11 Haziran 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA ‘Bizi susturamayacaklar’ Torba yasa tasarısına karşı çıkan on binlerce emekçinin sözcüsü durumundaki DİSK, KESK, TTB ve TMMOB yönetimi, emekçiye yapılanlar karşısında sessiz kalmayacaklarını belirtti SELDA GÜNEYSU 6 HABERLER CUMHURİYET 5 ŞUBAT 2011 CUMARTESİ CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Türkiye ve Mısır Dersleri Tunus’taki halk ayaklanması ülkemizde Mısır’daki ayaklanma kadar yankı bulmadı. Bunun başlıca nedeni Mısır’ın hem tarih hem coğrafya bakımından ülkemize daha yakınlığı olabilir. Kavalalı Mehmet Ali Paşa hanedanının Mısır’ı Osmanlı’dan koparması liseli yıllarımızdan bu yana zihinlerimizde bir travma olarak durmaktadır. Bence ne Osmanlı ne Türkiye tarihi Kavalalı olgusuyla tam olarak hesaplaşıp onu tarihte yerli yerine oturtabilmiş değil. Bu Paşa, Osmanlı’ya neden isyan etti. Hain mi yoksa kahraman mıdır? Bunları yazarken Kavala’daki Mehmet Ali Paşa Anıtı’nı anımsadım. Yunan tarihi Kavalalı’yı Kavalalı olduğundan mı yoksa Osmanlı’ya isyan ettiği için mi kahraman olarak görüyor? Mısır, üzerinde pek çok krallık ve devlet kurulmuş birkaç bin yıllık tarihe sahip bir ülke. Bu, bizim Anadolu’daki yaklaşık bin yıllık hikâyemize göre çok daha köklü bir tarih... Buna karşılık 1517’de başlayan Osmanlı egemenliği 400 yıl kadar sürebilmiş... 19141922 yıllarında Osmanlı egemenliğinin sona ermesiyle Mısır’da başlayan krallık yönetimi, 1953’te (bizde cumhuriyetin kuruluşundan otuz yıl sonra) askerlerin ilan ettiği cumhuriyete kadar devam ediyor... Mısır Cumhuriyeti diye adlandırılan yönetim biçimi ise, esas olarak, günümüze kadar süregelen tek adam yönetimleridir... Bütün bu olgularla birlikte düşünüldüğünde, Mısır (ve Tunus’taki) halk ayaklanmalarından, Türkiye bakımından nasıl bir çıkarsama yapılabilir?.. Türkiye yakın zamanlara kadar Batı Avrupa ülkeleriyle ölçülnürdü. Şimdilerde Ortadoğu’da, Afrika’da olup bitenlerden kendimize örnek çıkarır olduk. Mısır ve Tunus’taki ayaklanmaları irdeleyen kimi konuşmacı ve yazarlar, bizdeki iktidar partisinin liderine, gelinim sen anla dercesine, tek adamlık hevesinden ve bu yöndeki zorlamalardan vazgeçmezsen senin sonun da oralardaki diktatörlerinkine benzer demeye getiriyorlar… Bizdeki tek adam heveslisi bu dokundurmaları üstüne alınmadığı gibi Mısır’daki tek adama demokrasi öğüdü vermeye yelteniyor. Bu çok ilginç bir Türkiye fotoğrafıdır. Monarşiye son vererek cumhuriyet kuran ve bir zaman sonra da çok partili demokratik sisteme geçen Türkiye, şimdilerde iki partili bir sisteme ve başkanlık yönetimine özendirilmek isteniyor... Bir başka deyişle, monarşiye son verilerek cumhuriyetin kurulduğu, sonrasında da o dönemin zorunlu ve ilerici tek adamlığından çoğulcu demokratik sisteme geçilmesinin başarıldığı ülkemize, şimdi tarihin makarası tersine çevrilerek ya da dürbüne tersinden bakılırcasına, Tunus’ta ve Mısır’daki halk ayaklanmalarıyla sarsılıp yıkılmakta olan tek adam yönetimlerinin çok daha gerici ve demokrasi karşıtı bir benzeri dayatılmaya çalışılıyor... Bunun gerçekleştirildiğini varsayarak tarihin tekerleğini bu kez ileriye çevirdiğimizde ya da dürbünü doğru tarafıyla geleceğe yönelttiğimizde ise, Tunus’ta ve Mısır’da bugün yaşanmakta olanların benzeriyle yıllar sonra kendi ülkemizde karşılaşacağımızı görebiliyoruz... Sözcüğün tam anlamıyla “anakronizm” (tarihe aykırılık, tarih bakımından terslik, çağdışılık, çağa uymazlık) demek olan bu saçma durum şöyle de ifade edilebilir: Yakın geçmişinde Tunus’a, Mısır’a örnek oluşturmuş Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğinde olabileceklere, şimdi bu ülkelerde yaşanmakta olanlar olası örnek oluşturuyor... Yukarıdaki cümlenin güç anlaşılır karışıklığının farkındayım... Ne yapalım ki durumun kendisi böylesine karışık... Türkiye bu saçma, kapkara gelecek senaryosunu hak etmekte midir? [email protected] Faks: (0212) 343 72 64 CHP MİLLETVEKİLİ SOYSAL ‘Gazcı kardeşler’ TÜREY KÖSE ANKARA CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal önceki gün torba yasa tasarısına karşı yapılan eylem sırasında biber gazı yerken “Türkiye sokaklarda, caddelerde insan avına çıkan veya insanların protestolarını engellemeye çalışan gazcı kardeşleri tanıdı. Etkisiz, tepkisiz müritlerden oluşan bir toplum yaratmak istiyorlar” dedi. Meydanlarda 4. kez biber gazına maruz kaldığını anlatan Soysal, “Bir daha biber gazı yersem, ben de Meclis’e getirip milletvekillerine sıkacağım. Bence biber gazının acısını tanımaları lazım” uyarısında bulundu. Soysal, “Mısır’daki eylemler alkışlanıyor, burada gaz sıkılıyor, bu bir çifte standart. Torba tasarıda çalışanların aleyhine birçok düzenleme var. İnsanlar seslerini duyurmayacaklar mı? Bunu hazmedememek, gazla susturmaya çalışmak hangi ileri demokraside olur? Aldatmacalarla teokratik, tek adam rejimi getirmek istiyorlar. İktidar etkisiz, tepkisiz müritlerden oluşan bir toplum yaratmak istiyor” dedi. ANKARA Esnek ve güvencesiz çalışma koşulları getiren torba yasa tasarısına karşı çıkan on binlerce emekçinin sözcüsü durumundaki DİSK, KESK, TTB ve TMMOB yönetimi, yapılanlar karşısında sessiz durmayacaklarını ve bundan sonraki süreçlerde de çeşitli eylemlerle olanları kamuoyuna anlatmayı sürdüreceklerini belirtiyorlar. DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, “Yapılanların üzerine tabii ki bir bardak su içecek değiliz” derken, KESK Genel Başkanı Döndü Taka Çınar, “Bizi susturamayacaklar” görüşünü dile getirdi. TTB Merkez Konseyi Başkanı Eriş Bilaloğlu da “Yolumuzu kim kesiyor? Her şeyi kamuoyuna anlatacağız” diye konuştu. DİSK Başkanı Çelebi, on binlerce emekçinin Ankara’da önceki gün polisin sert müdahalesi ile karşı karşıya kalmasını, “Biz ileri demokrasinin nimetlerinden yararlandık. Polis devletinin nereye geldiği, nasıl egemen kılındığı Türkiye’de yaşatıldı. En temel taleplerimizi bile ifade ederken yapılan bu engellemeler, gerçekten Türkiye’nin nereye gittiğinin en temel göstergesidir” sözleriyle eleştirdi. ‘Komisyon üyeleri yalan söylüyor’ İşçi ve emekçinin pazartesi gününden itibaren işyerlerinde demokratik tepkilerini çeşitli şekillerde ortaya koyacaklarını belirten Çelebi, “Yasa Meclis’te görüşülmeden önce kendilerini komisyona davet ettiklerini ve gelmediklerini” söyleyen komisyon üyelerini de sert dille eleştirdi. Çelebi şöyle konuştu: “Ben, o açıklamayı yapan komisyon üyesine yazı yazıyorum. Yanlış söyledi demiyorum, yalan... Yalan başka bir şeydir, yanlış başka bir şeydir. Bizi komisyona hiç çağırmadılar, davet almadık. Kendi iletişim içinde oldukları konfederasyonlarla böyle bir davette bulunmuş olabilirler ama ben DİSK olarak böyle bir bilgi almadım.” KESK Genel Başkanı Döndü Taka Çınar, Mısır’da yaşanan olaylar karşısında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’e “Halkın sesine kulak ver” çağrısı yaptığını anımsatarak “Hani bir söz vardır. İğneyi kendine, çuvaldızı bir başkasına batır diye... Biz demokratik hakkımızı kullanıyoruz. Hak arayışımız şiddetle, biber gazıyla, panzerlerle kesiliyor” diye konuştu. Çınar, “Bizi susturamayacaklar” ifadesini kullandı. TTB Merkez Konseyi Başkanı Eriş Bilaloğlu da “Türkiye’de hak aramak kolay değil. Biz taleplerimizi milletvekillerine, siyasi parti grup başkanvekillerine anlatmaya çalışıyoruz. Yoksa bizim toplanalım da, yürüyelim de, zincir oluşturalım diye özel bir merakımız yok” diye konuştu. TEKİN: DEHŞET VERİCİ Bürosu) ANKARA (Cumhuriyet ısı Başkan Yardımc CHP Genel torba yasa Gürsel Tekin, emekçilerin dahaleyi mü tasarısına karşı eylemine kanımızın eleştirirken “Sayın Başba rs verirneticilere de Mısır’daki yö rada yapken, aynı uygulamayı bu kin, tori. Te ması dehşet verici” ded iyle ilgili ba tasarısını protesto eylem ledi: söy sorular üzerine de şunları alışılagelmiş müdahaleler. “Bunlar e ilgili, işçiHatırlarsınız öğrencilerl nuda tarın bu ko lerle ilgili; iktida daha hoşhammülü yok. İktidarın iyor.” görülü davranması gerek DOLMABAHÇE’DEKİ PROTESTO ‘Gözaltında tacize suç duyurusu’ İstanbul Haber Servisi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 27 Ocak’ta öğrenci temsilcileri ile Erzurum’da buluşmasını protesto etmek için Dolmabahçe’de gerçekleştirilen eylemde gözaltına alınan bazı kız öğrenciler, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde polislerin “zorla soyma, küfür ve tecavüz” tehdidine maruz kaldıkları iddiasıyla Sultanahmet Adliyesi’nde suç duyurusunda bulundular. Adliye önünde açıklama yapan üniversite öğrencisi Nida Karabağ, nezarethanelere konulmadan önce kamerasız odalarda üst aramasına tabi tutulduklarını, özellikle kadın öğrencilerin polis zoruyla iç çamaşırlarına kadar soyulmak istendiğini söyledi. Bazı ailelerde taciz iddialarına sert tepki gösterdi. Çocuklarının örgüt üyesi gibi gösterildiğini belirten veliler, “Buna devam edilirse, gerçekten arkalarından bir örgüt çıkacak. O da anne ve babaların örgütü olacak” açıklamasını yaptı. BAŞBAKANLIK SÖZCÜSÜ Öztürk istifa etti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakanlık’ta basına karşı takındığı sansürcü tutumla ünlenen, bu tavrını konu edinen “Sipariş sorular alınır” haberiyle Cumhuriyet’e ÇGD ödülü getiren Başbakanlık Sözcüsü Kemal Öztürk, istifa etti. “Bir süre aileme vakit ayırarak dinleneceğim. Niyetim İstanbul’a dönerek uzun soluklu, kalıcı eserler bırakacak çalışmalar yapmak” dedi. “Ülkeme böyle hizmet ettiğim için çok büyük onur duydum” açıklamasında bulunan Öztürk, “Ancak basın ve siyaset kurumları arasında geçen çok yoğun, yorucu ve stresli görevimde artık nöbet değişimi vakti geldi. Sayın Başbakan’dan izin istedim” dedi. Öztürk, Akif Beki’nin ardından sözcülüğe getirilmişti. DİYANET İŞLERİ BAŞKANI GÖRMEZ ‘Cemevleri, inanç ve kültür merkezi kabul edilmeli’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, cemevinin caminin karşısında bir dinin mabedi gibi gösterilemeyeceğini belirterek “Cemevlerinin bir inanç ve kültür merkezi olarak kabul edilmesinin yaşanan statü sorununu çözebileceğini düşünüyorum” dedi. Görmez, AB Genişleme Direktörü Alexandra Cas Granje ve beraberindeki heyeti kabul etti. Görmez, dini azınlıklara gelecek en küçük bir baskıyı kendi dinlerine yapılmış bir baskı olarak göreceklerini söyledi. Diyanet’in mezhep esasına göre kurulmadığını da ifade eden Görmez, Aleviliğin sözlü ve yazılı kaynakları ortadayken İslam dışında bir din olarak algılanmasının bilimsel ve tarihsel bir karşılığının olmadığını belirtti. Görmez, “Cemevini caminin karşısında yer alan müstakil bir dinin mabedi olarak göstermek bilimsel ve tarihsel olarak mümkün değildir” dedi. Cemevlerinin inanç ve kültür merkezi olarak kabul edilmesini öneren Görmez, şunları söyledi: “Diyanet’ten, cami gibi bir ibadethane olarak tanımlamasını istiyorlar. Biz kilise değiliz. Dinin otoritesi değiliz. İtirazımız cemevlerinin kendisine değildir. Cemevleri özgürce inşa edilebilmelidir. İçindeki ritüeller özgürce yaşanabilmelidir” diye konuştu. AA’NIN ABONELİĞİNİN İPTALİ TRT’ye tepki ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anayasa Mahkemesi’ndeki yemin töreninde iki bakanın karşısında diz çökmüş halini fotoğrafladığı gerekçesiyle Anadolu Ajansı’nın aboneliğini iptal eden TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’e tepki gösteren CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Bir haber kuruluşunun bir haber kuruluşunu haber veriyorsun diye cezalandırması, kızması kadar saçma bir şey olamaz” dedi. Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Başkanı Ahmet Abakay, Şahin’in diz çökmesinin kendileri için sürpriz olmadığını belirterek “Çünkü, o bir emir kulu” dedi. HaberSen TRT yönetiminin “sansürde sınır tanımadığını” net bir şekilde sergilendiğini belirtti. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear