23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
25 EKİM 2011 SALI HABERLER CUMHURİYET SAYFA 9 Deniz Feneri e.V’de Kapuyoldaş ve Şafak’a, Akman ve Karaman’ın aksine tahliye çıkmadı Suç aynı, delil farklıymış ALİCAN ULUDAĞ Depremle Yaşamak Henüz terör saldırılarının acısını üstümüzden atamadan bu kez de Van’dan deprem haberi geldi. Yazık ki deprem konusunda söylenebilecek çok fazla bir şey yok. Çünkü söylenecekler yıllardır, özellikle de Marmara depreminden sonra sürekli olarak, her sarsıntıda tekrar tekrar dile getirildi. Yalnızca yığma, kerpiç veya eski evler değil, yeni ve çok katlı, mimarının, mühendisinin, belediyesinin kontrolünde yapıldığı düşünülen modern binaların da nasıl yıkıldığı bir kez daha görüldü. 1999’da, depremin ertesi günü gittiğim Yalova ve Adapazarı’nda da durum farklı değildi. Adapazarı’na akşam çökerken girdiğimde birbiri üzerine yıkılmış binaları görünce dehşete kapılmıştım. Ama yine de belediyeler en olmayacak yerlere, dere yataklarına, fay hatlarına, bataklık bölgelere tapu verebiliyor, vatandaş da en olmayacak yerlerde bina yapmaya devam ediyor. Bu, yazık ki, deprem kadar bir başka Türkiye gerçeği. Hepimiz çok iyi biliyoruz ki bu durumun değişmesi öyle sanıldığı kadar kolay değil ve kısa zamanda değişmesi de mümkün değil. Depremle yaşamayı belki acıyla öğreniyoruz ama gereken önlemleri almayı öğrenmiyoruz. Marmara depreminde gördüğümüz, yaşadığımız manzaraları Van’da da gördük. Özellikle enkaz altında kalanlar için çok önemli olan ilk 24 saatte herkes büyük bir panik ve şaşkınlık içinde oluyor. Yazık ki hiçbir yerde doğru dürüst deprem tatbikatları yapılmadığı ve özellikle bu konuda afet anında harekete geçmesi gerekenler de kendi derdine düştüğü için tam bir kaos yaşanıyor. 1999’da profesyonel kurtarma ekiplerinin bile nereye yönlendirileceği tam anlaşılamadığı için saatlerce boşuna beklediklerini, en kritik noktalar yerine tek bir binaya gittiklerini de gördük. Yine aynı şekilde, kendisini tehlikeye atarak insanların kurtarma çalışmalarına girdiğini de... O ortamı yaşayanlar, böyle bir anda organize olmanın hiç de kolay olmadığını bilirler. Onun için bu anda, enkaz altından düşündüğümüzden çok daha fazla insanın kurtarılmasını dilemekten ve onları kurtarmak için büyük bir özveri gösterenlere teşekkür etmekten başka söylenecek bir şey yok. ANKARA Deniz Feneri e.V. soruşturmasında Zahid Akman ve Zekeriya Karaman’ın aralarında bulunduğu 6 şüphelinin “delillerin toplandığı” gibi gerekçelerle serbest bırakılmasının ardından, cezaevindeki son iki tutuklunun yaptığı tahliye talebi tersi gerekçelerle reddedildi. Soruşturma kapsamında 5 Ağustos’ta tutuklanan Kanal 7 Planlama ve Teknik Daire Başkanı Muzaffer Şafak ve kanalın Mali İşler Koordinatörü Harun Kapuyoldaş’ın avukatları, Ankara 11. Sulh Ceza Mahkemesi’ne tahliye talebiyle başvuruda bulundu. Mahkeme, tahliye istemlerinin reddini kararlaştırdı. Bunun üzerine, şüphelilerin avukatları, bir üst mahkeme olan Ankara 16. Asliye Ceza Mahkemesi’nde itirazda bulundu. Mahkeme, itirazı reddetti. Mahkeme kararına, şüphelilerin “tutuklu bulunduğu süreyi”, “delillerin toplanmamasını” ve “tutukluluk nedenlerinin ortadan kalkmamasını” gerekçe gösterdi. Oysa Ankara 13. Asliye Ceza Mahkemesi, Akman ve 5 şüpheliyi geçen cuma serbest bırakırken tersi gerekçeleri sunmuştu. CHP’li Tanal’dan ‘fener’li protesto İstanbul Haber Servisi CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, Islak İmzaİnternet Andıcı davasının görüldüğü duruşma salonuna “Deniz Feneri” soruşturmasında şüpheli eski RTÜK Başkanı Zahid Akman ve arkadaşlarının serbest bırakılmasına dikkat çekmek amacıyla küçük bir fenerle girdi. Tanal, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Hasan Hüseyin Özese’nin kendisini çağırarak “fenerin mesaj olduğu, siyasi propaganda malzemesi yapılabileceği, bu nedenle salonda bulundurulmasına izin verilmeyeceği” şeklinde uyardığını aktardı. Milletvekillerinin de oturmasına izin verilen avukatlara ayrılan bölüme geçen Tanal, feneri sıranın üzerine bırakıp duruşmayı bir süre böyle izledi. ANDIÇ SANIĞI ALBAY GÖKTAŞ ‘Ben suçluysam AKP milletvekili Ünal da suçlu’ HATİCE TUNCER İrtica ile Mücadele Eylem Planı ve İnternet Andıcı davasında tutuklu sanık Albay Ziya İlker Göktaş, irtica.org adlı sitede kara propaganda yaptığına ilişkin iddialarını reddederek “Şu an AKP milletvekili emekli Tümgeneral Şirin Ünal, Harekât Başkanlığı’na vekâlet ediyordu. Ünal tanıklık yaparsa teyit edecektir” dedi. İrtica ile Mücadele Eylem Planı kapsamında Genelkurmay Bilgi Destek Dairesi’nde kamuoyunu yönlendirme amaçlı internet siteleri kurulup işletildiğine ilişkin davanın 40. duruşması gerçekleştirildi. Davada, Genelkurmay Harekât Başkanlığı Bilgi Destek Dairesi 2. Bilgi Destek Şube Müdürü olarak görev yapan Göktaş savunmasını yaptı. İrtica ile Mücadele Eylem Planı’nın Taraf gazetesinde yayımlandığı 12 Haziran 2009 günü 07.30’da Bilgi Destek Şubesi’ne gittiğini belirten Göktaş, şunları anlattı: “Daha sonra Albay Sedat Özüer de geldi. Tümgeneral Şirin Ünal’ın yanına gittik, Şirin Ünal şu an AKP milletvekili. Tanıklığına başvurulursa beni teyit edecektir. Daha sonra Çiçek de geldi. Bizimle konuştuktan sonra Genelkurmay 2. Başkanı Hasan Iğsız’a gitti. Örgüt üyeliği ile suçlanıyorum, Iğsız burada sanık. Örgütün ara yöneticisiysem neden Iğsız’a gitmedim de Ünal’a gittim? Örgüt yöneticisiysem Ünal’ın da aynı şekilde suçlanması gerekir.” Haberin Taraf’ta yayımlandığı tarihte kursta olduğunu ifade eden Göktaş, “12 Ocak6 Mart 2009 arasında kurstaydım. İnternet Andıcı’na parafe atmaktan başka bir katkım mümkün değil. Andıç suç belgesi gibi sunulmuştur. Hiyerarşide yapılan rutin bir faaliyettir” dedi. Göktaş, Savcı Nihat Taşkın’ın sorularını yanıtlarken “Bana irticanın ‘i’si ile ilgili bir görev verilmedi” diye konuştu. Tutuklu sanık emekli Albay Dursun Çiçek’in “Andıç” hazırlanması sürecine ilişkin sorular üzerine Göktaş, şunları anlattı: “Çiçek internet faaliyetlerinin başlatılmasını, alan adlarının hemen alınmasını istedi. ‘Komutana arz’ ibaresini görünce ‘onaylandı mı’ dedim. Çiçek, bilgi için olduğunu söyledi. ‘Böyle şey olmaz, yazılı emir verin’ dedim. Tartıştık. 2. Başkan ve Genelkurmay Başkanı onayladıktan sonra ‘siteleri bir an önce açın’ emrinden dolayı hemen çalışmalara başladık.” ‘Beni teyit edecektir’ ‘Çiçek ile tartıştık’ C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear