25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Sayı 30 "Ahmakıslatan ve Şürekâsı". Bir başka dizgici ise Asım Bezirci'nin Orhan Duru'yla ilgili yazısının sonuna bir cümle eklemişti. Orhan'ın "Bırakılmış Biri" kitabını eleştiriyordu Asım. "Yelken" dergisinde uzun mu uzun bir yazıyla. Eleştiri şöyle sona eriyordu: "Orhan Duru'nun geleceğine umutla bakabiliriz... Amma da atarmışsın be Asım Bezirci ağabeyimiz!" Bu dizgi yanlışları derlense ortaya eğlenceli bir yapıt çıkar. İşte aklıma gelen biri daha: Aziz Nesin'in bir yazısında, "Gözümüzü budaktan sakınmayız" cümlesinde, "göz"ün "z"si "t" olarak dizilmişti. Yayınevi yöneticiliği yaptığım sıralarda, son anda gözüme ilişmese, Manuel Scorza'nın "Toprak Acısı" romanındaki bütün "pampa"lar "rampa" olarak yayımlanacaktı. Psikoloji hocamız Prof. Ullyott anlatmıştı. Bir ülkenin prensi İngiltere'yi ziyaret edecekmiş. Londra'da yayımlanan gazetelerden biri, bu olayı manşete çıkarmış. Çıkarmış ama, korkunç bir de dizgi yanlışı yapılmış. "Crown Prince"in (Veliaht Prens) "Crown"ındaki (sözcük anlamı "Taç") "n" harfi düşmüş. "Crown", "Crow" (Karga) oluvermiş. Ertesi gün gazetede bir düzeltme: "Okurlarımızdan özür dileriz. Dünkü başlığımızdaki 'Crow Prince'in doğrusu 'Clown Prince' olacaktır." "Clown", yani "Palyaço". Düzeltme yapılırken bir yanlış daha. cummizah@gmail.com Kitap üstüne... "Tek ölümsüzlük" *Shakespeare: "Kitaplarım bana yetecek büyüklükte bir krallıktır." *Montaigne: "Ben kitaplarımı yaratmadan önce kitaplarım beni yarattılar." *Seneca: "Kitapsız yaşamak, kör, sağır, dilsiz yaşamaktır." *Milton: "İyi bir kitabı öldürmektense, bir adamı öldürmek daha iyidir." *Carlyle: "Bugünün gerçek üniversitesi bir kitaplıktır." *Bacon: "Bazı kitaplar tad almak, bazı kitaplar yutmak, bazı kitaplar da çiğneyip sindirmek içindir." *BulwerLytton: "Yasalar ölür, kitaplar ölmez." *Rufus Choate: "Kitap, tek ölümsüzlüktür." *Voltaire: "Yabani uluslar dışında her ülke kitaplar tarafından yönetilir." *Oscar Wilde: "Ahlâka uygun ya da aykırı kitap diye bir şey yoktur. Bir kitap ya iyi yazılmıştır ya kötü. Hepsi bu kadar" *Logan P. Smith: "İyi satan bir kitap, orta değerde bir yazarın yaldızlı mezarıdır." *Carlyle: "Bir kitap yürekten gelmişse, ancak o zaman başka yüreklere ulaşabilir." *Sir William Davenant: "Kitaplar, kaybolmuş kafaların anıtlarıdır." *Guilbert de Pixrecourt: "Kitap hiç aldatmayan bir arkadaştır." *Emerson: "İyi kitaplar çok iyi, kötü kitaplar da çok kötüdür." ‘Ahmakıslatan ve şürekâsı’ Adnan Özyalçıner'in öykülerini okurken, onunla ilgili bir "dizgi yanlışı olayı" geldi aklıma. Adnan'ın çiçeği burnunda bir öykücü olduğu günler... Yazdığı bir öyküyü küçük bir dergiye vermiş. Öykünün adını unuttum. Belki Adnan bile unutmuştur. Upuzun bir ad. "Ahmakıslatan, Duraktaki Genç Kız, Kuyruk Sallayan Köpek ve Şemsiyeli Delikanlı" gibi bir şey. Adnan dergiyi eline alınca şaşkınlıktan kalakalmıştı. Yer darlığı yüzünden, dizgici öykünün başlığını kısaltıvermişti: Ç Z LEAKS BELGELER Birkaç haftadır bu köşede, yıllar öncesinin karikatürlerini yayımlayıp geçmişten bugüne, karikatürcülerin boğuşmak zorunda oldukları konularda aslında büyük bir değişiklik olmadığını göstermeye çalışıyoruz. Bu hafta ise karikatürcülerin kendilerini eleştirip dalga geçtikleri belgelerden bir demet yayımlıyoruz. Bakalım, o günlerden bu yana bir şey değişmiş mi? lk karikatürümüz, Kozma Togo'nun imzasını taşıyor...Büyük usta, 20 Kasım 1957'de Dolmuş dergisinde yayımlanan karikatüründe gazetelere işini kabul ettirmeye çalışan karikatürcüyle bakın nasıl dalga geçiyor... Ramiz Gökçe ise, eleştiri oklarını yeni çıkan mizah dergilerine fırlatmakta sakınca görmüyor... Kendi çıkardığı Mizah dergisindeki karikatürün yayın tarihi 11 Temmuz 1947... Çocuklar neden bu kadar çok dondurmaya severler şaşarım! Bunda şaşacak bir şey yok, yeni çıkan (sözde mizah) mecmualarındaki nükteleri okumuyorlar da ondan!. O dönemdeki karikatür anlayışına en bilinçli karşı çıkış toplatılan bir karikatür albümünden geliyor.. Mim Uykusuz, 1949'da yayınlanan albümünün girişinde adeta bir toplumcu gerçekçi karikatür manifestosu kaleme almış: şes, bir miktar kral veya Karikatür Hakkında Bir İki Laf... Karikatürün, yalnız güldürme, sırıttırma prenses tablosu bırakmış. san'ati olduğunu iddia eden üstadlarımız Bugünün karikatüristü de var. Onlar, radyolarda, gazetelerde, fırsat yarına, iki biçimli bacak ve bir çift kiraz gibi dudaktan başka şey bırakmıyacak, maabuldukça bu iddialarını ilan ediyorlar. Şüphesiz üstadlarımız da haklıdır. Halk lesef. Bir devrin bütün sosyal hareketlerini ifala olan bağlarını koparıp, işi tıkırında gidenlerin emrine girmiş olanlardan, başka delendirmesi lazım gelen san'at, Birkaç asilzade, kral veya kraliçe portresi olmadığı gine beklenir?.. İleride, memleketimizdeki karikatür bi, ileri fırlamış bir kadın göğsü, veya tül san'ati hakkında herhangi bir araştırma ya perde arkasına, sözümona saklanmış, çıppacak olanlar, karikatür diye birkaç kadın lak kadın resmi de olmasa gerek... Sözümüz şu ki, san'at, şehevi hislerin tahbacağı veya, hemen şöylece örtülüvermiş bir çift kadın memesinden başka şey bula rikçisi olmamalı, halka hitap etmeli,onun mıyacaklar. Tıpkı, san'atın zirvesine ula emrine girmelidir. Diğer işi, bazı ücretli kaşıldığı hala iddia edilegelen Rönesans dınlar onlardan daha ustaca yapıyor. devrinde olduğu gibi... O zamanın ressa San'atkar halkın, ekseriyetin malıdır. Onun mı nasıl kont hazretlerinin fotoğrafçıbaşı istediğini vermek mecburiyetindedir. Biz bu san'atın, baldırsız ve bacaksız da sı haline gelmişse, bugünün karikatüristi de olabileceğini anlatmak istedik. Bu karikaayni hale düşmüştür. Rönesans devrinin ressamı bugün bize, türleri de halk için yaptık. Karaborsacılar Mim UYKUSUZ san'at eseri olarak birkaç dük, bir iki dü için değil. Yeni mizah mecmuaları, bayatlamış fıkralar, soğuk nükteler alıyorum. Eskiciiii!.. Marko Paşa 14 Nisan 1947 Arkadaşımız Haydar Işık, başarılı bir operasyonla üçüz dünyaya getirdi! Aylar süren yaratma sancılarının sonunda “Türk Dili ve Twitter Edebiyatı, Gurur Duyamıyorum Doktor Bey ve Mutlu Sonda necek Var” adlı nurtopu gibi Haydarilerini O2 Yayınevi'nden çıkartan Haydar'ı kutlar, kitaplarına bol tirajlı yıllar dileriz. Ramiz'den 3 ay önce, 11 Nisan 1947'de, 18 yaşındaki genç bir karikatürcü Altan Erbulak, Marko Paşa dergisinde aynı konuyu farklı bir görüntüyle ele almış...Hangi kuşaktan olursa olsun, karikatürcünün kendi mesleğiyle ilgili sıkıntıları okuyucuyla paylaşma gereği duyduğuna tanık oluyoruz... Ramiz işin peşini bırakmamış ve Herkes bizim şimdi yüzmek, dalga kendisinin de içinde geçmek, açılmak, yelkeni suya indirmek olduğu bir karikatür hakkında bir nükte yapacağımızı biliyor. Tabii bilirler, okuyucular anlayışını zarif bir karikatürcülerden daha zekidirler!. dille bakın nasıl 25 Temmuz 1947 eleştirmiş... Bu karikatürleri başka gazeteye gösterdiniz mi? Hayır. O halde gözünüzü kim patlattı?  nasıl ezildiğimi bir ben bilirim bir  içeriğim içime sığmıyor...  sürüm psikolojisinden  tura'dansa yazın adamının de sınıfım. TAR HTE HERHANG B R GÜN... Aptallık Oranı Ak Parti Sayesinde Enflasyon Gibi Yerlerde Geziyor! 6 ŞUBAT: Tutmuşlar “Torba Yasa”yı eleştiriyorlar. Neymiş efendim, bir kere yasa torbada olur muymuş?.. Nerde olacaktı ki?.. Çantada mı? Torba daha halk işi değil mi kardeşim endişeli modern kardeşim?..Hala anlamadılar Ak Parti’nin torba içinde halkımıza yardım etmeyi çok sevdiğini. Bugüne kadar torba torba kömür, torba torba pirinç dağıtıldı, eee şimdi de sıra torba torba yasa dağıtmakta, ayrıca kömürle yasa arasında bir fark mı var?.. İkisi farklıdır diyene ırkçı gözüyle bakarım!..İsteyen torbada kömürünü alır oyunu verir, isteyen torbada yasasını alır gene oyunu verir. Sonra baktım torba yasada acayip kıyak şeyler var. Mesela kanser hastasına 18 ay izin geliyor. Kanserliler yaşadı yaniiiiii!.. Hadi gene iyisiniz haaaa!.. Başbakanımız sayesinde yırttınız valla. Hele hele kanserli olan bir polis ise düşünsenize çift yırtacak. Yani hem askerlik yapmayacak, hem de 18 ay izinli sayılacak, bundan iyisi can sağlığı yaaaaa!.. 7 ŞUBAT: Müjdat Gezen bey tutup, Ak Parti’nin oylarının bir ankette yüzde 50 gösterilmesi üzerine Aziz Nesin’in yıllar önce ki aptallık oranlarını anımsatarak “Yüzde 60 olmalı” dedi ya günlerdir bu konuşuluyor. Oysa kimse çıkıp da şunu demiyor. Enflasyonu yerlerde gezen Türkiye o günleri çoktan aşmıştır. Bence muhteşem bir matematik hesabıyla enflasyon oranlarını yakında yüzde 5’in bile altına indireceği anlaşılan Ak Parti, Tefe ve Tüfe hesabı gibi her ay “Aptallık Oranları”nı da açıklamalı. Keşke bu dediğimi 2002’den beri yapsalardı şu anda Aptallık Oranlarımızda tıpkı enflasyon gibi çoktan yüzde 10’un altına düşmüştü. Ayrıca bu hesap tutmuyor. Diyelim ki, oran hala yüzde 60. Peki bu kafaya göre, referandumda yüzde 58 “evet” demedi mi?.. Aradaki yüzde 2’lik farkı şimdi görmezden mi gelicez?.. Yoksa onları “Yetmez ama Evet”çiler olarak mı sayıyorsunuz?..Yok yok, bir an önce bu iş enflasyon oranı gibi her ay düzenli açıklanırsa yüzde 42 kafalılarının da sesi tamamen kesilmiş olur!.. 9 ŞUBAT: Yaaa şu CHP’liler bu işleri ne zaman öğrenecekler kardeşim! Bunlar bin fırın ekmek yese hikayeee! Askeri eleştirmek bu ülkede size düşmez. Askerliğini kantinde aslanlar gibi yapan “Askerliğin yan gelip yatma yeri olmadığını” iyi bilenlere düşer. Bu ülkede eğer asker eleştirilecekse bunu da Ak Parti layıkıyla, hakkıyla, yasasıyla, davasıyla en kralından, en padişahından yapar. Ayrıca bakın artık polisler askerlik yapmayacak. Bunun bir sonraki aşaması askerlerin de askerlik yapmamasıdır. O aşamaya doğru giderken CHP zihniyeti hâlâ çarşı izninde geziyor yaaaa!.. 10 ŞUBAT: Hay Allah yaaa! Ben de bu yaz şöyle bir Kuzey Kıbrıs yapayım diyordum. Ancak Yüce Başbakanımız sayesinde onların bizden beslenenler olduğu öğrenince anında vazgeçtim tabii. Güney Kıbrıs neyime yetmiyor. Ama bakarsınız Başbakanın uçağına çağrılmışım tabii o zaman tatil filan görmez yandaşlığa zum yapmış gözlerim!.. MÜMTAZ ARIKAN batıyorum...  kırmızı eta...  alt yapıdan genç sevgili...  aslan gibi adamdır ekmeğini tercihi yazı olmalı!  işçi sınıfının rakipleri bugünkü  sürü psikolojimize depresyon  günah keçisi etini kavurma!..  garibanın huzur içinde yatacağı  ana torba yasa...  gariban plakalı ticari deve...  aşk karışıklı olmalı!  modayı takip et şöför bey!.. koyun güdümünden de çıkarır. kura çekimiyle belli oluyor! girdi... tek sağlık evi, adli tıp kurumudur! C HAN DEM RC C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear