29 Mayıs 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
16 ŞUBAT 2011 ÇARŞAMBA KÜLTÜR CUMHURİYET SAYFA [email protected] 17 1 ŞUBAT’TA YAŞAMINI YİTİRMİŞTİ Tarık Öcal şarkılarıyla anıldı Kültür Servisi Uzun süredir tedavi gördüğü kanser hastalığı nedeniyle 1 Şubat’ta yaşamını yitiren besteci ve gitarist Tarık Öcal’ı dostları önceki gün Çiçek Bar’da andı. Geceye aralarında Öcal ile 1965’ten beri birlikte çalışan müzisyen, oyuncu Esin Afşar, tiyatro yazarı Bilgesu Erenus, oyuncu Mustafa Alabora, oyuncu, yönetmen Nedim Saban’ın da bulunduğu pek çok sanatçı katıldı. Dostlarının konuşma yaptığı anmada Tarık Öcal’ın bestelerini Afşar yorumladı, gitarıyla Bilgesu Erenus eşlik etti. Gecede ayrıca Nâzım Hikmet şiirlerinin bestecisi de olan Öcal’ın bir bölümünde yer aldığı Mehmet Eryılmaz’ın yönettiği “Nâzım Hikmet Şarkıları” belgeselinin gösterimi yapıldı. Nâzım Hikmet’in “Tahir ile Zühre” ve Melih Cevdet Anday’ın Rosenberg’ler için yazdığı “Anı” şiirinin de bestecisi olan sanatçı, Ankara Sanat Tiyatrosu’nda müzik direktörü olarak görev yapmıştı. Öcal, üç serilik “Gitar Alaturka” ve “Turkish Folk Guitar” isimli albümlere imza atmış ve pek çok müzisyenle çalışmıştı. Esin Afşar’ın da rol aldığı Bilgesu Erenus’un “Kelaynaklar” isimli oyununun müziklerini de yapan Öcal, ayrıca Kemal Sunal’ın oynadığı “Düttürü Dünya”, Tarık Akan’ın rol aldığı “Ses” ve “Bir Avuç Cennet” gibi filmlerin müziklerini bestelemişti. CD’lerdeki kulağımız... Canlı konser dinlemenin coşkusu o anda yorumcuyla paylaşılan ortamdan kaynaklanır, kaydedilmiş bir yapıt ise tarihe mal olur Bir konserde dikkat etmediğiniz nice ayrıntı kayıtta karşınıza çıkar. Kayıttaki yapıtların düzenlenmesi ve seyirciye sunulma şekli de çok önemlidir. Klasik müzik kulağı, her şeyden önce bir bütünlük duymak isteyecektir. Bazı CD’lere konan başlıklarla dinleyici bütünlük adına koşullanır. çıktı. “Sesin Büyülü Dünyaları” başlıklı kayıtta George Crumb, Stefano Gervasoni ve Georg Friedrich Haas yer alıyor. “Makrokosmos” kuvartetinde piyanistlerin yanı sıra iki perküsyonist de bulunuyor. 20. yüzyılın yeni akımlarındaki ortak paydaya kulağımızı veriyoruz. Aynı etiketle piyasaya çıkan bir diğer CD’de ise Rusya’nın aynı yazgıyı paylaşan iki öncü bestecisi var: Prokofiyef ve Şostakoviç. Ve aynı zaman dilimi içinde bir üçüncü CD buluyoruz dördüncü kardeşlerden: Türkiye’de A.K. Müzik yapımın bastığı, dört el piyano için “Brahms Macar Dansları”. Dördüncüler’in dört el piyano ve iki piyano dağarcığına bilinçli ve özenli katlkıları övgüye değer. Türk yorumcuların seslendirdiği “Flüt ve Klarinet Konçertoları” başlığını taşıyan bir CD Fransa’da Le Chant de Linos etiketiyle yayımlanmış. ver’in tek bölümlü flütklarinet ve vurmalılar için konçertosu yerel renklere göndermeler yaparken zengin tınısıyla diğer yapıtlara uyum sağlıyor. Kodallı, en gözde yapıtlarından “Güzelleme” ile, Fransa’da Honegger’in öğrencisi olmuş bir besteci olarak bu seçkiye yakışmış. Piyanist Birsen Ulucan’ın Lila Müzik’ten çıkan CD’si “Masallar, Rüyalar, Fısıltılar” başlığını taşıyor. Başlık dinleyiciyi masalsı bir ortama koşulluyor. Rus besteci Medtner’in romantik, masalsı söylemiyle yolculuğa çıkıyorsunuz, Prokofiyef’in aynı dönemden masalsı “Dört Parça”sıyla devam ediyorsunuz. Birsen de sağlam tekniğini, piyanistlik kolaylığını sergiliyor. Ancak arkadan gelen İnci Yakar’ın “Ağlama” adlı yapıtı ne yazık ki bu atmosferi ucuzlatıyor. Fazıl Say’ın “Nasreddin Hoca Dansları”nın kendi yorumundan ilk kaydını bildiğim için Birsen’in yorumunda o özgün coşkuyu bulamadım. CD’nin neredeyse diğer yarısını oluşturan Evrim Demirel’in “Anadolu’dan Halk Türküleri” ise zorlama, yalın polifonisiyle, kaydın başında çıktığımız derin yolculuğu düş kırıklığına uğratıyor. ERDA ÜN’Ü YİTİRDİK Piyanist ve piyano pedagogu Verda Ün, dün sabaha karşı Bodrum’da bir beyin kanaması sonucunda 92 yaşında yaşamını yitirdi. İkinci kuşak bestecilerimizden Ekrem Zeki Ün’ün eşi olan Verda Hanım İstanbul’da kurulan en eski müzik topluluklarıyla verdiği konserlerde nice konçertonun ilk seslendirisini yapmıştı. Yetiştirdiği öğrencileriyle müzik tarihimizde önemli bir yer tutuyordu. Bir dönemin tanığı ve gerçek bir İstanbul hanımefendisiydi. [email protected] estecilik ayrı bir sanat, yorumculuk ayrı; konser programı düzenlemesi ayrı bir sanat, kayıt içeriği düzenlemesi ayrı. Konserde dinleyici o süreç içindeki müziği algılar, kulağına yerleştirir. Yapıtların seçimi, iç tutarlılığı, art arda diziliş şekli canlı etkinliğin ardında kalan maddelerdir. Canlı konser dinlemenin coşkusu, o anda yorumcuyla paylaşılan ortam, her şeyin önüne geçer. Kaydedilmiş bir yapıt ise günahıyla sevabıyla artık tarihe mal olmuştur. Konserde duymadığınız, dikkat etmediğiniz nice ayrıntı kayıtta karşınıza çıkar. Kayıttaki yapıtların düzenlenmesi ve dinleyiciye sunulma şekli de çok önemlidir. Klasik müzik kulağı her şeyden önce bir bütünlük duymak isteyecektir. Bazı CD’lere konan başlıklarla dinleyici bütünlük adına koşullanmaktadır. Son zamanlarda elimde biriken ve dinlemeye ancak fırsat bulabildiğim CD’lere değinmek istiyorum. Örneğin, “Kadının Gücü”, Hollanda’da yaşayan çalışkan viyolacımız Esra Pehlivanlı ve piyanist Anastasia Safanova’nın A.K. Müzik’ten çıkan kayıtları. İki kadın yorumcu, CD’ye Rebecca Clarke adlı İngiliz kadın besteciyle başlıyorlar ve bir hanım sponsorları var. Şimdi, kulak için çalanın, bestecinin veya sponsorun kadın olması ne denli önemlidir? Kulağın kaydettiği sadece duyduğu müziktir: Bu CD’de gerçekten de çok nitelikli müzik duyuyoruz. Viyola ve piyanonun dengeli söyleşisi, Esra’nın güzelim tonu baştan sona dinleyeni alıp götürüyor. Clarke, Brahms ve Hindemith arasında dokusal bir bütünlük sağlanıyor. İsviçre’de yaşayan piyano ikilisi UfukBahar Dördüncü son zamanlarda ilginç projeleri ve bilinçli CD kayıtlarıyla dikkat çekiyorlar. Çağdaş yapıtlara ayrı bir özen gösteren sanatçıların İsviçreli Werner X.Uehlinger etiketiyle iki CD’si piyasaya B Sibel KumruPensel (flüt) ve Ayşegül Kırmanoğlu (klarinet) teknik becerileriyle ve duyarlı anlatımlarıyla çalgılarının ustası olduklarını kanıtlıyorlar. Şef Naci Özgüç’ün yönettiği Mersin Üniversitesi Akademik Oda Orkestrası onlara özenle eşlik etmiş. CD’nin sade başlığı: “Concertos pour flute et clarinette.” Ortak payda, flüt ve klarinetin üç konsertant senfonide (iki solistli konçerto) solist olmaları. Erken romantik dönemin Alman bestecisi Franz Danzi’nin (17631826) ardından yirminci yüzyıl başı Fransız bestecisi Jean Françaix’in “İkili Konçertosu”nda stiller ayrı olsa da aynı ses rengi devam ediyor. Kayıtta iki Türk bestecisi de yer alıyor. Birisi genç kuşaktan Deniz Sever (1979), diğeri Nevit Kodallı (19242009). Se V Çağdaş sanat tarihimiz ve ‘İnsanlık Anıtı’ Kültür Servisi Piramid Sanat’ta “Çağdaş Sanat Panelleri” kapsamında yarın saat 18.00’de “Çağdaş sanat tarihimiz nasıl yazılır? Nasıl yazılmaz?” başlıklı bir panel düzenleniyor. Panelde ressam Bedri Baykam, Balkan Naci İslimyeli ve Ekrem Kahraman’ın yanı sıra sanat eleştirmeni Hasan Bülent Kahraman, sanat tarihçisi Sevil Dolmacı konuşmacı olarak yer alacak. Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği ise hakkında yıkım kararı çıkan “İnsanlık Anıtı” heykelini 23 Şubat’ta masaya yatıracak. Akatlar Kültür Merkezi’nde saat 14.00’te başlayacak panelin başlığı ise “Mehmet Aksoy’un İnsanlık Anıtı Neden Yıkılamaz?”. Mehmet Aksoy’un yapıtının neden yıkılamayacağını etik, sanatsal, hukuki ve siyasi boyutlarda ele alarak inceleyecek olan bu paneli Bedri Baykam yönetiyor. Panelin konuşmacıları arasında Mehmet Aksoy, Tarık Akan, Rutkay Aziz, Oktay Ekinci, Fazıl Say, Müjdat Gezen, eski Kültür Bakanı Ercan Karakaş, Mimarlar Odası Başkanı Eyüp Muhçu ile avukat Turgut Kazan bulunuyor. Bağımsız filmler Türkiye ve Ortadoğu’da Kültür Servisi Yarın başlayacak olan bağımsız filmler festivali !fistanbul kapsamında düzenlenen “!f 2” etkinliği ikinci senesinde daha da büyüyor. “Şehirleri ve ülkeleri birbirine bağlayan tek sinema projesi” sloganıyla 2010’da başlatılan etkinlik, festival filmlerini Türkiye’de ve Ortadoğu’da az hizmet alan şehirlere de ulaştırmak adına hayata geçirilen bir proje. “!f 2” için seçilen beş film, festivalin son üç günü, yani 25, 26 ve 27 Şubat’ta, İstanbul’la aynı zamanda Batman’dan Mersin’e kadar Türkiye’deki 23 şehrin yanı sıra Ramallah ve Tiflis gibi pek çok dünya şehrinde de gösterilecek. Bu şehirlerdeki üniversiteler, dernekler, kadın grupları veya diğer STK’lerin çoğu bir sinema salonu olanaklarından mahrum olmalarına rağmen gösterim yapılacak bir salon organize ediyorlar. Sonrasında ise online sinema sitesi MUBI, “!f 2” ile ortaklaşa çalışarak, yüksek kalitede film gösterimini sağlıyor. Aralarında Gümüşlük Akademisi, Alanya Sinematek Derneği, belediyelerin de bulunduğu kurumların organize ettiği gösterimler sonrası izleyiciler, yönetmenlerle yapılan soru cevap seanslarına da katılabilecek. Kenter ve Halman’dan aşkın tarihine yolculuk Kültür Servisi Tiyatro sanatçısı Yıldız Kenter ve Prof. Dr. Talat Halman, Ankara’da “Tarihten Günümüze Türk Aşk Şiirleri” başlıklı bir dinleti sundu. Ankara Üniversitesi Dil ve TarihCoğrafya Fakültesi Farabi Salonu’nda “Türk’ün Aşkı” teması altında 6. yüzyıldan başlayarak bugüne uzanan sunumda, Orta Asya, Eski Anadolu uygarlıkları, Mevlana, Yunus Emre, Dede Korkut, Fuzuli, Nedim ve Muhibbi mahlasıyla şiir yazan Kanuni Sultan Süleyman’ın eserlerinden örnekler sunan Kenter ve Halman, Yahya Kemal, Nâzım Hikmet, Ahmet Rasim, Cahit Külebi’nin bazı şiirlerini de okudu. Kenter ve Halman’a, solist Tijen Ergönen şarkılarıyla eşlik etti. ’den ığlıklı konser ç Macy Gray ve ekibi önceki akşam Babylon’da “İyi bir konser nasıl olur” sorusunun yanıtını verdi ZÜLAL KALKANDELEN GENCO ERKAL’IN YENİ OYUNU BİR AZİZ NESİN UYARLAMASI Sundance Türkiye’den dört yönetmen seçti Kültür Servisi Bu yıl İstanbul’a ilk kez gelen Sundance Enstitüsü’ne bağlı Sundance Lab ekibi, Türkiye’nin ilk ve tek bağımsız filmler festivali !f İstanbul ile işbirliği kapsamında, Türkiye’den dört yönetmeni seçti. Dünyaca ünlü yönetmenler yetiştiren Sundance Enstitüsü, Türkiye’den Aslı Özge, Nesimi Yetik, Melisa Önel ve Orhan Eskiköy’ü, Türk sinemasının geleceğini temsil edecek yönetmenler olarak seçti. Murathan Mungan ile ‘Şairin Romanı’ üzerine Kültür Servisi Yapı Kredi Yayınları tarafından düzenlenen şair ve yazarların üzerinde çalıştıkları, yayımlamak üzere oldukları kitaplarını okurlarıyla paylaşacağı “Şimdilerde Ne Yazıyorlar?” başlıklı etkinliğin ilk konuğu Murathan Mungan olacak. Mungan, yarın saat 18.30’da Yapı Kredi Sermet Çifter Salonu’nda okurlarıyla buluşarak son dönemdeki çalışmaları ve nisan ayında yayımlanacak yeni kitabı “Şairin Romanı” hakkında konuşacak. (0 212 252 47 00) Macy Gray’in konseri aylar öncesinden basına duyurulurken “İstanbul’da bir diva” başlığı seçilmişti. 43 yaşındaki Amerikalı sanatçı, kendine özgü sesi ve yorumuyla, gerçekten de R&B ve soul müziğin en yetenekli isimlerinden. Albüm çalışmalarını yakından izlememe karşın kendisini sahnede ilk kez canlı dinledim ve diyorum ki; Babylon’da bugüne kadar gördüğüm en güzel konserlerden biriydi. Macy Gray ve beş kişilik ekibi, o akşam “İyi bir konser nasıl olur” sorusunun yanıtını verdi. Önce davulcu, klavyeci ve gitaristler çıktı sahneye. Sonra oldukça kilolu, kısa boylu ve afro saçlı siyahi bir kadın vokal belirdi. Anonslarıyla kalabalığı öyle bir coşturdu ki, Macy Gray göründüğünde ortalık yıkıldı adeta. Macy Gray, bir yandan diva tanımlamasına yakışacak bir görüntü içindeyken, bir yandan da dinleyiciye yakın olmasını biliyor. İki saatlik konser boyunca dört kıyafet değiştirip boynunda kocaman tüylerle dolaşsa da, esprileriyle dinleyicilere kahkahalar attırıyor. Sevgililer Günü’ne denk gelen ilk geceki konserde, önce İstanbul’a neden geldiklerini bir tür Google falına bağladı. Bas gitarist, Google’a “İstanbul’a neden gitmeliyiz?” yazmış, yanıt şu çıkmış: “Erkekleri ve kadınları çok seksi, akıllı ve güzeldir; harika çığlık atar, eğlenmeyi severler.” Bunları anlatıp “Siz ne kadar güçlü çığlık atarsanız, sesimiz o kadar iyi çıkar” deyince, elbette salonda toplu bir çığlık koptu. Macy Gray, sürpriz yaparak Radiohead’in unutulmaz şarkısı “Creep”i de seslendirdi. Konserde iki ilginç cover daha vardı. Birisini güçlü sesi ve danslarıyla herkesin ilgi odağı olan vokalist Shemika Secrest seslendirdi. Metallica’nın büyük hiti “Nothing Else Matters”ın neo soul versiyonunu dinledik. Kıyafet değiştirip tekrar sahneye geldiğinde, bir kez daha “Çığlıklar atılsın!” dedi. Ortalık karıştı. “When I See You Again”, “Sweet Baby”, “Demons” ve “Sexual Revolution” gibi en sevilen şarkılarını arka arkaya seslendirince, bir ara baktım ki istisnasız herkes dans ediyor. Sıra elbette kendisine 2001’de “En İyi Kadın Pop Vokal Performansı” dalında Grammy kazandıran “I Cry”a da geldi. C MY B C MY B Ama asıl şov, “Oblivion”da gerçekleşti. Vokalistle birlikte elinde kartonlar olan bir adam belirdi sahnede. Macy Gray şarkı söylerken, onlar üzerinde şarkının sözleri yazan kartonları dinleyicilere attılar. Kaotik ama eğlenceli bir görüntüydü. Gecenin son cover’ı Queen’den “We Are the Champions” oldu. Gitar solonun ardından salondaki herkes Macy Gray’le birlikte söyledi şarkıyı. Konserin kapanışı için son albümünden oldukça neşeli bir şarkı olan “Beauty in the World”ü seçmiş Gray. Ancak bis için geri geldiğinde melankolik “Slowly”i söyleyince müthiş bir kapanış oldu. “Hızla akıp giden zamanda biraz yavaşlayıp bu kargaşadan uzaklaşsak güzel olmaz mı” diyordu şarkı. Biz o akşam, dışardaki kargaşadan biraz olsun uzaklaşıp mükemmel bir konsere tanık olduk. (www.zulalkalkandelen.com) Kültür Servisi Genco Erkal’ın, Aziz Nesin’in öykü, şiir, masal ve taşlamalarından sahneye uyarladığı tek kişilik “Nereye Gidiyoruz?”, mart ayında tiyatroseverlerle buluşacak. Dostlar Tiyatrosu’nun, prömiyeri 3 Mart 2001 Perşembe akşamı saat 20.30’da Muammer Karaca Tiyatrosu’nda gerçekleştirilecek yeni oyunu, bugünlerde çok kişinin birbirine sorduğu “Nereye gidiyoruz” sorusuna yanıt arıyor. Yaşamı boyunca düşünceleri uğruna mücadele veren Aziz Nesin’in gözünden ülkesini ve insanlarını tanımayı hedefleyen “Nereye Gidiyoruz?”, ölümünün 15. yılında bu gülmece ustasının gözünden ülkenin fotoğrafını çekiyor. Oyunla, tüm yazılarında Karagöz, Ortaoyunu, Meddah gibi geleneksel gösteri sanatlarımızı, masallarımızı, anlatı geleneğimizle çağdaş sanatın sentezinin etkileyici örneklerini veren Aziz Nesin’in genç kuşaklara tanıtılması da amaçlanıyor. Genco Erkal, okuma alışkanlığının giderek azaldığı günümüzde Aziz Nesin’i tiyatro sanatı ile izleyiciye aktararak, yazarı daha yakından tanıtmayı da hedefliyor. “Nereye Gidiyoruz?”, yaşadığımız toplumun çelişkileri ve çıkmazlarını vurucu bir dille yansıtırken, çağdaş bir meddah gösterisi sunuyor ve sorunlara tuttuğu ışıkla düşündürüyor. Aziz Nesin’in yıllar önce kaleme almış olduğu metinlerin, güncellikleri ile izleyenleri şaşırtacağı belirtiliyor. “Nereye Gidiyoruz?”un yönetmenliği ve sahne tasarımını da Genco Erkal üstlenirken, oyunun müzikleri Türkiye’nin ilk özgün film müziklerini gerçekleştirenlerden biri olan Arif Erkin tarafından hazırlanıyor. Özlem Kaya’nın giysi tasarımını, Hakan Özipek’in ışık tasarımını üstlendiği oyunda, Karagöz tasvirleri Haluk Yüce tarafından yapılıyor. Öte yandan, Genco Erkal’ın Nâzım Hikmet uyarlaması “Kerem Gibi”, yarın 20.30’da Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde, 19 Şubat Cumartesi 20.30’da Kozyatağı Kozi Kültür Merkezi’nde, 20 Şubat Pazar 15.00’te Muammer Karaca Tiyatrosu’nda ve 25 Şubat Cuma 20.00’de Robert Kolej’de sahnelecek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear