01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
5 OCAK 2011 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP, 2011’le birlikte yürürlüğe giren Ceza Muhakemesi Yasası’nın 250. maddesi uyarınca özel yetkili mahkemelerin görev alanına giren örgütlü suçlarda tutukluluk süresinin 10 yıla kadar uzatılmasını hukuka ve AB normlarına uygun buldu. Başbakan Tayyip Erdoğan da, yürürlük sonrası başlayan tahliyeler için, “yargının tasarrufu” dedi. Erdoğan, “Bununla ilgili yasal düzenleme olacak mı” sorusuna ise, “Gerekirse gereği yapılır. Ancak şu anda öyle bir şey yok. Daha önce çıkarılmış yasal düzenleme üzerinden olayı yapıyor” karşılığını verdi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dünkü grup toplantısında yaptığı konuşmada, 10 yıllık tutuklama süresine ilişkin kararla ilgili olarak “İleri demokrasinin bir örneği. İnsanları 10 yıl hapishane köşelerinde belki yargılamadan unutacaksınız” dedi. Kılıçdaroğlu “Bu konuda bir yasa önerisi verilebilir mi” sorusuna da şöyle yanıt verdi: “Parlamentonun 21. yüzyılda 10 yıllık tutukluluk süresini haklı bulması kabul edilemez, böyle hukuk sistemi olmaz.” 7 ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, Yargıtay’ın tutukluluk süresiyle ilgili kararının “tutukluluğun fiilen cezaya dönüşmesi” anlamına geleceğini söyledi. Gültan Kışanak, partisinin grup toplantısında Yargıtay kararını değerlendirirken bu düzenlemeyle AKP’nin adalet anlayışının da ortaya çıktığını ifade etti. Kışanak “Bu garabetin bütün temellerini AKP hükümeti attı. ‘Organik bağı olmasa bile örgüt üyesi gibi cezaları alır’ hükmünü AKP koydu” diye konuştu. DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT ERDOĞAN: YARGININ TASARRUFU KILIÇDAROĞLU: İŞTE İLERİ DEMOKRASİ KIŞANAK: FİİLİ CEZAYA DÖNÜŞTÜ İzninizle... Oturduğum evden çıkmam ve başka bir yere taşınmam gerekti. Bu nedenle bugünkü ve cuma günkü Düz Yazıları hazırlamam olanak dışı görünüyor. Cumhuriyet’in sahipleri siz değerli okurlarımızsınız. Bu nedenle sizlerden bugün ve önümüzdeki birkaç gün için beni izinli saymanızı diliyorum. Salı günü yeniden buluşmak umuduyla. Faks: 0 216 302 82 08 [email protected] ‘Bir tür ön infaz’ Hukukçular yasa maddesinin yanlış yorumlandığını, AKP iktidarının Ergenekon tutuklularına ‘Buradan çıkamazsınız’ mesajı verdiğini söylüyor. 10 yıllık süre AİHM kararlarına da aykırı İstanbul Haber Servisi Yargıtay’ın, özel yetkili mahkemelerin görev alanına giren örgütlü suçlarda tutukluluk süresinin en fazla 10 yıl olabileceğini oybirliğiyle karar vermesine hukukçular tepki gösterdi. Hukukçular, yasa maddesinin yanlış yorumlandığı konusunda görüş birliğine vardı. Yargıtay, 57 bin tutuklunun heyecanla beklediği 102. madde tartışmalarına son noktayı koydu. Tutukluluk süreleri ağır cezada 5, terör ve çetede 10 yılla sınırlandı. Karar kapsamında, 37 cinayet, 26 terör suçlusu tahliye oldu. Ergenekon sanıklarına ise tahliye yolu kapandı. Özel yetkili mahkemelerde görülen ve aralarında PKK üyeliği, Hizbullah ana davası ve yasadışı terör örgütü davası sanıklarının yargılandığı 5 davayı inceleyen daire, bu süreyi dolduran 26 tutuklu sanığın tahliyesine karar verdi. 102. madde de “Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde tutukluluk süresi en çok iki yıldır. Bu süre, zorunlu hallerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; uzatma süresi toplam üç yılı geçemez” hükmü bulunuyordu. CMK’nin 252. maddesinin son fıkrası ise “250’nci maddede öngörülen suçlar bakımından, kanunda öngörülen tutuklama süresi iki kat olarak uygulanır” şeklindeydi. Kararı değerlendiren hukukçular ise yasanın 10 yıl tutukluluk süresine izin vermesinin kabul edilemez olduğunu belirterek uygulamanın Ergenekon davasında yargılanan birçok sanığın temel hak ve özgürlüklerine indirilmiş bir darbe olduğunu söyledi. Hukukçuların görüşleri özetle şöyle: Prof. Nur Centel: 10 yıla kadar tutukluluk süresi hukuka ve insan haklarına açık aykırılık oluşturur. Adaletin gecikmesinin faturasının sanığa yüklenmesi ve tedbirin cezaya dönüşmesi, ağır bir insan hakkı ihlalidir. 102. madde bu şekilde uygulanırsa, Türkiye’nin AİHM’deki mahkumiyetleri artarak devam eder. Prof. Hikmet Sami Türk: İstisnai bir kuralı, genel uygulama haline getirerek 10 yıllık tutukluluğa imkân tanımak, hem anayasaya hem Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne, hem de AİHM kararlarına aykırılık oluşturuyor. 10 yıllık tutukluluk “makul süre” olarak tanımlanamaz. Avukat Ahmet Çörtoğlu: Yasa maddesi çok kötü yazılmış ve özel niyetleri barındırıyor. 57 bin kişiyi ilgilendiren bir yasa maddesi, 5 yargıcın kararına bağlı kalmamalıydı. Yasanın, 2 artı 3 yıl olarak değerlendirilmesi yanlış. Kanun kendi sistematiği içinde asıl olanın yarısı kadar bir uzatma koymuştur. Kanunda, tutukluluk süresi en çok 2 yıldır deniyor. Uzatma süresi 3 yılı geçemez diyor. CMK’nin 252. maddesinde ise terör ve benzeri belli suçlarda 2 misli uygulanacağı belirtiliyor. Tutukluluk süresi en çok 2 yıldır, öngörülen tutukluluk süresi 2 katı uygulanır diyorsa en çok 4 yıl olur. Avukat Celal Ülgen: Kanunda 2 süre var. Birincisi tutukluluk süresi, ikincisi ise uzatma süresi. Yargıtay’ın 9. Ceza Dairesi’nin verdiği karar yanlıştır. Bunun 5 yıl olarak uygulanması gerekir. Yasayı hazırlayan akademisyenlerden Prof. Dr. Adem Sözüer ise Yargıtay’ın 102. maddedeki üst sınırın 10 yıl olarak uygulanabileceğine ilişkin kararını doğru bulduğunu söyledi. Prof. Sözüer, “Ancak üst sınır, istisnai durumlar için geçerli. Bu bütün davaların sanıklarının 10 yıl tutuklu kalacağı anlamına gelmemeli. Mahkemeler, her dosyayı değerlendirip ona göre karar vermeli” diye konuştu. Yargıç Işıl Karakaş ‘Ön infaza dönüştü’ İstanbul Barosu Başkanı Doç. Dr. Ümit Kocasakal: Tutuklama istisnai bir yargılama önlemi olarak kullanılması gerekirken bugün bir tür “ön infaz” haline dönüştürüldü. Devlet makul sürede karar verme görevini yerine getiremediği için bunun sonuçlarını şüpheli ya da sanığa yükleyemez. Devlet önce kendi görevini yapacak. Madde birçok hukukçu tarafından farklı yorumlandı. Ağır Ceza Mahkemelerini düzenleyen maddede bu süre en çok 2 yıldır. Bu süre uzatılabilir. Uzatma süresi “toplam” 3 yılı geçemez. Bu da toplam 5 yıl yapar. CMK 252. maddeye göre de özel yetkili ağır ceza mahkemelerin görev alanına giren suçların, terör suçları için 2 katı uygulanır. Hukukçular, bu süreyi 5 yılı ikiyle çarparak 10 yıl olarak hesaplıyor. Bu yanlış yorumlama. Ben “Toplam 3 yılı geçemez” ifadesinden, “uzatma ile birlikte toplam tutukluluk süresi 3 yılı geçemez” diye anlamak gerektiğine inanıyorum. Azami süre olarak gösterilen 2 yıldan daha uzun bir uzatma süresi kanun yapma sistematiğine bile uygun değil. CMK 252. maddedeki cezanın 2 katı uygulanabileceği hükmü de “anayasanın eşitlik ilkesine” aykırıdır. “Hukuk devleti” ilkesiyle uyuşmuyor. ‘Tutuklulara mesaj’ Eski İstanbul Barosu Başkanı Muammer Aydın: 10 yıllık tutukluluk süresi kararı AKP iktidarının Ergenekon tutuklularına verdiği “Siz buradan çıkamazsınız” mesajı olarak değerlendirilmeli. İktidar, Ergenekon sanıklarının tutuklu kalmasını zafer, tahliye olmalarını ise yenilgi olarak görüyor. Mesele budur. CMK’nin 102. maddesi sorunlu bir madde. 102. madde, ağır cezalık olmayan suçlarda özellikle sürenin bir yıl olduğu, yarı nispetinde arttırılabileceği, ağır cezalık suçlarda ise sürenin en çok 2 yıl olduğunu ve arkasından 3 yıla uzatılabileceğini söylüyor. Dolayısıyla Ağır Ceza Mahkemeleri’ndeki süreyi 5 yıla çıkarıyor. Yine 252. maddeyle de bunun özel yetkili mahkemelerde 2 katına çıkarılabileceğinden bahsederek bu 5 yılı 10 yıl olarak algılıyor. Bana göre buradaki iki kat olayı istisnai durumlarla ilgilidir. 250. maddenin C bendindeki suçlar söz konusu olursa bize göre buradaki süre kesinlikle 10 yıl değildir. Ayrıca tutuklama süresi 2 artı 3 eşittir 5 denildiğine göre bu 250. maddeyle kurulmuş mahkemelerde ceza 2 artı 2 daha arttırılabilir ve en fazla 3 yıl uzatılır. Yani süre en fazla 7 yıl olabilir. Dolayısıyla 10 yıl yorumuna kesinlikle katılmıyorum. MECLİS’E ÇAĞRI ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye Barolar Birliği’den yapılan yazılı açıklamada, temel hak ve özgürlüklerle ilgili yorumların dar kapsamlı ve kişiler aleyhine değil, geniş kapsamlı ve kişiler lehine yorumlanması gerektiği belirtildi. Tutukluluk süresine yasayla getirilen sınırlamaların, hakkın özüne zarar verir biçimde yorumlanmaması gerektiği vurgulanan açıklamada, “Bütün bu hususlar ile ceza mevzuatının yoruma kapalılığı ilkesi ve yine herkesin anlayabileceği açıklıkta olması gerektiği hususları göz önüne alınmak suretiyle CMK’nin 102 ve 252. maddelerinin Yüce Meclis tarafından ivedilikle ele alınarak yeniden düzenlenmesi gerekir” denildi. ‘AİHM içtihatına aykırı’ BAHADIR SELİM DİLEK ANKARA Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Türk yargıcı Işıl Karakaş, tutukluluk süresinin 10 yıla kadar uzatılabileceği yönündeki Yargıtay kararının, yüksek mahkemenin bütün içtihatlarına aykırı olduğunu söyledi. Karakaş, Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada, şu mesajları verdi: Yargıçlar incelemiyor: Tutukluluğun makul süreyi aşmaması gerekiyor, AİHM içtihatlarına da baktığımız zaman... AİHM’nin Türkiye’de tutukluluk sürelerine ilişkin verdiği ihlal kararlarının ortak noktası, mahkemelerin tutukluluk süresini hep aynı kalıplaşmış cümlelerle uzatmalarıdır: “Tutukluluğun devamına...” Yargıç durumu değerlendirmiyor, incelemiyor, kişinin tutukluluğunun hâlâ devamında bir hukuki yarar var mı? Buna bakmıyor bile... Kalıplaşmış cümlelerle tutukluluğu uzatıyor, uzatıyor, uzatıyor... Bugüne kadar gelindi çok uzun tutukluluk süreleriyle... 10 yıl aykırıdır: Yasa şimdi bir süre getiriyor... “Devletin güvenliğine karşı anayasal düzene karşı işlenmiş suçlarda 10 yıla kadar çıkması...” Bu şekilde bir yorum, bir uygulama AİHM’nin bütün içtihatlarına aykırıdır. 10 yıl açıkça aykırıdır... 3 yıl bile fazladır: Toplam 3 yıl bile fazladır. Aslında durumu değerlendirmelidir mahkeme... AİHM, şu andaki Ceza Yasası’nın 252. maddesi ilk 3 yıl makul bir süre diyor ya, bu da fazla olur. 3 yıl makul bir süredir anlamına gelmez bu. 3 yıl tutuklu kaldı, mahkeme “yasa doğrultusunda sen serbest kaldın, davaların böyle devam edecek” demesi de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine uygun değil. 10 yıl hiç makul değil. 3 yıl da makul değil yani. Türkiye aleyhine verilmiş her karar uyarıdır. Şu anda bizde çok var tutukluluk süresine ilişkin. Ama 10 yıl kesinlikle bizim içtihadımıza aykırı. Mustafa Balbay Tuncay Özkan Sanıkların tahliye kararı sonrası Diyarbakır D Tipi cezaevi önünde sevinç gösterileri düzenlendi. Tahliye olanlardan Cemal Tutar, Abdulkerim Kaya, Mahmut Demir, Kemal Gülşen ve Fuat Balca, askerlik işlemleri için polis tarafından askerlik şubesine götürüldü. Yargıtay Başsavcılığı Hizbullah’ın gövde gösterisi DİYARBAKIR / İSTANBUL (Cumhuriyet) Yargıtay 9. Ceza Dairesi, tutukluluk sürelerini kısaltan 5271 sayılı CMK’yi dikkate alarak, Hizbullah ana davasında 10 yıldan fazla süredir yargılanan sanıkların da aralarında bulunduğu çok sayıda sanığın tahliyesine karar verdi. İstanbul Beykoz’da 17 Ocak 2000’de şeriatçı terör örgütü Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu’nun öldürüldüğü operasyonda yakalanan örgütün siyasi kanat sorumlusu Edip Gümüş ve askeri kanat sorumlusu Cemal Tutar ile örgüt üyeleri Fuat Balcı, Abdulkerim Kaya, Mehmet Varol, Mustafa İpek, Mahmut Demir, Kemal Gülşen, Sinan Yakut, Şeyhmus Kınay, Yusuf Beğiç, Mehmet Veysi Özel, Rifat Demir, Mehmet Beşir Acar, Mehmet Tahir Ak ve Mehmet Garip Özer Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 9 yıl süren davanın ardından “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin mevcut anayasal düzenini silah zoruyla yıkarak yerine şeri esaslara dayalı İslam devleti kurmayı amaçlama” suçundan müebbet hapse çarptırılmıştı. Mahkeme, 11 sanığı ise terör örgütü üyeliğinden 1 ile 14 yıl arasında değişen hapis cezalarıyla cezalandırmış, 7 sanık ise tutuklu kaldıkları süre göz önünde bulundurarak tahliye edilmişti. 1180 sayfalık gerekçeli kararda SEDAT ŞAHİN’E TAHLİYE yaralama olayından sorumlu tutulmuştu. Tahliyeleri değerlendiren avukat Tahir Elçi, makul sürelerde Organize suç örgütü lideri Sedat Şahin yargılanma ve tahliye olma hakkında, 5 yılı aşkın bir süredir tutuklu hakkının anayasa ve Avrupa İnsan olması nedeniyle İstanbul 9. Ağır Ceza Hakları Sözleşmesi’yle güvence Mahkemesi’nce verilen tahliye kararı altına alındığına dikkat çekti. Yasa dün cezaevine gönderildi. Şahin’in koyucunun, tutukluluk süresine kardeşi Vedat Şahin de İstanbul 9. sınırlama getirmesinin doğru bir Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı yaklaşım olduğunu ifade etti. Elçi, davada tahliye edildi. Uyuşturucu “Yasa bu haliyle anayasanın ticareti yaptığı iddia edilen Musa Milkaya da dün tahliye edilen sanıklar eşitlik ilkesine aykırıdır. Bir ağır arasında yer aldı. Kamuoyunda ceza mahkemesinde 5 yıl olan “Karagümrük çetesi” olarak bilinen tutukluluk sınırı, bir başka ağır “Çıkar amaçlı suç örgütü kurmak ve ceza mahkemesinde 10 yıl olarak yönetmek” suçundan yargılanan Nuri belirlenmiştir. Bu eşitliğe ve Vedat Ergin tahliye talep etti. aykırıdır. KCK davası sanıklarının da bu kapsamda tahliye edilme haklarının sanıklar, yazar Konca Kuriş ve eski DEP gözetilmesi gerekir” diye konuştu. milletvekili Mehmet Sincar’ın öldürülmesi İstanbul’da ise TKP/ML davası sanığı 12 yıldır eylemlerinden sorumlu tutulmuştu. Kararda tutuklu yargılanan Serdar Güzel ile Hizbullah’ın Batman’da 1993 Eylül’ünde Sincar’ın askeri kanat sorumlusu Hacı İnan’ın da öldürülmesi eyleminin talimatını sanık Musa aralarında bulunduğu sanıklar tahliye edildi. PKK Özer’in verdiği, eylem sorumlusunun Sinan davasında “ağırlaştırılmış müebbet hapis” Yakut, tetikçilerin de Rıfat Demir ile istemiyle, 15 yılı aşkın süredir tutuklu yargılanan “Hüseyin” kod adlı kişi olduğu belirtilmişti. Habip Çiftçi ve Abdurrahim Demir de tahliye Yazar Konca Kuriş’in ise 1998 Temmuz’unda oldu. Örgütün İstanbul sorumlusu İlyas Mersin’de evinin önünde silah zoruyla Kutulman, Burhan Ekineker, Abdülsettar kaçırıldığı, aynı ildeki bir hücre evinde bir süre Yıldızbakan, Selahattin Alkan, Mehmet tutulduktan sonra örgüte ait otomobille Konya’ya Bayram Eren, Emin Ekici, İbrahim Evliyaoğlu götürüldüğü kaydedilmişti. Kuriş’in cesedi, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce tahliye Konya’nın Meram ilçesindeki bir evde 3 cesetle edildi. MLKP zanlılarından Ercüment Yıldız ve birlikte bulunmuştu. Sanıklar, Kuriş ve Sincar PKK zanlısı Şahap Doğan da tahliye oldu. cinayetlerinin yanı sıra 188 adam öldürme ve 84 İtiraz edilebilir ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin, örgütlü suçlarda tutukluluk süresini 10 yıl olarak öngörmesine karşın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bu tür suçlarda 10 yılı geçmeyen tutuklulukta dahi Türkiye’yi mahkum ettiği biliniyor. Mahkumiyet nedeni olarak ise yargılamada “makul süreyi” düzenleyen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5/3 maddesinin ihlal edilmesi gösteriliyor. Adalet Bakanı Sadullah Ergin, uzun tutukluluk hali nedeniyle Türkiye’nin AİHM’de 436 kez mahkum olduğunu açıklamıştı. Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin verdiği “10 yıl” kararı kesinlik taşımıyor. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı karara itiraz edebilir. Bu durumda tutukluluk kararı bir üst daireye gidecek. Eğer, bu daire alt dairenin kararını bozarsa tahliye edilen kişi tekrar cezaevine girecek. Ancak, üst mahkemenin kararı 9. Ceza’nın verdiği diğer tahliyeler için emsal taşımıyor. Verilen her tahliye kararında bu itirazın yapılması gerekiyor. CMK 102. maddenin iptal edilmesinin ise tek yolu bulunuyor. Bir ağır ceza mahkemesinin başvurusu halinde Anayasa mahkemesi maddenin bir kısmını iptal edebilir veya yürütmesini durdurabilir. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear