22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHUR YET 4 MART 2011 CUMA 10 HABERLER PKK liderinin Ağustos 2009’da İmralı Cezaevi idaresine verdiği 156 sayfa, AİHM kanalıyla avukatlarına ulaştı Öcalan’a Ev Hapsi Balbay’a Hücre Hapsi Okuyan, hem de birkaç dilden okuyan aydın bir kadındır. Politik olaylar karşısında ilgisiz değildir, Cumhuriyet okur. Ama çok politize olduğu, politikayla yatıp politikayla kalktığı da kesinlikle söylenemez. Kendisini tanıdığım ilkgençlik yıllarından bu yana güzelliği dillere destandı. Onunla da, okul arkadaşım olan kocasıyla da ilişkilerimiz hiç kopmadı. Çarşamba akşamı da Bağdat Caddesi üzerindeki “bibuçuk”ta bir arkadaş grubu ile birlikteydik. Aziz dostum (artık korktuğum için adını değiştirip Nermin diyeceğim) ikide bir bana doğru eğiliyor ve soruyordu: Acaba şu anda Mustafa Balbay ne yapıyor? Sen bu işlere ne diyorsun? Her hafta görüştüğümüz için benim ne dediğimi biliyordu. Aslında onu sormak da değildi amacı. Yıldız Hanım’ın Balbay için yaptığı konuşmayı anımsatıyor, tecritteki hücrenin rutubetinden söz ediyor ya da 24 saat aç bırakıldığından dem vuruyordu. Aslında sormuyordu, bize bir şey anlatmak da değildi amacı. O artık Mustafa Balbay ile birlikte aynı acıları paylaşıyor, Bağdat Caddesi kıyısında bir restoranda otururken arada uçup Silivri’ye, tecrit hücresine gidiyordu. Aslında dönüp kendisine şunları söylemek isterdim: Nerminciğim, hani geçenlerde “Seni de alırlar mı” diye sorduğunda “Beni, seni, hepimizi aldılar zaten içeri” demiştim ya, işte oldu. Bak sen şimdi yarı dışarıda, yarı da Balbay ile içeridesin. Gördün mü işte oldu. “Büyük gözaltı” başladı. Evet büyük gözaltı başlamış, gözaltılar artık herkesi bunaltma, yaşamı dayanılmaz hale getirme aşamasına varmıştı. Meğer o saatlerde, yine “Ergenekon” bahanesiyle yeni gözaltıların kararları verilmiş, hazırlık aşamaları yapılmaktaymış. Nermin onlardan habersiz, Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan’ın kaderlerine takılmıştı. Şu işe bak, diyordu, Öcalan için istenen ev hapsi, Balbay’a reva görülen hücre hapsi. Gerçekten de 3 Mart 2011 Çarşamba günü Türkiye’de konuşulan konulardan biri de buydu. 4 Mart günü yeni gözaltılarla birlikte, yeniden şu tartışmalar gelecekti gündeme: Kalemle darbe suçu işlenebilir mi? Demokrasilerde, iktidarı eleştirip yıpratarak, kaos yaratıp darbeye elverişli ortam oluşturmak suçu olabilir mi? İktidarları veya mahkeme kararlarını eleştirmenin suç olduğu yerde “özgür basın”dan söz edilebilir mi? Çalışmalarındaki titizliğini, kitaplarındaki ayrıntılara düşkünlüğünü hayranlıkla izlediğim, Hrant Dink cinayetiyle ilgili eseriyle ilgili olarak kendisiyle bir TV söyleşisi yapmayı düşündüğüm Nedim Şener, bana göre ülkemin yüz akı. Herkesin öngördüğü ölümüyle hepimizi eleme ve utanca boğan Hrant Dink’in kanını yerde bırakmamak için canını dişine takan ve kendini riske atan, özgürlüğünü yitirmeyi göze alan ve nitekim de yitiren Nedim Şener, ülkemin yüz akı. Nasıl Hrant Dink cinayeti ve o cinayete kol kanat gerenler ülkemin utancıysa, bu olayların failleri bu ülkenin insanlarıysa, onlara karşı çıkan Nedim Şener de bu ülkenin insanı. Ben bütün bunlardan dolayı Nedim Şener ile iftihar ettiğimi söyleyebilir miyim? Yoksa o da suç olur mu? Ergenekon ile ilgili haber ve belge yayımlayan Ahmet Şık’ın Ergenekon’dan içeri alınmasını nasıl anlatacağım ben okura? Kendim anlamıyorum ki, nasıl anlatacağım? Yalçın Küçük’ün tükenmeyen çilesi konusunda ne diyeceğim okura? Kendi kendime ne diyeceğimi bilmiyorum ki, okura ne diyeyim? Evet “büyük gözaltı”ndayız artık hepimiz. O boyuta vardı ki, Nermin de kendini artık Balbay ile birlikte içeride hissediyor. Evet, bütün toplum toptan “büyük gözaltı” altında. 12 Eylül büyük gözaltı döneminde, Sağmaclılar’da akşamları koğuş kapısını kapatırken gardiyanlar şöyle seslenirlerdi bizlere: Arkadaşlar Allah kurtarsın! Büyük gözaltının başladığı, Nermin’in de bunaldığı bir ortamda ben de topluma öyle sesleneyim bari: Arkadaşlar Allah kurtarsın! Öcalan’ın yol haritası DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Terör örgütü PKK’nin lideri Abdullah Öcalan’ın 15 Ağustos 2009’da İmralı Cezaevi idaresine verdiği ancak bir türlü avukatlarına verilmeyen 156 sayfalık “yol haritası”, AİHM kanalıyla avukatlara ulaştı. Abdullah Öcalan’ın Kürt sorununun çözümü konusunda İmralı’da yazıp 15 Ağustos 2009 tarihinde cezaevi yönetimine teslim ettiği ancak savunmasıyla ilgisinin olmaması, devletin menfaatlerine aykırı bulunması nedeniyle idarece el konulan ve bir türlü açıklanmayan yol haritası, bir buçuk yılın ardından AİHM kararıyla avukatlarına teslim edildi. 156 sayfalık yol haritası 10 ilke ve Öcalan’ın Kürt sorununun çözümüne yönelik yol haritası, 10 ilke ve 3 aşamalı planı içeriyor. Eylem planında örgütün silahlı güçlerinin yurtdışına çıkarılması, genel af ilan edilmesi ve tartışma yaratan “Öz Savunma Güçleri” ile ilgili de öneriler yer alıyor. Öcalan çözüm önerisinde PKK’nin kalıcı çatışmasızlık ilan etmesinin ardından TBMM’nin devreye girerek af düzenlemesi yapmasını ve PKK’nin yurtiçindeki silahlı varlığının uluslararası gözlemciler eşliğinde yurtdışına taşımasını öngörüyor. Öcalan’ın çözüm önerisinin son aşaması ise, demokratik adımlar atıldıktan sonra PKK unsurlarının tekrar yurda dönmesi. 3 aşamalı planı içeriyor. Eylem planında örgütün silahlı güçlerinin yurtdışına çıkarılması, genel af ilan edilmesi ve tartışma yaratan “Öz Savunma Güçleri” ile ilgili de öneriler yer alıyor. “Türkiye’de Demokratikleşme Sorunları, Kürdistan’da Çözüm Modelleri (Yol Haritası)” başlığı adını taşıyan belge, “Giriş”, “Kavramsal, Kurumsal ve İlkesel Çerçeve”, “Türkiye’de Demokrasi Sorunu ve Demokratik Anayasa Çözümü”, “Kürt Sorunu ve Çözüm Olasılıkları”, “Eylem Planı” ve “Sonuç” bölümlerinden oluşuyor. Öcalan’ın, çözüme ilişkin ilke önerileri “İlkesel Çerçeve” bölümünde açıklanıyor. Bunlar ise özetle şöyle sıralanıyor: “ Demokratik Ulus İlkesi: Dil, etnisite, sınıf ve devlete dayanmayan, çokdilli, çok etnisiteli, sınıf ayrımına ve devlet ayrıcalığına yer vermeyen, özgür ve eşit bireylere dayanan demokratik toplumun ulus halini ifade eder.  Ortak Vatan (Demokratik BDP’L BEŞTAŞ Sessiz bir AKP darbesi yaşanıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) BDP Genel Başkan Yardımcısı Meral Daniş Beştaş, AKP’nin KCK operasyonuyla partisini tasfiye ederek, bölgedeki milletvekili sayısını arttırmaya çalıştığını belirterek, “Şu anda kamuoyundan gizlenen sessiz bir AKP darbesi yaşanıyor” dedi BDP Grup Başkanvekili Bengi Yıldız ve Genel Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş’la Meclis’te düzenlediği basın toplantısında KCK operasyonları kapsamında tutuklanan, dava açılan, mahkum olan partililerle ilgili sayısal bilgi verdi. İlk sözü alan Bengi Yıldız, iktidarın, kendisine muhalefet edenlere yönelik “tasfiye” operasyonu başlattığını belirterek, Ortadoğu’da yaşananların Türkiye’ye uzak olmadığını ifade etti. “Libya, Mısır öyle uzakta değil, Türkiye’nin içinde” diyen Yıldız, bu baskının sonuçlarının ağır olacağı uyarısında bulundu. Daha sonra söz alan Beştaş, son 7 yılda BDP üyeleri, yöneticileri ve oy verenlerin de aralarında bulunduğu 192 bin 566 kişi hakkında 53 bin 193 dava açıldığını belirten Beştaş, bu sayının çok farklı grupları yargılandığı 12 Eylül darbesinde açılan davaları da geçtiğini belirtti. Bu davalardan yargılanan BDP’nin genel merkez, il, ilçe yöneticisi ve üye sayısının 5 bin 613 olduğunu ve şunları söyledi: “AKP, KCK operasyonları eliyle partimizi tasfiye ederek, bölgedeki milletvekili sayısını arttırmak istiyor. AKP hükümeti ve yargı, bütün Kürt halkı örgüt militanı olarak görülüyor. Kamuoyundan gizlenen sessiz bir AKP darbesi yaşanıyor” dedi. ‘Sorumlusu hükümet’ BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisi tarafından Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, son günlerde PKK’nin eylemsizliği bitirdiğinin konuşulduğunu belirterek eylemsizliğin sürmesi için hükümetin devreye girmesini istedi. Demirtaş, “Biz barış sevdalısıyız. PKK’ye eylemsizliği bitirin demedik. Hükümete somut adım atın, provokasyon yapmayın dedik. Ateşkesi bitiren, AKP’nin politikaları ve provokasyonlarıdır” dedi. Bu arada miting alanının hemen yanında bulunan bir elektrik direğine çıkan akli dengesi bozuk Yüksel Akçiçek elektriğe kapıldı. Direkte asılı kalan ve sol tarafı kısmen yanan Akçiçek, hastaneye götürüldü. Akçiçek’in sağlık durumunun iyi olduğu belirtildi. (AA) Erdoğan, BDP’nin Doğu ve Güneydoğu’yu gerdiğini söyledi ‘PKK sözcülüğünü bırakın’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı’nın yeni hizmet binasının açılış törenine katıldı. Burada yaptığı konuşmada terörle mücadele konusuna değinen Başbakan Erdoğan, “Eskiden, terör örgütü kendi illegal yayın organlarıyla, internetle, belli ajanslarla mesajlarını iletiyordu. Şimdi artık bunların bir kenara itildiğine, bir siyasi partinin, siyaseti, demokratik zemini tamamen bırakarak terör örgütünün sözcülüğüne soyunduğunu görüyoruz. Allahaşkına soruyorum; siz, 12 Haziran’da oy toplayacaksınız diye gençlerin ölmesi, öldürmesi insanlık mıdır? Bunu vicdanınıza nasıl izah edebiliyorsunuz” dedi. Erdoğan, şöyle devam etti: “Utanmadan sıkılmadan, ‘Bölgede akan her damla kanın sorumlusu başbakandır’ diyorlar... Senin aklın 8 yıldır mı kendine geldi? 30 yıldır bu ülkede terör örgütü kan döküyor. 30 yıldır bu ülkenin başbakanı Erdoğan mı? Şimdi siyasete daha yeni girmiş bunlar hemen kendileri fatura kesmeye kalkıyorlar.” Seçim barajının düşürülmesi çağrılarına bir kez daha olumsuz yanıt veren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Siz, terör örgütünün sözcülüğünü bırakın, terör örgütünün elebaşını bırakın da bugüne kadar bölgeye hangi hizmeti götürdünüz, hangi sorunu çözdünüz, önce bunun muhasebesini yapın. ‘İkide bir KCK, KCK, KCK, ikide bir KCK...’ Şu anda bu vesileyle içeri alınan belediyeler, her şeyden önce yürütmenin aldığı bir karar ve uygulama değildir. Eğer hukuku çiğniyorsanız, eğer yasaları çiğniyorsanız tabii ki yasalar size de uygulanacaktır.” Vatan) İlkesi: Hiçbir kişinin diğerini, hiçbir topluluğun diğer topluluğu ötekileştirmediği, eşit ve özgürce paylaşılan anavatanların toplamını ifade eder.  Demokratik Cumhuriyet İlkesi: Devletin demokratik topluma ve bireye açık olmasını ifade eder.  Demokratik Anayasa İlkesi: Demokratik vatandaşı ve toplulukları ulus devlete karşı korumayı esas alan toplumsal konsensüsle oluşan anayasadır.  Demokratik Çözüm İlkesi: Daha çok devlet olmayı hedeflemeyen, devletin uzantısı da olmayan sivil toplumun demokratikleşmesini esas alan çözüm modelidir.  İdeolojik Bağımsızlık ve Özgürlük İlkesi: Demokratik ulus çözümü kapitalist modernitenin pozitivist ideolojik hegemonyasını ve bireycilik olarak yeniden inşa edilmiş liberalist köleliğini aşmadan gerçekleştirilemez.  Tarihsellik ve Şimdilik İlkesi: Toplumsal gerçeklikler tarihsel gerçekliklerdir. Tarih ve şimdinin doğru kavranışı demokratik ulus çözümü için gerekli bir koşuldur. Ahlak ve Vicdan İlkesi: Hiçbir toplumsal sorun ahlak ve vicdana başvurulmadan sağlıklı bir çözüme vardırılamaz.  Demokrasilerin Öz Savunması İlkesi: Öz savunmasız varlık olmadığı gibi, doğanın en gelişmiş varlığı olan demokratik toplumlar da öz savunmasız gerçekleşemez, varlığını sürdüremez. Demokratik ulusal çözümlerde öz savunma ilkesinin gerekleri karşılanmak durumundadır.” Öcalan’ın çözüme ilişkin 3 maddelik öngörüsü ise özetle şu şekilde belirtiliyor: “PKK’nin çatışmasızlık ortamını kalıcı olarak ilan etmesi: Bu aşamada tarafların provokasyonlara gelmemeye, güçleri üzerindeki kontrolü sıklaştırmaya ve kamuoyunu hazırlamaya devam etmeleri gerekir. Hükümetin inisiyatifiyle TBMM’nin onayından geçmiş ve hazırlayacağı önerilerle hukuki engellerin kaldırılmasına yardımcı olacak bir Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu’nun teşkil edilmesi: Komisyonun teşkilinde tüm taraflar arasında azami muvafakat aranacaktır. Bu komisyonda yapılacak itiraflar ve savunmalara bağlı olarak bir af müessesesi önerilerek TBMM’ye sunulacaktır. Yasal engellerin bu biçimde kaldırılması halinde, PKK yasadışı konumdaki varlığını ABD, AB, BM, Irak Kürt Federe Yönetimi ve Türkiye Cumhuriyeti yetkililerinin içinde bulunacağı bir kurulun denetiminde Türkiye sınırlarının dışına çıkarabilecektir. Demokratikleşmenin anayasal ve yasal adımları atıldıkça tekrar silahlara başvurmanın zemini kalmayacaktır: Başta PKK’de görev almış olanlar olmak üzere, uzun yıllardan beri sürgün yaşayan, vatandaşlıktan çıkarılmış ve mülteci konumuna düşmüş olanların peyderpey yurda dönmesi başlayacaktır.” Yazıcıoğlu’nun ölümüne ilişkin hazırlanan fezlekede aralarında gazetecilerin de olduğu yedi kişi hakkında suçlama var CUMHURBAŞKANI GÜL Suikast iddiasında şok gelişme MALATYA/KAHRAMANMARAŞ (Cumhuriyet) Eski BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile 5 kişinin hayatını kaybettiği helikopter kazası ile ilgili dosya Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 250. maddesi uyarınca Malatya Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı’na gönderildi. Cumuriyet Savcısı Uğur Koç tarafından hazırlanan fezlekede, “Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, terör örgütüne üye olmak ve yardım etmek, tasarlayarak birden fazla kişiyi öldürme” iddiasıyla NTV haber koordinatörleri Mirgün Cabas ile Mustafa Hoş’un da aralarında bulunduğu 7 kişinin yargılanması istendi. BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu’nun helikopteri düşmeden önce NTV’den arandığı yönündeki iddialar Taraf gazetesi tarafından or Öcalan kesinleşmiş cezasını çekiyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Mısır’a hareketinden önce Esenboğa Havaalanı’nda basın toplantısı düzenledi, ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Gül, bir gazetecinin “Terör örgütü elebaşı Öcalan’ın ev hapsi istemi tartışılıyor. Sizin bu konuya yaklaşımınız nedir” sorusuna “Mahkeme kararları kesinleşmiş ve cezasını çekmektedir” yanıtını verdi. “Ergenekon soruşturması kapsamında Nedim Şener, Yalçın Küçük ve Ahmet Şık’ın da aralarında bulunduğu 10 kişinin evinde aramalar başladı. Nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusu üzerine Gül, “Biraz önce öğrendim. Mahkeme ve savcıların kararı, söyleyecek bir şeyim yok” dedi. BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu’nun helikopter kazasında ölümüne ilişkin Kahramanmaraş Savcılığı tarafından hazırlanan fezlekede, NTV haber koordinatörleri Mirgün Cabas ile Mustafa Hoş, Albay Sezai Akgün, Emniyet Amiri Dursun Özmen, helikopterin sahibi Mustafa Kemal Süler ile muhtarlar Yılmaz Tilki ve Abdullah Göllü’nün yargılanması istenildi. taya atılmıştı. Taraf gazetesinin haberinde NTV’den ilk aramanın 14.34’te gerçekleştiğini yazmıştı. Ancak bu saat İngiltere Greenwich’e göre ayarlanan GMT’ye göre geçerliydi. GMT ile Türkiye saati arasında 2 saat fark olduğu için gerçekte ilk arama 16.34’te, yani helikopter düştükten sonra yapılmıştı. Bunun ortaya çıkması üzerine Taraf gazetesi NTV’den özür dilemişti. Ancak hazırlanan fezlekede, “Yapılan şikâyet dilekçeleri incelendiğinde helikopter düşme olayının basit bir helikopter kazası şeklinde değil, henüz üyeleri tespit olunamayan örgüt mensuplarınca yapılan sabotaj sonucu düşürülmüş olduğuna ilişkin iddialar ve helikopter düştükten sonra yapılan arama kurtarma faaliyetleri sırasındaki yaşanan gecikme ve olumsuzlukların kasıtlı olarak gerçekleştirilmiş bir faaliyet olarak nitelendirilmesi ve bu hususun taraflarca ileri sürülmüş olduğu belirtilmiştir” denildi. Helikopter üzerinde bulunan “Argus 5000 CE” ve “Skymap 3” cihazlarının enkaz alanından kaybolduğu ifade edilen fezlekede, “söz konusu eylemlerin mevcudiyeti muhtemel örgütün mensuplarınca, örgütün amacına yönelik olarak gerçekleştirilmiş olma ihtimali nedeniyle, söz konusu eylem ve istinatların terör örgütü üyesi olmak ve bu kapsamda birden fazla kişiyi tasarlayarak öldürme ve terör örgütüne yardımcı olmak şeklinde şüphelerin oluştuğu, bu nedenle soruşturmanın CMK’nin 250. maddesi kapsamında değerlendirilmesine karar verildiği” ifade edildi. Hazırlanan fezlekede, NTV haber koordinatörleri Mirgün Cabas ile Mustafa Hoş, Albay Sezai Akgün, Emniyet Amiri Dursun Özmen, helikopterin sahibi Mustafa Kemal Süler ile muhtarlar Yılmaz Tilki ve Abdullah Göllü’nün şüpheli sıfatıyla yargılanması istenildi. BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun hayatını kaybettiği helikopter kazasının ardından pek çok iddia gündeme getirilmişti. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear