23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 3 ŞUBAT 2011 PERŞEMBE 6 Erdoğan’ın yurt gezilerinde geniş güvenlik önlemleri dikkat çekiyor. HABERLER CHP’li Yüksel Müdür sanık memur davacı Akçin’in Gümrükler Genel Müdürlüğü’ne atanmasıyla Aziz Nesinlik bir tablo ortaya çıktı. Akçin, kendi kurumunu aldatmaktan yargılanıyor İLHAN TAŞCI BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI Tunus ve Mısır’da olanlar ve öncelikle diğer Arap ülkelerinde olacaklar, Marks zamanına denk gelseydi, “proletarya”nın isyanı olurdu, Paris Komünü, Rus ve Çin, Küba ihtilali gibi kanlı savaşlara yol açardı! Sınıf savaşları olarak tarihe geçerdi! Ya, Latin Amerika’da, Almanya’da, İtalya’da Yunanistan’da vb olduğu gibi kanla bastırılır ya da iktidar el değiştirirdi! Ama günümüz dünyasında, o dönemin şaşaalı “sınıf mücadelesi” yoktur. O dönemin “zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyi olmayan” ve halkın büyük çoğunluğunu oluşturan saf proletaryası, önemli ölçüde tarihe karıştı. Bu sınıf, zengin ülkelerde, toplumun en yoksul ve üretimdeki gücü sıfırı tüketen minik bir azınlığa dönüştü... Onun yerini, bu ülkelerde, tatili, evi barkı, arabası, hisse senedi, hedge fonlarda emeklilik parası vb. olan “sınıf” aldı. Onlarda “isyan” tükendi veya uzun bir süre tatile çıktı! Oysa dünyada dağınık ama yoksul 2 milyar insan var! “İsyan”, hele sınıfsal isyan, zaten İslam ülkelerinin “tabiatında” yoktu! İslam ülkeleri Arap ülkeleri, ilginç bir şekilde, dünyanın göbeğinde, hanedan, kral veya günümüz türevleri olan “başkan”larca, insanın “yüzyıllarca” diyesi gelen bir zaman süresince yönetiliyor! İslam ülkelerinde “başkanlık sistemi”, parlamenter rejimi sahtekârca kullanan krallık, hanedanlık yönetimleridir! Hiçbir Arap ülkesinde demokrasi yoktur! Büyük petrol paraları olan Suudi gibi hanedanlık ve küçük krallıkların petrol kaynaklı zenginliklerini saymazsak, bütün Arap ülkeleri yoksuldur! Zengin Batılı “Hıristiyan” beyninin pazar sömürgesi durumundadırlar. Batı, bilim ve teknolojiye dayalı ekonomisiyle üretiyor, Müslüman da tüketiyor! Bugünkü isyan, geç kalmıştır! Bence bu gecikmenin temel iki nedeni var: 1) İsrail gibi bir “dış düşman”ın sürekli varlığı! Bu, “ulusal birlik” politikasını hep güncellemiş, diktatörlere uzun nefesli bir yönetim olanağı sunmuştur! 2) Günümüz bilgi toplumunun insan güçlerinin gecikerek bu ülkelerde ortaya çıkması! Bu yeni toplumun aydınlatılmış güçleri, İslam ülkelerinde sayıları az olsa bile, etkinler. İletişim teknolojilerinin bütün olanaklarını kullanıyorlar! Tunus’ta kendini yakan “seyyar sebzeci” bir bilgisayar mühendisiydi! İsyanın ortamını hazırlayan önemli bir etken de küreselleşmedir! Küreselleşme, kapitalizmde yeni bir dinamik doğurdu! Arkada olanlardan bir kısmı, akıllı ülke yönetimleri, bilim ve teknolojiyi etkin kullanarak ve üreterek, ileri ülkelere yetişme olanağı buldular. Küresel kapitalizmin diğer dinamiği ise siber uzayda yepyeni bir topluluk, örgütlenme ve isyana hazırlık yaratmış olmasıdır. Ülkeler ve insanlar arasındaki mesafe küçülmüş, ülkeler, uzak gibi ama yan yana yaşar olmuşlardır... Yaşam biçimleri, demokrasi, yönetim tarzları, halk katılımı, çoğulculuk, özgürlük, eleştirme, demokrasi vb. gibi pek çok “insanlık kazanımı kavramlarında”, ışık hızında kıyaslama olanağı doğdu! Yaşadığımız dünya, Mısır ve Tunus’ta diktatörlerin, “halk kıyımı” yapmalarını zorlaştırılmıştır! Hele savaşlarda sonra şimdi de devrimlerin naklen yayınının yapıldığı günümüzde! Kitleler bunun bilincinde! İkinci bir nokta şu: Bu ülkeler orduyu halkına karşı kullanamıyor, diktatörlerin en önemli gücü, besleme polisleridir! “Sosyal ağlar”daki mitinglerin gerçek meydanlara taşınması ve devrimleri başlatması da bir ilktir! Tunusluları ve Mısırlıları, yüreğim pır pır kucaklıyorum! Alanları dolduran, yeni bir bileşime sahip “yeni sınıf”tır. Başörtülüsü, türbanlısı, genci, yaşlısı, işçisi, üniversitelisi, birleşmiştir. Bu şüphesiz, bence, öncelikle “gecikmiş bir burjuva” devrimidir! Demokrasi ve özgürlük, insan hak ve özgürlükleri, saydam ve yolsuz olmayan bir yönetim... istekleri çevresinde bir bütünleşme. Bunların önündeki en büyük engel olan kralların ve hanedanlarının yıkılması... Bu kitleler, öncelikle kralı devirerek başarıyı tadabileceklerdir! Bu dinamizm, egemen kapitalist ekonomiyi değiştirecek bir renge sahip değil. Bu değişimi gerçekleştirecek ve yerine daha insanca ve dünyaca bir ekonomi politik düşüncesi ve sahipleri de henüz ortalıkta gözükmüyor. Zaten “ortalıktaki fikir” de devletleştirme / kamusallaştırma gibi epey eskimiş ve bu nedenle tamamen yenilenmeye muhtaç bir düşüncenin kalıpları içinde sıkışmış durumdadır. Mısır’da, Tunus’ta ve olası diğerlerinde, bu isyanların yerine ne geleceğini bilmiyoruz. Ama hiç önemli değil! Bugünkü alçak diktatörleri ne desteklemem mümkün ne de kötüler arasında bir tercih yapmam. Meydanın gücü, başlı başına bir umuttur! Türkiye için de bir umuttur! Herkes Türkiye’yi model olarak gösteriyor onlara, ama: İslam isyanı Türkiye’deki otoriter / diktatörlük eğilimlerine set çekecek ve bu istekleri ve gidişi ülkemizde imkânsız kılacak yeni bir kulvar açmıştır! Yaşasın Tunus, yaşasın Mısır isyancıları! İsyan, Türkiye’nin demokrasi savaşına da hizmet ediyor! http://orhanbursali.blogspot.com obursali@cumhuriyet.com.tr İslam İsyanı Bize Umut ‘Suikast halkla ilişkiler faaliyeti’ Haber Merkezi CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, Birinci Ergenekon dava dosyasına konulan yazıda, “Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a suikast yapılacağına ilişkin alınan duyumun, 24 Temmuz 2007 tarihinde Başbakanlık ve İçişleri Bakanlığı’na gönderildiği” bilgisinin yer aldığı yönündeki haberlerin seçim sürecinde basına sızdırıldığını iddia etti. Anadol, Başbakan’a, “Söz konusu bilgi notunun 3.5 yıl önce değil de bugünlerde kamuoyuna duyurulmasının nedeni nedir” diye sordu. CHP Genel Başkan Yardımcısı Alaattin Yüksel ise, “Başbakan’a suikast haberleri bir halkla ilişkiler faaliyetidir” dedi. Yüksel “Başbakan iktidara geldiğinden beri belli zamanlarda ona yönelik suikast haberleri yapılır. Bu balon patlar ve soruşturmalardan hiçbir sonuç çıkmaz” diye konuştu. Emniyete göre suikast ‘hayali’ Radikal’den Abdullah Kılıç’ın haberine göre ise Erdoğan’a suikast hazırlığına ilişkin MİT notundaki her şey “hayali” çıktı. İddialarla ilgili geniş çaplı soruşturma yapan İstanbul Emniyeti, İstanbul Kısıklı’da kiralanan bir eve ve Bulgaristan’da yaşayan, suikastın finansörü olduğu söylenen emekli bir albaya rastlamadı. Habere göre, İşiçleri Bakanlığından kendilerine gelen 28.07.2007 tarihli yazı üzerine harekete geçen polis, Kısıklı’da adı zikredilen sarı evlerin hepsini inceledi ve iddiaların hayal mahsulü olduğu ortaya çıktı. ANKARA Remzi Akçin’in Gümrükler Genel Müdürlüğü’ne atanmasıyla ilginç bir tablo ortaya çıktı. Akçin’in yargılamasının sürdüğü davada müdahil olarak, karşısına emrindeki Gebze Petro Kimya Gümrük Müdürü çıkacak. Akçin’e yönelik suçlama ise hayli ilginç, “başında bulunduğu kurumu yanıltmak”. Remzi Akçin’in Gebze’deki akaryakıt kaçakçılığı davasının halen sürdüğü anlaşıldı. 2006’da gümrük müfettişleri yürüttükleri bir soruşturma sırasında kendi teşkilatlarının en tepe noktasına uzanan bir kaçakçılık olayını ortaya ANKARA (Cumhuriyet çıkarmışlardı. Bürosu) Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, GümrükGümrüğe bağlı akaryakıt ler Genel Müdürlüğü’ne Gümrük Başmüfettişi Mehmet Eryılmaz ile atanan Remzi Akçin’in Gümrük Müfettişi Yakup Güneş, 17 Ağustos hakkındaki davanın sür2006 tarihli bir ek soruşturma raporu düzenledi. düğünü kabul ederken Bu raporda, Gebze’de firma tarafından ithal “Kişilerle ilgili hüküm edilmek istenen ve kaçakçılık suçuna konu olan tesis edilmediği sürece akaryakıtın yüzde 300 gümrüğe bağlı akaryakıt herkes masum sayılır” olmasına karşın, gümrüksüz girişe olanak veren sözleriyle bürokratına saGümrük Genel Müdürlüğü yazısını hip çıktı. Yazıcı, yolsuzluk imzalayan Akçin ile dönemin İzmit operasyonunu sürdüGümrük Başmüdür Vekili Şükrü rürken Mersin BaşmüKeleş’in kaçakçılıkla mücadele dürlüğü’ne atanan başyasasındaki “kaçakçılığa yardım” suçu müfettiş Murat Kahraişledikleri gerekçesiyle haklarında soruşturma man’dan da çok şey bekyapılması istenmişti. Gümrük Müfettişleri, lediğini söyledi. raporun bir örneğini Başbakanlık Teftiş Kurulu’na Gümrüklerden Soda göndermişlerdi. rumlu Devlet Bakanı YaGebze Başsavcılığı’na yapılan suç duyurusunun zıcı, Mersin’in kendileri ardından dava açılmıştı. İddianamede dönemin için çok önemli bir yer olGümrükler Genel Müdür Yardımcısı Remzi Akçin duğunu anlatırken akarile İzmit Gümrük Başmüdürü Şükrü Keleş ve yakıtla ilgili hemen heşirket yetkilisi olan Hakan Biçer, Mustafa men bütün ithalatçı firBakiler, Ersin Yılmaz, İsmail Solak, Hasan maların merkezlerinin Emirzade, “Gümrük idaresini yanıltarak eşya Mersin’de bulunduğuithali” ile suçlandılar. Davanın, temyiziyle nu söyledi. birlikte yerel mahkemede yeniden görülmesi Yazıcı, “Burada akarsürüyor. yakıt ticaretiyle ilgili çok yoğun şikâyetlerin olduDavanın müdahili ‘Gebze’ ğunu biliyoruz. DolayıSalı günü yapılacak duruşmada, “amir” sıyla inşallah bu arkasanık olarak “memur” ise davacı olarak daşımız (başmüfettiş Mukarşı karşıya gelecek. Çünkü Remzi Akçin’e rat Kahraman) burada yönelik suçlamada bulunan ve davanın başarılı olacaktır. Öyle müdahili Gebze Petro Kimya Ürünleri İktisas tenzili rütbe gibi bir şey Gümrük Müdürlüğü. Remzi Akçin ile Keleş kesinlikle söz konusu hakkında takipsizlik kararı verilmesi olamaz. Kahraman’dan üzerine Petro Kimya Gümrük çok şey bekliyorum” diMüdürlüğü, Kartal Ağır Ceza ye konuştu. Mahkemesi’ne başvurarak iki Yazıcı Murat Kahragümrük bürokratının man’ın yürüttüğü yolyargılanması gerektiği suzluk soruşturmasının gerekçesiyle karara itiraz etmiş Mersin’e atanması neve yargılanmalarının yolunu deniyle boşluk doğuraçmıştı. Remzi Akçin’in mayacağını savundu. önceki gün Gümrükler Genel Müdürlüğü’ne atanmasıyla birlikte, yargılanmasının yolunu açan gümrük biriminin “amiri” konumuna geldi. Dink ailesinden bakanlara mektup: Bakan doğruladı AİHM kararı uygulansın İstanbul Haber Servisi Hrant Dink ailesi avukatı Fethiye Çetin, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İçişleri Bakanı Beşir Atalay ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’e mektup göndererek soruşturmanın etkin bir biçimde yürütülmesini istedi. Dink cinayeti hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararıyla “4483 Sayılı Yasa’yla getirilen kamu görevlilerinin yargılanması yönündeki engelin ortadan kaldırıldığına” dikkat çekilen mektupta, cinayetin işleneceği bilgisine sahip olduğu halde önlem almayan yetkililerin cezalandırılması, Trabzon Savcılığı’nca yürütülen ve hiç kimsenin ceza almadığı tüm soruşturmaların yeniden açılması, bu soruşturmaların Dink cinayetini soruşturan savcılar tarafından yürütülmesi istendi. AİHM kararının ardından Davutoğlu’nun “kararın gereğinin yerine getirileceği” sözlerinin hatırlatıldığı mektupta, kararın gereğinin yerine getirilmesi bakımından sorun alanları ve yapılması gerekenleri belirtildi. AİHM’nin Trabzon Emniyeti, Trabzon Jandarması, İstanbul Emniyeti’nin cinayetle ilgili sorumlu olduğu sonucuna vardığının anlatıldığı mektupta, söz konusu kurumların cinayetten haberdar olmasına karşın gerekli tedbirleri almadığı vurgulandı. AİHM’nin Dink’in devlet organlarını eleştirdiği için cezalandırıldığı sonucuna vardığına dikkat çekilen mektupta yargılaması sonucunda “devlet kurumlarında yasadışı faaliyetlere karışıldığı ya da hoşgörü gösterildiği şeklinde bir görüntü oluştuğu” belirtilerek devletin bu görüntüden kaçınması gerektiği vurgulandı. Ersin, ‘Arınç’ı sordu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin, Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından yanıtlanması istemiyle verdiği soru önergesinde, “Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a yönelik suikast savları ve kozmik odadaki arama sonuçları konusunda 13.5 aydır neden açıklama yapılmadığını” sordu. Ersin şu değerlendirmeleri yaptı: “Kamuoyunda derin endişe ve tedirginlik yaratan ve TSK’yi suç örgütüymüş gibi göstererek ağır bir zan altında bırakan Sayın Arınç’a suikast ihbar ve iddiası ile Genelkurmay’ın Kozmik bölümlerinde yapılan aramaların üzerinden yaklaşık 13.5 ay geçmesine rağmen, her iki olayın sonuçlarıyla ilgili herhangi bir açıklama yapılmamış ve iddianame de yazılmamıştır.” Çeker, Çukurca’daki patlamanın kendi yerleştirdiği mayından kaynaklanmadığını söyledi ‘Teröristler bizden daha ileride’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hakkâri Çukurca’da yola döşenen mayının patlaması sonucu 6 askerin şehit olmasıyla ilgili davanın üçüncü duruşmasında savunma yapan Uzman Çavuş Fatih Taylan Çeker, patlamaya neden olan el yapımı patlayıcının teröristlerce döşenmiş olabileceğini ifade etti. Çeker, “Teröristler yaptıkları düzenekler konusunda bizden daha ilerideler” dedi. Çeker, Hantepe üs bölgesine 1 Mayıs’ta 9 özel acil ikaz sistemi yerleştirdiklerini anlatarak “Talimname ve emirlerde de bu tuzaklamaların yasak olduğu yazmıyor” dedi. İki GPS kullanarak tuzaklama yapılan noktaları not aldığını ve üslerine bilgi verdiğini belirten Çeker, tuzaklamaların yapıldığı yerlere de belirgin işaretler koyduklarını söyledi. Çeker, düzeneklerin yapıldıktan sonra taşınmasının mümkün olmadığını belirtti. Çeker, patlamanın gerçekleştiği yerin kendi yaptıkları tuzaklamalara 1520 metre mesafede olduğunu söyledi. Mahkeme Başkanı Mehmet Yüzbaşıoğlu’nun “Patlamada kullanıldığı belirtilen 120 mm’lik havan sizin tarafınızdan mı döşendi” sorusu üzerine Çeker, bu mühimmatı kendisinin döşemediğini belirterek, kendisi haricinde başka birinin de bu mühimmatı döşemesinin mümkün olmadığını kaydetti. Çeker, “Bizim yaptığımız el yapımı mayının bu kadar zarar vermesi mümkün değil” dedi. Çeker, patlamanın ardından kendi döşedikleri patlayıcıları bulduklarını ve Tuğgeneral Zeki Es’in talimatıyla etkisiz hale getirdiklerini belirtti. Daha sonra söz alan Es, olaydan 1520 gün sonra Uzundere’ye girildiğini ve bu bölgede 50 civarında el yapımı patlayıcı çıkarıldığını söyledi. Duruşmada, patlamaya maruz kalan Piyade Yüzbaşı Nurettin Altay, olay günü Hantepe üs bölgesinde komutanlarının kendilerini termal kamera ile adım adım gözetlediğini ifade ederek “Yanlış istikamette olsak bunun komutanlarımız tarafından görülmesi lazımdı. Bu konuda bir ikaz almadım” dedi. Tuğgeneral Es ise yayımladıkları harekât emrinde bölüğün Şimil sırtlarından gitmesi hususunun açıkça belirtildiğini ancak bölüğün dere yatağından indiğini söyledi. Duruşma 21 Şubat’a ertelendi. Çelebi, müfettişlere ifade verdi İstanbul Haber Servisi Gözaltındayken cep telefonuna İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde yükleme yapıldığı ortaya çıkan Ergenekon davası tutuklu sanığı Teğmen Mehmet Ali Çelebi, dün öğle saatlerinde Hasdal Askeri Cezaevi’nde konuyu araştırmakla görevli iki müfettişe ifade verdi. Olayla ilgili İçişleri Bakanlığı’nın başlattığı soruşturmanın sürdüğü bildirildi. Öğretmenler diploma yırttı Ziyaretçi yasağı nedeniyle TBMM’ye alınmayan bir grup atanmayan öğretmen, CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal ile Dikmen kapısında basın açıklaması yaptı, diploma yırttı. Öğretmenler adına konuşan Kaysel Ergün, şimdiye kadar 21 arkadaşlarının intihar ettiğini söyledi. Ergün, “Daha kaç arkadaşımızın intihar etmesi gerekiyor ki vekillerimiz, kamuoyu bizi duysun?” dedi. Öcalan: Boş havuzda yüzemem BURSA (Cumhuriyet) Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Aysel Tuğluk, terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ın son olarak geçen hafta devlet yetkilileriyle görüştüğünü söyledi. Tuğluk, avukatı sıfatıyla İmralı’da Öcalan ile yaptığı görüşmenin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Tuğluk, Öcalan’ın “özellikle mart ayındaki gelişmelerle sürecin bir barış, çözüm sürecine mi çevrileceği, dolayısıyla hazirana kadar belirlenen sürecin devam mı edeceği bir ay olacağını” ifade etti. Tuğluk, Öcalan’ın, “Boş bir havuzda benden yüzmem isteniyor. Fakat yüzmem için ve rolümü oynamam için bu havuzun dolu olması gerekiyor. Mevcut koşullarda ancak kolaylaştırıcı bir rol oynarım” diye konuştuğunu söyledi. Bir gazetecinin, “Bu koşullarda ev hapsini mi kastediyor?” sorusuna ise Tuğluk, “Koşullarının kendi rolüne uygun hale getirilmesi gerektiğini ifade etti” dedi. Tuğluk, Öcalan’ın karamsar olmadığını ancak kaygıları olduğunu ifade etti. Hanefi Avcı’ya 2 dava daha ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Tutuklu Emniyet Müdürü Hanefi Avcı hakkında, “Haliç’te Yaşayan Simonlar: Dün Devlet Bugün Cemaat” adlı kitabında Cumhuriyet Savcıları Mehmet Berk ve Osman Şanal’a hakaret ettiği iddiasıyla iki dava daha açıldı. Hanefi Avcı hakkındaki davaların sayısı 6’ya yükseldi. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear