemine ulaşması iyi olmaz. İZZET VARAN: YILMAYIZ Şifreyi ortaya çıkaran avukata tehdit Yurt Haberleri Servisi Artvin’de bir dershaneci ile birlikte YGS’de şifre skandalını ortaya çıkaran avukat Ayla Varan’ın eşi Artvin Baro Başkanı İzzet Varan, çok sayıda tehdit aldıklarını açıkladı. İzzet Varan, kentin çevre sorunları ile ilgili bir toplantıda şifre skandalına ilişkin soru üzerine “Tehditler alıyoruz. Ama önemli olan doğrunun ortaya çıkmasıdır. Bu tehditler kimseyi yıldıramaz. Hele kendilerine yasayla insan haklarını, hukukun üstünlüğünü savunma ve muhafaza etme görevi verilen avukatlar bunlardan hiç yılmaz” dedi. Şifre skandalının ortaya çıkmasından sonra telefonla arayan bazı kişilerin tehdit ve küfür ettiklerini “bu işle uğraşmamaları gerektiğini” istediklerini anlatan Varan, “Bu tehditler bir süre sürdü. Ancak ben ve eşim bu tehditleri ciddiye almadık. Bu konuda cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunmaya da gerek görmedik. Sonra bu telefonları kesildi” diye konuştu. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear