25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 18ŞUBAT2011 CUMA HABERLER YAŞ'la atılan askerlere getirilen haklar, darbe dönemlerinde TSK'den atılan askerleri kapsamıyor 'Tasanda çifte standart var' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Referandum kampanyasını 12 Eylül karşıtlığı üzeıine kuran AKP, Türk Silahh Kuvvetleri'nden (TSK) atılan askerlere emeklilik ve kamuda istihdam olanağı getiren yasa tasarısında çifte standarda giderek darbe döneminde atılanları kapsam dışı bıraktı. Önceki gece TBMM Başkanlığı'na sunulan tasarıyla, ağırhkla "irticai faaliyetler" nedeniyle ve çoğunluğu da 28 Şubat döneminde Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararlarıyla atılan askerlere bazı haklar getirildi. 12 Eylül ve 12 Mart döneminde ağırhkla "sol faaliyetler" nedeniyle atılan askerlerse tasarının kapsamı dışında tutuldu. BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI Mehmet Altan, Yine Dünkü yazım üzerine Mehmet Altan aradı. Kızgındı, normal. Verdi veriştirdi tabii ki... Mehmet, eskiden rastlaştıkça hoşsohbetim olan bir insan. Birçok açıdan "cesur" da bulurum... İnsan AKP'yi destekleyebilir, görüşleri örtüşüyordur veyaAKP'li bir gazetede başyazarlık yaparak ve AKP politikalarını destekleyerek ekmeğini kazanıyordur. (Böylesi çok var, bunların bir kısmı yarın görüş de değiştirir, devran dönmüştür çünkü.) Bunu, yeri gelince eleştiri konusu yapabilirim ama kınamam! Derin insanlık hallerindendir! Mesela eskiden YÖK'ü yerden yere vururdu, şimdi ise YÖK üzerine yılda bir kez yazaryazmaz... Mesela bunu eleştiririm! Mehmet en şiddetli olarak doktorasından girdi tabii söze... "Ben doktoramı Sorbonne'dan aldım, bunu bile bilmiyorsun ve yanlış yazıyorsun" dedi. Dünkü yazımda doktora ile ilgili şöyle yazmıştım: "O, Avrupa standartlanna çok meraklıdır. Değil profesör, doktora bile alamazdı Avrupa'da... Bu standartlara uymalı ve öncelikle şu cüppesini bırakmalı. Çifte standart ayıp oluyor." Doktorasını Sorbonne'dan almış. Sorbonne'da insanı boş bırakmazlar, doktora payesini öyle kolay vermezler, mutlaka başarılı ve ciddi bir çalışmadır. Tabii, Mehmet'in doktorasını Fransa'da yaptığını araştırsaydım (bireksiklik!), bu cümleyi öyle değil şöyle kurardım: "O Avrupa standartlanna çok meraklıdır, orada doçent ve profesör olmak için doktoradan sonra yaptığın bilimsel araştırmalara bakarlardı... Eğer araştırmalarırı yoksa, ne doçent ne profesör olabilirdin. (Öyle değil mi Mehmet!).. Ama Türkiye'de hem doçent hem profesör oldun... Avrupa standartlannı kendine uygula ve profesöriük cüppeni çıkar..." EYLÜLDER BAŞKANI YILDIRIM'DAN AYRIMCILIK 12 Eylül döneminde teğmenlikten atılan EylülDer Başkanı Rahmi Yıldınm tasarıyı eleştirirken tasarının 900'ü 28 şubat sürecinde olmak üzere YAŞ kararıyla atılan 1626 askeri kapsadığını bildirdi. Yıldırım, "12 Mart 1971 darbesinden sonra ikili kararnameyle atılan 450 dolayında asker, 12 Eylül 1980 lerinin getirilen düzenlemeden yararlanması için 60 gün içinde Milli Savunma Bakanhğı'na başvurması gerekecek. Başvurular, bakanlıkta kurulan bir komisyonda incelenecek; en geç bir yıl içinde başvurunun ret veya kabulüne karar verilecek. Tasarıya göre YAŞ kararıyla atılanların, TSK'den ilişiklerinin kesildiği tarihle düzenlemenin yürürlük tariM arasındaki döneme ilişkin yatırılmamış sigorta prim ve emekli keseneği, kurumlannca ödenecek. Bu kap ELESTİRİSİ darbesinden sonra üçlü kararnameyle atılan 573 subayastsubay ve 447 askeri öğrenciyi ise kapsamadığını" söyledi. Yıldırım, tasarıyı, "Tasarı ayrımcıdır. Çünkü, salt YAŞ kararıyla atılanları kapsamakta, ikili üçlü kararnamelerle atılanları kapsam dışında tutmaktadır" ifadeleriyle eleştirdi. yon, isteyenleri, Devlet Memurları Kanunu'ndaki genel şartları taşımalan kaydıyla, kamu kurum ve kuruluşlarmm "araştırmacı" unvanlı kadrolara atanmak üzere Devlet Personel Başkanlığı'na bildirecek. Haklardan yararlanacaklarm sicil dosyalarmdan TSK ile ilişiklerinin kesilmesine neden olan tüm bilgi ve belgeler silinecek. Tasarı, 48 saat bekletilme süresi uygulanmadan jet hızıyla sözleşmeli er tasarısıyla birlikte TBMM Mil 11 Savunma Komisyonu'nda görüşüldü. Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, "Düzenlemeyle Yüksek Askeri Şura'nın TSK'den ilişik kesme kararlarına karşı yargı yolu açılmış olup, bu suretle hukuk devletinin şartlarından biri olan idarenin her tür eylem ve işleminin yargı denetimine tabi olması sağlanmış olmaktadır" dedi. Komisyon kurulacak TSK Personel Kanunu'na geçici bir madde eklenmesini öngören tasarıya göre, geriye doğru YAŞ kararlarıyla TSK'den ilişiği kesilenlerin veya bunların vefatı halinde hak sahip samda olup da araştırmacı kadrolarına atananların, atandıkları tarihle düzenlemenin yürürlük tarihi arasındaki süreye ilişkin kesenek ve karşıhkları göreve başladıkları kamu kurum ve kuruluşlarca ayrıca ödenecek. Bu haktan yararlanacaklar, emekliliğe ilişkin sosyal ve özlük hakları bakımından emsali subay ve astsubaylarla eşitlenecek. 'Darbe dönemleri unutuldu' CHP Ankara Milletvekili Zekeriya Akıncı, tasarıdaki "çifte standarf'ı gündeme getirdi ve TSK'den 12 Mart ve 12 Eylül döneminde çeşitli nedenlerle ilişiği kesilen personel de bulunduğunu anımsattı. Akıncı, "Yani sadece YAŞ kararlarıyla değil, darbe dönemlerinde ilişiği kesilenler de var. Bunların özlük haklarının geri verilmesine ilişkin bir düzenleme hâlâ yapılmadı" dedi. Kamuda istihdam Başvurulan inceleyecek komis îsmail Gülgeç, gazetemizde yapılan törenin ardmdan memleketi Eceabat ilçesinde toprağa verildi Gülgeç alkışlarla uğurlandı 1 MAYIS DAVASI MOBESE kayttları bulunamadı İstanbul Haber Servisi 2009 1 Mayısı'nda Naciye Kaplan ve Öztürk Aladağ'ı darp ettikleri için "işkence" ve "kişiyi hürriyetinden yoksun bırakmak" suçlarından haklarında 26 yıla kadar hapis istemiyle dava açılan toplam 6 polis memurunun yargılandığı davada, "işkenced polisin" teşhisi için istenilen, olay yeri MOBESE kamera kayıtları 10 gün içinde silindiği için bulunamadı. Mahkeme de kamera kayıtlarının neden belli bir süreden sonra imha edildiğinin yanıtlanması için Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne yazı yazılmasına hükmederek duruşmayı erteledi. Beyoğlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya Çevik Kuvvet Şubesi'nde komiser yardımcısı sanık Nuh Mete Damgacı, polis memurları sanık Ayhan Baştürk, Veli Tarım, Kemal Günay ve şikâyetçi Kaplan ile tarafavukatlarıkatıldı. Sanık Tarım, olay günü hasta olduğu için aktif görev yapamadığını ve sivil bir araç içinde dinlendiğini söyledi. Samk Günay da olay günü Taksim Odakule'de görevli olduğunu, söz konusu bölgeden hiç aynhnadığını belirtti. Şikâyetçi Kaplan'ınkendisini teşhis ettiğinin anımsatılması üzerine de Günay, "Şikâyetçiyi ilk kez burada görüyorum. Suçlamaları kabul etmiyorum, bu şahsıma atılmış bir iftiradır" dedi. Şikâyetçi avukatı Meral Hanbayat ise Tarım'ın Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürlüğü önünde bir araçta görev yaptığını belirtmesine karşın görev yazısında "Beyoğlu ilçe Emniyet ile Taksim arasında Hareketli Emniyet Grubu'nun şefi olarak görev yaptığının" anlatıldığını belirtmesi üzerine sanık Tarım, "Hareketli şef olarak Taksim bölgesine gidip gelmedim, şikâyetçilerin yakalanmalarına şahit olmadım" diye konuştu. Tanık Birol Hanbayat ise olay yerinde oturduğunu anlatarak "23 kişinin polisler tarafından dövüldüğünü gördüm. Kamerayı aldım ve çekim yaptım ve görüntüleri savcılığa verdim. Çekim yaptığım sırada Aladağ'ı dövenlerin huzurdaki sanıklar arasında olup olmadığını netleştiremem aradan zaman geçti" dedi. Tamklar polis memuru Burhan Duru ve Adem Söylemez de olay günü sanık Baştürk ile birlikte görev yaptıklarını ve hiçbir müdahalede bulunmadıklarım iddia etti. • İsmail Gülgeç'in Cumhuriyet'e katkılarınm unutulmaz olduğunu söyleyen gazetemiz imtiyaz sahibi Orhan Erinç, "Özellikle siyasi karikatür alanmdaki çizgileri, bantları, hepimizin hafızamıza kazmmıştır" diye konuştu. Kültür Servisi Karikatür ve çizgi roman alanında Türkiye'nin önde gelpn isimlerinden, gazetemiz çizeri İsmail Gülgeç, dün gazetemizde yapılan törenin ardından memleketi Çanakkale'nin Eceabat ilçesine son yolculuğuna uğurlandı. Törene, Gülgeç'in ailesi, dostları, meslektaşları ve sevenleri katıldı. Törende konuşan gazetemiz imtiyaz sahibi Orhan Erinç, İsmail Gülgeç'in basm, karikatür ve düşün dünyasmda çok önemli bir yeri olduğunu ammsatarak "Sevgili çalışma arkadaşımız İsmail Gülgeç'i sonsuzluğa uğurlayacağız. İsmail Gülgeç, hem basın, hem karikatür hem de düşün dünyamızda çok önemli yeri olan gazeteci arkadaşlarımızdan biriydi. Özellikle siyasi karikatür alanmdaki çizgileri, bantları, hepimizin hafızamıza kazınmıştır. O aynı zamanda, çok önemli, nitelikli bir yorumcuydu da. Çok sayıda eseri resimleyerek o eserlerin daha değer kazanmasını sağlamıştır. İsmail Gülgeç'in Cumhuriyet'e katkıları unutulmaz" dedi. Ardmdan konuşan Karikatürcüler Derneği Başkanı Metin Peker, "Karikatür dünyamızın muhalif çizeri, derneğimizin önceki başkanlarından İsmail Gülgeç, karikatür sanatımn önemli kilometre taşlarındandı. Yaşamdaki tüm olumsuzlukları yılmadan, korkmadan ve taviz vermeden çizgi ile mizaha dönüştürürken güldü geçti. Yaşamı boyunca peşini hiç bırakmayan hastalıklara Mesela bugün Türkiye'de doçent ve profesör olabilmek için bilimsel araştırmalar yapmak ve bunları kanıtlamak zorundasın. Sen o zamanlar dosyanda bugünkü kıstaslara göre tek bir bilimsel araştırman bile olmadan, yasal olarak profesör oldun! Mesele budur ve dünkü yazımın merkezinde de bu düşünce vardır... Sorbonne'dan doktoranı alman, bu gerçeği değiştirmiyor! O nedenle yineliyorum: Profesöriük cüppeni çıkar! Sorbonne doktoranı gölgeleme! Mehmet, Odatv konusunda şöyle dedi: "Sen biliyor musun o yazıyı yazarken elimde ne gibi bilgiler var?" Hayır bilmiyorum, ben sadece yazdığın yazıyı biliyorum! "Bende neler varneler" masalını biliyoruz. Söylediğinden anlıyorum ki, bugün Balyoz ve Ergenekon operasyonlarını düzenleyen ve yönetenler (emniyet ve savcılık olsa gerek, bir de iktidardan birilerü), sizi arada sırada toplayıp "brief" ediyorlar ve yönlendiriyorlar! Yani gaz verip kamuoyu yaratmaları için, affedersin, "kullanıyorlar". Şu sahip olduğun "bilgi"\er\ bir yazsan da öğrensek?! Dedin ki "bak Can Dündar ne yazdı Odatv hakkında"... Baktım, Odatv Dündar'a hoş davranmamış, eğer öyleyse (ki olasılık büyük), çok ayıp yapmışlar! Çünkü, polemiği gerçekler, olgular, doğrular üzerinden, mesleki etiği gözeterek yaparsanız bir anlamı olur, ucuzlamazsınız, polemiğiniz değer katar, kazandırır, nitelikli olur! (Bilimsel ve düşünsel gelişmemiş bir Türkiye manzarasının yansıması.) Ama Odatv'nin arada sırada böyle "fauller" yapması, bu intemet yayıncılığının iktidar muhalifi niteliğinin ve yeteneğinin olmadığı, yalanlar yazdığı anlamına gelmez... Odatv'ye "oh ne iyi oldu" diyenler, iktidar ve ortaklarının sürdürdüğü kirli propagandanın yalan ve yanlışlarının ortaya çıkmasından rahatsız olanlardır... Birkaçfaullü, yanlış yazıyı, bu yayının yok edilmesine bir gerekçe gösteriyorlar! Ne ayıp! Ahlaksızlığın üst noktasıdır bu! Ama Can Dündar, yazısında, hiç bu ahlaksızlığa bulaşmıyor, temiz kalıyor ve gazetecilik etiği, özgürlüğü adına yine de Odatv'yi savunuyor... İnsanların gerçek niteliği, zor günlerde ortaya çıkar, gerçek gazeteciler de! Ama "meslekten" gazeteci olmayıp da gazeteciliğe siyasi nedenlerle bulaşanların foyası da böyle zamanlarda hemen ortaya çıkar! Oysa iktidar adına "Odatv yetmez, medyada daha neler var neler, onlar da yok edilmelidir" diyerek ortalığa dökülmek, utanç vericidir. Yüz kızartıcı bir suçtur, en azından basın etiği gereğince... İnsanlık gereğince demiyorum! Çünkü insanlığın tarihi, insanlığa, toplumlara karşı sürekli suç işleme tarihidir! Bu açıdan, kapkaranlıktır bu tarih! Evet, yineliyorum: Mehmet, Avrupa standartlanna göre asla alamayacağı profesöriük unvanını, derhal bırakmalıdır! Bir de soruyorum: Şu Balyoz'daki 11 No'lu "sahtekâr CD" üzerine ne düşünüyorsun? http://orhanbursali.blogspot.com obursali@cumhuriyet.com.tr ••• Gülgeç için gazetemiz bahçesinde düzenlenen törene çizerin yakınları, sevenleri, meslektaşları katıldı. Törende gazetemiz imtiyaz sahibi ve TGC Başkanı Erinç bir konuşma yaptı. karşı da güldü geçti. İsmail Gülgeç, ödünsüz muhalif tavrı ile nasıl karikatür çizileceğini dosta düşmana gösterdi" diye konuştu. Yaşar Kemal, Ahmet Ümit; meslektaşları, Musa Kart, Semih Poroy, Kamil Masaracı, Behiç Ak, Mustafa Bilgin, Hakan Çelik, Köksal Çiftçi, Erdoğan Bozok, Ercan Akyol, Sinan Gürdağcık, Yurdagün Göker, Metin Peker, Muhittin Köroğlu, Serdar Günbilen, Akdağ Saydut, Yener Çakmak, İbrahim Tapa, Aziz Yavuzdoğan, Ahmet Erkanlı, Erdoğan Karayel, Turgut Çeviker, TGC Yönetim Kurulu üyesi Ahmet Özdemir, gazeteciler Mehmet Tezkan, Yalçın Bayer, Erol Toy, Aydın Dgaz, Celal Başlangıç, Zafer Arapkirli, Mustafa Sağlamer, Halit Çelikbudak, Nazım Akman, Füsun Özbilgen, Kerem Çalışkan, Ayça Atikoğlu, Fatih Polat, müzisyen Rahmi Saltuk, eski Türkiye Spor Yazarlan Derneği Başkanı Onur Belge, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'ün aralannda bulunduğu İsmail Gülgeç'in çok sayıda seveni katıldı. Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık da Ankara Büromuzu ziyaret ederek başsağlığı dileğinde bulundu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen, İşçi Partisi Genel Başkanvekili Mehmet Bedri Gültekin, Türkiye Yazarlar Sendikası Genel Sekreteri Tevfik Taş, söz yazarı, televizyon ve radyo sunucusu Sezer Cumhur Önal gazetemizi arayarak taziye mesajlarını iletti. 'Kalbimi aldı götürdü...' Eşi Ayça Gülgeç ise İsmail Gülgeç'in cenazesini gözyaşlarıyla uğurlarken, "15 yıl için söz vermişti. Kalbimi aldı götürdü. Çok üzgünüm, uğurlamak için burada bulunan herkese teşekkür ediyorum" dedi. Konuşmalar sırasında Gülgeç'in ablası Saadet Danacı, tabuta sarılarak uzun süre ağladı. Törene, İsmail Gülgeç'in eşi Ayça Gülgeç, kızı Hülya Gülgeç, ablası Saadet Danacı, ağabeyi Abdullah Gülgeç, aralannda bulunduğu ailesi ve akrabalan; yazarlar ••• İnciraltı Öğrenci Yurdu'nda 1980'de 5 öğrencinin katledilmesine takipsizlikkaran verildi Katliam AİHM'ye taşınıyor İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) 12 Haziran 1980'de İnciraltı Yurdu'nda kalan 5 öğrencinin katledilmesine yönelik, 30 yıl sonra yapılan suç duyurularıyla ilgili takipsizlik kararı verilmesi üzerine konu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşınıyor. İzmir 78'liler Dayanışma ve Araştırma Derneği öncülüğündeki çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi, davanın yeniden görülmesi amacıyla yaptıkları başvuruların reddedildiğini ammsatarak, çareyi AİHM'ye başvurmakta bulduklannı söyledi. Yurttaşlar, özellikle dönemin Genelkurmay Başkanı Kenan Evren ve diğer yetkililerin yargılanmasını isteyeceklerini bildirdiler. Dava avukatlarından Ayşegül Altınbaş, 1980'de öğrenci yurdunun askerler tarafından basıldığını ve bine yakın öğrencinin silahla tarandığını kaydederek şunları söyledi: "Olaylarla ilgili o dönemde adil bir yargılama yapıhnadığı gerekçesiyle geçen yıl Izmir Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunduk ve yeniden yargılama istedik. İstemimize 7 gün içerisinde olumsuz yanıt verildi. Soruşturmanın takipsizlikle sonuçlanması üzerine Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ne itirazda bulunduk. Ancak mahkeme de savcılık lehinde karar verdi. Ancak yaptığımız girişimlerde dava dosyaları bulunamadı. Elimizde sadece dönemin gazetelerinde çıkan ve yargılama yapıldığına ilişkin haberler var. O dönemde hiçbir tutuklama olmamış. Sanki bu insanlar, bu olaylar yaşanmamış gibi hareket ediliyor. Buııuıı üzerine harekete geçen İzmir 78'liler Derneği olarak çareyi uluslararası hukuk yolunda bulduk" dedi. Avukat Serkan Cengiz de 2005 'te değişen Türk Ceza Yasası'yla Türkiye'nin, "insanlığa karşı işlenmiş suçlar" hakkında yükümlülüğü bulunduğunu söyledi. Zamanaşımının bu tür konularda devreye girmeyeceğini tahmin ettiklerini kaydeden Cengiz, davanın AİHM'de 45 yılda sonuçlanmasını umdukları belirtti. İzmir 78'liler Dayanışma ve Araştırma Derneği adma konuşan Aziz Tonusluoğlu da "31 yıl önce hesabı sorulmadan kapatılmış olan davanın unutulmaması için çalışmalarımızı sürdüreceğiz" diye konuştu. Polat davasında yine esasa girilmedi HİLAL KÖSE Gazi Mahallesi'nde 1995'te yaşanan olaylarda halkı kışkırttığı, 1991'de Gebze'de bir polisin yaralandığı çatışmaya katıldığı gerekçesi ile ağırlaştmlmış müebbet hapse mahkum edilen Hasan Polat, yeniden yargılanma talebiyle dün, İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargıç karşısına çıktı. Polat'ın adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini belirten AIHM kararı da mahkemeye ulaştı. Mahkeme dün yapılan ikinci oturumda da davanın esasına girmedi. Yeniden yargılanma davasının ikinci oturumuna katılan Hasan Polat, "Yargılamanın yeni baştan yapılmasını istiyorum" dedi. Polat, "Dosyayla ilgili söyleyeceklerim de var" deyince Başkan, "Daha sonra söylersin" diyerek söz vermedi. Mahkeme sanık avukatlarının ve savcının talebinin daha sonra değerlendirilmesine karar vererek duruşmayı erteledi. Avukat Ayşegül Altınbaş, yaptıkları tüm girişimlere karşın dava dosyasının bulunamadığını söyledi. C M B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear