23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
28 MART 2011 PAZARTES CUMHUR YET SAYFA 15 Israrın Asıl Nedeni Aday Yaratma İl Başkanı Halil CHP Vanadayistifa etmişti.il Kartal, olmak için başkanlığından Van 1. sırayı bekliyordu. Duydu ki, kimi genel merkez yöneticilerinin çabalarıyla Van Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Zahir Kandaşoğlu kendisine rakip edilmiş. 2007 seçimlerinde AKP’den aday olmak için odadaki görevinden ayrıldığı bilinen Kandaşoğlu’nun adaylığı, Halil Kartal’ın canını sıkmıştı. Kardeşlerini alıp Ankara’ya geldi, parti yöneticileri ile temas olanağı aradı. Görüştü mü, görüşmedi mi, öğrenemedik. Ancak, Van’daki durumu yakından izleyenler dedi ki: “CHP’ye sahip çıkanlar, partili olanlar bir yana itilirse, gelecekte işimiz çok zor...” ÖDÜL ÇEL ŞK S ile muhabir yalnızca bir değil, çok Muhbirvardır. harflikarasında, kalın bir ayrım Bir Bilen birlikte kapladı? Hangi yöneticinin 33 danışmanı var? Hangi yönetici, Ankara’nın en gözde otellerinden birini yardımcıları için kapattı? CHP’nin baş karar vericilerinden Gürsel Tekin’e soralım bir, bilir belki... parti Hangibirdenyöneticisi, ikiile genel başkan yardımcılığı odasını danışmanı Artist cemaatçi gol kralı Hakan Şükür, hop orada zıp burada futbolcu Tanju Çolak... Bugün yerinde yeller esen ANAP da sona doğru yaklaşırken artistlerden medet umar olmuştu. AKP aday adayları: Mafyaya bulaşmış türkücü İbrahim Tatlıses, Odası Başkanı Cengiz Göltaş’ın yanıtı şöyle oldu: “Rusya ile yapılan anlaşmada, santralın Rus şirketi tarafından yapılacağı bağıtlandı. Ancak, Rus şirketin Türkiye’de yan şirketler, ortaklıklar kuracak. Açıkçası, AKP çevresinde kümelenen kimi şirket gruplarının nemalandırılması söz konusu.” Tüp gaz patlaması ile nükleer sızıntıyı aynı kefeye koyanların derdi buymuş meğer. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da geçen hafta grupta konuya değindi zaten: “Akkuyu’da yapılmak istenen santral Ecemiş fay hattına 25 kilometre uzaklıkta. Yer lisansı bundan 38 yıl önce alınmış. Aradan geçmiş 38 yıl. Teknoloji gelişti, bilim gelişti, insan bir daha bakar nedir, ne değildir, buraya kurulur mu, kurulamaz mı diye. Niye yaparlar buraya? Nedeni şu: Samsun’dan Ceyhan’a petrol gelecek, orada bir rafineri “AKP’nin nükleer santraldaki ısrarı nedendir?” diye sorunca Elektrik Mühendisleri kurulacak, o rafineri kime ait? Bizim Çalık’a ait değil mi? Acaba bunun bedeli bu mu? Senin bir yandaşın rafineri yapsın diye bütün Türkiye’yi bu kadar riskin altına atmaya değer mi?” Edindiği bilgileri, elde ettiği belgeleri, haber kaynaklarını bir gazeteci, namusu bilir. O bilgi, belge ve kaynakları yalnız ve yalnızca haber yazmak için kullanır. Kimseye vermez! Örneğin, gazetecilik adına edindiği bilgileri soruşturulsun diye savcılığa ya da emniyete iletmez. Gazeteci haberini yazar, gerisine karışmaz. Haberdeki temaya ilişkin soruşturma açmak ya da açmamak, o soruşturmaya ilişkin belge ve bilgileri edinmekse ilgili kurumların sorumluluğundadır. Bunları niye mi anımsattık? Türkiye Gazeteciler Cemiyeti; yöneticileri ve muhabirleri soruşturmaya uğrayan “Odatv”ye “internet gazeteciliği” alanında verdiği ödülü askıya almış. Öbür yanda, gazetecilik için edindiği bilgileri bavulla savcılığa teslim etmiş olan Mehmet Baransu’ya verilen ödül ise geçerliliğini sürdürüyor... Sivil taatsizlik ya da Yılanın Başını Ufakken Ezmek Şiddet, sivil itaatsizlikle kesinlikle bağdaşmayan bir yöntemdir. Kişilere (veya geniş anlamda canlılara) ya da eşyaya bilinçli olarak zarar vermeyi hedefleyen, dolayısıyla şiddet içeren bir eylem, sivil itaatsizlik kavramı dışında kalmaktadır. Bu anlamda, sivil itaatsizlikte eyleme katılanlar, şiddet uygulamaktansa, şiddete maruz kalmayı tercih eden bir bilinç düzeyindedir. Sivil itaatsizlik, üzerinde uzlaşılmış, birçoğu uluslararası metinlerde kabul görmüş evrenselhukuksal değerlerin (temel hak ve özgürlükler, çevre, hayvan hakları gibi) ve/veya toplumsal etiğin ilkelerinin ihlal edildiği kaygısıyla harekete geçmeyi gerektiren bir eylemdir. Buna bağlı olarak, kişisel çıkar hedefli eylemler, sivil itaatsizlik kavramının dışında kalırlar. Sivil itaatsizlik olarak nitelenebilecek bir eyleme katılanlar, bu protesto eylemiyle ihlal ettikleri yasanın yaptırımlarına katlanacak, bunu göze alacaklardır. Yaptırımlara katlanma, “hukuksal düzene” duyulan bağlılık ve güvenin bir göstergesidir. Zira hedef, hukuksal düzeni dışlayan bir toplumsal yapı (bir tür anarşizm) değil, içeriği evrensel ve etik değerlere göre belirlenmiş bir hukuksal düzendir. Bu nedenle, sivil itaatsizlik oluşturan eylemlerde yaygın bir biçimde görülen “tutuklanma,” eylemi destekleyen bir öğe olarak algılanmaktadır. Sivil itaatsizlik eylemiyle, yukarıda sözü edilen evrensel ve üstün değerlere dikkat çekme kaygısıyla yasa, bilinçli olarak çiğnenir. Sivil itaatsizliğin bir protesto eylemi olması, onun kamuya açık olmasını zorunlu kılmaktadır. Kamuya açıklık, eylemin amacıyla bağdaştığı ölçüde, önceden haber vermeyi, katılıma açık olmayı ve eylemcilerin kendilerini ve kimliklerini saklama kaygısı taşımamalarını içerir. Sivil itaatsizlik “Tüm Savaş Karşıtlarının İnternet Sitesi”nde böyle tarif ediliyor. Tarif evrensel algı ve kabule uygun olduğu için buraya alındı. Sivil itaatsizlik dünkü yazımızda belirtmeye çalıştığımız gibi “sözün bittiği yerde” düşünülmeye başlanan ve hayata geçirilen bir eylem biçimidir. Basılmamış, taslak halindeki bir kitabın yargı kararıyla toplatılması, bilgisayarlardaki orijinallerinin silinmesi, bu kitabı disket halinde üzerinde ya da metin halinde bilgisayarlarında bulunduranlara yapılan “terör örgütüne yardım ve yataklık” suçlaması sözün bittiği yerdir. Yargının, dünyanın hiçbir yerinde bugüne dek benzeri görülmemiş bu kararı yazarların, yayıncıların, okurların “temel hak ve özgürlüklerine”, “düşünce ve anlatım özgürlüklerine”, “bilgilenme özgürlüklerine” vurulmuş çok ağır bir darbedir. Dolayısıyla söz bu kararla birlikte geçersizleşmiş, bitmiştir. Sıra eyleme, hak aramaya, karşı çıkmaya gelmiştir. Bu toplum, 90 yıllık Cumhuriyet tarihinde elde ettiği kazanımları gücünü nereden almış olursa olsun evrensel hukuka her yönüyle aykırı bir kararla yitirmeyi içine sindirecek “koyun sürüsü” değildir. Doğal ki direnecektir. Direniyor. Sosyal paylaşım sitesi Facebook’ta “Ahmet Şık’ın kitabı bende de var” diyenlerin sayısı dün saat 14.20’de 57.096 kişiye ulaşmıştı. Herhalde bu sabah 100.000’e dayanmıştır. Bu kişilerin adları, iletişim bağlantıları bellidir. Şimdiden tezi yok Ergenekon savcısı Zekeriya Öz’ün ekibi derhal harekete geçmeli, “İmamın Ordusu” adlı henüz basılmamış bu kitabın taslak kopyalarını üzerlerinde, evlerinde ya da bilgisayarlarında bulundurarak “terör örgütüne yardım ve yataklık eden” bu kişilerin üzerine polisleri salmalıdır. Üzerleri, evleri aranmalı, bilgisayarlarının belleklerine el konulmalı, bu “terörist isyan” tüm ülkeyi sarmadan önlenmelidir. Bu arada bir de teknoloji harikası iPad diye bir kitap büyüklüğünde ve 0.7 cm kalınlığında bir aygıt vardır ki belleğine yüzlerce “İmamın Ordusu” kaydedilebilmektedir. Polis mutlaka saklanması çok kolay olan bu aygıtı üreten Apple Co. ile ilişki kurmalı, Philedelphia’da Hocaefendi, Türkiye’de de Taraf gazetesi yazarı, polis Emre Uslu araya konarak Türkiye’de iPad kullanan herkesin adresleri temin edilerek bunların evlerine gece baskınları düzenlenmelidir. Ha bir de Pencere Yayınları adında bir yayınevinin sahibi olan Muzaffer Erdoğdu diye bir kişi vardır; “Ben basacağım bu kitabı” diye uluorta konuşmaktadır. Bu “itaatsizlik düşkünü”ne de iyi bir ders verilmeli, günü gösterilmelidir. Çünkü yapar mı yapar! Sivil itaatsizlik yalanı dolanı olmayan, son derece saydam ve muhatabının sinir sistemini bozan bir eylem türüdür. Bir başladı mı sonunu getirmek zordur. İyisi mi yılanın başını daha ufakken ezmek gerekir. Benden söylemesi; sonra hiçbir yetkiliilgiliilişkili çıkıp da bana, “Biliyordun da niye uyarmadın” diye sitem etmesin. stanbul Açılımı Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Diyarbakır’dan CHP Genel BaşkanDuyduğumuz aday olmayacakmış. kadarıyla iki gerekçesi varmış: 1 CHP’nin Diyarbakır’da yeterli oyunun olmaması. 2 Deniz Baykal’a yakın Mesut Değer’in kendisine bu ilde karşı çıkması. Sezgin Tanrıkulu, bu yüzden büyük olasılıkla İstanbul’dan aday gösterilecekmiş. Biliyorsunuz, Tanrıkulu, CHP’nin Kürt açılımının önde gelenlerinden. Öyle anlaşılıyor ki, açılımı İstanbul’daki Kürtler üzerinden başlatacak... Zaten kendisi partiye Şişli’den üye olmuştu. “19 Mart gecesi, CNN Türk’te Cüneyt Özdemir’in 5N1K izlencesini izlemeyi düşündüm. Güncel konular Japonya’daki nükleer tehlike, Akkuyu nükleer santral projesi, Tayyip Erdoğan’ın Rusya’ya giderken eve alınan bir tüp gazdaki risk ile nükleer santral riskini karşılaştırmış değerli bilim insanı Prof. Mektup,Dr. Orhan Öztürk’ten geliyor: Haber Değil mi? olması idi. Cüneyt Özdemir’in biri bayan iki uzman konuğu vardı. Özdemir, konuya Başbakan’ın sözleriyle başlayarak nükleer risk konusunu önce bayan uzmana sordu. Bayan uzman böyle bir karşılaştırmanın akıl almaz olduğunu söylemeye başlamışken daha cümlesini tamamlamadan ekranda birden kesilme oldu, başka haberler ya da reklamlar araya girdi. Ardından Uğur Dündar’ın birkaç gün önce Star TV’de yaptığını sandığım bir röportajı yer aldı. Saat 21.00’e dek süreceği duyurulmuş olan izlence tümden silinmişti. İşin ilginç yanı, kanımca bu çok önemli sansür olayı TV’lerde, gazetelerde hiç haber olmadı. Yanı sıra, Japonya’daki nükleer tehlike, Akkuyu projesinin tartışılması da tümden medyanın gündeminden silindi. Ne dersiniz? Bunlar artık haber niteliği taşımıyor mu?” Ortam dinleme gibi, telefon dinleme gibi başka sızıntılar varken bunlar haber değil artık hocam... K M K ME DUM DUMA BEH Ç AK behicak@yahoo.com.tr ‘Nükleer Enerji’ Dost mu, Düşman mı? Günümüzün görüntüleri “televizyon, bilgisayar ve cep telefonundan oluşan sanal bir dünyada mı yaşamaktayız” sorusunu akıllara getirmektedir. Sanal bir “dünya cenneti” oluşturması istenen bu üçlü, “elektrikle” beslenmekte. Bu, 7 milyar insanın yaşadığı gezegenin en büyük sorununun da “enerji” olduğu açıklanmaktadır. Bugün gereken enerjinin bir bölümü, “atomun” parçalanmasından oluşan nükleer enerjiden elde edildiği bilinmektedir. Nükleer enerjiyi insan ilk kez “atom bombası” ile tanıdı. İnsanoğlu “atomun” ne olduğunu ve neler yapabileceğini de ilk kez 6 Ağustos 1945 günü sabah saat 08.15’te Japonya’nın Hiroşima kentinde gördü. 6 Ağustos 1945 günü insanoğlu Hiroşima kentinde, atom bombasının içinde saklanan cehennem ateşini de tanıdı. Bir anda bu ateşle 70 bin kişi yanarak, kavrularak yaşamını yitirdi. Felaketin sonrasında radyasyonun neden olduğu hastalıklarla birlikte ölen insanların sayısı 140 bine ulaştı. Atom bombasının ikinci hedefi bu kez Japonya’nın Nagazaki kenti oldu... 9 Ağustos 1945 günü de ikinci cehennem ateşi Nagazaki’de yandı. Nagazaki’ye atılan atom bombası ile ilk anda katledilenlerin sayısının 70 bine ulaştığı açıklandı... Bugün atom bombası cinayetlerinin üzerinden 65 yıl geçmiş bulunuyor. 65 yıl sonra Japonya deprem denen doğal bir afetle birlikte gelen ikinci bir “atom belası” ile karşı karşıya kaldı. 11 Mart 2011’de Japonya’nın kuzeyinde denizin altında meydana gelen depremin oluşturduğu, tsunami adı verilen “dev dalgalar”, sahilleri adeta yuttu. Bu doğa felaketini 12 Mart’ta Cumhuriyet 1. sayfadan verdi: TOKYO Dünya, dün güne Japonya’dan gelen ve tüm insanlığı korkutan ‘felaket’ haberiyle girdi. Japonya’nın kuzeyinde denizde 8.9 ile 140 yıldır ülkede ölçülen en büyük deprem meydana geldi. Depremin ardından oluşan tsunamide 10 metre yüksekliğini bulan dalgalar gemileri, binaları ve arabaları kıyı kesiminden içerilere doğru sürüklediği ekranlardan canlı olarak görüntülendi. Suya gömülmüş evlerinin üst katındaki balkonlarda yardım bekleyen insanların görüntüsü de televizyonlardan yayımlandı. Bir nükleer santralda yangın çıkması nükleer sızıntı olabileceği endişesini de beraberinde getirdi. Yüzlerce kişinin öldüğü, yine yüzlerce kişinin de kayıp olduğu kaydediliyor. Ölü sayısının artmasından endişe ediliyor. Japon Meteoroloji Ajansı, Japonya’daki depremin kayıtlarının tutulduğu 140 yıldır yaşanan en büyük deprem olduğunu açıkladı. 8.9 büyüklüğündeki depremin ardından hasar gören Fukuşima 1 No’lu Nükleer Santralı’nda patlama meydana geldi. Patlamada santralın duvarları ve çatısı yıkılırken çok sayıda çalışan yaralandı. Tokyo’ya 250 kilometre mesafedeki santraldaki radyoaktivite oranı bir saatte bir yıllık seviyeye ulaştı. Televizyonlardan santral yakınlarında yaşayan halka evlerinde kalma çağrısı yapıldı. Acil durum ilan edilen bölgede birinci reaktörün çevresinde 20 kilometre yarıçapında bir güvenlik alanı yaratıldı. Nükleer santraldaki patlama “çekirdek erimesi” korkusunu tetikledi. “Çekirdek erimesi” olasılığı, ABD’nin bir adasında 1979’da ve Ukrayna’daki Çernobil nükleer santralında 1989 yılında meydana gelen nükleer kazaları akıllara getiriyor. Nükleer enerjinin “dost olmadığını” anlayan ülkeler, santralları kapatmaya ve sökmeye başlamışlar. Ülkemizde ise “nükleer santral” yapılması tartışmaları sürüp gitmekte. En uygun yer olarak da Ecemiş deprem fay hattının 25 km yakınındaki Mersin Akkuyu kasabası uygun görülmüş. HARB SEM H POROY HAYAT EP K T YATROSU MUSTAFA B LG N hetiyatrosu@mynet.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN OTOBÜSTEK LER KEMAL URGENÇ kurgenc@yahoo.com UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇEL K fhakancelik@mynet.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Yöneliş, eğilim. 1 2/ Bir dinin öğrenilmesi gereken 2 inançlarının ve ta 3 pınma kurallarının 4 tümü... Bir göz rengi. 3/ Katışıksız, 5 arı... Afyonkarahi 6 sar’ın bir ilçesi. 4/ 7 Bir topluluğu siyasal alanda etkile 8 mek ve coşturmak 9 amacıyla yapılan 1 2 3 4 5 6 7 8 9 yoğun çalışma. 5/ Boya ve badana yapmakta kulla 1 G E L İ N T Ü L Ü nılan, silindir biçimli fır 2 Ö K Ü Z E N İ R ça... Üzüntülü düşünce 3 B O P A R İ F E durumu. 6/ Bir kadın giy 4 E S K Y A T sisi. 7/ Tıpta en gelişmiş 5 L E K A Z E K A görüntüleme tekniğinin 6 E R G İ A L kısa yazılışı... Ruh... Eski 7K A L A O A N A Mısır’da güneş tanrısı. 8/ AM İ D Mekanik yollarla hareket 8 A S E S ettirilen ya da kendi ken 9 K A P U Z B A Ş I dini yöneten aygıtlar için kullanılan sözcük. 9/ Herkesin gözü önünde yapılan... Fayda, kâr, menfaat. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bir şeyi zihinde biçimlendirme. 2/ “Maun” da denilen büyük bir orman ağacı... Bir işte bir kimse ya da şeyin üstüne düşen görev. 3/ Fazladan kılınan namaz ya da tutulan oruç... Bir cetvel türü. 4/ Çin müziğine özgü bir tür flüt... Sevimli ve babacan kimse. 5/ Aydın’ın Sultanhisar ilçesine bağlı bir belde... Böcek ısırmasıyla oluşan yumru. 6/ Kazakistan’ın başkenti. 7/ Belli bir yeri olmayan, gezgin... Uzaklık işareti. 8/ Eski Mısır’da ölülerin koruyucusu olan tanrı. 9/ Yük taşımakta kullanılan, güvertesiz büyük tekne... Işık kaynağının 1 saniyede çevresine yaydığı ışık enerjisi. C M Y B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear