25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 8 OCAK 2011 CUMARTESİ kultur@cumhuriyet.com.tr 14 KÜLTÜR Almanya’da yaşayan ve yapıtlarını çok az gün yüzüne çıkaran besteci Ateş Pars ile yaşamı ve sanatı üzerine Pera’da Meksika devrimi filmleri Kültür Servisi İstanbul Cervantes Enstitüsü, Pera Film ve Meksika Büyükelçiliği işbirliği ile 14 30 Ocak tarihleri arasında “Viva la Revolución: Meksika Devrimi Üzerine Filmler” adlı bir program düzenleniyor. Frida Kahlo’nun eserlerinin sergilendiği sergi ile aynı dönemde Meksikalı ressamın yaşadığı dönemin toplumsal ve kültürel ortamını daha net ortaya koyabilmek için düzenlenen sinema günlerinde 1930’lar ve 40’lar arasında çekilen 4 kurmaca film ve Zapatistalar ile ilgili çekilen güncel bir belgesel yer alıyor. Pera Müzesi Oditoryumu’nda gösterilecek filmler arasında “Dostum Mendoza”, “Mahkum 13”, “Haydi Pancho Villa ile Gidelim”, “Enamorada’da”, “Son Zapatistalar”, “Unutulmuş Kahramanlar” adlı filmler bulunuyor. MELTEM YILMAZ Almanya’da yaşayan ve yapıtlarını çok az gün yüzüne çıkaran besteci Ateş Pars’ın, İdil Biret tarafından kendisine ısmarlanan bir oda müziği çalışması, ilk kez 3 Ocak’ta İstanbul Süreyya Operası’nda, ardından da dün akşam Bilkent’te seslendirildi. “Harika Çocuklar Yasası” ile 1957’de Paris’e giden ve o tarihten bu yana Türkiye’ye çok nadir gelen Pars, konser için İstanbul’daydı. 1942 İstanbul doğumlu Ateş Pars, tenor Umur Pars ile Handan Pars’ın oğlu. Aile büyükleri arasında Halide Edip de var. Entelektüel bir aileden gelmesi, ondaki müzik yeteneğini ilk kez kimin keşfettiği sorusunu da beraberinde getiriyor: “Konservatuvara girmiştim. Orada besteler yaptım ve o besteleri Adnan Saygun’a gösterdik. Yetenekli olduğuma karar verdi” diyerek anlatıyor, müziğe adım attığı yılları ve devam ediyor: “İdilSuna Yasası olarak bilinen ‘Harika Çocuklar Yasası’ ile 1957’de, 15 yaşındayken, kompozisyon okumak için Paris’e gönderildim. Kompozisyon öğretmenim Nadia Boulanger, piyano öğretmenim ise Perlmutter oldu.” Bir diğer önemli nokta da eserlerinin sadece birer kere seslendirilmesi. 2009’da Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde bir senfonisinin çalınmasının ardından gerek yorumculardan gerek dinleyicilerden oldukça olumlu tepkiler aldığını söylüyor: “Tekniğin dağıtımının iyi olduğu, bu tip bir müziğin Türkiye’de bir ilk olduğu söylendi.” ÖZEL MÜZİĞE, ÖZEL DİNLEYİCİ Pars, sanatını dönemlere göre şöyle ayırıyor: “Başlangıçta piyano parçasından başka bir şey yazamıyordum, çünkü tekniğim yoktu. Önceleri küçük parçalar yazıyordum ve sonra büyük parçalar yazmaya başladım ancak arka arkaya yazdığım ilk 45 parçada başarılı olamadım. Almanya’ya gitmemin ardından çalışmalarım form üzerine yoğunlaştı. Böylece kendimi bulmaya başladım. 197990 yıllarında çoğunlukla oda müziği yazdım. Son olarak da senfonik müziğe yöneldim.” Yapıtlarının karakterini, “serbest atonal tarzda, konturpuantik” olarak özetleyen Pars, “kendime has bir üslubum ve kendime has bir orkestrasyon tekniğim var. Belli akımların ve tekniklerin dışında kendime bir yol buldum” diyor. Bu tarz müziğin ise çok özel bir dinleyicisi olduğunu söylüyor. Halen Almanya’da, Coburg’da yaşayan Pars, Prens Albert Müzik Lisesi’nde piyano öğretmenliği yaparken 2. Piyano Sonatı’nı seslendirmiş. Bu kentte çalınan diğer yapıtları arasında org için envansyonları, ikinci kuvarteti ve obua sonatı var. Dickens’ın ilk romanı Türkçede Kültür Servisi Edebiyat dünyasının en iyileri arasında gösterilen İngiliz yazar Charles Dickens’ın ilk romanı “Mister Pickwick’in Serüvenleri”, 173 yıl sonra Türkçeye çevrildi. Türk edebiyatseverlerin “David Copperfield”, “Oliver Twist” gibi eserleriyle tanıdığı Dickens, ilk romanı “Mister Pickwick’in Serüvenleri” ile ülkesinde büyük çapta ün ve para kazanmıştı. Yapı Kredi Yayınları’nın Kazım Taşkent Klasik Yapıtlar Dizisi’nden çıkan “Mister Pickwick’in Serüvenleri”, Tektaş Ağaoğlu tarafından dilimize çevrildi. 906 sayfadan oluşan eser 65 TL’den satışa sunuldu. Almanya’da yaşayan ve yapıtlarını çok az gün yüzüne çıkaran besteci Ateş Pars, İdil Biret tarafından kendisine ısmarlanan oda müziği çalışmasının prömiyerine katılmak için İstanbul’daydı. Yapıtlarının karakterini, “serbest atonal tarzda, konturpuantik” olarak özetleyen Pars, “Kendime has bir üslubum ve kendime has bir orkestrasyon tekniğim var. Belli akımların ve tekniklerin dışında kendime bir yol buldum” diyor. “Boulanger adamakıllı bir psikologdu, insani tarafı oldukça yüksekti. Yalnızca kompozisyon öğretmeni değildi, serbest saatlerimde ne yaptığımla dahi ilgilenirdi. Sabahları koşmamı söylerdi örneğin, beynimin daha fazla ritim kazanması için.” Paris Konservatuvarı’nı 1964’te bitiren Pars, ardından Türkiye’ye dönmüş. Ankara Konservatuvarı’nda eğitmenlik yapmış ve bir süre Ankara Operası’nda piyanistlik yaparak yaşamını kazanmış, 1968’de soprano Neşe Demirdeş’le evlenmiş. 1973’te, Almanya’da yaşamaya karar vererek o tarihten bu yana Türkiye’de hiçbir görev almamış. 60’ın üzerinde bestesi var Pars’ın ve bu bestelerin çok azı gün yüzüne çıkmış. Bestelerini saklaması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, temel nedenin icrasının zorluğu olduğunu belirtiyor; “İlk eserlerim 15 yıl sonra çalındı, çünkü yorumu çok zordu. Notalarım çapraşık olduğu için gören geri kapatıyordu. Bir obua sonatını çalması için davet ettiğim obuacı 2.5 yıl kayboldu ortalıktan örneğin” diyor. İlk bestelediği eser olan 2. piyano sonatını ilk kez kendisi seslendirmiş. ‘Harry Potter’ aklandı Kültür Servisi Ünlü yazar J.K Rowling, Harry Potter serisinde bir başka İngiliz yazardan intihalle suçlandığı davadan aklandı. Rowling’e açılan davada, ünlü yazarın “Harry Potter ve Ateş Kadehi” adlı kitabında önemli ölçüde bir bölümün, Adrian Jacobs’ın 1987’de yayımlanan “Büyücü Willy’nin Maceraları” kitabından çalındığı iddia edilmişti. Ancak mahkeme heyeti, iki kitabın arasında çok büyük farklılıklar olduğuna hükmetti. J. K Rowling böylece davadan aklanmış oldu. 15 YIL BEKLEYEN ESER Piyanist olarak yola çıkıp kısa zamanda kompozisyona yönelmiş Pars, Paris’e de kompozitör olarak gitmiş. Paris’teki deneyimlerini gülümseyerek anlatıyor, çünkü Nadia Boulanger onda çok hoş anılar bırakmış. Boulanger’dan “ne yapmaması gerektiğini öğrendiğini” söylüyor: Penn kendini Haiti’ye adadı Kültür Servisi Oscar ödüllü Amerikalı aktör Sean Penn, hayatının geri kalanını, çalışmadığı dönemlerde, geçen yıl 12 Ocak’ta Haiti’de meydana gelen depremde mağdur olanlara yardım etmeye adayacağını söyledi. Tahribatın çok fazla olduğunu ifade eden Penn depremin şoke edici yıkıcılığı, yoksulluk ve bağışlarla ilgili bilgi verdi. Haiti’de geçen yıl 12 Ocak’ta 7 büyüklüğünde meydana gelen depremde 230 bin kişi ölmüş ve 1.3 milyon kişi evsiz kalmıştı. Penn, depremden 1 hafta sonra yardım için bu ülkeye gitmişti. Nâzım’ın doğum günü bilmecesi Kültür Servisi Araştırmacı M. Melih Güneş yaptığı araştırma sonucunda Nâzım Hikmet’in doğum tarihinin aslında yanlış bilindiğini iddia etti. Güneş, şairin 20 Kasım 1901 olarak bilinen doğum tarihinin aslında 17 Ocak 1902 olduğunu Halet Çambel arşivinde yer alan Memduh Ezine’nin hatıratına dayandırdı. (Çoğu kaynağa göre Nâzım Hikmet’in doğduğu gün 20 Kasım 1901, nüfusa kaydının ise 15 Ocak 1902 olduğu belirtilir.) Şairin doğduğu yıllarda Selanik’te Ticaret Mahkemesi Reisi olan Memduh Ezine’nin (Nâzım Hikmet’in halası Mediha Hanım’ın kocası ve Hasan Cemil Çambel’in ağabeyi), günlüklerini içeren hatırat, Yapı Kredi Yayınları tarafından bu yıl kitaplaştırılacak. Beşiktaş Belediyesi tarafından düzenlenen Faruk Şüyün’un hazırladığı “Geleneksel Ustalara Saygı Toplantıları” kapsamında düzenlenecek Nâzım Hikmet gecesi ise 10 Ocak Pazartesi günü gerçekleştirecek. “Ne Güzel Şey Hatırlamak Seni” başlıklı gece, Melih Cevdet Anday Sahnesi Akatlar Kültür Merkezi’nde saat 20.00’de başlayacak. Etkinlikte Metin Belgin ve Hümay Belgin izleyicilere şiirsel bir gösteri sunacak. Bir tren yolculuğu mizanseniyle başlayacak olan gösteride; Nâzım Hikmet ve onun şiirinde çok önemli bir yer tutan kadınları, Saki Çimen’in piyanosu eşliğinde duygularını dizelere döküp seyircilerle paylaşacak. Necla Rüzgar’ın sergisi 29 Ocak’a dek Galeri Outlet’te Yitirdiklerimiz ve ‘Hasar Tespiti’ Kültür Servisi Necla Rüzgar’ın “Hasar Tespiti” adlı sergisi 29 Ocak’a kadar Galeri Outlet’te görülebilir. Sergi, Rüzgar’ın suluboya, yağlıboya, fotoğraf ve video çalışmalarından oluşuyor. Serginin içeriğiyle ilgili olarak “Deprem nasıl kıtanın, toprak parçasının yerinden oynaması ve yer değiştirmesi sonucu ortaya çıkıyor ise hasar durumunda da olup biten, yaşantı ve olayların yerinden, mantığından çıkmasıdır. Bu durumda, ‘Hasar Tespiti’, mal ve mülke ilişkin bir zarar ziyan tespitinden çok, dünyada olma durumunda yitirdiklerimize ilişkin bir tespittir” diyen Rüzgar’ın sergisinin ilk bölümünde, bireysel isteklerle toplumsal istekler arasındaki gerilime ilişkin resimler, ikinci bölümünde, Deniz Gezmiş’lerin yargılanması metaforu üzerinden, genel olarak deniz ve boğulma imgeleriyle dile gelen resimler, üçüncü bölümde ise sanat tarihinde yer etmiş popüler imgelerle günümüz Türkiye toplumunun farklı sınıf ve kesimlerine ait yaşam pratiklerinin iç içe geçtiği yapıtlar yer alıyor. (0 212 245 55 05) Necati, Arıkan ve Eyüboğlu’na saygı Kültür Servisi Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı ile Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Ankara şubeleri, yarın saat 13.30’da Hasan Âli YücelTonguç Salonu’nda Mustafa Necati, Saffet Arıkan ve Sabahattin Eyüboğlu’na saygı etkinliği düzenliyor. Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı Başkanı Erdal Atıcı ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Ankara Şubesi Başkanı Ülkü Günay’ın açış konuşmaları ile başlayacak olan, Gül Coşkun’un yöneteceği etkinlikte Cumhur Utku, Mustafa Aydoğan ve Mustafa Gazalcı, Cumhuriyete kanat geren kuşağın büyük eğitimcilerini hatırlatarak bugüne ışık tutmaya çalışacaklar. www.koyenstitulerivakfi.org.tr İkarus a Bugün. Am ibi! Dün G Mark Twain’e ‘nahoş’ ayarı Kültür Servisi Mark Twain’in “Adventures of Huckleberry Finn” (Huckleberry Finn’in Maceraları) adlı kitabının yeni baskısından, “nahoş” ifadelerin çıkarılacağı açıklandı. Mark Twain, “Doğru kelime ile ‘neredeyse’ doğru olan kelime arasındaki fark, ciddi bir konudur” demişti. Twain’in “Huckleberry Finn’in Maceraları” ile “Tom Sawyer’ın Maceraları” kitaplarının yeni baskılarında, “nigger” (aşağılayıcı anlamda zenci) ile “slave” (köle) ifadelerinin yer değiştirilmesinin doğru anlamı karşılayıp karşılamayacağı tartışılıyor. TENOR DOMİNGO’DAN ERDOĞAN’A MESAJ Allianoi’yi kurtaralım! Kültür Servisi Avrupa Kültürel Miras Kuruluşları Federasyonu (Europa Nostra) Başkanı İspanyol tenor ve orkestra şefi Placido Domingo, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a özel bir mesaj göndererek, Allianoi’nin sular altında bırakılmasıyla yaşanacak kültürel trajediden kaçınılmasını istedi. “Allianoi’yi Kurtaralım!” başlığıyla Başbakan’a yolladığı mektupta Domingo şöyle diyor: “Bugün Allianoi antik kentinin Türkiye’deki yerel halk için uzun vadeli ve sürdürülebilir kazançlar sağlayacağına inanan çok sayıda kişi var. Bir sulama barajı hemen yakınlarda yaşayan ve tarımla uğraşan bazılarına gerçekten fayda sağlayacak olsa da, bu ancak kısa süreli bir hizmet olacaktır. Buna karşılık, gerek Türkiye’de, gerekse diğer Avrupa ülkelerinde büyük halk grupları, bu antik hazinenin gelecek kuşaklar için korunmasının hepimizi zenginleştireceğini düşünüyorlar. Üstelik, Allianoi gibi değerli bir arkeolojik varlığın, sular altında yok edilmek yerine, yerel turizmin geliştirilmesi için sürekli bir kaynak olarak kullanıldığında, birçok yeni iş alanı da açabilecek güçte olduğu kanısındalar.” Europa Nostra, başkanının çağrısına paralel olarak, tüm sorumlu Avrupa yurttaşlarını “Başbakan Erdoğan, Posta Kutusu 06573 Bakanlıklar – Ankara” adresine ya da bimer@basbakanlık.gov.tr’ye kısa bir mektup veya mesaj göndermeye çağırıyor. 64’üncüsü düzenlenecek film festivali 11 Mayıs’ta başlayacak ‘Thieves Like Us’ İstanbul’da Kültür Servisi Daha önce iki kez İstanbul’da konser veren Thieves Like Us, yeni albümleri “Again and Again” sonrasında yeniden Türkiye’de. Bugün ROXY sahnesinde konser verecek grup, elektronik dancepop tarzındaki, çok daha sıcak ve organik bir albüm olarak nitelendiren ikinci albümlerini tanıtacak. Almanya ve Fransa’da yaşayan iki İsveçli ve bir ABD’li sanatçıdan oluşan ve daha önce ‘Play Music’ albümüyle karşımıza çıkan grup, yine bu albümden ‘Drugs in my Body’ single’ı ile akıllara kazınmıştı. Konserin biletleri Biletix’te. Cannes’da jüri başkanı Robert de Niro UĞUR HÜKÜM PARİS Önceki gün Cannes Festival Komitesi Başkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre 1122 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşecek 64. Uluslararası Cannes Film Festivali’nin jüri başkanı, sinemanın yaşayan efsanelerinden Amerikalı oyuncu Robert de Niro olacak. 35 yıldır Cannes’a katılan Hollywood’un en saygın aktör, yönetmen ve yapımcılarından 67 yaşındaki De Niro ise böyle bir görevin kendisini onurlandırdığı ve mutlu kıldığını söyledi. De Niro, 80’li yıllarda iki kez farklı festivallerde jüri başkanlığı yaptığını, taşıdığı sorumluluğun kendisi ve jüri üyesi olacak diğer arkadaşları için kolay olmadığını belirterek, “Cannes benim için nadir bir olanaktır, zira bu festival dünyanın en eski ve en iyi festivallerinden biridir. Festivaller sinema camiasındaki ilişkileri güçlendirdiği gibi, kültürel etkilerin kalıcılığını da sağlar” açıklamasını yaptı. De Niro, bağımsız sinemayla dayanışma amacıyla 2002’de oluşturulan ve kurucuları arasında yer aldığı New York Tribeca Film Festivali dışında yakın dostu, Amerikalı yönetmen Martin Scorsese ile çok sayıda sinemaya yönelik girişime de destek vermesiyle tanınıyor. İlk kez 1976’da Scorsese’nin “Taxi Driver”ı ile Cannes’a katılan ve filme Altın Palmiye kazandıran, 1986’da da İngiliz yönetmen Roland Joffé’nin “The Mission”ı ile ikinci kez bir Altın Palmiye’li filme damgasını vuran De Niro, Cannes jürisine başkanlık edecek 17. Amerikalı olacak. Organizasyon komitesi jürinin diğer üyelerini ise nisan ayında açıklayacak. 2008’de Amerikalı aktör ve yönetmen Sean Penn, 2009’da Fransız sinema ve tiyatro oyuncusu Isabelle Huppert ve 2010’da da yine bir Amerikalı yönetmen Tim Burton bu son derece prestijli görevi üstlenmişlerdi. DT’de yeni sahneler açılıyor ANKARA (AA) Kuruluşunun 60. yılını kutladığı 20092010 sanat sezonunda 54 sahneye ulaşan Devlet Tiyatroları (DT), 2011’de Denizli, Manisa, Ordu ve Kayseri’de perde açarak sahne sayısını 58’e çıkaracak. DT Genel Müdürü Lemi Bilgin, geçen 2 yılda 20 küsur sahne açtıklarını belirterek, “Bu görevde olsam da olmasam da benim gönlümden geçen, hayalim, 10 yıl içinde 81 ilimizde 81 tiyatro bulunması. Düzenli oyunların, temsillerin sahnelendiği bir tiyatro dünyası yaratmak isteğim” dedi. Dostum Mendoza Uzaklarda bir besteci C MY B Robert de Niro ‘Taxi Driver’da. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear