Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 16 OCAK 2011 PAZAR 8 İstanbul Y Edirne Y Kocaeli Y Çanakkale Y İzmir Y Manisa Y Denizli Y Zonguldak B Sinop B Samsun PB Trabzon PB Giresun PB Ankara S 11 8 11 10 13 10 12 9 12 13 10 8 4 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y B S Y B B PB PB PB S PB PB S 4 5 0 16 17 17 9 12 9 9 1 1 6 HABERLERİN DEVAMI Oslo B Helsinki B Stockholm K Londra Y AmsterdamY Brüksel PB Paris PB Bonn B Münih PB Berlin Y BudapeştePB Madrid PB Viyana PB 1 2 3 11 11 11 10 11 11 9 7 12 10 Belgrad Y 9 Sofya Y 5 Roma PB 13 Atina Y 14 Zürih S 9 Moskova K 12 Aşkabat Y 4 Taşkent B 4 Baku Y 8 Bişkek B 3 Tiflis PB 10 Kahire Y 19 Şam PB 12 Ülke geneli parçalı ve çok bulutlu, Marmara, Afyon dışında Ege Bölgesi, Batı Akdeniz yağışlı geçecek. Yağışlar İstanbul, Çanakkale, çevrelerinde kuvvetli olmak üzere, genellikle yağmur ve sağanak, Edirne ve Kırklareli çevrelerinde yağmur ve kar şeklinde olacak. Gece ve sabah saatlerinde iç ve doğu bölgelerimizde buzlanma ve don olayı ile birlikte yer yer sis görülecek. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 16 Ocak GÜNCEL Baştarafı 1. Sayfada CÜNEYT ARCAYÜREK Gazap, kızgınlık, hiddet, öfke demek… Azap da işkence, üzüntü, ıstırap anlamına geliyor. Aslında her iki sözcüğün kökeni de Arapça. Bu nedenle de her ikisinin de özgün hali “b” harfi ile bitiyor. Ama Türkçede artık “p” ile yazılıp okunmaya başlanmış. Önce bir telaffuz notu: Gazap sözcüğünün bütün heceleri kısa okunur. Azap sözcüğünde ise ikinci hece uzun okunur. Örneğin “Allah’ın gazabı” dediğimizde, “gazabı” sözcüğünün bütün heceleri kısa okunur. “Vicdan azabı” dediğimizde ise “azabı” sözcüğünün ikinci hecesi uzun okunur: “Vicdan azaabı” gibi. Şimdi bir de anlam notu: “Allahın gazabı” dendiği zaman genellikle “Allah’ın öfkesi, kızgınlığı” anlaşılmaz… “Çok kötü bir adam”, eski deyimle “şerir” veya bir doğal afet anlaşılır. Ben bu iki sözcüğün okunuşları arasındaki farkı öğrencilerime anlatmak için genellikle ikisini de aynı cümle içinde kullanır: “Allah’ın gazabı adam hiç vicdan azabı çekmiyor mu” AYDINLANMA EMRE KONGAR de üzerlerine düşen partisel, dinsel görevi bihakkın yerine getirdiler, getirmeye devam ediyorlar. AKP kafasının yönetimde olduğu Anadolu’nun pek çok kentinde, örneğin Kayseri’de kent merkezinde içkili lokanta bulana aşk olsun. Pek çok yörede AKP’li belediyeler içkili lokantaları kent dışına sürdü. İçki satan büfelere ruhsat vermedi. Ruhsatlarını bir bahaneyle iptal etti! Başkentte büfelerin AKP’liler tarafından basıldığı, büfeyi işletenin bir araba dayak yediği unutuldu mu? Başbakan’ın kimin içkisine karıştık diye yüksek perdeden nutuk attığı gün; dün Milliyet Ankara ekindeki habere göre AKP’li Keçiören Belediyesi zabıta ekipleri içki satan bir büfenin fotoğrafını çekerken kameralara yakalandı. Büfe sahibi, ilgililerin “İçki satma, kimse sana ceza yazmaz” dediğini söylüyor. Din kurallarını kendi amaçlarında kullanan bir iktidar başımızda. İçki satmanın haram olduğunu savunuyor; ama içkiden vergi almakta sakınca görmüyorlar. İslama göre faiz de günah, haram. Sen öyle bil. Din dedin mi akan suları durduran bu iktidar, din kurallarına aykırı faizin daniskasını uyguluyor. Bunlar işlerine geldiği, amaçlarına uyduğu ölçüde Müslüman! Meydanı boş buldu. Gerektiği kadar gereken yanıtı verecek ne medya ne de muhalefet var. Toplumdaki görkemli suskunluktan yararlanıyor. Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu’nun hazırladığı yönetmeliğin ülkenin çeşitli yörelerini, kıyı kentlerini nasıl etkileyeceğine değinmeden iktidarın savunduğu teze koşut “Gençleri kötü alışkanlıklardan, içkiden uzak tutmak güzel bir şey” diye sığ bir değerlendirme yaparsa ana muhalefet… ... tabii RTE de “Aksırıncaya, tıksırıncaya kadar içiyorlar” diye nefret duyumsatan bir sesle ekranlardan yüzümüzü haykırır! Üstelik tütün ve alkol konusundaki kimi “modern düzenlemelerin” hükümetle ilgisi olmadığını… bir de içkiye de giyim kuşama da geniş özgürlük tanıdıklarını iddia ederek… Bir gece önce RTE’nin aksırıncaya, tıksırıncaya kadar içiyorlar dediğini canlı yayımlayan TV’leri izlerken… Tevfik Fikret’in Hanı Yağma şiirinin dizeleri bellediğimde canlandı... Zira Hanı Yağma’nın dile getirdiği gerçekler AKP iktidarının 8 yıllık karnesiyle cuk oturuyor. Milliyet dün, “Başbakan’ın ‘aksırıncaya, tıksırıncaya kadar içiyorlar’ sözleri Tevfik Fikret’in Hanı Yağma şiirini ‘anımsattı’” diye yayımladı. Yıllarca önce yazılan şiirin hemen her dizesi, günümüzdeki yolsuzlukları, yalaka ve yandaşların hükümet yardımı ve desteğiyle maddi açıdan inanılmaz olanaklara kavuşmasını dile getiriyor. Gazete şiiri anımsatmakla yetinmemeliydi. Hanı Yağma’nın AKP iktidarının bugün geldiği noktayı resmettiğini açıklamalı... ...“Hasep, nesep, şeref, oyun, düğün, konak, saray… Bütün sizin, efendiler, konak, saray, gelin, alay… bütün sizin, hazır hazır, kolay kolay…” sizin AKP’liler, sizin demeliydi... …Yoksa? “Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın gider ayak, yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak… …Yiyin efendiler yiyin, bu hanı iştiha sizin/Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!” diyebilmeliydi. Uzun lafın kısası: Korku imparatorluğunda yarın kapınızın bin katırla bin satırla çalınacağını bilerek… …RTE iktidarını bir şiirle de olsa doğrudan eleştirmek medyada kimin haddine! Şiirle olsun olmasın gerçekleri şöyle “anımsatarak” geçiştirmek a dostlar: Recebistan demokrasisinde basın özgürlüğümüzün baş kuralı değil mi? Gazap ve Azap... Öfke ve Zulüm... örneğini veririm. “Gazap” sözcüğünün cümle içindeki kullanımına örnek olarak da genellikle eski zaman öykülerinde geçen ifadeler akla gelir: “Padişah gazaba geldi, vezirin kellesini alıverdi” gibi. Azap sözcüğü sadece “vicdan azabı” olarak kullanılmaz elbette. Hemen akla gelen yaygın kullanılışları arasında: “Cehennem azabı”… “Kabir azabı” gibi deyimler de vardır. Bu her iki deyim de bitmek tükenmek bilmeyen büyük sıkıntı anlamına gelir. Eskiden en çok korkulan şey yöneticinin gazabına uğramaktı… Padişahın gazabına uğrayanlar en iyi olasılıkla azledilirlerdi. Padişahı biraz daha kızdıranlar, biraz daha “gazaba getirenler” sürgüne gönderilirdi. Padişahın öfkesini, gazabını iyice üstüne çekenler soluğu zindanda alırdı. Böylece yöneticinin gazabı, bir başkasının “cehennem azabı” olurdu. Elbette padişahın “gazaba gelmesi” sonunda kellesini kaybedenlerin sayısı da hiç az değildi. Kadiri mutlak yönetici olan padişahların, kralların, imparatorların psikolojileri hep ilgimi çekmiştir: Acaba kaba kuvvetten, aileden aldığı güçle ve geleneklerden gelen, din adamlarınca da desteklenen bir biçimde ülkeleri, insanları Allah adına, din adına yöneten bu kişiler kendilerini nasıl görürlerdi? Yanılmaz olduklarına mı inanırlardı? Sürgüne yolladıkları, hapse attıkları, katlettikleri insanların sorumlulukları onları hiç rahatsız etmez miydi? Hiç vicdan azabı çekmezler miydi? Acaba “bireysel mutlak iktidar” böyle bir şey miydi; insanın vicdanını yok mu ediyordu? Neyse ki artık günümüzde “demokrasi” ve “hukuk devleti” var! İnsanlar artık başkanların veya başbakanların “gazaba gelmesinden”, öfkelenmesinden ve kendilerine “cehennem azabı”, “kabir azabı” çektirmesinden, zulmetmesinden korkmuyor! Temel insan hakları ve özgürlükleri, yasalar, anayasalar, hukuk, adalet, yargıçlar, savcılar, avukatlar, vatandaşları, yöneticilerin öfkesinden, gazabından koruyor! Her şey hukuk, adalet, eşitlik, özgürlük, demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti çerçevesinde cereyan ediyor! Yöneticilerin, başkanların, başbakanların öfkesi, ülkede zulme dönüşmüyor! Ne mutlu bize! ekongar@cumhuriyet.com.tr www.kongar.org GÜNDEM Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY İkinci Ergenekon davasına iki buçuk aylık aranın ardından devam edilecek Balbay ve Özkan’a destek İstanbul Haber Servisi Gazetemiz yazarı Mustafa Balbay’ın 682 gündür tutuklu yargılandığı İkinci Ergenekon davasına iki buçuk aylık aranın ardından yarın devam edilecek. Silivri Ceza ve Tutukevi Kampusu’nun bitişiğindeki duruşma salonunda görülen davanın 96. duruşmasını, Cumhuriyet Okurları (CUMOK), Tuncay Özkan’ın genel başkanı olduğu Yeni Partililer, Toplumsal Dayanışma Hareketi ve bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri tutuklulara destek olmak için izleyecek. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen davanın yarınki duruşmasında, JİTEM kurucusu olduğu iddia edilen tutuksuz sanık emekli Albay Arif Doğan’ın sağlık durumunun uygun olması durumunda savunmasının alınması bekleniyor. Mahkeme, 11 Kasım 2010 tarihli ara kararında Arif Doğan’ın ambulansla getirtilmesine ve savunması alınırken duruşma salonunda doktor kontrolü altında tutulmasına hükmetmişti. ziyaretçilere açık hale getirilecek. Beton, demir, tel örgü karışımı koğuşlardan özgürlük türküleri yükselecek, bugünlerde yaşananlara inat. Bir gün Silivri de Ulucanlar gibi müze olacak. Olağanüstü yetkilerle donatılmış olağanüstü mahkemenin görev yaptığı salon üç bölüme ayrılacak: Hukuk kıyımı müzesi. İnsan ruhunu yakma fırınları. Ülke değerlerini eritme laboratuvarları. İnsanlar gözleri büyüyerek, “Bir daha asla” sözleriyle çıkacak müzelerden. Bir gün Silivri de Ulucanlar gibi müze olacak. Hapishane koridorlarının ortasındaki izbe salonlardan biri gösteri merkezi haline getirilecek. Davalar boyunca kayda alınan beyhude savunmalar birer belgesel metne dönüşecek. Geçmişten geleceğe yankılanacak seslerimiz: “Tarih bu tür mahkemeleri zamanla hep tersine çevirmiştir. Yargılayanları yargılamıştır. Silivri’de de tarihin tekerleği geri dönmeyecek... Masumiyet karinesini mahkumiyet karinesi haline getiren bu anlayış hukuk tarihinin ibret dolu sayfalarından biri olacak. Bu davalarla hukuk fakültesi öğrencileri ne yapmamaları gerektiğini öğrenecekler.” Bir gün Silivri de Ulucanlar gibi müze olacak. Tutuklulara geceyi yasaklayan dev aydınlatma sütunları gece gösterilerini ışıklandıracak. Binlerce kişilik koro, türküleri yakanların yasaları yapanlardan daha güçlü olduğunu ezgilerle haykıracak. Bir gün Silivri de Ulucanlar gibi müze olacak. 10 hapishaneden biri milyonlarca sayfalık klasörlerden derlenmiş “deliller müzesi”ne dönüştürülecek. Ziyaretçiler kimi bölümlerde kahrolacak, kimi bölümlerde kahkahalar atacak. Bir gün Silivri de Ulucanlar gibi müze olacak. Davaya ilişkin kitaplara ayrılacak demir sütunların böldüğü uzun koridorlardan birkaçı, kitapların bir bölümü yargılananların kaleminden çıkmış olacak. Bir bölüm de davaların hazırlanışı sırasında neler yaptıklarını itiraf edenlere ayrılacak. Bir gün Silivri de Ulucanlar gibi müze olacak. Beton duvarların dibinde milimlik bir boşluk bulunca fışkıran otlar yerini ağaçlara bırakacak. Tel örgülere ürkerek konan serçeler ağaçların dallarında her sabah güneşin güzel bir güne doğduğunu müjdeleyecek. 2010’un son günlerinde Ankara Altındağ’daki Ulucanlar Cezaevi’nin müzeye dönüştürülüşü haberleştirildi. Öyle sunuldu ki; gören, Türkiye’deki bütün hapishaneler kapatılmış, yerine eğitim kurumları inşa edilmiş, en son ayakta kalan Ulucanlar da müzeye dönüştürülmüş sanır. Tıpkı yok olan mesleklerin son dükkânları gibi Ulucanlar’ın zindanları da temsili olarak ziyarete açık hale getirilmiş sanki. Nâzım Hikmet’ten Necip Fazıl’a, Yılmaz Güney’den Muhsin Yazıcıoğlu’na, Deniz Gezmiş’ten Necdet Adalı’ya, Bülent Ecevit’ten Osman Bölükbaşı’na kadar Ulucanlar’da yatan pek çok tanınmış kişinin isimlerini, resimlerini yayımlayan “ileri demokrasi”nin yayın organları, “O günler canlandırıldı”, “Cezaevinden çığlıklar yükseliyor” başlıklarıyla verdiler haberi. Bugünleri yok say, o günleri canlandır. Bugünkü çığlıkları duyma, o günlerin arşivlerinden çığlık üret. Pes doğrusu! Elbette Ulucanlar müze olsun. O günler unutulmasın. Orada kalan pek çok yurtsever, aydın ölümsüzleşti, ulu canlar olarak aramızda. Ama kimse sanmasın ki bugünler unutulacak. Varsın bugün görmesin, kabul etmesin solucanlar... Silivri’nin sonu da Ulucanlar... ankcum@cumhuriyet.com.tr 27 tutuklu sanık Eski Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Şener Eruygur, eski Birinci Ordu Komutanı emekli Orgeneral Hurşit Tolon’un tutuksuz bulunduğu davada tutuklu sanıklar eski Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal, eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, hastanede tedavi altında bulunuyor. Başkan Köksal Şengün’ün 1 yıldır Balbay ve Özkan’ın tahliyesi yönünde oy kullandığı davanın 11 Kasım 2010 günü görülen duruşmasında Şengün 22 sanığın tahliyesini istemişti. 2. Ergenekon davasında halen 27 sanık tutuklu bulunuyor. ‘Faili meçhul’ çalışmaları için ödül Sosyal Demokrasi Vakfı’nca (SODEV) verilen İnsan Hakları, Demokrasi, Barış ve Dayanışma Ödülü, “faili meçhul siyasi cinayetlerin aydınlatılması için yaptığı çalışmalardan” dolayı Toplumsal Bellek Platformu’na (TBP) verildi. Taksim Hill Otel’de önceki gün düzenlenen ödül töreninde konuşan Sosyal Demokrasi Vakfı Genel Başkanı Erol Kızılelma, ödülü, toplum vicdanının yarım yüzyıldır kanayan yarası olan faili meçhul siyasi cinayetlerle ilgili yaptığı çalışmalardan dolayı TBP’ye verdiklerini ifade etti. TBP adına konuşan Canan Kaftancıoğlu ise “Acılarımızı azık ettiğimiz bu yolda sizlerin desteğinin somut göstergesi olan bu ödül bizlere umut oldu” diye konuştu. Daha sonra TBP’yi oluşturan, faili meçhul cinayetlerde hayatını yitirenlerin aileleri, SODEV Genel Başkanı Kızılelma’nın elinden ödülü aldı. (Fotoğraf: AA) Bakanlık önünde protesto ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) “Kura ve Dokusuna Dokunma Platformu” üyesi bir grup, Kura Nehri üzerine kurulması planlanan HES projesini protesto etti. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı binası önünde toplanan grup adına açıklama yapan TezKoop İş Sendikası Genel Başkanı Gürsel Doğru, doğadaki bütün canlıların temel yaşam ünitesi olan suyun, uygulanan neoliberal ekonomi politikaları nedeniyle yaşamsal bir kaynak olmaktan çıkarıldığını belirtti. ERDOĞAN VİZE VERDİ BALYOZ DAVASIYLA İLGİSİ OLMAYAN BELGELER HRANT DİNK ETKİNLİKLERLE ANILIYOR ‘Türkiye’nin ayıbı’ İSTANBUL/ANKARA (Cumhuriyet) Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, katledilişinin 4. yılında etkinliklerle anılıyor. “Irkçılığa ve Milliyetçiliğe Dur De Girişimi” üyeleri, “4 yıldır Hrant Dink yok” adlı forum düzenledi. Taksim Hill Hotel’deki toplantıya, gazeteci Ali Bayramoğlu, Prof. Büsra Ersanlı, Devrimci Sosyalist İşçi Partisi Genel Başkanı Doğan Tarkan katıldı. Dink ailesinin avukatı Fethiye Çetin, Avrupa’daki yargıçların Dink’in “Ermeni soykırımı olduğunu” savunduğu için cezalandırıldığı kanısına vardıklarını belirtti. Çetin, “Cinayet sonrasındaki soruşturmalarda da aynı zihniyeti görüyoruz. Devlete değen yargılamada yargıçların tavırları diğerlerinden mutlaka farklılaşıyor” dedi. Dink için Ankara Üniversitesi SBF’de “Hrant Dink 2007/2011” etkinliği yapıldı. Etkinlikte Agos gazetesi muhabiri Sarkis Güreh ve BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan birer konuşma yaptı. ‘12 Eylül’ klasörlerde İstanbul Haber Servisi Balyoz davasında, iddia edilen suç ve sanıklarla ilgisi olmadığı için adli emanete alınan klasörlerden 12 Eylül Bayrak Harekât Planı ve döneme ilişkin çok sayıda yazışmalar çıktı. Gazeteci Mehmet Baransu tarafından savcılığa teslim edilen bir valiz belgeden, davayla ilgisi olmadığı gerekçesiyle ayrılan toplam 56 klasör, talep eden sanık avukatlarına dağıtıldı. Belgeler arasında 12 Eylül dönemindeki Sıkıyönetim Komutanlığı’nın yazışmaları bulunuyor. “Bayrak Harekât Direktifi”nde “Kürtçülük faaliyetinde bulunan parlamenterler” başlığı altında Nurettin Yılmaz, Ahmet Türk, Şerafettin Elçi, Necmettin Cevheri gibi değişik partilerden Kürt siyasetçilerin adlarının yazılı olduğu liste bulunuyor. Planda, “Aşırı sol örgüt ve gruplarla ilişkileri olması muhtemel parlamenterler” başlığı altında Kemal Anadol, Mustafa Gazalcı, Ertuğrul Günay’ın adlarının da yer aldığı bir liste var. 40 AKP’li, milletvekili olmak için istifa etti ERDEM GÜL Yumurtaya karşı sıkı arama EDİRNE (Cumhuriyet) Edirne’de “Yeni Anayasa Platformu” tarafından düzenlenen “Anayasada senin de sözün olsun” konferansına gelen öğrenci ve yurttaşlar, olası yumurta eylemine karşı tepeden tırnağa arandı. Güvenlik görevlileri, tanımadıkları için konferansı düzenleyenler moderatör gazeteci Balçiçek İlter ve konuşmacılar Prof. Fuat Keyman, Doç. Dr. Osman Can, gazeteci aktivis Hacer Foggo’yu bile aradı. Haber Merkezi Sayısal Loto’nun bu haftaki çekilişinde numaralar 1, 9, 17, 28, 34 ve 37 olarak belirlendi. 6 bilen bir kişi, 3 milyon 350 bin 415 lira kazandı. 5 bilenler 2 bin 294 lira 50’şer kuruş, 4 bilenler 25 lira 15’er kuruş, 3 bilenler 4 lira 20’şer kuruş ikramiye kazandı. C MY B C MY B Sayısal Loto’da 1 kişiye 3 milyon ANKARA AKP’nin 40 il başkanı milletvekili adayı oldu. AKP yönetimi il başkanlarına haziran ayında yapılacak seçimlerde milletvekili adaylığı konusundaki kısıtlamaları kaldırmıştı. Parti yönetimi il başkanlarına adaylık için görevlerinden istifa için süre tanımıştı. Sürenin sona ermesine bir gün kala, AKP il başkanları Ankara’da Başbakan Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı. Edinilen bilgilere göre Erdoğan, AKP’nin teşkilattan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ekrem Erdem’i görevlendirerek il başkanlarına verilecek mesajı da iletti. Erdem, yeni atanan il başkanları dışındaki eski başkanlar için milletvekilliği adaylığı önünde bir engel bulunmadığını il başkanlarına iletti. Bunun ardından parti yönetiminden işaret alan il başkanlarının yarısı vekilliği tercih etti.