25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
27 ARALIK 2011 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER “Putin bırakın siyasi tartışmayı, diyalog nedir bilmez” diyor Anna Politkovskaya, “Putin’in Rusyası / Putin’s Russia” adındaki kitabında ve şöyle devam ediyor: “Putin yaklaşımı askeri tip monologdan ibarettir. Üstlerin önünde ağız açmaz susarsınız. ‘Şef’ olduğunuzda da yalnız monolog yaparsanız. Küçük rütbedekilere süreçte salt kafa sallamak düşer…” Bulunduğumuz coğrafyada bize nasıl da tanıdık geliyor değil mi? İnsan hakları sorunlarına ilgisi ve Putin muhalifliğiyle tanınan Politkovskaya; “Putin Rusya’sı” isimli kitabını; Moskova’da yaşadığı apartman girişinde öldürülmesinden kısa süre önce 2004’te yazmıştı… Putin cumhurbaşkanlığındaki ilk dönemini tamamlamış; göreve ikinci kez seçilmişti. 70’in yüzde 20’sini ‘göz boyama/vitrin’ (yani sandık hilesi) olarak kabul etsek bile; ikinci kez devlet başkanlığına dönen Putin’in yeterince oy aldığı düşünüldü... Putin’in zaferi, dünyanın öngördüğü sonuçtu. Uluslararası gözlemciler geldiler ama çok fazla gürültü koparmadılar. Oy kullanma sistemi bizim eski otoriter, bürokratik, Sovyet tarzı ‘milli irade tescili’ pandomiminden farksızdı… Putin’in gücünü sağlamlaştırmasıyla, eski Sovyet sistemine dönüş yaşandığı aşikârdı. Yalnız bizim tepkisizliğimiz değil; Schroeder, Blair, Chirac, Berlusconi… Hatta oğul Bush başta olmak üzere… dünyanın Putin’i baştacı etmesi bu sonuca yaratmıştı…” Sadece Türkiye’ye değil… Rusya’ya da Batı belli ki “bon pour l’orient / şarka bu kadar yeter!” gözüyle bakıyor… Yurtiçi, yurtdışından gelen bu namütenahi alkışlara ve sürekli el üstünde tutulmaya, yüceltilmeye koşullanmış olan Putin; Moskova’da Noel günü yüz binlerin katıldığı protesto gösterilerine kimbilir şimdi Aleksey Kudrin bile, sokaklarda sanki Rusya’da ilk kez yaşanan bir şeymiş gibi, “sandık usulsüzlüklerini” protesto ediyor. Gorbaçov uluorta demeçlerde Putin için “İki dönem cumhurbaşkanlığı, bir dönem başbakanlık kendisine yetmedi mi? Artık geri çekilsin, istifa etsin!” diyor. Meydanlardaki pankartlarda kafasında devasa bir prezervatifle resmedilen Putin; tüm bu gördükleri, duydukları karşısında dumura uğruyor olmalı… Martta yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde halihazırda Putin’in önünü kesebilecek bir rakip yok. Putin III, büyük ihtimalle engellenemeyecek. Ama Rusya’dan yazan bir okurumun da dediği gibi “Putin’in ikinci tura kalması halinde (ki bu artık somut bir senaryo) karizması; telafisi mümkün olmayan biçimde çizilecek!” ve Rusya, giderek türbilanslı bir döneme girecek… büyük kalabalıklarla meydanlara yeniden dönmeye azimliler. Önce hileli seçimleri protesto etmek adına sokağa çıkan muhalifler, şimdi menzile Putin’le birlikte Medvedev’i de yerleştirmiş durumdalar. Protestolarını doğrudan “iki cüce” diye tanımladıkları PutinMedvedev paketine yöneltiyorlar. Putin’in popülaritesi “vitrinli” kamuoyu yoklamalarında gerçi hâlâ yüzde 51 civarında gösteriliyor. Buna karşın baş aşağı giden Medvedev desteğinin yüzde 10’lara dek düştüğü anlaşılıyor. Türkiye’de pek sevilen, pek tutulan “PutinMedvedev modelinin” Rusya’da kolayına tutunması mümkün görünmüyor. Yazıya Politkovskaya’dan bir alıntıyla başlamıştık. Onunla bitirelim: “Putin’i bizleri halkı! sadece bir araç olarak görüyor. Onun kişisel iktidarını sürdürmek için kullandığı bir araçtan ibaretiz biz. Bizimle dilediği gibi oynayabileceğini, bize her şeyi yaptırabileceğini düşünüyor Putin; kendisini Çar olarak görüyor. Rusya’da daha önce böyle liderlerimiz oldu. Ama ardından iyi şeyler gelmedi…” Politkovskaya, Rusya’da bugün bu meydanları görseydi kim bilir neler söylerdi? 9 Putin Rusyası Değişirken... nasıl şaşıyordur? Yüzde 20’lik bir “vitrin/sandık hilesi”! Meğer âdettenmiş. İşte pekâlâ 2004’te de yapılmış… Ne Ruslar ne uluslararası camiadan ses çıkmamış. Son Duma seçimlerinde yapılan “klasik yüzde 20’lik” oynamalar yüzünden oysa ortalık yıkılıyor. Hillary Clinton, işi neredeyse seçimlerin meşruiyetini sorgulamaya dek vardırıyor. AGİT’ten gelen uluslararası gözlemciler, eski dönemlerdeki gibi üç maymunu oynamıyorlar. Birkaç ay öncesine dek kaybedecek hiçbir şeyi olmayan yaşlı emeklilerden başka kimsenin çıkmaya cesaret edemediği meydanlar dolup taşıyor… “Yandaş” eski Maliye Bakanı Soykırım Desek Bir Şey Değişir mi? Günlerdir Fransa’nın soykırımı inkâr yasağı tartışılıyor. Bu arada da olaylar soykırım mıydı, değil miydi konusunda farklı görüşler yazılıyor, konuşuluyor. Soykırım kavramını nasıl ele aldığınız, hangi açıdan baktığınız da önemli. Olaya hukuksal olarak bakıp uluslararası bir mahkemeden “soykırım” kararı çıkmadığı için tümüyle reddedebilirsiniz. Tarihsel olarak bakıp belgeleri yeniden değerlendirebilirsiniz. Bu olay tamamen o dönemin Osmanlı hükümetinin, hatta onun bir iki üyesinin zırvasıdır bizi ilgilendirmez, diyebilirsiniz. O döneme, dönemin koşullarıyla bakmak gerekir, o sırada devletler kendi yurttaşlarına bile en küçük suçlarda çok acımasız davranıyordu, insan hakları diye bir şey yoktu diyebilirsiniz. Aynı şey Balkanlar’dan Kafkaslar’a kadar Türklere de yapıldı; onlar da yerinden yurdundan edildi, mallarına el konuldu, göçlerle hayatlarını geçirdiler diyebilirsiniz. Ya da vicdani olarak yalnızca çoluk çocuk insanların yerinden sürülüp yollara dökülmesi bile bana göre soykırım suçu sayılır diyebilirsiniz. Bu nedenle de bu tartışmanın bitmesi veya kesin bir sonuca ulaşması mümkün görünmüyor. ??? “Konuyu tarihçilere bırakalım” görüşü de pek anlamlı değil, çünkü tarihçiler zaten yıllardır bu konuda anlaşamıyor. Bu arada ortaya atılan belgelerin bir kısmı yalanlanıyor, bir kısmının değiştirildiği ya da sahte olduğu kanıtlanıyor. Ama sonuçta bu sahte denilen belgeler üzerine de yıllardan beri yazılar, kitaplar yazılmış, konferanslar verilmiş. Sonuçta herkes kendi işine gelen belgeyi, bilgiyi, tanıklığı öne çıkarttığı için bu tartışmanın tarihçiler tarafından sonlandırılması da mümkün gelmiyor bana. Gerçek şu ki her ne söylerseniz söyleyin, Ermeni diyasporası yıllardan beri “soykırım” kavramını her yönden işleyerek yerleştirmiş durumda. Türkiye, bunu kabul edip özür dilese de bu sorun çözülmez. Geçmişe ait bu düşmanlık birçok Ermeni için öyle özür dileyerek çözülecek ve tatlıya bağlanacak bir konu değil. Ciddi bir varoluş sorunu. Bu arada, biz geçmişte binlerce yıl barış içinde bir arada yaşadık, her şeyimiz ortaktı türünden yaklaşımları da çok mantıklı bulmuyorum. Gerçekte durum pek de öyle değildi. ??? Balkanlar’da da, Kafkaslar’da da, Ortadoğu’da da yan yana yaşayan, ama etnik veya dinsel farklılıkları olan toplumlar her zaman birbirlerine düşmanlık beslemişler. Her ne kadar zaman zaman birlikte yaşasalar da fırsatını buldukları an birbirlerine kinlerini kusmuşlar. Hele ki dışarıdan bu ayrımları körüklemeyi çok iyi öğrenen Batılıların taktikleriyle yüzlerce yıl kendi zenginliklerini birbirleriyle savaşarak tüketmişler. Sömürülmüşler, bölünmüşler, başkalarının yönetimine girmişler. Dolasıyla sorun, tarihi gerçeklerin ortaya çıkartılmasından çok, uluslararası diplomaside ne kadar güçlü olduğunuzla, ne kadar çok kafa karıştırabilecek propaganda yaptığınızla ve diplomasiyi ne kadar kendi lehinizde kurgulayabildiğinizle ilgili. yların yüzde 20’si ‘vitrin’ Putin Rusyası’na muhalefetin bedelini bizzat hayatı ile ödeyecek olan Politkovskaya, o dönemin atmosferini seçimlerin ardından bakın nasıl anlatıyor: “İnanılmaz bir çoğunluk olan yüzde 70’le seçilen Putin II yarın göreve başlıyor. Seçim sonuçlarını, muhalefet itirazsız kabullendi. Yüzde O alk ‘amaç değil araç’ olunca! Göstericilerin evlerine girmeye hiç niyeti yok gibi. Yılbaşı ertesi daha H Prof. Dr. Naci Görür, depreme hazırlanırken sadece çürük binalardan kurtulmanın yeterli olmadığını söyledi ‘Yıkmak çözüm değil’ ÖZLEM GÜVEMLİ İTÜ Maden Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Naci Görür, gündemdeki Kentsel Dönüşüm Yasa taslağını gazetemize değerlendirdi. Görür, İstanbul’un sadece çürük binaları yıkarak depreme hazırlanamayacağını vurgulayarak “Bu, riski azaltmanın sadece bir kalemi. Deprem odaklı kentsel dönüşümde hedef insanların ciddi bir depremden sonra içinden sağ çıkabilecekleri binalara, açık toplanma alanlarına, sağlam bir altyapıya ve afeti yönetecek bilgi, beceri ve donanımda yönetimlere sahip olmaktır” dedi. Görür İstanbul’da en az 1 milyon 600 bin bina bulunduğunu belirterek “Bunlar arasında çürük olanları ayıklayıp yıkmak kolay değil. Gecekondular çürük, diğerleri sağlamdır da diyemezsiniz. Van’da yeni yapılmış binalar yıkılmadı mı? Ciddi bir bina analizi yapmadan yıkıma gitmek hem para hem de zaman kaybıdır” uyarısı yaptı. Prof. Dr. Naci Görür, kentsel dönüşümde yola çıkış şeklinin yanlış olduğunu belirterek kentleri depreme hazırlamada çürük bina yıkımından önce yapılması gereken çok daha öncelikli işler olduğunu söyledi. Sadece inşaat yaparak sürdürülebilir bir deprem güvenliği sağlanamayacağını vurgulayan Görür, yaratılacak olan kaosun ülkeye beklenen depremden çok daha büyük zarar verebileceğini kaydetti. Kentsel dönüşümün her zaman bir kenti depreme karşı güvenli hale getirmek anlamı taşımadığını ifade eden Görür “Başta TOKİ olmak üzere birçok inşaat firması kentsel dönüşüm adı altında çeşit çeşit bina toplulukları veya siteler yaparak kentin çehresini değiştiriyorlar. Kentsel dönüşümün bir amacı ve hedefi olmalıdır. Neye dönüşeceğimiz halka anlatılmalı ve onların onayı alınmalıdır. Yoksa buna rantiyeciler karar vermemeli. Eğer amaç deprem odaklı bir kentsel dönüşüm ise kütlesel yıkım ve yeniden yapım doğru bir yol değil” diye konuştu. İMAR ARTIŞI HER YERDE İŞE YARAMAZ Görür, yapı stokunun yüzde 60’ının sorunlu olduğu bir kenti depreme hazırlarken büyük boyutlu bir yıkım ve yeniden yapımın mümkün olmadığına da dikkat çekti. İmar ve emsal teşviklerinin, vatandaşözel sektör girişiminin her yerde başarılı olamayacağını dile getiren Görür, “Serbest piyasa koşullarında özel sektör doğal olarak rantı yüksek bölgeleri ve satış değeri fazla olan lüks ve gösterişli bina yapımını tercih edecektir. Halbuki İstanbul’un tüm semtlerini depreme hazırlamada amaç bu değildir. Hemen yıkıp yapma telaşına kapılmadan ‘yerinde takviye’ veya ‘güçlendirme’ konusu üzerinde ciddiyetle durmak lazım” dedi. Takviyesi mümkün olmayan binalar için yıkım veya tahliye kararları alınması gerektiğini vurgulayan Görür, tahliye sonucu elde edilecek olan yerlerin park, bahçe, depremde kaçış ve geçici iskân alanları olarak Prof. Dr. kullanılabilecek Naci şekilde düzenGörür lenmesinin önemine işaret etti. Binalar ‘yassı kadayıf’ gibi çökmesin Görür, İstanbul’u depreme hazırlayabilmek için her ilçede ciddi bir şekilde “tehlike analizi”, “risk analizi” ve “zarar azaltma” çalışmaları yapılması gerektiğini anlattı. Kentin depreme hazırlanmasında en önemli aşamanın yapı stokunun güçlendirilmesi olduğunu dile getiren Görür “Amaç binaların olası bir depremde ayakta kalabilmelerinin sağlanmasıdır. Kuşkusuz ayakta kalmak derken hiç hasar almamaktan bahsetmiyorum. Her bina elbette deprem sırasında az veya çok hasar alabilir, ancak ‘yassı kadayıf’ gibi çökerek içinden sağ çıkılma umutlarını da söndürmemelidir” değerlendirmesini yaptı. ‘Tedavim yapılamıyor’ Kaçak elektrik kullandığı için tutuklanan kanser hastasının tedavi olması için şartlı olarak tahliye edilmesi durumunu değiştirmedi İstanbul Haber Servisi Kaçak elektrik kullandığı için hapis cezasına çarptırılan kanser hastası Basri Vardar, 6 ay şartlı serbest bırakıldığını belirterek “Tedavim için gerekli olan ilik 6 ay sonra buzluktan çıkarılacak. Ben 6 ay sonra cezaevinde olacağım. Belirsizlik psikolojimi bozuyor. Benim gibi hasta tutuklulara gerekirse kelepçe taksınlar ama tedavimize devam etsinler”dedi. Kaçak elektirik kullandığı için 10 ay önce tutuklanarak cezaevine gönderilen Basri Vardar, yakalandığı kanser hastalığı nedeniyle tedavisinin yapılabilmesi için birkaç gün önce serbest bırakıldı. İHD İstanbul Şubesi’nde basın toplantısı düzenleyen Vardar, kaçak elektirik kullandığı için BEDAŞ’a ihbarı kendisinin yaptığını belirterek “Hastalandığım için işten çıkarıldım ve borcumu ödeyemedim. Elektriğim kesilince kaçak elektirik kullanmaya başladım kendimi BEDAŞ’a ihbar ettim. Müdür beni bir süre idare etmesine karşı tutuklandım. Bu sırada yakalandığım kanser hastalığı cezaevinde tedavim tam olarak yapılamadığı için ilerledi” dedi. Cezaevinde kendisinden daha ağır durumda hastaların olduğunu kaydeden Vardar, politikacılardan bu konuda çalışma yapmalarını istedi. Basın toplantısına katılan CHP Malatya milletvekili Veli Ağbaba ise cezaevlerinde durumu ağır 300 tutuklunun bulunduğunu, CHP olarak hasta tutuklular için çalışma yaptıklarını söyledi. VEFAT Baromuzun 50 yıllık Emektarı HAYDAR GÜLERYÜZ (Haydar Amca) 25 Aralık 2011 Pazar günü bizler üzerindeki emeğinin yükü ile birlikte Hakka yürüdü. Merhumun anısına 27 Aralık 2011 Salı günü, saat 10.30’da İstanbul Barosu önünde tören düzenlenecek olup, Okmeydanı Cemevi’nde kılınacak öğle namazından sonra cenazesi memleketi olan Erzincan’da defnedilecektir. Merhuma Tanrıdan rahmet, kederli ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileriz. Işıklar içinde yatsın... İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI CEMİL ŞAHİN cemilsahin5858@hotmail.com TEL: 0536.229 66 24 C MY B C MY B UMAG KADİR HAS İŞBİRLİĞİNDE İLK EĞİTİMLER TAMAMLANDI Haber Merkezi Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı, İstanbul’da Kadir Has Üniversitesi’yle birlikte başlattığı ilk eğitim programını tamamladı. İki ay boyunca “gazetecilik, yazma, sinema ve felsefe” eğitim seminerleri alan katılımcılara, sertifikaları üniversitenin Yaşam Boyu Eğitim Merkezi’nde düzenlenen törenle verildi. Mezun olan katılımcılar, sertifikalarını Kadir Has Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Aydın ve TBMM Başkanvekili ve Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı Başkanı Güldal Mumcu’nun elinden aldı. Ankara’daki seminerlerin İstanbul’a taşınmasından memnun olduğunu belirten Güldal Mumcu, “Bu projeyi Kadir Has Üniversitesi’yle birlikte gerçekleştirmiş olmaktan ayrıca büyük bir mutluluk duyduğumu da belirtmek istiyorum” dedi. Prof. Aydın ise bu çalışmada yer almaktan onur duyduklarını dile getirdi. HUKUK BÜROSUNDA İŞ ARIYORUM WORLD, EXCELL, ETA7, LKS2, Şampiyon onparmak klavye, büroda dosyalama, adliyelerde iş takibi. Tecrübesi olan eleman iş arıyor...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear