23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
16 ŞUBAT 2011 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 15 ağlığını korumak, yaşlanmak kim istemez? Sbu konuda epeycesağlıklı Ben de kafa patlattım ve sanırım, sağlığımı hiç olmazsa belli oranda korumanın yolunu buldum: Amerikalı sağlıklı yaşam uzmanları ne yapın diyorlarsa, yapmıyorum. Ne yapmayın diyorlarsa, yapıyorum. Şaşırtıcı ama gerçek, inanın yararını gördüm, zararını görmedim, hem de uzun yıllardır uyguladığım yöntemin. “Küçük Amerika” olup çıktığından beri, Türkiye’de sunulanı tersten okuyarak varılan düz oranı öylesine çarpıcı ki, “tersyüz yöntemi”ni bir düşünce biçimi olarak benimsedim artık. Ve hayret! Meğer ne kadar basitmiş gerçek. Meğer söylenen sözün tersini anlamak yeterliymiş. Başbakan Erdoğan, “Bizim siyasetimizde korku yok, korkutmak yok” mu dedi? Korkun, arkadaşlar. Yazarsanız, gazeteciyseniz, korkudan titremek istemiyorsanız, aman etliye sütlüye, hele hökümetlilerin, devletlilerin eline diline bulaşmayın. Korka morka işimi yaparım, diyorsanız, polis her an kapınıza dayanabilir. Polisleri boşuna mı askerlikten muaf kıldılar? Boşuna mı “orduya alternatif” bir polis örgütü kuruluyor, boşuna mı ağır silahlarla donatılacak? Korkudan titreyin bence. Ödünüz kopsun hatta. Zaten korkmuyorsanız da korkuturlar. Odatv’ye baskın yapan o polislerin görüntüsü kimi ürkütmez ki... Okursanız, muhalifseniz, gözünüz görüyor, ağzınız laf yapıyorsa, aman susun, tanıdıklarınızla fısıldaşın, RÖVEŞATA tanımadığınızla sakın, telefonda kimseyle konuşmayın. Sanal iletişim alanlarında chat’ti, yorumdu, dedikoduydu falan yapmayın! Çünkü Sayın Başbakan, Ordulular Sevgi Şöleni’nde söylediği “Bizim siyasetimizde korku yok, korkutmak yok” sözünü, “Dedikoduyla, sanal tehditlerle, sanal korkularla ayakta durmak yok!” diye sürdürdü. Demek ki muhbir yandaşlar, sanal ortamda dedikodu teyakkuzunda. Dolayısıyla tehdit gerçek ve size... Kaçın, Demokrasi Geliyor! MİNE G. KIRIKKANAT Zaten korkmayan ya da korka korka dik duran çok da kalmadınız, çok değiliz artık. Fotoğraf: DANİEL COLAGROSSİ Odatv’de gazetecilik mesleğini hakkıyla geçmeyen sayıda yayın organı ve yapmaktan başka hiçbir suçu elbette Cumhuriyet gazetesi, olduğuna inanmadığım, değer Odatv’ye yapılan sindirme verip saydığım insanların evlerine operasyonu hakkında “yorum” ve işyerlerine yapılan baskın yapmak cesaretini göstermişti. haberini, Paris’ten dehşet içinde Korkudan titreyen basında ise izledim. Baskın, arama ve yürekli birkaç köşe yazarı, yorum tutuklamalara ilişkin daha ayrıntılı yapabildi. Diğerleri, haberi bilgi alabilmek için medyayı meteoroloji raporu gibi vermekle taradığımda bir kez daha yetinip, basın özgürlüğüne gördüm, korkunun nerelere kadar indirilen bu yeni darbeyi yayıldığını, nasıl susturduğunu sorgulamaktan özenle kaçındı. basının. İktidar medyasının tetikçi Elliyi aşkın günlük gazeteden, organları ise bırakın meteorolojik bir o kadar TV kanalından ve haberi, gizlemeye gerek onlarca internet haber sitesinden, duymadıkları bir “oh olsun” toplam bir elin beş parmağını Ne de olsa adı üstünde “iliştirilmişlik”, özgürlük gereksinmiyor. Basın özgürlüğüne, ona buna temenna borcu olmayan, yansız ve dürüst gazetecilerin ihtiyacı var. Öğrenmek, haberdar olmak özgürlüğüne ise tüm yurttaşların. Demokrasi, ifade ve basın özgür olduğu kadar bir özgürlük rejimi. AKP iktidarı da biliyorsunuz, demokratik özgürlüklerin rejimi. Hatta, ülkeye her gün daha ileri bir demokrasi ve özgürlük getiriyor. Yani olanları, “tersyüz” yöntemiyle kavramak gerekiyor. Benden söylemesi, zaman varken korkun, sinin, mümkünse kaçın, Türkiye’ye demokrasi geliyor! N O K T A S I tabanında, operasyonu haklı çıkaran iftiralar düzdüler. Oysa Soner Yalçın, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu ve Ayhan Bozkurt, dördü de gazeteci. Hem de en iyisinden, araştırmacı gazeteciler. Onlara iftira atan, tutuklandılar diye neredeyse zil takıp oynayanlar da gazeteci geçiniyor. Gazeteci, meslektaşlarının tutuklanmasını nasıl kabullenir? Ayrı siyasal görüşlere sahip olsalar bile meslek dayanışması gerekmez mi? Özgür hukuk gibi özgür basın da hepsine gerekmez mi? Acaba sözde gazeteciliğin özde gazetecilik nefreti midir, iktidara ve cemaate iliştirilmiş basının sergilediği utanmazlık? Yoksa, onların mesleği tam da “iliştirilmişlik” olup ücretlerini ilişmişlikten kazanmakta ve gazeteciymiş gibi mi yapmaktadırlar? “Yaşam bir batıştır, am a cankurtaran kayıklarınd a şarkı söylemeyi de unutmamalıdır.” VOLTAİRE PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Dertleşme Bugün eve zorunlu kapanışımın 16. günü. Sürekli koşuşturmaya alışmış bir insan için çok zor bir durum. Hâlâ sağ ayağımla yere basamıyorum, doktorum duymasın, her denediğimde kasığıma şiddetli bir sancı giriyor. Daha birkaç hafta sürecek; tekerlekli sandalye ile evin içinde uzun turlar (!) yapıyorum. Sokaklar engelliler için son derece elverişsiz bu kültür başkentinde, fakat cumartesi günü ilk kez çıkmayı deneyeceğim. Önemli bir nedenim var; çok değer verdiğim, Sevgili Sedef Kabaş’ın “Hayatını Seçen Kadın” (Doğan Kitap 2010) kitabını okuduktan sonra bir o kadar da sevip hayran olduğum bilim kadınlarımızdan Prof. Dr. Nermin Abadan Unat’ın Tarihçi Kitabevi’nde “1876’dan 1983’e kadar Türk anayasalarına eleştirel bir bakış” başlıklı bir söyleşisi var. Moda Caddesi 104/A’daki bu kitabevi Kadıköy yakası için önemli bir kazanım. Hemen her cumartesi önemli aydınlarımızdan biriyle bir etkinlik düzenliyor. Bizim eve de çok yakın. Ayrıca cumartesi günkü toplantıda ne zamandır görmek istediğim bir dostumla, sevgili Türkan Erkin’le de karşılaşacağımı umuyorum. Allah’tan elim kalem tutuyor; gazete yazılarımı aksatmamaya çalışıyorum. Sürekli oturmak benim için pek hayırlı değil, ağrıya sızıya boş verip kendimi o kadar da sınırlamak istemiyorum. Bu arada cazla ilgili bir kitap çalışmasına başladım. Konusu, cazın 1890’lardan 1990’lara kadar olan zaman dilimi içindeki “sosyal tarihi”. Bilindiği gibi “ragtime”, “blues” gibi türlerden “free jazz”, “fusion” gibi türlere kadar birçok dönemi/türü var cazın. İstediğim, bu türlerin ortaya çıkışındaki toplumsal koşulları, etmenleri veya başka bir deyişle arka planı göstermek. Çok sayıda kaynaktan yararlanmamı gerektiren kapsamlı bir çalışma olacak. Bakalım başarabilecek miyim? 5 Mart günü 9. Bursa Kitap Fuarı açılıyor. Bu fuar her yıl biraz daha büyüyen, ivme kazanan bir etkinlik. Kaza sonrasında hazırlık çalışmalarına katılamayacağım korkusuna kapıldım. Fakat bilişimiletişim çağında teknoloji bu tür açıkları büyük ölçüde kapatıyor. Olmadı, hepsi birbirinden değerli çalışma arkadaşlarım eve geliyorlar, çalışıyoruz. İyi bir fuar yaşayacağız Bursa’da. Ne pahasına olursa olsun fuar boyunca Bursa’da olacağım. İnsanın gerçekten “dostum” diyebileceği dostları olması çok güzel bir şey; onlar her şeyden önce insandaki “hiç yalnız kalmayacağım” duygusunu hep canlı tutuyorlar. Gelenlerim çok, oyalanıyorum. Balyoz tutuklamalarıydı, Oda TV baskınıydı… Hayatımız son yıllarda böyle geçiyor. Bir ülkenin 301 general ve amiralinden 30’unun, yüzde 10’unun demir parmaklıklar altında olması kolay anlaşılır bir durum değil, bunu anlamak için Türk olmak gerekiyor. Oda TV baskını da öyle değil mi? Bir internet sitesinin tüm yayınları ortadayken “gizli örgüt bağı” savını mantığımızın neresine yerleştireceğiz? Ne yalan söyleyeyim, bu ülkede hukuka olan güvenim 7.4’lük bir depreme tutulmuş gibi sarsılıyor. Yoksa artçılar daha da mı şiddetli olacak? Belki de istenen bu! İnsanlarda bu korkuyu yaratmak! Bu satırları yazarken, televizyon ekranında bir “flaş” haber belirdi. “Balyoz” yargıçlarından biri “hakkındaki rüşvet iddiası nedeniyle” Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu tarafından görevinden alınıp başka bir göreve atanmış! Tanrı hepimizi korusun! Bu konularda yazmak istediğim her şeyi dün Hikmet Çetinkaya köşesinde dile getirdi. Altına imzamı atıyorum. dkavukcuoglu@superonline.com www.denizkavukcuogluyazilari.blogspot.com Türkiye’nin çok sevip saydığı CHP V icdan sahibiYardımcısı Genel Başkan Sühely Batum’un “Koca askeri yıktılar. Meğer kâğıttan kaplanmışlar, biz onları asker zannettik, meğer değilmişler” sözüyle yer yerinden oynadı. Süheyl Hoca, medyatik anlamda linç edildi. Askeri çok sayan ve onurunun üstüne titreyen Başbakan Erdoğan, savcıları göreve çağırdı, Zonguldak Cumhuriyet Başsavcılığı da Süheyl Batum hakkında TCK’nin 301. maddesi uyarınca soruşturma başlatılması için Adalet Bakanlığı’ndan izin istedi. TSK de boş durmadı, tabii. Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner, koşa koşa CHP’ye gitti, yardımcısını başkanına, yani Batum’u Kılıçdaroğlu’na şikâyet etti. Ama şanlı ordumuzun nasıl “kâğıttan kaplan” olmadığını, zaten Neyzen Tevfik tarif etmişti: “Tuhaftır şu insanoğlu, Her lafı kaldırmaz. Canım dersin kızar da, Öpersin aldırmaz...” kirikkanat@mgkmedya.com www.minekirikkanat.com ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ‘ G ’ behicak@yahoo.com.tr Bir Seçim Klasiği ‘2B’ Türkiye 21’inci yüzyılı Cumhuriyet tarihinin “en muhafazakâr” iktidarı ile karşılarken ormanlarımızda da aynı siyasetin “2B” denen “işgal edilen ve edilebilecek alanları pazarlama” azmiyle tanıştı... Özellikle her seçim öncesinde “oy” hesaplarıyla gündemin başına yerleştirilen bu yağmanın anayasal ve yasal düzenlemeleri, önceki Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer tarafından engellenmişti... Sezer, her vetosunda uzun ve ayrıntılı gerekçelerle hukuk ve çevre dersi de vermişti.. Ancak şimdiki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün herkesin bildiği nedenlerle izlediği farklı tutum yüzünden, ormanlarımız için “Çankaya güvencesi”nden artık söz edilemiyor. Sayın Gül, önceki dönemin vetolarına, neden katılmadığını bile açıklama gereğini duymuyor. defleyen düzenlemelerde inat etmek “anayasa suçu” değil midir? İktidarın genel gerekçesi; “yapılaşarak orman niteliğini yitiren alanlarda, işgalcilerden para almak”tır. Oysa 2B’lerde yapılaşan alanlar sadece yüzde 5’tir. Ancak, doğal özelliği bozulmamış yüzde 95’inin de satışı öngörülerek “müdahale edilmezse yeniden ormanlaşabilecek” alanların parayla imara açılması hedeflenmektedir. Üstelik örneğin “deniz manzaralı” ya da “kentle ilişkili” alanlar TOKİ’ye devredilerek “satılık lüks konutlar” için arsa yaratılmak isteniyor… Hatta vatandaşın kullandığı yerler bile aynı kapsama alınarak “kandırılmış seçmen”ler kitlesinin doğacağını, toplumu uyarmaları gereken “muhalefet partileri” bile hâlâ fark etmiyor... Bu talanın en geniş şekilde uygulanabilmesi için; kadastro çalışmalarında 2B arazisi olduğu bilinmeyen alanlar da “işgalcisi varmış gibi gösterilerek” satışa hazırlanıyor. Oysa en azından bu alanların ‘2B’ pazarlamasına hazırlık!.. yeniden ormanlaşması mümkün; ama Nitekim yine bir seçim önce tasarının umurunda değil. sinde, 2B arazilerinin satışını öngören yeni tasarının yasalaşacağı Çözüm için iktidar sözcülerinin “müjMimar ve haritacılarımızın de”(!)leri arasında... “çözüm önerileri”nde ise şunPeki, bu “ısrar”ın arkasında lar belirtiliyor: neler var? Orman işgallerinin ve tahriTasarı Meclis’ten ve Çanka batının durdurulması için kaya’dan geçerse, ormanlarımı dastro çalışmalarının bir an önzın başına neler gelecek? ce tamamlanarak orman varlıAslında yıllardır açıklanan, ğımızın tümünün tapuya tescili... Anayasanın 169’uncu madancak geleneksel “unutkan”lığımız yüzünden yinelenmesi ih desi ile Orman Yasası’nın 2’nci tiyacı duyulan bu soruların ya maddesindeki “işgal alanlarını nıtları için iki “ilgili” meslek orman dışına çıkartma”ya olaodamız ayrıntılı bir basın açık nak sağlayan “orman vasfını yilaması yaptı. Mimarlar Odası ile tirmiş” tanımlı bilim dışı hüHarita ve Kadastro Mühendisleri kümlerin iptal edilmesi... Ormanlarda 31 Aralık Odası İstanbul şubelerince 9 Şubat’ta kamuoyu bilgisine su 1981’den sonra yapıldıkları sapnulan ortak açıklama, bir kez da tanan tüm kaçak yapıların, saha “yaşamsal” gerçeklerin altı hiplerine ve niteliklerine bakılmaksızın yıkılması; bundan sonnı çiziyor... ra hiçbir işgale veya yasadışı kul‘İşgal’ bahane lanıma izin verilmemesi için Anayasa Mahkemesi’nin ya kesin ve yaptırımlı düzenlemekın geçmişte aldığı 5 ayrı kara ler getirilmesi gerekiyor. Bakalım TBMM “kamu kurındaki; “...yasa koyucunun, rumu niteliğindeki odabu alanların (2B’lerin) kullanıcılarına veya başkalarına, lar”ımızın bu uyarılarını gözehatta orman içi köy halkına tecek; Çankaya da olası yasal düsatılmasını veya bu amaçla zenlemeyi incelerken ormanladevredilmesini sağlayacak bir rımızın yeni bir seçim talanına düzenleme yapması olanaklı uğramaması için aynı gerekçedeğildir” hükmü bugün de ge leri dikkate alacak mı? çerli… Buna rağmen satışı he ekinci@cumhuriyet.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com 1/ Erzincan ve 1 Tunceli yöresine özgü, sarımsaklı 2 yoğurtla yapılan 3 ve “zerefet” de 4 denilen bir tür ha5 mur yemeği. 2/ Yüksek bir maka 6 ma sunulan mek 7 tup ya da dilek 8 çe... Ayaküstü içki içilen meyha 9 ne. 3/ Eski dilde ekmek... 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Gece yapılan sinema ya 1 R A Ş İ T İ ZM da tiyatro gösterisi. 4/ 2 E F EME R A İ Bacağın alt bölümünü 3 F R AMA Z A N ve ayakkabının üstünü 4 L İ M A D A D A örten bir tür tozluk.. Ye5ÜM İ T E D İ M mek. 5/ Moritanya’nın 6 A NO T İ N para birimi... Eski dilde P I R N A L su. 6/ Anadolu halkları 7 Ö R MA nın en eski ana tanrıça 8 T E R A P İ 9E T E N O T İ T sı... Kabuğu düğme ve süs eşyası yapımında kullanılan bir deniz hayvanı. 7/ Nişastayı parçalayarak şekere çeviren enzim... Güney Afrika Cumhuriyeti’nin plaka imi. 8/ Kırık kemikleri bir arada tutmaya yarayan nesne... Azerbaycan ve Kars yöresine özgü telli bir çalgı. 9/ Rey... Halk dilinde mutfağa verilen ad. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kastamonu’ya özgü, tavuk ya da hindi eti ve yufkayla yapılan bir yemek. 2/ Mesafe... Yurdumuzda da yetiştirilen şaraplık bir üzüm cinsi. 3/ Kemerler üzerine oturtulmuş kubbe ile kemerlerin arasını kapatan üçgen biçimindeki kubbe parçalarından her biri... Köpek. 4/ Eli işe yatkın, becerikli... Bir tür bağımsızlığı olan büyük il. 5/ Osmaniye ilinde antik bir kent. 6/ Tümör... Kâfi gelmeyen. 7/ En küçük izci kuruluşu... Bir renk... Tantal elementinin simgesi. 8/ Fesatçı, münafık. 9/ Çocuk yuvası... Çanakkale Boğazı’nda, pek çok deniz kazasının meydana geldiği bir burun. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear