23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHUR YET 2 N SAN 2011 CUMARTES kultur@cumhuriyet.com.tr 14 KÜLTÜR 30. İstanbul Film Festivali’nin açılışında bu yıl da Emek Sineması’nın kapatılması protesto edildi STANBUL F LM FEST VAL ’NDE BUGÜN Sinemasız kalmayın Kültür Servisi 30. İstanbul Film Festivali dün akşam Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda törenle açıldı. Oyuncu Mehmet Ali Alabora’nın sunuculuğunu yaptığı gecenin başında geçen yıl olduğu gibi “İsyanbul Kültür Sanat Varyetesi” Emek Sineması’nın kapatılmasını protesto etti. Törende Türk sinemasına yıllar boyu emek vermiş yönetmen Yusuf Kurçenli, görüntü yönetmeni Ertunç Şenkay ve sinema sanatçıları Metin Akpınar ile Zeki Alasya’ya “Sinema Onur Ödülleri” verildi. Bu yılki festivalin onur konuğu, yapıtları ve yaklaşımıyla çağdaş ve bağımsız sinemayı etkileyen, Macar yönetmen Belá Tarr’a da “Sinema Onur Ödülü”nü İKSV Yönetim Kurulu Baş(Fotoğraf: SERKAN DURMUŞOĞLU) kanı Bülent Eczacıbaşı verdi. Açılışta festivalin 30 yıllık hikâyesini kendi anılarıyla Türkan Şoray’dan İzzet Günay’a, Özgü Namal’dan Mehmet Günsür’e, Yeşim Ustaoğlu’ndan, Semih Kaplanoğlu’na Türk sinemasının tanınmış oyuncu ve yönetmenleri anlattı. Sahneye çıkan çoğu sanatçı Emek’in tekrar açılması yönünde konuşmalar yaparken Alasya da ödülünü alırken “Emek Sineması film göstermek için açılsın, sahnesinde namaz kılmak için değil” diye konuştu. Festivale 28 yıl boyunca ev sahipliği yapan Emek Sineması ile ilgili de özel bir video gösterimi yapılan törende, bu sinemanın emektar çalışanı Hikmet Dikmen de “sinemasız kalmayın” dedi. İsyanbul Kültür Sanat Varyetesi de üflemeli oyuncaklarla boşaltılan ve yıkımı planlanan Emek için seslerini yükseltti. Maraton 30 yılın hikâyesiyle başlıyor! Kültür Servisi İstanbul Film Festivali, iki haftalık maratonuna bugün başlarken sinemaseverlere 30. yıl hediyesi olarak arşiv niteliğinde bir kitap sunuyor. 30. yıl projelerinden biri olan “30: 20 Yönetmenden 30 Yıl” isimli kitapta, festivalin kişisel tarihimizde oynadığı rol, festivalle büyümüş, sinemayı bu festival sayesinde keşfetmiş 20 yönetmenin gözünden anlatılıyor. Festivalde izlediği ve etkisinde kaldığı birer film üzerine yazdıkları yazıların yanı sıra söyleşilerin de yer aldığı kitap bugünden itibaren festival mekânlarından ve İKSV Tasarım Mağazası’ndan temin edilebilir. Festivalin bu ilk gününde öne çıkan filmler arasında ise gala filmi “Küçük Beyaz Yalanlar” 21.30’da Atlas Sineması’nda, Alman koreograf Pina Bausch’un sanatını betimleyen Tanztheater Wuppertal topluluğuyla üç boyutlu çekilmiş uzun metraj dans filmi, “Pina” saat 19.00’da Fitaş 1’de, Carlos Saura’nın 2010 yapımı “Flamenko Flamenko”su 11.00’de Atlas’ta izlenebilir. Bela Tarr’ın Berlin Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü kazanan son filmi “Torino Atı” da saat 16.00’da Atlas sinemasında yönetmenin katılımıyla gösterilecek. Ayrıca 21.30’da Beyoğlu Sineması’nda İsrail Filistin yapımı “Kahve Gerçekle Hayal Arasında” filmi ekibin katılımıyla izlenebilir. Anılarla festival Eski festival görüntülerinden sokak röportajlarına, festivalin ödüllü yönetmenlerinden kuruluş yıllarına özel kliplerin yayımlandığı gecede sahnede, 17 yıl boyunca festival direktörlüğünü üstlenen Hülya Uçansu, 13 yıl festivalin sanat yönetmenliğini yapan Vecdi Sayar ve festivalin ikinci yılından bu yana danışma kurulunda bulunan Atilla Dorsay da yer aldı. Töreninin ardından Isabelle Huppert’in başrolünü üstlendiği Marc Fitoussi’nin “Copacabana” adlı film gösterildi. Törende Yusuf Kurçenli, Ertunç Şenkay, Metin Akpınar, Zeki Alasya ve Belá Tarr’a “Sinema Onur Ödülü” verildi. (Fotoğraf: VEDAT ARIK) PAMUK’UN SON ROMANI FRANSA VE HOLLANDA’DA YAYIMLANDI ‘Masumiyet Müzesi’nin Avrupa yolculuğu Piyanist Chick Corea ile vibrafoncu Gary Burton, önceki akşam Cemal Reşit Rey’deydi Kültür Servisi Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk’un “Masumiyet Müzesi” adlı son romanının Fransızcası, Gallimard Yayınları’ndan çıktı. Fransa’nın en ciddi ve büyük haftalık kültür dergisi Télérama, iki sayfa ayırdığı kitabı “olay” olarak niteledi. Roman geçen günlerde, Hollandaca olarak da yayımlandı. Pamuk, ayrıca dünyanın farklı ülkelerinden 100’e yakın yazarı Brüksel’de buluşturan Passa Porta Edebiyat Festivali’nin bu yılki onur konuğu oldu. Pamuk, festivalin kapanış şöleninde yaptığı konuşmada, “Masumiyet Müzesi’nin, bugünlerde Fransızca ve Hollandaca olarak yayımlanmasının yanı sıra, Harvard Üniversitesi’nde verdiğim derslerin kitabı da basıldı. Burada bütün kitaplarım hakkında konuştuk. Gerçekten çok sevindim ve gurur duydum” dedi. Öte yandan geçen günlerde, Türkçeden Almancaya çevrilen “Cevdet Bey ve Oğulları” romanının tanıtımı için Berlin’deki Renaissance Tiyatrosu’ndaki okuma etkinliğine de katılan Pamuk, Türklerin AB’ye girmeyi halen istediğini söyledi. Türklerin geçmiş yıllarda Avrupa’ya daha safça, adeta çocukça bir hayranlık duyduğunu belirterek, “Günümüzde ise Türkiye’nin AB üyeliğini isteyenler, bunu daha gerçekçi nedenlerle istiyor” diye konuştu. Sinepop’da yangın İstanbul Haber Servisi Demirören AVM’nin de bulunduğu İstiklal Caddesi Yeşilçam Sokak’taki Sinepop Sineması’ndan yangın çıktı. İtfaiyenin müdahalesiyle yangın büyümeden söndürüldü. Yangının, bitişik haldeki iki binanın arasında izolasyon çalışması yapılırken çıktığı açıklandı. Yangın sırasında alışveriş merkezinin güvenlik görevlilerinin görüntü almak isteyen gazetecilerin üzerine yürüdüğü ve görüntü alınmasını engelledikleri bildirildi. Zaman ötesi iki büyük oyuncu ayrı bir renk katıyor. Birlikte dört onluğu deviren bu adamÖğrenciydim, piyanist Chick Corea ile lar, sadece yan yana müzik yapan iki kivibrafon sanatçısı Gary Burton’ın 1979 şinin ötesinde; dört kollu tek bedenli bir tarihli ikili konser plağı “In Concert Zu organizma gibi. Sadece bedenen değil, rurich”i, Tünel Narmanlı Han’daki Deniz hen de ikiz. Flamenko çizgili “AllegPlakevi’nden harçlık biriktirerek aldığı ria”nın girişinde, birinin ellerini çırparak, mı dün gibi hatırlarım. Üzerinden 15 yıl diğerinin piyanonun kuyruğuna vurageçmiş, ancak ikilinin bir araya geliş hi rak karşılıklı tempo tuttukları an, birbirkâyesi 40 yıla dayanıyor. leriyle didişen, ama birbirlerinden ayrı yaİkiliyi 13 yıl sonra yeniden pamayan iki büyük oyuncu bir araya getiren bu düet Jack Lemmon ile Walter projenin konseri, önceki Matthau’yu anımsatıyor. Birlikte dört akşam Cemal Reşit Rey onluğu deviren bu Burton elindeki sopalarla Konser Salonu’nu dolduran asabi görünümlü, Corea kalabalık eşliğinde keyifle adamlar, dört kollu ise daha neşeli bir tip. tek bedenli bir izlendi. Bu tarihi konser plaYüzde 50 hisseyle, sağından sadece iki parça çalnatçı liderliği hâkim tarzorganizma gibi. dılar; biri açılıştaki “Love larına. Referanslar, ilham Sadece bedenen Castle”, diğeri Corea’nın kaynakları ve duygular ilk sevdiği piyanistin adına değil, ruhen de ikiz. eşsiz bir bütünlük içinde. bestelediği “Bud Powell”. Benzersiz perspektifleBu kez repertuvar çok ilginç; ri, çağlar arası gezinen zamansız bir boözgün eserler, caz standartları, yakası açıl yutları var. Birlikte yaptıkları en zor madık avangard parçalar bir arada. Bu ay şeylerden biri, sürekli melodik, armonı zamanda çıkaracakları albümden ta nik ve ritmik pozisyon değişiklikleri dımlık provalar sunuyor. oluyor. Bu sayede oluşan formlar, en Tonal caz akorlarıyla süslenmiş Mo orijinal tarafları. zart ilhamlı parça “Mozart Goes DanBu ikiliyi iki saat boyunca izlemenin cing”, gelenekle moderni kaynaştırırken, eğlenceli bir sosyal aktivite olduğunu söyMiles Davis ve Gil Evans tarafından da lemek zor; müzikal ve zihinsel bir çaba yorumlanan Kurt Weill bestesi “My istiyorlar izleyiciden; caz konserinden ziShip”, karanlık bir edebiyat eserini çağ yade, elit ve rafine bir klasik müzik rıştırıyor. Jobim klasiği “Chega de konseri gibi. Biraz daha kısa ya da tek setSaudade” ile Dave Brubeck bestesi ten oluşan bir konser olabilirdi. “Strange Meadow Lark”, repertuvara (muratbeser@muratbeser.com) MURAT BEŞER Antrepo’daki sergiyi 9 ayda 400 bin kişi ziyaret etti Bahreyn ve Lübnan Venedik Bienali’nde yok Kültür Servisi Ortadoğu’da yaşanan siyasi toplumsal karmaşa, haziranda yapılacak Venedik Bienali’ne de yansıdı. Bahreyn ve Lübnan, 2011 Venedik Bienali’nden çekildiklerini açıkladı. Mısır’ın katılıp katılmayacağı ise henüz kesinleşmiş değil. Bu arada Irak, 1976’dan bu yana ilk kez, kendi pavyonunu açmaya hazırlanıyor. ‘Body Worlds’ten rekorlu son Kültür Servisi Alman bilim adamı ve anatomist Dr. Gunter Von Hagens tarafından “plastinasyon” yöntemiyle çürümez hale getirilen 200’den fazla insan bedeni parçasının yer aldığı “Body Worlds/ Orijinal Vücut DünyasıYaşam Döngüsü” adlı sergi, dokuz ayda 400 bin ziyaretçi sayısıyla Türkiye’de rekora imza attı. İlk kez bir Müslüman ülkede ziyarete açılan “Body Worlds” sergisi, Tophane’deki 3 no’lu Antrepo’da, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti etkinlikleri kapsamında Thepartners ile İstanbul Üniversitesi işbirliğiyle 11 Haziran’da açılmış, yoğun talep üzerine 27 Mart’a kadar uzatılmıştı. İnsan yaşam döngüsü ve yaşlanmanın özel bir sunumunu kapsayan sergi, bugüne kadar 60’ın üzerinde ülkede 30 milyondan fazla ziyaretçiye ulaştı. Türkiye’de 400 bin ziyaretçi sayısıyla rekor kıran sergi, 253 bin kişinin ziyaret ettiği “Picasso İstanbul’da”, 252 bin kişinin ziyaret ettiği “İstanbul’da Bir Sürrealist Salvador Dali” ile 102 bin kişinin ziyaret ettiği “Efsane İstanbul: Bizantion’dan İstanbul’aBir Başkentin 8000 Yılı” başlıklı sergileri de geride bıraktı. Keats’in aşk mektubu satıldı Kültür Servisi İngiliz şair John Keats’in 1820 yılında komşusu Fanny Brawne’ye yazdığı aşk mektubu, Bonhams Müzayede Evi’nde 96 bin sterline (yaklaşık 240 bin TL) satıldı. Keats yazdığı mektupta “zavallı bir mahkum” olduğunu, hastalığı yüzünden aşkını nihayete erdiremediğini anlatmış. Keats, henüz 25 yaşındayken tüberkülozdan yaşamını yitirmişti. Ali Teoman’ın iki yeni kitabı Kültür Servisi Genç yaşta aramızdan ayrılan Ali Teoman’ın iki kitabı, “Taş Devri” ile “Gezgin Günce /Britanya Defterleri” raflardaki yerini aldı. Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanan “Taş Devri”nde, yazarın 13 öyküsüne yer veriyor. Ali Teoman, eşi Dilek ve iki arkadaşıyla 2008 Haziran Ağustos aylarında gerçekleştirdiği Edinburgh ve Londra gezisine ait samimi izlenimlerini de Kırmızı Yayınları’ndan çıkan “Gezgin Günce /Britanya Defterleri” adlı kitabıyla anlatıyor. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear